Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2009 CUMARTESİ
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
‘Bu Vatan Kimin?!..’
Bayrağı bayrak yapanın al kan değil, mutaba-
kat olduğunu biliyorum.
Toprağın vatan olması için illa uğruna ölen ol-
ması gerektiğini düşünmüyorum.
Toprağın vatan olması için bizim onu al kana de-
ğil, ortak yaşamımız için alınterimizle ıslatıp yeşi-
le boyamamız gerektiğinin farkındayım.
Onun için vatan satıcılarına karşı isyanımı dile
getiren “bu vatan kimin” haykırışını, emperyal emel-
lerin topraklarımızdaki komprador uzantıları ola-
rak;
“Efendim bunlar modası geçmiş, gerici, ulusal-
cı söylemlerdir!” diyerek yorumlayanlara yanıtım
şimdiden hazır:
- Hadi oradan sen de!
Bu isyanı, şu anda TBMM’de görüşülmekte olan,
mayınlı bir konu ile ilgili olarak dile getiriyorum.
Olayın özü şu: Ottawa Konferansı’nda varılan bir
karara göre, her ülke, mayınlanmış arazilerinde-
ki büyük can ve mal kayıplarına yol açan patlayı-
cıların 2014 yılına kadar temizlemesi gerekiyor.
Konunun öbür ayrıntılarına girmeden önce,
şimdiye dek Türkiye’de, iki Kıbrıs büyüklüğünde-
ki bu mayınlı arazide sakat kalan ya da canını kay-
beden vatandaş sayısının 10 bine ulaştığı tahmi-
ninin yapıldığını söyleyelim.
Bu rakamlar da Ottawa Sözleşmesi’nde öngö-
rülen temizleme işinin ne denli önemli olduğunu
ortaya koymaktadır.
Sınır bölgesinde bulunan 615.419 mayın te-
mizlendikten sonra kimi bu araziye bağlı olan böl-
geler de katılınca 216.000 dekar bir toprak çıkı-
yor ortaya ki, bunlar üzerinde yarım yüzyıldan faz-
la tarım yapılmadığı ve adeta zorunlu dinlenme ha-
linde oldukları için verimli ve organik tarıma elverişli
araziler.
Söz konusu mayından temizlenmesi gereken
arazi Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve
Şırnak illerinde büyük kısmı Suriye bir kısmı da Irak
ile sınır oluşturan bölgede.
Sorunun çözümü için AKP iktidarı özelleştirmeyle
temizlemenin bir şirkete verilmesi ve karşılığında
da, arazinin kullanım hakkının da 44 yıl süreyle bu
şirkete devredilmesini öngören bir yasa tasarısı ha-
zırlamış bulunuyor.
Hemen belirtelim, Türkiye’de bu temizliği ya-
pabilecek özel firma bulunmuyor.
Bu hizmeti yapmaya talip olan İsrail var. Kısa-
cası, bu işin özelleştirme yoluyla yapılması top-
rakların 44 yıl süreyle bir İsrail firmasına verilme-
si anlamını taşıyor.
Bu noktada TSK arazinin bu şekilde temizlen-
mesinin güvenlik açısından sakıncalı olduğunu söy-
lüyor ve temizlik işinin konunun uzmanı olan NA-
TO’ya verilmesini öneriyor. NATO’nun bu iş için
önereceği fiyat ise 50 milyon dolar olarak tahmin
ediliyor.
Öte yandan, bölge halkının bu konuda açtığı da-
valar var, hak sahipleri eskiden güvenlik için ver-
dikleri arazinin kullanımının kendilerine iadesini is-
tiyorlar.
Ayrıca Danıştay’ın, arazinin hem temizlenmesi
hem kullanımının aynı şirkete verilmesinin sakın-
calı olduğunu bildiren bir kararı var.
Öyle ise, her bakımdan kritik topraklardaki bu
işi İsrail’e vermek için direnmenin anlamı ne?
Eğer bahane gerekli 50 milyon doların buluna-
mayacağı ise, her şeyden önce güvenlik söz ko-
nusu olunca böyle bir bahane olmaz. Ayrıca
CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen’in
TBMM’deki 13 Mayıs günkü konuşmasında da be-
lirttiği gibi, Başbakanına 60 milyon dolara üçün-
cü uçağını alan bir ülkenin yaşamsal bir konu için
50 milyon doları bulamaması düşünülemez.
Evet, yukarıda belirttiğim topraklarımız 44 yıllı-
ğına yabancıların tasarrufuna girebilir.
Bunun “nedeni acaba satamıyoruz bari kirala-
yalım” düşüncesi midir?
Yoksa buradan, ihaleyi sotoda bekleyen İsrail’e
şöyle bir mesaj mı gitti:
- One minute one minute siz mayın temizlemeyi
iyi bilirsiniz alın karşılığında bu araziyi tepe tepe
kullanın!
İlahı Filistin toprağı için gösterdiği özeni kendi
toprağı için göstermeyen “one minute amca”, sen
çok yaşa emi!
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Ahmet Türk’le bir araya gelen Mesut Değer, ‘Bundan sonra daha iyi şeyler olacak’ dedi
CHP’den DTP açõlõmõANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DTP lideri Ahmet
Türk’ün, önceki gün CHP Ge-
nel Sekreter Yardõmcõsõ Mesut
Değer’le akşam yemeğinde
buluşmasõ siyasi kulisleri ha-
reketlendirdi.
CHP Genel Başkanõ Deniz
Baykal, DTP Genel Başkanõ
Ahmet Türk’le bugüne dek
TBMM’de hiç el sõkõşmadõ.
CHP-DTP arasõndaki bu so-
ğukluğa karşõn, önceki gün
DTP Genel Başkanõ Türk’ün,
CHP Genel Sekreter Yardõm-
cõsõ Değer’le akşam yemeğin-
de bir araya gelmesi dikkati
çekti. Bu yemeğe Muş Millet-
vekili Sırrı Sakık da katõldõ.
Türk, “Benim 30 yıllık arka-
daşım ve avukatım. Öyle si-
yasi bir şey aramaya gerek
yok. Cezaevinde olduğum
dönemlerde avukatımdı. Ba-
bası benim dostum. Millet-
vekili arkadaşım, öyle za-
man zaman dostlarla yemek
yiyoruz” dedi.
Ahmet Türk, genel merkez-
de düzenlediği basõn toplantõ-
sõnda gazetecilerin Mesut De-
ğer’le görüşmesiyle ilgili so-
rularõ üzerine Türkiye’de Kürt
sorununun barõşçõl çözümü için
ana muhalefet partisinin katkõ
sunmasõnõn çok önemli oldu-
ğunu ifade etti. Türk, CHP’nin
önemli bir misyonu olduğunu
ve barõşçõl çözüme katkõ sağ-
larsa diğer partileri ve hükümeti
de etkileyeceklerini düşün-
düklerini söyledi. DTP’li mil-
letvekillerinin savunmasõnõn
istenmesi ve kendisiyle ilgili bir
davanõn da 26 Mayõs’ta görü-
leceğinin anõmsatõlmasõ üzeri-
ne Türk, “Aslında biz hukuka
saygılıyız ama burada hu-
kuksuzluk söz konusu” dedi.
Durumlarõnõn anayasanõn 14.
maddesiyle ilgili olmadõğõnõ
ileri süren Türk, şu görüşleri di-
le getirdi: “Bu maddede, ‘bö-
lünmez bütünlüğün aleyhinde
fiili bir çalõşma’ söz konusu.
Oysa hakkımızda açılan da-
valar bununla ilgili değil. Ka-
muoyunun bunu bilmesi ge-
rekiyor. Terörle Mücadele
Yasası’nın 7. maddesi, 220.
maddesi... Bunlar tamamen
düşüncelerimizden dolayı,
propaganda yaptığımızdan
dolayı açılan davalardır.
Bunlar 14. maddenin kapsa-
mına girmiyor. Bu hukuk-
suzluktur.”
CHP’li Değer ise sorularõmõz
üzerine görüşmenin Türk’ün
talebi üzerine gerçekleştiğini
belirterek, “Eskiden beri ar-
kadaşımızdır. Birlikte yemek
yedik. Bölgeyle ilgili bazı si-
yasi değerlendirmeler de yap-
tık, bölgenin sorunlarını gör-
üştük” dedi. Görüşmenin son
derece olumlu havada geçtiği-
ni belirten Değer’in, “Bundan
sonra daha iyi şeyler olacak”
demesi dikkat çekti. Görüşme-
de DTP’li milletvekillerinin
“zorla ifadeye” götürülmele-
riyle ilgili kriz konusunda çok
özel bir değerlendirme yapma-
dõklarõnõ belirten Değer, ancak
CHP’nin bu konudaki öteden
beri görüşünün, milletvekili
dokunulmazlõğõnõn “kürsü” ile
sõnõrlanmasõ yönünde olduğunu
anõmsattõ. DTP’li milletvekil-
lerinin “zorla” ifadeye götü-
rülmesini doğru bulmadõğõnõ
kaydeden Değer, “Anayasa-
ya göre milletvekilinin do-
kunulmazlığı var. Belki hak-
kında soruşturma yapılabilir.
Ama savcının zorla ifadesinin
alınması gibi bir şeyi kabul et-
mek mümkün değil” dedi.
Görüşmeyi parti adõna yapma-
dõğõnõ belirten Değer, ancak
görüşmeyle ilgili Genel Başkan
Deniz Baykal’a bilgi vereceğini
söyledi. Değer, bu görüşmenin
DTP-CHP arasõnda bir “yu-
muşama” adõmõ olup olmadõ-
ğõ yönündeki soru üzerine de
CHP’nin DTP’ye karşõ bir tep-
kisi ve soğukluğunun olmadõ-
ğõnõ, Baykal’õn da sürekli böl-
ge insanõnõ kucaklayan mesaj-
lar verdiğini söyledi.
Değer, Kürt sorunu konu-
sunda Türk’ün daha önce bili-
nen görüşlerini açõkladõğõnõ be-
lirtirken, CHP olarak sorunun
çözümünde öncelikle “terö-
rün bitmesi” gerektiği görü-
şünde olduklarõnõ ifade etti.
DTP Muş Milletvekili Sõrrõ
Sakõk ise yemeğe özel anlam
yüklenmemesini isterken gö-
rüşmede DTP olarak gerek
Kürt sorunu, gerekse bölge-
deki sorunlarla ilgili görüş alõş-
verişinde bulunduklarõnõ ifade
etti. Kendilerinin bu konudaki
görüşlerinin net olduğunu be-
lirten Sakõk, CHP’nin bu ko-
nuda geçmişte savunduğu gö-
rüşlere sahip çõkmasõnõ istedi.
Sakõk, “Sayın Baykal’ın
2002’de Diyarbakır mitin-
ginde verdiği sözler var, ya-
ni genel af olması, dağdaki-
lerin indirilmesine yönelik
görüşleri var. 1999’da
CHP’nin hazırladığı rapor
(Kürt raporu) var. Bizim tek
istediğimiz CHP’nin bunlara
sahip çıkmasıdır. Sol bir par-
tiye yakışan da budur” diye
konuştu.
YENİ OLUŞUM
Şener,
partisini
kuruyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Eski Devlet Bakanõ
ve Başbakan Yardõmcõsõ
Abdüllatif Şener’in,
AKP’den ayrõldõktan sonra
başlattõğõ “Yeni Oluşum
Hareketi” partileşiyor.
Partisinin amblem ve ismini
sõr gibi saklayan Şener, 25
Mayõs Pazartesi günü Bilkent
Otel’de düzenleyeceği basõn
toplantõsõyla kurucular
kurulunu açõklayacak ve
kuruluş dilekçesini İçişleri
Bakanlõğõ’na sunacak.
22 Temmuz seçimleri
öncesinde “demokratik
hakkım olan aday olmama
hakkımı kullanıyorum”
diyerek seçimlere
katõlmayacağõnõ açõklayan,
ardõndan AKP’den istifa
ederek “Yeni Oluşum
Hareketi”ni başlatan
Abdüllatif Şener, 25 Mayõs
Pazartesi günü partisini
kuruyor. Şener ve ekibi,
pazartesi günü sabah
saatlerinde İçişleri
Bakanlõğõ’na kuruluş
dilekçesini verecek. Şener,
daha sonra saat 14.00’te
Bilkent Otel’de düzenleyeceği
basõn toplantõsõyla yeni
partinin kuruluşunu, partinin
adõnõ ve amblemini
açõklayacak. Şener, 24 Mayõs
Pazar günü de parti tüzüğüyle
ilgili olarak yapõlacak
toplantõda tüzüğe son şeklini
verecek. Şener ve ekibi
kurulacak yeni partinin ismi
ve amblemini şimdilik sõr gibi
saklarken, kurucular
kurulunun da aralarõnda 5 eski
milletvekilinin de yer aldõğõ 35
kişiden oluşmasõ bekleniyor.
22 Temmuz seçimleri ve 29
Mart yerel seçimlerini
partileşme çalõşmalarõnõ
yürüterek geçiren Şener ve
partisinin hedefi ise 2011’deki
genel seçimler olacak.
Hazõrlõklarõnõ ve çalõşmalarõnõ
önümüzdeki genel seçimlere
göre yürüten Şener, partisinin
kadrosuna ilişkin işareti ise bir
röportajõnda, “Önümüzdeki
dönem, ekonominin hep
gündemde olacağı bir
dönem. Onun için partinin
kuruluşunda da ekonomi
ağırlıklı bir kadro
oluşturmayı planlıyorum.
İktisadi konularda
kamuoyunun bildiği,
liyakatine, birikimine
inandığı isimler bu parti
çatısı altında olacak. Ama
olanların ötesinde hangi
düşünceye hangi eğilime
sahip olursa olsun, bu
ülkedeki bütün düşünen
insanlar bizim
kadromuzdur” sözleriyle
vermişti.
Ahmet Türk, dün DTP genel merkezinde Emine Ayna ile birlikte basın toplantısı düzenledi. (AA)
‘Azmettirici değil müjdeciyim’
ZirveYayõnevikatliamõdavasõndaazmettiriciolmaklasuçlananHüseyinYelki,
bununmümkünolmadõğõnõçünkükendisinindeHristiyanolduğunusöyledi
SELAHATTİN GÖKATALAY
MALATYA- Malatya’da 18 Nisan
2007’de 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Ya-
yõnevi davasõna devam edildi. Davanõn 17.
duruşmasõnda haklarõnda ek iddianame ha-
zõrlanan ve olayõn azmettiricisi olmakla
suçlanan Hüseyin Yelki, kendisini “Hris-
tiyan dininin müjdecisi” olarak tanõttõ.
Mahkeme heyeti Yelki’nin tahliyesine ka-
rar verdi.
Malatya 3. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’ndeki duruşmaya sanõklar Emre Gü-
naydın, Hamit Çeker, Cuma Özde-
mir, Salih Gürler ve Abuzer Yıldırım
ile azmettirici olarak tutuklanan Hüseyin
Yelki katõldõ.
Sanõk Yelki, suçlamalarõn asõlsõz oldu-
ğunu, olayõn bir numaralõ ismi Emre Gü-
naydõn ile diğer zanlõlarõ tanõmadõğõnõ sa-
vunarak şunlarõ söyledi: “Benim bu su-
ça azmettirmem imkansızdır. Ben bir
Hristiyan’ım. Kimliğimi dahi değiş-
tirdim. Bu konuda çalışan bir insanım.
Emre Günaydın benimle ilgili ifadesi-
ni geri almıştır ve iddia düşmüştür” de-
di. Malatya İl Jandarma Komutanlõğõ’nda
çalõşan M.G. ile olaydan önce 10 kez,
olaydan bir gün önce de 1 kez görüştü-
ğünün anõmsatõlmasõ üzerine Yelki, M.G.
ile İncil konusunda görüştüğünü öne sür-
dü. Müdahil avukatõn Yelki’ye “Jan-
darma İstihbarat görevlisi M.G.’nin İn-
cili sormak için 10 kez arayacak kadar
aptal mı?” sorusunaYelki, “Hayır. An-
layamadığı bir konuda bilgi sorması do-
ğaldır” yanõtõnõ verdi. Olaydan sonra
kendisine Malatya’da Protestan Cemaa-
ti’nin liderliğinin teklif edildiğini ancak ka-
bul etmemesi nedeniyle de kendisine,
“Senin ile işimiz bitti. Başının çaresine
bak” dendiğini öne süren Yelki’ye Mah-
keme Başkanõ, espirili bir şekilde “Seni
yarı yolda bırakmışlar” dedi.
Duruşmada söz alan ve daha önceki ifa-
desinde Yelki’yi suçlayan sanõk Günay-
dõn, “Hüseyin Yelki’nin suçu günahı
yoktur. Boşu boşuna yatıyor” dedi.
Yelki’nin tahliyesine karar veren mah-
keme heyeti duruşmayõ ieri bir tarihe er-
teledi.
Ünlü yazar Amin Maalouf yeni kitabõnda Atatürk’ten övgüyle söz ediyor
‘Halka onurunu geri verdi’
Yeni
kitabõnda batõnõn
yazdõğõ tarihle
hesaplaşõrken
Atatürk’ten
övgüyle söz eden
Amin Maalouf,
Türkiye’nin
İslam âlemine
örnek olduğunu
vurguluyor.
Kültür Servisi - Türk oku-
runun daha çok tarihsel ro-
manlarõyla tanõdõğõ Lübnan asõl-
lõ Fransõz yazar Amin Maalo-
uf dün Yapõ Kredi Yayõnla-
rõ’ndan çõkan yeni kitabõnda, ta-
rihi kendi çõkarlarõ doğrultu-
sunda yazan Batõ’yõ eleştirirken
bir zamanlar uygarlõğõn beşiği
sayõlan Doğu’nun geri kalma
nedenlerini ele alõyor. Uzun
zamandõr beklenen “Çivisi Çık-
mış Dünya/Uygarlıklarımız
Tükendiğinde” adlõ kitabõn-
da, tarihle hesaplaşõrken Ata-
türk’e de önemli bir rol veriyor.
“Çivisi Çıkmış Dünya”,
içinde yaşadõğõmõz “horgörü
çağı”nda, bir yandan küresel
õsõnma, enerji kaynaklarõ ve
doğal felaketlerle, bir yandan da
çõkarcõ politikalarõn doğurduğu
ekonomik ve siyasal bunalõm-
larla mücadele eden insanlõk
için bir ‘yol haritası’ niteliği ta-
şõyor. Kitapta, II. Dünya Sava-
şõ sonrasõ Batõ’nõn ikiyüzlü yak-
laşõmõ ve neden olduğu karma-
şa eleştirilirken, Arap uluslarõ-
nõn 20. yüzyõldaki politikalarõ-
nõn başarõsõzlõğõ ve Ortadoğu so-
runu gözler önüne seriliyor.
Maalouf, Atatürk’ten öv-
güyle söz ediyor ve Türkiye’nin
İslam âlemine örnek olduğunu
vurguluyor: “I. Dünya Sava-
şı’nın ertesinde, bugünkü
Türkiye toprakları çeşitli iti-
laf orduları arasında payla-
şılırken ve Versailles’da ya
da Sevres’de top-
lanan Batılı güçler
duygusuz biçimde
insanlara ve top-
raklara sahip olur-
ken, Osmanlı ordu-
sunun bu subayı ga-
liplere hayır deme
cesaretini göstermiş-
tir. Birçokları karşı-
laştıkları haksızlık-
lardan yakınırken, Mustafa
Kemal Paşa silaha sarılmış,
ülkesini işgal eden yabancı
birlikleri kovmuş ve diğer
güçleri tasarılarını gözden
geçirmek zorunda bırakmış-
tır.”
Atatürk’ün kõsa sürede “ulu-
sun kurucusu” konumuna gel-
diğini, halifeliği kaldõrõp din
ile devlet işlerini birbirinden
ayõrdõğõnõ, laik bir sistem kur-
duğunu, Arap alfabesinin yeri-
ne Latin alfabesini koyduğunu
belirten Maalouf, şöyle diyor:
“Halkı da onu izlemiştir.
Çok da şikâyet etmeden, ge-
lenekleri ve inanışları altüst
etmesine izin vermiştir. Ne-
den? Çünkü halkını tek-
rar gururlandırmıştır.
Halka haysiyetini geri
veren kişi ona pek çok
şeyi kabul ettirebilir.
(...) Doğu’da pek az in-
san Atatürk’ün bir
yandan Avrupalılara
karşı canla başla mü-
cadele verirken, bir
yandan da Türki-
ye’yi Avrupalılaştırmayı düş-
lemesini bir çelişki olarak de-
ğerlendirir. O, herhangi bir
tarafa karşı savaş vermemiş-
tir, bir yerli olarak değil, di-
ğer herkesle eşit bir insan
olarak saygı görmek adına
mücadele etmiştir; Mustafa
Kemal ve halkı haysiyetlerini
kurtardıktan sonra, modern-
lik yolunda çok ilerilere git-
meye hazırdırlar artık...”
Zafer Üskül
Mersin’de
MERSİN
(Cumhuriyet) - TBMM
İnsan Haklarõnõ İnceleme
Komisyonu Başkanõ
Zafer Üskül, şiddetin
hiçbir şekilde kabul
edilemeyeceğini ve
acizliğin göstergesi
olduğunu ifade ederek
“Artõk Türkiye, işkence
yapmakla ünlü bir ülke
olmaktan çõkmõştõr” dedi.
Mersin’de AKP Yenişehir
İlçe 1. Olağan
Kongresi’nde konuşan
Üskül, Türkiye’nin artõk
kadõn-erkek ayrõmcõlõğõ
yapmakla suçlanan bir
ülke olmaktan çõktõğõnõ
savundu. Her yerde
olduğu kadar Türkiye’de
de “ufak tefek olaylar”
yaşandõğõnõ söyleyen
Üskül, töre cinayetleriyle
ilgili olarak da “En büyük
ahlaksõzlõk, en büyük
töresizlik bir insanõn
yaşamõna son vermektir”
diye konuştu.
Mardin katliamı
raporu
ANKARA (ANKA) -
Meclis İnsan Haklarõnõ
İnceleme Komisyonu
bünyesinde oluşturulan ve
Mardin katliamõnõ yerinde
inceleyen alt komisyon
raporunu tamamladõ.
Raporda olayõn meydana
geliş saati ile köye çok
yakõn olan jandarma
karakolundan olay yeri ile
irtibatõn geç kurulmasõ ve
intikalin gecikmesi
konusunda etkili idari bir
soruşturma yapõlmasõ
gerektiği kaydedildi.
Raporda katliamõn
ardõndan tartõşõlan
koruculuk sistemiyle ilgili
“Sadece bu olaya bakarak
tüm korucularõn ve
koruculuk sisteminin
suçlanmasõ şeklinde
tepkisel bir değerlendirme
doğru değil” denildi.
65 hekime
soruşturma
TEKİRDAĞ (AA) -
Tekirdağ Tabip Odasõ
Başkanõ Abdullah Önen,
son 2 yõlda çeşitli
şikâyetler sonucu 115
hekim hakkõnda inceleme
yaptõklarõnõ, bunlardan
65’ine soruşturma
açõldõğõnõ belirtti.
Soruşturmalar
kapsamõnda 59 hekimin
cezalandõrõldõğõnõ ifade
eden Önen, “Hekimlerin
yüzde 3’ünü
cezalandõrarak, iyi
hekimlik değerlerine uyan
yüzde 97’sini koruyarak
tõp hizmetlerinin hekimlik
meslek ahlakõna uygun
olarak yeterli özen ve
bilgiyle hayata
geçirilmesini sağlamak
suretiyle halkõn sağlõğõnõ
da koruyoruz” dedi.
Soylu’dan
teşekkür
İstanbul Haber
Servisi - Demokrat Parti
(DP) Genel Başkanlõğõ’nõ
hafta sonunda yapõlan
Olağanüstü Kongre ile
Hüsamettin Cindoruk’a
devreden Süleyman Soylu
partililere mektup
göndererek teşekkür etti.
Soylu, mektubunda, “16
Mayõs 2009’da yapõlan
Olağanüstü kongremiz
DP’ye yakõşõr bir
olgunluk ve nezaketle
gerçekleşmiştir. Kongre
çok az bir farkla ve
partideki farklõ siyaset
anlayõşlarõnõ ayakta tutan
bir neticeyle
sonuçlanmõştõr. Bu
sonuçla yapmõş
olduğumuz demokrasi
mücadelesi bir kez daha
tescillenmiştir” dedi.
BÜROKRATTAN KOMİK SAVUNMA
AKP mitinginde
çevreyi denetlemiş
MEHMET CELEN
ÇANAKKALE - 29
Mart yerel seçimleri ön-
cesi Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn Ça-
nakkale’deki mitingine
katõldõklarõ gerekçesiy-
le haklarõnda soruşturma
açõlan iki bürokrattan
biri uyarõ cezasõ alõr-
ken, çevre il müdürü ise
“denetim yetkisini kul-
landığı” yönünde sa-
vunmasõndan ötürü ceza
almaktan kurtuldu.
Çanakkale Valisi Ab-
dülkadir Atalık, 18
Mart günü Cumhuriyet
Meydanõ’nda AKP’nin
düzenlediği açõk hava
mitingine mesai saatin-
de katõldõklarõ bazõ basõn
yayõn organlarõ tarafõn-
dan görüntülenen Kültür
Turizm İl Müdür Veki-
li Şinasi Haznedar ve
Çevre ve Orman İl Mü-
dürü Mahmut Ustabaş
hakkõnda yürütülen di-
siplin soruşturmasõnda,
bürokratlarõn savunma-
larõnõn da alõndõğõnõ bil-
dirdi.
Atalõk, 657 sayõlõ
Devlet Memurlarõ Ka-
nunu’nda yer alan “me-
murların siyasi parti
toplantılarına katıla-
mayacağı” yönündeki
maddeye dayandõrõlarak
Haznedar’a kõnama ce-
zasõ verildiğini, sicil du-
rumunun incelenmesi-
nin ardõndan cezanõn
“uyarıya” dönüştürül-
düğünü söyledi.
Atalõk, Ustabaş’õn sa-
vunmasõnda öne sürdü-
ğü yetki gerekçelerinin
dikkate alõnarak cezai
işlem yapõlmasõna gerek
görülmediğini bildirdi.
Çevre orman müdürle-
rinin siyasi partilerin ya-
ratacağõ çevre kirliliğini
denetlemekten sorumlu
olduğunu ve Ustabaş’õn
da bu yetkiyi savunma-
sõna eklediği için hak-
kõnda cezai işlem ya-
põlmadõğõvurguladõ.
CHP-DTP arasõnda yõllardõr süren soğukluğa karşõn,
önceki gün DTP Genel Başkanõ Türk’ün, CHP Genel
Sekreter Yardõmcõsõ Mesut Değer’le akşam yemeğinde bir
araya gelmesi dikkati çekti. Türk, dün düzenlediği basõn
toplantõsõnda konuya ilişkili sorularõ yanõtlarken, Kürt sorununun barõşçõl çözümü
için ana muhalefet partisinin katkõ sunmasõnõn çok önemli olduğunu ifade etti.