24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Adalet, Dev Salon İster! O kurlarõn anõmsayacağõ gibi, he- men her yõl ÖSS sonuçlarõ açõklandõğõnda tüm dikkatler, sõnav birincilerine odaklan- makta ve sõnavlarõn ilk ve or- taöğretimdeki eğitim sistemi için işaret etti- ği gerçekler göz ardõ edilmektedir. Bu yõl, çar- põcõ sonuçlarla yüz yüze gelinmesi nedeniyle görsel ve yazõlõ basõn ilk kez fotoğrafõn bü- tününe eğildi. Derece alan öğrencilerin ya- nõnda sõnavda sõfõr alan öğrenci sayõsõyla il- gilenilmeye başlandõ. Sorun elbette sõnavda sõfõr puan alan 30 bine yakõn öğrenciyle sõ- nõrlõ değil. ÖSS, yükseköğretime öğrenci seçmenin ya- nõnda, ortaöğretimde verilen eğitim kalitesini de test etmektedir. 1974’ten beri geliştirilen bu merkezi sõnav, kamuoyunun ve eğitim- cilerin güvendiği bir ölçme aracõ niteliğin- dedir. ÖSS’nin, öğrencilerin akademik ba- şarõlarõnõ ölçmede, PISA ve TIMSS gibi ulus- lararasõ değerlendirmelerle örtüşen sonuçlar vermesi, sistemin güvenilirliğini kanõtlayan bir başka göstergedir. ÖSS sonuçlarõndan sonra özellikle MEB yetkililerinin “ÖSS müfredatla örtüşmüyor, sonuçlar eğitim sistemi için bir gösterge olamaz” şeklindeki açõklamalarõ dayanaksõzdõr. Bu tür yaklaşõmlar, acõ olan bir gerçeği ha- sõr altõ etmenin ötesinde bir anlam ifade et- mez. Önce, ÖSS 2009’un bazõ çarpõcõ sonuçla- rõnõ özetleyelim. Bu yõl ÖSS’ye 1 milyon 350 bin 124 aday başvurdu. Sõnavõn ilk bölü- münde, 9. sõnõf ve önceki müfredattan dört ayrõ alanõn her birinden 30 sorunun sorulduğu testlerin ortalamasõ: Türkçe: 14.1, Sosyal Bi- limler: 11.4, Matematik: 9.0, Fen Bilimleri: 4.0. Türkiye genelinde başarõ puanõ geçen yõ- la göre 4 puan azaldõ. Sõnava girenler arasõnda, son sõnõftaki öğ- renci oranõ yükselmesine karşõlõk, lise müf- redatõnõ kapsayan testlere cevap veren öğrenci oranõ artacağõ yerde düştü. 29 bin 907 öğ- renci, sõnavda hiç soru çözemedi. Bu sayõ, test türlerinde çok daha yüksek. Fen Bilimlerin- den: 704 bin 712, Matematikten: 251 bin 324 öğrenci bir tek soru bile çözemedi. Sõnavõn ilk bölümü, 9. sõnõf ve öncesinde kazanõlan bilgi ve becerileri kapsadõğõndan, bu veriler, temel fen bilimleri ve matematik eğitiminde büyük sorun olduğunu göster- mektedir. Türkçe ve sosyal bilimlerden dik- kate değer sayõdaki adayõn bir soru bile çö- zememiş olmalarõ, sorunun sadece matematik ve fen bilimleri ile sõnõrlõ olmadõğõnõ gös- termektedir. ÖSS’de bir tek soru bile çözemeyen ve sa- yõlarõ yüz binlerin üzerinde olan bu öğren- cilerin lise diplomasõ sahibi olduğu dikkate alõnõrsa, bunun ne kadar düşündürücü oldu- ğu görülür. İlköğretim sonrasõ liseye devam edemeyen ve lise sonrasõ ÖSS’ye girmeyen öğrenciler hesaba katõldõğõnda bu sayõlarõn hangi değerlere yükseleceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu öğrenciler 12 yõllõk eği- timleri boyunca ne ile meşgul edilmişlerdir? Sõnõflarõnõ nasõl geçmişler, 50 ve üzerinde- ki başarõ notuyla lise diplomasõnõ nasõl al- mõşlardõr? Türk eğitim sistemi az sayıdaki öğrenciyi iyi eğitiyor ancak… Sonuçlarõn çarpõcõ olan bir başka yönü, ham puan aralõklarõndaki dağõlõm ile ilgilidir. 30 sorunun sorulduğu Fen Bilimleri -1 testinde 20 ve üzerinde soru çözenlerin oranõ sadece yüzde 6.4 iken, 19-10 arasõnda soru çözebi- lenlerin oranõ yüzde 10.5, 9-0.5 arasõnda so- ru çözenlerin oranõ yüzde 28, hiç soru çö- zemeyenlerin oranõ yüzde 55’tir. Matematik- I için bu oranlar sõrasõyla yüzde18, yüzde 20, yüzde 42 ve yüzde 20’dir. Görüldüğü gibi, matematik ve fen alanõn- da, istatistik kurallarõ ile hiç uyuşmayan bir dağõlõm söz konusudur. Bunun açõk anlamõ şudur. Türk eğitim sis- temi az sayõda öğrenciyi iyi eğitmesine kar- şõlõk, çok sayõda öğrenci neredeyse eğitim sü- recinin dõşõndadõr. Oldukça çarpõcõ olan bu durum, eğitimdeki fõrsat eşitsizliğinin bir gös- tergesi olup Türk eğitim sisteminin belki de en zayõf halkasõdõr. Geçen yõl, yükseköğretim kontenjanlarõnõn boş kalacağõ endişesiyle lisans ve ön lisan- sa girişte uygulanan baraj puanlarõ 20 puan düşürülmüştü. YÖK bu yõl da, dolaylõ yol- dan baraj puanlarõnõ yeniden düşürmek zo- runda kaldõ. Böylece 145 puan barajõ için 120 sorudan 12 soruyu, 165 puan barajõnõ aşmak için 180 sorudan 36 soruyu çözmek yeterli görüldü. Başka bir ifadeyle, 10 üzerinden 2 alanlar sõnavõ kazandõ kabul edildi. Bu durum ister istemez yükseköğretimde eğitimin kalitesi- ni etkileyecek. Üniversiteler, son iki yõlda kar- şõ karşõya geldikleri aşõrõ kontenjan sorunu ile baş etme mücadelesi verirken bu nitelik sorununu çözebilecek mi? Bence bu çok zor. Bugün ortaöğretimde na- sõl sorun yaşanõyorsa aynõ sorunun yüksek- öğretimde yaşanmasõ kaçõnõlmaz görülüyor. Sonuç ÖSS sonuçlarõ, lise mezunu olarak sõnava başvuran 1.3 milyonun üzerindeki adayõn, önemli bir bölümünün, bilgi düzeyi ve bil- giyi kullanma becerisi bakõmõndan, lise, meslek lisesi hatta ilköğretim okulu mezu- nu yeterliliğinde olmadõğõnõ göstermektedir. Eğitimin amacõ elbette sõnavlarda yüksek puan almak değildir. Eğitimin temel amacõ her şeyden önce iyi yurttaş, iyi insan yetiş- tirmek, topluma, bilimin yol göstericiliğine inanan, çağdaş düşüncelerle bezenmiş bi- reyler kazandõrmaktõr. Akademik başarõda bütünlemeye kalan eğitim sistemimiz bu alanda ne kadar başa- rõlõdõr? Bunu da günlük yaşantõmõzda görü- yor ve yaşõyoruz. Sonuç olarak ÖSS 2009 so- nuçlarõ ve öteki göstergeler, eğitimdeki ni- teliğin dibe vurduğunu bir kez daha işaret et- mektedir. Eğitimde gelinen bu sonucun mağ- duru, geleceğimiz olan çocuklarõmõz, dola- yõsõyla ülkemiz, sorumlularõ ise başta Milli Eğitim Bakanõ olmak üzere, eğitim sürecin- de yer alan herkestir. Eğitimin Bugünkü Durumu... Prof. Dr. İsa EŞME Eski YÖK Başkanvekili SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Dev-Yol davası otuz yıl sonra sonuçlanacak mı? Eski Dev-Yol’cular bir yerde buluşmuşlar, otu- zuncu yılı kutlamışlar. En sonunda aklanmasalar da dava yine de düşecek... Otuz yıl süren bir dava!.. O yıllar içinde tutuk- lananlar, aylarca, yıllarca hapis çilesi çekenler!.. Filmlerde görüyoruz. Yirmili yaşların devrimcile- rinin altmışlı yaşlardaki sevinçlerini!.. Sonunda kur- tuluyoruz diye mi, yoksa o yıllardaki çabalarımız boşuna gitmiş, diye mi? Dev-Sol, Dev-Yol aydın gençlerin bir başkaldı- rışıydı. Geriliğe, haksızlığa, ezilmişliğe... Gerçek bir adalet arayışı, gerçek bir düzen arayışı, eşit- lik, doğruluk, insanlık arayışı.. Her türlü güçlüğü alt etmeye çalışarak... Otuz yıl süren sonuçsuz bir dava!.. Ergenekon adını verdikleri dava da otuz yıl sü- recek mi? Görünen o! Yüzlerce sanık, şüpheli insan Silivri zindanlarında... Ne toplum biliyor ne de kendile- ri hangi suçun cezasını çektiklerini! Savcılar bili- yor mu? O uzun mu uzun iddianamelerin biri or- taya atılıyor, ardından biri daha!.. Gazetemizin değerli bir yazarı, hepimizin kardeşi Mustafa Balbay yüz günleri doldurdu. Gazete- ciliğin gereklerini yapmış, suçsa? Daha ötekiler, her biri için ağır suçlamalarla doldurulmuş iddia- nameler bakalım yeni dev salonda nasıl bir bir iş- lenecek, gerçekler nasıl ortaya çıkarılacak? Ben Yassıada Mahkemeleri’ni izleyenlerde- nim. Orası da bir spor salonuydu. Yüzlerce mil- letvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı ve Ge- nelkurmay başkanını suçlu sandalyesinde izledik. Hepsi adalet önünde hesap verdiler. İçlerinden üçü asıldı, yüzlercesi hapishanelerde çile doldurdu. Şimdi bir kez daha Türkiye’nin aydın takımı yar- gıçlar önünde... Ya aklanacak ya da daha ağır ce- zalara çarptırılacak! Zaten bir yıla yakın bir süre zindanda kapatılmak ağır bir ceza değilmiş gibi!.. Ne yaptığını, ne gibi bir suç işlediğini de bilme- den... Yüzlerce sanık ya da şüpheli, yüzlerce avukat, yüzlerce izleyici, sanık yakını!.. Yassıada duruşmalarını izleyen biri olarak bu ye- ni duruşmayı da izlemek isterdim. Yıl 1960’tı, şim- di 2009!.. Yarım yüzyıl kadar bir zaman geçmiş, dönüp dolaşıp yine benzer bir büyük salona gel- mişiz!.. Milletvekillerini, bakanları, başbakanları de- ğil, bu kez profesörleri, rektörleri, dekanları, ge- neralleri, yazarları, aydınları, hekimleri, hukukçu- ları yargı önüne çıkarıyoruz!.. Koskoca spor salonları, yeniden ağır suçla- malarla karşılaşan insanların hesap verdiği yerlere dönüştürüldü... Elli yıl önce de şimdi de... Yassıada duruşmalarını radyodan izlerdik, şim- di o da yok!.. Adalet işleri kapalı kutularda uygu- lanıyor! Gazetelere yansıtılan, iktidardaki beyle- rin istedikleri!.. Yeni mahkeme salonu kutlu olsun. Adalet dar yerlere sığmaz! Koskoca dev salonun demokra- simiz açısından yararlı olmasını dilerim!.. Çelik Gülersoy’u Anarken... Y aşamõ boyunca İstanbul’u gü- zelleştirmek, bu eşsiz kentimizin binler- ce yõllõk mirasõnõ koru- mak için insanüstü çaba harcayan, “Kalpaksız Kuvvacı”, bilge insan Çelik Gülersoy’u yiti- reli altõ yõl oldu. 6 Tem- muz 2003 tarihi İstan- bullularõn ve İstanbul’a gönül verenlerin acõlõ günüdür. “Gri renk İstanbul’a hiç yakışmıyor” de- mişti bir söyleşimizde. Ne çok çaba harcamõş- tõ bu güzel kentimizi gri renkten kurtarmak için. Onun önerilerine, yaz- dõklarõna ne acõdõr ki kimse kulak asmadõ. Toplumumuza yeni bir yaşam biçimini yerleş- tirmeye çalõşan kimi çevreler, vurguncular, kolay para kazanma yo- lunu seçenler onun giri- şimlerini engellemek için her türlü çabayõ har- cadõlar. Çelik Gülersoy, İs- tanbul’un dört tablodan oluştuğunu yazar. Bi- rinci tablo: Roma ve Bi- zans, ikinci tablo: Os- manlõ, üçüncü tablo: Cumhuriyet, son tablo- yu ise “ortada” tanõm- larken tarihi yapõlarõ yağmalanan, doğasõ acõ- masõzca yok edilen bu kentimizin yavaş yavaş elden gittiğinden yakõ- nõr. İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Beyoğlu’nun saymakla bitmeyen çekiciliği, ge- ce gündüz sürüp giden renk dolu yaşamõ Çelik Gülersoy gibi beni de her dönemde etkilemiş- tir. Çelik Gülersoy bir söyleşimizde Beyoğ- lu’nu şöyle anlatmõştõ: “En sevdiğim şey- lerden biri, tenha bir pazar günü Beyoğlu yamacının Tophane’ye indiği meydancıkta bulunmak ve çevreyi teneffüs etmektir. Ve- nedik Sarayı, İtalyan Okulu karşılarında yi- ne öyle bir yapı ve ar- kada Fransız Mahke- mesi’nin yüzü fiyonk- lu, kurdeleli biblo ya- pısı. Bozulmadan önce bu şehrin ne kadar zengin olduğunu an- lamayanlar oraya git- sin. Biraz Roma, biraz Paris. Ama İstan- bul’da. O kadar İs- tanbul ki az ötede Ka- rabaş Camii, selvileri ve basit, sevimli yapı- sıyla yukarıda belki biraz üşümüş olan ru- humuzu, üstüne nane ufalanmış bir köy çor- bası gibi ısıtır.” Beyoğlu’nda ve İs- tanbul’da her şey yerli yerinde kalsaydõ, bu eş- siz kent günümüzde farklõ bir görünüm ka- zanõrdõ. Değişim yalnõz Beyoğlu’nda değil İs- tanbul’da da sürüp gi- diyor. İstanbullu dostlar da bu baş döndürücü değişimi seyretmekle yetiniyorlar. Çelik Gülersoy 2009 yõlõnõn İstanbul’unu iyi ki görmedi. İstanbul’un günümüzde yankesici- lerin, hõrsõzlarõn, dini pazarlayanlarõn ve kap- kaççõlarõn cenneti oldu- ğunu görseydi çok üzü- lürdü. Yalnõz İstanbul’un de- ğil ülkesinin de sorun- larõnõ kendisine dert edi- nen Gülersoy’un gönül- den bağlandõğõ Musta- fa Kemal için söyledi- ği şu sözlerini nasõl unu- tabiliriz? “En ileri toplumla- rın ve ülkelerin bile, ancak birkaç yüzyıl sonunda başarabil- dikleri bir düzeni Ata- türk, olağanüstü ira- desi ile, Türkiye’ye birkaç yılın içinde sun- du. Hangi ülkede, kan- lı bir savaşın hemen ardından, ateşten çık- mış bir komutan, her biri bir barış, sanat ve güzellik bahçesi olan müziğin, tiyatronun, operanın, perdelerini açabilmiştir?” Kemalizm için de şöyle demişti: “Bu bir ekol değil, bir yoldur, bir sentezdir. Bak, ona gönülden bağlıyım. Çünkü ben o mutlu dönemi yaşadım, gör- düm.” Çelik Gülersoy, her dönemde “gelene ağam, gidene paşam” diyen, “keyifli ve tatlı” yaşam sürmeye alõşmõş kimi sorumsuzlara da şöyle seslenmişti: “En garibi, bu yola düşenlerin çoğunun, dünkü sosyalistler olu- şu. Yeni dünyaları için, dünkü Cumhuriyeti her şeyi ile kemirme- leri gerekiyor. Yap- tıkları bu.” İstanbul’dan bana yazdõğõ 3 Nisan 2000 ta- rihli mektubunda şöyle demişti: “Bendeniz Cidde’ye gelemeyeceğime göre, İstanbul’da tekrar gö- rüşebilmek umuduy- la saygılar ve sevgiler sunarım. Tabii daha iyi bir randevu yeri Seine kıyısı olabilir!” Değerli dostum Çe- lik Gülersoy’u saygõyla anõyorum. Daver DARENDE Emekli Diplomat-Yazar
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear