26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA LİTVANYA2 CMYB C M Y B Dağlar arasındaki Van Gölü çevresinde tarihi de- ğerler ve çok ilginç doğal gü- zellikler var. Bu fotoğrafı çek- tiğim zaman kedi ve küçük kız arasındaki sevgi ve içten- lik beni çok etkilemişti. Bir- likte zaman geçirip oynuyor- lardı. Bu fotoğrafı elde ede- bilmek için onların hareket- lerini sürekli izledim ve fo- toğraf çektim. Amacım mesajı olacak bir fotoğrafı yakala- maktı. Bu kareyi seçtim. Bu bir an fotoğrafı. Çekiyorsunuz anı donduruyorsunuz, bir da- ha o sahne oluşmuyor. Ama arşivinizde o fotoğraf yaşı- yor. Mekânları gezerken, sa- dece doğa görüntülerini tari- hi eserleri çekmeyin. Mutla- ka gezdiğiniz mekândaki özel- likleri önceden öğrenerek on- ların peşine düşün ve ilginç anlar yakalamaya çalışın. Eğer fotoğrafa meraklıysanız ilerlemek istiyorsanız önce çok okuyun. Gezeceğiniz yer- lerle ilgili kitapları okuyun. Fotoğrafçı gelişmek istiyorsa, iyi bir okur olmalıdır. FOTOĞRAFIN DİLİ BIR AN FOTOG^RAFI İstanbul Üniversitesi’nin başarõlõ hocalarõn- dan, Bizans sanatõ uzmanõ Dr. Feridun Özgü- müş ve öğrencilerinin geçen temmuz ayõnõn baş- larõndan itibaren, Topkapõ Sarayõ’nõn birinci av- lusundaki Aya Eirene Bizans İmparatorluk Ki- lisesi’nin Gülhane Parkõ’na bakan tarafõnda yap- tõklarõ temizlik kazõlarõnda gün õşõğõna çõkart- tõklarõ Tunç çağõna ait kesici, delici, çakmak ta- şõ türünden malzemeler; Yenikapõ Marmaray kazõlarõnda ortaya çõkartõlan zengin buluntular gibi, İstanbul tarihinin Yunanlõlarõn bu top- raklara geldikleri İsa’dan önce 6. yüz- yõldan çok daha ön- ceki yüzyõllarda başladõğõnõ bir kez daha kanõtlamõş ol- du. Aya Eirene ki- lisesinin avlusunda yapõlan araştõrma- larda Tunç çağõ bu- luntularõnõn yanõ sõ- ra, antik Byzas ken- tinin ünlü ibadetha- nelerinden Tanrõça Artemis adõna yap- tõrõlmõş tapõnağõn izleri de ortaya çõkartõldõ. Adõ- nõn anlamõ “Kutsal barõş” olan, Azize Eirene’ye adanmõş kilise; altõnda ve çevresinde gizledi- ği birbirinden zengin buluntularõn ötesinde ken- di başõna büyük bir zenginlik ve tarih yansõ- tõyor. 6. Yüzyõlda yaşadõğõ bilinen Azize Eirene, ya da öteki adõyla Azize Penelope, çevresinde Hristiyanlõğõ yaymaya çalõşõrken yakalanõp yõlanlarla dolu bir çukura atõlmõş, yerlerde sü- rüklenip, taşlanmõş ve mucizevi bir şekilde ha- yatta kaldõğõ için de azizelik katõna çõkartõlmõştõr. İstanbul’u Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti yapan; adõnõ bu şehre vermiş İmparator I. Constantinus zamanõnda inşa edilen ilk bi- na, 532 yõlõnda yanmõş; Bizans’õn altõn çağõ, İm- parator Justinianus’un döneminde de pisko- posluk sarayõ olarak yeniden yaptõrõlmõş, daha sonraki dönemlerde de patrikhane kilisesi ola- rak kullanõlmõştõr. Aya Eirene, her ne kadar dõ- şarõdan ve içerden gösterişli bir yapõ olsa da, iç mekânõ oldukça sade ve yalõndõr. Kilisenin tek ve oldukça muhteşem iç süslemesi, absid kemerinin üzerinde yer alan altõn yaldõz mo- zaiklerle bezenmiş büyük haç motifidir. Fetihten sonra, Topkapõ Sarayõ surlarõ içinde kalan Aya Eirene Kilisesi uzun bir dönem cephane ve silah deposu olarak kullanõlmõş; öteki Bizans kilisesi örneklerinde olduğu gibi camiye dön- üştürülmemiş olduğu için de özgün mimarisi- ni günümüze dek korumuştur. Sultan III. Ah- met döneminde, imparatorluğun değişik yer- lerinden getirilen kimi eski eserlerle, sarayõn de- ğerli ve nadir silahlarõ bu- rada korun- ma altõna alõ- narak bir ko- leksiyon oluş- turulmuş, böy- lece tarihimiz- de ilk defa mü- zecilik olgusu- nun temelleri bu tarihi yapõnõn içinde atõlmõştõr. Nitekim, 1908 yõlõnda ilk As- keri müzemiz bu bi- nada açõlmõş, 1949 yõlõna kadar da burada kalmõştõr. 1974-76 yõllarõ arasõnda, çevresindeki toprak dolgunun kaldõrõlõp temizlenmesiyle, 1400 yõllõk yapõ rutubetin verdiği zararlõ etkilerden kurtarõlmõş, yine 1970’li yõllardan bu yana İs- tanbul Kültür ve Sanat Vakfõ’nõn organize et- tiği uluslararasõ sanat etkinliklerinde; yeri, konumu ve içindeki mükemmel akustik düze- niyle İstanbul’un en önemli klasik gösteri me- kânlarõndan biri olmuştur. Ulusumuzun gurur kaynaklarõndan evrensel sanatçõ İdil Biret’in konserinden sonra verilen resepsiyonda şarap servisi yapõldõğõ için çirkin bir olaya sahne ol- muş ve son elli yõldan beri cehaletin tavana vur- duğu ülkemizde, klasik batõ müziğini kilise mü- ziği, ya da Hristiyan ilahileriyle karõştõran bil- gi, kültür yoksunu bir takõm yazarlar da orta- lõğõ karõştõrmak için kalemlerini körüğe dön- üştürmüşlerdir. Aya EireneTurgay TUNA/ tunaturgay@yahoo.fr İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yönetmen: Abdülkadir Yücelman Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Zarife Selçuk Ek Koordinasyon: Özlem Kızıltepe Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişli-İstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya hakanc@cumhuriyet.com.tr Tel: 0 212 251 98 74-75 Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri turizm cumhuriyet.com.tr ayucelman@cumhuriyet.com.trAbdülkadir Yücelman törlerin yanõnda yüzde 5-10’luk bir kayõpla yoluna devam ediyor. Elbette bu karmaşa içinde sek- törün kimi bölümlerinde ilkele- rinden ödün vermek durumuna kalanlar olmadõ değil. Örneğin bir çok konaklama tesisi ramazan ayõnda tatil turizmini eğlence tu- rizmine dönüştürmek zorunda kal- dõ. Kimileri harem-selamlõk uy- guladõ, ulaşõm sektöründe hava şir- ketleri büyük rekabete soyundu, ki- mi oteller ise yine de çok eleştiri- len her şey dahil sistemi sayesin- de otellerini doldurdular. Ka- zançtan çok prestij yarõşõna dönen konaklamacõlarõn yanõ sõra hava- cõlõk sektöründe de indirim yarõşõ riziko düzeyine ulaştõ. Peki ya büyük yatõrõmlarla havalõ açõlõş ve görkemli hizmet sunum- larõ ile medyada günlerce sözü edi- len beş hatta yedi yõldõzlõ oteller beklediklerini bulamadõ. Orta di- reğin kapõsõndan bile bakamadõğõ bu tantanalõ oteller geceliği 500 eu- ro ile 1500 euro arasõndaki fiyat- larla zenginleri bekledilerse de Akdeniz çanağõnda ucuzcu olarak çõkan adõmõz, zenginleri Antal- ya’ya getiremedi. Oysa dünyanõn en güzel otellerine sahibiz, ama zengin yabancõ yatõp uyuyacağõ bir yatak odasõndan çok hizmet, ilgi, yaklaşõm ve çeşitlilik bekliyor. Peki turizm dünyamõzda neler olup bitiyor derseniz çok şey var. Büyük tantana ile açõlan ve Aze- ri asõllõ Rus iş adamõ İslamov’un otelinde işletmenin bir başka iş adamõna verilmesi düşünülüyorsa ve eğer bu iş adamõ da Başbakan Tayyip Erdoğan’õn dostu ve ya- kõndaşõ Rixos Otel’in sahibi Fet- tah Taminci olacaksa , aradaki ko- nuşmalarõ ve ilişkiyi de AKP’nin seçimi kaybeden Antalya Beledi- ye eski Başkanõ Türel Menderes kuruyorsa turizmi bir yana bõrakõp başka şeyler de düşünmek gerek- miyor mu? AKP hükumetinin tu- rizme şaşõ baktõğõnõ artõk herkes bi- liyor. Halis Toprak’õn haciz ko- nulan Emirgan’daki değeri 164 milyon dolar olan meşhur Aslan- lõ Köşk’ün çok düşük bir fiyatla 24 milyon dolara Remzi Gür adõna ihaleye katõldõğõnõ söyleyen bir avukata satõlõp da salondakilerin Başbakanõn aile dostu Remzi Gür’ü tebrik etmesi insanõn kafa- sõnõ karõştõrõyor. TUR - İZM L itvanya’nõn başkenti Vilnius, 600 yõl boyunca başkent ol- manõn getirdiği görkemli geç- mişini, Litvanya halkõnõn uzun süren özgürlük mücadelelerini, yaşadõklarõ sürgünlerin acõlarõnõ ve savaşlarõn yõ- kõmõnõ geride bõrakmõş; sakin ve din- gin bir zarafet içinde ziyaretçilerini ağõrlamayõ bekliyor. Diğer Baltõk baş- kentlerinin popülerliğine sahip olma- yan, onlar kadar kalabalõk ve turistik olmamayõ, biraz geride durmayõ, an- cak görmesini bilene tüm güzellikle- rini göstermeyi seçen bir başkentteyiz. Yemyeşil, çok temiz ve düzenli, her şeyden önemlisi dümdüz bir su ken- ti burasõ; kendisine hayat veren Neris ve Vilnia õrmaklarõnõn birleşme nok- tasõnda bulunuyor ve 600 bine yakla- şan bir nüfusu barõndõrõyor. Kent nü- fusunun büyük bölümünü Litvanlar oluşturuyor; ayrõca kentte Ruslar ve Polonyalõlar, az sayõda Beyaz Rus, Uk- raynalõ ve Leton da yaşõyor. Nüfusun çoğunluğu Katolik. Hint-Avrupa dil- lerinin Baltõk kolundan günümüze ulaşan Litvanca, Letoncayla büyük benzerlikler gösteriyor. 1323 yõlõnda Grand Dük Gediminas tarafõndan Neris Nehri’nin kõyõsõnda kurulmuş olan bu güzel kent, aynõ za- manda 2009 Avrupa Kültür Başken- ti. Avrupa’daki en eski ve en etkileyici Eski Kentlerden birine ev sahipliği ya- põyor. Kentte gotik, Rönesans, barok ve klasik mimari üsluplara örnek oluşturan birçok tarihsel yapõ bulu- nuyor. Vilnius çok güzel ve iyi planlanmõş bir kent. Tarihi yapõlar çok iyi ko- runmuş, öte yandan yeniler de kent gö- rünümünü bozmayacak şekilde ya- põlmõş. Eski kentin çevresinde, dik ke- sişen yollarõ, büyük apartman blokla- rõ ve modern iş merkezleriyle yeni yer- leşim alanlarõ yer alõyor. Yeni bina- larda camõn yoğun olarak kullanõldõ- ğõ görülüyor; modern binalar gerçek- ten şõk ve çağdaş bir tasarõma sahip. Rus döneminden kalma, kooperatif ev- leri tarzõnda, çok katlõ, küçük pence- reli dümdüz koyu renk bloklar gibi ti- pik binalar da var elbette; ama bunlar belli bölgelerde toplanmõş ve görece fazla değil. GEDİMİNAS CADDESİ Gediminas Caddesi bir bulvar gibi; upuzun ve bir hayli geniş. Vilnius’un en şõk caddesi olduğu anlaşõlõyor; sağlõ sollu şõk mağazalar, kafeteryalar ve iş merkezleri var. Cadde üzerinde hem uzun yürüyüşler yapõlabiliyor, hem de güzel havalarda masalarõ so- kaklara taşan kafeterya ve lokantalarda keyifli yemekler yenilebiliyor. Cadde Bakanlõklara, Milli Kütüphane’ye ve en sonunda Parlamento Binasõ’na açõ- lõyor. Sağ yanda Opera ve Bale Binasõ ve yanõnda Başbakanlõk bulunuyor. Vilnius’un en görkemli eseri, bir ba- rok şaheser olan Vilnius Katedrali. Ka- tedralin en etkileyici yanlarõndan bi- ri, ön cephe girintilerini süsleyen hey- keller. Güneydeki girintilerde Polon- ya krallarõnõn ve Litvanyalõ düklerin heykelleri var; hazreti Musa ve haz- reti İbrahim’in dev heykelleri sütun- lu girişin iki yanõndaki boşluklarõ süslüyor. 1989 yazõnda bir gün Litvanya, Letonya ve Estonya halklarõ özgürlük için büyük bir yürüyüş gerçekleştirmiş; yüz binlerce insan el ele tutuşarak, sõrt- larõ Rusya’ya dönük olmak üzere 650 kilometrelik bir zincir oluşturmuş- lar. Eski Kentte bu zincirin başlama noktasõ olan yuvarlak metal kapağõn önünde duruyoruz. Tarihi açõdan bü- yük önem taşõyan bir olay bu ve üç Baltõk ülkesinin özgürlüğe giden yol- daki adõmlarõndan en sembolik olanõ. Köylerde, kasabalarda, ara ve ana yollarda, çoluk çocuk yaşlõ genç her- kesin bu zincire katõlmasõ da manevi önemini artõrõyor. Bu ünlü “insan zinciri” Vilnius katedralinde nokta- lanmõş. Kentte önemli müzeler de var. Bir bölümü satõş mağazasõ işlevi gören Kehribar Müzesi’nde, ülkenin en önemli dõş satõm ürünü olan kehriba- rõn oluşumundan başlayarak, türleri ve hangi amaçlarla kullanõldõğõna ilişkin bilgilere ulaşmak mümkün. Kehribar ya da bizce daha iyi bilinen adõyla am- ber, çam ağaçlarõnõn reçinesinden ta- şõnõp, uzun yõllar basõnç etkisiyle taş- laşmasõ sonucunda oluşuyor. Soykõ- rõm Müzesi, Litvanyalõlar için büyük acõlarõ çağrõştõrõyor. Bu binadan yüz binlerce kişinin Sibirya’ya sürüldüğü ve bunlardan çok azõnõn hayatta kal- mayõ başarabildiği düşünüldüğünde, bunun nedeni daha iyi anlaşõlõyor. Rus- lara karşõ ormanlara kaçõp ABD’den yardõm bekleyen 30 bin kişi yine bu binada alõnan kararlarla öldürülmüş. Müzenin tüm dõş cephesi soykõrõm kurbanlarõnõn isimlerinin yazõlõ ol- duğu taş plaketlerle dolu. Eski Kent bölümünde sõkça karşõ- laşõlan avlulu restoranlar çok sevim- li. Bu lokantalar bahçe içinde, avlulu ve çiçeklerle bezenmiş; insanõ adeta yemek yemeye davet ediyor. Litvan- ya’da kaldõğõmõz sürece deniz ürünleri ve pizza ve makarna ağõrlõklõ İtalyan yemekleri yiyoruz. Litvanya’nõn ge- leneksel yemeği “sepelieni” yi tada- masak da övgüsünü duyduk; içi pey- nir, et ve mantarla doldurulmuş, üstüne soğan, tereyağõ ve krema sosu dökü- lüyor. Fiyatlar orta halli; yenilen ye- rin özelliğine göre farklõlõk gösteriyor. Hediyelik olarak alõnabilecek şey- lerin başõnda kehribar geliyor. Ancak kehribar takõlar ve süs eşyalarõ ger- çekten bir hayli pahalõ. İndirimli satõş yapan mağazalarda veya işporta tez- gâhlarda daha ucuza bulunabiliyor. Kentin amblemini veya görüntülerini içeren buz dolabõ süsleri, kupalar ya da tabaklar vb. hediyelik eşyalar her yerde karşõnõza çõkõyor. Bir de el ya- põmõ (daha çok örgü) şapka ve çoraplar turistlerce çok tutuluyor ve özellikle geniş caddelerde şapka yapan, çorap ören, takõ dizen yaşlõ Litvanyalõ ka- dõnlara sõkça rastlanõyor. Vilnius bir sürgünler kenti olarak ay- rõ bir anlam taşõyor; dört büyük sürgün yaşamõş ve her bir sürgünle Sibirya’ya gidenlerin geride bõraktõğõ büyük acõ- lar ve gönül kõrõklõklarõ var. Parçalanmõş hayatlar, dağõlmõş ai- leler, Litvanya halkõnõn özgürlük mü- cadelesini anlatõyor ve bu ülkenin ta- rihinde asla kapanmayacak izler bõ- rakõyor. seymenoy@yahoo.com VİLNİUS Baltık’ın sürgünler kentiMajesty Club’a altın sertifika Fethiye’deki Majesty Club Tuana Park Tatil Köyü, National Britan- nia tarafõndan, gõda ve su hijyeni yö- netimi konusunda “Altõn Sertifika” ile ödüllendirildi. Sertifika verilmesi ile il- gili Majesty Otelcilik Zinciri Genel Ko- ordinatör Yardõmcõsõ ve Tuana Club Park Genel Müdürü Nurkaya Gün- doğdu, genellikle otellerde gõda ve su hijyeni problemleri yaşandõğõnda sorun sõrasõnda işletmelerde konaklayan mi- safirlere büyük miktarlarda tazminat ödemekle karşõ karşõya kalõndõğõnõ söyledi. “ Bu nedenle otellerin yiyecek, içecek ve sularõnda sõfõr risk olmalõ. Avrupalõ tur operatörleri bu konularda bağõmsõz kuruluşlara yaptõrõlmõş, pe- riodik denetimler sonucunda elde edi- len raporlarõ görmek istiyor ve müşte- rilerini ancak söz konusu otel işletme- lerine güvenli bir şekilde gönderebile- ceklerini ifade ediyorlar. Bu nedenle, bizim Majesty Club Tuana Park olarak, National Britannia kurumundan Altõn Sertifika almamõz çok önemli“ dedi. HıdırellezAvrupa’da Almanya, Belçika, Hollanda, Fran- sa’nõn da aralarõnda bulunduğu Avrupa ülkelerinde, özellikle Türkle- rin yoğun olarak yaşadõğõ bölgelerde, Ahõrkapõ’da gerçekleştirilen Hõdrel- lez şenliklerinin yapõlmasõ düşünülüyor. TUROB, üniversiteler, 2010 Ajansõ gibi 80’e yakõn kurum ve kuruluş ta- rafõndan desteklenen Ahõrkapõ Hõd- rellez Şenliği’ni, Avrupa’da Türk va- tandaşlarõnõn yoğun olarak yaşadõ- ğõ bölgelerde yapmayõ planlayan yurt dõşõndaki Türk dernekleri ve organi- zasyon firmalarõ; Ahõrkapõ Hõdrellez Derneği yetkilileriyle temaslar da bu- lunuyor. Avrupa’daki dernek yetkilileri ve organizasyon firmalarõna; Hõdrellez Şenlikleri konusunda, destek verdik- lerini ifade eden TUROB Genel Ko- ordinatörü ve Ahõrkapõ Hõdrellez Şen- likleri Derneği Yönetim Kurulu Üye- si Kasõm Zoto, şunlarõ söylüyor: “Yurtdõşõndaki dernekler ve organi- zasyon firmalarõ, ‘Hõdrellez Şenliğini nasõl yapabiliriz’ diye bilgi istiyor. Bizlerde, ağõrlõklõ Türklerin yoğun ol- duğu kentlerde, bu etkinliğin yapõlmasõ için ‘know- how’ desteği veriyoruz. Aynõ zamanda, etkinliğin, çekilmiş olan filmlerini de gönderiyoruz. Zira, bu yõl, Belçika Kraliyet Aka- demisi’nden gelen profesyonel bir ekipte, şenliği yakõndan inceleme fõr- satõ buldu. lutfiozgunaydin@ozgunaydin.com Lütfi Özgünaydın
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear