Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2009 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
İpler Kimin Elinde?
Hükümet, “Kürt Açılımı” konusunda, hadi bizi ve 70
milyonu bir kenara bırakalım, kendisi ne yaptığını bi-
liyor mu?
Hayır! En azından dışarıdan algılamamız böyle!
Hükümet kendisini “dalgalanmaya bırakmış” gibi!
Kürt Sorunu bir dalgalı okyanustur, hükümet de için-
de sandala binmiş gözüküyor. Yalpalayıp duruyor.
Ayrılıkçı Kürtler ile, en keskin Amerikancı pozisyo-
nunu almış ve kendilerine “aydınlar” adı takılmış bazı
gazete yazarı ve TV konuşanları, Erdoğan’ı en çok yön-
lendiren kesim görüntüsünde!
Hükümet bilmeli ki, bunların çoğunun ne sayduyu-
su var ne sırtında yumurta küfesi. Yarın yapacakları tek
şey: Yanıldık, kusura bakmayın demektir! O da derlerse!
Her şeyi ateşe atmaları karşılığında ödeyecekleri be-
del bu kadardır!
Oysa, iktidar ve siyasi kuruluşlar için öyle mi?
İktidar, “Kürt Açılımı” kavramını ortaya attıktan he-
men sonra anlaşıldı ki, kervanı yolda düzecek! “Açı-
lım”ın içini yolda dolduracak! Tam ve tipik Türk siya-
setçi mantığı ve tavrı!
Yoksa iktidar, bu açılımın içeriğini doldurmuş da ha-
berimiz mi yok! Hükümet içinde, hadi olmadı parti için-
de tartışmışlar mı? Bir genel içerik, kararlar vb. belir-
lemişler mi? Hükümet üyeleri içerik konusunda bilgi sa-
hibi mi? Mesela Ertuğrul Günay?
Yoksa her şey Çankaya sakini Gül ve Başbakan’ın
kafalarının içinde mi!
Öyle gözüküyor!
Bu tehlikelidir! Ülkemizdeki derin siyasi dalgalan-
manın temel nedeni de budur! Fikirlerini, sorumluluğu
hükümetle ve parlamento ile paylaşmıyorlar! Bir plan
program yok! Pakette federalizm mi var, özerk bölge
mi, iki dilli parçalanmış bir cumhuriyet mi… Yoksa bun-
ların hiçbiri mi yok?
AKP, konuyu bütün spekülasyonlara açık tutuyor!
Bir kısım “köşe yazarı olmayan” aydın özellikle terör
konusunun içtenlikle çözümünü istiyor. Barış istiyor.
AKP’nin açılımı da onlara umut veriyor. Çünkü önce-
ki iktidarların hiçbiri konuyu bu boyutlarıyla gündeme
getirmemişti. AKP’yi “cesur” kılanın da, Erdoğan’ı “na-
mussuzlar” edebiyatına sürükleyen, ABD desteği ol-
duğunu biliyoruz.
AKP, bu destekle hangi sınırlara kadar gidebilir? He-
sabını kitabını yaptılar mı kendi aralarında?
Konu, cabbar kalemşorlara bırakılınca, oluşan “kı-
yamet ortamı”nda iktidarın psikolojisi ve kimyası bo-
zuluyor! Oysa AKP, kalemşorlara değil, sağduyulu bi-
lim insanlarına ve siyasilere kulak vermeli!
Örneğin Vahit Erdem, AKP içinde bağımsız bir ses-
tir! “İş kontrolden çıktı” diyor: Oluşturulan kampanya
herkesi Kürt milliyetçisi yapacak neredeyse, ayrıştırı-
cılık gelişiyor, ortada Türkiye Cumhuriyeti kalmayacak…
Örneğin Prof. Metin Heper, AKP’ye yakın bir bilim
insanıdır. Epey anlaşamadığımız nokta var kendisiy-
le. Türkiye Bilimler Akademisi ve TÜBİTAK Bilim Ku-
rulu üyesidir. “Devlet ve Kürtler” başlıklı kitabının ya-
zarıdır; konuya sağduyulu yaklaşıyor.
AKP “Kürt Açılımı” kavramından ürkerek, “Demok-
rasi Açılımı” uydurmasına geçmiştir; ancak Heper uya-
rıyor:
“İdeolojik, dini ve etnik boyutlarda ciddi olarak par-
çalanmış ülkelerde demokrasinin yaşama şansı yoktur.
Anadilde eğitim gibi kolektif -grup hakları- ve federasyon
gibi siyasi haklar ikincil kimliklerin birincil kimliğe dö-
nüşmesine, bir milletin içinden birden çok milletin or-
taya çıkmasına yol açar. Oysa her devletin tek bir mil-
leti olur... Yeni açılımlar, ülkenin milli birliğini ve dev-
letin toprak bütünlüğünü tehlikeye atmamalı ve Türk-
ler ile Kürtlerin paylaştıkları idealleri, değerleri ve tutumları
azaltmamalı, paylaşmadıklarını arttırmamalı. Amaç,
‘kültürel çoğulculuk’ değil, kültürel zenginlik olmalı”...
Heper, parlamentoda bir uzlaşmanın sağlanmasını
en önemli nokta olarak görüyor ki, katılıyorum!
Yazdığımız gibi, “Birliktelik Çalıştayları” düzenlenmeli!
Erdoğan ve hükümet, muhalefeti karşısına alarak tek
adım bile atamaz! Bunun bile farkında değiller!
Türkiye’yi yönetenler ipleri ellerinden tamamen ka-
çırmanın eşiğinde! Kürt ayrılıkçıları, arkalarında cab-
bar Türk kalemler, bu topraklar üzerinde kimin nasıl ya-
şayacağını belirleyici hale geldi neredeyse! Kürtlerin bü-
yük çoğunluğu ayrılıkçı değilken, bunlar onları da ay-
rılıkçı yapacak!
AKP nereye, bilmiyoruz; ama arkasında MGK olsa
bile, iktidarda kalamayacağı günlere doğru gidiyor ola-
bilir! Çok büyük bir aydın kesim, sessiz çoğunluk ve
halkın öncü kesimleri, şimdilik sessiz ve endişeli bek-
leyiş içinde...
Hükümetin, ABD’nin ‘PKK planõ’nõ ‘Kürt açõlõmõ’ndan önce uygulamaya soktuğu ortaya çõktõ
AKP’yeABD’denyolharitasõMURAT KIŞLALI
ANKARA - Hükümetin son
2 yõldaki politikalarõyla, Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan
ile ABD Başkanõ George Bush
arasõndaki PKK terörü görüş-
mesinin hemen öncesinde
ABD’nin önde gelen düşünce
kuruluşlarõndan Amerikan Dõş
Politikasõ Ulusal Komitesi’nin
hazõrladõğõ “PKK planı”nõn
“arabulucuk” ayağõnõ olduğu
gibi uygulamaya soktuğu orta-
ya çõktõ.
Erdoğan’õn, önceki Amerikan
Başkanõ Bush ile Washing-
ton’da 5 Kasõm 2007’de yaptõ-
ğõ görüşmeden hemen önce,
15 Ekim 2007 tarihinde, Ame-
rikan Dõş Politikasõ Ulusal Ko-
mitesi (National Committee on
American Foreign Policy) Di-
rektör Yardõmcõsõ David L.
Phillips tarafõndan hazõrlanan
“PKK’nin Silahsızlandırıl-
ması, Dağıtılması ve Yeni-
den Topluma Entegre Edil-
mesi” başlõklõ planõ, adeta
AKP’nin son 2 yõldaki Kürt po-
litikasõyla, ABD ve AB’nin bu
politikalara yaklaşõmõnõ özetli-
yor.
Planõn “Bir Aracı Belirlen-
meli” bölümünde şu ifadelere
yer veriliyor:
“Hiçbir hükümet için
PKK’yi doğrudan muhatap
almak mümkün olmadığın-
dan DTP etkin bir bağlantı
olabilir. 21 milletvekiline sa-
hip olması ve yerel yönetim-
lerdeki güçlü varlığı, DTP’nin
görüşmelerde aracı olarak
kabul edilmesi için gerekli
olan politik yetkinliğini sağ-
lar. Erdoğan DTP’nin PKK
terörünü lanetlemesini istedi
ama bunu şart koşmak, ara-
cı olarak potansiyellerini za-
yıflatmaya neden olur. DTP,
bilhassa ve özellikle üyeleri-
nin Öcalan’la, Kandil ekibiy-
le, Türkiye’deki PKK geril-
lalarıyla ve Avrupa’daki Kürt
diyasporasıyla bağlantısı ol-
duğu için etkili bir aracı ola-
bilir. DTP’li milletvekillerinin
saygınlığını desteklemek çok
önemlidir. DTP’li milletve-
killeri açıkça PKK’yi lanet-
lememekle birlikte, genel ola-
rak terörü ayıplayarak say-
gınlık kazanabilirler. Ulusal-
cılar DTP’yi dışlamaktadırlar
ve AKP, bu durumu, onları
Türkiye’nin demokratikleş-
me sürecinde ortak olarak
göstermek suretiyle telafi et-
melidir. ABD büyükelçisi ve
diplomatik çevrelerin diğer
üyeleri onları en üst seviyede
karşılamalı ve tavsiyelerde
bulunmalıdırlar. DTP’nin di-
yaspora ile bağlantı kurma
çabaları, Avrupa’da PKK ile
teması bulunduğu bilinen
Fransa ve Almanya’nın is-
tihbarat bakanlıkları tara-
fından geliştirilebilir.”
Yurt Haberleri Servisi
- Terör örgütü PKK’nin si-
yasi kanadõ Koma Civa-
ken Kurdistan (KCK), AKP
hükümetinin “demokratik
açılımı”na tepki göstere-
rek “Özünde çok tehlike-
li. Amacı Kürt özgürlük
hareketini tasfiye etmek.
İçişleri Bakanı’nın gö-
rüşmeleri de yandaş bul-
ma çabalarıdır” dedi.
KCK Yürütme Konseyi
Başkanlõğõ’ndan yapõlan
açõklamada, hiçbir sorunun
muhatapsõz çözülemeyece-
ği savunuldu. Cezaevlerin-
de hasta tutuklular, Diyar-
bakõr Cezaevi’ne ilişkin ya-
şanan gelişme ve Günlük
gazetesinin kapatõlmasõ ko-
nularõna da değinilen açõk-
lamada, çözüm için adres
olarak Abdullah Öcalan
gösterildi.
Projenin özünde “çok
tehlikeli” olduğu belirti-
len açõklamada, şu ifadele-
re yer verildi:
“Bu çerçevede gün-
demleştirilen demokratik
açılım adı altındaki proje
özünde çok tehlikeli, es-
kisini çok çok aşan dü-
zeyde bir çatışma süreci-
ni yaşatabileceği konu-
sunda ilgili tüm çevreleri
büyük bir ciddiyetle uyar-
ma ihtiyacı doğmuştur.
Hükümet yetkililerinin
Kürt açılımını, terörü bi-
tirme adı altında Kürt
özgürlük hareketini bi-
tirme niyetini açığa vur-
masıyla beraber avukat-
ların İmralı’ya gidişini
açıkça engellemesi, gerçek
bir çözüm ve Kürt hal-
kıyla barışı düşünmedik-
lerini, bunun yerine Kürt
halkını iradesizleştirmek
istediklerini ortaya koy-
muştur.”
Öcalan muhatap alõnma-
dan İçişleri Bakanõ Beşir
Atalay’õn görüşmeler yap-
masõnõn “yandaş bulma
çabaları” olarak değerlen-
dirildiği açõklamada, Taraf
gazetesinde PKK üst düzey
yöneticilerinden Cemil Ba-
yık’õn Ergenekon’la irti-
batlõ olduğu iddialarõyla il-
gili habere de tepki göste-
rildi. İddialar “çirkin iftira”
olarak nitelendirilirken,
açõklamada, “Gizli tanık
adı altında özel olarak
tertiplendiği anlaşılan tü-
müyle yalana dayalı bu if-
tira ve saldırı ile hareke-
timiz ve hareketimizin yö-
netimi hakkında kuşkular
yaratılmak, hareketimi-
zin etkisini zayıflatmak
istemektedirler. Ergene-
kon savcısı doğrularla
yanlışları iç içe dizerek sa-
mimiyeti konusunda cid-
di kuşkular yaratmakta-
dır” denildi.
Açõklamada halk ve ay-
dõnlar, projenin demokratik
çözüm sürecine dönüşmesi
için mücadele etmesi iste-
nirken şu çağrõ yapõldõ:
“AKP hükümetini ve
Türk devletini Kürt so-
runu gibi ciddi, ağır ve
200 yıllık bir tarihsel so-
runu, ‘ben tek başõma çö-
zeceğim’ diyerek çeşitli
plan ve oyunları tezgâh-
lamaktan vazgeçmeye, tek
doğru çözüm yolu olan
iki halkın eşit-özgür ko-
şullarda bir arada yaşa-
yabileceği bir toplumsal
uzlaşma projesini geliş-
tirmeye çağırıyoruz.”
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Yargõtay
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ,
AKP’nin Deniz Feneri
e.V’den yardõm aldõğõ id-
dialarõna ilişkin araştõr-
manõn halen sürdüğünü
belirterek bu konuda bir
takipsizlik kararõ veril-
mediğini bildirdi.
Yargõtay Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ, AKP hak-
kõnda anayasa ve Siyasi
Partiler Yasasõ kapsamõn-
da yabancõ devletlerden,
uluslararasõ kuruluşlardan
ve Türk uyrukluğunda ol-
mayan gerçek ve tüzelki-
şilerden maddi yardõm al-
dõğõ iddiasõyla sürdürülen
soruşturmaya ilişkin açõk-
lama yaptõ. Başsavcõlõktan
yapõlan yazõlõ açõklamada,
bir kõsõm basõn yayõn or-
ganlarõnda, yürütülen so-
ruşturmanõn tamamlandõ-
ğõ yönünde haberler yer
aldõğõ anõmsatõldõ. Baş-
savcõlõk, “Soruşturma-
nın gizliliği gözetilme-
den, ilgili parti hakkın-
da Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığımızca ko-
vuşturmaya yer olma-
dığına dair verilmiş ve
bildiri ile yayımlanmış
bir karar olmadan ya-
pılan bu gibi haberlere
itibar edilmemesi ge-
rektiğinin hatırlatılması
uygun görülmüştür”
açõklamasõ ile AKP hak-
kõndaki soruşturmayõ sür-
dürdüğünü belirtti.
Almanya’daki Deniz
Feneri Derneği vurguna
ilişkin soruşturma ve yar-
gõlama sõrasõnda dernek-
ten AKP’ye para aktarõl-
dõğõ iddialarõ gündeme
gelmişti. Yargõtay Baş-
savcõlõğõ AKP’ye para
aktarõldõğõ iddialarõnõ
araştõrmak üzere, baş-
savcõlõktan dosyanõn bir
örneğini almõştõ.
AKP-DENİZ FENERİ BAĞLANTISI SAVI
‘Takipsizlik
verilmedi’
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Kayõp Tril-
yon davasõ kapsamõnda
Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül’ün yargõlanmasõ-
na karar veren Sincan 1.
Ağõr Ceza Mahkemesi
Başkanõ Osman Kaçmaz,
Cumhurbaşkanõ Gül ve
Başbakan Tayyip Erdo-
ğan hakkõnda, 10’ar bin
TL’lik manevi tazminat
davasõ açtõ.
Davaya ilişkin dilekçe,
Kaçmaz’õn avukatõ Bay-
kal Doğan tarafõndan An-
kara Adliyesi’ne sunuldu.
Dilekçede, Sincan 1. Ağõr
Ceza Mahkemesi’nin,
Cumhurbaşkanõ Gül hak-
kõnda “Kayıp Trilyon”
davasõnda verilen takip-
sizlik kararõnõ kaldõrmasõ-
nõn ardõndan, Gül ve Er-
doğan’õn yaptõğõ açõkla-
malarõn, Kaçmaz’õn kişilik
haklarõna saldõrõ niteliği
taşõdõğõ vurgulandõ.
Mayõs ayõnda Sincan
mahkemesinin kararõnõn
açõklanmasõndan sonra
Çankaya Köşkü’nden ya-
põlan açõklamada “Sayın
Cumhurbaşkanımızın,
bazı çevrelerce şüpheli
gibi gösterilmeye çalışıl-
ması kesinlikle iyi niyet-
le bağdaştırılamamak-
tadır” denilmişti. Erdoğan
da mahkemenin kararõnõ
eleştirerek “Mahkeme-
nin bu kararı anayasayı
bağlamaz” sözleriyle de-
ğerlendirmişti.
Sincan 1. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nin kararõn-
dan kõsa bir süre sonra
Sincan Adliyesi’ne adalet
müfettişlerince baskõn dü-
zenlenmişti. Yasadõşõ ola-
rak dinlenen Kaçmaz, suç
duyurusunda bulunmuştu.
SİNCAN YARGICINDAN DİLEKÇE
Gül ve Erdoğan’a
tazminat davasõ
PKK’nin siyasi kanadõ, AKP’nin politikalarõnõ ‘çok tehlikeli’ diye niteledi
KCK açılıma tepkili
Şahin,Gerçeker’le
makamındagörüştü
argıtay Başkanı Hasan Gerçeker, TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahin’i ziyaret
etti. Şahin, Gerçeker’i makam odasının
kapısında karşıladı. Kısa süre
görüntülü alınmasına izin verilen
görüşme hakkında basına bilgi
verilmedi. (Fotoğraf: AA)Y obursali@cumhuriyet.com.tr
22 Ekim 1988... İstanbul Kısık-
lı’da bir belediye otobüsünün için-
de oturan 40 yaşlarındaki adamın
yanına esrarengiz bir kişi yaklaş-
tı. Bu kişi zaman geçirmeden si-
lahını çekti ve koltuğunda otobü-
sün kalkmasını bekleyen adama
yöneltti. Saldırgan önce, “Kemal
Pir’in selamları var” dedi, sonra da
silahını üç el ateşledi. Mermiler kur-
banın kafasına isabet etmişti. Te-
tikçi otobüsten hızla inerek izini
kaybettirdi. Yolcular kurşun ses-
leri ve kan gölünün yarattığı kor-
kuyla bağırarak otobüsü terk etti-
ler. Kurbanın cebinden Esat Ok-
tay Yıldıran adına düzenlenmiş bir
kimlik çıktı. Peki, binbaşı olduğu
saptanan o adam İstanbul’un gö-
beğinde, bir belediye otobüsünde
niçin katledilmişti?
Aslında sorunun yanıtını Diyar-
bakır Cezaevi’nin hücrelerinde ya-
tan herkes biliyor! Yıldıran geçti-
ğimiz günlerde yaşamını yitiren 12
Eylül döneminin ünlü komutanla-
rından Kemal Yamak tarafından
Diyarbakır Cezaevi’ne İç Güvenlik
Komutanı olarak atanmıştı. Ya-
mak’la birlikte Kıbrıs’ta da görev
yapan Yıldıran, 1980’in başlarında
yüzbaşıydı. Üzerinde hep ko-
mando elbisesi bulunan Yıldıran id-
diaya göre yanında “Co” adlı kurt
köpeğiyle dolaşırdı. Hatta cezaevi
mağdurlarının anılarına bakılırsa,
Yıldıran mahkûmlardan, köpeğine
tekmil vermesini bile isterdi!
Diyarbakır Cezaevi’nin işkence
tezgâhlarından geçen
yüzlerce mahkûm, Yıldı-
ran’ın anılarını travmala-
rının altında saklıyor. Yıl-
dıran’ın işkence yaptıkla-
rı arasında şimdiki DTP
Genel Başkanı Ahmet
Türk, eski Urfa Belediye
Başkanı Feridun Yazar,
CHP’nin eski milletvekil-
lerinden Celal Paydaş ve
eski ANAP milletvekili Nu-
rettin Yılmaz da vardı.
Cezaevinde yatanların anlatı-
mına göre buradaki işkencelerde
1982-1984 tarihleri arasında 34 in-
san öldü. Bunlar arasında Necmi
Öner, Ferhat Kurtay, Eşref An-
yık ve Mahmut Zengin kendileri-
ni yakarak yaşamlarını yitirdi. PKK
kurucularından Mazlum Doğan ile
örgütün Karedeniz kökenli yöne-
ticilerinden Kemal Pir (Laz Kemal)
ve üç arkadaşı da kendilerini as-
tı! Bu kişilerin ağır işkenceleri pro-
testo için intihar ettikleri açıklan-
dı. Tutuklu ve hükümlülere insan
dışkısı yedirildiği, lağımlarda bek-
letildiği anlatılan cezaevinde vah-
şeti andıran uygulamaların en bü-
yük sorumlusu olarak herkes Esat
Oktay Yıldıran’ı gösterdi.
The Times gazetesinin
geçen yıl dünyanın en kötü
on cezaevinden biri olarak
gösterdiği Diyarbakır Ce-
zaevi, Yıldıran’ın uygula-
maları nedeniyle 12 Eylül
döneminin “Ebu Garib”i ola-
rak da tanımlandı. Cezaevi
burada yatanların anılarında
“mezbaha”, “işkencehane”,
“işkence üretme fabrikası”,
“beyin yıkama laboratuvarı” diye
adlandırılsa da, tüm bunların dı-
şında çok kötü bir misyon daha
yüklenmişti. Diyarbakır Cezaevi,
PKK’nin en önemli varlık gerekçesi
olarak tarihe yazıldı! Çünkü bura-
dan kurtulan siyasilerin yarısından
fazlası dağa çıkarak PKK’nin ön-
der kadrosunu oluşturdu!
İşte bu cezaevi şimdi AKP hü-
kümeti tarafından kent dışına ta-
şınmak isteniyor. Binanın bulun-
duğu arsaya ise dev bir eğitim
kompleksinin yapılması tasarlanı-
yor. Cezaevinin eski konukları bu
plana en azından kötü anıların fi-
ziki olarak yok edilmesi açısından
olumlu bakıyor! Ancak Kürt siya-
setinin aktörleri farklı düşünüyor.
Onlara göre hükümet “Kürt açılı-
mı” sırasında “kanıt”ları ortadan
kaldırıyor!
Peki, cezaevinde yaptığı kor-
kunç işkencelerle anılan ve
PKK’nin büyümesinde büyük bir
etken olarak gösterilen Esat Oktay
Yıldıran’ı kim vurmuştu? Katilin
PKK’li olduğu bir gerçek ama
kimliği üzerinde spekülasyonlar
21 yıldır bitmedi. Kimileri eylemi
daha sonra itirafçı olan “General
Zinnar” kod adlı Alaatin Kanat’ın
gerçekleştirdiğini öne sürdü. Ör-
gütten kopan ve yurtdışında Öca-
lan muhalifi olan Selim Çürük-
kaya’ya göre ise katil bir başka
PKK’liydi.
12 Eylül dönemi işkencecilerinin
günah keçisi seçilen Yıldıran artık
yaşamıyor. Acaba Kenan Ev-
ren’in ona armağan ettiği altın
kaplamalı saat çalışıyor mudur?..
İşkence Saati Durdu mu?..
PKK, kamuoyunun
Öcalan’ın açıklayacağı yol
haritasına odaklandığının
farkında. Hükümetin “Kürt
açılımı” çalışmalarını yo-
ğunlaştırması ise örgütü
iyice şımartıyor. Öcalan’ın
çözüm planında Kürtler
için “kolluk kuvveti” iste-
yecek kadar işi ile-
ri götürmesi örgü-
tün pervasızlığını
tetikliyor. Murat
Karayılan bu yüz-
den yabancı bası-
na açıklama ya-
parken “Türk or-
dusu da silah bı-
raksın” diyebiliyor.
PKK bu ortamda çö-
züm inisiyatifinin yalnızca
kendisinde olduğu iddia-
sıyla açılım konusunda
kimseyi konuşturmuyor,
isteklerini daha da yo-
ğunlaştırıyor! Kürt köken-
li aydınların farklı çıkışları
ise Kandil’de yankı bulu-
yor. Ancak onlara da sus-
maları konusunda aba al-
tından sopa gösteriliyor.
Örgüt yöneticilerinin son
çıkışları ise “kırmızı çizgi-
ler” üzerine!.. PKK yöne-
ticilerinden Duran Kal-
kan örgüte yakın bir ajan-
sın, “Tartışma sürecinde
herkes kırmızı çizgilerden
bahsediyor. Kürt tarafının
kırmızı çizgileri var mı?”
sorusuna şu yanıtı ver-
miş:
“Hassasiyetler
çoktur ve herke-
sin hassasiyetleri
vardır. Bir kere,
ciddi yaklaşım is-
tenmektedir. İkin-
cisi, hakaret edici
tutumlardan uzak
olunmalıdır. Üçün-
cüsü, Kürt halkının irade-
sine, değerlerine saygılı
olmayı bilmek gerekiyor.
Dördüncü olarak, bu tar-
tışmalara katılan herkesten
dürüst olmasını, gizli ka-
paklı oyunlar peşinde koş-
maktan uzak durmasını
bekliyoruz.”
Evet... PKK kan kırmızı
çizgilerinin çevresinde ka-
muoyundan esas duruş
bekliyor!..
Kan Kırmızı Çizgiler
Türkiye’nin Irak ve
İran sınırları hareket-
li. Tahran yönetimi
son bir hafta içinde
düzenlenen operas-
yonlarda PKK’nin
İran’daki kolu
PJAK’ın 26 militanın
öldürüldüğünü açık-
ladı. Türkiye ise son
üç günde PKK’ye yö-
nelik operasyonları
yoğunlaştırdı.
Şırnak’ın Cizre ve
Silopi ilçeleri arasın-
daki Cudi Dağı, Tun-
celi ve Erzincan kır-
salı ile Hakkâri’nin
Yüksekova ve Çu-
kurca ilçelerinde yo-
ğun operasyonlar
başlatıldı. Korucular,
askerler ve özel bir-
likler helikopterler eş-
liğinde bölgede
PKK’li arıyor. Örgü-
tün barınma merkez-
leri top atışına tutu-
luyor.
Peki, PKK’nin “ça-
tışmasızlık” sürecinde
olduğu ve “Kürt açı-
lımı” tartışmalarının
başladığı bu dönem-
de TSK’nin operas-
yonları neden yo-
ğunlaştı? İddiaya gö-
re PKK açılım tartış-
maları sırasında ya-
şanacak gerginliğe
karşı kendince ön-
lem alıyor ve bu yüz-
den Irak ve İran’dan
yurtiçine terör grup-
ları takviye ediyor!..
Zaten bunun sinyal-
lerini de PKK yöneti-
cisi Duran Kalkan
dün şöyle vermişti:
“Bir kere, tartışa-
bilmek için uygun ze-
mini yaratmak lazım.
Bu da çatışmaların
durdurulmasıdır. Ar-
tık bunun iki taraflı
olması gerekiyor. Bu-
nun için de, 1 Ey-
lül’den itibaren Türk
ordusunun operas-
yonlara kesin son ver-
mesi gerekli. Böyle
olmazsa ne olur? Ça-
tışma gündeme ge-
lebilir.”
Tehdit ve Takviye!..
Esat Oktay
Yıldıran.
Duran
Kalkan.