26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Yol Yarışı ÖNCE kim nasıl başlattı, pek belli değil; ama AKP ile İmralı arasında bir yarışın baş- ladığı kesin. Parti, buna çözüm paketi diyor; Öcalan “yol haritası” demiş ve 15 Ağustos’ta açıklayacağını duyurmuş. Paketin ya da haritanın dolaylı ve görünmez bir eşgüdümle “birlikte” hazırlandığını söy- leyenler bile var. Öyle olmasa da şu “iletişim, bilişim ve dinleşim” çağında, hazırlayanların birbirinden habersiz çalıştığı pek söylenemez. Önemli olan, hazırlayıcıların ya da onları et- kileme gücüne sahip olanların bu paketle ve haritayla hangi yolda nereye varmak isteye- bileceklerini kestirmektir. İ ktidar partisi, Güneydoğu’dan alacağı oy- ların ülkedeki gücüne katacağı kazancı hesaplamaya önem verebilir; ama öyle dü- şünse de, bölgeden alacağı oylara karşılık, o yüzden başka bölgelerde kaybedeceklerini hesaplamak zorundadır. Aynı şey, belki daha değişik ölçüde, DTP için de geçerli. Öcalan, doğal olarak kendi kurtuluşunu dü- şünse de, onu “lider” bilenlerin “ortak dava” açısından haritaya nasıl bakacaklarını öğ- renmek isteyecektir. Meclis’teki muhalefet partilerinin bu de- ğerlendirmeyi biraz daha uzaktan ve nesnel biçimde yapacaklarını söylemek her halde yanlış olmaz. Herhalde “Harita başarısız ol- sunda iktidarın itibarı azalsın” diye düşün- meyeceklerdir. ABD ve AB başta olmak üzere yabancıla- ra gelince, çizilen o yoldan kendi çıkarlarına nasıl gidileceğini hesaplamaları kadar doğal bir şey olamaz. Demek ki, en doğru olan, yerel ve sınırlı he- sapların üstüne çıkıp konuya bütün ül- kenin ve tüm ulusun geleceği açısından ba- kabilmektir. Bu ise Soğuk Savaş dönemi ile sonrasında Sovyet Bloku’nu parça parça et- mek ve “Gelişmekte Olanlar” diye bilinen “Ulus-Devlet”lerin başına dert açıp yeni em- peryalizmin oyunlarını kolaylaştırmak için sahneye sürülen bu ilkelliği bırakmayı ge- rektirir. İnsan kişiliğinin eşitliğine ve ırk, renk, din, meshep ayrımcılığının reddine dayanan “insan hakları” kavramı, “etnik kimlik” denen bulanıklığa herhangi bir siyasal, yönetsel örgütlenişte asla yer veremez. Ulus, aynı il- kenin ürünüdür ve buna göre “Ulus-Devlet” uyruklarının tek kimliği “vatandaş-insan” ol- malıdır. Alt kimlik-üst kimlik diye bir ayrım ya- pılamaz; yapılırsa üst kişilik-alt kişilik ayrımı akla gelir ki, köleliğin kalkışından beri bu da olamaz. 1970’li yılların “devrimci gençlik” hareket- lerinin içinden gelen Öcalan ve yoldaşlarının büyük hatası, aslında ulus bütünlüğü ve ekonomik-sosyal ilkeler üzerinde sürdürül- mesi gereken bir siyasal mücadeleyi etnik te- melli bir terör hareketine dönüştürmek ol- muştur. Ama hata, yalnız onların değil, bu dönüş- türüşe zemin hazırlayan ters yönlü bir ay- rımcılığın ve dengesiz bir kalkınma felsefesinin de hatasıdır ki, çizilecek yol açısından önem taşıyan bu noktayı ayrıca ele almak gereke- cektir. mumtazsoysal@gmail.com PENCERE Kuzey Irak Gırgırı... Hüseyin Obama bizimkilere ne dedi: - Ermeni ve Kürt davalarını çözün... Bizimkiler ne dediler: - Başüstüne... Önce Ermenistan’dan işe başladılar... Sonuç ortada... Şimdi de Kürt konusuna el attılar, neler de ne- ler duyup işitiyoruz; ama, hele sonucu bekleye- lim... Bakalım neler olacak?.. Geçen gün bir dostumuz dedi ki: - Canım, Kuzey Irak’la bir sorun yok... Sınır ka- pıları vızır vızır işliyor, bizim işadamları Kuzey Irak’ta iş tutuyorlar, on beş bini aşkın Türk işçi- si Kuzey Irak’ta çalışıyor, muhabbet gırla... Ame- rika bölgeye egemen... - Peki, sorun nerde?.. - Güneydoğu Anadolu’da... Bak sen şu işe!.. Kimi zaman geleceğe dönük zar atmak yarar- lıdır... Diyelim ki Amerika Kuzey Irak’tan çekildi... Ne olacak?.. Ne mi olacak?.. Araplar, Şiisiyle, Sünnisiyle Kuzey Irak’ın te- pesine binecekler; üstelik Müslüman kardeşleri- miz Türkler gibi uslu akıllı olmayacaklar... Irak’ın bugünkü haline bakın!.. Peki, Amerika çekildiği zaman Kuzey Irak’ı Arap- lara karşı kim koruyacak?.. Tevatüre bakarsanız Türkler!.. Yanlışlıklar komedyası sürüyor... Kuzey Irak’ta üslenmiş PKK Türkiye’de terör yaparken biz de Kuzey Irak’ı Araplara karşı koruyacak mıyız?.. Kafanız karışmadı mı?.. Aziz Nesin’in dediği gibi: - Türkler aptal mıdır?.. Başkenti Diyarbakır olan ‘Büyük Kürdistan’ı el- birliğiyle kuracak mıyız?.. Sanırım Amerika da İsrail de derslerini aldılar, iki aşiret reisinin eli altındaki Kuzey Irak’ta ‘Bü- yük Kürdistan’ı kurmak için bölgeyi altüst et- mekten vaz mı geçiyorlar?.. Ama, gazetelerin yazdıklarına göre Amerika ne diyormuş: - Biz çekiliyoruz, yerimizi Türkiye doldursun... - Neden?.. - Bölgede göz dolduran tek ordu TSK’dir... Oh... Ne güzel iş... Türkiye hem Kuzey Irak’a vaziyet edecek hem de kendi içinde Güneydoğu’dan bölünecek- miş... Peki, kafanız karışmadı mı?.. Sakın bu kez de Kuzey Irak için Irak Araplarıyla savaş başlamasın... Sanırım kafalar karışık... Zaten bizde kafa mı kaldı?.. Nato kafa.. Nato mermer... Hüseyin Obama bizimkilere ne buyurmuştu: - Ermeni ve Kürt sorunlarını çözün... Ermenistan’la sorunumuzu, bildiğimiz gibi çözdük... Sıra geldi Kürt sorununu çözmek için Apo ile müzakereye... A skeri ve sivil yargõ açõsõndan yadsõnmasõ mümkün olmayan gerçek şudur: Sivil yargõnõn yürütmenin etkisine açõk ko- numu ile karşõlaştõrõldõğõnda, askeri yar- gõ, askeri düzenin emir komuta zinciri kar- şõsõnda çok daha bağõmsõz bir konumda- dõr. Askeri Yargõtay’õn ya da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin kararlarõ, insan haklarõnõn korunmasõ bakõmõndan Yargõtay’õn ya da Danõştay’õn kararla- rõndan daha geri değildir. Aşağõdaki ör- nekler bunun canlõ kanõtõdõr: Birinci örnek, kõsa adõ DİSK olan Tür- kiye Devrimci İşçi Sendikalarõ Konfe- derasyonu ile ona bağlõ 28 sendikanõn İs- tanbul Sõkõyönetim Komutanlõğõ 2 Nu- maralõ Askeri Mahkemesi’nce kapatõl- masõna ilişkin kararõn, temyiz aşama- sõnda Sendikalar Kanunu’ndaki yasakla- yõcõ hükme rağmen, Askeri Yargõtay 3. Daire tarafõndan bozulmuş olmasõdõr.1 As- keri Yargõtay bu kararõnda AİHS’nin 11. maddesine dayanarak sendika kurma hakkõnõn dernek kurma hakkõnõn bir par- çasõ olduğunu, TCK’deki asõl suçun (TCK m. 141 ve 142 kastediliyor) ve Der- nekler Kanunu’nda bu suçun unsurlarõnõ içeren ve derneklerin kapatõlmasõna yol açan yasaklarõn yürürlükten kaldõrõlmõş ol- masõ karşõsõnda, bunlara oranla nitel bir farklõlõk göstermeyen sendikal yasağõn da açõk bir hüküm olmasa bile yürürlükten kalkmõş sayõlmasõ gerektiği sonucuna ulaşmõştõr. Mahkûmiyet kararı bozuldu İkinci örnek Trabzon’da yayõn yapan bir televizyon kanalõndaki bir programa ka- tõlan emekli bir hemşirenin askerliğe ve Güneydoğu’daki çatõşmalara yönelik sözleriyle ilgilidir. 1995 yõlõnda verilen bu kararõn öneminin daha iyi anlaşõlabilmesi için hemşirenin yayõndaki sözleri aşağõ- da verilmiştir: “...bugün savaş var Güneydoğu’da, kimlerin çocukları gidiyor? Bizlerin ço- cukları gidiyor.. zorlanıyor oraya, zen- gin çocukları gitmiyor. …Benim şu an- da askerlik çağında oğlum var. Çok açık söylüyorum burada, ben çocuğu- mu asker kaçağı yapacağım, gönder- meyeceğim. Nedeni şudur: Askerden tahta üzerinde gelen çocukların anne- lerine bir göstermelik madalya verili- yor. Niye ben Güneydoğu’daki bu in- sanlara işkence yapmak için çocuğu- mu göndereyim, evet işkence yapılıyor.. köyler yakılıyor. Yakılıyor mu yakıl- mıyor mu, belki PKK’nin helikopte- ri bombalamıştır, bilmiyorum. Var mı helikopteri, yok mu? ...Ama PKK benim savunduğum bir yer değil, bu- nu da belirtmek istiyorum.. hiçbir za- man savunmam. Benim savunduğum bizim çocuklarımız.. Şu anda hiç se- bepsiz ölüyor...” Sanõk bu sözleri nedeniyle askeri mah- keme tarafõndan iki ay hapis cezasõna mahkûm edilmiş, temyiz aşamasõnda Askeri Yargõtay 3. Daire aşağõdaki ge- rekçelerle mahkûmiyet kararõnõ bozmuş,2 bozma kararõ Askeri Yargõtay Daireler Kurulu’nca da benimsenmiştir 3 : “ (Sanık) ...konuşması sırasında ken- di kapasitesi çerçevesinde ülke so- runlarını dile getirmektedir. Bunlar in- celendiğinde tamamının yazılı ve gör- sel basında dile getirilen sorunlar ol- duğu görülmektedir. Güneydoğuya tertip erat, olağanüstü hal bölgesinde işkence yapılması ve köylerin yakılıp yı- kılması konusundaki iddialar, ilk de- fa sanık tarafından ortaya atılmış id- dialar değildir. …Bunlar konuşulup tartışılmadığı, bir sorun varsa çözüme kavuşturulmadığı sürece ülkenin huzur ve güvenliğe kavuşturulması müm- kün değildir. Demokratik bir toplum- da, bir hukuk devletinde meselelerin başka bir çözüm yolu da bulunma- maktadır. Ayrıca sanığın halkı asker- likten soğutma yolunda fikrini, inancını başkalarına aşılama konusunda bir gayreti de olmadığı görülmektedir. ...Bu arada sarfettiği bazı sözler ama- cı aşar nitelikte olsa da, konuşmanın tü- mü değerlendirildiğinde, bunların da halkı askerlik hizmetinden soğutmak kastıyla söylenmediği anlaşılmakta- dır.” YAŞ kararları Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nden (AYİM) vereceğimiz üçüncü örnek çok daha çarpõcõdõr: AYİM 1998 yõlõ başõn- da verdiği bir kararda, Yüksek Askeri Şûra’nın tesis ettiği bir işlemin yoklu- ğuna karar vermiştir.4 Bilindiği gibi YAŞ kararlarõ yargõsal denetime tâbi değildir. Bu karara konu olan olayda, akõl has- talõğõ nedeniyle Silahlõ Kuvvetler’de gö- rev yapamayacağõ yetkili askeri hastane tarafõndan belirlenen ve bu nedenle emek- liye ayõrma işlemleri başlatõlan bir ast- subay, bu işlemler devam ederken, YAŞ tarafõndan disiplinsizlik nedeniyle emek- liye sevk edilmiştir. AYİM, YAŞ kara- rõnõn iptali için açõlan davada şu kararõ ver- miştir: “ ...akıl hastalığı nedeniyle TSK’de görev yapamaz kararlı raporu kesin- leşen ve Emekli Sandığı’nca emekli iş- lemleri sürdürülen, böylece asker kişi statüsü sağlık nedeniyle sona ermiş bu- lunan davacı hakkında çok daha son- raki tarihte ‘TSK’de kalmasõ uygun değildir’ sicili düzenlenerek disiplin- sizlik ve ahlaki nedene dayalı olmak üzere resen TSK’den ayırma işlemine tâbi tutulması konusunda Kuvvet Ko- mutanlığı’nın anayasal ve yasal görev ve yetkisi bulunmamaktadır. ...Ve ayır- ma işlemi de ağır yetki saptırması ne- deniyle sakatlanıp yok hükmüne düş- tüğünden, …bu işlem üzerine kurul- ması zorunlu olan YAŞ kararına hu- kuki geçerlilik tanımak olanaksızlaş- maktadır. …Yukarda açıklanan ne- denlerle, davacı hakkında disiplinsiz- lik ve ahlaki nedenle ayırma işleminin hükümsüzlüğüne ve YOK HÜK- MÜNDE olduğunun tespitine....” Kuruldan çıkarılmalıdır Şimdi sormak gerekir: Askeri yargõ - si- vil yargõ konusunda günlerdir ahkâm kesenler, acaba bu kararlardan hangisini okudular? Yargõda reform yapmanõn anahtarõ, AB organlarõnõn da belirttiği gibi anaya- sanõn, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Ku- rulu’nu yürütme organõnõn etkisine açan 159. maddesidir. Kurul’un üzerinde De- mokles’in kõlõcõ gibi asõlõ duran Adalet Ba- kanõ ve Müsteşarõ, Kurul’dan çõkarõl- malõdõr. Askeri yargõda yapõlacak re- form ancak bundan sonra bir anlam ifa- de edebilir. Bunun da anahtarõ anayasa- nõn 145. maddesidir. Ama kim bilir? Belki de AKP kurmaylarõnõn amacõ, anayasanõn kendilerine sivil yargõ üzerinde sağladõğõ politik etkiyi askeri yargõ ala- nõna genişletmek ve Anayasa Mahkemesi üyelerini de Meclis’e seçtirmek suretiy- le tüm yargõyõ siyasal iktidarõnõn etkisi al- tõna almaktõr. O zaman yapõlanlar cahilce değil, hu- kuk devleti ilkesinin içini boşaltmaya yö- nelik bir planõn ustaca kurgulanmõş aşa- malarõdõr. Amaç bu ise, o zaman “Keş- ke yapılanlar bir cehalet eseri olsaydı!” demek daha anlamlõ olmaktadõr. 1) Askeri Yargõtay 3. Daire, E. 1991 / 437 2) Askeri Yargõtay 3. Daire, 24.10.1995, 3.95 / 760, K. 95/756 3) Askeri Yargõtay Daireler Kurulu, 7.12.1995, E. 1995, E. 95 / 128, K. 95 / 124. 4) AYİM 1. D, 22.1.1998, E. 97 / 149, K. 98/200: AYİMD, Sayõ 12, Ankara 1998, s. 1132 - 1152. Askeri Yargõ ve Sivil Yargõ Üzerine Düşünceler -II- Prof. Dr. Fazıl SAĞLAM Yargõda reform yapmanõn anahtarõ, AB organlarõnõn da belirttiği gibi anayasanõn, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nu yürütme organõnõn etkisine açan 159. maddesidir. Kurul’un üzerinde Demokles’in kõlõcõ gibi asõlõ duran Adalet Bakanõ ve Müsteşarõ, Kurul’dan çõkarõlmalõdõr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear