Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Karışık, Karmakarışık
Bir Toplumda...
Nicedir, Kürt sorununu yeniden tartışıyoruz.
AKP’nin bir âdetidir: Bir sorun atar ortaya, çözü-
me varmadan bir başkasının tartışılmasını başlatır; tür-
ban böyle oldu, imam hatipler, anayasa, iktisadi bu-
nalım derken, şimdi yeniden Kürt sorunu. Hiçbirin-
de ciddi bir hazırlık, bir fikrî temel olmadığı için, ko-
nuyu soysuzlaştırıyor ve tartışmanın dışına düşüyor.
Bizde hiçbir iktidar bu denli yeteneksiz olmadı.
AKP’nin asıl dramı da devlet adamından yoksun
olmasıdır...
Kürt sorununun tartışılmasında da belli kalemler-
den ve belli çevrelerden aynı öneriler. Tek yenilik,
Apo’nun -üstelik usul dışı- tartışmaya girmesi ve kal-
dığı noktadan gerilere savrulması. Asıl iktidardan ise,
ne bir ses ne bir nefes; kapı kapı dolaşıp görüş di-
leniyor...
Kürt sorununda asıl söylenmesi gerekenler, birkaç
kalemden geliyor: Kürt sorununa “etnik” olarak ba-
kıp da, onu demokrasi ve insan haklarının bütünlü-
ğünden dışlamak neden?
Türkiye, federal bir devlet olarak kurulmadı; öyle
olunca, ülkeye bir bütün olarak bakılacak ve yöne-
timi bölüp ve parçalamaya gidilmeyecektir; bütün-
lük, özellikle milli eğitimde tek bir dili gerektirmeye-
cek mi?
Bayrak, dil ve ordu, yani devlet tektir.
Onların dışında her konu, demokrasi ve insan hak-
ları kuramı açısından tartışılmaya açıktır.
Yani, ilkelere ve kurallara bakalım ve uyalım!
Türkiye’de demokrasiyi kurmakla çırpınıyoruz ni-
ce yıllardır; kuracağımız demokraside Kürtlerin de ye-
ri ve emeği olacaktır elbet; anlaşmamız da güç ol-
mayacaktır.
Niçin?
Çünkü Kürtler, kız alıp verdiğimiz ve türkülerimi-
ze kadar ortak olduğumuz bir hısım-kardeş halktır.
Demokraside de neden ortak olmayacakmışız?
Kürt sorununun yanı sıra bir de yargı sorunumuz
var: AKP, kendi paçasını kurtarmak için, yargıyı da
kullanıyor. Ordu ile kavgalı ve aydınlara düşman. Ge-
neral, rektör, profesör, gazeteci demeyip, tutukla-
yıp hapishaneye tıkıyor. Kapanmış dosyaları yargı-
ya taşıyor: Arka arkaya iddianameler...
Ergenekon davası işte bu ve yargının başına be-
la olmuştur.
İçerde aydınların ne çektiklerine bir örnek de, ün-
lü gazetecimiz Mustafa Balbay’dır. Balbay, bir ta-
rihte ordu içinde kimi hareketlere bakıp haber yap-
mıştı; yaptığı da, gazetecilik görevi gereğiydi. Ne var
ki, o olaylarla ideolojik olarak da ilişkili varsayılıp, ay-
lardır hapishanede. Gazetedeki köşesinden uzak ka-
lışı 170 günü aşmıştır...
Geçenlerde, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi
Özkök’ün, ordunun içinde kimi hareketlerin olduğunu
söylemesi, Balbay için pek önemlidir; Balbay da o dö-
nemde bunları haber yapmıştı. Böylece, Balbay’ın ha-
berleri, dönemin Genelkurmay Başkanı tarafından
doğrulandığına göre, tutukluluk hali de ortada mes-
netsiz kalıyor değil mi? Ama sonuçta, buna yargı ka-
rar verecek.
Heyecanla bekliyoruz.
Berlin’de olduğu gibi, Türkiye’de de hâkimler var-
dır, inanıyoruz...
23 Ağustos günlü gazetelere bakıp duyduğunuz öf-
kenin yanı sıra, derin üzüntüyü de unutmayacaksı-
nız: Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin burs ver-
diği 15 bin öğrenciye, Emniyetçe terör soruşturma-
sı açılıyordu.
Ve isteyen de Ergenekon savcıları...
Elbette sıradan bir olay değil; çok cepheli ve ta-
nımalıyız.
Birkaç ay önce ÇYDD Genel Başkanı -rahmetli-
Türkân Saylan’ın evinin basılıp aranmasını; ÇYDD
merkez ve şubelerinin aranmasının yanı sıra, şube
başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin gözaltına alın-
masını; burs listelerinin ve bilgisayarların Emniyet’e
taşınmasını hatırlayacaksınız.
Şimdi sıra, burs alan öğrencilerin fişlenmesinde...
Özetle, ÇYDD, kız-erkek gençlerin, tarikat ve ce-
maate el açmadan laik cumhuriyete bağlı gençler ola-
rak yetişmesine omuz veren bir ocaktır; o söndü-
rülmek isteniyor. Ve laik cumhuriyete genel saldırı-
nın yeni bir örneği.
Şimdi o genel saldırının ocağına da gözleri -yeni-
den- çevirmenin sırası değil mi?
Not: Büyük hikâyecimiz Nezihe Meriç’in anısı-
nın önünde derin saygılarla eğiliyorum...
Ergin:
Değişikliği
AB istiyor
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Adalet Ba-
kanõ Sadullah Ergin,
Hâkimler ve Savcõlar
Yüksek Kurulu’nun
(HSYK) üye sayõsõnõn
arttõrõlmasõnõ AB’nin is-
tediğini belirtirken birli-
ğin kuruldan bakan ve
müsteşarõn çõkmasõ ge-
rektiği yönündeki görü-
şünü ise görmezden gel-
di. Ergin, teröristlerin
dağdan indirilmesi için
özel bir çalõşmanõn söz
konusu olmadõğõnõ da
söyledi. Ergin, katõldõğõ
bir televizyon programõn-
da sorularõ yanõtladõ. Er-
gin, yargõ reformu adõ al-
tõnda yapõlan çalõşmala-
rõn günlük gereksinimleri
çözmeye yönelik olmadõ-
ğõnõ belirtti. HSYK’nin
yapõsõnõn en çok konuşu-
lan konu olduğunu anõm-
satan Ergin, “Burada şu
anda 7 üye ile çalışıyor
HSYK. Tabii üye sayısı-
nın arttırılması öngörü-
lüyor. Kaynakların çe-
şitlenmesi ve farklı kay-
naklardan da üye geti-
rilmesi ki bunlar hep
ilerleme raporlarında
bu yapıya yapılan eleş-
tirileri karşılayacak hu-
suslar” dedi. Bakan’õn,
AB’nin ilerleme raporla-
rõnda yer alan HSYK’den
Adalet Bakanõ ve müste-
şarõnõn çõkarõlmasõna yö-
nelik tespitlere hiç değin-
memesi dikkat çekti. Er-
gin, hazõrlanan taslağõn
Yargõtay ve Danõştay’õn
beklentilerini karşõlaya-
cağõnõ savundu. Ergene-
kon savcõlarõ ile ilgili so-
ruşturmaya ilişkin soru
üzerine Ergin, şikâyetlere
ilişkin 3 bin 882 soruş-
turma yapõldõğõnõ belirtir-
ken “Bunların bir kıs-
mında mahkûmiyetler
var. Bunlar adliye çalı-
şanları üzerinde olabi-
lir, emniyet görevlileri
üzerinde olabilir, gaze-
teci olabilir, medyadan
olabilir, dolayısıyla hiç-
bir müracaat, hiçbir
hukuk ihlali karşılıksız
kalmaz” dedi. Özel ha-
yatõn gizliliğinin ihlal
edilmesine ilişkin de Er-
gin, “Dilekçelerin bir
kısmı bu manada gel-
miş dilekçeler, bunlar
da şu anda inceleme ko-
nusu” diye konuştu.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Manisa Milletveki-
li Şahin Mengü, AKP’nin “yar-
gı reformu” adõ altõnda yargõyõ
ele geçirme planõnõ uyguladõğõnõ
vurgulayarak “Örtülü değil açık-
ça faşizme gidiliyor. Hitler de
her şeyi mahkeme kararıyla
yaptı” dedi.
CHP’nin hukukçu milletvekil-
lerinden Mengü, AKP’nin yargõya
da kendisine uygun insanlarõ Mec-
lis’ten seçtirmeyi hedeflediğini vur-
guladõ. Daha önce de iki kez yargõda
değişikliğe gidilmek isten-
diğini, Yargõtay’a üye se-
çiminin kilitlendiğini anõm-
satan Mengü, “Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Ku-
rulu’nun (HSYK) yargı
kökenli üyelerinin baskı-
sıyla bu seçim yapılabildi.
Adli yıl kararnamesinde
de istedikleri gibi hâkim
ve savcı atayamadılar. Bunu aş-
mak istiyorlar ama bunun adı re-
form değildir. Söylenen şeyler
yeni değildir” dedi. AB’nin iler-
leme raporlarõnda yõllardõr Adalet
Bakanõ ve müsteşarõnõn HSYK’den
çõkarõlmasõ gerektiğinin söylendi-
ğini belirten Mengü, şunlarõ kay-
detti: “Şimdi, raporda söylenmi-
yor bu diyorlar. İyi de yıllardır
söyleniyor. Amaç AKP’nin yar-
gıyı ele geçirmesidir. Açık ve net
faşizme gidiyoruz. Hitler de Mus-
solini de her şeyi mahkeme ka-
rarıyla yapıyordu. Örtülü falan
değil.. açıkça faşizm süreci. Yar-
gıya el atmaya çalışıyorlar. Tür-
kiye’de maalesef yargı ve üni-
versitelerle oynanmaktadır. Rah-
metli Menderes de oynadı.”
Anayasa Mahkemesi’nin gö-
revlerinin yeniden tanõmlanma-
sõna da çalõşõldõğõnõ anlatan Men-
gü, “Anayasayı doğrudan de-
ğiştiremiyorlar. Değiştirilmesi
teklif dahi edilemeyen madde-
leri dolanarak da yapa-
mıyorlar. Bunlar bunu
delmeye çalışıyorlar.
Mahkemeyi kendilerine
engel gördükleri için ya-
pıyı ortadan kaldırmak
istiyorlar” değerlendir-
mesini yaptõ.
Türk Hukuk Kurumu
Başkanõ Tuncay Alemda-
roğlu da yaptõğõ açõklamada, tas-
lakta yer alan bazõ düzenlemelerin
gerekli olduğunu, ancak bazõlarõnõn
“kuşku ve endişe” yarattõğõnõ vur-
guladõ. Alemdaroğlu, “HSYK üye-
lerinin yürütme ve yasama or-
ganlarınca seçilmesi amaçlanı-
yorsa bu, yargıya, demokratik
sisteme ve hukuk devleti ilkesine
yapılabilecek en büyük darbe
olur. Yargı, siyasi iktidarın em-
rine sokulmamalı” dedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Adalet Bakanlõğõ’nca açõklanan
Yargõ Reformu Strateji Belgesi dõ-
şõnda bakanlõğõn hazõrladõğõ plan,
iktidarõn yargõ üzerinde yapmak is-
tediklerini ortaya koydu. Hâkimler ve
Savcõlar Yüksek Kurulu’nun (HSYK)
geniş tabanlõ temsil esasõyla şekil-
lendirileceği niyeti belgede yer alõr-
ken, asõl tartõşma çõkaracak ayrõntõ-
lar planda çõktõ. Buna göre, Adalet
Bakanõ ve müsteşarõnõn da kalmaya
devam edeceği kurula Meclis tara-
fõndan da üye seçilecek ve sayõsõ 21’e
yükselecek. Anayasa Mahkemesi’nin
de görevi yeniden tanõmlanacak.
Adalet Bakanlõğõ tarafõndan hazõr-
lanan ve Bakanlar Kurulu’nda de-
ğerlendirilen Yargõ Reformu Strate-
ji belgesi ile iktidarõn planõnõn fark-
lõ olduğu ortaya çõktõ. Belge ile plan
arasõnda en dikkat çeken farklõlõk,
strateji belgesinde Anayasa Mahke-
mesi’nde yapõlacak değişiklikten hiç
söz edilmemesine karşõn, planda
Yüksek Mahkeme’nin yapõsõnda cid-
di değişiklik öngörülüyor. Buna gö-
re, Anayasa Mahkemesi’nin görev ta-
nõmõ yeni baştan yapõlacak. Ardõndan
da mahkeme yeniden yapõlandõrõla-
cak. Mahkemenin üye sayõsõnõn art-
tõrõlmasõ ve bunlarõn bir kõsmõnõn
Meclis tarafõndan seçilmesi, daireler
oluşturulmasõ, bireysel başvuru ve
Yüce Divan görevi gibi konular tar-
tõşõlacak.
Strateji belgesinde, HSYK’nin ya-
põsõnõn “geniş tabanlı temsil esasına”
göre yapõlandõrõlacağõ yer aldõ. Ada-
let Bakanõ’nõn açõkladõğõ planda ise bu
yapõlanmanõn ayrõntõlarõ ortaya çõktõ.
Buna göre, Yargõtay ve Danõştay kö-
kenli 5 üyeyle Adalet Bakanõ ve
müsteşarõndan oluşan (toplam 7)
HSYK’nin üye sayõsõ 21’e çõkartõla-
cak. Kurulda daireler oluşturulacak.
Kurula, Meclis ve Cumhurbaşkanõ da
üye seçecek. Bu üyeler yargõ dõşõndan
olacak. Kurula, birinci sõnõf hâkim ve
savcõlar, Türkiye Adalet Akademi-
si’nin hukukçu öğretim üyeleri ve avu-
katlar üye olarak atanabilecek. Ada-
let Bakanõ ve Müsteşarõ kurulda kal-
maya devam edecek. Kurulda oluş-
turulacak genel kurul ise disiplin ce-
zalarõnda son sözü söyleyecek. HSYK
yapõsõnõn değiştirilmesi 2 yõl içinde
gerçekleştirilecek. Hâkim ve savcõlar
hakkõndaki teftişi ilerleyen dönemde
HSYK yapacak. 3 bin yeni hâkim ve
savcõ kadrosu da açõlacak.
Eylem planõna göre, mahkemeler-
de Kürtçe ve Arapça bilen bilirkişi
olacak ve tercüman olarak çalõşabi-
lecekler. Savcõ ile avukatlarõn mah-
keme salonundaki yerinde de deği-
şiklik yapõlacak. İlk aşamada savcõ-
lar, heyetin oturduğu yerin aşağõsõn-
da yer alacak. İlerleyen dönemde
ise avukat ve savcõlar aynõ hizada yer
alacaklar.
Bakanlõğõn hazõrladõğõ Yargõ Reformu Strateji Belgesi, AKP’nin planõndan farklõ
Belge başka plan başka
Adalet Bakanlõğõ’nõn belgesi taslak halindeyken
yüksek yargõ organlarõna da gönderilmişti. Yüksek
mahkemelerin bakanlõğa gönderdiği görüşlerde tasla-
ğõ benimsemedikleri anlaşõlõyor. Yargõtay, HSYK
üyelerinin Meclis’ten seçilmesine “Yargıyı ve yargı-
cı, siyasi iktidarın etkisi ve kontrolü altına sokar”
uyarõsõnda bulunarak karşõ çõktõ. Yargõtay, bakanlõğa
ilettiği görüşünde, “Bu durum yasama ve yürütme
organları karşısında bağımsızlığın ve tarafsızlığın
kaybedilmesi demektir” değerlendirmesini yaptõ.
Danõştay ise Meclis’in dolaylõ ya da doğrudan katõlõ-
mõnõn siyasi etki doğuracağõ kaygõsõnõ iletti. Danõştay
ve Yargõtay, HSYK’de Adalet Bakanõ’nõn kalmasõna
da karşõ çõktõ. HSYK’ye yerel mahkeme temsilcileri-
nin katõlmasõ konusunda ise Yargõtay ve Danõştay,
kurulda yargõnõn tümünün temsil edildiğini ve geç-
mişte bu sistemin uygulanõp başarõsõz olduğunu be-
lirtti. Yargõtay ve Danõştay, Adli Tõp Kurumu’nun
Adalet Bakanlõğõ’na bağlõ kurum olmaktan çõkartõla-
rak özerkleştirilmesini de istedi.
Y Ü K S E K Y A R G I Ç A L I Ş M A Y A K A R Ş I
AKP’nin yargõyõ yeniden şekillen-
dirme çalõşmalarõ anayasa değişiklik-
lerini kaçõnõlmaz kõlõyor. Anayasa de-
ğişikliği en az 184 milletvekilinin im-
zasõnõn bulunduğu yasa değişikliği
teklifiyle mümkün olabiliyor. Deği-
şikliğin kabul edilebilmesi için yapõ-
lan gizli oylamada en az 330 oy gere-
kiyor. TBMM’de 330-366 arasõnda ka-
bul edilen anayasa değişiklikleri, Cum-
hurbaşkanõ tarafõndan iade edilmezse
referanduma sunulmak üzere Resmi
Gazete’de yayõmlanõyor. Meclis’te
AKP’nin 338 sandalyesi bulunuyor.
Referandumsuz anayasa değişikliğinin
kabulü için 367 oy gerekiyor.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ŞART
İSTANBUL/ADANA (Cumhuri-
yet) - Adli Tõp Kurumu Genel Kuru-
lu’nda (ATK) kanser hastasõ siyasi hü-
kümlü Güler Zere’nin, hastalõğõnõn
cezasõnõ çekmesine engel oluşturup
oluşturmadõğõnõn görüşüldüğü saatler-
de yaklaşõk bin kişilik bir grup,
ATK’nin Zere’nin serbest bõrakõlmasõ-
nõ sağlayacak raporu vermesi için nö-
bet tuttu. 40’tan fazla sivil toplum ör-
gütü, sendika ve siyasi partinin temsil-
ci ve üyesi yaklaşõk bin kişi ise Ze-
re’nin serbest bõrakõlmasõnõ sağlayacak
yönde karar verilmesi için sabahõn er-
ken saatlerinde ATK önünde bir araya
geldiler. Zere’nin avukatõ Taylan Ta-
nay, Adli Tõp Kurumu Genel Kuru-
lu’nda dinlenen onkologlarõn dosya
üzerinde yaptõklarõ incelemede eksik-
likler tespit ettiğini belirterek, “Bunlar
giderilmeden Adli Tıp Kurumu’nun
karar vermeyeceği yönünde bir ka-
naat oluştu” dedi. Tanay, onkologla-
rõn tespit ettiği eksikliklerin Elbistan
Cezaevi’ne bildirileceğini kaydetti.
Adana’da da Çukurova Üniversitesi
Tõp Fakültesi Balcalõ Hastanesi’ndeki
mahkûm koğuşunda kalan tutuklu Ze-
re’nin salõverilmesi için hastane önün-
de “özgürlük” nöbeti tutuldu.
Zere için İstanbul ve Adana’da nöbet
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
“Kürt açılımı” tartışmaları sıra-
sında herkes Doğu ve Güneydo-
ğu’nun sorunlarının salt PKK te-
röründen ibaret olduğunu sanıyor.
Aklı evvellere bakılırsa, bir açılım
yapılsa bölge güllük gülistanlık
olacakmış! Oysa bilinmiyor ki bu-
radaki terör salt siyasal şiddetten
kaynaklanmıyor! İşte açılım bek-
leyen Güneydoğu’dan manzaralar:
Bölgede arazi anlaşmazlığı ve kız
kaçırmadan sonra kan davalarının
en büyük nedenlerinden biri de
hayvan otlatma kavgası... Her yıl
yüzlerce insan koyunların komşu
tarlalara girmesi ya da otlak an-
laşmazlığı yüzünden çatışıyor ve
onlarca kişi yaşamını yitiriyor.
Örneğin Muş’un Sürügüden kö-
yünde yüzlerce insan, 3 koyun
yüzünden başlayan kan davası
nedeniyle 15 yıl önce devlet tara-
fından koruma amacıyla afet ko-
nutlarına yerleştirilmişti. Seydan
aşiretinden Baki Sevim o tarih-
lerde olayı şöyle anlatmıştı:
“Olay 28 Mayıs 1994’te oldu. Ko-
ca köyün kaderi bir dakikada de-
ğişti. Biz, köyde zaten iki aileydik.
Yani 450 hanenin yarısı onlar, ya-
rısı bizim aile. Seydan aşiretinde-
niz hepimiz. Onların 3 koyunu bi-
zim tarlaya geldi, bizimkiler de
bunların çocuklarına tutmuş iki to-
kat atmış. İşte 11 kişi bu yüzden
ölmüştür! 2 kişi bizden, 9 kişi on-
lardan!..”
1999’da, Gaziantep’in Oğuzeli il-
çesinde, Yazgan ailesine ait bir ko-
yunun meydandaki kumu dağıt-
ması nedeniyle karşıt grupla çıkan
kavgada, aralarında 14 yaşında bir
çocuğun da bulunduğu 5 kişi öldü.
18 Haziran 2009’da, Diyarbakır’ın
Çermik ilçesinde Engin Güzel’e ait
koyunların Ali Özyaşar’a ait ekili
tarlaya girmesi sonucu çıkan silahlı
çatışmada Hanife Durmaz ve Ne-
sip Özyaşar olay yerinde yaşam-
larını yitirdi, 7 kişi de yaralandı.
Ve son olay önceki gün meyda-
na geldi. Şırnak’ın Beytüşşebap il-
çesinde iki aile arasında koyun ot-
latma nedeniyle çıkan tartışmada
Kalaşnikoflar ateşlendi. Çatışma-
da 16 yaşındaki Botan Çelik öl-
dürüldü, Şefik Çetin de yaralandı.
Güneydoğu sorunlu bir bölge...
Bir tutam yoncanın iki koyun ara-
sında bölüştürülemediği bir coğ-
rafyada, feodal kafadan soyutla-
namayanlar açılım adı altındaki
beklentilerini nasıl paylaşacaklar
acaba?..
Fahrettin, Hayrettin, Cüneyt...
Mardin’in Kocasırt köyünde yaşa-
yan 3 kardeşin üzerine intikamın
kanlı gömlekleri çoktan giydirilmişti!
“Kan... kan.. kan..” çığlıkları be-
yinlerinde öfkenin barutuna dö-
nüştürülmüştü! Önceki gün öğle
saatlerinde silahlarını kuşandılar ve
yola düştüler. Düşmana doğru
sessiz ve pervasızca ilerlediler.
Kurbanı evinin önünde pusuya
düşürdüler ve hiçbir şey söyle-
meden üç silahtan kurşun yağdır-
dılar...
Tam 19 mermi sıktılar... Küçük
ve çelimsiz bir beden yere düştü,
şalvarından yükselen toz bulutu az
ileride bir ananın yürek yakan şi-
vanına karıştı...
16 yaşındaki Nihat Bingöl ara-
zi anlaşmazlığı nedeniyle araların-
da husumet bulunan üç kuzeninin
kurşunlarıyla can verdi... Yaşamı-
nın henüz ilkbaharında Güneydo-
ğu’da bir çocuk daha öldürüldü...
Yol haritası, demokratikleşme...
vs... Güneydoğu’nun sorunları salt
bunlar mı?.. Peki, aşiretçiliğin, in-
tikam mezbelesinde koloniler oluş-
turduğu topraklarda, küçük ço-
cukları kurban alan zihniyeti kim,
nasıl değiştirecek?..
Sıvas’ta önceki gün feci bir
kaza meydana geldi. Tarım iş-
çilerini taşıyan minibüs TIR’la
çarpıştı. Kazada biri çocuk 4 ki-
şi ölürken, 10 kişi de yaralandı.
Bir başka kaza ise Sakarya’da
yaşandı. Karasu ilçesinin Darı-
çayırı beldesinde bir traktörün
devrilmesi sonucu 11 fındık iş-
çisi yaralandı.
İlk bakışta sıradan trafik ka-
zaları gibi görünse
de, mağdurların
doğum yerleri
olayların ardında-
ki sosyo-ekono-
mik ihmali de göz-
ler önüne serdi.
Sıvas’taki kazada
ölenler Urfalı işçilerdi. Sakar-
ya’da yaralananlar ise Diyar-
bakırlı ırgatlardı. Peki, bu in-
sanlar GAP’ın merkezinde ya-
şamalarına karşın niçin başka
kentlerde ırgatlık peşine düş-
müşlerdi?..
Yanıtı çok basit... AKP,
GAP’ta son 15 yıldır yaşanan ih-
mali öylesine derinleştirdi ki
arazilerin suya kavuşturulma-
sında bir arpa boyu bile yol alı-
namadı. Son iki hükümet prog-
ramında GAP’ı ikişer satırla ge-
çiştiren AKP, nedendir bilinmez
sulama projelerini sumenaltın-
da tutmakta ısrar ediyor...
Sadece Urfa bölgesindeki
1.2 milyon hektar arazi bir tür-
lü sulanamıyor. Toprak suya ka-
vuşturulamadığı için ürün eki-
lemiyor ve buna bağlı olarak ta-
rıma dayalı sanayi de gelişe-
miyor. Yani bölge insanı ne
çalışacak tarla ne
de fabrika bulabi-
liyor. 1980’lerde
Japonlar tarafın-
dan hazırlanan
GAP Master Pla-
nı’na göre 3 mil-
yon kişinin işe ka-
vuşması gereken GAP’ın ço-
cukları, siyasal ihmal yüzünden
her yıl ırgatlık uğruna kamyon
ve minibüslerle Batı’ya göç
ediyor. İşte bu zorunlu göç sı-
rasında her yıl en az 50’si tra-
fik kazalarında yaşamlarını yiti-
riyor!
Hükümet Kürt açılımı yapa-
cakmış, GAP’a kaynak aktara-
cakmış, bölge insanı işe kavu-
şup dağa çıkmayacakmış!..
Peh... Peh... Peh!..
Doğu’nun bir başka soru-
nu ise 1970’lerden itibaren
işgücü göçüyle birlikte Ba-
tı’ya da taşındı. Almanya’da,
Fransa’da ya da İsveç’te
garlara, havaalanlarına inen-
lerin denklerinde tarhanala-
rı ve bulgurlarının yanı sıra
kültürlerini içeren törenin ka-
ra kitapları da vardı. Batı’ya
gitmeleri, banliyölerdeki fab-
rikalarda işçi ol-
maları ve Av-
rupa kentlerin-
de uzun yıllar
geçirmeleri in-
sanları kültürel
açıdan çok de-
ğiştiremedi.
Doğu’da kalanlar ise kendi
topraklarında törelerinden
ayrılmadı. Peki, sonunda ne-
ler mi oldu?.. Feodal kafa
Doğu’da da Batı’da da dev-
lete sığınan kadınları öldür-
meye devam ediyor:
Almanya’nın Gihorn ken-
tinde yaşayan Kürt kökenli
45 yaşındaki Mehmet C, bir
süre ayrı yaşadığı eşi Na-
run’u (43) geçtiğimiz mart
ayında sığınma evini basarak
öldürdü. Benzer bir olay ise
5 Ağustos’ta Diyarbakır’ın
Hazro ilçesinde yaşandı.
Eşinden şiddet gören Seher
Haşimoğlu (30), Diyarba-
kır’da savcılığa başvurunca
10 gün önce Kadın Sığınma
Evi’ne yerleştirildi. Ancak ai-
le baskısıyla evine dönen
genç kadın önceki gün kur-
şunlanarak öldürüldü. Se-
her, kimsesiz-
ler mezarlığın-
da toprağa ve-
rildi. Polise gi-
den Veysi Ha-
şimoğlu ise ka-
rısını evi terk
edip Diyarba-
kır’a kaçtığı için aile meclisi
kararıyla öldürdüğünü itiraf
etti.
Doğu’da salt siyasal terör
yok! Toprak, su, kadın ve ek-
mek uğruna sıkılan kurşun-
lar her yıl en az PKK şidde-
ti kadar can alıyor. Açılım pe-
şindekilerin yoksulluk, çar-
pıklık, cehalet, feodalite ve
geri kalmışlığın kanlı sayfa-
larını da çok iyi okuması ge-
rekiyor!
Koyun Açılımı!.. Arazi Açılımı!.. GAP Açılımı!.. Töre Açılımı!..
CHP’li vekil, AKP’nin reform adõ altõnda yargõyõ ele geçirme planõnõ uyguladõğõnõ söyledi
Mengü: Örtülü değil açõk faşizm