26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 2009 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ŞÖYLE bir kural yönetim bilimi derslerinde herhalde okutuluyor- dur; konmamışsa konmalı, oku- tulmuyorsa, okutulmalı: İlkeler ve değerler boyut sınavlarına daya- nacak kadar sağlam olmalı. Sayın Ulaştırma Bakanı, sel fa- ciasında yapılaşma bakımından hata işlendiğini, altyapı yapılma- dan üstyapının yapıldığını söy- lerken “Yeni yeni biraz aklımız başımıza geldi, ama çok geç” demiş. Doğru, atasözü bile var: “Türk’ün aklı sonradan gelir.” Toplumca, olaylarda şaşkınlaşır, ne yapacağını kestiremez; son- radan düşünüp doğru dersi bu- luruz ama geç. Olan olmuştur. Elbet, aklın hiç gelmemesinden iyidir bu: En azından ders çıkarıl- mış olur. Ama, daha doğru olan, “olabilecek olanı” önceden dü- şünmek değil mi? “Türk’ün aklı sonradan gelir” sözünün de akla sonra gelenler arasında bulun- maması gerekmez mi? Atasözü olduğuna göre, sonradan anım- sanmak yerine hep akılda kalmış olmalıydı. Demek ki, toplu bir bellek zayıflığı söz konusudur. Buradan, istenirse, tarihin nasıl okunması ve okutulmasına da geçilebilir. Ama sel tartışması bununla bitmemeli. Doğrudan politi- kayla ilgili olan ve o açıdan top- lumun değerlendirme ölçütlerini il- gilendiren bir yanı var konunun. İstanbul’da bir şehircilik ve plansızlık faciasının yaşandığı açık. Bunun yalnız bu yerel ve ulu- sal iktidar dönemine ilişkin olma- dığı da kesin. Ama, özellikle şim- diki iktidarın niteliğine ilişkin ve oradan medyanın büyük bölü- müne sıçrayan bir yanı üzerinde durmak gerekir bu konunun. Tıpkı geçmişte Menderes dö- neminde olduğu gibi, kent konu- sunda ciddi incelemelere, he- saplara, planlara dayanmayan ve birden bire, birilerince ya da bir kişice ortaya atılan “parlak” öne- rileri, “kesin” uygulamaları, “ça- buk” gerçekleştirmeleri beğe- nenlerimiz çok olmadı mı? Trafik tıkanmalarını hemen çözüverir görünen alt ve üstgeçitler, tünel- lerle köprüler, gecekonduları silip süpürerek eli yüzü düzgün yapı- lar diken kentsel dönüşümler, hırslı projeler. “Niçin daha önce düşünülme- di, neden bizim tuttuğumuz par- tiler bunları yapamadı?” diye so- rulmadı mı? Varılan ve benimse- nen genel değerlendirme, “AKP yerel yönetimlerde başarılı” diye özetlenebilecek bir yargı oldu. Yanılma, bu yargıdan kalkarak “15 milyonluk kenti iyi yöne- tenler pekâlâ 75 milyonluk devle- ti de yönetir” sonucuna sıçran- masındadır. Boyut değişikliği sa- dece sayısal ve nicel olarak dü- şünüldü. Belki, ilk yıllarda görülen ve “beceri, dinamizm, açılım” di- ye yorumlanan sonuçlar da tıpkı kent düzeyinde olduğu gibi, içten ve dıştan medya parlatmalarıyla göz kamaştırıcı sayıldı. Sonuçla- rın iç ve dış fiyaskolara dönüşü- yor olması, tarihin derslerine gö- re korunabilecek Cumhuriyetçi ilkelere geçirilmiş yanlış kılıfların dünya çapında politik sorunlara ve ölçüyü aşan yağmur gibi bir do- ğa olayına yenilmiş olmasından- dır. Başka türlü kötü koşullarda bir tarih harikası olarak doğan Cum- huriyet bu gibi durumlara düşü- rülmemeliydi. AÇI MÜMTAZ SOYSAL İlke ve Boyut PENCERE Eski Bir Yazıdan Esinti... Kitap rafını karıştırırken elime eski bir yazı ke- siği düştü, adına baktım: “Kavanoz dipli dünya düzeni” Kaç yıl önce yazmışım?.. 2002’nin Mart ayında!.. Yazıda dökümü yapılan ‘Küreselleşme’ üzeri- ne vurgulamaları bugün de anımsamakta yarar var... “Yeni Dünya Düzeni nedir?.. 1) Dünya tek pazardır.. 2) Sosyal devlet ölmüştür.. 3) Ulus devlet bitmiştir.. 4) Devlet küçülmelidir.. 5) Devletin gücü yerine şirketler, holdingler, kar- teller geçmiştir.. 6) Tekelci sermaye doruklaşmış, yerkürede egemenleşmiştir.. 7) Sermaye özgürdür.. 8) Emek bağımlıdır..” Aradan geçen sürede bu saptamaların yerkü- re çapında daha çok ve zorla dayatıldığı izleniyor... Yine aradan geçen sürede 11 Eylül terörünü ba- hane eden Bush yönetimi Irak’ı işgal etmiş; ama, sonuç tam bir felaket olmuş... Eski yazıda “Emperyalizm nedir?..” diye soru- luyor... Ve şu yanıt veriliyor: “1) Üretimin ve sermayenin yoğunlaşmasıyla ekonomide tekelleri yaratacak yüksek düzeye erişilmesi... 2) Banka sermayesiyle sanayi sermayesinin bütünleşip kaynaşması ve ‘finans kapital’ teme- linde ‘mali oligarşi’nin oluşup güçlenmesi.. 3) Mal ihracatının önemini yitirmesi, sermaye ih- racının önem kazanması.. 4) Dünyayı paylaşan uluslararası tekelci kapita- list birliklerin oluşması.. Gözünüz ısırıyor mu emperyalizmi?.. Küreselleşme yoksa ‘emperyalizm’in hıh demiş burnundan mı düşmüş?..” Eskiden “uygar emperyalistler” dünyanın geri ül- kelerine selamsız sabahsız girerler, kimse sesini çı- karmaz ya da çıkaramazdı; küreselleşmenin tarihinin sömürgecilikle başladığını hiç unutmayalım... Bugün iş değişik!.. Ortadoğu, en başta Irak ve Filistin’de durula- mayıp çırpınan bir kan bataklığına dönüşüyor; ege- menler bu coğrafyaya bir türlü egemen olamı- yorlar... Bu gidişle de egemen olamayacaklar... İnsanlık Küreselleşme’nin bu türlüsüne boyun eğmeyecek gibi görünüyor. Bu yazıyı eski yazıdan son bir alıntıyla bitirmek istiyorum.. Dünyanın en zengin 200 kişisinin sahip olduk- ları servet, yeryüzündeki en yoksul 2.5 milyar in- sanın toplam gelirinden fazla.. Ve bu 200 kişinin 112’si Amerikalı.. Ve Amerika Irak’ta.. Afganistan’da.. İnsanlığın haline bak sen!.. (13 Ağustos 2004 tarihli yazısı) İ zmir’in düşman işgalinden kur- tuluşu, devlet kuran parti CHP’nin kuruluşunu simgeleyen kurucu ve kutlu güne hüzün bulaştõ. Tür- kiye felaketler ülkesi oldu adeta. Kutlu günlerde bile mutlu olamõyoruz. Terör şehitlerimizin ve sel felaketinde yitirdiğimiz canlarõn acõlarõnõn gölge- si düştü kutlu günümüze. “Açılım” sü- recindeyiz malum!.. Terörle mücade- le ile geçmiş onca yõl, yüzlerce filiz gi- bi gençleri şehit mertebesinde uğurla- yõşõmõz, kanlarõ yerde kalmayacak de- yişimiz ve “açılım” adõ altõnda terö- ristle müzakere aşamasõna getirilişi- miz… Hepsi inanõlmaz!.. Dokuzlarõn ardõ ardõna sõralandõğõ gün, Türkiye’nin en büyük metropo- lünün çamurlu sularõn altõnda kalan gö- rüntüleri ile hafõzamõzdan hiç silin- meyecek. Metropol belediye başkanõ- nõn ozon tabakasõnõ suçlayõşõ (!) da ha- fõzamõza kazõnmalõdõr. Bunun anlamõ, gerçeğin üzerinden atlanõp geçilecek ve benzer felaketler için önlem alõn- mayõp yine yaralarõn sarõlmasõndan söz edileceğidir. Peki, giden canlar ne olacak? Bir minibüsün içine tõkõştõrõ- lan yedi emekçi, savaşõmcõ kadõn için sadece ahlanacak mõyõz? Onlarõn dra- mõndan ülke gerçeğini okumayacak mõyõz hâlâ? İnsan mı rant mı önde? İstanbul ve diğer kentlerde “insan” mõ önde geliyor? Rant mõ?.. Siyaset rant ürettiği sürece yolsuzluklar sürüp gidecek. Siyaseti rantla birleştirenlerin yolunun açõk olduğu, siyaseti yapanõn kimliğinden çok, kime ne verdiği, ki- min için ne yaptõğõnõn öne çõktõğõ, bi- reysel memnuniyetlerin öncelendiği kaypak zeminde kayõyoruz hepimiz. Toplum için çalõşan, toplumu öncele- yen, insanõ öne çeken anlayõşla siyaset yapanlarõ dõşlayõşõmõz kadar yozlaştõk. Bugün bedelini hep birlikte ödüyoruz. Her şehidimizin arkasõndan, “Şe- hitlerimizin kanı yerde kalmaya- cak”, “vatan sağ olsun” diyoruz. Dediklerimizin arkasõnda duramõyoruz. Vatan sağ ve sağlõklõ mõ? Temel ku- rumlar yerle bir edilir, vatanperverle- re bedel ödetilirken!.. Açılım sever hükümet Açõlõm sever bir hükümet var Tür- kiye’de. Demokrasiyi de sözel bir araç olarak en çok onlar kullanõyor. Açõlõmõ yandaş medya, yandaş sivil toplum ve üniversitelere desteklettik- ten sonra nihayet Meclis gündemine ta- şõmaya karar vermişler ancak kapalõ oturum istiyorlar. Demokrasi açõk re- jimin adõdõr. Her şey açõklõk içinde ve özgür biçimde tartõşõlõr. Karşõt ve yan- daş görüşler medyada aynõ ölçüde yer bulur dersek kim kulak verecek? Ka- palõ oturumlar kapalõ rejimlerin gös- tergesidir. Kapalõ rejim tekçi rejimdir. Bunlarõ siyaset bilimi kitaplarõndan okuyabilirsiniz. Üniversitelerimizde okutulan kitaplardan... Üniversiteleri- mizin yöneticilerinin de okumasõ ge- reken kitaplardan. Yandaş medyaya önermeye gerek var mõ? Onlar kendi- lerine dikte edilenin ötesini okuma- dõklarõ için yazdõklarõ bu kadar ben- zeşmiyor mu? Medyanõn yandaşlaştõrõlmasõnõn son halkasõ Doğan Holding’e verilen me- ga cezadõr. Uzan Grubu’nun tasfiyesi sürecinde susmamak gerekiyordu. O süreçte ses çõkarabilecek gücü olan bir Türkiye vardõ. Dün Uzan’a, bugün Do- ğan’a... Yarõn kime? Türkiye’de taraf olmayan medya kalmayõncaya kadar sürecek bir zincir kuruluyor. Taraf medya, taraf üniversite, taraf yargõ ya- ratma çabalarõ artõk su üzerinden yü- rütülüyor. AKP, Meclis içine yalnõz “açılım” konusunu değil, muhalefeti kilitliyor ve kapalõ bir rejime doğru ev- riliyor. Selden sonra yağma Tüm toplum bilmelidir ki; özgür in- sanlarõnõzõn sayõsõ kadar demokrat olabilirsiniz. İşsizler özgür mü? Ka- dõnlarõ özgür mü bu ülkenin? Ya genç- ler? İşçi kadõnlarõmõzõ ölüme gönde- rirken tõktõğõmõz minibüsün içinde gi- biyiz hepimiz. Kõrõk dökük, çamura batmõş, balõk istifi yõğõlmõşõz birbiri- mizin üstüne ve kapalõ dar bir alanda her geçen gün biraz daha sõkõştõrõlõyo- ruz. Fazla okumaktan kaynaklansa gerek, artõk yazanlarõnõn adõ ile söyle- yemediğim deyişler anõmsõyorum. İyi yöneticiler insanlarõn içindeki iyi duy- gularõ, kötü yöneticiler kötü duygula- rõ ortaya çõkarõrmõş. Selden sonra yağ- malayanlarõn fotoğrafõnda yağmacõ zihniyetin acõmasõzlõğõnõn sõnõrsõzlõğõ- nõ görmemiş olmazsõnõz. Bu satõrlarõ okuyanlar Türkiye iyiye gidiyor di- yorsa, kendilerini bile ikna edebile- cekleri başlõk bulmakta zorlanacak- lardõr. Türkiye’yi suskunlaştõrmaya, baskõ ile yola getirmeye çalõşan anla- yõşla yönetilirken hepimizi bir arada tu- tan değer ve kurumlar bir bir tasfiye ediliyor, başkalaştõrõlõyor. Farklõ ses- ler ve bu sesleri yansõtanlar da sustu- rulmaya çalõşõlõyor. Dilim dilim ay- rõştõrõlõyoruz. Ve yolu bir dönem CHP’den geçmiş olan kimilerinin bu dilim dilim ayrõşmayõ görmezden ge- lerek siyaset sahnesinde yeni bir dilim 09.09.09’danKalan...ÇamuraBatmõşTürkiye!.. Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN CHP PM Üyesi Siyaseti rantla yürütenleri bir yere taşõmamak konusunda ne yapacağõz? Bireysel, kendine ve yakõnlarõna rant sağlayan siyasetin yerine toplumsal siyaseti ve insan odaklõ anlayõşõ var etmek için ne yapacağõz? Tüm bu sorularõn yanõtõ dilimleyen siyasetten kurtulup bütünleştiren siyasette buluşmayõ gerektiriyor. açma gayretlerini de hay- retle izliyoruz. Hâlâ far- kõnda değil birileri, ken- disi için açmak istediği yol kadar ülkenin gelece- ğini kapattõğõnõn!.. Her- kesin kendisi için açmaya çalõştõğõ dar alan kadar tehdit büyüyor ve rejim giderek kayõyor. Dün Uzan için susma- makla haklõ çõkan olarak, bugün de Doğan Grubu için susmamalõ diyorum. Yapõlan yanlõşlõklar ve güdülen siyaset nedeniy- le dilim dilim bölünmüş- lük içinde kurumlarõ öfke ile yargõlamamalõ. Uzan ve Doğan Grubu hakkõn- da olumsuz düşünceleri- niz olabilir. Aklõ öne çek- meliyiz. Basõnõn özgür olmadõğõ ülkede demok- rasiden söz edilemez. Ka- palõ alanlarõn çoğaltõldõğõ zeminde tek sesli bir med- yaya dayanan bir siyasal iktidar istemeyen herkes, birleştirici zeminlerde top- laşmak zorunda!.. İstanbul’a düşen yağ- mur Silivri’yi de vurdu. Ergenekon davasõnõn gö- rüldüğü yerin çatõsõ çök- tü. Haksõzlõklara doğa bi- le isyan etti diyebilirsiniz. 09.09.09’dan kalan ça- mura batmõş ülkede yiten canlar ve çamurdaki mal- larõ yağmalayanlar!.. Yağ- macõ düzen üzerimize çöktü. Çamura batmõş Türkiye görüntüleri de bizi akõlla buluşturmazsa, bu görüntüleri kopyala- yan günler çoğalacak de- mektir. Kadõnlarõmõz mõ? Acõ, yokluk, yoksulluk, baskõ, dõşlanma, eğitim- sizlik, cehalet, işsizlik da- ha fazla onlarõn zayõf omuzlarõnda. En çok on- lar çalõşsa da hak ettikle- ri yeri almalarõ çok uzak- ta. Minibüsün içinde kay- bettiğimiz kadõnlarõmõz, teröre kurban verdiğimiz şehitlerimiz, selle yitir- diklerimiz için yapabile- ceğimiz tek şey dua et- mek. Çamurun içinden çõkmak için ne yapaca- ğõz? Siyaseti ranttan sõ- yõrmak için ne yapacağõz? Siyaseti rantla yürütenle- ri bir yere taşõmamak ko- nusunda ne yapacağõz? Bireysel, kendine ve ya- kõnlarõna rant sağlayan siyasetin yerine toplumsal siyaseti ve insan odaklõ anlayõşõ var etmek için ne yapacağõz? Tüm bu soru- larõn yanõtõ dilimleyen si- yasetten kurtulup bütün- leştiren siyasette buluş- mayõ gerektiriyor. Ulusça başõmõz sağ olsun!... mumtazsoysal@gmail.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear