Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Her 2 Temmuz’da,
Madımak’ta...
Ulusça duyup kutladığımız günlerimiz kadar, bü-
yük felaketlerle içinde çırpındığımız günlerimiz de
çoktur.
Takvimimizde art arda gelir onlar.
Birinde mutlulukla dolup taşarız; bir başkasın-
da bağrımıza alev düşer, yanarız.
2 Temmuz, bu ikincilerden bir tarihtir.
1993’ten beri, her 2 Temmuz’da, Sivas’ta Ma-
dımak’ta tutuşturulan bir yangında yeniden tutu-
şur, içimizden kopartılıp ateşe atılan canlarımızı
anarız.
Bu yıl da öyle oldu...
Sivas kıyımı, bir lekedir tarihimiz için.
Onca onuru taşıyan bir kentin tarihi için de öy-
le.
Olay, belleklerimizde kazılmış kalmıştır: Başın-
da bir şeriatçı güruhunun bulunduğu kalabalık, bir
gün önceki bir toplantıda yapılmış bir konuşma-
yı protesto diye, her türlü insansal kaygının dışı-
na çıkıp barbarlaşmış, içinde bu ülkenin öyle ko-
lay yetiştiremediği aydını, sanatçısı ve şairi de bu-
lunan 37 insanımızı yakmıştır.
Asım Bezirci’yi, Behçet Aysan’ı, Hasret Gül-
tekin’i, Metin Altıok’u, Asaf Koçak’ı, Nesimi Çi-
men’i...
Haftamızın başında, Milliyet’te Devrim Sevi-
may’ın ilginç bir röportajı vardı: Sivas Madımak
katliamının 16’ncı yıldönümü yaklaşırken, o gün
o otelde bulunan ve 19 yaşındaki kardeşi Serkan’ı
alevlere kurban veren oyun yazarı Serdar Doğan,
yaşadığı dehşet anılarını anlatıyordu.
İşte, kimi paragraf başları!
- Madımak Oteli’nde başımıza bir şey gelece-
ğini düşünmüyorduk. Saat 14 gibi taş yağmuru
başladı, ardı arkası kesilmedi.
- Sonra sanatçı, yaşlı, çocuk ve kadınları yukarı
gönderip girişe masalarla barikat kurduk.
- Kardeşim Serkan’ı da yukarı gönderdim. Ve-
dalaştık, sarıldık.
- Dışarıdaki kalabalık 10 bin kişi oldu. “Cum-
huriyet burada kuruldu burada yıkılacak”, “Şeytan
Aziz” diye bağırıyorlardı.
- Aziz Hoca’nın (Nesin) koruması Komiser Meh-
met bizimleydi. Yangından önce içeri bir subay
girdi ve Mehmet’e “Çıkalım, ortalık fena karıştı” de-
di. Komiser Mehmet reddetti.
- Bizim Ertan, “Peki biz nasıl çıkacağız” diye sor-
du. Subay döndü ve “Nasıl girdiyseniz öyle çıkın
o.... çocukları” dedi.
- Sonra birkaç saldırgan binaya girip yangın çı-
kardı. Her yer alev ve duman. Serkan adımı ses-
leniyordu, ama ona ulaşamadım. Biraz sonra ses-
lenmez oldu...
Bir de şunlar önemli. 10 binlik güruhun gitgide
arttığı ve “yaşamı ateşe vermeye” hazırlandığı bir
ortamda polis yetersiz ve daha korkunç olanı, or-
du yok ortada. Türkiye’nin en büyük üçüncü or-
dusu Sivas’ta, ama o gün -ne hikmetse- bir ça-
tışmaya gönderilmiş. Öyle bir çatışmanın izine de
bugüne kadar rastlanmadı. Kaldı ki hepsi mi git-
mişti?
Son olarak şu tespit: Olan biten, bir ilde, üste-
lik “Cumhuriyet’in kurulduğu” Sivas gibi bir ilde
oluyor...
Sivas Kongresi’nin yapıldığı binanın önünde atı-
lan slogan şu olmuş: “Cumhuriyet burada kurul-
du, burada yıkılacak!”
Neler yatmıyor ki bu haykırışın altında!
Türkiye’de, “bağımsız, demokratik ve laik” bir dü-
zen idealinin -1950’lerden başlayarak- bir çözü-
lüş içinde olduğu, havada bir iddia değildir. Al-
tı adım adım oyulup durmuştur onun. Bugün, en
tehlikeli bir noktada bulunuyor yıkım.
Sivas’taki kıyım o süreç içinde bir duraktır.
Öncesi vardır, sonrası vardır.
Hepsine bir bütünün içinden bakmalıyız.
“Bağımsız, demokratik ve laik” bir düzen kurma
uğraşının önünde, açık konuşalım AKP, en bü-
yük bir tehlike olarak görülüyor. İktidardaki yedi
yılı, tehlikeyi alıp daha ilerde bir noktaya taşımıştır.
Bunu açık görmeli ve onunla uzlaşmamalı!
Demokrasinin kuralları içinde ve inançlara say-
gıyı da asla elden bırakmadan, “Bağımsız, de-
mokratik ve laik” düzenin gasp edilmiş mevzile-
rini yeniden fethetmeliyiz.
Çetindir bu, ama onurludur ve hayatımıza an-
lam veren de budur!
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
ABD Başkanı Barack Obama’nın iş-
başına gelmesinin ardından Amerikan
askerleri Afganistan’daki Taliban güçlerine
yönelik olarak önceki gün “Hançer” adı ve-
rilen bir operasyon başlattı. ABD, ülkenin
güneybatısında yer alan Helmand vila-
yetinin bir bölümünü ele geçiren ve şeri-
at rejimi uygulayan Taliban’ı çökertmeyi
hedefliyor. Peki, Obama’nın bu ilk sava-
şından nasıl bir sonuç çıkabilir?
ABD güçleri, benzer bir operasyonu
2004 yılında El Kaide güçlerinin eylemler
yaptığı Irak’ın Felluce kentine düzenlemişti.
Felluce’den sonra yabancı bir ülkedeki en
büyük deniz piyadesi operasyonuna 4 bin
ABD deniz piyadesi ile 650 Afgan askeri
katılıyor. Helikopterler ve uçaklar ise isyancı
Taliban üslerini bombalıyor. Bu arada
operasyonun başlamasının ardından Pa-
kistan ordusu da teyakkuza geçti. Ordu
birlikleri Pakistan ve Afganistan arasındaki
2600 kilometrelik sınırı korumakta güçlük
çektiği için şeriatçı teröristler iki ülke ara-
sında kolaylıkla geçiş yapabiliyor.
Afganistan, 1945’ten bu yana ABD ile
Sovyetler Birliği arasında soruna yol açı-
yordu. Sovyetler’in desteğiyle 1973’te
Afganistan’da askeri darbe düzenlendi.
1979’da ülkeyi işgal eden Sovyetler Bir-
liği 1989’da Afganistan’dan çekildi. Bu
uzun kavga hem Taliban’ı hem de El Kai-
de’yi yarattı. Ülke bir anda aşiretler ve mü-
cahit gruplar arasındaki çatışmanın orta-
sında kaldı. Ancak katı şeriat rejimi uy-
gulamak isteyen Taliban, Afganistan’da-
ki Peştunlar içinde büyüdü ve bölgede ne-
redeyse tek hâkim güç haline geldi. Ta-
liban, doğum yeri Kandahar’daki etkinli-
ğini kısa sürede çevreye de yaydı ve İran
sınırı yakınlarındaki Herat’ı 1995’te ele ge-
çirdi. Örgüt, bir yıl sonra ise Devlet Baş-
kanı Burhaneddin Rabbani ile Savunma
Bakanı Ahmed Şah Mesud’un rejimini yı-
karak başkent Kâbil’de kontrolü tamamen
ele geçirdi. Pakistan’daki med-
reselerde eğitim görmüş Peştun
mültecilerden oluşan Taliban-
ların hâkimiyetinde Afgan mer-
kezi hükümetinin otorite boşlu-
ğu da büyük etken oldu.
Zorbalık ve infaz!..
Mücahit gruplar arasındaki
çatışmalar bir süre sonra ülke-
yi kaosa sürükledi. Ancak savaş
yorgunu Afganların büyük bö-
lümü bir süre sonra şeriat reji-
mi uygulayan Taliban’a boyun eğmek zo-
runda kaldı. Taliban ise iktidar şımarıklı-
ğıyla etkinliğini daha da arttırdı, muhalif-
lere göz açtırmadı ve yandaşları dışında
hiç kimseye söz hakkı tanımadı. Kadınların
çalışmasını engelleyen şeriatçı grup, 10
yaş ve üzeri kız çocuklarının okula git-
melerini engelledi, rejime karşı gelenleri in-
faz etmeye başladı. Hırsızların eli kesildi,
cinayetten suçlu bulunanlar meydanlar-
da idam edildi. Televizyonu, müziği ve si-
nemayı yasaklayan örgüt, erkeklere sakal,
kadınlara peçe zorunluluğu getirdi.
Taliban’ın kanlı yönetimi bir süre son-
ra dünya kamuoyunun da tepkisini çek-
ti. Örgüt yalnızca Afganistan için değil,
çevre ülkeler için de tehdit olmaya baş-
ladı. ABD’deki 11 Eylül saldırılarının ar-
dından Amerika şeriatçı örgütlerin
peşine düşerken Taliban hede-
fe oturtuldu.
Örgüt lideri Molla Ömer’in El
Kaide lideri Usame bin Ladin ile
işbirliğine gitmesi ise ABD’nin iyi-
ce öfkesini çekti. ABD, 7 Ekim
2001’de Afganistan’ı işgal ede-
rek Taliban rejimini devirdi. 22
Aralık 2001’de Hamid Karzai,
Afgan Geçici Yönetimi’nin baş-
kanı olarak atandı. 2004’te Af-
ganistan, başkanlık sistemiyle
yönetilen İslam cumhuriyeti haline geldi.
Ancak ABD ve koalisyon güçlerinin
tüm çabalarına karşın Taliban tamamen
enterne edilemedi. Örgüt ülkenin büyük
bölümünden temizlenirken şeriatçı mili-
tanlar intihar saldırıları ve bombalı eylemleri
sürdürdü. Özellikle 2008 Afganistan’ın en
kanlı yılı oldu. Afganistan’da direnişçile-
rin, ABD veya NATO güçlerinin düzenle-
diği saldırılarda 1445 sivil yaşamını yitir-
di. 194 NATO askeri ile 2560 Taliban mi-
litanı öldü. Sivil kayıpların 2007’ye oran-
la yüzde 40 arttığı açıklandı. İngiltere li-
derliğindeki koalisyon güçlerinin Tali-
ban’a karşı son iki yılda yoğunlaştırdığı
operasyonlar sonuç vermedi.
ABD’nin işi zor!..
Taliban şimdilerde Helmand vilayetinin
Garmser bölgesinde şeriat rejimi uygula-
maya devam ediyor. Merkezi Leşkergâh
kenti olan 58 bin kilometrekarelik Helmand
vilayetinde 745 bin kişi yaşıyor. Ülkede-
ki kaçak afyon üretiminin üçte ikisi de Hel-
mand’da yapılıyor. ABD işte önceki gün
bu vilayete saldırı başlatarak Taliban’ı yok
etmeyi hedefliyor.
Taliban sözcüsü Yusuf Ahmed, Oba-
ma’nın göreve başlamasından bir gün ön-
ce yaptığı açıklamada “ülkeyi terk edin”
demişti. Ahmed, “Obama ile bir sorunu-
muz yok ama Afganistan’ı 1979 ile 1989
arasında işgal eden ve mücahitlerin di-
renişi karşısında zorla ülkeyi terk eden
Sovyetler’den ders almalı” diye konuş-
muştu.
Obama ise bu ilk savaşında aslında
ağustos ayında yapılacak genel seçimle-
re uygun zemin hazırlamayı bahane etse
de, asıl hedefi Afganistan, Pakistan ve
Irak’ta büyük tehdit olan Taliban’ı tama-
men durdurmak. 2001’den bu yana Bin
Ladin’i bile bulamayan ABD’nin işi çok zor
görünüyor!
Taliban’a Çekilen Hançer!..
ERGENEKON AYARI
Silah
ruhsatõnõ
valilikler
verecek
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - TBMM
Başkanlõğõ’na sunulan Si-
lah Yasa Tasarõsõ, emek-
li subay ve astsubaylara
bağlõ bulunduklarõ kuvvet
komutanlõklarõnca silah
taşõma ve bulundurma
ruhsatõ verilmesi yetkisi-
ni kaldõrõyor. Tasarõda,
ruhsat işlemlerinde yet-
kinin valiliklere verilme-
si öngörülüyor.
Ateşli silahlarla ilgili
mevzuatõn tek bir yasada
toplanmasõnõn hedeflen-
diği tasarõda, emekli as-
kerlerin silah taşõma ve
bulundurma ruhsatõ al-
masõna ilişkin hükümler-
de değişikliğe gidiliyor.
Buna göre, silah ruhsatõ
vermeye yetkili tek mer-
ci valilikler olacak. Mev-
cut yasalarda, emekli as-
kerlere silah taşõma ve
bulundurma ruhsatõ bağ-
lõ bulunduklarõ kuvvet
komutanlõklarõnca veri-
liyordu. Tasarõyla geti-
rilen diğer bazõ düzenle-
meler şöyle: “Kapasite-
si 15 fişekten fazla olan
veya basit yöntemlerle
bu hale dönüştürülebi-
lecek silah şarjörleri ta-
şınamayacak ve bulun-
durulamayacak. Dü-
ğün, nişan törenleri ile
herhangi bir kutlama
merasimi esnasında ve-
ya alkollü içki tüketi-
minin yapıldığı eğlence
yerlerinde ateşli silahla
bir suç işlenmesi halin-
de verilecek ceza, yarı-
sı kadar arttırılacak.”
CHP’den ‘kayıp trilyon’ sorusuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül
hakkõnda “kayıp trilyon davası”yla
ilgili verilen takipsizlik kararõnõn,
“kanun yararına bozulması”
istemini Meclis gündemine taşõdõ.
CHP İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı, Adalet Bakanõ Sadullah
Ergin tarafõndan yanõtlanmasõ
istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na
verdiği yazõlõ soru önergesinde,
“kayıp trilyon” davasõyla ilgili
olarak Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül
hakkõnda verilen “takipsizlik”
kararõnõ kaldõran Sincan 1. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nin “kanun yararına
bozma” isteminin hangi gerekçelere
dayandõğõnõ ve Adalet Bakanõ olarak
bu gerekçelerle ilgili düşüncesini
sordu. Ankara Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’nõn bu isteminin Adalet
Bakanlõğõ tarafõndan Yargõtay’a
gönderilip gönderilmediği ve süreç
hakkõnda bilgi isteyen Baratalõ, şu
sorularõ yöneltti: “Ülkemizde kanun
yararına bozma uygulaması
doğrultusunda Adalet
Bakanlığı’nca dosyanın tekrar
incelenmesi talebinde bulunulan
siyasiler ve bürokratlar var mıdır?
Varsa bunlar kimlerdir? Bu talebe
konu olan davalar nelerdir.
Başbakan Tayyip Erdoğan’la ilgili
açılmış bulunan ve istinaf veya
temyiz incelemesinden geçmeksizin
kesinleşen davalar var mıdır? Bu
davalarla ilgili olarak ‘kanun
yararõna bozma’ gerekçesiyle
bakanlığınızca başvuruda
bulunulmuş mudur?”
İLHAN TAŞCI
ANKARA - TRT Çocuk kanalõnda
sabah ve akşam yayõn kuşağõnda ya-
yõmlanan “Arthur” adlõ çizgi filmde,
orucunu bozan çocuğun “yüz karası”
olduğu mesajõ verilmesi dikkat çekti.
“Oruç tutmak, yemek yemek kadar
kolay” diyerek oruç tutmaya başlayan
çocuk ilerleyen saatlerde açlõğa daya-
namayarak pizzayla orucunu bozunca
gökyüzünde beliren kanatlõ bir melek,
“Artık küçük prensesim değilsin. Sa-
na yüz karası diyeceğim” diyerek ço-
cuğu azarladõ.
Siyasi tartõşma programlarõ başta
olmak üzere pek çok yayõnõ tartõşma-
lara neden olan TRT’nin çocuk kana-
lõ da bir skandala imza attõ. Gündüz ve
akşam yayõn kuşağõnda yayõmlanan
“Arthur” adlõ bir çizgi filmde önce-
ki akşam çocuklarõn oruç tutma ge-
rekliliği ve ilk kez tuttuğu orucunu bo-
zan çocuğun yaşadõklarõ, çocuk psi-
kolojisine uzak bir dille anlatõldõ.
Çizgi filmde, Arthur adlõ çocuğun
arkadaşõ “Oruç tutmak, yemek ye-
mek kadar kolay” diyerek heye-
canla oruç tutmaya başladõ. Ancak bir
süre sonra açlõğa dayanmakta zorla-
nan çocuk, orucunu açmasõ için kalan
saatleri saymaya başladõ. “12 saat kal-
dı. 8 saat 44 dakika kaldı” diyen ço-
cuk, zaman geçirebilmek için tel-
evizyon izlemeye koyuldu. Ancak
televizyonda yemekle ilgili reklamlarõ
izleyip iştahõ kabarõnca “Anlaşılan
televizyon seyretmek kötüymüş.
Kitap okuyacağım” diyerek, kitap-
lõğa yöneldi. Baktõğõ kitaplarõn da
yemeklerle ilgili olmasõ üzerine bun-
dan da vazgeçti.
Daha sonra arkadaşõna elektronik
mektup yazarak “Bizde bayram yak-
laşıyor. Oruç tutuyorum. Bir önerin
(zaman geçirmek için) var mı?” de-
di. Arkadaşõnõn önerisi üzerine çocuk,
yakõn arkadõşõnõn evine gitti. Çocuk,
arkadaşõnõn evinin mutfağõnda piz-
zayõ görünce dayanamayarak bir di-
lim yedi. O anda gökyüzünde ka-
natlõ bir melek belirerek “Oruçlu
iken nasıl yemek yedin? Artık
küçük prensesim değilsin. Sana yüz
karası diyeceğim” diyerek çocuğu
azarladõ. Hemen ardõndan da çocuğun
arkadaşlarõ ortaya çõkarak, “yapama-
yacağını biliyorduk” diyerek kü-
çümsediler.
Hem gökyüzünde beliren meleğin,
hem de arkadaşlarõnõn kendisine yö-
nelik tavrõ nedeniyle sõkõntõ yaşayan ço-
cuk, ailesiyle konuştu. Büyükannesi,
çocuğa “yüz karası olmadığını, oru-
cun amacının günahlardan arın-
mak olduğunu” anlatõrken annesi de
ilk orucunun sonunu kendisinin de
getiremediğini söyledi.
Dibek’te kemik ve kumaş parçalarõ
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro-
su) - Kaçõrõldõklarõ 1997 yõlõndan bu ya-
na kendilerinden haber alõnamayan Sadık
Ulumaskan ile oğlu Seyithan Ulumas-
kan’õn cesetlerinin gömüldüğü öne sü-
rülen Diyarbakõr’õn Lice ilçesinin Dibek
köyünde yapõlan kazõda yaklaşõk 20 ke-
mik ve kumaş parçalarõ bulundu. Avukat
Serdar Çelebi, aile üyelerinin, cesetlerin
birini protezinden, diğerini de yeşil ve çiz-
gili bir kumaştan teşhis ettiklerini açõkladõ.
1997’de akrabalarõ olan PKK itirafçõ-
sõ Aziz Büyükmaskan ile görüşmek
üzere Diyarbakõr’a gittikten sonra ken-
dilerinden bir daha haber alõnamayan
Seyithan Ulumaskan ile 75 yaşõndaki ba-
basõ Sadık Ulumaskan’õn ailesinin
İHD’ye başvurmasõ üzerine Diyarbakõr
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn izniyle Li-
ce ilçesi Dibek köyünde kazõ yapõldõ.
Kazõ sonucunda mezarda yaklaşõk 20
kemik ve kumaş parçalarõ bulundu. Ke-
mikler DNA testi için İstanbul Adli Tõp
Kurumu’na gönderilecek. İsmail Ulu-
maskan, babasõ ve kardeşinin bulunma-
sõ için 1998 yõlõnda “Yeşil” kod adlõ Mah-
mut Yıldırım’a para ve araba verdiğini
öne sürdü.
KİLER’DEN İTİRAFLI SAVUNMA
‘Yanlõşlõk olmuş’
MURAT KIŞLALI
ANKARA - AKP Bitlis Mil-
letvekili Vahit Kiler’in ortağõ ol-
duğu Kütahya Şeker, özelleştir-
meden sonra üstüne geçirdiği 113
dönümlük arazinin aslõnda Türki-
ye Şeker Fabrikalarõ’na (Türkşe-
ker) tescilli olduğunu itiraf etti. Şir-
ket, iki ayrõ parselin birleştirilme-
siyle oluşturulan söz konusu ara-
zinin, birinci parselinin “yanlış-
lıkla”, ikinci parselinin ise “mah-
sur olmadığı” gerekçesiyle Türk-
şeker üzerine tescil edildiğini, bu
nedenle de Kütahya Şeker’e ait ol-
masõ gerektiğini iddia etti.
Cumhuriyet’e ulaşan tapu bel-
gesine göre, Türkiye Şeker Fabri-
kalarõ’na ait Kütahya Merkez Gay-
biefendi Mahallesi 232 ada 1 par-
seldeki 112 bin 907 metrekarelik
“Bahçeli Kârgir Fabrika Loj-
manları” niteliğindeki arazi,
“Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ
adına kayıtlı iken malik isminin
Kütahya Şeker Fabrikası olarak
yine maliki adına tashihen tes-
cil edilmiştir” açõklamasõyla, özel-
leştirilmesinin üstünden 7 ay geç-
tikten sonra AKP’li Kiler’in ortak
olduğu Kütahya Şeker Fabrika-
sõ’na aktarõlmõştõ.
Haberimize ilişkin gazetemize
bir açõklama gönderen Kütahya
Şeker Fabrikasõ avukatlarõ, bu ta-
pu değişikliğine “Kütahya Şeker
Fabrikası’nın kuruluş aşama-
sında fabrika binasının Türkiye
Şeker Fabrikaları AŞ tarafından
inşa edilmesine karar verilmiş ve
bu karar uygulanmıştır. Bu kap-
samda, aslında Türkşeker mül-
kiyetinde bulunması gereken
bir arazi de sehven Türkiye Şe-
ker Fabrikaları adına tescil
olunmuştur” açõklamasõnõ ge-
rekçe gösterdi.
Yazõda tescilin “sehven” (yan-
lõşlõkla) yapõldõğõnõn iddia edil-
mesine karşõn buna ilişkin bir ka-
nõt sunulmazken, söz konusu ara-
zinin, iki ayrõ parselin “1970 yı-
lında yapılan kadastro çalışma-
ları sırasında tevhit edilerek
‘mahsur olmadõğõ’ gerekçesi ile
Türkiye Şeker Fabrikaları adı-
na tescil edildiği” de belirtildi.
HUZUREVLERİ
‘Zam yaşlõlarõ
huzursuz etti’
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - CHP
Bartõn Milletvekili Rıza
Yalçınkaya, Çalõşma ve
Sosyal Güvenlik Bakanõ
Ömer Dinçer’in yanõt-
lamasõ istemiyle TBMM
Başkanlõğõ’na sunduğu
soru önergesinde, huzu-
revlerinde kalan yaşlõla-
rõn aidatlarõna yapõlan
yüzde 35’lik zammõ gün-
deme getirdi.
“Zarar ediyor” ge-
rekçesiyle, yaşlõlarõn hu-
zurevlerinden çõkarõlma-
ya zorlanõp zorlanmadõ-
ğõnõöğrenmekisteyenYal-
çõnkaya, “Yaşlılarımızı
huzursuz eden ve sosyal
devlet anlayışıyla bağ-
daşmayan bu zammın
bir an önce geri alınma-
sı için yeni kararlar alı-
nacak mı” diye sordu.
‘Arthur’ adlõ çizgi filmde, pizza yiyen çocuğa “yüz karasõ” olduğu mesajõ veriliyor
TRT’deoruçluçizgifilm
Molla Ömer.
Ahmet Türk’ün Adresi!..
Hem PKK’nin hem de
DTP’nin son 5 yıldaki çabası-
nın tek hedefi vardı. “İrademiz
Öcalan” kampanyasıyla açığa
çıkarılan bu hedefe ulaşmak
için Kürt siyaseti temkinli dav-
ranıyordu. Ancak Öcalan bek-
lentilerini yumuşattıkça hem
PKK’nin hem de DTP’nin tav-
rı değişmeye, hatta
netleşmeye başladı.
Öcalan önce “Ba-
ğımsız Kürdistan he-
defimiz” yok demişti.
Geçen hafta ise avu-
katlarıyla konuşurken
“Biz Cumhuriyetin
başlangıç ilkelerine
karşı değiliz. Mustafa
Kemal’e de karşı de-
ğiliz. Biz ulus-devlete,
tek devlete, tek bay-
rağa, üniter yapıya bir
şey demiyoruz” diye konuş-
muştu.
DTP Genel Başkanı Ahmet
Türk ise önceki gün Bat-
man’da kurulan ve üzerinde
“Özgür Kimlik”, “Özgür Ön-
derlik” ve “Demokratik Özerk-
lik” yazılı afişler bulunan “Ba-
rış Çadırı”nı ziyaret etti. Türk
işte bu çadırda Kürt siyaseti-
nin nihai hedefini çok net bi-
çimde dışavuran şu konuş-
mayı yaptı:
“Kürt halkı mı barışı istemiyor,
yoksa Türk devleti mi barışı is-
temiyor? Dünya bunu görsün.
İkiyüzlülük ortadan kalksın. Bu-
gün Kürt halkının mü-
cadelesi bunun içindir.
Kürt sorunu Kürt hal-
kının, Kürt halkının ön-
deri ve Kürt siyasetinin
dışında çözülemez.”
Ahmet Türk’ün bu
sözlerinin içinde dik-
kat çeken en önemli
konu “önder” sözcü-
ğüdür!.. Türk, açıkça
“Güneydoğu’daki so-
run Abdullah Öca-
lan’ın dışında çözüle-
mez” demiştir.
DTP liderinin tarifi, “PKK so-
runu nasıl çözülür?” sorusuna
yanıt arayanlar için Kürt cep-
hesinin belirginleştirdiği tek
adrestir! Güneydoğu konu-
sunda havanda su dövenlere
duyurulur!
Ahmet Türk.