Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Çankaya’daki eveliyor geveliyor, ama önlem-
leri bir türlü açıklayamıyor.
Muhalefet de üzerine gidiyor: Söyle, tarihsel fır-
satın içeriğinde ne var?
Çankaya’da derin sessizlik!
Gerçek ortaya çıktı. Meğer Çankaya’daki
AKP’linin üst perdeden atıp doluyu tutturmaktan
başka hiçbir anlama gelmeyen tarihsel fırsatın içi
boşmuş!
Galiba yalnız muhalefet ile medya değil…
Başbakan RTE de merakla, heyecanla Çanka-
ya’daki “kardeşinin” fırsatın içeriğini açıklaması-
nı bekledi, belki de hâlâ bekliyor.
Şırnak’ta önceki gün 6 şehit verdiğimiz mayınlı
saldırıdan iki gün önce “Askersel operasyonlar
durdurulmalı, yoksa terör saldırılarının arkası ge-
lir” diyen DTP Eşbaşkanı Ayna Emine’ye mi?..
…Yoksa son terör saldırısından hemen sonra,
önceki gün yaptığı yazılı açıklamada “Her kim ki
silahsız bir çözüm arzuluyorsa mutlaka ama mut-
laka elini tetikten çekmelidir” diyen DTP’nin öte-
ki Eşbaşkanı Ahmet (Kürt) Türk’e mi?..
Ya da aman acele edelim, önümüze gelen ta-
rihi fırsatı kaçırmayalım diyen, içi kof açıklama-
ların sahibi cumhurbaşkanına mı.. inanalım? Ki-
me?
Talihsiz bir ülke. Devleti temsil eden Çanka-
ya’daki nereye varacağını hesaplayamadığı açık-
lamalar, söylemlerle kamuoyunu heyecanlandı-
rıyor ve sonra.. iktidarla muhalefet bu açıklama-
nın, söylemin arkasında neler olduğunu birbirine
sorar duruma düşüyor.
Bir başbakan var; bir numaralı devlet sorunu
üzerinde son günlerdeki -moda tabiriyle- açılımla
ilgili hiçbir şey söylemiyor.
Başka dallarda geziyor. Aklı fikri muhalefete çat-
makta.
Güneydoğu’da, Suriye sınırında 500 küsur ki-
lometrelik alandaki mayınları temizleme işini ya-
bancı firmalara ihale etmeye hazırlanan tasarı üze-
rinde muhalefetin gerçekçi eleştirilerine yanıt ye-
tiştirmeye çalışıyor.
Öne sürülen karşı görüşlerde haklı yönler var
mı yok mu? Başbakanı asla ilgilendirmiyor.
Çıkmış bir yerde kürsüye, saldırgan üslupla so-
ruyor RTE:
“Güneydoğu’da mayınlı toprakları İsrail’e peş-
keş çekeceksin diyorlar. Var mı kanıtın?”
Var: Daha önceki yıllarda, 2004’te Maliye Ba-
kanlığı mayın temizleme olayını ihaleye çıkardı.
İptal edilen ihaleye İsrail ve İsrail’le bağlantılı fir-
malar katıldı.
Yeni yasa ile aynı firmaların ihaleye girmeye-
ceklerini kim garanti edebilir?
RTE muhalefete soruyor: “Mayın temizleme ile
ilgili bir öneriniz var mı?”
Var! Muhalefet, Güneydoğu’da Suriye sınırın-
daki toprakların mayınlardan arındırma işinin, NA-
TO’nun bir kuruluşu olan, birçok ülkede mayın-
ları başarıyla temizleyen NAMSA adı şirkete ve-
rilmesini öneriyor.
Hükümet bu öneriye de karşı çıkıyor. O zaman
akıllara, hükümetin mayın işini daha önce sap-
tadığı hangi yabancı firmaya vereceği sorusu ta-
kılıyor.
Hükümetin ret gerekçesi, NAMSA’nın yüksek
fiyatlar verdiğine dayanıyor.
Oysa -Baykal’ın açıkladığına göre- CHP şir-
ketten fiyat almış. NAMSA’nın mayınlı bölgenin
metrekaresini bir Avro’ya temizleyeceğini bildir-
miş. Yılda 60 milyon dolar!
Yani? Başbakan bir kıt’adan diğerine durma-
dan uçsun, Emine Hanım ve kızlarıyla ve bir de
yalakalarıyla daha rahat etsin diye alınan lüks uça-
ğın bedeli kadar.. yılda 60 milyon dolar!
AKP içinde de rahatsızlığın başladığı, RTE’nin
muhalefete esip savurduğu, her öneriyi reddedip
karşı çıkanlara veryansın ettiği saatlerde mayın
tasarısı komisyona geri çekildi.
Mayın temizleme ve temizlenen arazinin kul-
lanımı işinin ayrı ayrı ihale edilmesinde uzlaşma
arayışları sürüyor.
Tasarı 2 Haziran’da genel kurulda yeniden ele
alınacak. O gün öğreneceğiz:
Toprakların işlenmesi Türk vatandaşlarına mı...
Mayın temizlenmesi yabancılara (İsraillilere) mı?
...Kime peşkeş çekilecek?
SAYFA30 MAYIS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET
19HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 25
Edirne Y 25
Kocaeli PB 27
Çanakkale PB 25
İzmir PB 29
Manisa PB 29
Aydın PB 30
Denizli B 31
Zonguldak PB 23
Sinop PB 22
Samsun PB 25
Trabzon B 23
Giresun PB 25
Ankara PB 29
Eskişehir Y 28
Konya Y 25
Sıvas PB 22
Antalya B 30
Adana B 32
Mersin B 29
Diyarbakır B 32
Şanlıurfa B 32
Mardin B 27
Siirt B 27
Hakkâri B 20
Van B 20
Kars B 18
Oslo A 24
Helsinki A 16
Stockholm A 26
Londra A 22
Amsterdam A 22
Brüksel A 21
Paris A 21
Bonn Y 19
Münih Y 22
Berlin Y 22
Budapeşte Y 18
Madrid Y 32
Viyana Y 17
Belgrad Y 18
Sofya Y 18
Roma Y 23
Atina Y 26
Zürih PB 21
Moskova Y 24
Aşkabat Y 31
Astana B 24
Taşkent B 38
Bakû PB 20
Bişkek Y 31
Tiflis A 21
Kahire B 29
Şam A 34
Ülkemizini batı kesim-
leri parçalı ve çok bu-
lutlu, Batı Karadeniz’in
iç kesimleri, Edirne,
Tekirdağ, Bilecik, Kü-
tahya ve Konya çev-
releri öğle saatlerin-
den sonra kısa süreli
ve yerel olmak üzere
sağanak ve gökgürül-
tülü sağanak yağışlı,
diğer yerler az bulutlu
ve açık geçecek.
Faşistler ve neofaşistler ara-
sındaki en önemli benzerliklerden
biri “Tarihin yeniden yazılmasıdır”.
Çünkü her ikisi de ideolojileri-
ni kurmak ve geliştirmek için
gerçek tarihi saptırır ve yeniden
yazar.
Tabii klasik faşistler bunu
milliyetçiliği yüceltmek ve kut-
samak, neofaşistler ise tam
tersine milli bilinci güçsüzleştir-
mek ve yok etmek için yapar.
Milliyetçilik ile klasik faşizm,
küreselleşmecilik (uluslararası-
cılık, beynelmilelcilik, enternas-
yonalizm) ile neofaşizm arasın-
da ince bir çizgi vardır:
Bu ince çizgi demokratik hak
ve özgürlüklerin varlığıyla çizilir.
Demokratik hak ve özgürlük-
leri geliştirmeyen, bunlara saygı
duymayan milliyetçilik faşizme,
küreselleşmecilik ise neofaşiz-
me gider.
Aslında gerek milliyetçilik ge-
rek küreselleşmecilik, demokra-
tik toplumlar için bir tehlike de-
ğil, bir erdem bile sayılabilir.
Milliyetçilik, toplumu oluşturan
bireylerin ortak bilincini ve birlikte
yaşama iradesini oluşturur.
Küreselleşme ise (enternas-
yonalizm) toplumun çağdaş de-
ğerlerden kopmamasını, birey-
lerin, kendi toplumlarıyla birlikte,
tüm insanlıkla da özdeşleşmesini,
meslek, sınıf ve demokratik bi-
linçlerinin gelişmesini sağlar.
Milliyetçiliği ya da küreselleş-
meyi (küreselleşmeciliği) ulusal ya
da uluslararası sermayenin bas-
kısıyla, denetimsiz sömürüsüyle
bütünleştirdiğiniz zaman ortaya
faşizm ve neofaşizm çıkar.
Tarihi yorumlamakta üç klasik
hata vardır:
1) Tarihe sadece ırkçı-milli-
yetçi açıdan bakmak.
2) Tarihe sadece dinci-mez-
hepçi açıdan bakmak.
3) Tarihe, o zamanın koşulla-
rını, uygarlık düzeyini, üretim ve
devlet biçimlerini, ülkeler arası et-
kileşimi yok sayıp karşılıklılık il-
kesini ihmal ederek bakmak.
Faşistler birinci hatayı, neo-
faşistler üçüncü hatayı (bile-
rek) yapar, her ikisi de işlerine
geldiği zaman ikinci hataya da
başvurur.
Türk Devrimi, Anadolu İhtilali,
Kurtuluş Savaşı, Atatürk Dev-
rimleri, Bağımsızlık, Aydınlan-
ma, Cumhuriyet, Çağdaşlaş-
ma…
Adına ne derseniz deyin, Tür-
kiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu,
20. yüzyılın en büyük ve en
önemli siyasal, toplumsal ve kül-
türel dönüşümlerinden biri, bel-
ki de bu dönüşümlerin en önem-
lisidir.
Antiemperyalist Kurtuluş Sa-
vaşı da öyledir, Aydınlanmacı,
Cumhuriyetçi Atatürk Devrim-
leri de.
Bu niteliği ile yakın tarihimiz,
milliyetçiliğin yüceltilmesine ve
kutsanmasına, yani klasik fa-
şizm tarafından kullanılmaya
çok daha uygundur.
Ama, o sırada olmayan bir
“milli bilincin” yaratılması gibi bir
sorunu da yaşamasına karşın,
genç Cumhuriyet, hedef olarak
çağdaşlığı benimsediği için, Mus-
solini ve Hitler örneklerini de
kabul etmeyerek faşizme itibar
etmedi, demokrasi yolunda iler-
ledi, çok partili düzene geçti.
Türkiye, faşizme itibar etme-
di ama demokratik yapı içinde
milli bir bilinç oluşturmayı ba-
şardı.
İşte neofaşistlerin saldırdığı
milli bilinç, Cumhuriyet’in bu de-
mokratik başarısıdır.
Şimdi neofaşistler tarihi ye-
niden yorumlamaya ve yazmaya,
böylece yozlaştırmaya çalışıyor.
Amaç, zaten kendine güveni
tartışmalı olan, “Biz adam olma-
yız” söyleminin sık sık duyuldu-
ğu bir toplumdaki özgüveni, mil-
li bilinci zayıflatmak, yok etmek.
Neofaşistlerin tarih tezleri ve
eleştirileri yarına!
ekongar@cumhuriyet.com.tr
www.kongar.org
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Neofaşizm IV:
Tarihi Yeniden Yazmak
1. KOŞU: F: Aksi Çocuk (2), P: Kenanbey
(3), PP: Uludoğan (5), S: Özgenim (1).
2. KOŞU: F: Cankayakõzõ (2), P:
Sonbahargülü (10), PP: Nevalkõz (7), S:
Saçanhan (9).
3. KOŞU: F: Nestor (10), P: Duhan (6), PP:
Ertekin (4), S: Akman (3).
4. KOŞU: F: Canmuradiye (4), P: Gülpare
(9), PP: Gülbiz (8), S: Yõlmazkaya (12).
5. KOŞU: F: Hermitage (6), P: Platin (10),
PP: Princess Özden (4), S: Murphy (1).
6. KOŞU: F: Kõzõl Ateş (2), P: Bay Medya
(3), PP: Magadan (6), S: Bronx (4).
7. KOŞU: F: Lovely Blaze (5), P: Monza
(9), PP: Arsuz (8), S: Fitruka (1).
8. KOŞU: F: Kutay (9), P: Bahşeden (15),
PP: Ayberk (3), S: Nazlõserim (7).
ALTILI GANYAN
10 4 6 2 5 9
6 9 10 15
4 8 3
3 12 7
12 14
9 12
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
sırtı dağ, önü ova, çevresi yayla, güzel bir yerleşim
yeridir Güney kasabası.
Pankart, beni ister istemez aldı çocukluğuma gö-
türdü. T-onlarca anım geçti gözümün önünden...
Burdurlu hemşerilerim bir süre de olsa beni bu-
günlerden epeyce uzaklaştırdı.
Doğduğum kasaba deyince ilk, pınarları aklıma ge-
lir. Çelik gibi suyu vardı. Suyun içinden taş toplama
yarışı yapardık. Yazın en sıcak günlerinde bile 5’in üs-
tüne çıkan olmazdı. Öylesine soğuktu...
İlkokul üçüncü sınıftaydım. Babam, ovanın orta-
sındaki harman yerinin kıyısındaki tarlamızda bir ku-
yu açtırdı. İki bileğim kalınlığında su çıktı. Suyun mik-
tarını böyle ölçmeyi, büyüklerimden öğrenmiştim.
Yaz tatilinde arkadaşlarımla oynamak yerine, kıyı-
sı sulu tarlamıza gitmeyi yeğler olmuştum. Uzunlu-
ğu 7-8 adım, eni 3-4 adım bir havuzumuz vardı. Su
sabaha kadar havuzu doldururdu. Günün ilk ışıkla-
rıyla birlikte soluğu burada alırdım. Hafif sabah rüz-
gârı suyun üstünde ince dalgalar oluşturur, henüz fer-
siz güneş ışığı dalgaların arasında parlar sönerdi. Bir
süre izler, sonra havuzun tıkacını açardım. Biber, do-
mates, patlıcan fidelerini sulamak, sonra mısırlara geç-
mek gerekirdi.
Tıkacı çeker çekmez fırlayan su koşaradım arkla-
ra giderdi. Benim de en büyük keyfim suyu izlemekti.
Önündeki ufak tefek tümsekleri, taşları kıvrıla kıvrıla
dola çıka aşardı. Sonra biberlere doğru sapardı. O top-
rağın suyu emip doyması, hâlâ gözümün önündedir...
Su, çevresi yüksek toprakla beslenmiş fidelerde zor-
lanırdı. Önce duraklar, usul usul yükselir, toprak se-
viyesine çıkınca yoluna devam ederdi. Oracıkta iki ko-
lumun oluşturduğu çember büyüklüğünde bir gölcük
oluşurdu. Biberlerin, domateslerin keyfine diyecek yok.
Sanki suyu içişlerini hissederdim.
Ben gölete dalmışken bir bakmışım su almış ba-
şını gidiyor. Koşar yetişir, birlikte yürümeye devam
ederdim. Derken bir yükselti daha... Su yine durak-
lar, dolar, sonra engeli aşıp yoluna devam ederdi.
O gün, çocuk aklımla şöyle düşünürdüm:
Asıl olan suyun akması. Su akmaya devam ettiği
sürece, önüne çıkan engel ne olursa olsun dolup yük-
selecek ve o engeli geçecek... Demek ki hayat da
akan su gibi olmalı... Eğer su akmazsa, durursa, en-
gel küçük olsa bile, hatta önünde hiç engel olmasa
bile bir yere gidemez...
İnsan da öyle...
Eğer kendisini akan bir su gibi hissederse, karşı-
laştığı güçlükleri aşmasını bilir. Öyle değilse, bir su
birikintisi gibi ise, akmak bir yana, kirlenir...
Bu çocukluk anım, yaşamımın pek çok diliminde
aklıma gelmiştir. Ne zaman aşılması zor bir engelle
karşılaşsam, akan suyu düşünmüşümdür...
Mayıs 1971’de ilkokul bitmek üzereyken Burdur
depremini yaşadık. Okullar, evler büyük hasar gör-
dü. Babam, “Çocuklarım okumalı” dedi, Nazilli’ye am-
camların yanına göçtük. Ortaokul-lise yıllarım bura-
da geçti.
Son günlerde Nazilli’de yaşayanların ömrü ile ilgi-
li haberler izliyorum, okuyorum. Nazilli’de çok anım
var, bir başka mektupta anlatırım. “En uzun yaşayanlar
Nazilli’de” haberleri ilk şu sözü aklıma düşürdü:
Ege’nin ovalarından yağ, dağlarından bal akar.
Zeytinin ve incirin yurdu Ege’yi en iyi anlatan söz-
lerden biri budur. İnciri, şeftaliyi dalından yemenin ta-
dı, keyfi anlatılmaz, yaşanır...
Menderes Ovası’nın kıyısındaki, dağların kuytu-
sundaki Nazili, Ege’yi en iyi anlatan yerlerden biridir...
Burdurlu hemşerilerimin pankartı, beni aldı, o anı-
dan bu anıya sürükledi...
Doğduğum yerin anılarını şöyle bir silkeledim; ya-
zılabilecek 30’u aşkın öykücük çıktı.
Biri akan suydu...
Eğitimim, mesleğim gereği pek çok ilde yaşadım.
Ankara’ya yerleştim. Nüfus kütüğümü Burdur’dan hiç
almadım. Almayı da düşünmedim...
Toroslar’ın eteğinden doğan bir su, nereye akar-
sa aksın kaynağını unutur mu?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - TBMM Genel Kuru-
lu’nda önceki gün kabul edilen ya-
sayla, “askerlik yapmama” ve
“izin almadan yabancı ülke va-
tandaşlığına geçme” Türk va-
tandaşlõğõnõ kaybetme nedenleri
arasõndan çõkarõldõ.
Türk Vatandaşlõğõ Yasasõ’na
göre, Türkiye içinde veya dõşõn-
da Türk vatandaşõ evli anne ve ba-
badan doğan çocuk, Türk vatan-
daşõ anne ve yabancõ babadan ev-
lilik dõşõnda doğan çocuk, Türk
vatandaşõ sayõlacak. Türk vatan-
daşlõğõnõ kazanmak isteyen bir ya-
bancõ, yasada belirtilen koşullarõ
taşõrsa bu hakkõ elde edebilecek.
Türk vatandaşlõğõnõ kazanmak
isteyen yabancõlarda “kendi mil-
li kanununa, vatansız ise Türk
kanunlarına göre ergin ve ayırt
etme gücüne sahip olmak, baş-
vuru tarihinden geriye doğru
Türkiye’de kesintisiz 5 yıl ika-
met etmek, Türkiye’de yerleş-
meye karar verdiğini davra-
nışlarıyla teyit etmek, genel
sağlık bakımından tehlikeli bir
hastalığı bulunmamak, iyi ah-
lak sahibi olmak, yeteri kadar
Türkçe konuşabilmek, Türki-
ye’de kendisinin ve bakmakla
yükümlü olduğu kişilerin geçi-
mini sağlayacak gelire veya
mesleğe sahip olmak, milli gü-
venlik ve kamu düzeni bakı-
mından engel teşkil edecek bir
hali bulunmamak” koşullarõ
Kapadokya Balons Şirketi’ne ait
İngiliz turistleri taşıyan sıcak
hava balonu bir başka balonun
sürtmesi sonucu Avanos içesinin
Zelve-Paşabağı mevkisi
arasında 50 metre yükseklikten
yere çakıldı. Olayda Kevin John
Beurle yaşamını yitirirken
balonun pilotu Mayk Mayner ile
yolcular Harry Dawson, Corel
Ceres, Suzi Lois, Michael Kaus,
Juilet Ruthbuas, Milcom Cold,
Jenny Mayce, Boyn Lois ve
soyadı belirlenmeyen David adlı
bir turist yaralandı. Olayla ilgili
açıklama yapan Nevşehir Valisi
Asım Hacımustafaoğlu,“Hava
şartları uçuş için oldukça
müsait, milyonda bir ortaya
çıkabilecek bir kaza. Bundan
dolayı büyük bir üzüntü
içerisindeyiz” dedi.
(SELAHATTİN ŞAHİN)
B A L O N K A Z A S I N D A
B İ R T U R İ S T Ö L D Ü
aranacak. Milli güvenlik ve ka-
mu düzenine engel oluşturacak
bir hali bulunmamak şartõyla, İç-
işleri Bakanlõğõ’nõn önerisi ve
Bakanlar Kurulu’nun kararõyla;
Türkiye’ye sanayi tesisleri ge-
tiren, bilimsel, teknolojik, eko-
nomik, sosyal, sportif, kültürel,
sanatsal alanlarda olağanüstü
hizmeti geçen ya da geçeceği
düşünülen kişiler, vatandaşlõğa
alõnmasõ zorunlu görülenlerle,
göçmen kabul edilenler Türk va-
tandaşlõğõnõ kazanabilecek.
Vatana bağlõlõkla bağdaşma-
yan eylemlerde bulunduğu için
Türk vatandaşlõğõ kaybettiri-
lenler Bakanlar Kurulu’nca, seç-
me hakkõnõ kullanarak Türk va-
tandaşlõğõnõ kaybedenler İçişle-
ri Bakanlõğõ kararõyla, milli gü-
venlik açõsõndan engel bir hali-
nin bulunmamasõ ve Türkiye’de
3 yõl ikamet etmesi koşuluyla
Türk vatandaşlõğõnõ yeniden ka-
zanabilecek. Türk vatandaşõyla
evlenmek, doğrudan Türk va-
tandaşlõğõnõ kazandõrmayacak.
Ancak bir Türk vatandaşõyla
en az 3 yõldan beri evli olan ve
evliliği süren yabancõlar, baş-
vurabilecek. Başvuruda gerek-
li şartlarõn taşõnõp taşõnmadõğõ il-
lerde oluşturulacak vatandaşlõk
başvuru inceleme komisyonun-
ca belirlenecek.
Türk vatandaşlõğõ, yetkili ma-
kam kararõ veya seçme hakkõy-
la kaybedilecek. Yetkili ma-
kam kararõyla Türk vatandaşlõ-
ğõnõn kaybõ, çõkma veya kay-
bettirme ya da vatandaşlõğõn ip-
tali ile gerçekleşecek. Türk va-
tandaşlõğõndan çõkmak için izin
veya çõkma belgesi isteyenlere
koşullu izin verilebilecek. Ya-
bancõ bir devlette Türkiye’nin
menfaatlarõna uymayan her-
hangi bir hizmette bulunup da bu
görevi bõrakmalarõ kendilerine
bildirilmesine rağmen bõrak-
mayanlar; Türkiye ile savaş ha-
lindeki bir devletin her türlü
hizmetinde Bakanlar Kuru-
lu’nun izni olmaksõzõn kendi
istekleriyle çalõşmaya devam
edenler; izin almadan yabancõ
bir devlet hizmetinde gönüllü
olarak askerlik yapanlar; İçişle-
ri Bakanlõğõ’nõn teklifi ve Ba-
kanlar Kurulu kararõyla vatan-
daşlõğõ kaybedecek.
DENİZ TATARER
Türkiye Gazeteciler Sendikasõ’nca (TGS)
hazõrlanan “Basın Hakları İhlalleri İzleme
Raporu”na göre 2009’un ilk 4 ayõnda çeşitli
yayõn kuruluşlarõnda görevli 29 gazetecinin,
haklarõndaki suçlamalar kanõtlanmamõş ol-
masõna karşõn tutukluluklarõ sürüyor. Türk Ce-
za Kanunu’nun (TCK) basõn ve ifade öz-
gürlüğünü tehdit eden en önemli maddesi olan
301’den Adalet Bakanlõğõ’na gönderilen 719
dosyanõn 73’üne ise soruşturma izni verildi.
TGS ve Avrupa Gazeteciler Federasyo-
nu’nun (EFJ) ortaklaşa yürüttüğü “Türki-
ye’de İfade Özgürlüğü: Değişim İçin Ga-
zeteciler Sendikası’nın Güçlendirilmesi”
programõ kapsamõnda hazõrlanan hak ihlalleri
izleme raporu 1 Ocak-30 Nisan 2009 döne-
mini kapsõyor. Rapora göre, yõlõn ilk 4 ayõn-
da altõ dergi ve gazete hakkõnda Terörle
Mücadele Kanunu uyarõnca toplatma ve
yayõmõnõ durdurma kararõ verilirken, Te-
lekomünikasyon İletişim Başkanlõğõ’nõn mart
ayõ verilerine göre 1631 internet sitesine eri-
şim engellendi. Radyo ve Televizyon Üst Ku-
rulu’nca (RTÜK) 89 radyo ve televizyon ku-
ruluşuna 129 uyarõ cezasõ verilirken, 35 ya-
yõn kuruluşunun çeşitli programlarõna ise 39
yayõnõ durdurma cezasõ verildi. Ayrõca aynõ
kapsamda 15 yayõn kuruluşu 22 kez farklõ
miktarlarda para cezasõna çarptõrõlõrken, bir
yayõn kuruluşuna 3 gün gelir getirici yayõn ya-
sağõ cezasõ verildi. 31 radyo ve televizyon ku-
rulu hakkõnda Yüksek Seçim Kurulu’na
(YSK) 41 şikâyet başvurusu yapõldõ. Küresel
ekonomik kriz nedeniyle Ekim 2008’den bu
yana işine son verilen gazeteci sayõsõ ise 800’ü
geçti.
TGS’ce hazõrlanan ‘Ocak-Nisan 2009 Dönemi Basõn Haklarõ İhlalleri İzleme Raporu’ açõklandõ
‘301’den 73 soruşturma’
Askerlik yapmayanlar
vatandaşlõktançõkarõlmayacak
Askerlik yapmayan
ve izin almadan
yabancõ ülke
vatandaşlõğõna geçenler
vatandaşlõktan
çõkarõlmayacak. Türk
vatadaşlõğõ kazanmak
isteyenler için de yeni
düzenleme yapõldõ
ERGENEKON SAYIYI ARTTIRDI
Yõlõn ilk döneminde, TCK’nõn “soruşturmanõn gizliliğine”
ilişkin düzenlemeleri içeren 285’inci maddesi uyarõnca gaze-
te ve gazetecilere yönelik açõlan dava sayõsõnda artõş olduğu
kaydedildi. Açõlan dava sayõsõnõndaki artõşa Ergenekon so-
ruşturmasõ hakkõnda yapõlan haberlerin neden olduğu da ra-
porda dile getirildi. 2009’un ilk dönemine damgasõnõ vuran Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “medyayõ boykot” çağrõsõ ve
7 milyon kişinin izinsiz dinlendiği yönündeki iddialar ve ga-
zetecilere yönelik “akreditasyon” engelleri de rapora girdi:
“Başbakan Erdoğan’õn boykot çağrõsõ, gerek Başbakanlõk ge-
rek ise Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn ‘akreditasyon’ uygulamasõ
gazetecilerin görevlerini yerine getirmesinde engel teşkil et-
mektedir. Dönemin Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’in tele-
fon dinlemelerine ilişkin açõklamalarõ dinlenen kişi sayõsõnõ ‘70
bin’ olarak küçültmesi haberleşme özgürlüğünün büyük ölçüde
devlet tarafõndan ihlal edildiğinin resmi ağõzdan ifadesidir.”