Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB C M Y B 26 EK M 2010 SALI CUMHUR YET SAYFA SAĞLIK 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Başkenti Sessizce Nakil Operasyonu mu? Erdoğan günlerinin önemli bir bölümünü İstanbul’da geçiren ilk Başbakan. Bir Başbakan’ın İstanbul sevdalısı olması, biz hemşerileri için kıvanç verici bir özellik. Ama buradan yönettiği çalışmalar için, merkez olarak Milli Sarayları seçmiş olması ve orada kendisine ayırdığı ofisi giderek büyütmesine sıra gelince, orada bu satırlara bir “nokta” koyarak, görüş açıklamak da gazetecinin görevleri arasında olmalı. Kendisinden önceki başbakanlar arasında, merhum Adnan Menderes dahil, İstanbul’da yürütülen çalışmalar için çoğunlukla Babıâli’deki tarihi vilayet binası tercih edilirdi. Bu seçim, Valiliğin yürütmenin bu kentteki en yüksek temsil merkezi olması açısından doğaldı. Bu kez Başbakan, İstanbul’da iken çalışma ofisi olması için kendisi tarafından gerçekleştirilen seçimin ibresinin Dolmabahçe’de bulunan Milli Saraylara ait bir binaya kaydığı anlaşılıyor. Daha önce Meclis Başkanlığı tarafından kültürel çalışmalara destek için ayrılmış o ofiste görsel sanatlarla ilgili sergiler açılıyordu. Başbakan’ın bu yeri beğenmiş olmasını da doğal karşılamak gerekli. Ancak öne çıkan pürüz, bana göre Milli Saraylara yani denetim ve kullanımı yasama organına bağlı bir binaya, sellamüsselam girerek burayı yürütme ile ilgili bir merkez olarak kullanmak için seçilmiş olan davranış biçimidir. Daha önce Başbakanlık’ın TBMM Başkanlığı’na Erdoğan’ın niyeti açısından bir başvurusu duyulmadığı için o davranışı yadırgıyorum. Olsa olsa imparatorluk dönemindeki istim arkadan gelsin diye yönetimine verilmiş gemiyi hareket ettirmeye davranan acemi kaptanın hikâyesini hatırlamamak mümkün değildir. Ama anlaşılan o ki, bizim Başbakanımızın parlamenter demokrasinin bu tür gelenekleri ile uzaktan yakından ilgisi olmasını düşünmek sadece bir rüya olarak kalacaktır. Nitekim aynı şey, zaten yer sıkıntısı çekilen TBMM binası için de söz konusudur. Orada, hem başbakan; hem de bakanlar için öteden beri birer ofis bulunduğu biliniyor. Başbakanların daha çok TBMM’ye geldikleri zaman kabul randevuları için ayrılmış o mekânların giderek sürekli çalışma mekânı olarak kullanılması alışılmış hale gelmiş. Bence sorun yasama ile yürütme arasındaki çizginin Erdoğan tarafından hiçe sayılması olduğu için bu konuyu işlemek istedim. Devlet protokolünde yasamadan sonra yer alması gereken yürütme erkinin başının, birinci sıradaki erke mesafeli bir saygı göstermesini beklemekten daha doğal ne olabilir? Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@ekolay.net Dr.COŞKUN ÖZDEMİR Tedavisi olmayan binlerce hastalık var. Bunların bir bölümü kısa sürede ölüme götürüyor. Bir bölümü ise ya şamla birlikte devam ediyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan geriye yüz bin lerce sakat kaldı. Çocuk felci sal gınları da bir o kadar engelli insan ya rattı. Rehabilitasyon kavramı ve yak laşımı buradan doğdu. Bu yüz binler hatta milyonlar nasıl yaşayacaklar, topluma nasıl katılacaklar, önemli bir sorundu bu. Bu amaçla büyük ça lışmalar ve organizasyonlar yapıldı, merkezler kuruldu, yasalar çıkarıldı. Medikalın yanı sıra paramedikal bir alan. Sosyal içeriği baskın bir alan bu. Gelişmiş ülkeler uzun yıllardır bu ko nuda gıpta ile izlediğimiz başarılı organizasyonlar yapıyor ve uygulu yorlar. Biz de onlardan örnekler al maya çalışıyoruz. Dünya Sağlık Ör gütü 60’lı yıllarda gelişme halindeki ülkeler için kurslar düzenledi. Ben Ko penhag’da böyle bir kursa katılıp çok şey öğrendim ve rehabilitasyon, yaşam kalitesi, İngilizcede manage ment diye anılan (onu tam karşıla mayan) bakım hizmetleri, benim baş lıca ilgi alanım oldu. Genetik kaynaklı kas hastalıkları kronik ve tedavisi olmayan kas has talıkları arasında yer alıyor. Öncelik le bu hasta ve yakınlarının neden te davi değil de rehabilitasyon ve bilgi li bir bakıma (care) ihtiyaçları oldu ğunu anlamaları lazım. Tedavi ol madığı gerçeğini algılamaları kolay değil. Çünkü ne yazık ki onlara uy durma tedaviler sunan çok sayıda hekim dahil çeşitli mutatabbipler, şarlatanlar çıkıyor. Medya da sağlık ve tedavi haberleri verirken çoğun lukla bu konuda dikkatli ve titiz de ğil. Öncelikle hastaları aldanmalardan korumak gerekiyor. Ayrıca bu kronik hastalıklarda hekimlerin rolü ikinci plana düşüyor. Onlara bilgili ve bakım konusunda deneyimli sağlık personeli (care givers) lazım. Öncelikle hem şireler. Gelişmiş ülkeler ve oradaki kli nik ve hekimler bu elemanlarla birlikte onlarla işbirliği içinde çalışıyorlar. Umut verici bir gelişme Hasta tedavisi olmayan bir tanıyı al dıktan sonra onun için bir çıkış (disc harge) programı yapılıyor ve bu prog ramın gerektirdiği gibi klinikte ve evinde izleniyor. Bu amaçla bakım ve renler (care givers) yetiştiriliyor. O hastalıkla ilgili dernekle işbirli ği yapılıyor. Dünya ALS/MND Der nekleri Birliği ve Oxford Üniversite si ile birlikte İstanbul Üniversitesi ve Florence Nightingale Yüksek Hemşire Okulu desteği ile Türkiye Kas Has talıkları Derneği Merkezi’nde ekim ayında 22 hemşire için Oxford men subu iki deneyimli uzman akade misyen hemşire tarafından yoğun bir kurs verildi. Bu kursa İstanbul Üniversitesi tıp fakülteleri nöroloji kliniklerinden, Sağlık Bakanlığı’ndan, İstanbul Bü yükşehir Belediyesi’nden hemşireler katıldı. Bu hemşirelerin nasıl bir ya pılanma içinde evde bakım hizmeti ni verecekleri önümüzdeki haftalarda yapılacak toplantı ve görüşmelerde saptanacak. Rektörlüğün finansal des teği ile kursiyer hemşireler Ox ford’daki merkezi ziyaret ederek de neyimlerini arttırmak fırsatını bula caklar ayrıca her yıl yapılan ve bugüne kadar benim çok defa yalnız başıma katıldığım uluslararası kongrelerde yer alabilecekler. Umut verici bir gelişme bu. Bu evde bakım hizmetine ihtiyaç duyan kuşkusuz çeşitli hastalıklar var. Alzheimer, Parkinson gibi Mul tipl Skleroz, çeşitli kanserler ve daha birçok hastalıklar gibi. Hekimlerle bir likte deneyimli, bilgili uzmanlaşmış sağlık personeli tarafından verilecek evde bakım hizmeti büyük bir ihtiyaç. Bu önemli hizmetin tüm yurtta gerek duyulan tüm hastalıklar için gerçek leşmesini diliyorum. Not: Metin Özek’ten sonra cerra hi dünyasının virtüözü büyük yetenek, büyük aydınlanmacı Tarık Minka ri’yi yitirdik. Saygı ile anıyorum... Kronik Hasta Bakımı coskunoz@superonline.com Vücudunuzdaki bazı değişiklikler ciddi hastalıkların habercisi olabilir Kendinizi dinleyin İstanbul Haber Servisi Do ğum sancısından korkan anne adaylarının hipnoz ile doğum ya pabileceği belirtiliyor. Kadın has talıkları ve doğum uzmanı Opr. Dr. Ayşe Duman, hipnoz ile far kındalılığı artan annelerin sancısız ve normal doğum yaptıklarını, do ğumun keyifli bir sürece dönüşe bildiğini söyledi. Amerikan Tıp Birliği tarafından kabul edilen doğumda hipnoz yöntemlerinin kullanılmasıyla normal doğumun ağrı kesiciye, ıkınmaya gerek kalmadan gerçek leştiği ifade edildi. Duman, “Ne gatif şartlanmaları yıkıp doğu mu doğal seyri içinde bırakmak için hipnozu kullanıyoruz. Böy lece kadın normal doğumda za ten vücudunda var olan progra mın işleyişine izin veriyor, do ğum ağrısız, keyifli bir sürece dönüyor” dedi. Hipnoz ile yapılanın negatiflik leri silmek, doğru programı zihne yerleştirdikten sonra doğumun her anının tadını çıkarmayı sağlamak olduğunu anımsatan Duman, ha milelik boyunca altıncı ayda itiba ren, 56 seans hipnoz alan hastala rın doğumda kendilerine verdikle ri komutları anımsadıklarını, oto hipnozla doğumun kolay hale gel diğini kaydetti. Duman, özetle şunları söyledi: “Doğum öncesi oto hipnozla gevşemeyi öğrenen anneler, uykusuzluk, stres, mide bulantısıkusma, koku hassasi yeti, iştahsızlık gibi hamilelikte sıklıkla rastlanan sorunlarını da rahatlıkla çözebiliyorlar. Hipno zun oluşturduğu gevşeme ve do ğal ağrısız ortam, doğum süreci ni kısaltır. Bebek, son derece huzurlu ve güven içinde doğar.” SİBEL BAHÇETEPE İstanbul Eğitim ve Araştırma Has tanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Na fiz Karagözoğlu, her gün herkesin sık lıkla karşılaştığı bazı vücut fonksiyo nu değişikliklerinin, farklı hastalıkla rın habercisi olabileceğini belirterek “Önemsiz gibi görünen şikâyetler, ciddi hastalıkların habercisi olabi leceği gibi sıradan durumlar da olabilir. Bu yüzden vücudunuzdaki hiçbir değişikliği göz ardı etmeyin ve konunun uzmanı bir doktora başvurun” uyarısında bulundu. Ciltte ve göz aklarında sa rılık: Hepatit A, B, C, D, E, F, G gi bi çok çeşitli sarılık hastalığı yapan vi rüslerden olabilir. Ayrıca bazı genel hastalıklara neden olup beraberinde karaciğer tahribatına da neden olan vi rüslerden, bakteri cinsi mikroorga nizmalardan, safra kanalında tıkanma yapacak taş, tümör, apse gibi du rumlardan, karaciğerinden ya da baş ka organlardan gelmiş tümörlerden ve pankreas tümörlerinden dolayı da meydana gelebilir. Solukluk: Bu belirti en sık kan sızlıkta gözlenir. Tansiyon düşüklüğü, vücutta fazla sıvı bulunması, çeşitli en feksiyon hastalıklarında, ayrıca kronik organ yetersizliği ve özellikle dolaşı mın yavaşladığı kalp yetersizliğin den de gözlenebilir. Morarma (siyanoz): Dolaşım da yeterli oksijen bulunmamasından ya da damar tıkanıklığı gibi durumlarda ilgili yerlere yeterince kan ulaşama masından kaynaklanır ve en sık rast lanan nedenleri kronik bronşit, amfi zem gibi akciğer hastalıkları, polisitemi denilen kan fazlalığı, kalp yetersizli ği ve kalp kapak hastalıklarıdır. Kilo kaybı: Hipertiroit denilen ti roit bezinin fazla çalışması, kronik en feksiyonlar, kanserler, ciddi kalp ye tersizliği, mide ve bağırsak rahatsız lıkları, bazı parazitler, hastalıklar ki lo kaybına yol açabilir. Kilo alımı: Tiroit bezinin az ça lışması, böbrek üstü bezi rahatsız lıkları, bazı hormon bozuklukları ve fazla kalori alımı kilo artışına yol açar. Balgamla ya da öksürükle ağızdan kan gelmesi: Sıklıkla akciğer tüberkülozu ve akciğer tü mörlerinde gözlenir. Göğüs ağrısı: Basit kas ağrısın dan kalp krizine kadar geniş bir yel paze çizer. Akciğer enfeksiyonları, mide ve yemek borusu rahatsızlıkla rı da göğüs ağrısı yapabilir. Geçici bilinç kaybı ve bayıl ma: Kalp ritim bozuklukları, kana mikrop karışması, sara nöbetleri, kalp krizi, beyin ile ilgili hastalık durum larında gelişebilir. Ödem: En sık kalp yetersizliğinde görülür. Aşırı tuz alımı, uzun süre ayakta kalma ve varislerde, bacaklar da ödem yapabilir. Ayrıca tiroit bezi rahatsızlıkları, karaciğer bozukluğu ya da alım azlığına bağlı kanda protein düşmesi de bir ödem nedenidir. Yutma güçlüğü: Yemek boru su yanıkları ve tümörlerinde görülür. Kanama: Dokuda bütünlük bo zulması ya da kanda pıhtılaşma faktörü eksikliğinden oluşabilir. Ayrıca kan da pıhtılaşma sağlayan trombosit ek sikliği de kendiliğinden kanamaya neden olabilir. Lenf bezlerinde şişme: Özel likle boyun bölgesi, koltuk altı ve ka sık bölgesinde bezeler halinde oluşur. Basit bölgesel enfeksiyonlarla o böl gedeki romatizmal ve tümöral olu şumlarla lenfoma denilen lenf bezi kanserine bağlı olabilir. Baş dönmesi: Sıklıkla iç kulak rahatsızlıklarından olur. Boyun fıtığı, kireçlenmesi bazı ilaçlara veya en feksiyonlara bağlı olarak da görülebilir. Hipnozla sancısız doğum Lösemili çocuklara umut oluyorlar İstanbul Haber Servisi Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV), lösemili hasta çocuklar için yardım aramayı sürdürüyor. Gazetemizin Şiş li’deki merkez binası girişinde “Ispanak” pro jesi kapsamında dün stant kuran LÖSEV, löse mi hastası çocukların ve çocukların annelerinin el emeği olan birbirinden güzel oyuncak be bekler, anahtarlıklar, broşlar gibi küçük süs eş yalarının ürünlerinin satışını gerçekleştirdi. Sa tışlardan elde edilen tüm gelirin Türkiye’nin ilk ve tek lösemili çocuklar hastanesi olan Lösan te’ye gönderildiği belirtildi. LÖSEV Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Füsun Emecen, “Ispanak projesi kapsamında lösemi hastası çocukların annelerinin rehabilitasyonu ama cıyla bireysel gelişim kursları düzenleniyor, sertifika karşılığında dikişnakış, pastacılık gibi mesleki eğitimler veriliyor” dedi. Eme can, eğitimler sonrasında yapılan ürünlerin LÖ SEV dükkânı adı verilen stantlar ile alışveriş merkezleri gibi çeşitli noktalarda satıldığını anımsattı. Ankara’da bulunan Lösante, lösemili çocuklara ücretsiz tedavi hizmeti sunuyor. Is panak kampanyası ile ilgili her türlü bilgiye www.ispanak.com.tr’den ulaşılabilir ve ürün ler internet üzerinden satın alınabilir. ANİ ÖLÜMLERE YOL AÇABİLİR Bebeklerde reflüye dikkat İki yaşındaki diyaliz hastası, 7 aylık bebeğin organıyla yaşama tutundu ‘En küçük’ böbrek nakli İstanbul Haber Servisi Türki ye’nin en küçük vericisinden en küçük alıcısına böbrek nakli ger çekleştirildiği belirtildi. Gazian tep’te yaşayan Özyurt ailesinin 7 aylık bebeği Nisa Nur Özyurt’un ailesi tarafından bağışlanan böb rekleri, İzmir’de yaşayan 2 yaşın daki diyaliz hastası Rojda Sök mez’e nakledildi. Medical Park Göztepe Hastanesi Organ Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serdar Kaçar, kafa travması sonucu beyin ölümü gerçekleşen Nisa Nur Özyurt’un ailesi tarafın dan böbreklerinin bağışlandığını söyledi. Kaçar, tarama sonucunda böbreklerin İzmir’de “yeşil kart” ile böbrek yetmezliği tedavisi gö ren 2 yaşındaki Rojda Sökmez’e uyacağının anlaşıldığını ve hemen aile ile irtibata geçildiğini anlattı. Yeşil kartın karşılamadığı ameli yat için aileye, nakille ilgili tüm masrafın hastane tarafından karşı lanacağı bilgisi verildiğini anımsa tan Kaçar, Nisa Nur’un böbrekleri nin Gaziantep’ten alındığını, bu sı rada Sökmez ailesinin de İz mir’den İstanbul’a getirildiğini, naklin gerçekleştirildiğini söyledi. Naklin başarılı olduğunu ifade eden Kaçar, “Böbrek tam uyum sağladı diyebiliriz. 12 gün içinde Rojda’yı taburcu edebiliriz” de di. Hastane Genel Müdürü Mahir Turan da, tüm nakil masraflarının hastane tarafından karşılandığını ifade etti. Rojda Sökmez’in babası Çetin Sökmez de, Ağrı’da yaşadıklarını ancak Rojda’nın tedavisi için İz mir’e yerleştiklerini, 1.5 yıldır sı kıntılı günler geçirdiklerini anlattı. Baba Sökmez, verici Nisa Nur Öz yurt’un ailesine teşekkür ederek, bebeklerinin kaybetmelerinin acı sını paylaştığını dile getirdi. İstanbul Haber Servisi Toplumda yüzde 30’un üzerinde görülen ve genellikle yetişkin has talığı olarak bilinen reflü, yenidoğan bebekleri de tehdit ediyor. Uzmanlar, “Reflü yenidoğan be beklerde ani ölümlere yol açabilir. Yatmadan kısa bir süre önce bebeklere ve çocuklara ye mek yedirmek de reflüye neden olabilir” dedi. Mide içeriğinin yemek borusuna geri gelmesi olarak tanımlanan reflünün, 03 aylık bebeklerin yarısından fazlasında ortaya çıktığı belirtiliyor. Reflü şikâyetlerinin kahve, çikolata, yağlısalçalı gibi yiyecekler yenildiğinde ve yatıldığında arttığı ifade ediliyor. Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Ünal, bebeklerin çoğu kez kustuğunu, ancak bu kusmanın sürekli ve uzun süreli olması durumun da bir hekime başvurulması gerektiğini söyledi. Ünal, “Mide asidinin geri kaçmaması için be beği dik tutmak genellikle faydalıdır” dedi. Ünal, reflüsü olan bebeğin ya da çocukların te davisinin yatmadan kısa bir süre önce yemek ye dirilmemesi, yaşam tarzının değiştirilmesi, yağlı, tatlı gıdalardan uzak durulması olduğunu söyledi. Erginkan’ın ölümü TBMM’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li Atilla Kart, Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “Vural Erginkan’ın Hakkâri YüksekovaKamışlı Karakolu’nda askerlik görevini yaparken 20 Ekim 2010’da başından vurulmuş bir şekilde ve ölü olarak görev yerinde bulunmasını” TBMM’ye taşıdı. “Öldüğü gün terhis olacaktı” diyen Kart, “Olayın meydana geldiği yer ile otopsi bulguları neden çelişmekte? Parmak izi bulgularıyla, otopsi bulgularının kıyas ve değerlendirmesi yapıldı mı? Erginkan ailesine ve kamuoyuna neden tatminkâr bir açıklama yapılmamakta? Erginkan’ın ölümüyle ilgili, komutanlık tarafından hangi uygulama yapılmıştır” sorularına yanıt istedi. En çok gazeteci İnanç dinlenilmiş İstanbul Haber Servisi Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın makam odasında telefon konuşmaları bulunduğu iddia edilen 51 yıllık gazeteci Ünal İnanç, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’a ifade verdi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nden ayrılırken konuşan İnanç, Avcı’dan şikâyetçi olmayacağını, kendisini dinleyenlerden şikâyetçi olacağını söyledi. İnanç en çok kendisine ait dinlemeler yapıldığının söylendiğini ifade etti. Ömer Zeren tutuklandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Orhan Özdemir’in Ankara emniyet müdürü olduğu dönemde özel kalem amirliğini yapan emniyet amiri Ömer Zeren’in tutuklanmasına karar verdi. Zeren, “adil yargılamayı etkilediği” iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanmış, itiraz üzerine Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti Zeren’i tahliye etmişti. Din görevlilerine mesai istemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DiyanetSen Başkanı Mehmet Bayraktutar, din görevlilerine tatil günleri için izin ya da mesai ücreti verilmesini istedi. Bayraktutar, yaptığı yazılı açıklamada, özel sektör ve kamuda çalışanların resmi ve dini tatilleri olduğunu, ancak din görevlilerinin tatil günlerinde de çalıştığını belirterek, “Din görevlilerine tatil günleri için izin ya da mesai ücreti verilsin” dedi. Klinik otelde ölüme soruşturma Haber Merkezi Antalya Duacı’da bir klinik otelde diyet programı uygulanırken yaşamını yi tiren 143 kilo ağırlığındaki Kamil Can Ko şar’ın (35) cenazesi, İstanbul’da gözyaşları ara sında toprağa verildi. Koşar’ın avukatı Aşkın Çetin, ölümle ilgili savcılığın soruşturma başlat tığını belirterek “Olay kastı aşan adam öldür medir, savcılığın davayı böyle açması çaba sındayız” dedi. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bakanlığın “zayıflama merkezi” adı altında ruhsatlandırdığı herhangi bir sağlık merkezi bulunmadığı belirtilerek, konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi. Koşar’ın dayısı Ömer Camcıoğlu, yeğeni Koşar’ın 2 gün önce zayıflama merkezinde bir sıkıntı hissettiğini kaydederek şunları söyledi: “Bence bir ihmal söz konusu çünkü böyle bir sıkıntı hissetmiş, bu kadar riskli kişiyi orada tutmamaları ge rekirdi. Derhal en yakın ve tam teşekküllü bir hastaneye sevk edilmesi gerekirdi.” KOŞAR TOPRAĞA VERİLDİ