28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Karışık, Karmakarışık Bir Toplumda... Nicedir, Kürt sorununu yeniden tartışıyoruz. AKP’nin bir âdetidir: Bir sorun atar ortaya, çözü- me varmadan bir başkasının tartışılmasını başlatır; tür- ban böyle oldu, imam hatipler, anayasa, iktisadi bu- nalım derken, şimdi yeniden Kürt sorunu. Hiçbirin- de ciddi bir hazırlık, bir fikrî temel olmadığı için, ko- nuyu soysuzlaştırıyor ve tartışmanın dışına düşüyor. Bizde hiçbir iktidar bu denli yeteneksiz olmadı. AKP’nin asıl dramı da devlet adamından yoksun olmasıdır... Kürt sorununun tartışılmasında da belli kalemler- den ve belli çevrelerden aynı öneriler. Tek yenilik, Apo’nun -üstelik usul dışı- tartışmaya girmesi ve kal- dığı noktadan gerilere savrulması. Asıl iktidardan ise, ne bir ses ne bir nefes; kapı kapı dolaşıp görüş di- leniyor... Kürt sorununda asıl söylenmesi gerekenler, birkaç kalemden geliyor: Kürt sorununa “etnik” olarak ba- kıp da, onu demokrasi ve insan haklarının bütünlü- ğünden dışlamak neden? Türkiye, federal bir devlet olarak kurulmadı; öyle olunca, ülkeye bir bütün olarak bakılacak ve yöne- timi bölüp ve parçalamaya gidilmeyecektir; bütün- lük, özellikle milli eğitimde tek bir dili gerektirmeye- cek mi? Bayrak, dil ve ordu, yani devlet tektir. Onların dışında her konu, demokrasi ve insan hak- ları kuramı açısından tartışılmaya açıktır. Yani, ilkelere ve kurallara bakalım ve uyalım! Türkiye’de demokrasiyi kurmakla çırpınıyoruz ni- ce yıllardır; kuracağımız demokraside Kürtlerin de ye- ri ve emeği olacaktır elbet; anlaşmamız da güç ol- mayacaktır. Niçin? Çünkü Kürtler, kız alıp verdiğimiz ve türkülerimi- ze kadar ortak olduğumuz bir hısım-kardeş halktır. Demokraside de neden ortak olmayacakmışız? Kürt sorununun yanı sıra bir de yargı sorunumuz var: AKP, kendi paçasını kurtarmak için, yargıyı da kullanıyor. Ordu ile kavgalı ve aydınlara düşman. Ge- neral, rektör, profesör, gazeteci demeyip, tutukla- yıp hapishaneye tıkıyor. Kapanmış dosyaları yargı- ya taşıyor: Arka arkaya iddianameler... Ergenekon davası işte bu ve yargının başına be- la olmuştur. İçerde aydınların ne çektiklerine bir örnek de, ün- lü gazetecimiz Mustafa Balbay’dır. Balbay, bir ta- rihte ordu içinde kimi hareketlere bakıp haber yap- mıştı; yaptığı da, gazetecilik görevi gereğiydi. Ne var ki, o olaylarla ideolojik olarak da ilişkili varsayılıp, ay- lardır hapishanede. Gazetedeki köşesinden uzak ka- lışı 170 günü aşmıştır... Geçenlerde, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün, ordunun içinde kimi hareketlerin olduğunu söylemesi, Balbay için pek önemlidir; Balbay da o dö- nemde bunları haber yapmıştı. Böylece, Balbay’ın ha- berleri, dönemin Genelkurmay Başkanı tarafından doğrulandığına göre, tutukluluk hali de ortada mes- netsiz kalıyor değil mi? Ama sonuçta, buna yargı ka- rar verecek. Heyecanla bekliyoruz. Berlin’de olduğu gibi, Türkiye’de de hâkimler var- dır, inanıyoruz... 23 Ağustos günlü gazetelere bakıp duyduğunuz öf- kenin yanı sıra, derin üzüntüyü de unutmayacaksı- nız: Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin burs ver- diği 15 bin öğrenciye, Emniyetçe terör soruşturma- sı açılıyordu. Ve isteyen de Ergenekon savcıları... Elbette sıradan bir olay değil; çok cepheli ve ta- nımalıyız. Birkaç ay önce ÇYDD Genel Başkanı -rahmetli- Türkân Saylan’ın evinin basılıp aranmasını; ÇYDD merkez ve şubelerinin aranmasının yanı sıra, şube başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin gözaltına alın- masını; burs listelerinin ve bilgisayarların Emniyet’e taşınmasını hatırlayacaksınız. Şimdi sıra, burs alan öğrencilerin fişlenmesinde... Özetle, ÇYDD, kız-erkek gençlerin, tarikat ve ce- maate el açmadan laik cumhuriyete bağlı gençler ola- rak yetişmesine omuz veren bir ocaktır; o söndü- rülmek isteniyor. Ve laik cumhuriyete genel saldırı- nın yeni bir örneği. Şimdi o genel saldırının ocağına da gözleri -yeni- den- çevirmenin sırası değil mi? Not: Büyük hikâyecimiz Nezihe Meriç’in anısı- nın önünde derin saygılarla eğiliyorum... Ergin: Değişikliği AB istiyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Adalet Ba- kanõ Sadullah Ergin, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) üye sayõsõnõn arttõrõlmasõnõ AB’nin is- tediğini belirtirken birli- ğin kuruldan bakan ve müsteşarõn çõkmasõ ge- rektiği yönündeki görü- şünü ise görmezden gel- di. Ergin, teröristlerin dağdan indirilmesi için özel bir çalõşmanõn söz konusu olmadõğõnõ da söyledi. Ergin, katõldõğõ bir televizyon programõn- da sorularõ yanõtladõ. Er- gin, yargõ reformu adõ al- tõnda yapõlan çalõşmala- rõn günlük gereksinimleri çözmeye yönelik olmadõ- ğõnõ belirtti. HSYK’nin yapõsõnõn en çok konuşu- lan konu olduğunu anõm- satan Ergin, “Burada şu anda 7 üye ile çalışıyor HSYK. Tabii üye sayısı- nın arttırılması öngörü- lüyor. Kaynakların çe- şitlenmesi ve farklı kay- naklardan da üye geti- rilmesi ki bunlar hep ilerleme raporlarında bu yapıya yapılan eleş- tirileri karşılayacak hu- suslar” dedi. Bakan’õn, AB’nin ilerleme raporla- rõnda yer alan HSYK’den Adalet Bakanõ ve müste- şarõnõn çõkarõlmasõna yö- nelik tespitlere hiç değin- memesi dikkat çekti. Er- gin, hazõrlanan taslağõn Yargõtay ve Danõştay’õn beklentilerini karşõlaya- cağõnõ savundu. Ergene- kon savcõlarõ ile ilgili so- ruşturmaya ilişkin soru üzerine Ergin, şikâyetlere ilişkin 3 bin 882 soruş- turma yapõldõğõnõ belirtir- ken “Bunların bir kıs- mında mahkûmiyetler var. Bunlar adliye çalı- şanları üzerinde olabi- lir, emniyet görevlileri üzerinde olabilir, gaze- teci olabilir, medyadan olabilir, dolayısıyla hiç- bir müracaat, hiçbir hukuk ihlali karşılıksız kalmaz” dedi. Özel ha- yatõn gizliliğinin ihlal edilmesine ilişkin de Er- gin, “Dilekçelerin bir kısmı bu manada gel- miş dilekçeler, bunlar da şu anda inceleme ko- nusu” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Manisa Milletveki- li Şahin Mengü, AKP’nin “yar- gı reformu” adõ altõnda yargõyõ ele geçirme planõnõ uyguladõğõnõ vurgulayarak “Örtülü değil açık- ça faşizme gidiliyor. Hitler de her şeyi mahkeme kararıyla yaptı” dedi. CHP’nin hukukçu milletvekil- lerinden Mengü, AKP’nin yargõya da kendisine uygun insanlarõ Mec- lis’ten seçtirmeyi hedeflediğini vur- guladõ. Daha önce de iki kez yargõda değişikliğe gidilmek isten- diğini, Yargõtay’a üye se- çiminin kilitlendiğini anõm- satan Mengü, “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Ku- rulu’nun (HSYK) yargı kökenli üyelerinin baskı- sıyla bu seçim yapılabildi. Adli yıl kararnamesinde de istedikleri gibi hâkim ve savcı atayamadılar. Bunu aş- mak istiyorlar ama bunun adı re- form değildir. Söylenen şeyler yeni değildir” dedi. AB’nin iler- leme raporlarõnda yõllardõr Adalet Bakanõ ve müsteşarõnõn HSYK’den çõkarõlmasõ gerektiğinin söylendi- ğini belirten Mengü, şunlarõ kay- detti: “Şimdi, raporda söylenmi- yor bu diyorlar. İyi de yıllardır söyleniyor. Amaç AKP’nin yar- gıyı ele geçirmesidir. Açık ve net faşizme gidiyoruz. Hitler de Mus- solini de her şeyi mahkeme ka- rarıyla yapıyordu. Örtülü falan değil.. açıkça faşizm süreci. Yar- gıya el atmaya çalışıyorlar. Tür- kiye’de maalesef yargı ve üni- versitelerle oynanmaktadır. Rah- metli Menderes de oynadı.” Anayasa Mahkemesi’nin gö- revlerinin yeniden tanõmlanma- sõna da çalõşõldõğõnõ anlatan Men- gü, “Anayasayı doğrudan de- ğiştiremiyorlar. Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen madde- leri dolanarak da yapa- mıyorlar. Bunlar bunu delmeye çalışıyorlar. Mahkemeyi kendilerine engel gördükleri için ya- pıyı ortadan kaldırmak istiyorlar” değerlendir- mesini yaptõ. Türk Hukuk Kurumu Başkanõ Tuncay Alemda- roğlu da yaptõğõ açõklamada, tas- lakta yer alan bazõ düzenlemelerin gerekli olduğunu, ancak bazõlarõnõn “kuşku ve endişe” yarattõğõnõ vur- guladõ. Alemdaroğlu, “HSYK üye- lerinin yürütme ve yasama or- ganlarınca seçilmesi amaçlanı- yorsa bu, yargıya, demokratik sisteme ve hukuk devleti ilkesine yapılabilecek en büyük darbe olur. Yargı, siyasi iktidarın em- rine sokulmamalı” dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlõğõ’nca açõklanan Yargõ Reformu Strateji Belgesi dõ- şõnda bakanlõğõn hazõrladõğõ plan, iktidarõn yargõ üzerinde yapmak is- tediklerini ortaya koydu. Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) geniş tabanlõ temsil esasõyla şekil- lendirileceği niyeti belgede yer alõr- ken, asõl tartõşma çõkaracak ayrõntõ- lar planda çõktõ. Buna göre, Adalet Bakanõ ve müsteşarõnõn da kalmaya devam edeceği kurula Meclis tara- fõndan da üye seçilecek ve sayõsõ 21’e yükselecek. Anayasa Mahkemesi’nin de görevi yeniden tanõmlanacak. Adalet Bakanlõğõ tarafõndan hazõr- lanan ve Bakanlar Kurulu’nda de- ğerlendirilen Yargõ Reformu Strate- ji belgesi ile iktidarõn planõnõn fark- lõ olduğu ortaya çõktõ. Belge ile plan arasõnda en dikkat çeken farklõlõk, strateji belgesinde Anayasa Mahke- mesi’nde yapõlacak değişiklikten hiç söz edilmemesine karşõn, planda Yüksek Mahkeme’nin yapõsõnda cid- di değişiklik öngörülüyor. Buna gö- re, Anayasa Mahkemesi’nin görev ta- nõmõ yeni baştan yapõlacak. Ardõndan da mahkeme yeniden yapõlandõrõla- cak. Mahkemenin üye sayõsõnõn art- tõrõlmasõ ve bunlarõn bir kõsmõnõn Meclis tarafõndan seçilmesi, daireler oluşturulmasõ, bireysel başvuru ve Yüce Divan görevi gibi konular tar- tõşõlacak. Strateji belgesinde, HSYK’nin ya- põsõnõn “geniş tabanlı temsil esasına” göre yapõlandõrõlacağõ yer aldõ. Ada- let Bakanõ’nõn açõkladõğõ planda ise bu yapõlanmanõn ayrõntõlarõ ortaya çõktõ. Buna göre, Yargõtay ve Danõştay kö- kenli 5 üyeyle Adalet Bakanõ ve müsteşarõndan oluşan (toplam 7) HSYK’nin üye sayõsõ 21’e çõkartõla- cak. Kurulda daireler oluşturulacak. Kurula, Meclis ve Cumhurbaşkanõ da üye seçecek. Bu üyeler yargõ dõşõndan olacak. Kurula, birinci sõnõf hâkim ve savcõlar, Türkiye Adalet Akademi- si’nin hukukçu öğretim üyeleri ve avu- katlar üye olarak atanabilecek. Ada- let Bakanõ ve Müsteşarõ kurulda kal- maya devam edecek. Kurulda oluş- turulacak genel kurul ise disiplin ce- zalarõnda son sözü söyleyecek. HSYK yapõsõnõn değiştirilmesi 2 yõl içinde gerçekleştirilecek. Hâkim ve savcõlar hakkõndaki teftişi ilerleyen dönemde HSYK yapacak. 3 bin yeni hâkim ve savcõ kadrosu da açõlacak. Eylem planõna göre, mahkemeler- de Kürtçe ve Arapça bilen bilirkişi olacak ve tercüman olarak çalõşabi- lecekler. Savcõ ile avukatlarõn mah- keme salonundaki yerinde de deği- şiklik yapõlacak. İlk aşamada savcõ- lar, heyetin oturduğu yerin aşağõsõn- da yer alacak. İlerleyen dönemde ise avukat ve savcõlar aynõ hizada yer alacaklar. Bakanlõğõn hazõrladõğõ Yargõ Reformu Strateji Belgesi, AKP’nin planõndan farklõ Belge başka plan başka Adalet Bakanlõğõ’nõn belgesi taslak halindeyken yüksek yargõ organlarõna da gönderilmişti. Yüksek mahkemelerin bakanlõğa gönderdiği görüşlerde tasla- ğõ benimsemedikleri anlaşõlõyor. Yargõtay, HSYK üyelerinin Meclis’ten seçilmesine “Yargıyı ve yargı- cı, siyasi iktidarın etkisi ve kontrolü altına sokar” uyarõsõnda bulunarak karşõ çõktõ. Yargõtay, bakanlõğa ilettiği görüşünde, “Bu durum yasama ve yürütme organları karşısında bağımsızlığın ve tarafsızlığın kaybedilmesi demektir” değerlendirmesini yaptõ. Danõştay ise Meclis’in dolaylõ ya da doğrudan katõlõ- mõnõn siyasi etki doğuracağõ kaygõsõnõ iletti. Danõştay ve Yargõtay, HSYK’de Adalet Bakanõ’nõn kalmasõna da karşõ çõktõ. HSYK’ye yerel mahkeme temsilcileri- nin katõlmasõ konusunda ise Yargõtay ve Danõştay, kurulda yargõnõn tümünün temsil edildiğini ve geç- mişte bu sistemin uygulanõp başarõsõz olduğunu be- lirtti. Yargõtay ve Danõştay, Adli Tõp Kurumu’nun Adalet Bakanlõğõ’na bağlõ kurum olmaktan çõkartõla- rak özerkleştirilmesini de istedi. Y Ü K S E K Y A R G I Ç A L I Ş M A Y A K A R Ş I AKP’nin yargõyõ yeniden şekillen- dirme çalõşmalarõ anayasa değişiklik- lerini kaçõnõlmaz kõlõyor. Anayasa de- ğişikliği en az 184 milletvekilinin im- zasõnõn bulunduğu yasa değişikliği teklifiyle mümkün olabiliyor. Deği- şikliğin kabul edilebilmesi için yapõ- lan gizli oylamada en az 330 oy gere- kiyor. TBMM’de 330-366 arasõnda ka- bul edilen anayasa değişiklikleri, Cum- hurbaşkanõ tarafõndan iade edilmezse referanduma sunulmak üzere Resmi Gazete’de yayõmlanõyor. Meclis’te AKP’nin 338 sandalyesi bulunuyor. Referandumsuz anayasa değişikliğinin kabulü için 367 oy gerekiyor. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ŞART İSTANBUL/ADANA (Cumhuri- yet) - Adli Tõp Kurumu Genel Kuru- lu’nda (ATK) kanser hastasõ siyasi hü- kümlü Güler Zere’nin, hastalõğõnõn cezasõnõ çekmesine engel oluşturup oluşturmadõğõnõn görüşüldüğü saatler- de yaklaşõk bin kişilik bir grup, ATK’nin Zere’nin serbest bõrakõlmasõ- nõ sağlayacak raporu vermesi için nö- bet tuttu. 40’tan fazla sivil toplum ör- gütü, sendika ve siyasi partinin temsil- ci ve üyesi yaklaşõk bin kişi ise Ze- re’nin serbest bõrakõlmasõnõ sağlayacak yönde karar verilmesi için sabahõn er- ken saatlerinde ATK önünde bir araya geldiler. Zere’nin avukatõ Taylan Ta- nay, Adli Tõp Kurumu Genel Kuru- lu’nda dinlenen onkologlarõn dosya üzerinde yaptõklarõ incelemede eksik- likler tespit ettiğini belirterek, “Bunlar giderilmeden Adli Tıp Kurumu’nun karar vermeyeceği yönünde bir ka- naat oluştu” dedi. Tanay, onkologla- rõn tespit ettiği eksikliklerin Elbistan Cezaevi’ne bildirileceğini kaydetti. Adana’da da Çukurova Üniversitesi Tõp Fakültesi Balcalõ Hastanesi’ndeki mahkûm koğuşunda kalan tutuklu Ze- re’nin salõverilmesi için hastane önün- de “özgürlük” nöbeti tutuldu. Zere için İstanbul ve Adana’da nöbet TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com “Kürt açılımı” tartışmaları sıra- sında herkes Doğu ve Güneydo- ğu’nun sorunlarının salt PKK te- röründen ibaret olduğunu sanıyor. Aklı evvellere bakılırsa, bir açılım yapılsa bölge güllük gülistanlık olacakmış! Oysa bilinmiyor ki bu- radaki terör salt siyasal şiddetten kaynaklanmıyor! İşte açılım bek- leyen Güneydoğu’dan manzaralar: Bölgede arazi anlaşmazlığı ve kız kaçırmadan sonra kan davalarının en büyük nedenlerinden biri de hayvan otlatma kavgası... Her yıl yüzlerce insan koyunların komşu tarlalara girmesi ya da otlak an- laşmazlığı yüzünden çatışıyor ve onlarca kişi yaşamını yitiriyor. Örneğin Muş’un Sürügüden kö- yünde yüzlerce insan, 3 koyun yüzünden başlayan kan davası nedeniyle 15 yıl önce devlet tara- fından koruma amacıyla afet ko- nutlarına yerleştirilmişti. Seydan aşiretinden Baki Sevim o tarih- lerde olayı şöyle anlatmıştı: “Olay 28 Mayıs 1994’te oldu. Ko- ca köyün kaderi bir dakikada de- ğişti. Biz, köyde zaten iki aileydik. Yani 450 hanenin yarısı onlar, ya- rısı bizim aile. Seydan aşiretinde- niz hepimiz. Onların 3 koyunu bi- zim tarlaya geldi, bizimkiler de bunların çocuklarına tutmuş iki to- kat atmış. İşte 11 kişi bu yüzden ölmüştür! 2 kişi bizden, 9 kişi on- lardan!..” 1999’da, Gaziantep’in Oğuzeli il- çesinde, Yazgan ailesine ait bir ko- yunun meydandaki kumu dağıt- ması nedeniyle karşıt grupla çıkan kavgada, aralarında 14 yaşında bir çocuğun da bulunduğu 5 kişi öldü. 18 Haziran 2009’da, Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde Engin Güzel’e ait koyunların Ali Özyaşar’a ait ekili tarlaya girmesi sonucu çıkan silahlı çatışmada Hanife Durmaz ve Ne- sip Özyaşar olay yerinde yaşam- larını yitirdi, 7 kişi de yaralandı. Ve son olay önceki gün meyda- na geldi. Şırnak’ın Beytüşşebap il- çesinde iki aile arasında koyun ot- latma nedeniyle çıkan tartışmada Kalaşnikoflar ateşlendi. Çatışma- da 16 yaşındaki Botan Çelik öl- dürüldü, Şefik Çetin de yaralandı. Güneydoğu sorunlu bir bölge... Bir tutam yoncanın iki koyun ara- sında bölüştürülemediği bir coğ- rafyada, feodal kafadan soyutla- namayanlar açılım adı altındaki beklentilerini nasıl paylaşacaklar acaba?.. Fahrettin, Hayrettin, Cüneyt... Mardin’in Kocasırt köyünde yaşa- yan 3 kardeşin üzerine intikamın kanlı gömlekleri çoktan giydirilmişti! “Kan... kan.. kan..” çığlıkları be- yinlerinde öfkenin barutuna dö- nüştürülmüştü! Önceki gün öğle saatlerinde silahlarını kuşandılar ve yola düştüler. Düşmana doğru sessiz ve pervasızca ilerlediler. Kurbanı evinin önünde pusuya düşürdüler ve hiçbir şey söyle- meden üç silahtan kurşun yağdır- dılar... Tam 19 mermi sıktılar... Küçük ve çelimsiz bir beden yere düştü, şalvarından yükselen toz bulutu az ileride bir ananın yürek yakan şi- vanına karıştı... 16 yaşındaki Nihat Bingöl ara- zi anlaşmazlığı nedeniyle araların- da husumet bulunan üç kuzeninin kurşunlarıyla can verdi... Yaşamı- nın henüz ilkbaharında Güneydo- ğu’da bir çocuk daha öldürüldü... Yol haritası, demokratikleşme... vs... Güneydoğu’nun sorunları salt bunlar mı?.. Peki, aşiretçiliğin, in- tikam mezbelesinde koloniler oluş- turduğu topraklarda, küçük ço- cukları kurban alan zihniyeti kim, nasıl değiştirecek?.. Sıvas’ta önceki gün feci bir kaza meydana geldi. Tarım iş- çilerini taşıyan minibüs TIR’la çarpıştı. Kazada biri çocuk 4 ki- şi ölürken, 10 kişi de yaralandı. Bir başka kaza ise Sakarya’da yaşandı. Karasu ilçesinin Darı- çayırı beldesinde bir traktörün devrilmesi sonucu 11 fındık iş- çisi yaralandı. İlk bakışta sıradan trafik ka- zaları gibi görünse de, mağdurların doğum yerleri olayların ardında- ki sosyo-ekono- mik ihmali de göz- ler önüne serdi. Sıvas’taki kazada ölenler Urfalı işçilerdi. Sakar- ya’da yaralananlar ise Diyar- bakırlı ırgatlardı. Peki, bu in- sanlar GAP’ın merkezinde ya- şamalarına karşın niçin başka kentlerde ırgatlık peşine düş- müşlerdi?.. Yanıtı çok basit... AKP, GAP’ta son 15 yıldır yaşanan ih- mali öylesine derinleştirdi ki arazilerin suya kavuşturulma- sında bir arpa boyu bile yol alı- namadı. Son iki hükümet prog- ramında GAP’ı ikişer satırla ge- çiştiren AKP, nedendir bilinmez sulama projelerini sumenaltın- da tutmakta ısrar ediyor... Sadece Urfa bölgesindeki 1.2 milyon hektar arazi bir tür- lü sulanamıyor. Toprak suya ka- vuşturulamadığı için ürün eki- lemiyor ve buna bağlı olarak ta- rıma dayalı sanayi de gelişe- miyor. Yani bölge insanı ne çalışacak tarla ne de fabrika bulabi- liyor. 1980’lerde Japonlar tarafın- dan hazırlanan GAP Master Pla- nı’na göre 3 mil- yon kişinin işe ka- vuşması gereken GAP’ın ço- cukları, siyasal ihmal yüzünden her yıl ırgatlık uğruna kamyon ve minibüslerle Batı’ya göç ediyor. İşte bu zorunlu göç sı- rasında her yıl en az 50’si tra- fik kazalarında yaşamlarını yiti- riyor! Hükümet Kürt açılımı yapa- cakmış, GAP’a kaynak aktara- cakmış, bölge insanı işe kavu- şup dağa çıkmayacakmış!.. Peh... Peh... Peh!.. Doğu’nun bir başka soru- nu ise 1970’lerden itibaren işgücü göçüyle birlikte Ba- tı’ya da taşındı. Almanya’da, Fransa’da ya da İsveç’te garlara, havaalanlarına inen- lerin denklerinde tarhanala- rı ve bulgurlarının yanı sıra kültürlerini içeren törenin ka- ra kitapları da vardı. Batı’ya gitmeleri, banliyölerdeki fab- rikalarda işçi ol- maları ve Av- rupa kentlerin- de uzun yıllar geçirmeleri in- sanları kültürel açıdan çok de- ğiştiremedi. Doğu’da kalanlar ise kendi topraklarında törelerinden ayrılmadı. Peki, sonunda ne- ler mi oldu?.. Feodal kafa Doğu’da da Batı’da da dev- lete sığınan kadınları öldür- meye devam ediyor: Almanya’nın Gihorn ken- tinde yaşayan Kürt kökenli 45 yaşındaki Mehmet C, bir süre ayrı yaşadığı eşi Na- run’u (43) geçtiğimiz mart ayında sığınma evini basarak öldürdü. Benzer bir olay ise 5 Ağustos’ta Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde yaşandı. Eşinden şiddet gören Seher Haşimoğlu (30), Diyarba- kır’da savcılığa başvurunca 10 gün önce Kadın Sığınma Evi’ne yerleştirildi. Ancak ai- le baskısıyla evine dönen genç kadın önceki gün kur- şunlanarak öldürüldü. Se- her, kimsesiz- ler mezarlığın- da toprağa ve- rildi. Polise gi- den Veysi Ha- şimoğlu ise ka- rısını evi terk edip Diyarba- kır’a kaçtığı için aile meclisi kararıyla öldürdüğünü itiraf etti. Doğu’da salt siyasal terör yok! Toprak, su, kadın ve ek- mek uğruna sıkılan kurşun- lar her yıl en az PKK şidde- ti kadar can alıyor. Açılım pe- şindekilerin yoksulluk, çar- pıklık, cehalet, feodalite ve geri kalmışlığın kanlı sayfa- larını da çok iyi okuması ge- rekiyor! Koyun Açılımı!.. Arazi Açılımı!.. GAP Açılımı!.. Töre Açılımı!.. CHP’li vekil, AKP’nin reform adõ altõnda yargõyõ ele geçirme planõnõ uyguladõğõnõ söyledi Mengü: Örtülü değil açõk faşizm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear