22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 16 KÜLTÜR CUMHURİYET 28 ARALIK 2010 SALI kultur@cumhuriyet.com.tr ROMAEUROPE FESTİVALİ 25. YILINI KUTLADI KARŞILAŞMALAR İNCİ ARAL Tiyatro ve teknoloji omaEurope Festivali bu yıl 25. yılını kutladı. Eylülden aralık ayına kadar süren program hemen bütün sanatları kapsıyor ama tiyatro ve dansın ağırlığı hayli yoğun. Video sanatının dansla, performans ve müzikle buluştuğu yapıtların yanı sıra operatiyatro tarzı yapımlar da dikkat çekiyor… Claudia Monteverdi müzikleri üstüne Caroline Petrick rejisiyle Ensemble B Rock’un “Ruhum Nerede?” adlı yapıtı böyle bir çalışma. Peter Sellars’ın rejisini, György Kurtag’ın müziklerini yaptığı ve soprano Dawn Upshaw’ın yorumladığı “Kafka Fragmanları” yine bir operatiyatro. Festivalin 25. yılı nedeniyle davet edilmiş… Yapımcıları arasında Carnegie Hall’ın da bulunduğu “Kafka Fragmanları” 2005 yılından bu yana özel çağrılarla dünyayı dolaşıyor… Kulakları çınlasın John Malkovich’in ve de Paris Operası’nda iki gece kapalı gişe oynadıktan sonra yolunu İstanbul Tiyatro Festivali’nden geçiren “Şeytani Komedya”nın… Yetersizlik TV muhabiri, “Türkiye’nin kaç coğrafi bölgeye ayrılmış olduğunu” soruyor yoldan gelip geçenlere. Bu yedi yaş bilgisine doğru yanıt veren yok. Kimi dört diyor, kimi üç. Cehalet kol geziyor. Bilgi çağındayız, neredeyse her evde bir bilgisayar var ama bilgiyi doğru kullanmayı bilmiyoruz. Güç, para, koyu dincilik ve gösterişin öne çıktığı bir çarpılmaya uğradık. Kitaptan TV dizilerine, eğitimden eğlenceye, giyim kuşamdan beslenmeye iç içe kutular renkli, cafcaflı ama açıldıkça içinden soğan çıkıyor. Çağ, yalan, imaj ve arzu çağı. Eskiyi ‘yeni’ diye yutturanlardan vazgeçemiyoruz. Gel gelelim, mutsuzluk, umutsuzluk da yaygınlaşmakta. İnsan var oluşunu, verilenle yetinmeme ve aşkınlaşma yoluyla kavrıyor. Yaşama bilgisi, düşünmeyi ve sorgulamayı öğrenerek, duygu dünyası sanatla genişliyor. Bunlardan yoksun kalan ise dünyayı ve kendini anlayıp ifade etmekte yetersiz kalıyor. Yetersizliği besleyen en önemli olgu, okuma tembelliği. Okumayı, eskimiş bir uğraş, zaman kaybı gibi algılayan insanımıza okuma zevkini, dünyayı zevk alarak öğrenme alışkanlığını veremedik. Edebiyat dersleri ezbere dayalı kuru bir tarih öğretisinden öteye geçemedi. Kitaplarla ilişkiyi kestirdi. Eğitim ayağı topal, ortalama üç buçuk yıl öğrenim görüyoruz. İmam hatipler, Kuran kursları sorunları Allaha, umutları öte dünyaya havaleyi öğretiyor. Siyaseti kömür ve yiyecek torbaları belirliyor. Gerçekler siyasi ağız dalaşlarının, ipe sapa gelmez haberlerin gölgesine gizleniyor. Yediden yetmişe, insan hallerini havuzlu villalarda geçen kanlı mafya dizilerinden, aşkı magazin sayfalarından öğreniyoruz. Aşklar kanlı, vahşi! Kadın katilleri aç sürüler halinde geziyor sokaklarda. Kaba cinsellik ve hızlı tüketimi aşk sanan, sanat ve duygu eğitimi alamamış kentli bir “bencil yalnızlar” kuşağımız bile var. Aşkın dili, kısaltmalı cep telefonu dili. “İlişki”ler bir tuşla başlıyor, bir tuşla silinip atılıyor. Çoğunluk bir insanı tutkuyla özlemenin ve beklemenin, mektup yazmanın ve almanın zevkini hiç tatmamış. Oysa insan aşkı, bekleyerek, özleyerek acı çekerek öğrenir... Sevmeyi bilmeyen, ülkesini nasıl sevsin peki, nasıl sahip çıksın? Türkiye ha beş bölge olmuş ha üç... ne fark eder, ona ne! Zor. Bir yanda çağa, hayata uymayan dogmalar öğretisi, öte yanda hiçbir şey vaat etmeyen; insanı insan yapmayan baştan çıkarıcı “şey”ler! En kolayı, düşünüp yorulmadan, hazır sunumlara katılmak ve sürüden biri olmak. Bu da kolay değil. Bir yanda varlık ve bolluk bir yanda yokluk, yoksulluk. Aradaki uçurum korku, hırs, düşkünlük yaratıyor, toplumsal dengeleri altüst ediyor. Şiddet, suç, öfke ve ayrımcılık üretiyor. Sokaktaki vatandaşa, sahip olduğumuz tüm değerler yıkımın eşiğinde, ne diyorsunuz, diye sorsak; “Önemli değil,” diyecek, “biri kırıkları toplar nasıl olsa!” Bu tabloda bilginin, edebiyatın, sanatın yeri yok. Yakında kitaplar çoğunluğun anlayacağı kısaltmalar, melez bir dil ve ‘yepyeni’ pazarlama yöntemleriyle piyasaya sürülecek. Susarak, katlanarak, kayıtsız kalarak ya da sürüye katılarak, ülkesinin geleceği ve kendi hayatıyla kumar oynayanlara, yağma düzeninin son moda köşe dönme yöntemleri ve “özlü güzel sözler” derlemeleriyle yol göstermek üzere… aralinaral@gmail.com R “Glima”, tiyatro (fiziksel tiyatro) ve teknolojinin iç içe geçtiği güçlü bir gösteri. Sırp, İtalyan ve İzlandalı sanatçıların buluştuğu bir çalışma “Glima”. Konsept Masbedo’ya ait. Video sanatında söz sahibi bu İtalyan ikilinin (Nicolo Massazza ve Jacopo Bedogni) video ile performansı buluşturan işleri Paris’te Grand Palais’de, Torino’da, Roma’da, Madrid ve Tel Aviv’de, Venedik Bienali İtalya Pavyonu’nda sergilenmiş. Masbedo, “Glima” ile kadın/erkek ilişkisi üzerine odaklanırken müzik ve beden dilini teknoloji ile buluşturuyor. “Glima”, İzlanda dilinde eski bir güreş türüne verilen ad. Adeta bir ritüel haline gelmiş olan bu güreşte zekânın ve psikolojinin fiziksel “Glima” tiyatro ve teknolojinin iç içe geçtiği bir gösteri. İki dansçıoyuncu, canlı müzik eşliğinde dinamik bir alışveriş sergiliyor. güçle aynı öneme sahip olduğu üzerinde duruluyor ve o nedenle meydana kadınların da kabul edildiği belirtiliyor. Kadın zekâsının her zamanki kıvraklığı onlarca yıl öncesinden bir kez daha vurgulanmış oluyor böylelikle. Sahnede izlenen de bir tür zekâ ve güç çatışmasının yanı sıra karşılıklı bir etkileşim süreci. İki dansçıoyuncu, canlı müzik eşliğinde dinamik bir alışveriş sergilerken videoya çekilmiş olan sahnelerin yanı sıra küçük bir kamera taşıyan bir robotörümcek de sahnede yaşanan şiddetin ya da dinginliğin akışını canlı olarak çekiyor. Bu bağlamda, tanıtım yazısında yapılan bir saptama da ilgi çekiyor; “…dış dünya ve seyir yoluyla narsist hazza ulaşma gerekliliği, bir kameranın robot gözü aracılığıyla.. özellikle kadın kahramanı içine alan bir açıdan sergilenmek isteniyor”. İki ekran ve bir platformdan oluşan sahne tasarımı yalın. Bu platform üstünde siyah çarpıcı giysileri içinde birbirlerine uzun kementlerle bağlı iki sanatçı ustalıkla sergiliyorlar insan ilişkilerindeki parçalanmışlığı, ya bancılaşmayı, baskın çıkma içgüdüsünü… Kementler kadının ellerini erkeğin başına bağlıyor. Erkeğin başında sadece göz kısmı açık siyah bütün bir maske kadına daha geniş hareket olanağı tanıyor… Bu iki insan, bu iki cins arasında adeta acımasız bir yarış başlıyor. Kadın ile erkek arasındaki çekişme zaman zaman erotik tablolar oluşturuyor, zaman zaman bitkin, yılgın ya da kolay pes etmeyen teslimiyetler ya da itişmeler. Psikolojik, sosyal boyut ile fiziksel boyut birbirinden ayrılmıyor. İki sanatçı; Erna Omarsdottir ve Damir Todorovich arasındaki ilişkide söze yer yok. Hareketleri sert, dinamik, vurucu. Omarsdottir, uzun yıllar Jan Fabre ile çalışmış bir dansçı. Kuşkusuz Todorovich de o denli güçlü… Müzik de sahnede izlenen kopan, ayrışan, buluşan ilişkiler ve video gösterimlerinde olduğu gibi, seyircinin düş gücünü harekete geçirmeyi amaçlıyor. Bu bir saatlik gösterinin sonunda sanki iki oyuncu yeni bir arayış, yeni bir mücadele, yeni bir “Glima” için yine başa dönmeye hazır bekliyorlar insanlar salondan çıkarken… Özür ve Düzeltme 14 Aralık Salı günü çıkan, “Kredi Kartı – Vak’a aaa” üstüne yazmış olduğum yazıda dekoru gerçekleştiren sanatçı olarak Cem Köroğlu’nu belirttim. Söz konusu oyunların dekoru Efter Tunç’a aittir. Bu yanlıştan dolayı özür dilerim. 7 yıl sonra Bülent Ortaçgil Kültür Servisi Bülent Ortaçgil’in “Sen” adlı yeni albümü Ada Müzik’ten çıktı. Albümdeki parçaların söz ve besteleri Bülent Ortaçgil’e ait. Bülent Ortaçgil, yedi yıldır albüm yapmamıştı. Bu yeni albümünde Ortaçgil her zamanki gibi gitar ve vokaliyle yer alırken müzisyenler Baki Duyarlar (klavye), Cem Aksel (davul), Gürol Ağırbaş (bas gitar), Birol Ağırbaş (perküsyon) ve Barlas Tan Özemek (elektrik gitar) enstrümanlarıyla sanatçıya eşlik ediyor. Albümde yer alan şarkılar ise şöyle: “Hiç Canım Yanmaz”, “Denize Doğru”, “İstediğini Yap”, “Sen Sorumlusun”, “Acıtır”, “Adalar”, “Telefon”, “Ayrıntılar”, “Niçin”, “Sen ve Ben”. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear