Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2009 CUMARTESİ
6 HABERLER
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Gündem Saptırma
Kurnazlığı
Günümüz Türkiye’sinde akıl sağlığımızı, man-
tık tutarlılığımızı koruyarak yaşayabilmek çok
güç.
Toplumsal gündem hızla değişiyor.
Bir konu tam olarak irdelenip anlaşılamadan or-
taya bir başka konu çıkıyor ya da çıkarılıyor.
Bu arada değişmeyen şeyler ise yerli yerlerin-
de durmakta.
Örneğin işsizlik, yoksulluk, örneğin PKK.
Örneğin kaplumbağa adımlarıyla ilerliyor gibi gö-
rünen bir tuhaf siyasal dava.
Örneğin gizli ve açık Kuran kursları.
Örneğin AKP’nin değişmeyen gerici eğitim po-
litikası.
Örneğin Türban, Taksime cami yaptırma inadı..
vb.. vb.. vb…
Bunlar yerli yerlerinde durmaktayken ve bir ye-
nilik olarak “mayın temizleme” konusu tartışıl-
maktayken son birkaç günün en önemli gündem
konusunu birdenbire, bu gündemi yaratan kişinin
kendi sözleriyle, “faşizan bir yaklaşımın neticesi”
olarak “farklı etnik kimlikte olanları ülkemizden kov-
muş olmamız” oluşturuyor….
Sözlerin sahibi ardı sıra da “Acaba kazandık mı?”
diye soruyor…
Kazandık mı, kazanmadık mı bilmem...
Fakat bu sözleri söyleyen ve sonrasında da “Ka-
zandık mı?” diye soran kişinin kazandığı kesin.
Çünkü böylelikle ve öncelikle gündemdeki ye-
ni konunun yönünü kurnazca değiştirmiş oluyor.
Bu konu neydi?
Suriye ile sınırımızdaki mayınların temizlen-
mesi işini bir başka ülke eliyle mi, kendi olanak-
larımızla mı yapmalıyız?
Bunu kendi olanaklarımızla yapabilmemiz müm-
kün mü?
Başka ülke eliyle yapılırsa bu ülke hangisi olmalı,
karşılığında ne verilecek?
Çünkü işin sonrası çok daha önemli.
Orada muazzam genişlikte, organik tarım ya-
pılmasına elverişli bir alan kazanılıyor.
Ve söz konusu olan, tartışılan şey de tam ola-
rak buydu: Mayınların temizlenmesi karşılığında
bu toprakların bu işi yapacak yabancı ülkenin kul-
lanımına yaklaşık yarım yüzyıl için verilip veril-
memesi…
Daha doğrusu irdelenip tartışılması, bir sonu-
ca ulaşılması gereken asıl konu buydu…
Gelin görün ki gündem bir anda değişti, ya da
kurnazca saptırıldı.
CHP’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin iflah olmaz
karşıtları “faşizan” sıfatını bir anda daha da uç nok-
talara götürdüler.
Konu bu değilmiş, kime ne!..
Çünkü yeni bir saldırı konusu ele geçirilmişti.
Çünkü Türkiye devletinin gelmiş geçmiş ve var
olan en faşist devlet, Türkçe konuşan ve kendi-
lerine Türk diyen kimselerin de en alçak insanlar
oldukları hükme bağlansa mutlu olacaklar.
Bir tekinin ve bu arada aklı başında olması ge-
rekenlerin çoğunun bile aklına şu sorular gelme-
di:
Biz şimdi bunları niye tartışıyoruz?
Konumuz azınlıklar ve onlara yapılanlar mıydı?
Mayın temizleme işini, farklı etnik kökenden bir
TC yurttaşının sahip olduğu bir şirket üstlendi de
buna karşı çıkıldığı için mi “azınlık” ve “faşizanlık”
konuları gündeme oturdu?
Yoksa adı geçen İsrail ya da falan yabancı ül-
ke insanları bizim “azınlık” cemaatlerimiz içinde
yer almaktadırlar da haberimiz mi yok?
Sözü biraz daha uzatırsam ben de saçmalamaya
başlayacağımı hissediyorum…
Gündemi saptırmayı başaran kişi, bunu ger-
çekten kurnazlıkla mı, belli bir amaçla mı, yoksa
bir mantık sığlığı ve karışıklığı nedeniyle mi ya-
pıyor?
Bu soruların yanıtını bilmiyoruz…
Fakat sonuçta gündem saptırılmış, asıl sorular
boğuntuya getirilmiştir.
Söz konusu mayınların temizlenmesine kendi
olanaklarımız yeterli midir, başkasına mı temiz-
leteceğiz?
Böylece elde edilecek muazzam büyüklükteki
(ve sınırımızdaki) topraklar üzerinde organik tarım
yatırımlarını kendimiz mi yapmalı, yoksa bu top-
rakları (hem de yarım yüzyıllığına!) İsrail’in (ya da
bir başka ülkenin) kullanımına mı sunmalıyız?
Asıl sorular bunlar değil miydi?
TYS üyelerinin dikkatine: Bugün örgütü-
müzün genel kurulu toplanıyor. 230 delege sa-
yısına ulaşılamazsa genel kurul toplanama-
yacak ve sendikamızın varlığı tehlikeye gire-
cek. Arkadaşlar, bugün saat 10.00-11.00 ara-
sında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti - Cağaloğlu
adresindeki genel kurul salonunda mutlaka bu-
lunmalıyız.
ataolb@cumhuriyet.com.tr
Faks: (0212) 343 72 64
13 üniversiteye rektörlüğün istemi üzerinde kontenjan verilirken, 9 üniversiteye istem dõşõ 2. öğretim programõ açõldõ
YÖK’ün ilahiyat cömertliği
MAHMUT LICALI
ANKARA - YÖK, 2009-2010
akademik yõlõ için 23 ilahiyat fa-
kültesine üniversite yönetimlerinin
taleplerinin üzerinde kontenjan ver-
di. 23 ilahiyat fakültesi için üniver-
sitelerin artõş istemi toplam 3 bin 840
kişi iken, YÖK bu fakültelere 5
bin 620 kontenjan ayõrdõ.
YÖK, 13 üniversiteye rektörlüğün
isteminin üzerinde ilahiyat konten-
janõ verirken, 9 üniversiteye ise is-
temi dõşõnda ilahiyat ikinci öğretim
programõ açõldõ. YÖK Başkanõ Prof.
Dr. Yusuf Ziya Özcan döneminde
4 tane ilahiyat fakültesi açõlmasõna
karşõn, ilahiyat kontenjanlarõ yak-
laşõk 7 kat artarak 813’ten 5 bin
620’ye çõktõ.
YÖK’ün önceki gün yaptõğõ Ge-
nel Kurul Toplantõsõ’nda aldõğõ ka-
rarla 2’si (Iğdõr ve Şõrnak üniversi-
teleri) bu yõl ilk kez öğrenci alacak
toplam 23 ilahiyat fakültesinin
13’üne üniversite yönetimlerinin
taleplerinin ortalama 2-3 katõ ora-
nõnda kontenjan artõşõ yapõldõ. 23
üniversitenin YÖK’e ilettikleri kon-
tenjan talebi 3 bin 840 kişi iken,
YÖK ilahiyat fakültelerine toplam 5
bin 620 kontenjan verdi.
İlahiyat fakültelerinin yeni açõlan
ve mevcut ikinci öğretim program-
larõnõn kontenjanlarõ yüzde 322 ora-
nõnda artõşla 577’den 2 bin 435’e çõ-
karõlõrken, birinci öğretim prog-
ramlarõ ise yüzde 51 oranõnda artõ-
rõlarak 2 bin 103’ten 3 bin 185’e
yükseltildi.
YÖK, üniversite yönetimlerinin is-
tememesine karşõn Atatürk, Cum-
huriyet, Dicle, Eskişehir Osmanga-
zi, Hitit, İstanbul, On Dokuz Mayõs,
Rize ve Süleyman Demirel üniver-
sitelerindeki ilahiyat fakültelerine
ikinci öğretim programlarõ açtõ. İs-
tem dõşõ açõlan ikinci öğretim prog-
ramlarõyla yaklaşõk 1500 kişilik
kontenjan artõşõ yapõldõ.
YÖK geçen yõl ilk kez uygula-
maya koyduğu ve 7 ilahiyat fakül-
tesinde açtõğõ ikinci öğretim prog-
ramlarõyla 577 kişilik bir kontenjan
artõşõ yapmõştõ.
Talebin üstündeki kontenjanlar
YÖK üniversitelerin istekleri dõ-
şõnda ilahiyat kontenjan artõşõ yap-
tõ. 300 kontenjan talep eden Atatürk
Üniversitesi’ne 500 kontenjan veri-
lirken, Cumhuriyet Üniversitesi 120
isterken 300, Dicle Üniversitesi 150
isterken 400, Dokuz Eylül Üniver-
sitesi 320 isterken 400, Eskişehir Os-
mangazi Üniversitesi 50 isterken
100, Hitit Üniversitesi 150 isterken
250, İstanbul Üniversitesi 150 is-
terken 300, Marmara Üniversitesi
370 isterken 500, On Dokuz Mayõs
Üniversitesi 120 isterken 240, Rize
Üniversitesi 120 isterken 200, Sa-
karya Üniversitesi 200 isterken 240,
Süleyman Demirel Üniversitesi 120
isterken 240 ve Uludağ Üniversite-
si 320 isterken 400 ilahiyat fakülte-
si kontenjanõ verildi.
Özcan döneminde 7 kat arttı!
AKP iktidarõ döneminde YÖK
Başkanlõğõ’na getirilen Prof. Dr.
Yusuf Ziya Özcan döneminde
2007-2008 akademik yõlõnda 813
olan kontenjanlar önce 3 kat artõrõ-
larak 2008-2009 akademik yõlõnda 2
bin 680’e yükselildi. Önceki gün de
alõnan kararla 2 bin 680 yaklaşõk
yüzde 110 artarak 5 bin 620’ye
çõktõ. Böylece Özcan döneminde
ilahiyat fakültelerinin kontenjanla-
rõ yaklaşõk 7 kat artmõş oldu.
‘DİN ADAMI İHTİYACININ ÜZERİNDE ÇIKTI’
YÖK üyesi Bülent Serim, ilahiyat fakültelerinin
rekor artõşõna karşõ oy yazõsõyla itiraz etti. Serim, ila-
hiyat fakülteleri öğrenci kontenjanlarõnõn din adamõ
ihtiyacõ üzerine çõkarõlmasõnõn laik eğitim ilkesiyle
bağdaşmadõğõnõ belirterek, “Son yıllarda, liyakatın
yerine, kamu görevine atanmada dini referansın
ölçüt olarak alınmasının yarattığı sorunlar, bir
Türkiye gerçeği olarak ortadadır. Bireysel ve bu
yolla toplumsal yaşam tarzının ve laik Cumhuri-
yet rejimi temellerinin değiştirilmeye çalışılması,
bu sorunların başında gelmektedir. İlahiyat fa-
külteleri öğrenci kontenjanlarının arttırılması ile
bu sürece katkıda bulunulmasının doğru ve ye-
rinde olmayacağını düşünüyorum” dedi.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Türk
Tabipleri Birliği (TTB)
Uzmanlõk Dernekleri Eş-
güdüm Kurulu, hükü-
meti “Tam Gün” yasa
tasarõsõndan vazgeçmeye
çağõrdõ. TTB’den yapõ-
lan yazõlõ açõklamada,
“Bu yasayla, hekimle-
rin çalışma koşulları-
nın, ister kamuda ister
özel sağlık kuruluşla-
rında olsun, giderek
ağırlaşacağını öngör-
mek yanlış olmaz” de-
nildi.
TBB, Sağlõk Bakanlõ-
ğõ’nca hazõrlanan ve 27
Mayõs’ta TBMM’ye su-
nulan “Tam Gün” yasa
tasarõsõyla ilgili yazõlõ
açõklama yaptõ. Açõkla-
mada, düzenlemenin,
“güvencesiz ve kayna-
ğının ne olacağı belirsiz
bir ücretlendirme” ve
esnek çalõşma sistemiy-
le tam gün çalõşma zo-
runluluğu getireceği vur-
gulandõ.
“Tam Gün” yasasõy-
la özelde büyük hastane
zincirlerine, kamuda
özelleştirilme yolundaki
üniversite ve devlet has-
tanelerine ucuz iş gücü
sağlanmasõnõn planlan-
dõğõna dikkat çekilen
açõklamada, şu görüşle-
re yer verildi:
“‘Tam Gün’ uygula-
ması, Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun anlaşma
yapmadığı, başta mua-
yenehaneler olmak
üzere, büyük hastane
zincirlerinin dışındaki
sağlık kuruluşlarını ka-
panma durumuna ge-
tirecek; hekimleri, dü-
şük ücretle ve güven-
cesiz olarak, özel has-
taneler ile ‘özerkleşti-
rilmiş’ kamu kurum-
larından birini tercih
etmeye zorlayacaktır.
Bu yasayla, hekimle-
rin çalışma koşulları-
nın, ister kamuda ister
özel sağlık kuruluşla-
rında olsun, giderek
ağırlaşacağını öngör-
mek yanlış olmaz. ‘Tam
Gün’ yasasıyla, üniver-
site ve eğitim hastane-
lerinin önüne konul-
mak istenen temel he-
def, nitelikli sağlık hiz-
meti sunulması, eğitim
ve araştırmaların ni-
teliğinin yükseltilmesi
değil, bir işletme anla-
yışıyla yönetilecek olan
sağlık kurumlarına da-
ha fazla kazanç sağ-
lanması, daha fazla iş-
lem yapılarak döner
sermaye gelirlerinin
arttırılmasıdır.”
Sağlõk çalõşanlarõ için
getirilen “performans”
uygulamasõnõn da eleş-
tirildiği açõklamada,
“hizmet başı ödeme sis-
temi olarak değerlen-
dirilebilecek” perfor-
mans uygulamasõnõn, tõp
fakültelerinde “hasar
oluşturacağı”na dikkat
çekildi. “Tam Gün” ça-
lõşma düzeninin bu şek-
liyle ülkenin yararõna ol-
mayacağõ vurgulanan
açõklamada, “Hüküme-
ti bir an önce bu yasa
tasarısından vazgeç-
meye çağırıyor, bunun
yerine hekimler ve di-
ğer sağlık çalışanları
için emekliliğe yansı-
yan, kalıcı özlük hak-
ları ve insani yaşam
koşulları yaratan, özel-
de çalışanlara da dile-
dikleri kurumda çalış-
ma olanağı sağlayan,
emeğe saygının göste-
rildiği bir düzenleme-
den yana olduğumuzu
bildiriyoruz” denildi.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
‘Tam gün’ tasarısı
geri çekilsin ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Çankaya
Belediye Başkanõ Bülent
Tanık, belediye hizmet
binasõnõ Kõzõlay’da 12 yõl-
dõr atõl durumda bulunan
Kõzõlay binasõna taşõmak
için çalõşma yaptõklarõnõ
açõkladõ. Tanõk, “Kızılay
Derneği ile görüşüyo-
ruz. 25 yıllık kiralama
ya da satın alma konu-
sunda karar verecek-
ler” dedi.
Çankaya Belediye Baş-
kanõ Bülent Tanõk ve Çan-
kaya Belediye Başkan
Yardõmcõsõ Ali Ulusoy,
Hacettepe Üniversite-
si’nin Sõhhiye Yerleşke-
si’nde bulunan Park Res-
toran’da düzenlediği basõn
toplantõsõnda belediyenin
çalõşmalarõ hakkõnda bil-
gi verdi. Çankaya’nõn nü-
fusunun 800 bin olduğu-
nu kaydeden Tanõk, diğer
ilçelerden çalõşmaya gelen
yurttaşlar ile Çankaya’nõn
nüfusunun gündüzleri 2
milyona ulaştõğõnõ kay-
detti.
Bu nedenle Çankaya’da
yaşanan bir sorunun bütün
Ankara’yõ ilgilendirdiğine
işaret eden Tanõk, dünya-
nõn hiçbir ilçesinde 300
bin öğrenci ve 12 üniver-
site bulunmadõğõna dik-
kat çekti.
Belediyenin bazõ mali
sõkõntõlarõ olduğunu belirten
Tanõk, belediyenin mev-
cut borçlarõnõn toplamõnõn
bir yõllõk bütçelerinin al-
tõnda olduğunu söyledi.
‘Borçları ödüyoruz’
Tanõk, borçlarõn bele-
diyenin ödeme kapasite-
sini aşacak durumda ol-
madõğõnõ ve bu borçlarõ sõ-
raya sokarak ödeyecekle-
rini belirtti. Tanõk, Çan-
kaya Belediyesi’nin yeni
bir hizmet binasõ arayõ-
şõyla ilgili olarak da Kõ-
zõlay Derneği’nin Kõzõ-
lay Meydanõ’ndaki bina-
sõnõ satõn almayõ düşün-
düklerini ve dernek yö-
neticileriyle bu konuda
görüştüklerini kaydetti.
Çankaya Belediyesi’nin
Kõzõlay binasõna taşõn-
masõnõn Kõzõlay’a ticari
açõdan bir hareketlilik ge-
tireceğini anlatan Tanõk,
bunun da esnafõn yaşadõ-
ğõ ekonomik sõkõntõyõ aş-
masõna katkõ sağlayaca-
ğõnõ söyledi.
Kızılay’a taşınmak istiyoruz
İstanbul Haber Servisi - Şeytanõn
Avukatõ lakabõyla tanõnan Fransõz ceza
avukatõ Jacques Verges, devrik lider
Saddam Hüseyin’in avukatlõğõnõ yap-
mamõş olmanõn pişmanlõğõnõ yaşadõğõnõ
söyledi. Verges, 21. yüzyõlda adaletin de-
ğil, estetiğin galip geleceğini belirtti.
Verges ayrõca davalarda kimi zaman bir
insanõn değil, bir ideolojinin yargõlandõ-
ğõna dikkat çekerek “Sanığın her zaman
bir insan olarak algılanması gerekiyor,
bir ideolojinin temsilcisi olarak değil”
diye konuştu.
Hukukçular Derneği’nin davetiyle Tür-
kiye’ye gelen Verges, Türkiye’de Cum-
hurbaşkanõ için yargõ yolunun önünün
açõlmasõ hakkõnda “Bu tip davalardaki
soruşturmalar siyasilerin kendi iç çe-
kişmelerinden kaynaklanmaktadır.
Fransa’daki tüm siyasi partiler aynı
metotları kullanmışlardır. Bir taraf
iktidara geçtiğinde diğer tarafı yenmeye
çalışır mutlaka. Bu gibi davalarda el-
bette ki dokunulmazlığın sona ermesini
beklemek normaldir” diye konuştu.
Kimi davalarda teröristi savunurken ba-
zõ davalarda da mağduru savunduğunu
anõmsatan Verges, “Teröristin kendi
nedenlerini incelemek çok ilginçtir be-
nim için. Aynı zamanda mağdurun dra-
mını hissetmek de beni zenginleştir-
miştir” dedi. Verges, devam eden Erge-
nekon davasõna ilişkin, “Bu tür davalar
tüm demokratik ülkelerde olur” de-
ğerlendirmesinde bulundu.
Adalet değil estetik galip gelecek
Hayatõnõ sistemlere karşõ mücade-
leyle geçirdiğini belirten Verges, ge-
nel olarak “terörist”, “toplum düş-
manı” gibi yaftalarla anõlan müvek-
killerini savunurken yaptõğõ işe hep
inandõğõnõ ve onu sanat olarak algõla-
dõğõnõ ifade etti.
Verges, Baader Meinhof mensupla-
rõndan Cezayirli direnişçilere, Filistinli
özgürlük savaşçõlarõndan Çakal Car-
los’a kadar, “sistem karşıtlarını” sa-
vunurken de başarõlõ olmasõnõ sağlayan
etkenin, “estetiğin galip geleceğine yü-
rekten inanması” olduğunu belirtti.
Verges, “Galip gelecek olan este-
tiktir, adalet değil. Zafer, dosyada-
ki aynı öğelere dayanarak, jürideki
kişilerin en çok özdeşleşebileceği öy-
küyü anlatanın olacak. İşte benim
adalet anlayışım. İtiraf ediyorum ki
tuhaf bir anlayış ve beni kara kurt-
lar sürüsünde ak bir kurda dönüş-
türmeye yetiyor” diye konuştu.
‘Saddam’ısavunmadığımapişmanım’
Şeytanõn Avukatõ olarak tanõnan Fransõz ceza avukatõ Jacques Verges,
kimi davalarda insanlarõn değil, ideolojilerin yargõlandõğõna dikkat çekti
ERDAL ÖZCAN
ÇORLU - CHP Kõrklareli Milletveli
Tansel Barış, AKP’li belediyelerde
çalõşan Türk-İş ve DİSK’e üye işçile-
rin belediye başkanlarõnõn baskõsõyla
Hak-İş’e geçmeye zorlanmalarõnõ
TBMM gündemine taşõdõ.
İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn ya-
nõtlamasõ istemiyle bir soru önergesi
veren Barõş, bu konuda daha önce ver-
diği soru önergelerine yanõt alamadõ-
ğõnõ anõmsattõ. Barõş, 29 Mart yerel se-
çimlerinin ardõndan Türk-İş ve
DİSK’e bağlõ sendikalara üye olan iş-
çilerin Hak-İş’e bağlõ sendikalara geç-
meleri konusunda, baskõlarõn devam et-
tiğini, şikâyetlerin arttõğõnõ belirte-
rek, baskõyla sendika değiştirmeye
çalõşmanõn suç olduğunu vurguladõ. İş-
çilerin istedikleri sendikayõ seçme
özgürlüklerinin ellerinden alõndõğõna
dikkat çeken Barõş, Atalay’a özetle şu
sorularõ yöneltti:
? 2002 yılından bugüne kadar
Türk-İş ve DİSK’e bağlı sendika-
lardan istifa ederek, Hak-İş Sendi-
kasına üye olan işçi sayısı ne ka-
dardır?
?Örneğin Çarşamba’da 100’ü aş-
kın, Isparta’da 120’yi aşkın işçilerin
bu nedenle iş akitlerinin feshedil-
diğini biliyor musunuz?
? AKP’li belediye başkanlõklarõnda
çalõşan Türk-İş ve DİSK’e bağlõ sen-
dikalara üye işçilere yönelik, ‘Bundan
böyle AKP’li belediyelerde çalışan
işçiler Hak-İş’e bağlı sendikalardan
başka bir sendikaya üye olamaz’ di-
ye bir genelge yayõnlayõp, belediye
başkanlarõnõ da baskõ yapma yükünden
kurtarmayõ düşünüyor musunuz?
CHP’Lİ BARIŞ
Sendikal
baskı
Meclis
gündeminde
Jacques Verges.
Çankaya Belediye Başkanõ Bülent Tanõk, Kõzõlay’a hareketlilik geleceğini söyledi:
Tanık basın toplantısında belediye çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi.
Kültür müdürüne 2. telif cezası
ORDU (Cumhuriyet) - Telif haklarõnõ korumak
ana görevlerinden biri olan ancak kitabõnda bir
fotoğraf sanõtçõsõnõn fotoğraflarõnõ izinsiz
kullandõğõ için daha önce 2 yõl hapis ve 50 bin TL
para cezasõna çarptõrõlan Ordu İl Kültür ve Turizm
Müdür Yardõmcõsõ Muzaffer Günay, aynõ suçtan
ikinci kez ceza aldõ. Eski İl Kültür ve Turizm
Müdürü Günay, sanatçõ Mehmet Şenocak’õn
fotoğraflarõnõ kendi hazõrladõğõ “Tarihi, Kültürü
ve Doğasõ ile Ordu” adlõ kitapta kulandõğõ için
Ordu 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 2 yõl hapis
ve 50 bin TL para cezasõna çaptõrõlmõştõ. Cezasõ
18 aya indirilerek tecil edilen ve 41 bin 666 TL
para cezasõ ödemeye mahkûm edilen Günay,
kitabõn ikinci baskõsõnõ da yapõnca hakkõnda
yeniden dava açõldõ. Mahkeme heyeti Günay’õ 8
bin 320 TL para cezasõna çarptõrdõ.