24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2009 PAZARTESİ 6 SÖYLEŞİ ‘HSYK’ye baskõ yapõyorlar’ALİ ÖZTÜRK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş, “Ergenekon” soruşturmasõnõn muhalifleri sindirme operasyonu olduğunu belirterek “AKP darbe duasına çıktı. Çetecilerle, başta Mustafa Balbay olmak üzere gazeteci arkadaşlarımızın ne ilgisi var? Faili meçhul cinayetlere karıştığı kamuoyu tarafından kanaat getirilen kişilerle üniversite rektörlerinin ne ilgisi var?” dedi. Ateş, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HYSK) yaz kararnamesinin gecikmesini ise “HSYK’de dönen oyun tam bir kepazelik. Antidemokratik bir şekilde Adalet Bakanı ve müsteşar, kurulun üzerinde ‘adalet kõlõcõ’ gibi sallanmaktadır. Resmen terör estirmektedirler” sözleriyle eleştirdi. Dünyadaki ekonomik krizin finans kaynaklõ olduğunu belirten Ateş, Türkiye’deki krizin de “yolsuzluk krizi” olduğuna dikkat çekti. Ateş’in siyasi gündeme ilişkin sorularõmõza verdiği yanõtlar şöyle: - Ergenekon’un 2. davasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Ergenekon, maalesef AKP’nin kendisine muhalif olanlarõ “sindirme operasyonu”na dönüştü. Kamuoyunun vicdanõ kanamaktadadõr. Çetecilerle, başta Mustafa Balbay olmak üzere gazeteci arkadaşlarõmõzõn ne ilgisi var? Faili meçhul cinayetlere karõştõğõ kamuoyu tarafõndan kanaat getirilen kişilerle üniversite rektörlerinin, bilim adamlarõnõn ne ilgisi var? Dünyanõn hiçbir yerinde ve hiçbir hukuk sisteminde 13 ay iddianame hazõrlanmadan tutuklanarak özgürlüklerinden mahrum bõrakõlan insanlarõn bulunduğu başka bir olay yoktur. Ancak 19. ayõnda bu insanlar yargõnõn karşõsõna çõkabildiler. Halen iddianameler okunuyor. Biz, 12 Eylül’ü de yaşadõk. Darbe döneminde bile bu tip şeyler yaşanmadõ. Örneğin DİSK davasõnda, 3 ay 10 gün sonra duruşma başladõ. Büyük kitlesel MHP ve MSP davalarõnda 7. ayõn sonunda duruşmalar başladõ. Ama Ergenekon’da hâlâ yeni iddianameler ortaya konuyor. Dünyada bu denli ucu açõk iddianame yoktur, olamaz da. Yağmur yağmayõp kuraklõk olunca yağmur duasõna çõkõlõr. AKP’nin bugünkü yönetimi de “darbe duası”na çõktõ. Darbe olacak deyip, bu hükümetin yolsuzluklarõnõ, usulsüzlüklerini ve ekonominin kötü yönetimini kimler dile getiriyorsa onlarõ susturma aracõna dönüştü Ergenekon. ‘HÜKÜMET DİKTATÖRLÜK YAPMAYA KALKIYOR’ - Duruşma 15 gün ertelendi... - Öyle saçma bir hale dönüştü ki... İnsanlar gözaltõna alõndõ ve tutuklandõ. Ama duruşmaya çõkarõlacaklarõ gün yeni iddianame ortaya kondu. Bu insanlar neyle suçlandõklarõnõ bilmeden yargõnõn karşõsõna çõkarõldõ. Belki bu 15 günlük uzatõlma süresi makul karşõlanabilir. Yani, iktidarõn bütün baskõsõna karşõn bağõmsõz yargõ kimseye boyun eğmeden, hukuk çerçevesinde davayõ götürmeye çalõşõyor. - Dini içerikli 4 vakfa üye olduğu ileri sürülen üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu ile ilgili reddi hâkim talebi reddedildi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? - Bu çok ciddi bir iddia. Eğer yargõnõn kararõna gölge düşürecek, kendi görüşünü daha önceden ortaya koymuş bir hâkim varsa, o hâkimin kendiliğinden çekilmesi gerekir. Kimsenin üzerine gitmek istemediği bir konu daha var. Bir hâkim, “Benim üzerimde kurumsal baskı var” diyerek söz konusu davadan çekilmek istedi. Mahkeme heyeti de hâkimin sunduğu belge ve bilgiyi yeterli bularak ayrõlmasõna karar verdi. Peki, bu baskõ kimin baskõsõdõr? Çok belli ki iktidarõn baskõsõdõr. İktidarõn baskõ yaptõğõ ve yargõyõ siyasallaştõrmaya çalõştõğõ bir ortamda kendisine karşõ direnen ve kendisinin yanlõşlarõnõ ortaya koyan kişileri yargõ yoluyla burnunu sürtme operasyonu ancak diktatörlüklerde görülebilir. Hükümet demokratik yollarla geldi ama diktatörlükle ülkeyi yönetmeye kalkõyor. “HSYK’de dönen oyun tam bir kepazelik. Antidemokratik bir şeklide Adalet Bakanõ Sadullah Ergin ve müsteşarõ kurulun üzerinde ‘adalet kõlõcõ’ gibi sallanmaktadõrlar. Resmen terör estirmektedirler. Bağõmsõz olmasõ gereken HSYK’nin kararname gündemini, mini Bakanlar Kurulu adõ altõnda görüştüler. Adalet Bakanõ, HSYK ile Başbakan arasõnda köprü görevi görüyor. Başbakan’õn isteklerini kurula ‘dikte ettirmeye’ çalõşõyor.” “Ergenekon, maalesef AKP’nin kendisine muhalif olanlarõ ‘sindirme operasyonu’na dönüştü. Çetecilerle, başta Mustafa Balbay olmak üzere gazeteci arkadaşlarõmõzõn ne ilgisi var? Faili meçhul cinayetlere karõştõğõ kamuoyu tarafõndan kanaat getirilen kişilerle üniversite rektörlerinin, bilim adamlarõnõn ne ilgisi var? Biz, 12 Eylül’ü de yaşadõk. Darbe döneminde bile bu tip şeyler yaşanmadõ.” - Askeri personelin sivil mahkemelerde yargılanması- nı öngören düzenlemeyi nasıl değerlendiriyorsu- nuz? - Hükümet diyor ki, “Ben askeri yargılamak istiyorum. Ama bazı çevreler karşı çıkıyor”. Faili meçhul cina- yetleri ortaya çõkaracağõnõ söyleyen hükümet, Hrant Dink cinayetinde de, “İhmali görülenlere cezasını vereceğiz” diyor. Bu olayda il jandarma alay komuta- nõ ile emniyet müdürünün kusurlarõ görüldü. Jandar- ma alay komutanõ yargõlanõyor ama Trabzon Emniyet Müdürü yargõlanmõyor. Niye yargõlanmõyor? Oradaki emniyet müdürü iktidarõn işine gelecek şekilde bilgi- leri değerlendirmiş ki Trabzon’un asayişinden alõndõ ve Türkiye’nin istihbaratõnõn başõna getirildi. Şu anda İstihbarat Daire Başkanlõğõ’nda oturuyor ve kendisine dokunulamõyor. Ergenekon’un kasasõ diye tutuklanan Kuddisi Okkır’õn ölümüne sebebiyet verdiler. Ok- kõr’õn yakõnlarõ iktidarõn baskõsõ altõnda kalan doktor- larõn bu ölüme sebep olduklarõnõ söylüyor. Peki, Ok- kõr’õn ölümüne neden olan doktorlar neden yargõlan- mõyor? Kim bunlarõn önüne set çekti? Geçen günlerde İzmir’de ihmalden 15 bebek hayatõnõ kaybetti. Ama bu olayda ihmali görülen doktorlara da herhangi bir soruşturma açõlmadõ. Ergenekon’un temel dayanağõ dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanõ Özden Ör- nek’in günlükleri olarak biliniyor. Ama ne hikmetse bu zat ne sanõk ne de tanõk olarak dinleniliyor. O ne- denle hükümetin “Sivil yargının önünü açıyoruz” söylemleri tamamen, “Sivil yargı bizim tahakkümü- müz altındadır” dayatmasõnõ uygulayabilmektir. ‘Özden Örnek ne tanõk ne sanõk’ - Başbakan’ın ekonomik krize ilişkin, ‘Kriz teğet geçti’ sözleri sizce doğru mu? - Sayõn Başbakan’a en güzel yanõtõ kendi eski Maliye Bakanõ verdi. Gazetecilerin sorusu üzerine Kemal Unakıtan, “Kriz Başbakan’ı ve ailesini teğet geçmiş olabilir ama Türkiye’yi deldi geçti” dedi. Krizin, Başbakan’õn semtine uğramadõğõ belli. Erdoğan, 2003 yõlõnda başbakan olduğunda Meclis kürsüsünden, “Benim milletvekili ve başbakanlık maaşım yetmediği için, çocuklarımı yurtdışında ‘hayõrsever bir işadamõ’ arkadaşım okutuyor” dedi. Aradan 6 yõl geçti. Hayõrla sadakayla okuyan Başbakan’õn çocuklarõ, 2.5 milyon dolarlõk “gemicik” sahibi oldular. Başbakan her biri 1.5 milyon dolar olan 5 villayõ da bir kalemde aldõ. Başbakan’õn damadõ, devletin Hazinesinden 750 milyon dolar karşõlõksõz kredi aldõ ve Türkiye’nin büyük medya gruplarõndan birinin sahibi oldu. “Sadakaya muhtaç” olan sayõn Başbakan da, dünyanõn en zengin hükümet ve devlet başkanlarõ listesine 9. sõradan girdi. İngiltere Kraliçesi dahi Başbakan’õn alt sõralarõnda. Böyle bir aileye kriz değer mi? Kendisi bunu sağlarken, Bağ-Kur emeklisine 5 lira, işçi emeklisine 10 lira zammõ reva görüyor. Bu hükümet işbaşõna geldiğinde Türkiye’nin borçlarõ 220 milyar dolardõ, şimdi 500 milyar dolar. Özelliştirmeden 40 milyar dolar elde etti. TÜPRAŞ’õ, PETKİM’i, Sümerbank’õ ve Telekom’u sattõ. Türkiye’yi dünyanõn en borçlu ülkeleri arasõna soktu. Bu hükümetin ekonomi politikasõ “Züğürt Ağa” modelidir. Nasõl babasõndan kalan köyleri, tarlalarõ ve hanlarõ satõp en son giydiği çizmeye kadar verdiyse Züğürt Ağa, bu hükümet de Cumhuriyet kazanõmlarõnõ yandaşlarõna peşkeş çekti. Dün birlikte delik ayakkabõyla gezen hükümetin etrafõndaki insanlarõn en düşük gelirlisi bugün altlarõnda “ejderha gibi cipler”le geziyor. Bunlar yõllarca Siyonizme karşõ insanlarõn dini duygularõnõ kullandõlar. Erdoğan, Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanõ’na kafa tuttu. Bunun sebebi de, Suriye sõnõrõndaki topraklarõ daha rahat İsrail’e verebilmektir. Hükümetin ekonomi politikasõ da tam bir iflastõr. Dünyadaki kriz finans, Türkiye’deki kriz ise yolsuzluk krizidir. AKP’nin politikasõ ‘Züğürt Ağa’ modeli - 17 Temmuz’da yapılan RTÜK seçimlerinde, Deniz Feneri davası kapsamında yargılanmasına devam edilen Zahid Akman’ın yeniden üye seçilmesini nasıl yorumluyorsunuz? - İktidar yolsuzluklarõn üzerine gerçekten gidecekse, Zahid Akman’õ neden Başbakanlõk korumasõna aldõ? Yani devlet memuru statüsündeki bir insan, iddia olduğu zaman bağlõ olduğu bakanlõk ya da ünite amirinin izniyle yargõ karşõsõna çõkarõlabilir. Oysa Sayõn Başbakan bundan 2 yõl önce üst kurullarõn, başkan ve yönetim kurullarõna ilişkin ayrõ bir kanun çõkardõ. Bunlarõn yargõlanabilmesini kendi iznine bağladõ. Erdoğan’õn kendi bakanlarõna da güveni yok ki kamuoyunda Deniz Feneri yolsuzluğuna bulaştõğõna emin olunan bir Akman’õ kendisi koruyor. Alman mahkemeleri bu kişi hakkõnda, “nitelikli dolandırıcılığı meslek edinmiş” diye karar verdi. Deniz Feneri davasõnõn bir numaralõ sanõğõ, RTÜK üyesi olarak koltuğunda oturuyor. Bülent Arınç bile isyan etti ama onu da bastõrdõlar. - HSYK’nin yargı mensuplarını atama, terfi ve görev yeri değişikliğiyle ilgili yaz kararnamesinin gecikmesi hakkındaki görüşleriniz nelerdir? - HSYK’de dönen oyun tam bir kepazelik. Antidemokratik bir şekilde Adalet Bakanõ Sadullah Ergin ve müsteşarõ kurulun üzerinde “adalet kılıcı” gibi sallanmaktadõrlar. Resmen terör estirmektedirler. Bağõmsõz olmasõ gereken HSYK’nin kararname gündemini, mini Bakanlar Kurulu adõ altõnda görüştüler. Adalet Bakanõ, HSYK ile Başbakan arasõnda köprü görevi görüyor. Başbakan’õn isteklerini kurula “dikte ettirmeye” çalõşõyor. Kurulun görüşlerini alõp Başbakan’a götürüyor. Başbakan da kurul üzerindeki tahakkümünü kurmaya çalõşõyor. Böyle bir yargõ bağõmsõz olabilir mi? ‘Başbakan Akman’õ koruyor’ ‘Tarihi fõrsat nedir bilen yok’ - Hükümetin ‘Kürt açılımı’ diye su- nulan yaklaşımı sizce başarıya ulaşır mı? - Sayõn Cumhurbaşkanõ, “Biz ‘Kürt so- runu’nu çözeceğiz, terörü bitereceğiz” de- di. Ellerinde “tarihi bir fırsat” olduğunu da söyledi. Bu değerlendirmenin üzerinden aylar geçti ama tarihi fõsatõn ne olduğunu kimse bilmiyor. Bir devlet, silahlarõn göl- gesinde kendi vatandaşõyla pazarlõğa otu- ramaz. Hükümet, herkes için demokrasi, öz- gürlük ve yaşam güvencesi sağlamalõdõr. Bir dönem sağ-sol çatõşmasõ adõ altõnda düşünce tartõşmasõna giren gençler birbirini katlet- ti. Bu sorunu çözdük, karşõmõza bu kez de PKK terör örgütü çõktõ. Bunlar kimlerin ta- şeronluğunu yaparak etrafõ kan gölüne çe- virdiler? Yaşamõnõ yitiren 40 binin üzerinde evladõmõzõ neden heba ettiler? 1988’ten bu güne kadar teröre karşõ heba edilen kaynak 300 milyar dolarõ geçti. 2002 yõlõnda AKP iktidara geldiği zaman terör sõfõr noktadaydõ. İktidar bazõ köşe yazarlarõnõn ve aydõnla- rõn arkasõna saklanõyor. Ne düşünüyorlar- sa bunlarõ Türkiye kamuoyuyla tartõşma- lõdõrlar. Gizlenerek, saklanarak ve birilerine ihale ederek sorunlar çözülemez. - Cumhurbaşkanı Gül, Devlet Denet- leme Kurulu’na ‘son günlerde basında yer alan tartışmalı rapor iddiaları ne- deniyle’ Adli Tıp Kurumu’nun son 3 yıl- lık işlemlerinin incelenmesi için talimat verdi... - Adli Tõp Kurumu, Cumhuriyetin ilk yõl- larõndan bu yana varlõğõnõ südüren bir ku- rum. Kurum, şimdiye kadar bu dönemin- deki kadar tartõşma konusu olmamõştõ. Yõl başõnda, Ankara’da doğalgaz zehirlenme- sinden yedi gencimizi kaybettik. Onlarõn da- ha kurul raporlarõ yok. Bize gelen bilgile- re göre iktidar eliyle kurul üzerinde baskõ oluşturulduğudur. Bu kurul saygõsõnõ yi- tirmişse ve tartõşma konusu haline gelmişse, sebep AKP iktidarõdõr. Kurul, bilime aykõrõ taleplere açõk olan kişileri oradan uzak- laştõrarak saygõnlõğõnõ kazanõr. - Türk-Irak ilişkilerindeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? - Türkiye’ye dayatõlan “çözümden” iktidarõn da haberi yok. Kendilerine ne teb- ligat gelirse onu uygulamaya çalõşõyorlar. Davutoğlu’nun gerçekten elle tutulur bir söylemi yok. “Kendi içimizde çözeceğiz” diyorlar. Bunlar da nasõl bir çözüm ola- cağõnõ, Ortadoğu’da hâkim olan güçlerin emir ve komutasõnda olduklarõ için bile- miyorlar. Irak fiilen 3 parçaya bölünmüş ve kendi güvenliğini sağlayamõyor. Ame- rikan güçleri çekilme hazõrlõğõnda. Çe- kildikleri zaman müthiş bir güç boşluğu doğacak. Dünyanõn 2. büyük ordusuna sa- hip bir ülke, kaos içinde olan bir ülkeden medet umarsa bu daha başlamadan sonu hüsranla bitecek bir girişim olacaktõr. Irak kendi sorununu çözemiyor. Türki- ye’nin hangi sorununa katkõ verecek? Ama yarattõklarõ hava bu. Kelin merhemi olsa kendi başõna sürer. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) AKP’nin darbe duasõna çõktõğõnõ söyleyen CHP’li Ateş, “Adalet Bakanõ kurulun üzerinde ‘adalet kõlõcõ” gibi sallanõyor’ dedi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear