Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2009 SALI
2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
‘Çenesi Kuvvetli’
Bir Avukat Gibi!..
‘Çenesi kuvvetli avukat’ arar adalet önünde hak
aramak isteyenler. Böyleleri mahkeme önünde öy-
le çok konuşur ki, karşısındakine söz söyleme fır-
satı tanımaz. Yargıçları bile susturur. Ne kadar hak-
sızsa sesi o kadar gür çıkar! AKP, böyle bir avu-
kat bulmuş!.. Hem de milletvekili yapmış!..
Anayasacı, ama ülkenin tüm anayasacılarını ya-
ya bırakıyor. Toplantıların baş gözdesi, karşısın-
daki ne dese, daha ağzından tek sözcük çıkma-
dan, o veriştirdikçe veriştiriyor! Tek başına üç dört
kişiyle başa çıkıyor. Gazeteci ol, profesör ol, ana-
yasa uzmanı ol, ne sözünü dinletebiliyorsun, ne
de bir iki laf etme fırsatı bulabiliyorsun. Ko-
nuşuyor, konuşuyor, dinler gibi yapıyor dinlemi-
yor! Varsa yoksa AKP’yi, Tayyip Bey’i savunmak!
Yanlış yasa mı çıkmış, vız geliyor, o konuşuyor,
konuşuyor...
Kimse susturamıyor! Toplantıyı yöneten kişi bi-
le... Ama ne diyor, neyi savunuyor, nasıl savunuyor
orası başka! Akıl, mantık, vicdan diye bir şey yok!..
Ne deseler hemen karşı çıkıyor, hiçbir gerçeği gör-
müyor, görmek, göstermek istemiyor!.. Laf ka-
labalığı içinde karşısındakini de, TV’de izleyenle-
ri de şaşkına, daha doğrusu serseme çeviriyor...
Geçen akşam TV’de iki anayasa profesörü var-
dı. İki iki daha dört mü eder, beş mi? İlkokul ço-
cuğu bile tersini söylemez. Ama AKP’nin anaya-
sacısı söylüyor!.. Nasıl olur diye düşünüyorsunuz,
bu kişi ders vermiş yıllarca, hukuk nedir, anaya-
sa nedir, nasıl olmalıdır diye konuşmuş, öğrencileri
savcı, yargıç olmuş.
TBMM’de sabaha karşı, son dakikada yeni bir
önerge çıkarıp, askerlerin de sivil mahkemelerde
yargılanmasını yasalaştırıyorlar! CHP biliyordu di-
ye yalan da söylüyorlar! Uzunca bir süredir askere
karşı gizli bir tutkuları vardı, şimdi iyiden iyiye or-
taya çıktı!.. Bir de o ünlü belge var, Taraf’çıların
ortaya atıp ortalığı karmakarışık ettiği! Nerede o
belgenin gerçeği diye soran da kalmadı artık! Ye-
teri kadar görevini yaptı o kâğıt parçası!..
AKP yanlılarının içtenliksiz konuşmalarını TV ek-
ranlarından izlemekten bıktım... Büyüklerinden al-
kış almak, gelecek seçimde yerini yitirmemek, bel-
ki bakanlıklara, Meclis başkanlıklarına kadar tır-
manmak!..
G
eçen günlerde, Yükseköğ-
retim Kurulu’ndan, üniver-
siteye girişte yapõlan deği-
şiklikler kapsamõnda, katsayõ
sisteminin kaldõrõlacağõna
yönelik açõklama geldi. Açõklamanõn, 21
Temmuz 2009’da yapõlacak Genel Kurul
toplantõsõ öncesi, doğrudan YÖK Başka-
nõ tarafõndan yapõlmasõ, uygulamanõn ger-
çekleşme ihtimalinin olduğunu göster-
mektedir.
YÖK’ün bir yõldõr üniversite girişte ya-
pacağõ değişiklikler üzerinde çalõşma yap-
tõğõ ve sistemin ana ilkelerinin, Şubat
2009’da kamuoyuna açõklandõğõ bilin-
mektedir. Sõnav sistemi ile ilgili yapõlan de-
ğişiklikler, kõsmen Erdoğan Teziç döne-
minde çõkarõlan Strateji Raporu’nda öne-
rilen modele benzemektedir. YÖK üyeli-
ğim ve sonrasõnda benim de katkõda bu-
lunduğum, iki aşamalõ ve ikinci aşamasõ-
nõn ders düzeyi sõnavlardan oluşacağõ
modelin, mevcut sistemden daha iyi sonuç
vereceği, lise eğitimini öne çõkaracağõ, eği-
timciler tarafõndan ifade edilmektedir.
Kamuoyuna yansõyan haberlere göre, bu
değişikliğin dõşõnda, YÖK yönetimi tara-
fõndan mesleki eğitimi iyileştirmek adõna,
on yõldõr uygulanmakta olan katsayõ sis-
teminin kaldõrõlmasõ planlanmaktadõr.
Teknik detaylarõ bir yana bõrakarak ko-
nu ile ilgili şu tespitlerin tekrarlanmasõn-
da yarar görüyorum.
* Katsayõ uygulamasõ, öğrencileri orta-
öğretim kademesinde ilgi alanlarõna göre
yönlendirmeyi amaçlar ve üniversiteye gi-
rişte, ayrõ kulvarlar oluşturur.
* Meslek lisesi öğrencisinin, lise müf-
redatõnõ kapsayan ve tamamen akademik
başarõyõ ölçen sõnavõn ikinci kademesini
başarmasõ mümkün değildir. ÖSS sonuç-
larõ bunu açõkça göstermektedir. (Örneğin
ÖSS 2007’de, sõnavõn ikinci bölümünde,
sõnava giren 307 bin 766 meslek lisesi öğ-
rencisinden Matematik-2’den 15 ve üze-
rinde ham puan alabilen tüm meslek lise-
si çõkõşlõlarõn toplamõnõn 173, Fen Bilgi-
si-2’den 32’dir.). Meslek lisesi çõkõşlõlarõn,
“sınavda başarılı olmalarına rağmen
katsayı uygulaması nedeniyle yüksek-
öğretim programlarına yerleştirmede
mağdur edildikleri” görüşü dayanaksõz-
dõr.
* Meslek lisesi çõkõşlõlara, kendi alan-
larõnõn devamõ niteliğindeki programlara
geçişi için ek puan verilerek zaten yeteri
kadar kolaylõk sağlanmaktadõr. Amaç,
meslek liselilerin mühendislik program-
larõna yerleşmelerini sağlamaksa, yapõla-
cak iş, bu programlarõ da ek puan kapsa-
mõna almak ya da bu programlarda, mes-
lek liseliler için ayrõ kontenjanlar ver-
mektir. Sayõn Teziç döneminde konuya
köklü bir çözüm için bir proje geliştirilmiş,
meslek lisesi çõkõşlõlar için uygulama
ağõrlõklõ eğitim yapacak fakültelerin açõl-
masõnõ öngören YÖK Genel Kurulu kararõ,
dönemin Milli Eğitim Bakanlõğõ tarafõndan
dosyada tutularak projenin hayata geçişi
engellenmiştir.
Katsayı uygulaması kaldırılırsa ne
olur?
* Her şeyden önce, üniversite giriş sis-
teminde yapõlan iyileştirme, başka bir
amacõn aracõ haline geleceğinden daha uy-
gulamaya geçilmeden işlevsiz hale gelir.
* Liselerde ilgi alanlarõna göre dallara
ayrõlma anlamsõzlaşõr ve ortaöğretim, ye-
ni bir eğitim kademesi yerine, ilköğretimin
devamõ niteliğine dönüşür.
* Katsayõ uygulamasõnõn kaldõrõlmasõ, sa-
nõldõğõ gibi, sayõlarõ 60’õ bulan meslek li-
sesi çõkõşlõlara üniversiteye girişte avantaj
sağlamaz. Genel liselere göre daha mali-
yetli ve uygulama ağõrlõklõ eğitim yapan
meslek lisesi çõkõşlõlar, akademik başarõ-
yõ ölçen sõnavõ başarma umuduyla, atölye
eğitimi yerine dershanelere yönelecekle-
rinden bu durum mesleki eğitime yarar ye-
rine zarar verecektir.
* Uygulama, sadece iki lise türü çõkõşlõ-
lara yarar sağlayabilir. Bunlar, lise müf-
redatõnõ uygulayan teknik lise ve imam ha-
tip liseleridir. Mesleki eğitimdeki öğren-
ci oranõ yüzde 3 civarõnda olan teknik li-
seleri bir yana bõrakõrsak uygulama daha
çok, öğrenci sayõsõ son 6 yõldõr ikiye kat-
lanan 90’lõ yõllarda tüm mesleki eğitimin
yüzde 40’õna yakõnõnõ oluşturan imam ha-
tip liselerine avantaj sağlar. Böylece “din
elemanı yetiştirmek” amacõyla açõlan bu
lise çõkõşlõlar, 1980 ve 90’lõ yõllardaki gi-
bi, hukuk, siyasal ve özellikle öğretmen-
lik programlarõna yerleşebileceklerdir.
* “Yerleşseler ne olacak, onlar bizim
çocuklarımız değil mi?” denilebilir. An-
cak sonuç sadece bununla sõnõrlõ kalma-
yacaktõr. Son altõ yõlda, imam hatip kö-
kenlilerin istihdamõnda gösterilen politi-
ka ve cemaatlerin bilinen etkileri nedeniyle,
gençlerin bu okullara gidişi özendirilecek
ve çok yakõn bir gelecekte imam hatip li-
seleri, genel liselere alternatif hale gelerek
ortaöğretimde iki kutuplu yapõlanma ile
karşõ karşõya gelinecektir. Bu durum,
zaten örselenmiş olan Tevhidi Tedrisat
Kanunu’nun tamamen ortadan kalk-
ması demektir.
* Bu tespitler, katsayõ uygulamasõnõ
hayata geçirmede, meslek liselerinin bir
araç olarak kullanõldõğõnõ, asõl amacõn
farklõ olduğunu göstermektedir.
* Uygulama bir riski de beraberinde ge-
tirecektir. Katsayõya ilişkin karar gerçek-
leşirse, yeni durum genel liselerin aleyhi-
ne olacağõndan ve öğrenciler dört yõl ön-
ce lise tercihi yaparken mevcut durumu
esas aldõğõndan, hukuki bir sorun yaşana-
bilir. Mağdur durumdakilerin başvurusu ile
yargõ yürütmeyi durdurabilir. Bu durum-
da, önümüzdeki yõl üniversite adayõ 1.5
milyona yakõn genç, bir belirsizlikle yüz
yüze gelebilir, bir kaos yaşanabilir.
YÖK yönetimi ve genel kurul üyeleri-
nin, bu gerçekleri göz önünde tutarak za-
ten birçok alanda kutuplaşmõş olan in-
sanlarõmõzõ yeni bir sorunlar yumağõ içi-
ne itmeyeceği beklentisi içindeyim.
Katsayõ Uygulamasõ ve Mesleki Eğitim
YÖK yönetimi ve genel kurul üyelerinin, bu gerçekleri göz önünde
tutarak zaten birçok alanda kutuplaşmõş olan insanlarõmõzõ yeni bir
sorunlar yumağõ içine itmeyeceği beklentisi içindeyim.
Prof. Dr. İsa EŞME Eski YÖK Başkanvekili
“Temelde devlet denilen
bürokratik aygıt ile seçilerek
gelen siyasi hükümetler ara-
sında bir gerilim mevcuttur.
Bu gerilim zaman zaman
gizli ve açık çatışmaya dö-
nüşebilmektedir. (…) Dev-
letin bekasını korumak ve
temsil etmekle görevli olan
bürokratik aygıt içerisine
sızmalar olması halinde bü-
rokrasinin kendisi, devletin
bekasını tehdit eder noktaya
gelebilir.”
“Osmanlı’dan Cumhuri-
yet’e miras kalan ve Cum-
huriyetin ilanında da kabul
edilerek devam ettirilen mo-
dernlik projesi Kürt milli-
yetçiliğinin ve siyasal İslamın
devletin temel yaklaşımları-
na hâkim olmasını temel teh-
dit unsurları olarak belirle-
miştir. Bugün kimi çevrele-
re göre siyasetin gizli ajan-
dası bu iki temel tehdidi içer-
mektedir. Ayrıca çevreden
gelerek merkezi ele geçirme
çabası içerisinde olan un-
surlar, modernlik projesi-
nin sahibi olan sivil/asker
bürok-ratik eliti oldukça ra-
hatsız etmektedir. O halde
devlet içerisinden kimi ideo-
lojik gruplaşmaların çıkar
çevreleri ile işbirliği içeri-
sinde temel risk faktörü ola-
rak gördükleri siyasi ikti-
dara karşı tavır geliştirmesi,
beklenmeyen bir durum ol-
mamalıdır.”
Yukarõya alõnan ve yanlõşlõ-
ğõ kolaylõkla kanõtlanabilecek
çözümleme bir iddianamede
yazõlabilmiştir; maddi olayla il-
gisi bulunmayan değerlendir-
meler yapõlarak Türkiye Cum-
huriyeti’ni kuran kadronun,
ulus-devlet yaratma projesi-
nin duyarlõlõklarõ suçlama ko-
nusu yapõlabilmiştir. Hatta et-
nik milliyetçilik ve siyasal İs-
lamõn tehlike yaratmayacağõ
üstü örtülü şekilde iddiana-
mede yazõlmõştõr.
Hâkimler ve Savcõlar Yük-
sek Kurulu’nun (HSYK) oy-
çokluğuyla siyasal söylem
yüklü, maddi olayla ilgisi bu-
lunmayan, iddianameyi yazan
hakkõnda istem yapmasõnõn
doğal olduğu kabul edilmelidir.
Kuşkusuz ki ifade özgürlüğü
bağlamõnda aynõ düşünceler
söylenebilecektir. Ne var ki
HSYK’nin özellikle yüksek
yargõdan gelen üyeleri o ta-
rihten bu yana sürekli ve hak-
sõz olarak eleştirilmektedirler.
Eleştiri giderek hedef gös-
terilmeye dönüşmüştür. Ger-
çekten de, anayasa ve yasa
gereği yüksek yargõdan gelen
üyeleri yazõlõ ve görsel basõn-
da haksõzlõktan öteye insaf-
sõzca ve sadece işlerini iyi
yapmaya çalõştõklarõ için hedef
haline getirilmişlerdir.
Doğruluğu bilinmemekle
birlikte gizli toplantõlardaki
kimi ifadeler bir kõsõm basõna
yansõtõlmaktadõr.
HSYK, Adalet Bakanlõğõ
Personel Genel Müdürlü-
ğü’nün tasdik makamõ olma-
dõğõ halde bu yönde alõnan
görüşlerle kamuoyu oluştu-
rulmaya çalõşõlmaktadõr.
Yüksek yargõdan gelen üye-
lere dönük kampanya ile
HSYK’nõin oluşumu daha da
geriye götürülerek Yargõ Re-
formu Strateji Taslağõ’ndaki
yapõya zemin hazõrlanmakta ol-
duğu gözden uzak tutulma-
malõdõr.
Yüksek yargõdan gelen üyelere dönük kampanya ile
HSYK’nõin oluşumu daha da geriye götürülerek Yargõ
Reformu Strateji Taslağõ’ndaki yapõya zemin
hazõrlanmakta olduğu gözden uzak tutulmamalõdõr.
Hamdi Yaver AKTAN Yargõtay 8. Ceza Dairesi Üyesi
Hedefteki HSYK...
E
ğitim/öğretim anlayõşõ
ve tutumlarõmõzda yõl-
lardõr süren her türlü
dogmatizm bir yõğõn sorun üret-
mektedir. Öğretmen bağõmlõlõ-
ğõ bunlardan biridir. Bağõmlõ-
lõğõn doğasõndan ötürü diğer ba-
ğõmlõlõk türleri iç içe geçmiş du-
rumda. Öğrencilerin bir bölü-
mü kendini bu bağõmlõlõklarla
uyuşturarak belki de kendileri-
ni korumaya çalõşõyor. Nedir
bunlar? Korku bağõmlõlõğõ, he-
yecan bağõmlõlõğõ, tasalanma
bağõmlõlõğõ, başarõ bağõmlõlõ-
ğõ, ilgi bağõmlõlõğõ, değerlendi-
rilme bağõmlõlõğõ, “değer tir-
yakiliği” vs.
Bu aşõrõ bağõmlõ yapõnõn baş-
lõca iki nedeni olduğunu düşü-
nüyorum. Bunlardan biri has-
talõklõ korumacõ refleks. İkin-
cisi ve daha önemli saydõğõm,
öğretmenlerin öğrencileri nasõl
gördüğüyle ilgili.
Öğrencileri yoğurulacak bir
hamur, bembeyaz boş bir kâğõt,
emen bir sünger ya da doldu-
rulacak boş bir kap gibi görme
anlayõşlarõ değişmediği sürece
öğretmen bağõmlõğõ hep ola-
caktõr. Aynõ tohumdan farklõ bir
ürün bekleyemezsiniz.
Bu dogmatik hatta fanatik
anlayõşõn öğrenme tarzõnda öğ-
renci hazõrcõ ve reçetecidir.
Düşünce üretmeden ve emek
harcamadan sonuç almak eği-
limindedir.
Bu durumda doktora giden
hastadan hiçbir farkõ yoktur.
Öğretmen bir bilen hatta çok bi-
len konumundadõr. Öğretmenin
vurduğu yerde güller bitmek-
tedir. Veliler çocuklarõnõn eti-
ni öğretmene, kemiğini kendi-
lerine uygun görmektedirler.
Öğretmen ve öğrenci arasõn-
da birbirini besleyen simbiyo-
tik bir ilişkinin temelleri de
atõlõr.
Üstelik bağõmlõ kişi hem
kontrol edilen hem de kontrol
eden konumlarõnda salõnõmlar
yapabileceği için öğretmen de
bağõmlõlõktan paçasõnõ kurta-
ramaz. Kendisi de bağõmlõ
duruma sürüklenebilir. Kime
bağõmlõ? Elbette öğrencisine.
Kendimize bağõmlõ kõlmayõ
eğitim diye algõlayan biz ye-
tişkinler, gençleri kontrol et-
mekte o kadar başarõlõyõz ki al-
tõnda sevgiyi görmek zorlaşõ-
yor. Ahmet’i simge kişi olarak
seçersek “Acaba diyorum,
hayranlığımız Ahmet’e mi
yoksa başarılarına mı?..”
Bunu sorgulamakta yarar var.
Çoğu kez insan kendinde ol-
mayanõ arar.
Başarõlõ yalnõz insanlarõ gör-
düğümde kendini uyuşturmuş
olabilir diye düşünürüm. Çün-
kü fazla başarõ bazõ kere insa-
nõ boğabilir.
Eğer eğitim dizgemizde de-
ğişim/dönüşüm istiyorsak bu
tür bağõmlõlõk ilişkilerinin far-
kõna varmak bile önemli bir
adõmdõr. Çünkü farkõndalõk dö-
nüşümden önce gelir.
Eğer eğitim dizgemizde değişim/dönüşüm istiyorsak bu
tür bağõmlõlõk ilişkilerinin farkõna varmak bile önemli bir
adõmdõr. Çünkü farkõndalõk dönüşümden önce gelir.
Muzaffer GÜRBOĞA Eğitimci-yazar
Öğretmen Bağõmlõlõğõ
Karşılaştırma Ölçütü Lise Türü Türkçe Sos. Bil.-1 Mat.-1 FenBil.-1
Ham puan ortalamasõ Lise 17.0 13.0 9.9 4.5
Meslek Lisesi 11.1 9.0 4.0 2.9
15 ve üzerinde ham Lise 64.3 45.2 31.1 14.4
puan alanlar (%) Meslek Lisesi 31.6 22.6 6.9 2.5
Edebiyat-Sosyal Sos.Bil.-2 Matematik-2 FenBil.-2
Cevap Sayı Yüzde Cevap Sayı Yüzde Cevap Sayı Yüzde Cevap Sayı Yüzde
Veren Veren Veren Veren
79.952 1.017 1.3 71.683 1.918 2.7 31.883 173 0.54 20.462 32 0.16
Tablo 1: ÖSS 2007’ye göre meslek liselerinin başarõ durumlarõ
(a) Testlerdeki ortalama ham puanlarõ ve 15 ve üzerinde ham puan alanlarõn yüzdeleri
(b) Sõnavõn ikinci bölümünden, 15 ve üzerinde ham puan alan meslek lisesi çõkõşlõlarõn sayõ ve yüzdeleri
(Meslek lisesi çõkõşlõ toplam aday sayõsõ: 307.766)
PENCERE
Yedi?..
Kırık dökük bir tatil sürecinden sonra ‘ilk yazı-
mın konusu ne olsun’ diye düşünürken yine ta-
kıyyeci iktidar imdadıma yetişti...
Meğer AKP iktidara geçeli yedi yıl olmuş...
Zaman ne çabuk geçiyor...
Ama biz takıyyecilerin hakkını yemeyelim.
AKP, Gül’üyle RTE’siyle az zamanda çok bü-
yük işler yaptı...
Ne yaptı?..
Bir köşe yazarının kaleminin ucuna hemen ta-
kılıverenler neler?..
Bir yazar, yedi yılın sonundaki toplam hanesi-
nin çizgisini çektiği zaman ilk akla gelen nedir?..
Ekonomi yüzde 13 küçülüverdi..
Kim yaptı bunu?..
Tayyip mi?..
Gül mü?..
Bülent mi?..
Ekonomi yüzde 13 küçülünce -ne gariptir- bi-
zimkiler yüzde 13 büyüyüverdiler...
Öyle ya bu ülkenin hesabı AKP’den sorulmaz...
Kimden sorulur?..
Türkiye Cumhuriyeti devletinde her dört genç-
ten biri işsiz...
Kimin marifeti bu?..
Kimin suçu?..
Yineliyorum:
Bir ülkede her 4 gençten 1’i işsiz kalınca he-
sabı kimden sorulur?..
İktidardan mı?..
İktidar koltuğunda kasım kasım oturan herif-i
naşeriflerden mi?..
Yoksa bunların her biri yerle yeksan oldukları-
na göre, Türkiye Cumhuriyeti devletinde hesap
sorulacak kimse yok mudur?..
Oh ne âlâ memleket...
İddiaya bakılırsa demokrasi var...
Ama işsizin hesabını iktidara soracak emekçi
muhalefeti yok...
Ya öğretim?..
Ya eğitim?..
Tartışmasız ortaya çıktı ki eğitim son yedi yıl-
da iyice çökmüş...
Peki, sorumlu kim?..
Suçlu kim?..
Öğretmenin canına okumak yetmedi, öğren-
cinin de canına okundu...
Son yedi yılda ortalıkta kasım kasım kasılan bir
Milli Eğitim Bakanı vardı...
Şimdi nerede o?..
AKP iktidarı bu Milli Eğitim Bakanı’yla son ye-
di yılda öğretimi toprağa iyice gömmedi mi?..
Geriye ne kaldı?..
‘Yedi’ yıllık iktidardan geriye bir sözcük kaldı:
‘Yedi’...
Peki, kim yedi?..
Sorulur mu?..
Hısım, akraba, taallukât, yenge, yeğen, damat,
yandaş, yalaka kim varsa yedi...
Yiyerek yedinci yıla ulaştılar AKP kodamanları...
Şimdi ne yapıyorlar?
Memleketi tümüyle satıyorlar...
Hiç utanma arlanmaları da yok, ortalıkta dola-
şıp nutuk atıyorlar...
Eğer bir süre sonra bugünlerin tarihi yazılırsa
özeti tek tümcedir:
- AKP yedi yılda ne varsa yedi...
Bu marifetlerinden dolayı hepsini tebrik ederiz...
Tatilden sonra ilk yazının başlığına koyduğum
‘yedi’ sözcüğü zamanı vurgulayan bir rakamı de-
ğil, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde lüpçülüğün da-
niskasını vurguluyor...