28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 25 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 9 ÇOCUKLAR ÇOK ETKİLENİYOR E R K E K L E R İ N K Â B U S U : FİLTRE TEMİZLİĞİ ÖNEMLİ Yazõnishal vakalarõtavan yapõyor Biyopsiyle sağlõklõ teşhis Klima hastalõklarõ... İstanbul Haber Servisi - Özellikle büyük iş merkezleri, plaza, otel gibi alanlarda yazõn serinleme amacõyla sõklõkla tercih edilen kli- malar, başta zatürree olmak üzere, solunum yolu hastalõklarõ, gribal enfeksiyonlar ve kas tutulmasõ gibi çok sayõda hastalõğa yol aça- biliyor. Hekimler, klimala- rõn temizliğine önem veril- mesi, filtrelerinin belli ara- lõklarla değiştirilmesi gerek- tiğini belirterek, bilinçli kul- lanõmõn önemli olduğunu söylüyorlar. Göğüs hastalõklarõ uzmanõ Dr. Çiğdem Serttürk, “le- gionella pnömonisi” adõ ve- rilen zatürree çeşidinin kli- malar aracõlõğõyla bulaştõğõnõ anõmsatarak “Havalandır- ma sistemleri ve klimalar aracılığıyla bulaşan bir za- türree çeşidi olan legionel- la pnömonisi, genellikle başka hastalıklarla karıştırılabiliyor” de- di. Serttürk yaşlõlar, bebekler, kanser, böb- rek, şeker ve akciğer hastalarõ ile sigara ve alkol kullananlarõn hastalõğa daha kolay ya- kalandõğõna dikkat çekerek, hastalõğa neden olan söz konusu bakterilerin de uygun nem ve õsõda çoğalabildiğini söyledi. Serttürk, söz konusu zatürreenin tipik zatürree ile ka- rõştõrõldõğõnõ ancak legionella pnömonisi olan hastada akciğerlerle ilgili şikâyetlerin daha az görüldüğünü kaydetti. İstanbul Haber Servisi - Erkeklerde en sõk görülen ve kansere bağlõ erkek ölümleri- nin başõnda gelen prostat kanserinin tanõsõ büyük oranda biyopsi ile konuluyor. Uz- manlar, günümüzde genel anestezi altõnda yapõlan biyopsilerin hem hastanõn bir şey hissetmemesine ve çok fazla parça alõnma- masõna hem de daha sağlõklõ bir sonucun el- de edilmesine olanak sağladõklarõnõ belirti- yorlar. Anadolu Sağlõk Merkezi (ASM) Ataşehir Tõp Merkezi’nden Üroloji Uzmanõ Prof. Dr. Cüneyt İşeri, prostat kanserli hastalarõn ka- nõnda “Prostate Specific Antigen” (PSA) adõndaki proteinin yükseldiğini ve hastalar- dan ilk olarak alõnan kan ile PSA adõndaki bir testin yapõldõğõnõ söyledi. Bu testin sonu- cuna göre kime biyopsi yapõlacağõna karar verildiğini anõmsatan İşeri, bu testin yanõnda parmakla yapõlan prostat muayenesinin de önemli olduğunu kaydetti. İşeri, kanser tanõ- sõnõn büyük oranda biyopsi ile konulduğunu vurgulayarak, özetle şunlarõ kaydetti: “Ge- nel anestezi altında prostat biyopsisi gü- nübirlik cerrahi ünitesinde yapılan bir iş- lem. Yani işlemden sonra gündüz ünite- sinde birkaç saat istirahat ettikten sonra hasta evine gidebiliyor ve ertesi gün işine dönebiliyor.” İstanbul Haber Servisi - Genellikle yaz aylarõnda hastanelerin acil servisleri, çocuk- larda ve bebeklerde görülen ishal vakalarõ ile dolup taşõyor. Hekimler, artan hava sõ- caklõklarõnõn özellikle çocuklarõ tehdit eden ishale yol açan mikroorganizmalarõn hõzlõ üremesine neden olabileceğini vurgulayarak, ülkemizdeki 0-1 yaş grubu bebek ölümleri- nin yüzde 24’ünün ishal nedeniyle olduğu- nu, korunmada en önemli yolun ise ellerin sõk ve düzenli yõkanmasõ görüşünde birleşi- yorlar. Alman Hastanesi Çamlõca Çocuk Sağlõğõ ve Hastalõklarõ Uzmanõ Dr. Çağatay Acar, ishallere çeşitli mikroplarõn neden olabilece- ği gibi, sõcaklar nedeniyle çabuk bozulabilen gõdalarda oluşan toksinlerin de yol açabile- ceğini söyledi. Acar “İshale neden olan mikroorganizmalar çoğunlukla dışkı ve ağız yoluyla bulaşır. Ayrıca öpüşme, toka- laşma, çocukların ortak oyuncakları ara- cılığıyla ya da bozulmuş besinler ve sular yoluyla olabilmektedir” dedi. Çocuklarõn çok hassas bir sõvõ dengesi olduğunu anõm- satan Acar, “Çocuklar ağızdan alabildiği sıvıdan daha fazlasını, kusma veya ishal yoluyla kaybediyorsa vücutta sıvı kaybı olur, idrarı azalır ve koyu renkli gelir, şok bulguları görülebilir” diye konuştu. TTB Merkez Konseyi Başkanõ Prof. Dr. Gürsoy, kurumun acilen lağvedilmesi gerektiğini söyledi STK’lerdenAdliTõptepkisiİstanbul Haber Servisi - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanõ Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Adli Tõp Kurumu’nun (ATK) toplumda güvenirliliğini kaybettiğini ve acilen lağvedilmesi gerektiğini vurguladõ. Gürsoy, Ada- let Bakanlõğõ’nõn üniversiteleri, bi- lim insanlarõnõ dõşlamasõ ve ATK’yi bilirkişi olarak görmesini eleştirerek, “Belli kesimden insanlar basit nedenlerle tahliye edilirken, kan- serli hastalar içerde tutuluyor. Kurumun bilimsel veriler doğ- rultusunda, bağımsız bir yapı ola- rak bir an önce değişmesi gerekir” dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Sağlõk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasõ (SES), Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ (TİHV), İnsan Haklarõ Derneği (İHD), Adli Tõp Uz- manlar Derneği’nin (ATUD) de bu- lunduğu çok sayõda meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşu, önceki gün İs- tanbul Tabip Odasõ’nda basõn top- lantõsõ düzendi. Prof. Dr. Gürsoy, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün talimatõyla harekete geçen Devlet Denetleme Kurumu’nun inceleme- lerinin hasta ve engelli tutuklularla sõnõrlõ kalmamasõ gerektiğini belir- terek, “Kurumdan çifte standart- lı raporlar ortaya çıktı. Panik atak olan bazı işadamları ku- rumdan aldıkları raporlarla tah- liye edilirken, 4. dereceden kanser olan mahkûmlara ise halen ceza- evinde tedavi görülebilir raporları veriliyor. Üniversitelerdeki bilgi birikimi, meslek odalarındaki bil- gi birikimini dışlayan bir anlayışla yapılanmıştır. Bunların değişme- si gerekir” dedi. SES Genel Başkanõ Bedriye Yor- gun ise Başbakan’õn Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili “ya da- vulcuya ya zurnacıya” sözlerini eleştirerek, “Başbakan’ın suçu meşrulaştırdığı bir ortamda Ad- li Tıpla ilgili çözüme ulaşılabile- ceğine inanmıyorum. Gelinen sü- reç, AKP’nin kadrolaşma politi- kalarının bir sonucudur. ATK, ‘Adli Tõplõk’ olmuştur” diye ko- nuştu. ATUD Genel Başkanõ Doç. Dr. Serhat Gürpınar ise kurumun mev- cut yapõsõ ve atama düzeni ile yar- gõya müdahale edildiğini ve iş yü- künü kaldõramaz hale geldiğini ifa- de ederek, “Kurum bu haliyle re- forma tabi tutulacaksa öncelikle özerk olmalıdır. Uzman seçimin- de adli tıp uzmanlığının doğrudan kaynağı olan üniversiteler ve uz- manlık meslek örgütleri söz sahi- bi olmalıdır” dedi. ÇHD Genel Başkanõ Avukat Selçuk Kozağaçlı da Adalet Bakanlõğõ’nõn kurum ara- cõlõğõ ile yargõya müdahale ettiğini kaydetti. TTB Merkez Konseyi Başkanõ Prof. Dr. Gürsoy, Adli Tõp Kurumu’nun toplumda güvenilirliğini yitirdiğini ve acilen lağvedilmesi gerektiğini belirtti. SES Genel Başkanõ Bedriye Yorgun ise kurumun kendisinin ‘Adli Tõp’lõk olduğunu savundu. ATUD Genel Başkanõ Doç. Dr. Gürpõnar da kurumda yapõlmasõ gereken reformun ‘özerkleştirmek’ olduğunu söyledi. Kolesterol hastalarõnõn katkõ payõ ödememesi için, ailesinde de aynõ hastalõğõn bulunduğunu raporla kanõtlamasõ gerekiyor Katkı payı için tuhaf bir şart SİBEL BAHÇETEPE Sağlõk Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapõlan yeni düzenlemeye göre, kolesterol hastalarõnõn ilaca ücretsiz ulaşabilmesi için ailesinde de kolesterol rahatsõzlõğõ bulunma şartõ getirildi. Eğer hastalarõn, raporlarõnda “ailevi kolesterol” teşhisi bulunmuyorsa, emekli has- talardan yüzde 10, çalõşandan ise yüzde 20 ilaca katkõ payõ alõnacak. Türk Eczacõlarõ Birliği (TEB) ve İstanbul Eczacõ Odasõ’nõn uygu- lamaya itiraz ettiği, kolesterol hastalarõnõn ciddi sağlõk sorunla- rõ ile karşõ karşõya kalmasõna ne- den olabileceği vurgulandõ. 17 Temmuz’da yürürlüğe giren SUT ve eklerinde yapõlan yeni dü- zenlemeye göre kolesterol hasta- larõnõn ilaçlara katkõ payõ öde- memesi için, raporlarõndaki teş- hisin “primer ve ailevi hiper- kolesterolemi (yüksek koleste- rol)” olmasõ gerektiği, yani aile- sinde kolesterol hastalõğõ bulun- mayanlar ve rapor teşhisi “hi- perkolesterolemi, hiperlipidemi (kanda dolaşan yağ-lipit miktarı artışının bilimsel tanımlanma- sı) olarak belirtilen hastaların” belli miktarda katõlõm payõ alõna- cağõ belirtildi. Kalp krizi riski var İstanbul Eczacõ Odasõ Başkanõ Semih Güngör, tebliğde yapõlan yeni düzenlemeye göre, istenilen raporu alamayan hastalarõn ilacõ- nõ cebinden ödemesi gerektiği, bu- nun da beraberinde sõkõntõlarõ ge- tireceğini belirterek “Kolesterol hastaları sürekli ve çok sayıda ilaç kullanıyor. Hastalar ne- den ilaçlarının parasını cebin- den versin?” diye sordu. Ayrõca maddi durumu yerinde olmayan ve ilaca parasõyla ulaşamayan hastalarõn ilaçlarõnõ kullanama- masõ durumunda, kalp krizi gibi ciddi sağlõk sorunlarõ da yaşaya- bileceğini vurgulayan Güngör, “Bu düzenlemeyle sağlıkta ta- sarrufa gidildiği belirtiliyor. Oysa hastaların ilacını kulla- namadığı için başka sağlık so- runları yaşaması, masrafların daha da artmasına neden ola- cak” uyarõsõnda bulundu. SUT kararõnõn eczacõ odalarõ tarafõndan tartõşõldõğõnõ ve var olan raporla- rõn geçerli sayõlmasõnõ, hastalarõn mağduriyetinin önlenmesi ge- rektiğini dile getiren Güngör, şöyle devam etti: “TEB ve İstanbul Eczacı Odası olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’na itiraz dilekçeleri verdik. Örneğin hasta, bu za- mana dek ‘kolesterolüm ve yük- sek lipitim (kandaki yağ oranõ) var’ diye rapor alarak ilaçları- nı ücretsiz alıyordu. Şimdi ise o rapor kayda alınmayacak. Has- tadan, hastalığın ailevi olup ol- madığını da raporuna eklen- mesi istenecek. Hekimlerin has- talığın ailevi olduğunu tespit et- mesi de çok kolay değil. Böyle olunca bir çok hasta ilaca ne ya- zık ki parasıyla ulaşmak zo- runda kalacak. ” Eğer hastalarõn, raporlarõnda “ailevi kolesterol” teşhisi bu- lunmuyorsa, emekli hastalardan yüzde 10, çalõşandan ise yüzde 20 ilaca katkõ payõ alõnacak. İstanbul Haber Servisi - Uzmanlar, halka açõk plaj ve havuzlarõn güvenilirliği konusunda yurttaşlarõ uyarõyor. Marmara Denizi’ndeki kimyasal ve sanayi atõklarõnõn sağlõk açõsõndan tehlikeli olduğuna ve mikrobiyolojik ölçümlerin yetersiz olduğuna dikkat çeken uzmanlar, “Sanayi atıkları uzun vadede ‘cinsiyet bozukluğu’ yaratabilir’ uyarõsõnda bulundular. Uzmanlar, temiz havuzda havuzun en derin noktasõnõn bile net olarak görünmesi gerektiğini belirterek, “Pis havuz, deniz ve plajlara girmeyin” dediler. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Ahsen Yüksek, sanayi atõklarõnõ yoğun olduğu bölgelerde farklõ ölçümlerin yapõlmasõ gerektiği uyarõsõnda bulunarak,“Marmara Bölgesi’ndeki nüfusun hızla artması denizleri olumsuz etkiliyor. İzmit, Gemlik ve Bandırma Körfezleri’nde sanayi atıkları nedeniyle kirlilik oluşuyor. Ağır metallerin, karbonların ve diğer kimsayal atıkların da ayrı ayrı incelenmesi ve kaynaklarının tespit edilmesi gerekir. Biz, İÜ olarak 90 ayrı noktada yaptığımız ölçümler sonucu kirliliğin yüksek olduğu yerleri yetkili kurumlara bildiriyoruz. Önlem alınıyor ya da alınmıyor” diye konuştu. Çevre ile Hekimler Derneği Kurucusu ve Halk Sağlõğõ Uzmanõ Ümit Şahin ise kimyasal ve sanayi atõklarõnõn başta hormon bozukluklarõ olmak üzere çeşitli hastalõklara neden olabileceğini söyledi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Paul Henreid ile Betty Davis’in başrol oynadıkları filmi hiç unut- mam. P. Henreid ağzında iki siga- ra yakıp birini sevgilisine veriyordu. Delikanlı çağında çok etkileniyorduk bunlardan. Humphrey Bogard’ın sigarası da çarpıcı idi doğrusu. Yatılı lise yaşamında tuvalette sigara içen arkadaşlarımız vardı. Erkeklik ispatı gibi yorumlanırdı içicilik. İçki sofrasında arkadaşlarla birlikte ara sıra bir sigara tellendirirdim ama hiç tiryaki olmadım. Zamanla sigaranın 4000 çeşit toksik madde içerdiğini öğrendik. Hekim oldum. Yavaş yavaş sigara karşıtlığı sardı beni. Yalnız kanser değil binlerce hastalığın sigara içen gurupta çok daha sık görüldüğü bil- gisini edindik. Buna karşın tiryaki- si olanlar için sigara bırakmanın çok güç olduğunu iyi anlıyordum. Churchill’in “Ondan kolay ne var, ben yüz kere bıraktım” deyişi bir kara mizah gibidir. Dostlarımın si- garayı bırakmaları için epey çaba harcadım. Onlara sembolik hedi- yeler aldım. Ama doğrusu başarım çok sınırlı kaldı. Bırakanların ço- ğunluğu bir süre sonra yeniden içime başlıyorlardı. 1969’da Ame- rika’ya gidip Harvard’da çalışmaya başladığımda oradaki kalp hasta- lıkları derneğinin sigara karşıtı bü- yük bir kampanyaya giriştiğine ta- nık oldum. Sigara şirketlerinin bu- nu önleyecek güçte olduğu ileri sü- rülüyordu. Ama başarılı oldu bu kampanya, reklamlar yasaklandı. Lokantalarda, okullarda, üniversi- tede sigara içimi iyice sınırlandırıl- dı. Amerika’daki iki olay beni çok et- kilemiştir. Türk hükümeti, Was- hington’da Kanuni Sultan Süleyman Sergisi açmak istiyor ve sponsor arı- yordu. Amerikan yönetimi, Philip Morris’i ithal etme şartı ile 20 mil- yon destek vereceğini bildirdi ve Philip Morris SA böylece Türki- ye’ye girdi. İkinci olay sigara fabri- kaları ile ilgilidir. Yıllardır sigara fabrikasında çalışan bir kimyager, sigaralara bağımlılığı arttırıcı ve kanserojen bir maddenin katılımını eleştirince işinden atılıp hakkında if- tiralar düzenlendi. Uzun süren bu gerçek hikaye Al Pacino’nun baş- rolünü oynadığı Köstebek isimli fil- me konu olmuştur. Tiryaki olmadım ama sigara sohbetlerinin tadını biliyorum el- bette. Gazetemizin iki ünlü sevimli yazarı bundan söz ediyorlar. Zey- nep Oral bu sohbetleri özlüyor. Nil- gün Cerrahoğlu “Sigara bir at- mosferdi” diyerek anılarını dile ge- tiriyor. Oktay Ekinci de sigaranın keyfinden söz edenler arasındadır. Bitirmeden bir yandan bilime saygı, bir yandan Sezar’ın hakkını vermek üzere sigaranın bazı yarar- larından söz edeceğim. Prof. Altan Onat’ın öncülüğünde yürütülen ve TEK HARF adını alan Türk halkının kalp sağlığı ile ilgili araştırma, sigaranın yurdumuzda özellikle kadınlarda bazı yararları ol- duğunu gösteriyor. Sigara obeziteyi, tip II diyabeti, metabolik sendromun gelişimini önlüyor. Bu çalışmaları 10 Temmuz tarihli Bilim Teknoloji der- gisinde yayımlanan yazımda özet- ledim. Bırakınız bu kadar ağır suç- lamalar altındaki sigaranın savu- nulacak bir tarafı olsun. Dilerim si- gara yasağı Türk halkının sağlığın- da iyileşmelere ve sağlık harcama- larında azalmaya yol açar. coskunoz@superonline.com Sigara Anıları Uzmanlardan havuzlar ve denizlerle ilgili uyarõ ÇİNLİ BİLİM İNSANLARI Kökhücreden fareyavrusu Dış Haberler Servisi - Çinli bilim insanlarõ, olgun hücrelerinden yeniden programlanmasõyla elde ettikleri kök hücrelerden fare yavrularõ üretmeyi başardõlar. Çinli bilim insanlarõnõn bu keşfinin, embriyonik kök hücrelerin yerine bir alternatifin bulunduğu anlamõna gelebileceği belirtiliyor. Embriyonik kök hücrelerinin her türden insan hücresini üretmek için birbirinden farklõlaşma kapasitesinin, gelecekte kalp ve diğer organlarõ tedavide önemli bir yer tutacağõ düşünülüyor. Ancak, bu tip kök hücrelerin kullanõmõ halen ahlaki tartõşma konusu. Son adõm bu ahlaki tartõşmayõ geride bõrakmõş olsa bile, insan klonlanmasõyla ilgili yeni tartõşmalarõ beraberinde getirebilir. İki bilim dergisinde yayõmlanan makalelere göre, Pekin ve Şanghay’dan iki ayrõ ekip, yetişkin farelerden aldõklarõ deri hücrelerini kullanarak genetik kopyalar oluşturmayõ başardõklarõnõ açõkladõlar. D İ Ş H E K İ M L E R İ Hak kayıpları giderek artıyor İstanbul Haber Servisi - Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) Başkanõ Prof. Dr. Murat Akkaya, sağlõk alanõnda yapõlan yeni düzenlemelere göre kamu kurum ve kuruluşlarõnda görev alan diş hekimlerinin sözleşmeli statüde çalõştõğõnõ belirterek, bu uygulamalarõn ciddi özlük hakkõ kaybõna yol açtõğõnõ söyledi. Prof. Dr. Murat Akkaya yaptõğõ açõklamada, uygulanan yanlõş politikalar nedeniyle çok sayõda meslektaşõnõn da muayenehanesinin kapanma tehlikesi ile karşõ karşõya kaldõğõnõ belirterek şunlarõ kaydetti: “Sosyal güvenlik alanında yapılan değişiklikler sonucu kamudaki sağlık hizmetleri artık ağırlıklı olarak Sağlık Bakanlığı’na ait kurum ve kuruluşlarda verilmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın verimliliği arttırmak gerekçesiyle yürürlüğe koyduğu ‘performans sistemi’ ise istenilen yararı sağlayamamıştır. Tedavi kalitesinin değil, sayısının kriter alındığı sistemde hekim daha fazla tedavi işlemi yapmaya zorlanmaktadır. Ağır iş yükü altında ezilen hekim, fiziksel ve ruhsal olarak da yıpranmakta, bu durum iş barışını bozan bir ortam yaratmaktadır.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear