24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CİDDİ bir konu ancak bu kadar yüze göze bulaştırılabilir. Daha doğrusu, konunun ne oldu- ğu ancak böyle anlaşılmazlaştırıla- bilir. İ sterseniz, baştan başlayalım. Şu sırada yapılmakta olanlara ba- karsanız, sanki büyük bir ankete gi- rişilmiştir. İlk sorusu, “Sorunun çözü- münü, terörün dinmesini, ölümlerin bitmesini istiyor musunuz?” olan bir an- ket. Sanki yanıtının ne olduğu ve olaca- ğı bilinmiyormuş gibi. Yetmiş beş mil- yonluk bir toplumda, “Sorun çözül- mesin, terör dinmesin, ölümler bit- mesin” diyecek tek kişi çıkabilir mi? Çıkmayacağına göre, herhalde “So- run nasıl çözülsün?” anketi yapılıyor olabilir mantıken. Partilere, dernekle- re, vakıflara, kurumlara sorularak çö- züm çaresi aranıyor demektir. O zaman da bunun baştan söylenmesini ve o yönde söz verilmesini bekler insanlar. Örneğin, “Bu anket sonunda çoğunluk nasıl çözülsün diyorsa, sorunu öyle çöz- me sözü veriyoruz” gibi bir söz. Yapılanın adını, “açılım” değil de “anket” ya da “görüş almak” diye koy- mak gerekecektir. Ama, böylesine de “ülke yönetmek” denmez elbet. Yaklaşımın yöntemini kurcalamayı sürdürelim. Görüş almanın da bir sırası, usulü, mantığı olmalı. “Açılım yapıyoruz” di- yenler, önce kendi açılım formüllerini ortaya koymalıydılar. Koymadıklarına göre, daha az iddialı başka bir adla işe başlamak, örneğin “Çözüm için bir ulu- sal formül oluşturmaya çalışıyoruz” diyerek yola çıkmak daha doğru olmaz mıydı? Başlangıçta böyle söylenmediği için, herkes bir “açılım planı” var da sanki ona destek aranıyormuş sandı. Ama, kısa sürede anlaşıldı ki, öyle bir şey yok. Böylece “fırsat” sözü de gülünçleşti. Ne olduğu ilan edilmeyen, dolayısıyla bi- linmeyen bir fırsatın kaçırılmaması için destek istemek tuhaf değil mi? Be- kir Coşkun, “İçişleri Bakanı kapı ka- pı dolaşıp destek arıyor ama, neye destek aradığını söyleyemiyor. Nite- kim her görüşmeden sonra içerden çı- kanlar aynı şeyi tekrarlıyorlar: ‘Destek istedi ama, neye destek istediğini söylemedi’...” diye yazdı geçen gün. Ne yapılacak olursa olsun, onu iyi düşünüp usturuplu başlanmalı. Yaptığınızın adını “Kürt açılımı” diye koyup bununla bütün işin Kürt vatan- daşlar adına bir şeyler isteyenlere ödün verecekmişsiniz izlenimini anla- yınca “demokratik açılım” etiketine sı- ğınmak, konuyu büsbütün bulanık- laştırmak değil midir? Hele neredeyse her bölge üzerinde başkalarının hak id- dia ettiği, Ermenilerden Pontusçulara kadar herkesin “Orası bizim” dediği bir ülkede, sorun çözmeye yer adlarını es- kiye çevirmekle başlanır mı? Bu görüntü, uzaklardan gelen bir is- teğe apar topar yanıt vermeye çalışıl- dığını düşündürmüyor mu? mumtazsoysal@gmail.com CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Mantık Keşmekeşi İnsan Gülümser... Nusret ERTÜRK İ lgimi çeken bir haber: “Bayan hakem, daha maç başlama- dan birbirlerine güler yüzlü selam vermedi diye iki erkek futbolcuya kırmızı kart göster- di.” İyi mi? Acaba, seyircilerin tu- tumu ne oldu? (Yukarõdaki habe- rin kişileri Perran Kutman, Müj- dat Gezen ve Halit Kıvanç’tõ. Yõl 1984) İyimserliğin ilk adõmõ gü- lümsemedir. Kötümserlik ise ye- nilginin onaylõ belgesidir. Bunca çağdaş, uygar, birikimli güzel in- sanõmõz varken arkasõ gelir merak etmeyin. Toplumsal, ekonomik sorunlar altõnda ezilen büyük çoğunlukta gülecek hal mi var, diyebilirsiniz. Hafif bir gülümseme, bu sorunla- rõ önümüze koyanlara en etkili ya- nõttõr. Ya öfkeden beslenenler? Bu ülke, “Öfke bir hitabet sanatı- dır” diyen bir başbakanla tanõştõ. Öfke, özendirilirken sevgisizli- ğin, şiddetin nedenini başka yer- de aramayõnõz. Neredeyse her gün, her televizyon kanalõnda sertlik tohumlarõ ekiliyor. Hep aynõ hava; esiyor, gürlüyor. Gülmeye karşõ olan ilkel düşü- nenler de var. Gülmenin “gü- nah”, hatta “karı”lara özgü ol- duğunu söyleyenler çõkõyor. Böy- lesi basitliklere ne yaparsõnõz? Gülersiniz. Bir insanõ tanõmak is- terseniz, onu azõcõk kõzdõrõnõz. Gerçek kimliğini anõnda gösterir. bilge boşuna dememiş, “İnsan, gülünce insanlaşır.” Öfke, şiddet saçanlara, bilime, sanata, yaşamõn güzelliklerine çelme takanlara kõrmõzõ kart gös- termeye hazõr mõsõnõz? Öyleyse gülümseyelim...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear