Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA
6 İNCELEME
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
HaydiHepinizeGeçmişOlsun
Sorunsuz ülke olur mu? Yok böyle bir ülke. Yok
böyle bir dünya. Nerden başlarsanız başlayın fark
etmez. İsterseniz, eriyen buzullardan, kirlenen
çevreden, kirlenen insandan, dilerseniz, bir mil-
yon insanı katlettikten sonra hâlâ el üstünde tu-
tulan süper güçten, adım adım iktidarını pekişti-
ren, tüm iktidar güçlerini elinde toplamak için us-
talıkla hareket eden siyasal partiden söz edin.
Fark etmez. İşte gidiyorsunuz yavaş yavaş.
Artık sizi siz tarif etmiyorsunuz. O, sizi tarif edi-
yor. Emperyalistin cinayetlerini görmezden gel-
diğiniz gün başlamıştı bu hikâye. “Dur bakalım
ne olacak” diye anahtar deliğinden cinci hoca-
nın marifetlerini izleyen akılsız koca gibisiniz.
Şimdi sıra solculuktan istifa etmiş, kendilerini
bir pula satmış olanların solu yeniden tarifine gel-
miştir. Bir bilinç kaydırma operasyonu ile karşı
karşıyasınız, sizi size anlatacaklar şimdi.
Ön kabulleri öğretecekler önce. İktidardaki par-
tinin yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, tüm sembol-
leri ele geçiriyor olmasını ciddiye almayacaksınız.
“Mademki halkın oyunu aldı hakkıdır, demok-
rasi budur” diyeceksiniz.
Cemaatlerin toplumdaki etkinliğinin hızla arttı-
ğını da dikkate almayacak, topluma dayatılan ya-
şam tarzını toplumun gönül rahatlığıyla benim-
semesinde hiçbir tuhaflık görmeyeceksiniz. Gör-
meyeceksiniz, çünkü siz zaten değiştirmek olan
görevinizi, var olma nedeninizi unutmuş olacak-
sınız
Değiştirmeyi unutup değiştirileceksiniz.
Size emperyalistlerin yaşadığımız ülkeyle, böl-
geyle ilgili hiç gizli olmayan planlarını anlatanla-
ra da gülüp geçersiniz artık. “Hangi emperya-
lizmden söz ediyorsun sen,” dersiniz, “yok
böyle bir şey.”
Yalana ve sahtekârlığa dayalı planlar, açılımlar,
projeler koyarlar önünüze. Muhtemel itirazlarını-
zı kesmek içinse dönek solcular, kerameti ken-
dilerinden menkul, solu, sağı, liberali bilmez “li-
beraller” işe koyulurlar. İşte “solun Kürt soru-
nuyla imtihanı” gibi cafcaflı lafların zamanı gel-
miş demektir.
Solun ne olduğunu onlardan iyi mi bileceksiniz
siz?.
“İşsizliğin halkın boğazını sıkmaya başladı-
ğını, kadınların her gün biraz daha yoksul mut-
fağa kapandığını, gazetelerdeki bol bulamaç
çıplaklıkla kadının gittikçe koyulaşan esareti-
nin, bu ürkütücü gerçeğin örtüldüğünü” söy-
lesen de kim inanır sana.
Şu dokuz canlı solu tümüyle tasfiye etme za-
manı gelmiştir.
Solu en zayıf yerinden vuracaksın. Kürt soru-
nu solun en zayıf, en hassas olduğu konudur.
Soru sormasına fırsat vermeden halledeceksin,
yoksa iş karışır, bir çuval incir berbat olur.
“Bu sorunun çözüm tarzının, biçiminin, za-
manının ABD ile ABD’nin cinayet mahallinden
çekilişi ile bir ilgisi var mı?” diye sordurmaya-
caksın. “Kürt ve Türk milliyetçiliğinin bu aman-
sız tırmanışı nereye götürür ülkeyi?” diye sor-
durmayacaksın. Sonra “Türkiye tasfiye mi edi-
liyor, Kürt hareketi ile cemaatler arasındaki
ilişki nereye doğru gidiyor” sorusu, aman ha,
gündeme bile gelmemeli.
Sonra da İmralı’dan “çözüm” önerilerini açık-
layan hükümlünün söylediklerini sansürlemeye,
“Öz savunma gücü de mi istemiş, yok canım,
öyle dememiştir, zaten adam tecritte böyle
hatalar yapabilir” diye güzellemeye gelir sıra.
Zamanıdır, son darbeyi vurursun.
Devletle silahlı Kürt’ün kavgasının yerini daha
beterine bırakmasının günü, saati gelmiştir. Da-
ha beterine, çünkü iki halkı birbirine düşman et-
menin yolları döşenmiştir. Emperyalist istediği
gibi at oynatabilir artık bu meydanda. Geçmişte
Türk’üyle, Kürt’üyle harikalar yaratmış olan o di-
renç kırılmıştır.
Haydi hepinize geçmiş olsun.
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
SHP ve CHP’nin yõllar önce hazõrladõklarõ raporlarda ‘Kürt sorunu’na demokratik yöntemlerle çözüm aranõyor
‘Korkusuzca tartõşõlmalõ’TÜREY KÖSE
ANKARA - İktidarõn “Kürt açılımı”
girişimleri çerçevesinde SHP-CHP’nin bu
konuda hazõrladõğõ raporlar da gündeme
gelirken 1989 yõlõnda SHP’de dönemin
genel sekreteri Deniz Baykal
başkanlõğõnda bir komisyon tarafõndan
hazõrlanan raporda, “Anayasadan
başlayarak bütün ilgili yasal
düzenlemeler demokratik hukuk
ilkelerine uygun hale getirilecektir.
Anadil yasağı ile ilgili her türlü yasal
düzenleme yürürlükten kaldırılacak
yurttaşların anadillerinde serbestçe
konuşabilmeleri, yazabilmeleri,
öğretebilmeleri, bu dillerde değişik
kültür etkinliğinde bulunmaları güvence
altına alınacaktır” deniliyor. Baykal, bu
rapora yazdõğõ “sunuş”ta, “Resmi
politikaların yok saydığı bu konunun
korkusuzca tartışılması” gereği üzerinde
duruyor.
“Kürt açılımı” tartõşmalarõ sürecinde
SHP’de 1989 yõlõnda Deniz Baykal
başkanlõğõnda Fuat Atalay, Hikmet
Çetin, Cumhur Keskin ve Eşref Erdem
tarafõndan hazõrlanan “SHP’nin Doğu ve
Güneydoğu Sorunlarına Bakış ve
Çözüm Önerileri” raporu ile CHP’nin
1999 ve 2001 yõllarõnda yayõmladõğõ
“Doğu ve Güneydoğu” ile
“Demokratikleşme, İnsan Hakları”
raporlarõ da yeniden gündeme geldi.
SHP’nin raporunun ardõndan DGM
soruşturma başlatmõştõ.
SHP’nin raporunda yer alan bazõ
saptama ve öneriler şöyle:
Cumhuriyeti kuranlar laikliği ve
etnik çoğulculuğu temel ilke olarak
benimsemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti
bir din, mezhep, ırk ve kafatası
cumhuriyeti değildir. Türkiye, etnik
köken açısından çoğulcu bir yapıya
sahiptir. Dolayısıyla cumhuriyetimizin
temel özelliği, onun bir siyasal bilinç
cumhuriyeti olmasındadır. Cumhuriyet,
Kurtuluş Savaşı sürecinde bu anlayışla
Anadolu’da yaşayan ve değişik etnik
kökenden gelen herkesin ortak katkısı
ve eşit ağırlığı ile kurulmuştur. Bu
zengin mozaiğin unsurlarından birini ya
da birkaçını yoksayan anlayış ve
politikalar gerçeklere uymaz ve kabul
edilemez.
SHP olarak temel siyasi
tercihlerimizin başõnda ulusal güvenlik
gelmektedir. Bütün sorunlarõn ulusal
bütünlüğü koruyarak ve üniter devlet
yapõsõ içinde çözülebileceğine inanõyoruz.
SHP politikasõnda devlet, toplumdaki etnik
farklõlaşma ile mezhep farklõlõklarõ ile
ilgilenmez. Öyle bir farklõlaşmada taraf
tutmaz.
‘DEMOKRATİK HAKLAR
SORUNUYLA İÇ İÇE’
Doğu ve Güneydoğu Anadolu
sorunu da, Kürt sorunu da Türkiye’nin
demokratikleşme ve demokratik haklar
sorunu ile iç içedir. Nitekim sorunların
yoğunlaşarak arttığı dönem,
demokrasinin askıya alındığı dönemdir.
Terörle mücadele elbette yapõlacaktõr.
Ancak terör örgütünün silahlõ mücadelesi
ileri sürülerek halka yapõlan baskõ haklõ
gösterilemez. Bu, silahlõ terör örgütlerinin
tuzağõna düşmektir.
Demokratikleşme düzenlemesi
içerisinde anayasadan başlayarak bütün
ilgili yasal düzenlemeler demokratik
hukuk ilkelerine uygun hale
getirilecektir. Bölge valiliği
uygulamasına son verilecektir. Köy
koruculuğu uygulamasına son
verilecektir.
Kürt kimliğini kabul ederek kendine
“Kürt kökenliyim” diyen yurttaşlara bu
kişiliklerine hayatõn her alanõnda istedikleri
gibi ve özgürce belirleme hakkõna sahip
olmalarõ olanağõ sağlanacaktõr. Bu
çerçevede anadil yasağõ ile ilgili her türlü
yasal düzenleme yürürlükten kaldõrõlacak,
yurttaşlarõn anadillerinde serbestçe
konuşabilmeleri, yazabilmeleri,
öğretebilmeleri, bu dillerde değişik kültür
etkinliğinde bulunmalarõ güvence altõna
alõnacaktõr. Anadil yasağõnõn kalkmasõ ile
anadillerin yurttaşlarõn yaşamõnda özgürce
kullanõlmasõ ve bu dillerde yayõn yapõlmasõ
olanağõ sağlanmõş olacaktõr.
Hiç kuşku yok ki Türkçe Türkiye
Cumhuriyeti’nin resmi dili olacak ve
eğitim dili olarak kullanılacaktır. Ayrıca
Türkçenin tüm yurttaşlara öğretilmesi
için gerekli önlemler alınacak ve
uygulanacaktır.
Toplumdaki değişik kültür ve dillerin
topluma, tarihe ve kültürlere saygõ anlayõşõ
içerisinde akademik bir çalõşma olarak
araştõrõlmasõ devlet eliyle düzenlenecek, bu
amaçla araştõrma birimleri, enstitüler
kurulacaktõr.
Temel anlayış olarak yurttaşların
suçsuzluğu esas alınacak, yurttaşların
her türlü temel hak ve özgürlüklerine
sonuna kadar saygı gösterilecektir. Zora
dayalı istihbarat elemanı
görevlendirmelerine son verilecektir.
B
aykal, bu rapora yazdõğõ
“sunuş” yazõsõnda şu gö-
rüşleri dile getiriyordu:
“Türkiye’nin demokratikleş-
me sürecinin başarıya ulaşa-
bilmesi için tabu sayılan konu-
ların bir bir ele alınıp açıklığa
kavuşturulması gerekir. Arka-
daşlarımızın ortaklaşa emeği-
nin ürünü olan bu çalışmada,
Türkiye’nin demokratik bir
toplumsal yapıya kavuşabilme-
si için çözmesi şart olan Kürt
sorununa, ilk defa iktidara
aday kitlesel bir partinin uygu-
lama programında yazılı bir
belge ile yer veriliyor. Resmi
politikaların yok saydığı bu
konu önyargısız bir anlayışla,
korkusuzca tartışılmadığı sü-
rece toplumsal barışı sağlaya-
cak siyasi programların ortaya
çıkarılması olanaklı değildir.
Türkiye, insanların dil, etnik
köken, gelenek, kültür farklı-
laşmasını toplumun bütünlü-
ğü içinde ortaya koymaktan
korkmamalıdır. Devletin bu
farklılaşmaları yasaklar koya-
rak engellemesi de özendirme-
si de yanlıştır. Asimilasyona,
var olan bir etnik yapıyı inkâ-
ra dönük yaklaşımlarla bu so-
runun çözülemeyeceği artık
anlaşılmalıdır. Bu çalışmayla
Kürt sorunu kapalı kapılar ar-
dında konuşulan ve sözün be-
lirsizliğine dayanan bulanıklı-
ğından kurtularak partimiz
öncülüğünde gün ışığına çık-
mış oluyor.”
‘Farklõlõklar
yasaklarla
engellenemez’
C
HP’nin 1999 ve 2001 yõlõnda bugün de ge-
nel sekreter yardõmcõlõğõ görevini yürüten
Algan Hacaloğlu başkanlõğõndaki ko-
misyonlar tarafõndan hazõrlanan raporlarõnda yer
alan bazõ değerlendirme ve öneriler de şöyle:
? 75 yõllõk Cumhuriyetimiz feodal yapõyõ aşa-
mamõştõr. Bölgede toprak dağõlõmõnda dengesizlik
feodal yapõyõ güçlendiriyor; eşitsizlikleri artõrõ-
yor.
? Güneydoğu Anadolu’da demokrasi yok dü-
zeydedir. Polis devleti görüntüleri bölgede güven
boşluğu yaratmaktadõr.
? Anadil(ler), kültür alanõnõn olgusudur. Res-
mi dil ise kamu alanõnõn ve siyasal birliğin ara-
cõdõr. Anadil ile resmi dilin aynõ olmasõ her za-
man mümkün değildir. Türkiye’nin resmi dili,
anayasal dili, ortak dilimiz Türkçedir. Ancak ül-
kemizde anadili Türkçeden farklõ olan milyon-
larca yurttaşõmõz bulunmakta olup, bunlar arasõnda
Kürtçe, Zazaca önemli yer tutmaktadõr.
? Teröre ödün verilemez; silahla sorunlar çö-
zümlenemez; ülkenin bölünmez bütünlüğü tar-
tõşma konusu yapõlamaz. Etnik duyarlõlõklara de-
mokratik çözüm, çokkültürlü toplumlarõn, çoğulcu
demokrasinin vazgeçilemez koşuludur. Feodal ya-
põ aşõlmadan, eşitsizlikler giderilmeden, sosyal
devlet yapõlanmasõ kökleştirilmeden sorunlara ka-
lõcõ çözüm sağlanamaz.
? Terör; iç ve dõş bölgesel boyutlarõ olan bir so-
rundur. Kürt sorunu ise ülkemizin çokkültürlü top-
lum olmasõndan kaynaklanan bir “ülke içi de-
mokrasi” sorunudur. Çoğulcu demokrasi için-
de, etnik duyarlõlõklara demokratik çözüm anla-
yõşõyla aşõlmasõ gereken bir temel sorundur.
? Bölgede olağan hukuka geçilmelidir: Hukuk
ve adalet reformlarõ gerçekleştirilmelidir.
DGM’ler kaldõrõlmalõdõr. Milli Güvenlik Kuru-
lu’nun anayasal bir kurum olma özelliğine ve si-
vil otorite üzerindeki demokrasi ile bağdaşma-
yan üstün konumuna son verilmelidir. Köy ko-
ruculuğu tasfiye edilmelidir.
? Tüm siyasi görüşler özgürce örgütlenebil-
melidir. Düşünce suç olamaz. Teröre doğrudan
bulaşmamõş olanlara genel af çõkmalõdõr. Terör-
le Mücadele Yasasõ, Türk Ceza Yasasõ’nõn 312.
maddesi ve diğer yasalar çerçevesinde, düşünceyi
ifade, toplantõ ve gösteri yürüyüşü ve yataklõk yap-
ma kapsamõnda olup, doğrudan doğruya teröre
karõşmamõş eylemler veya düşünceleri nedenle-
ri ile tutuklu ve hükümlü konumda olanlar için,
kõsmi genel af çõkarõlarak ülkede hoşgörü ve iç
barõş ortamõna geçişin zemini yaratõlmalõdõr
?Kürt kökenli yurttaşlarõmõz da dil, kültür, folk-
lor ve kimliklerini koruma, geliştirme ve açõk-
layabilme; kendi anadillerinde yazõlõ basõn, rad-
yo ve televizyon dahil her türlü medya aracõlõğõ
ile yayõn yapabilme; özel okullarda kendi ana-
dilleri ile eğitim yapabilme; Kürt dil ve kültürü
üzerinde araştõrma yapacak enstitüler ve benze-
ri kurumlarõn kurulabilmesi haklarõna kavuş-
malõdõrlar.
DEMOKRASİ DIŞI YÖNTEMLERE
İTİBAR EDİLMEMELİ
? MİT sivilleştirilmeli; illegal yapõlar tasfiye
edilmelidir. Kontrgerilla yapõlanmasõndan gü-
nümüze kalan tüm yapõlanmalar ve JİTEM gibi
illegal istihbarat birimleri dağõtõlmalõdõr. Tüm gü-
venlik güçleri haber almada ihbarcõlõk, özel ha-
yatõ gözleme, izleme ve gizlice dinleme gibi il-
kel ve demokratik olmayan yöntemlere itibar et-
memeli; ulusal güvenlik ve çetelerin çökertilmesi
amaçlarõ dõşõnda bu uygulamalar toplumsal gün-
demimizden çõkarõlmalõdõr.
CHP’nin 2008 yõlõ Aralõk ayõnda gerçekleşti-
rilen program ve tüzük kurultayõnda kabul edi-
len “Çağdaş Türkiye için Değişim” başlõklõ ye-
ni programõnda da bu konuda şu görüşlere yer ve-
riliyor:
“Etnik farklılıklar ülkemizin zenginliğidir.
CHP, Lozan Antlaşması ile azınlık olarak ni-
telenmiş olan yurttaşlarımızın kendilerine
tanınmış olan dini ve kültürel azınlık hakla-
rından eksiksiz olarak yararlanmalarını
amaçlar. Yeni azınlıklar yaratılmasına kar-
şıdır. CHP, daha 1989 yılında Kürt kökenli
yurttaşlarımızın karşılaştıkları sorunları açık
yüreklilikle ortaya koymuş; etnik köken fark-
lılıklarına, kültürel çoğulculuğa, bireysel kül-
türel haklara olan saygımız, demokratik de-
ğerlere, eşitliğe ve hoşgörüye olan bağlılığımız
çerçevesinde toplumumuza, üniter devlet ve
ulus devlet temeli dikkate alınarak kısıtla-
maların kaldırılması ve çağdaş, kalıcı çö-
zümler bulunması için politikalarını sun-
muştur.
CHP, devletin etnik farklılıklar üzerine
politikalar oluşturmasını benimsemez. Devletin
görevi bütün etnik kimlikleri, din ve mezhep
farklılıklarının üzerine çıkarak insanı odak ya-
pan yaklaşımları ortaya koymak, ortak de-
ğerleri bulup çıkarmaktır. Ancak etnik kim-
liğini bireysel olarak vurgulamak isteyenleri
saygıyla karşılar ve etnik kimliği insanların şe-
refi sayar. Asimilasyon değil, entegrasyon
öngörüyoruz. Her etnik kökenden yurttaşı-
mızın kendi özgür irade ve talepleri çerçeve-
sinde; kendi anadilini özgürce kullanabilme-
lerine, özel dershaneler veya kurslar gibi ku-
rumlar kurarak anadillerini özgürce öğrene-
bilmeleri ve öğretebilmelerine; kendi anadil-
lerinde gazete, dergi, kitap yayımlamaları ve
diğer her türlü yazılı ve sözlü yayında bulu-
nabilmelerine, müzik ve sanatın diğer dalla-
rında faaliyette bulunabilmelerine; Türkiye sı-
nırları içinde yayın yapan radyo ve televizyon
kurum veya kuruluşları üzerinden RTÜK’ün
genel kuralları çerçevesinde kendi anadille-
rinde yayın yapabilmelerine; değişik kültürel
etkinliklerde bulunabilmelerine, kendi folk-
lorlarını yaşatabilmeleri ve geliştirebilmelerine,
tüm bu ve benzeri bireysel kültürel haklara öz-
gürce ve dilediğince ulaşabilmelerine olanak
tanımayı çağdaş demokrasi anlayışının gere-
ği sayar.”
kalkmalõ
Feodal yapõ hemen ortadan
DTP’den
CHP’ye ziyaret
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Grup
Başkanvekili Fatma Kurtulan ile CHP
Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu
TBMM’de bir araya geldi. CHP grup baş-
kanvekillerinden randevu talebinde bulunan
DTP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan’õn
CHP Grup Başkanvekili Kõlõçdaroğlu ile ge-
çen hafta TBMM’de bir araya geldiği öğre-
nildi. Görüşmede, “Kürt açılımına” ilişkin
değerlendirmelerde bulunulduğu ileri sürü-
lürken Kõlõçdaroğlu “Kürt açılımının” gün-
deme gelmediğini açõkladõ. Kurtulan ile yap-
tõğõ görüşmenin “nezaket ziyareti boyutun-
da” olduğunu, “çay içip kısa süre sohbet et-
tiklerini” söyleyen Kõlõçdaroğlu, “Sayın
Kurtulan’ın ziyareti, nezaket ziyaretidir.
Görüşmede, kamuoyunda tartışılan Kürt
açılımı gündeme gelmemiştir” dedi.
GRUP BAŞKANVEKİLLERİ GÖRÜŞTÜ
Taş atan çocuklar için umut
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Çocuklar İçin Adalet Çağrõcõlarõ, kamuoyun-
da taş atan çocuklar olarak bilinen Terörle
Mücadele Yasasõ (TMY) mağduru yüzlerce
çocuk için Birleşmiş Milletler (BM) Güven-
lik Konseyi tarafõndan kabul edilen, çocukla-
ra karşõ işlenen suç listesini genişleten kararõ-
nõ incelemeye aldõ. Çocuklarõn bu karardan
nasõl yararlanabileceği araştõrõlõyor.