29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Kriz durumunda kısa çalışma uygulanabilecek, evden çalışma ve uzaktan çalışma modeli yasalaşacak Torbadan esnek çalışma çıktı Ekonomi Servisi TBMM Başkanlığı’na sunulan bazı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasının düzenlendiği ve kamuoyunda “Torba Tasarı” olarak bilinen yasa tasarısı, sendikaların şiddetle karşı çıktığı esnek çalışma modellerini yasal hale getirecek. Tasarının getirdiği düzenlemelerden bazıları özetle şöyle: İşe alınacakların deneme süresi 2 ay olacak. 25 yaşın altındaki işçiler için sözleşmede belirtilmek koşuluyla bu süre 4 aya kadar uzatılabilecek. Özürlü işçi çalıştıran işverenlere özürlülerin iş ortamı konusunda teknik ve mali destek verilecek. Gemicilik sektörüne KDV istisnası getiriliyor. Tasarıyla Askerlik Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu ve oy kullanmada uygulanan idari para cezalarında zamanaşımı süresi 1 yıl ile sınırlandırılıyor; bu idari para cezalarının bir yıl içinde tebliğ edilme İrlanda’yı Kurtarma Paketi Sonunda beklenen operasyon gerçekleştirildi: Avrupa Birliği İrlanda ekonomisinin borç krizini aşmak için 85 milyar Avro tutarında bir kurtarma paketini açıkladı. İrlanda’nın ulusal gelirinin yaklaşık 220 milyar dolar olduğu düşünülürse kurtarma paketinin boyutunun ulusal gelirin yarısına ulaştığı gözleniyor. Ne Avrupa Birliği’nin, ne de küresel piyasaların bu boyutta bir düzeltme operasyonunu rahatlıkla hazmedebileceğini düşünmek gerçekçi değildir. Net olarak ifade etmek gerekirse, İrlanda’da yaşananlar, küresel ekonomide Yunanistan’ın borç kriziyle başlayan çatlakları derinleştirmiş; bir başka deyişle, “borç krizi tehlikesini ve ikinci dip kriz endişelerini” yeniden gündeme taşımıştır. Paketin içeriğine bakıldığında, söz konusu 85 milyar Avro tutarın, 50 milyarının devletin borçlarını yeniden yapılandırmak üzere kullanılacağı; 25 milyarın “ihtiyat” olarak değerlendirileceği; 10 milyar Avro’luk bölümün de bankaların sermaye yapılarını güçlendirmek amacıyla kullanılacağı belirtilmektedir. Paketin ortalama faiz maliyetinin ise yüzde 5.83 olacağı hesaplanmaktadır. Paketin “kaynakları” ise dışarıdan her biri 22.5 milyar Avro sağlamak üzere, Avrupa Finansal İstikrar Fonu, IMF ve Avrupa Finansal İstikrar Mekanizması’nca karşılanacaktır. Paketin geriye kalan 17.5 milyar Avro’sunun İrlanda içinden yaratılacağı belirtilmektedir. Burada da en önemli iç kaynağın İrlanda’nın emeklilik rezerv fonlarından sağlandığı (12.5 milyar Avro) görülmektedir. Dolayısıyla İrlanda’da emeklilik fonlarındaki 12.5 milyar Avro tutarındaki birikime, bankaların sermayelerini güçlendirmek üzere el konulmuş durumdadır. Yani, tek bir cümleyle özetlemek gerekirse, İrlanda emekçileri krizin bedelini bir yandan artan işsizlik, gerileyen reel ücretler ve sosyal kazanımları üzerine “esnekleştirme” diye anılan saldırılar aracılığıyla ödemek zorunda bırakılırken, bir yandan da emeklilik fonlarındaki tasarruflarına “finansal sistemin sağlığını güçlendirmek” savlarıyla el konulmuştur. İrlanda 1990’ların sonundan itibaren Avrupa’nın bilgisayar yazılım merkezi ve bir teknolojik ilerleme cazibesi olarak küresel ekonomi vitrininde pazarlanmaktaydı. İrlanda mal ticareti (ihracat ithalat) dengesinde AB içinde ulusal gelirine oranla en yüksek ticaret fazlasını elde ederken, sıcak para girişlerinin spekülatif saldırılarına karşı duramamış ve toplam cari işlemler dengesinde ulusal gelirine oranla yüzde 1.5 düzeyinde bir cari işlemler açığının önüne geçememiş idi. Yükselen cari açık, 2008 ve 2009’da finansal sisteme yönelik kurtarma operasyonlarının maliyetleri ile birleşince sürdürülemez bir borç krizine dönüşmüştü. 2008 küresel krizini kısa dönemde parasal ve mali kurtarma paketleriyle aşarak, kaldığımız yerden devam edilebileceğini savlayan yerli ve uluslararası finans burjuvazisinin gerçeklerle yüzleşme zamanı artık gelmiştir: Küresel kriz kapitalizmin kaçınılmaz krizlerini aşmak için uyguladığı finansallaşma sürecinin doğrudan sonucudur; ve küresel boyutta yeni bir finansal düzenleme ve denetim mekanizması kurulamadıkça krizin yapısal kökenlerini aşmak olası değildir. Ancak, öngörüldüğü biçimiyle bu tür yeni bir düzenleyici ve denetleyici üstyapının kurgulandığı bir dünya, küresel kapitalizmin sermaye birikimini sürdürebileceği kâr oranlarını yaratamamaktadır. Memurlar için bir dizi düzenlemeyi içeren ve Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı affı olarak nitelendirilen vergi düzenlemelerinin yanı sıra banka genel müdürlüklerinin İstanbul’a taşınmasını öngören tasarı, kriz durumunda işverene geniş haklar tanıyor. Buna göre, kriz durumunda geçici olarak kısa çalışma uygulanabilecek. Evden çalışma ve uzaktan çalışma da yasal olacak. mesi durumunda ortadan kaldırılması öngörülüyor. Kot taşlayan işçilerde görülen Slikozis hastalığı nedeniyle meslekte kazanma gücünün en az yüzde 40’ını kaybettiği belgelenen kişilere diğer şartlar aranmaksızın SGK’den aylık bağlanacak. Kısa çalışma ödeneğinin uygulama alanı genişletilerek ödenek miktarı yeniden düzenleniyor. Buna göre, genel ekonomik, sektörel ya da bölgesel kriz nedeniyle haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak azaltılması, iş yerinin faaliyetinin kısmen veya geçici olarak durdurulması hallerinde, işyerinde geçici olarak kısa çalışma uygulanabilecek. Bu süre üç ayı bulabilecek. Bu durumda İşsizlik Sigortası Fonu’ndan kısa çalışma ödeneği verilecek. Ödenek, brüt ücretin yüzde 60’ı oranında olacak. 31 Aralık 2015 tarihine kadar ilk defa işe alınacak her bir sigortalı için özel sektör iş verenine sigorta primi desteği getiriliyor. Daha önce sigorta kapsamında olan, ancak işini kaybedenlerin işe alınması durumunda bu kişilerin vasıfları ve yaşlarına göre belirli sürelerle sigorta primi desteği sağlanacak. Sigorta prim desteği süresi Bakanlar Kurulu’nca 5 yıla kadar uzatılabilecek. Aile yardımı ödemesinde 2 çocuk sınırlaması kaldırılıyor. Sendika üyesi kamu görevlilerine 3 ayda bir 45 TL toplu görüşme primi ödenecek. Sözleşmeli personel de memurlar gibi aile yardımından faydalanabilecek. Böylece 200 bin sözleşmeli de ocak ayından itibaren aylık 109 lira, Temmuzdan sonra ise aylık 129 lira aile yardımı almaya hak kazanacak. KİT’lerde çalışan müdür, müdür yardımcısı, uzman, daire başkanı personele de 560 lira ek tazminat getiriyor. Sendikalı memurlara da ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında olmak üzere yılda 4 defa 45’er lira toplu görüşme ikramiyesi verilecek. Tasarının en önemli düzenlemelerinden birini ise 40 yıllık Devlet Memurları Kanunu’ndaki değişiklik oluşturuyor. Devlet memurlarının disiplin cezalarında amirine karşı gelmesi durumunda işten atılmasına ilişkin değişiklik, sendikaların bastırmasıyla düzenlemeden çıkarıldı. KİT’lerde 1 sayılı cetvele tabi müdür, müdür yardımcısı, baş uzman, uzman, daire başkanı gibi personele ödenen ek tazminat oranı yüzde 100’den yüzde 200’e çıkacak. Böylece bu kapsamdaki personelin maaşı 560 lira artmış olacak. Üç gün olan babalık izni 10 güne, evlilik veya ölüm hallerinde verilen 5 günlük izin süresi 7 güne çıkarılıyor. Kadın memurlara çocuk bakımı için 02 yaş döneminde 24 ay ücretsiz izin alabilecekler. Anne bu izni kullanamaz ise baba memura da doğum sonrası 24 aya kadar ücretsiz izin verilebilecek. Sermaye Piyasası Kurulu ve BDDK’nin merkezleri İstanbul‘a taşınacak. Merkezi Ankara’da olan diğer kamu bankaları da taşınacak. Berhan Şimşek ‘İstanbul’a ait her şey satılıyor’ İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açıkladığı 2011 yılı bütçesini eleştirerek, “Ne Sayıştay denetimi var ne de Meclis denetimi. İstanbulluya ait ne varsa satılarak ve üstüne borçlanarak yatırım yapılmaya çalışılıyor” diye konuştu. Şimşek, partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda, Büyükşehir Belediyesi’nin 2011 yılı bütçesini değerlendirdi. Belediyenin bütçesinin birden fazla kurumun bütçelerinin toplanarak konsolide edilmesiyle oluşturulduğunu belirten Şimşek, şöyle devam etti: “İBB’nin 6.7 milyar liralık kendi bütçesi, İETT’nin 1.8 milyarlık bütçesi, İSKİ’nin 3.2 milyarlık bütçesi. Toplam 11.7 milyar lira oldu. Peki aradaki 6.2 milyarlık lira nereden geliyor? İBB’nin 25 şirketi var ya, onların da muhtemel cirolarını bu bütçeye eklediler. Rakam oldu 18 milyar lira. Ama bu 6.2 milyar lira söz konusu şirketlerin tahmin edilen gelecek yılki cirolarıdır. Yani bütçe, olmayan para ile oluşturulmuştur. Ankara’da Erdoğan, İstanbul’da Topbaş satıyor.” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş‘ın belediyeye bağlı şirketleri denetimden kaçırdığını ifade eden Şimşek, bütün bunlara karşın CHP’den sözkonusu bütçeye inanmasının beklendiğini kaydetti. Uzanlar 165 milyar dolar istiyor Ekonomi Servisi Uzan AiAİHM, Kemal Uzan’ın Türkiye aleyhine şikâyet lesi, imtiyaz sözleşmelerinin başvurusunu dinledi. Uzan’ın avukatları, ÇEAŞ ve Kepez’in devlet tarafından süresinden önsözleşmelerinin iptalinden doğan zararları gerekçesiyle ce “usul ve prosedüre aykırı önemli zarara uğradıkları görüşünü dile getirdi. biçimde, ÇEAŞ ve Kepez şirketlerini ortadan kaldırmak amacıyla” iptal edildiğini iddia melerinin devlet tarafından süresinden önce ederek Türkiye’den en az 165 milyar do “usul ve prosedüre aykırı biçimde, ÇEAŞ ve Kepez şirketlerini ortadan kaldırmak amalar istedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi cıyla” iptal edildiğini iddia etti. Avukatlar, işsiz (AİHM), dün Kemal Uzan’ın Türki kalan çalışanlara tazminat ödemek zorunda kalye aleyhine yaptığı şikâyetle ilgili bir dıkları ve borsada hisselerinin düşmesi yüzünden duruşma düzenledi. Duruşmayı, Fran önemli zarara uğradıkları görüşünü dile getirdi. sa’dan geçen yıl siyasi iltica talebinde Avukatlar, sözleşmelerin iptali ve daha sonraki bulunan Cem Uzan da izledi. Kemal mağduriyetleri yüzünden Türk devletinden en az Uzan’ın avukatları, imtiyaz sözleş 165 milyar dolar talep ettiklerini söylediler. Türkiye’nin avukatlarıysa “söz konusu şirketlerin imtiyaz sözleşmelerinde belirtilen görevleri ve sorumlulukları gerektiği gibi yerine getirmedikleri gerekçesiyle sözleşmelerin iptal edildiğini” bildirdi. Avukatlar, grubun taahhütlere uygun olarak sürekli enerji arzı sağlayamadığı ve gerekli yatırımları yapmadığı görüşünü dile getirdi. Türkiye’nin savunmasında, Uzan ailesinin şirketlerinin çeşitli yolsuzluklar ve usulsüzlükler yaptığı belirtilerek, bu konuda çeşitli örnekler verildi. Hakkında arama kararı bulunan Kemal Uzan, 2003’te AİHM’ye yaptığı başvuruda, ÇEAŞ ve Kepez’in imtiyaz sözleşmelerinin iptal edilmesini gerekçe göstererek Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğunu iddia etmişti. Atatürk’ün talimatıyla kurulan Şişecam, şu an dünya cam üretiminin yüzde 3’ünü karşılıyor, bu rakamla dünyada 7’nci sırada yer alıyor. Şişecam 75 yaşında dünya devi Ekonomi ServisiTürkiye İş Bankası tarafından 1935 yılında kurulan ve şu an 18 binin üzerinde çalışanıyla uluslararası alanda en büyük cam üreticileri arasında yer alan Şişecam, 75. yılını düzenlenen törenle kutladı. Dünya düz cam üretiminin yüzde üçünü karşılayan, üretimde Avrupa’da 4’üncü, dünyada 7’nci konuma yükselen grup, cam ev eşyasında Avrupa’da 2’nci, dünyada 3’üncü; cam ambalajda Avrupa’da 4’üncü dünyada 5’inci sıraya yerleşti. Şişecem, yıl sonu itibarıyla kum, soda, krom, feldspat, kaolin üretimlerini toplam 4.2 milyon tona çıkar 75. yaşını kutlayan Şişecam’ın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kırman, dünya düzcam cam üretiminde 7’nci, Avrupa’da 4’üncü olduklarını belirterek “Liderliğe doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Devlerle yarışıyoruz ” dedi. mayı planlıyor. Grup eylül sonu itibariyle 309 milyon TL kar elde etmişti. “Tarih, Kültür, Cam” başlıklı serginin açılışı ile başlayan 75.yıl kutlamasında konuşan Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Prof. Dr. Ahmet Kırman, Şişecam’ın 75 yıldır Türkiye ekonomisine hizmet ettiğini, kurumun temellerinin Atatürk’ün talimatıyla Türkiye İş Bankası tarafından 29 Kasım 1935’te atıldığını söyledi. Kırman, tek bir tesisle yola çıkıldığını vurgulayarak, “Şişecam, 75 yıllık faaliyet sürecinde her zaman daha iyiye giden bir yolda, dünyadaki gelişmeleri takip ederek kendini geliştirmiş, yenilemiştir. Uzmanlaşma ve doğru bilinen işi yapma ilkesinden hareket B eden Şişecam için hiç değişmeyecek bir gerçek vardır ki o da toplululuğun başarısının arkasında yatan en önemli unsurlardan biri olan cama odaklanmışlıktır” diye konuştu. Gecede, 75. yıla özel hazırlanan reklam filmi davetlilere izletilirken İtalyan perküsyon sanatçısı Glass Harp Player Robert Tisso’nun sadece Şişecam’ın ürettiği camlarla yaptığı müzik dinletisi konuklara sunuldu.Fahir Atakoğlu ve Candan Erçetin’in verdiği konserle sona eren geceye, aralarında İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince’nin de bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr PTT ve Denizbank ortak kart çıkaracak Ekonomi Servisi DenizBank ve PTT arasında gerçekleştirilen işbirliği ile PTT Kartlara Visa/MasterCard özelliği kazandırılarak, alışverişlerde ve tüm banka ATM’lerinde kullanılabilecek ortak banka kartı, kredi kartı ve ön ödemeli kart çıkarılacak. PTT ATM’lerinin tüm bankaların dahil olduğu ortak ATM ağına da entegrasyonu sağlanacak. Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, işbirliğine ilişkin düzenlenen toplantıda, üç yıl içinde dört milyon PTT müşterisini kartlandırmayı hedeflediklerini söyledi. Ortak banka kartının üç yıl içinde 2.2 milyon, ortak kredi kartının 760 bin ve ortak ön ödemeli kartın da 1 milyon olması öngörülüyor. İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK WikiLeaks’in açıkladığı belgelerin dünya kamuoyuna bomba gibi düşmesi ile ortaya tartışılmaz bir gerçek de çıktı: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tabii ki WikiLeaks’in belgeleri ile hükümetler devrilmeyecek, bakanlar değişmeyecek ama neden yeni bir küresel sınıfın doğuşu anlamına gelmesin ki? Çağımızın en önemli gücü Bilgi. Şu andaki düzen ise bilgiyi kontrol altına tutanın, bilgiyi doğru kullanan ve doğru pazarlayanın güçlü olup kazandığı bir dünya sistemi. WikiLeaks yani sözlük anlamı ile Hızlı Sızıntı isimli internet sitesi; tekelleşen bilgi üretimine yeni siyasi alanlar açtığı; ele geçirdiği belgelerin çok sayıda kişiye ulaşabilmesi amacıyla hayranlık uyandıran bir strateji izlediği için önemli bir değişime imza attı. Belgelerin doğru olup olmaması (ki ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton belgeleri yalanlamadı), bu belgelerin dış politika belirlemekte kullanılıp kullanılmıyor olması; ortaya çıkanların ve bundan sonra yaşanacak WikiLeaks Dünyayı Değiştirirken… olanların yanında çok daha önemsiz. Dünyanın en kapitalist ülkesi olan ABD’den doğan internet, bilginin üzerindeki iktidarı yıkma gücüne sahip olduğunu WikiLeaks olayı ile kanıtladı. Bundan sonra sıra, sonraki adımlarda… Bu anlamıyla interneti günümüzün en sosyalist buluşu olarak tanımlamak doğru olmaz mı? Ve daha da önemlisi dünyadaki her insanın erişimine açık, doğru bilgiyi ulaştıracak bir sosyal ağı yaratmak mümkün olabilir mi? Bu sorunun yanıtını zaman gösterecek. Ama belki ilk aşamada bundan sonra neler olabileceğinin ön saptamasını yapalım: Öncelikle doğru bilgiyi güçlü şekilde aktaran bağımsız internet sitelerinin sayısı artacak. Hemen taze bir haber verelim: Wall Street Journal’da yayımlanan bir habere göre WikiLeaks’in eski Almanya sözcüsü HYPERLINK “http://www.lemonde.fr/sujet/6ee3/danieldomscheitberg.html”Daniel DomscheitBerg, WikiLeaks’e alternatif olabilecek yeni bir site kurmaya niyetli imiş. Özel bilgi ve belgelerin deşifre edilerek yayımlanacağı bu alternatif site üstünde Julian Assange ile anlaşamayan DomscheitBerg “otokratik sorunlar” sebebiyle WikiLeaks’ten ayrılmıştı. Birçok ülkeden yeni Assange’ler çıkacak. Tabii aynı hızla bilgiyi manipüle etmeye çalışanların sayısı da artacak. Burada önemli bir sorun, doğru bilgiyi diğerinden ayırabilme becerisinin gelişmesi gerektiği… Dünya siyasetçileri interneti nasıl kontrol altına alacaklarını düşünecekler. Gelinen noktada bunu başarmaları ne kadar mümkün emin değilim. Yine siyasiler başta olmak üzere herkes sözlerini daha tartarak söyleyecek. Bu özellikle sürekli dedikodu üreten Türkiye gibi ülkeler için geçerli. İnternetin gücü karşısında yazılı ve görsel medya en azından kendini sorgulamaya başlayacak. İfade özgürlüğünün kısıtlı olduğu, iş güvencesinin olmadığı, medya patronu veya iktidar baskısı nedeniyle bırakın sansürü, otosansür uygular hale gelen medya kuruluşlarında (Türkiye’de olduğu gibi) bu değişimin nasıl gerçekleşeceği bambaşka bir sorun... WikiLeaks’in belge sızıntısında şimdilik olan sadece askeri bilgisayarından, şifresini “kırdığı” ABD Dışişleri Bakanlığı’nın gizli arşivine girerek yüz binlerce belgeyi indiren ve Assange’a veren er Bradley Manning’e oldu. Yakalandı ve hapse atıldı. Türkiye’de ise internetten sızdırılan ve doğruluğu kanıtlanmamış belgelerle yıllarca cezaevlerinde süründürülen insanlar, akademisyenler, gazeteciler var. Biz bu ülkede internetin gücünün iktidarın gücü ile birleşmesi halinde yaşananları gördük. Şimdi iktidarların karşısında halkların, ezilenlerin, hak arayanların en azından doğru bilgiye ulaşabilecekleri bir sosyal ağın oluşma zamanı gelmedi mi sizce? DO&CO hisseleri yarın borsada Ekonomi Servisi Avusturya merkezli Do&Co Restaurants hisseleri 2 Aralık tarihinden itibaren “DOCO” koduyla Ulusal Pazar’da işlem görmeye başlayacak. İMKB’den yapılan açıklamaya göre, şirket hisse senetleri için maksimum lot miktarı 2.500 olarak belirlendi. DO&CO’nun 2526 Kasım’da İMKB’de gerçekleştirilen halka arzında fiyat 43.18 lira olarak belirlenmişti. DO&CO halka arzında yurtdışı kurumsal yatırımcılar kategorisinde toplam 84 kurumsal yatırımcıdan talep toplandı. En yüksek dağıtım yapılan üç fondan biri Mark Mobius’un sahip olduğu Templeton fonu oldu. Templeton dışında East Capital ve Jupiter Asset Management fonlarının her biri 155 bin adet pay satın aldı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear