Catalog

1 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA HABERLER POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA CUMHURİYET SAYFA 5 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yüksek Askeri Şura için ilk kez yemek vermedi Gül tavır mı koydu? AGİT zirvesi nedeniyle Kazakistan’a giden Gül’ün bu tavrı nedeniyle Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandı. BARKIN ŞIK Bir Tutukluluk Öyküsü... Güçsüzsen eğer, ezilirsin, dövülürsün, sürülürsün... Cezaevinde tutukluysan eğer, bir davadan yargılanıyorsan ve terörle ilintili olduğun iddia ediliyorsa, aylarca değil yıllarca yatarsın. Türkiye’de gündem yoğun... Türkiye ve dünya WikiLeaks sarsıntısı içinde... Gelişmeleri haberlerden öğreniyorsunuz... Neyse! Ben bugün “Devrimci Karargâh Örgütü” sanığı Ergin Öncü’den söz edeceğim... Ergin Öncü gümrük muhafaza memuruydu.. Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde 18 aydır tutuklu... Bostancı’da yapılan operasyon kapsamında gözaltına alındı. İddianameye göre suçu, örgüt üyesi olmak ve silah bulundurmak. Kanıt ise görevi gereği taşıdığı ruhsatlı silah ve mermileri üzerinde bulundurmak; Orhan Yılmazkaya’nın evinde çıkan bir kimliğin fotokopisini sağlamak. Bu arada Ergenekon davası sanıklarıyla telefonla görüştüğü savlanmış, savcının hazırladığı iddianamede. Oysa böyle bir konuşma kaydı yok. Çünkü konuşmalar bir GSM şirketi ve turizm firmasıyla yapılmış. “Ruhsatsız” silaha ve mermilere gelince... Gümrük Müdürlüğü’nden mahkemeye gelen yazıda şöyle deniliyor: “Kanıtlar bölümünde yer alan silah ve mermiler kurumumuza aittir...” Sakın ha böyle bir şey olur mu, demeyin! Burası Türkiye, olur... Dün de oluyordu, bugün de. Yasadışı örgüt üyesi olduğu iddia olunan Ergin Öncü’nün öyküsünü arkadaşımız Miyase İlknur’dan dinlemiştim. Cumhuriyet’in önceki günkü yedinci sayfasında çıkan haberi okuyunca Miyase’ye sordum: “Nedir bu olay anlatsana!” Miyase İlknur, Ergin Öncü’nün avukatı Şerafettin Can Atalay’la görüşüp, dosyayı incelemiş. Ben de baktım dosyaya... Hayli ilginçti... Öncü’nün ailesinin çalıştırdığı internet kafenin bilgisayarının “harddisklerinde” yapılan incelemede, girilen siteler suç öğesini oluşturmuş. Öncü’nün avukatı Şerafettin Can Atalay bu nedenle soruyor: “Ergin Öncü hiç tanımadığı ve gözaltına alındığı 27 Nisan 2009’dan önce gümrükte kaydı bile olmayan Timur Aşık’ın kimlik fotokopisini nasıl sağlayabilir? Timur Aşık, Öncü’nün tutuklanmasından 10 ay sonra gümrük giriş kartı çıkarmıştır. Ayrıca gümrük giriş kartı için yapılan başvuru ve kimlik fotokopisinin nasıl alındığı gümrük müdürlüğünden gelen yazıda anlatılmıştır. Örgüte ait olduğu iddia edilen ve ‘kanıtlar’ bölümünde yer alan silah ve mermilerin yine gümrük müdürlüğünden gelen yazıda kurumun olduğu belirtilmiştir.” Dosyayı okuyunca şaşırmadım... 12 Mart ve 12 Eylül faşizmini yaşadım. Buna benzer iddialar o dönemlerde de olmuş, çok sayıda insan işkencelerden geçip zindanlarda yatmıştı... Elbet yasadışı örgütlerle mücadele edilecek... Terör bir insanlık suçudur... Sağcısı solcusu, dincisi dinsizi diye ayrım yapılmaz... Tüm bunlara karşı devlet terörü de olmaz... Bir insan çalıştığı kurumun verdiği silahla yakalandığında, bunu terör örgütüne bağlarsanız, o ülkede demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından söz edemezsiniz... Öncü, sol çizgide yayın yapan internet sitelerine girdiği, sahte kimlik düzenlediği, çalıştığı kurumun kendisine verdiği silahla yakalandığı gerekçesiyle terör örgütüyle ilişkilendiriliyor. Bir somut örnek daha vereyim, avukatın verdiği bilgiye dayanarak. Ergin Öncü’ye gözaltında sorulmuş: “Orhan Yılmazkaya’yı tanıyor musun?” Tanımadığını söylemiş. Polis birlikte fotoğrafı olduğunu öne sürmüş. Avukatı fotoğrafları istemiş. Fotoğraftaki kişinin Ergin olmadığı anlaşılmış. Bu nedenlerle 18 aydır tutuklu Ergin Öncü... Aynı durumu Ergenekon sürecinde de yaşamıyor mu tüm Türkiye?.. Demokratik bir hukuk devletinde suçluyla suçsuz aynı torbaya konulup yargılanıyor; gazeteciler tutuklanıyor... Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan... Daha pek çok kişi... Bu olup bitenler insanın içini acıtıyor kimi zaman... Uzun uzun düşündürüyor... Yaşamın haritasında neler olup bitiyor? Her iddianın doğruluk derecesini soruşturmak gerekir... Ergin Öncü 18 aydır neden tutuklu? Ailesi ve avukatı soruyor bu soruyu... İnternette binlerce site var... Sağcısı, solcusu, dincisi, dinsizi... Terör örgütleri... Bilgisayar kullanan bir insan bu sitelere girip, yazı ve fotoğraf indiremez mi? Ben de Oray Eğin’in Akşam’daki yazısının başlığını kullanıp yazımı bitireyim: “WikiLeaks yoksa Devrimci Karargâh Örgütü üyesi mi?” ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Çankaya Köşkü’nde verdiği resepsiyona askerlerin katılmamasının ardından Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kapsamında geleneksel olarak vermesi gereken öğle yemeğini düzenlemedi. Avrupa ve Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT) zirvesi nedeniyle Kazakistan’a giden Gül’ün bu tavrı nedeniyle Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandı. Gül’ün katıldığı zirvenin bugün başlayacak olması ise dikkat çekti. YAŞ’ta ihraç kararı alınmadı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli orgeneral/oramirallerin katılımıyla toplanan YAŞ, yaklaşık yarım saat geç başladı. Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’na 09.45’te gelen Erdoğan, yaklaşık yarım saat Orgeneral Koşaner ile görüştü. Erdoğan başkanlığındaki şura üyeleri, toplantıya verilen arada Anıtkabir’i ziyaret etti. Atatürk’ün mozolesine çelenk bırakılması ve saygı duruşunun ardından Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri’ne şu satırları kaleme aldı: “Büyük Atatürk, Yüksek Askeri Şura’nın 2010 yılı Aralık ayı toplantısı vesilesiyle huzurunda bulunuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliklerini daha pekiştirerek, hedef olarak gösterdiğin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmanın çabası içerisindeyiz. Türkiye her alanda kaydettiği gelişmelerle bölgesel ve küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Küresel sorunların pek çok ülkeyi derinden sarstığı bir dönemde Türkiye bölgesinde güven ve istikrar sembolü olarak YAŞ’ta TSK’nin harbe hazırlık durumunun incelendiği, ihtiyaçların değerlendirildiği bildirildi. (NECATİ SAVAŞ) örnek gösterilen bir konuma ulaşmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de ülke içinde üstlendiği savunma görevleri yanında, ülke dışında yürüttüğü uluslararası misyonları da başarıyla yerine getirmektedir. Demokrasi ve kalkınma alanında elde ettiğimiz başarılı neticeler iç huzurumuzu güçlendirmekte, barış ve adalet çağrılarımız bölgemizde olumlu makes bulmaktadır. Bu düşüncelerle gerçekleştireceğimiz Aralık 2010 Yüksek Askeri Şuramı zın ülkemize, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, ebediyete intikal etmiş şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla anıyoruz. Ruhun şad olsun.” Genelkurmay açıklaması Toplantının ardından Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamada, Yüksek Askeri Şura toplantısında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin harbe hazırlık durumu incelenerek, bu kapsamda ortaya çıkan ihtiyaçlar ile bu ihtiyaçları karşılamak için alınan tedbirlerin değerlendirildiği bildirildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Toplantıda; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin harbe hazırlık durumu incelenerek, bu kapsamda ortaya çıkan ihtiyaçlar ile bu ihtiyaçları karşılamak için alınan tedbirler değerlendirilmiş, hudutların mevcut durumu üzerinde durulmuş ve hudut güvenliği konusunda alınması gereken tedbirler görüşülmüştür.” Balyoz Darbe Planı’na ilişkin açılan davada görüşlerine başvurulacak İlker Başbuğ’a 45 soru Haber Merkezi Dönemin 1. Ordu Komutanlığı’nda hazırlandığı ileri sürülen “Balyoz Darbe Planı”na ilişkin açılan davanın 16 Aralık’ta görülecek olan duruşmasına eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un görüşlerine başvurulacağı ileri sürüldü. Bilgisine başvurulacak isimler arasında eski Genelkurmay başkanları Orgeneral Hilmi Özkök ve Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın yanı sıra eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ında bulunduğu ileri sürüldü. Sabah gazetesinde yer alan haberde, plan seminerinin yapıldığı 57 Mart 2003 tarihlerinde Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı olan Orgeneral Başbuğ’a yöneltilmek üzere 45 soru hazırlandı. Soruşturma sürecinde, darbe planı iddialarına ilişkin “Yargıyı etkilememek için susuyorum” diyen dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile birlikte görev tanımı gereği dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman ile dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyüka nıt’ın da bilgisine başvurulacak. Özkök iddiaların gündemde olduğu dönemde yaptığı bir başka açıklamasında, “Muhatap dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’dır” değerlendirmesinde bulunmuştu. Emekli Orgeneral Yalman ise iddialara ilişkin şu açıklamada bulunmuştu: “O dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı bendim. O işin muhatabı da benim. O dönemde İlker Paşa da (Başbuğ) benim kurmay başkanımdı. O nedenle o da konuyu zaten yakından bilir.” hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 RÜŞVET İDDİASI Gür’e ceza ALİCAN ULUDAĞ ANKARA 2008’de “Rüşvet vermeye teşebbüs” suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın arkadaşı işadamı Remzi Gür’ün cezası 6 bin lira para cezasına çevrildi. Remzi Gür, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na adaylık sürecinde telefonla aradığı dönemin CHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım’a “Cumhurbaşkanlığı için yapılacak oylamada oyunu istiyorum. Senin için iyi olur. Maddi ve manevi ne gerekiyorsa yaparım” demişti. Yıldırım’ın suç duyurusu üzerine, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonunda Remzi Gür, 4 yıl hapse mahkum edilmişti. Mahkeme, cezayı 1 yıla indirmiş, bu cezayı 10 aya düşürmüştü. 10 aylık hapis cezası ise ertelenmişti. Ancak Gür, CMK’de yapılan bir değişikliğin ardından 10 aylık cezasının ertelenmesine itiraz ederek, Yargıtay’a gitti. Yargıtay da mahkemenin kararını bozmuştu. Tekrar yapılan yargılamada, beraat edemeyen Gür’ün 10 aylık hapis cezası 6 bin lira para cezasına çevrildi. C MY B C MY B