Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS 2009 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Başkan Obama ve
Filistin Sorunu
ABD’nin yeni başkanı Barack Obama’nın Be-
yaz Saray’a yerleşmesinin ünlü yüzüncü gününü
geride bırakmasının ardından, seçim öncesi ve he-
men sonrasında verdiği sözleri tümüyle yerine ge-
tirdiğini söylemek kuşkusuz, kolay değil. Ancak
öncelikle ele alacağı konular henüz çözüm süre-
cindedir ve zaman alacağından da kuşku yoktur.
Başkan Obama’nın, W. Bush ve ekibinin bı-
raktığı kötü mirasın enkazını bugünden yarına kal-
dırması kolay değil. Zira sorun kırk yılı aşkın bir
zamandan bu yana bölgedeki tüm savaşların kay-
nağında yer almaktadır. Bu yüzden Ortadoğu ba-
rışının anahtarı konumundadır. Bu niteliği ile de
öncelikle ele alınması gereken sorunların başın-
da gelmektedir.
Filistin sorununun çözüme ulaştırılmasının ço-
ğu zaman sıcak çatışmalara da yol açan sav-
saklanması ve sorunun kangren hale gelmesi, kuş-
kusuz, nedensiz değil. Aksi halde İsrail’in fiilen iş-
gali altında bulunan Filistin topraklarının Ku-
düs’ün tamamı dahil, hukuken de İsrail toprak-
larına katılması gibi artık art niyet olmaktan çıkan
bütünüyle haksız politikasının kırk yıldan bu ya-
na nasıl sürebildiğine geçerli yanıt vermek müm-
kün görünmemektedir. Bunda kuşkusuz, Arap
dünyasının soruna yeterince ağırlık koymakta ya-
ya kalmasının dışında ve başta ABD olmak üze-
re AB’nin, ne yaparsa yapsın İsrail’e arka çık-
masının belirleyici rolü olmuştur.
Sadece son on beş yıldan bu yana gündeme
gelen çok sayıda barış girişiminin hüsranla so-
nuçlanmış olması bile sözü geçen güçlerin tıpkı
İsrail yönetimleri gibi amaçlarının, sorunun çözüme
ulaştırılması değil, barışçı çözümün savsaklanması
olduğunu ortaya koymaktadır.
Gerçek şu ki W. Bush’un giderayak düzenlediği
Annapolis Konferansı ve o yılın sonuna kadar bir
Filistin Devleti’nin kurulacağıyla ilgili vaatleri, tıp-
kı Irak’ın işgalinin bahanesi muhayyel kitle imha
silahları ve El Kaide ile organik bağ kuyruklu ya-
lanı gibi kısa sürede ortaya çıkmıştır. Filistin ba-
rışı nasıl Ortadoğu’nun anahtarı ise bir Filistin dev-
letinin kurulmasının olmazsa olmazı da koloni-
zasyonun engellenmesi ve yeni yerleşimlerin de
ortadan kaldırılmasıdır.
Oysa uzun zamandır görülen, barış görüşme-
lerinin sürdüğü günler de dahil kolonizasyonun ve
Filistin topraklarını ve halkını parçalamaya yöne-
lik sözde güvenlik duvarının inşasının tüm hızıy-
la ve kesintisiz sürmesidir. Güvenilir kaynaklara
göre kolonizasyon bugün bile yılda 12 bin konut
yapımı hızıyla sürmektedir ve asla raslantısal de-
ğildir. Söz konusu olan, işgali kalıcı hale getirme
stratejisidir. Yerleşimler için hep yol güzergâhla-
rının, su yolları ve su musluklarının denetlendiği
yerlerin seçilmesi de keza raslantı değildir. İşga-
lin kalıcılığını sağlamanın yanı sıra belli bütünlü-
ğe sahip topraklarda kurulacak bir Filistin devle-
tini olanaksız hale getirmeye yöneliktir. 1958’de
hazırlanan Şaron planına göre İsrail’in bağımsız-
lık savaşı henüz bitmiş değildir. Şaron, Haaretz
gazetesinde çıkan söyleşisinde Filistin’in koloni-
zasyonunun tamamlanması için daha 50 yıla ih-
tiyaç olduğundan söz etmiştir. Ben Gurion’un for-
mülü ise daha açık seçik: “Sınırımız son çizgiyi çe-
keceğimiz yerdedir.” Kolonizasyonun bir diğer
önemli amacı ise işgal altındaki Filistin toprakla-
rını cepler halinde bölüp parçalayarak toprakla-
rın devamlılığını ortadan kaldırmak, böylece de
olası bir Filistin devletinin gerçekleşmesini im-
kânsız kılmaktadır. Gerçekten de İsrail, işgali al-
tındaki Filistin topraklarını halkıyla birlikte bölüp
parçalayarak toprak bütünlüğünü ve devamlılığı-
nı ortadan kaldırmıştır.
Ne var ki yine de her şey Başkan Obama’nın Fi-
listin sorununa nasıl yaklaşacağına bağlı görün-
mektedir. Örneğin İsrail Başbakanı Netanyahu ta-
bir caizse Obama ile görüşmesinde umduğunu bu-
lamamış, ABD’yi İran’a karşı kışkırtma girişimlerinde
de başarılı olamamıştır. Zira İsrail İran’ın nükleer
tesislerini bombalamaya heveslidir. Ne ki, bu he-
vesi kursağında kalmış görünmektedir. Başkan
Obama, sorunların diyalog yoluyla çözüme ulaş-
tırılması politikasını sürdürmeye niyetlidir. Netan-
yahu ise temelde bir Filistin devletinin kurulması-
na karşıdır. Üstelik buna razı olsa bile Filistin dev-
letinin adını bile duymak istemeyen aşırı sağcı or-
tağı Liberman’ın hışmından çekindiğinden eli
kolu bağlıdır. Ne ki bütün bunlara karşın yine de
“Filistinliler ve Suriye ile barış görüşmelerine ha-
zırım” demeyi de Obama’ya karşı tavır koymama
adına ihmal etmektedir. Sorun; Obama’nın iyi ni-
yeti dışında ABD politikasının Ortadoğu sorunu-
nu artık İsrail’deki barış karşıtı unsurların gözlüğü
yerine, ne ölçüde bölgenin istikrarı ve ABD’nin yük-
sek çıkarlarına uygun olarak bakacağında dü-
ğümlenmektedir. Başkanın 4 Haziran’da Kahire’de
Arap dünyasına hitaben yapacağı konuşma konuya
ışık tutacak.
Tamil’lere karşõ zafer, yüksek sivil kaybõ ve demokratik değerlerde keskin bir alçalma pahasõna geldi
Sri Lanka’nõn kötü örneği
BOBBY GHOSH
Sri Lanka’daki çatõşma
uzun süre boyunca dünya
çapõnda militan gruplar için
dersler sundu. Tamil
Kaplanlarõ; her yandaki
teröristlere intihar
bombacõlõğõnõn, çocuklarõn
asker yapõlmasõnõn, silah
kaçakçõlõğõnõn, propagandanõn
ve küresel diyasporanõn
kaynak toplamak için
kullanõlmasõnõn daha ustaca
veya gaddarca yollarõnõ
öğrettiler.
Brookings Enstitüsü’nde Irak
ve Afganistan analizcisi olan
Jason Campbell, Kaplanlarõn
“bugün dünya genelinde
görülen terörist taktiklerin
öncüleri olduğunu”
söylüyor. Ama şimdi
Kaplanlar yenildiğine göre,
dünya çapõndaki hükümetler
ve güvenlik güçleri Sri Lanka
hükümetinin başarõsõndan bir
şeyler öğrenmeyi deneyebilir.
Devlet Başkanõ Mahinda
Rajapaksa ve ordusu, uzunca
zamandõr gözden düşmüş olan
strateji ve taktikleri
benimseyerek, hem savaş
alanõnda hem de askeri okulda
gözden düşmüş olan isyanlarõ
bastõrabilme konusundaki
genel kanõyõ tersine çevirdi.
Bunlar Kaplanlara karşõ işe
yaramõş gözüktüğünden,
Pakistan’dan Sudan ve
Cezayir’e kadar, isyanlarla
sarsõlan diğer ülkelerde aynõ
yolu izleme isteği uyanabilir.
Oysa Rajapaksa’nõn zaferi
yüksek sivil kaybõ ve
demokratik değerlerde keskin
bir alçalma pahasõna geldi;
üstelik on yõllar boyunca
isyana zemin oluşturan etnik
dargõnlõklarõ giderebilecek
gibi değil.
Belki de Sri Lanka’nõn
başarõsõ başka yerlerdeki
siyasi liderlere ve askeri
komutanlara bir uyarõ
etiketiyle gösterilmeli: Bunu
evinizde denemeyin.
Rajapaksa’nõn kampanyasõ,
ABD’li General David
Petreaus’un Irak’ta
uyguladõğõ ve Afganistan’da
yürütmekte olduğu
kampanyayla bazõ ortaklõklara
sahip.
Aynõ Amerikalõ generalin
Irak’ta El Kaide ile savaşmak
için Sünni isyancõlarõ
kullanmayõ bildiği gibi, Sri
Lanka Devlet Başkanõ
Kaplanlar’õn bir ayrõlõkçõ
grubunu müttefiği haline
getirdi.
Colombo ve Washington
hükümetleri ile diğer Batõ
başkentleri, küresel yandaşlar
ağõndan Kaplanlara giden
para akõşõnõ kesmekte işbirliği
yaptõ. Ancak bunlarõn
ötesinde, Rajapaksa’nõn isyan
bastõrma doktrini geçmişte
kalmõş dönemden devşirilmiş
gibi gözüküyor. Temel ilkeler
şöyle:
Kaba kuvvet işe yarar:
Modern askeri akõl, saf kaba
kuvvetin isyanlarõ
bastõrmadõğõnõ ve uzun
vadede, siyasi ve ekonomik
güç paylaşõmõyla sosyal
uzlaşmanõn, çatõşmayõ
durdurmaya giden tek geçerli
yol olduğunu söyler. Fakat Sri
Lanka ordusu nihayette
Kaplanlarõ, son aşamasõ 2
yõldan fazla süren amansõz bir
askeri kampanya ile çökertti.
On yõllardõr, böyle sürekli bir
saldõrõ başka herhangi bir
yerde denenmedi.
Pazarlık yapma: En çok
Norveç tarafõndan olmak
üzere, hiçbir sonuca varmayan
bir dizi arabuluculuk
girişiminden sonra Rajapaksa,
pazarlõk yoluyla çözüm
arayõşlarõnõ tamamen bir
kenara attõ. Ordu üstün
duruma geçtikten sonra
Kaplanlar ile anlaşma
yapõlmasõ çabalarõ iyice
azaldõ.
İkincil zararlar kabul
edilebilir: Çatõşmalarõn son
aylarõnda Sri Lanka ordusu
sivil ve Tamil hedefleri
arasõnda hemen hemen hiç
ayrõm yapmadõ.
Çatõşmalardan kaçan
rehineler, ordu
bombardõmanlarõnda binlerce
masum sivilin öldüğünü
anlattõ. Modern askeri güçler
genel olarak çok sayõda sivil
öldüğünde savaşõ durdururlar.
Sri Lanka ordusu nadiren ara
verdi. (ABD istihbaratõna
yakõnlõğõyla bilinen araştõrma
şirketi ç.n.)
Stratfor’un analiz
direktörü Reva
Bhalla’ya göre
Rajapaksa’nõn “sivil
kayıplarını gözardı
etmesi” askeri
operasyonun
başarõsõnda kilit
öneme sahipti.
Eleştirenleri
sustur: Bir
demokrasi için, Sri
Lanka’nõn yakõn
zamandaki basõn
özgürlüğü sicili bir
utanç kaynağõ. Askeri
kampanya konusunda olmasa
bile, hükümeti sorgulamaya
kalkõşan gazeteciler tehdit
edildi, hõrpalandõ veya daha
kötü şeylerle karşõlaştõ.
Mücadeleci editör olan ve
Time dergisine de katkõ
sağlayan Lasanta
Vikrematung’un 8 Ocak’ta
öldürülmesi en uç noktayõ
oluşturdu.
Son aylarda çatõşmalar
yoğunlaşõrken, ordunun haşin
taktikleri ve sivil kayõplarõ
hakkõnda çok az haber
yapõlmasõnõ sağlamak için
gazeteciler ve uluslararasõ
gözlemciler bölgeden uzak
tutuldu.
Savaş cephesinden etraflõ
haber alõnamamasõ, ordunun
pervasõzlõğõna karşõ
uluslararasõ tepkinin, özellikle
de ABD’de, böylesi yumuşak
olmasõnõn sebeplerinden
biriydi.
ABD’deki Dõş İlişkiler
Konseyi’nin Güney Asya
uzmanõ Daniel Markey’e
göre, Rajapaksa 11 Eylül
saldõrõlarõ sonrasõnda terör
taktiklerini kullanan isyancõ
gruplarõn “artık özgürlük
savaşçıları olarak
adlandırılamayacakları”
yönündeki küresel görüş
birliğinden de faydalandõ:
“Kaplanlar bunu anlamadı
ve önemli bir bedel ödedi.”
Dünya genelindeki
isyancõlarõn Kaplanlarõn
düşüşünden çõkaracaklarõ bir
ders bu olabilir.
İngilizceden çeviren: Engin Esen
(Time dergisi internet sitesi, ABD,
20 Mayıs 2009)
Modern askeri akõl, saf kaba kuvvetin isyanlarõ
bastõrmadõğõnõ ve uzun vadede, siyasi ve ekonomik güç
paylaşõmõyla sosyal uzlaşmanõn, çatõşmayõ durdurmaya giden
tek geçerli yol olduğunu söyler. Fakat Sri Lanka ordusu
nihayette Kaplanlarõ, son aşamasõ 2 yõldan fazla süren
amansõz bir askeri kampanya ile çökertti. On yõllardõr, böyle
sürekli bir saldõrõ başka herhangi bir yerde denenmedi.
ARIEL COHEN
1990’lar Batõlõ enerji
firmalarõnõn Hazar petrol
ve gazõna hõzla el attõklarõ
yõllar oldu. Türkiye’ye gaz
taşõyan Bakû-Tiflis-Erzurum
hattõndan başka, Hazar boru
hattõ ortaklõğõ, Karadeniz’e
ulaşan Bakû-Supsa ve
Akdeniz’e ulaşan Bakû-Tiflis-
Ceyhan hattõ olmak üzere üç
önemli petrol hattõ inşa edildi.
O zamandan beri her şey ne
kadar çok değişti! Bugün
birçok faktör, daha önce
Batõ’ya gitmesi öngörülen
boru hatlarõnõ, Avrasya boru
hattõ rüyasõna dönüştürdü.
ABD başka yerlere, Irak’a,
İran’a, Afganistan’a,
Pakistan’a ve Arap-İsrail
diplomatik bataklõğõna
odaklandõ. Obama yönetimi
yoğun bir biçimde alternatif
enerjiye geçişin
avukatlõğõnõ yapõyor.
Avrupa enerji politikasõnõn
başõ boş. Bunlara ek, Hazar
enerji kaynaklarõnõ piyasaya
getirmek için gerekli olan
milyar dolarlõk yatõrõmlara
engel teşkil eden güçlü
ekonomik faktörler var.
Varili 50 dolara düşen
petrol fiyatlarõ 75 dolar
olduğu zamanki kadar cazip
değil. Küresel durgunluk ve
kredi sõkõşõklõğõ mevcut
finansman imkânõnõ büyük
ölçüde azalttõ.
Avrupa’daki enerji talebi
düşüşte. Ve Batõ’da özel
sektörde bu şartlar altõnda, bu
ölçekte büyük projelere
önderlik edecek şirketler yok.
Bu arada, Çin,
Kazakistan’daki hidrokarbon
şirketlerini peynir ekmek gibi
satõn alõp, Türkmenistan’da
doğalgaz tarlalarõ
geliştirirken, Rusya da,
Azerbaycan ve
Türkmenistan’õn enerji
ihracatõnõ köşeye sõkõştõrmaya
çalõşõyor.
Çin’e Türkmen gazõ ve Kazak
petrolü taşõyan, Akdeniz’e
Bakû-Tiflis-Ceyhan boru
hattõndan enerji pompalayan,
Hazar Denizi ve Orta Asya
çõkõşlõ çoklu boru hatlarõ,
enerji ihracatçõlarõnõn pazarlõk
kapasitesini artõrdõ.
Çin, enerji pazarõnda 400
kg’lik aç bir gorile dönüştü.
Yapõlmasõ planlanan, Doğu
Sibirya çõkõşlõ, Rus-Çin petrol
ve gaz boru hatlarõ Batõ’nõn
kaynaklarõnõ azaltabilir ve
Avrasya’daki ekonomik çekim
merkezinin daha da Doğu’ya
kaymasõna yol açabilir. Ayrõca
Rusya, Orta Asya ve Hazar
enerjisi için daha cazip bir
müşteri oldu. Türkiye’ye
Bakû-Tiflis-Ceyhan ve Baku-
Tiflis-Erzurum hattõnõn
kurulmasõnõn nedenlerinden
biri Rusya’nõn Avrupa’ya
ihraç ettiği enerjiyi çok ucuza
tedarik etmesiydi.
Kartlar ABD’nin
aleyhine gibi
Bugün enerji konusunda
Rusya’da monopol olan,
devlet şirketi Gazprom aldõğõ
gaz için daha iyi bir fiyat
ödüyor ve hatlarõnõn fazla
kapasite ile çalõşmasõyla
övünüyor. Bu yüzden Batõ’nõn
kontrolündeki doğalgaz boru
hatlarõna sağlanan gaz miktarõ
azaldõ.
Ekonomik durgunluğa rağmen
Rusya pazar payõnõ
koruyabilmek için,
Bulgaristan ve Türkiye’den
geçecek Mavi Akõm ve Güney
Akõm projelerinde ilerlemeye
devam ediyor. Gazprom,
Ankara üzerindeki etkisini en
yüksek seviyedeki ilişkileri ile
geliştiriyor.
Uzun zamandõr ihmal edilen
Avrasya enerji geçişindeki
Türkiye’nin rolü de son
derece önemli.
Türkiye ile yaşanan
uyuşmazlõk, Hazar
Denizi’ndeki Şahdeniz
doğalgaz projesinin
gecikmesine ve küçülmesine
yol açtõ.
Ankara, Rusya kontrolündeki
doğalgaza alternatif olarak
gündeme gelen Nabucco
projesinin karşõsõna
yõldõrõcõ koşullarla
çõktõ. İhraç etmek amacõyla
büyük miktarlarda tedarik
ettiği Azeri gazõnõ taşõyacak
ve aynõ zamanda Rus ve İran
gazõ için de kullanõlacak olan
Nabucco projesini
Türkiye’nin AB üyeliği ile
ilişkilendirdi. ABD ve
Avrupa, Avrasya gazõnõn
stratejik önemini daima
dikkate almalõdõr.
Dünyanõn başka yerlerindeki
kaynaklar tükenmek
üzereyken, bugün tehlikede
olan, değeri 4 trilyon dolara
varan bir enerji hazinesi. Boru
hatlarõ ise Orta Asya ve
Kafkaslar’da yeni
özgürlüğüne kavuşmuş
ülkelerin ekonomik gelişimi
için son derece kritik gelir
kaynaklarõ.
Kartlar, ABD Başkanõ Barack
Obama’nõn yeni Avrasya
enerji çarõ Büyükelçi Richard
Morningstar’õn aleyhine gibi
görünüyor. Ama Bakû-Tiflis-
Ceyhan boru hattõnõ
1990’larda başarõyla
savunmuştu ve belki yine aynõ
başarõyõ gösterebilir.
ABD ve Avrupa, Türkiye’yi
Nabucco’nun ortaya çõkõşõnõ
kolaylaştõrmak suretiyle
Hazar ve nihai olarak Irak
gazõ için bir doğalgaz
merkezi olmak için
cesaretlendirmeli. Herhangi
bir özel sektör enerji
firmasõnõ Nabucco
projesinin liderliğine
soyunmasõ için
yüreklendirmeliler.
Türkmenistan’a ilgi
gösterilmeli
Batõ, Türkmenistan’daki
diplomatik ihmaline de bir son
vermeli ve Bakû-Tiflis-
Ceyhan hattõna bağlanacak
bir Trans-Hazar doğalgaz
boru hattõnõn yapõlmasõ
için güçlü bir destek
sağlamalõdõr. Obama
yönetimi hemen, önce
son iki yõldõr boş olan
Türkmenistan elçiliğine
bir büyükelçi atamalõ
sonra da Devlet Başkanõ
Berdimuhammedov’u Beyaz
Saray’a davet etmelidir. ABD
ve Avrupalõlar uygun fiyattan
Hazar enerjisi sağlama ve eski
Sovyetler Birliği’nin kritik
devletlerinin
bağõmsõzlaşmasõna destek
verme fõrsatõnõ
kaçõrmamalõlar. Yaşanan
ekonomik çöküşe rağmen,
Rusya ve Çin’in, Hazar
ülkelerini Çin-Rus ortak-refah
kuşağõna kilitlemesine fõrsat
vermeden, bu alanda risk
almaya değer.
İngilizceden çeviren: Çimen
Turunç Baturalp (New York
Times, 12 Mayıs 2009)
Güle güle, Avrasya enerji
boru hatları
ABD ve Avrupa, Türkiye’yi
Nabucco’nun ortaya çõkõşõnõ
kolaylaştõrmak suretiyle Hazar
ve nihai olarak Irak gazõ için
bir doğalgaz merkezi olmak
için cesaretlendirmeli.
ABD’nin ilgisi başka yerlere
odaklanõrken Avrupa enerji
politikasõnõn başõboş