28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2009 SALI 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Türkan Saylan İnsan bir hayvandır… İnsanı hay- vandan ayıran, insan yapan olgu, düşünmesidir. Aristo’dan alıntı ya- parsak “İnsan, düşünen bir hayvan- dır!”. Ancak bu tanımlama da yeter- sizdir. Çünkü insan, düşüncesini “di- li” ile anlatabilen bir hayvandır… Tarih, Sümer’de (İÖ 3300) “yazı” ile başlar. Yazı düşüncenin; çeşitli dillerde taşa, kile, parşömene, beze, kâğıda geçirilerek belgelenmesidir. İnsanoğlu kendi tarihini, çeşitli dillerde yazılmış belgelerden okuyup öğreniyor. O belgelerden, insanların coğrafyanın ya- tay; tarihin dikey oluşumlarında han- gi dilleri, nerelerde kullandıklarının saptanmasıyla tarih kitapları yazıla- biliyor. Ya yazı öncesindeki “dil” ya da “diller” nasıldı? Toplum yaşamında hiçbir şey bir gecede gökten zembil- le inmez. Her şeyin bir öncülü, bir ar- dılı ve belki de birden fazla yancıl et- kileşimi vardır. Aynı olay “dil” için de geçerlidir. Dil- ler de doğar, büyür, ölürler. İstanbul’da yaşayan Tevfik Esenç 1990’da öl- düğünde Kafkasya’da konuşulan “Ubik” dili de yitip gitmişti. İngiliz üniversiteleri “Ubikçe” için seferber olup Balıkesir’in Manyas ilçesinde bu dili konuşan son “Ubik” kökenlilerin peşine düşmüşlerdi. İn- giliz araştırmacılara göre son yarım yüzyılda Kaf- kasya’da 40 kadar dil ve lehçe yok oldu! Bu dil ve lehçelerden 23 kadarı gü- nümüzde Adapazarı-Düz- ce yöresinde yaşam sa- vaşı veriyor. Bugün Anadolu’da 3 bin kadar antik kent ka- lıntısı var. Yunanistan’dan fazla Yunan, İtalya’dan fazla Roma kenti… Ayrıca Anadolu’ya özgü kent- ler… Çoğunun adları biliniyor… 20 bin kadar da höyük var… Yazı öncesine uzanan bu höyüklerin adlarını bilmi- yoruz. Ama en yakın köyün, tepenin adıyla “Çatalhöyük”, “Hacılar”, “Nevali Çori”, “Samsat”, “Göbeklitepe” deyip geçiyoruz. Aynı höyüğün değişik kat- manlarının belki de değişik adları, farklı dilleri vardı! Dünyada bilinen en eski tapınağı Göbeklitepe’ye 12 bin yıl önce yapan insanoğlu, elbette işaret- le konuşmuyordu. Kesinlikle kendisi- ne özgü bir “dili” vardı. Ama tepe adı- nı günümüz Türkçesinden alıyor. Ya sular altından yok olan komşu hö- yüklerden birinin adı olan “Nevali Ço- ri” ne demek? Göbeklitepe’ye yerleşmeden önce o insanlar Doğu Anadolu’nun yüce dağlarındaki mağaralarda yaşarken acaba nece konuşuyorlardı? Peki, o mağaralardaki kalıntıları ne oldu? Nevali Çori, baraj suları altında yitip gitti! Bugün PKK teröristlerine ev sa- hipliği yapan o mağaralarda en eski Anadolu insanının, yöre halkının ata- larının izleri de yok edilmiyor mu? 10-15 bin yıl boyunca yöredeki diller, lehçeler acaba ne gibi deği- şimlere uğradılar? Çeşitli uygarlık, kültür ve din etkileşimleri ile ne gibi dil- ler geldi geçti! Yitirilmiş her dilin şiiri, öyküsü, destanı kim bilir, ne denli gü- zeldi! Ne ozanlar, ne destancılar, ne yazarlar bilinmezliklere karıştılar! Bugün “Troia Destanı” diyoruz. Troia, 20 bin höyüğün en küçüğü, ama en ünlüsü. Çünkü İzmirli hem- şerimiz ozan Homeros gibi bir “halkla ilişkiler” uzmanı, “İlyada Destanı” ile Troia’yı günümüze ta- şıdı. Ya 20 bin höyüğün de Home- ros gibi birer “halkla ilişkiler uzma- nı” olsaydı! Kim bilir Nevali Çori ile ilgili ne gibi destanlar okurduk! Öncül, ardıl, yancıl… Bugün Türk- çede “selam” diyoruz. Geriye gider- sek: Arapça “salam”… İbranice “şa- lom”… İÖ 2350’lerin Akadcasında “salamu”… Ondan birkaç yüzyıl ön- cesinin Sümercesinde “salım”… An- lamı sağlıklı, sağlam demek! Bir örneği de Cumhurbaşkanı’nın adından izleyelim! Abdullah… Ab- dullah… Arapça “Allah”… İbranice “eloah (ilah-tanrı)”… Akadca “elü”…Ve ilk hece yine Akadcadan “abdu” köle, tutsak… Abdullah ise Akadcadan devşirme “tanrının kö- lesi” oluyor. Bir başka örneği de Irak sınır kapı- mızdan verelim: “Habur”… Kimimiz bu- nun Arapça, kimimiz Kürtçe, kimimiz de Ermenice olduğunu savlayabilir… Geçmişe yolculuk yaparsak şu sonu- ca ulaşırız: Akadca’da “hubur”, yeral- tı dünyasının ırmağı… Ondan öncesi Sümerce- de “he(n)bur” yeraltının bolluk ırmağı… Bir başka deyimle Habur sınır ka- pımızın adının 5 bin yıllık geçmişi var! Yöreden iki kent adı… “Harran”… Akadcaya Sü- merceden geçen “har- ranu”… Anlamı yolge- çen, kavşak… “Urfa”… Arapça “Arruha”, Akad- cada “urha”… Binlerce örnek verilebilir. Anado- lu’nun batısına gittiğimiz zaman pek çok sözcüğün Yunanca ol- duğu görülür. Ancak onun da altını ka- şırsak karşımıza Anadolu’nun yerli halkı Luvilerin, Kafkaslar’dan gelen Hititlerin ve onların öncülleri olan Hat- tilerin dillerine ulaşırız. Günümüze ulaşan yerleşim, dağ, nehir, göl adlarının içinde elbette Kürtçe, Ermenice, Süryanice, Rum- ca, Farsça, Arapça, Çerkezce, Gür- cüce pek çok sözlüğe rastlarız. Keşke bunlar aynen korunabilsey- di de genç tarihçilerin işleri daha da kolaylaşsaydı… Ya da tarihsel, kül- türel, dinsel dil zenginliği bu adlar- la yaşatılabilseydi. Ancak bilinme- si gereken en önemli nokta, yakın yüzyılların, örneğin Kürtçe, Erme- nice, Süryanice, Rumca, Farsça, Arapça, Çerkezce, Gürcüce olarak bilinen sözcüklerinin çoğunun geç- mişinin Sümer, Akad, Hatti, Hitit, Lu- vi, Huri, Urartu, Asur, Frig dilleri ya da Yunanca ve hatta Latince oldu- ğu da göz ardı edilmemelidir. Anadolu’da 1940-2000 yılları ara- sında 12 bin köy adının değiştiği bili- niyor... Bir başka deyimle her üç köy- den birinin 3-5 bin yıllık ya da 300-500 yıllık adları değiştirildi. Ha Harran’ın adı- nı değiştirmişsin ha Harran’ın konik ev- lerini yıkmışsın! Ha Hasankeyf’i sular altında bırakmışsın ha Habur’un adını değiştirmişsin… Göbeklitepe’nin Dili Neceydi? Türkiye’de ilginç bir eğilim var! Özellikle aydın geçinenler ko- nuşmalarında, yazılarında ne kadar “gâvurca” kelime attırırlarsa o kadar “entel (aydın!)” olduklarını sanıyorlar. Spor eleştirmeni, bir takımın oyu- nundan “saldırgan” yerine “agresif” di- yerek “bilgiçlik” tas- lıyor… Ya da “per- formans… perfor- mans” diye tuttu- ran spor yazarları- mızın yanı sıra şim- di de Hadise’nin M o s k o v a ’ d a k i “şov’unun perfor- mansı” tartışılıyor. “Performans” sözcüğünü dilimize 1972 Münih Olim- piyat Oyunları’nda, o tarihte TRT’nin spor muhabiri olan Uğur Dündar, yüz- me yarışlarını akta- rırken yamadı. Her cümlesinden yüzü- cünün “performan- sını” öğrendik, ama bunun Türkçesi- nin “başarım” olduğunu 37 yıldır hâ- lâ öğrenemedik! Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’ın “one minute” diyecek kadar İn- gilizce bildiğini öğrendik. Herhalde Er- doğan, annesi Tenzile Hanım’dan “provokasyon, provokatör, ajitasyon, revizyon” demeyi ve bunların Türk- çesini “çek etmemeyi” öğrendi. Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik “re- vizyon” sözcüğünün ne demek oldu- ğunu Erdoğan’dan öğrenemeyince kendini hükümet dışında buldu. TRT’cilere “Euro”ya “Avro” demesini öğ- rettik, ama hâlâ “de- tay”ın “ayrıntı”, “kon- sept”in “kavram”, “sor- ti”nin “çıkış”, “etap”ın “aşama-adım”, “va- ka”nın “olay”, “arbe- de”nin “kavga-çatış- ma” olduğunu öğrete- medik. Hatta, “kazı” yerine “hafriyat” söz- cüğünü kullanırken “harfiyat” diyenleri de duyar olduk. Valilerimize, emni- yetçilerimize “illegal (yasadışı)” örgüt de- meyi bir türlü öğrete- medik. Sanki “illegal” olunca “yasadışılığın” daha güç kazandığını mı sanıyorlar ne? Gazete başlıklarında, Cumhuriyet’te bile “şov” sözcüğüne rastladıktan son- ra öteki gazete başlıklarına “private (özel)”, “take off (kalkış)”, “start (baş- lama)” başlıklarını atan meslektaşları- mızın ukalalıklarına ne diyebiliriz ki! Tenzile Hanım’dan Türkçeler! Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 Myanmar’da askeri yönetim, Suu Kyi’yi 2010’daki seçimlere kadar hapiste tutma peşinde Dış Haberler Servisi - Myanmar’da muhalif lider Aung San Suu Kyi (63), ev hapsi kurallarõnõ ihlal et- tiği gerekçesiyle hakkõnda açõlan davanõn ilk duruş- masõna çõkarõldõ. Davada, Suu Kyi ile bir- likte, ev hapsinde tutulduğu yasak bölgeye giren ABD vatandaşõ John William Yettaw ve iki kadõn yar- dõmcõsõ da yargõlanõyor. ABD konsolosluk yetkilile- rinin, duruşmanõn yapõldõğõ Isein hapishanesine girme- sine izin verildiği bildirilir- ken, bu yetkililerin kapalõ ya- põlan duruşmalarõ izleyip iz- lemedikleri öğrenilemedi. Daha önce de denemişti Yüzerek, Suu Kyi’nin ev hapsinde tutulduğu bölgenin yakõnõndaki gölü geçen ve gizlice yasak bölgeye giren Vietnam gazisi Yettaw, da- vanõn açõlmasõna neden ol- muştu. Suu Kyi’nin avu- katlarõndan Kyi Vin, mü- vekkilinin suç işlemediğini, kendi yaptõğõ paletlerle gö- lü geçen Yettaw’õn bacak- larõna kramp girdiği için ya- sak bölgede kalmasõna izin verdiğini söyledi. Yettaw, geçen yõl da yasak bölgeye girmiş, ancak Suu Kyi ile birlikte yaşayan iki yardõm- cõsõ kendisini geri göndermiş ve olaydan yetkililer haber- dar edilmişti. Muhalif gruplar duruşma- nõn yapõldõğõ hapishanenin önünde protesto gösterisi düzenledi. Gösteriye, geçen yõl serbest bõrakõlõncaya ka- dar, 19 yõlõnõ hapiste geçire- rek Myanmar’õn en uzun süreli mahpusu olan Vin Tin liderliğinde yaklaşõk 200 kişi katõldõ. Muhalifler, askeri rejimin benimsediği Myanmar yerine Burma (Birmanya) adõnõ kullanma- yõ tercih ediyor. Büyükelçilere izin verilmedi Dava nedeniyle hapis- hane çevresinde ve baş- kent Yangon sokaklarõnda olağanüstü güvenlik ön- lemleri alõnõrken, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya büyükelçilerinin hapisha- neye girip duruşmayõ izle- melerine izin verilmedi. Myanmar’õ 1962’den be- ri yöneten cuntanõn, ev hap- si süresi 27 Mayõs’ta biten Suu Kyi’yi, gelecek yõl ya- põlacak genel seçimler ge- çinceye kadar gözaltõnda tut- mak için davayõ bahane ola- rak gördüğü belirtiliyor. No- bel Barõş Ödülü sahibi Suu Kyi, 13 yõldõr ev hapsinde tu- tuluyor. Askeri cunta 1990’da Myanmar’da yapõ- lan seçimleri kazanan Suu Kyi’nin zaferini kabul et- memişti. Avrupa Birliği son gelişmeler üzerine Myan- mar’a uygulanan yaptõrõm- larõn arttõrõlmasõnõ gündeme aldõ. İlk kez bir Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği üye- sinden de tepki geldi. Fili- pinler, Myanmar yönetimi- ne karşõ sert bir açõklama yaptõ ve Suu Kyi’nin derhal serbest bõrakõlmasõnõ istedi. Cuntanõn seçim hesabõ Ev hapsi süresi 27 Mayıs’ta biten muhalif lider Aung San Suu Kyi dün mahkemeye çıkarıldı. Japonya’daki Myanmarlılar, cuntayı protesto için Tokyo’daki Myanmar elçiliği önünde protesto eylemi yaptı. Suu Kyi’nin, 1990’da yapılan seçimde kazandığı zaferi tanımayan cunta, Suu Kyi’yi 2010’daki seçimlere sokmamayı amaçlıyor. (Fotoğraf: AFP) Bush dönemi yetkilileri yargılanmayacak Dış Haberler Servisi - ABD’de Yüksek Mahkeme, 11 Eylül saldõrõlarõndan sonra terör zanlõlarõna yapõlan iş- kenceden ötürü, dönemin Ada- let Bakanõ, Federal Soruştur- ma Bürosu Başkanõ ve eski Başkan George Bush döne- minin diğer yetkililerinin yar- gõlanamayacağõna karar verdi. 11 Eylül 2001’deki saldõrõ- dan sonra New York’ta bir yõl- dan fazla tutuklu kalan Pa- kistanlõ Cevad İkbal, eski Adalet Bakanõ John Ashcroft ve FBI Başkanõ Robert Mu- eller aleyhine, işkence gör- düğü ve hakarete uğradõğõ suçlamasõyla dava açmõştõ. İkbal, gereksiz yere soyularak arandõğõnõ, gardiyanlar tara- fõndan dövüldüğünü, etnik ve dini ayrõmcõlõğa uğradõğõnõ söylemişti. O, insanlığa adanmış insan gibi bir insandı… O, adam gibi bir adamdı… O, aydın gibi bir aydındı… (1935 - Aydınlık içinde sonsuzlaştı…) Tevfik Esenç. ACI KAYBIMIZ Sevgili Arkadaşımız, Değerli Meslektaşımız, Örnek İnsan Prof. Dr. Türkan Saylan'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Anısını her zaman yaşatacağız halkımızın başı sağolsun Coşkun Özdemir, Burhan Şenatalar, Kadir Erdin, Ülkü Azrak, Aysel Çelikel, Ayhan Alkış, Ayla Gürsoy, Nihat Falay, Gençay Gürsoy, Tülay Arın, Cengiz Arın, Alpar Sevgen, Cevza Sevgen, Zübeyde Alkış, Nurgün Erdin, Tahsin Yeşildere, Selçuk Özarmağan, Güzin Özarmağan, Ayşe Şenatalar, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Ali Bayrak, Cevat Demir, Gülay Günlük Şenesen, Ümit Şenesen, Binnaz Toprak, Mehmet Ali Körpınar, Şelale Birgen Ergür, Reşit Canbeyli, Öğet Öktem Tanör, Melda Tunçay, Yeşim M. Atamer, Günay Atalayer, Nuray Uzunören, Gülhan Türkay, Mehmet Türkay, Aynur Soydan, Hatice Kurtuluş, Kuvvet Lordoğlu, Nihal Saban, Ayşe Buğra, Hacer Ansal, Refik Baysal, Melih Boydak, İzzettin Önder, İbrahim Kaboğlu, Seçkin Dindar, Süleyman Özyalçın, Lütfü Telci, Ayşe Erzan, Nilüfer Tapan, Tülay Çellek, Sevda Bulduk, Sermet Koç, Şahika Yüksel, Ayşe Buğra, Esen Aslandoğan, Selahattin Yıldız, Hirisi Bahar, Yaman Barlas, Yildiz Altınok, Zuhal Düzgit, Reşat Apak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear