Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  24 EK M 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA  HABERLER 9  RÖVEŞATA  MİNE G. KIRIKKANAT  İhanet Bir Kumar...  Türkiye’de ne kadar çok erkeğin “sadık”, ne  kadar az kadının “sadıka” ya da “sadakat” adını  taşıdığına bakılırsa, toplumun sadakate epeyce  değer verdiği; ama bu değeri kadından çok  erkeğe yükleyip, erkekte aradığı da açıktır.  Öyle ya da böyle, kimsenin çıkıp çocuğuna  “ihanet” ya da “hain” adını koymadığı, ama karşıtı  sadakatin isim olarak kullanıldığı bir toplumda,  inanca, insana, düşünce ve söze bağlılığın  yüceltildiği öne sürülebilir.  Gelin görün ki alan taramasında mı desem,  yoksa kamuoyu kazısında mı, yaşadığımız  Türkiye’de durum tersi!  Sadakatin adı var, ihanetin yok, ama ortalık  hain kaynıyor. Azımsanmayacak bir nüfus  kesitinde, parayla ödüllendirilen bir ihanet  yarışmasına katılma telaşı yaşanıyor. Bu yarışta  maraton gibi düşünülen uzun vadeli ihanetler yok,  uzun soluk bile gerekmiyor. Sprinter tipinde, en  kısa zamanda en çabuk ve en kapsamlı hain, en  büyük parayı götürüyor...  Saptama, “sadakat”ten insan adı türeten bir  toplumda çelişkili görünebilir. Ancak belli bir  çoğunluğun bazen çalıştırmak, bazen dilendirmek  için zaten çokça yaptığı çocuklardan hangi  sadakati beklediği, özellikle oğullara düşen “ana  babaya bakmak” sorumluluğundan bellidir!  Hal böyle olunca, sadakatin ataerkil geleneğe  bağlı kalması yetiyor ve kimi sadıklar, aile  bütçesine yararı ölçüsünde yurt satmaktan ulus  pazarlamaya, muktedir yalamaktan kalemini  kiralamaya, büyüklü küçüklü her tür ihanet  yarışına, gönül rahatlığıyla girebiliyorlar.  Peki ama, adı konulmadan bunca  yaygınlaşabilen “ihanet” nedir gerçekte, “hain”  kime denir?  “İnsanların çoğu, gençliğine ihanet eder,” diye  yazmış Julien Green, 1974 yılında yayımlanan  Günce’sine.  Türkiye’de gençlik düşüncelerine tövbe etmek  için dilinde tüy biten “hallallı hain” sayısına  bakılırsa, vallahi haklı!  İster kendi gençliğine olsun, ister ardından  gelen kuşaklara, “ihanet” aslında bir kumar.  Kazandığını yitirmek de var bu kumarda. Az  sayıda dürüstün “öç” olasılığı da cabası...  Bugünlerde çocuk yaştakilerin öfke yangınlarına  sahne olan Fransa, öcün gecikmediği ve kallavi  alındığı bir ülkedir.  İkinci Dünya Savaşı başında, hiç savaşmadan  teslim olan ülkede, işgalci Alman ordusuna karşı  savaşmak için örgütlenen “direnişçi”ler, 50 bin  kişiden fazla değildir. Oysa “ari” Germenleri pek  yakışıklı ya da çokkültürlü buldukları için  “işbirliği”ne girişen kadın, erkek, hatta sanatçı ve  yazar çizer nüfusu, saymakla bitmez.  İşte o işgal yıllarında, birbirini çok takdir eden iki  büyük sanatçının yolları ayrılır: Ozan Rene Char,  “Kalemi bırakıp silahı kuşanmak gereken zamanlar  vardır,” demiş ve Almanlara suikast düzenleyen  bir direnişçi birliğine komuta etmektedir. Yazar  Jean Giono ise Paris salonlarında, kültürlü Alman  generalleriyle sohbeti ve elbette, “iyi beslenmeyi”  yeğlemiştir.  İngiliz uçakları, işgal altındaki Avrupa  semalarına Rene Char’ın savaşırken yazdığı bir  şiirin yüz binlerce kopyasını serperler. Dağlardaki  direnişçilerin mırıldana mırıldana şarkıya  dönüştürdüğü bu şiir, cesurların hainlerden  alacağı öcün habercisidir:  “Kardeşlerimizin demir parmaklıklarını kırıyoruz  biz/ Peşimizde kin, önümüzde açlık ve yoksulluk/  Kimi yerde rahat döşeğinde düş görürken  insanlar/ Burada, görüyor musun, biz yürüyoruz,  biz öldürüyoruz, ölen biz...”  Rene Char, 1942 yılının sonuna doğru Jean  Giono’nun kapısının önüne bir bomba bırakır.  Eşcinsel yazarın mavi gözlü sarışın Alman  subaylarına eğilimi bir yana, Nazilerin “Signal”  dergisine yazı yazması bardağı taşıran son damla  olmuştur. Savaşçı ozan, patlatmadığı bombayla  eski arkadaşına, “evini başına yıkacağım”  demektedir.  Savaştan sonra Rene Char’ın nasıl  yüceltildiğini, Jean Giono’nun neler çektiğini  anlatmaya sanırım gerek yok.  Günümüzde işgal, salt dış güçlerin silahlı  zorbalığıyla gerçekleşmiyor. Küresel ekonomi ve  para, yetiyor. Türkiye’ye bakın, Arapların işgaline  bile uğramadan, Araplaşıyor!  İhanetin kumarda kazandırdığı paranın zaferidir,  bu işgal. Ama çarkıfelek durmaz, döner. Kumarda  kazanılan er geç kumarda kaybedilir!  kirikkanat@mgkmedya.com  www.mgkmedya.com  Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu en üst düzey yetkilisi Füle Boğaziçi Konferansı’nda konuştu  ‘Medya üzerinde baskı var’Dış Haberler Servisi  İstanbul’da  düzenlenen Boğaziçi Konferansı’nda  konuşan Avrupa Birliği’nin genişle  meden sorumlu en üst düzey yetkili  Stephan Füle 12 Eylül’deki referan  dumda çıkan sonucu Türkiye’nin AB  ile bütünleşme yolunda attığı en önem  li adımlarda biri olarak niteledi.  Tarihi Kabataş Lisesi yerleşkesin  deki konferansda Füle, dünya düze  ninde değişimler olduğunu belirterek  “Türkiye eğer uzun vadeli çıkarla  rının gereği olduğunu düşünüyor  sa, Avrupa’nın temel değerlerine  daha çok yaklaşmalıdır” dedi.  Füle konuşması sırasında Türki  ye’de daha fazla ifade özgürlüğü ol  ması gerektiğinden söz edip “Medya  üzerinde haksız ve yersiz bir baskı  var” ifadesini kullandı ancak ayrıntıya  girmedi. Füle konuşmasını tamam  larken “Geleceğe açılan kapıların  anahtarlarının hepsi elinizde” dedi.  Belçika Başbakan Yardımcısı Ste  ven Vanackere ABTürkiye üyelik  sürecinde daha çok kazanacak olan ta  rafın Türkiye olacağını söyledi.  Vanackere, Türkiye ile AB arasın  daki ilişkiyi bir öğrenciyle öğretmen  ya da okul yönetimi arasındaki ilişkiye  benzetip, Türkiye olarak “sınav ta  rihini sorabilirsiniz fakat sınav so  nucunun açıklanacağı tarihin açık  lanmasını talep edemezsiniz” dedi.  Vanackere, Türk hükümet yet  kililerinin AB’lilerle yan yana gel  diklerinde İran konusunda izlene  cek tutum hakkında mutabık gö  ründüklerini ancak uygulamaya  geldiğinde Türkiye’nin farklı bir  çizgi izlediğini söyledi.  Egemen Bağış’ın tepkisi  Füle’nin ‘anahtar’ benzetmesine  karşılık veren AB Baş Müzakerecisi  Devlet Bakanı Egemen Bağış, Tür  kiye’yi üyeliğe kabul etmesinin asıl  AB’nin çıkarına olduğunu ima ederek  aynı benzetmeyi kullandı ve asıl ge  leceğiyle ilgili kritik kararı alması ge  reken tarafın AB olduğunu söyledi.  Konferansın basına açık bölümünü iz  leyen saatlerde İngiltere’nin AB ile  ilişkilerden sorumlu Bakanı Davit  Littengton ile Bağış çevre konusun  da bir işbirliği anlaşması imzaladı. An  laşma, Türkiye ile AB’nin katılım  görüşmeleri çerçevesinde tamamladığı  çevre başlığının kapanması sürecinde  Türkiye’nin, İngiltere’nin deneyim  lerinden yararlanmasını sağlayacak  olan bir çalışma grubunun oluşturul  masını öngörüyor. Dışişleri Bakanı  Ahmet Davutoğlu da Füle ile çok sık  görüştüklerini belirterek “Ortak bir  perspektifte, hedefte buluşmuş du  rumdayız” diye konuştu.  İstanbul Haber Servisi  “7.  Boğaziçi Konferansı” için Tür  kiye’de bulunan Avrupa Birliği  (AB) Komisyonu’nun Genişle  meden Sorumlu Komiseri Stefan  Füle ile görüşen CHP Genel  Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  Füle’nin CHP’nin alternatif oluş  turmasını istediğini söyledi.  Füle ile İstanbul Four Seasons  Otel’de görüşen Kılıçdaroğlu,  görüşmenin çok yararlı geçtiği  ni belirterek “Görüşmede dört  ana konuyu belirttik. Refe  randum sonrası Hâkimler ve  Savcılar Yüksek Kurulu’nda  yapılan seçimden duyduğu  muz kaygıyı belirttik. Medya  üzerindeki baskıları ve bu bas  kılardan kaynaklanan sorun  ları dile getirdik. İki konuda da  Sayın Füle’ye birer rapor ver  dik. TGS’nin verdiği bir rapor  vardı, ayrıca o raporu da ver  dik” diye konuştu.  ‘Yakınma makamı değil’  Füle’nin CHP’nin her konu  da alternatif oluşturmasını is  tediğini aktaran Kılıçdaroğlu,  gazetecilerin “Başbakan’ın ba  şı açık kadınların kapalı ka  dınlara destek olmadığı yö  nündeki açıklaması” ile ilgili  soruya ise “Başbakanlık ma  kamı yakınma makamı de  ğildir” yanıtını verdi.  Görüşme talebinin Füle’den  geldiğini belirten Kılıçdaroğlu  şunları söyledi: “Özellikle Tür  kiye’nin karşılaşabileceği so  runlara dikkat çektik, AB’nin  bu konularda önlem almasını  istedik. Füle bu konudaki du  yarlılıklarını sürdürdüklerini  sorunun Tuna Nehri’ne ulaş  madan önce çözülmesi için ça  ba harcadıklarını ve ilgili hü  kümet yetkilileriyle görüştük  lerini de ifade ettiler.  Bir dördüncü konu Kıbrıs  için doğrudan ticaret tüzüğü  nün ahde vefanın gereği olarak  bir an önce uygulamaya gir  mesini ve bu konuda AB’nin  duyarlılığını sürdürmesini is  tedik. Kendileri bizim yaşadı  ğımız endişeleri yaşadıkları  nı, daha fazla diyalog kurma  mız gerektiğinin altını özenle  çizdiler.”  Brüksel yolcusu  AB’nin anayasa değişiklikle  rini, bundan sonra çıkacak olan  yasaları ve uygulamaları yakın  dan izleyeceğini anlatan Kılıç  daroğlu, Füle’den yeni yayımla  nacak olan AB ilerleme raporla  rında Türkiye’nin yapması ge  rekenlerin daha net ifade edil  mesini talep ettiklerini söyledi.  Kılıçdaroğlu, 28 Ekim’de Süheyl  Batum’un Brüksel’e gideceğini,  anayasa ve ondan sonraki deği  şikliklerin AB yetkililerine an  latacağını ifade ederek tüzük ko  nusunda yakın bir zamanda  CHP’nin teknik düzeyde bir yet  kili grubunun da Brüksel’e gi  deceğini ve oradaki uzmanlarla  çalışma sürecini başlatacağını  Füle’ye aktardığını söyledi.  ‘Başbakanlık yakınma yeri değil’  Erdoğan’ın başı açık kadınların kapalılara destek olmadığı açıklamasına Kılıçdaroğlu sert tepki gösterdi  Kılıçdaroğlu, Füle ile İstanbul Four Seasons Otel’de görüştü. (Fotoğraf: HÜLYA KESKİN)  İzmit’te  pazar kavgası  KOCAELİ (Cumhuriyet)  İzmit Belediye  si Belediye Başkanı AKP’li Nevzat Doğan,  geçen hafta yaptığı açıklama ile Cumartesi Pa  zarı’nı kaldırdığını duyurdu. Pazarcılar Odası  ile burada tezgâh açan esnaf karara tepki gös  terirken Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı  İbrahim Karaosmanoğlu, “Pazar esnafına  yeni bir yer göstermeden olmaz. Pazar yeni  yer gösterilene kadar kalsın” demesine rağ  men İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan,  kararın uygulanmasında ısrar etti. Pazarcılar  Odası yöneticileri ile esnaf ise, Cumartesi Pa  zarı’nın kaldırılmasına yönelik meclis kararı  bile alınmadığını belirterek bu duyuruya uy  madı. Yüzlerce araçla  pazaryerine gelip dün  tezgâh açmak isteyen  esnafı polis buraya  sokmadı. Anıtpark  Kavşağı’nda yolu  kapatan pazarcı  lar zaman za  man yere otu  rarak protesto  gösterileri  yaptı. Carre  four Köprüsü  ve Anıtpark  Meydanı’nda  ulaşım durur  ken kent tra  fiği de olum  suz etkilendi.  Polis, cadde  girişinde kuru  lan barikatı aş  mak isteyen gru  ba biber gazı ve  panzerden su sıka  rak müdahale etti.  Yolu trafiğe  kapatmak istediler  Barikatı aşmayı başaran grup, geri dönü  şüm kutularını ateşe verip, çöp konteynerleri  ni devirdi. Kaldırımdaki parkeleri sökerek  belediye araçları ile park halindeki araçlara  zarar veren grup, Bağdat Caddesi’nde oturma  eylemi yapan pazarcılarla buluştu. Grup,  Yahya Kaptan Mahallesi’ndeki Kocaeli Pa  zarcılar Odası Sosyal Tesisleri’ne yürümek  istedi. D130 Karayolu’na ulaşan grubun, iş  makinesi taşıyan Kocaeli Büyükşehir Beledi  yesi’ne ait TIR’ın önüne geçerek yolu trafiğe  yeniden kapatmak istemesi üzerine tekrar kı  sa süreli arbede yaşandı. Yaşanan arbedede  16 pazarcı gözaltına alındı.  16 PAZARCI GÖZALTINDA  MURAT KIŞLALI  ANKARA  Sayıştay, 13.1 milyar TL’lik iç  borcun, Hazine Müsteşarlığı’nın toplam borç  hesapları içinde gözükmediğini bildirdi. Se  netlerin iskontolu kısmının hesaplara eklen  memesi nedeniyle ortaya çıkan durumun AB  standartlarına ve Türk mevzuatına uygun ol  madığını vurgulayan Sayıştay, gelecek yıllarda  vadesi dolacak borçların da tam olarak he  saplara yansıtılmadığını kaydetti.  Sayıştay’ın “2009 Yılı Hazine İşlemleri  Raporu”nda “Devlet İç Borçlanma Senet  leri anaparaları muhasebeleştirilirken, is  kontolu senetler satış bedeliyle, kuponlu se  netler itibarı (nominal) değerle muhase  beleştirilmektedir. İskontolu senetlerde  nominal değerin kayıtlarda esas alınma  ması, iskonto gideri tutarı kadar iç borç sto  kunun eksik kalmasına neden yol açmak  tadır” denildikten sonra şu tespitler yapıldı:  “2009 Yılı Devlet Borçları Muhasebe  Birimi kayıtları incelendiğinde, iç borç  stoku içerisinde muhasebeleştirilmeyen is  konto giderleri toplamı 13.105.690.000.2  TL’dir. İskonto giderlerinin muhasebe  leştirilememesi, yükümlülük tutarının ka  yıtlarda tam olarak gösterilememesine ne  den olmaktadır. ESA 95 standardına ve Ge  nel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’ne de  aykırı olan bu durum sebebiyle bono ve tah  vil biçiminde tutulan tutar, kayıtlarda is  konto tutarı kadar eksik gözükmektedir.”  Buna göre kayıtlarda iç 330 milyar TL olarak  gözüken içborç stokunun aslında 343.1 mil  yar TL olduğu ortaya çıktı.  Sayıştay “Vadesi dolacak kuponlara ait  yükümlülük tutarları, tam olarak muha  sebeleştirilmemektedir” uyarısı da yaptı.  Raporda “İşlemiş faiz tutarlarının dönem  sonlarında muhasebeleştirilmesinde, va  desi gelecekler için işlemiş faiz tutarı he  saplanmakta ancak senede ait müteakip ku  ponlar ile ilgili doğacak faiz tutarı tahak  kuk ettirilmemektedir” denildi.  13 milyarlık iç borç kayıtta yok  Referandumdan çıkan sonucu “Türkiye’nin AB yolunda attığı en önemli adım” olarak  nitelendiren Füle, Türkiye’de daha fazla ifade özgürlüğü olması gerektiğini söyledi. Füle’nin  “Geleceğe açılan kapıların anahtarı elinizde” sözlerine yanıt veren Bakan Bağış ise Türkiye’nin  AB’ye üyeliğinin Türkiye’den fazla AB’nin yararına olduğunu belirterek aynı sözü kullandı.  BAKAN SADULLAH ERGİN  ‘Halk CHP’ye  istemezük diyor’  ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  Fethullah  Gülen’e yakınlığı ile bilinen Türkiye Yazarlar  Birliği Yazar Okulu’nun 17. dönem ilk dersini  Adalet Bakanı Sadullah Ergin verdi. “Demo  kratikleşme Süreci ve Yargı Reformu” konulu  derste konuşma yaptıktan sonra bir katılımcının  “CHP, hükümetin girişimlerine ‘istemezük’  diyor. Anayasa çalışmalarına katılmıyorlar,  ‘biz halledeceğiz’ diyorlar, niyetleri nedir” so  rusu üzerine Ergin, “CHP istemezük diyor, mil  let de CHP’yi istemezük diyor. Buna üzülme  mek lazım” diye konuştu.  Ergin, bir gazetecinin, Yargıtay Cumhuriyet  Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın yap  tığı açıklamaya karşı CHP’nin tavrının bir çeliş  ki olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine de  “CHP’nin geleneksel çizgisi açısından bir çe  lişki gözükmüyor. CHP, yasama organına ya  pılan yetki müdahalelerinde geçmişte de ya  sessiz kaldı ya da destek verdi” yanıtını verdi.  Sorunları çözme yerinin parlamento olduğu  nu dile getiren Ergin, “Yalçınkaya’nın açıkla  ması, tamamen fonksiyon gaspına dönük bir  girişimdir, kabul edilemez” dedi.  KİPTAŞ’ın yaptığı Hadımköy II Etap’taki  konutlarına taşınan site sakinleri, aylardır alt  ve üstyapıdan kaynaklanan sorunlarla boğuşu  yor. Yapımına 2008’de başlanan konutlara ta  şınan 400 kişi başta okul olmak üzere, yol, çev  re düzenlemesinin yapılmamasından kaynak  lanan sorunların giderilmesini bekliyor. Site  sakinleri çevre aydınlatmasının bile yapılmadı  ğını belirterek mağdur edildiklerini söyledi.  KİPTAŞ altyapı bekliyor  Sayıştay’ın 2009 raporu, iç borç stokunun 343.1 milyar TL olduğunu ve gelecek  yıllarda vadesi dolacak borçların hesaplara yansıtılmadığını ortaya çıkardı  ANAYASA MAHKEMES : YETK Y  DAREYE BIRAKMAK HUKUKSUZLUK  ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)   Anayasa Mahkemesi, 12 Eylül  1980’den sonra kamu kurumlarından  resen emekliliğe olanak tanıyan Emek  li Sandığı Yasası’nda değişiklik ön  gören hükmü anayasaya aykırı bularak  iptal etti. Bu kararla, davacı olan Gün  gör Aydın’ın resen emekli edilip bek  letildiği döneme ilişkin özlük hakları  nı almasının yolu açılırken darbe dö  nemi de mahkum edilmiş oldu.  Merkez valisi olarak görev yapan  Aydın’ın, başvurusunu Danıştay 11.  Dairesi, Anayasa Mahkemesi’ne taşı  mıştı. Mahkeme, söz konusu hükmü  anayasanın 2, 7 ve 128. maddelerine ay  kırı bularak oybirliğiyle iptal etmişti.  Resmi Gazete’de dün yayımlanan ge  rekçeli kararda, anayasanın 2. madde  sinde belirtilen hukuk devleti ilkesine  göre düzenlemelerin açık, öngörülebilir  ve sınırlarının belirli olması, keyfiliğe  neden olabilecek uygulamalara yol  açmaması gerektiğine işaret edilerek  “Resen emekliye sevk edilecek kişi  lerin belirlenmesinde yetkiyi tama  men idareye bırakan kuralın hukuk  devleti ilkesiyle bağdaşmadığı açık  tır. Ayrıca, yasa ile esasları belir  lenmeden, çerçevesi çizilmeden ida  reye yetki verilmesi yasa ile düzen  leme anlamına da gelmez” denildi.   
            
    
