Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
Yüksek tansiyona
virüs mü yol açıyor?
CHICAGO (AA) - Dünya çapõnda 1
milyardan fazla kişiyi etkileyen yüksek
tansiyonun ana nedeninin yaygõn bir virüs
olabileceği belirtildi. Boston’daki Beth
Israel Deaconess Hastanesi
araştõrmacõlarõnõn PLoS Pathogens
dergisinin 15 Mayõs tarihli son sayõsõnda
yer alan ve fareler üzerinde yapõlan
araştõrmalarõna göre, yetişkinlerin
çoğunda görülen herpes ailesinden
sitomegalovirus ya da kõsa adõyla CMV
virüsünü taşõyan farelerde yüksek tansiyon
ile damar sertliğinin gelişme olasõlõğõnõn
çok daha yüksek olduğu saptandõ.
Araştõrmanõn, virüsün kan damarlarõnda
inatçõ bir enfeksiyona neden olduğunu
gösteren ilk doğrudan kanõtõ sunduğu
kaydedildi. Hipertansiyon tedavisinde
yeni bir yaklaşõm getiren antiviral ilaçlar
ve aşõlar geliştirilmesi konusunda fikir
verebileceği ifade edildi.
Cinsel istismar olaylarõnõn yüzde 90’õ adli makamlara yansõmazken ülkemizde cinsel tacize uğrayan mağdurlarõn
yüzde 11’ini 0-5, yüzde 15’ini 6-15, yüzde 13’ünü 12-17, yüzde 1’ini 24-29 yaş arasõndaki gençler oluşturuyor
Çocuk istismarõ artõyor...
SİBEL BAHÇETEPE/
MELTEM YILMAZ
Çocuklara yönelik cinsel istismar
vakalarõ giderek artõyor. Araştõrma-
lara göre cinsel istismardaki aileye ait
en önemli risk etmenleri arasõnda ilk
sõrada “ciddi ekonomik sıkıntı”
geliyor. Araştõrmalar, kõz çocukla-
rõnõn erkek çocuklara oranla daha faz-
la cinsel istismara uğradõğõnõ, olgu-
larõn yüzde 85-95’inde istismarcõnõn
erkek olduğunu ortaya koyuyor. Son
yõllarda yaygõnlaşan internet kulla-
nõmõnõn da istismarcõlarõn çocukla-
rõ tespit etme ve ilişki kurmalarõnda
başlõca araç haline geldiğini kanõtlõ-
yor. Psikolog, sosyal hizmet uz-
manlarõ Türkiye’de cinsel istismara
maruz kalan çocuklarõn devlet tara-
fõndan yeteri kadar korunamadõğõnõ
vurgularken; hukukçular ise verilen
cezalarõn caydõrõcõ olmamasõ duru-
munda bu tür olaylarõn giderek ar-
tabileceği endişesini taşõyor.
Çocuklara yönelik cinsel istismar
olaylarõ son olarak dinci Anado-
lu’da Vakit gazetesi yazarõ Hüseyin
Üzmez’in 15 yaşõndaki B.Ç’yi taciz
etmesiyle gündeme geldi. Kamuo-
yunda uzun bir süre konuşulan bu
olayõn ardõndan bugüne dek gizlenen
benzer yöndeki diğer cinsel istismar
vakalarõnõn da daha sõk basõna yan-
sõmaya başladõğõ görüldü.
Uzmanlar Türkiye’de çocuklara
yönelik taciz ve tecavüz vakalarõnõn
genellikle gizlendiğini belirtirken;
Adalet Bakanlõğõ Adli Sicil İstatistik
Müdürlüğü’nün geçen yõlki verileri
bunu doğruladõ. Bakanlõk rakamla-
rõna göre Türkiye’de 1 yõlda açõlan
15 bin taciz davasõnõn bu olaylarõn
ancak yüzde 10’unu oluşturduğunu,
90’õnõn adli makamlara yansõmadõ-
ğõ gerçeğini gözler önüne serdi.
Araştõrmalar ülkemizdeki cinsel ta-
cizlerin yüzde 90’õnõn mağdurun
yakõn çevresi tarafõndan gerçekleş-
tirildiğini, istismara uğrayanlarõn
yüzde 85’ni ise kõz çocuklarõ oluş-
turduğunu gösteriyor. Ülkemizde
cinsel tacize uğrayan mağdurlarõn
yüzde 11’ini 0-5, yüzde 15’ini 6-15,
yüzde 13’ünü 12-17, yüzde 1’ini 24-
29 yaş arasõndaki gençler oluşturu-
yor.
Adalet Bakanlõğõ Adli Sicil ve
İstatistik Genel Müdürlüğü’nün ge-
çen yõlki verilerine göre 1 yõl içinde
14 bin 337 cinsel suç işlendi. Bu su-
çun mağdur sayõsõ 20 bin 282 şek-
linde açõklanõrken bu rakam her 26
dakikada 1 kişinin cinsel suç mağ-
duru olduğunu ortaya koydu. Uz-
manlar, suç artõşõnõn nedenlerinin ba-
şõnda cezalarõn caydõrõcõ olmadõğõnõ
belirtirken ekonomik nedenler, göç,
eğitimsizlik, internetin bilinçsiz kul-
lanõmõ, aile bağlarõnõn ve kapalõ top-
lum yapõsõ gibi nedenlerin bunu art-
tõrdõğõ görüşünde birleştiler.
Türkiye çocuk
korumasında zayıf
Çocuğu İstismardan Koruma ve
Rehabilitasyon Derneği Başkanõ
(ÇİKORED) ve Eski Adli Tõp Ku-
rumu Başkanõ Prof. Dr. Oğuz Polat,
Türkiye’de cinsel taciz ve tecavüze
uğrayan çocuklarõn net sayõsõnõn bi-
linmediğini söyledi. Polat, “Sayısal
veriler sağlıklı değil. Hastanelere,
adliyelere
yansıyan
küçük ke-
sintisel ve-
rilerle ye-
tinmek zo-
runda kalı-
yoruz. Bu
da alınması
g e r e k e n
önlemlerin
nasıl ola-
cağı yö-
nünde sağ-
lıklı çalışmalar yapılmasını en-
gelliyor” dedi.
Türkiye’nin çocuklarõn korunma-
sõ konusunda oldukça zayõf ve ye-
tersiz olduğunun altõnõ çizen Polat,
“Cinsel istismar ile ilgili Türk Ce-
za Kanunu’nda (TCK) bile sıkın-
tılar bulunuyor. Cinsel istismara
uğrayan birey ile ilgili ‘Ruhsal bü-
tünlüğün bozulmadõğõ’ gibi bir kri-
tere göre değerlendirme yapılı-
yor. Bozulmamışsa 5 yıl, bozul-
muşsa 15 yıl hapis cezaları verile-
biliyor. Kanunları yeniden dü-
zenlememiz lazım” açõklamasõnõ
yaptõ.
Cinsel istismar ve ihmal olaylarõ-
nõn multidisipliner bir çalõşma olmasõ
gerektiğine dikkat çeken Polat, cin-
sel istismar vakalarõnda yalnõzca
Adli Tõp Kurumu’ndan yararlan-
manõn doğru olmadõğõnõ, sivil toplum
kuruluşlarõ ve üniversitelerle işbirliği
yapõlmasõ gerektiğini belirtti.
Devlet uzun vadede
önlem almalı
Türkiye’nin 20 yõl önce imzaladõ-
ğõ Çocuk Haklarõ Sözleşmesi’nden
kaynaklanan sorumluluklarõnõ da
yerine getirmediğini anõmsatan Po-
lat, bunun pratik uygulamasõnõn ol-
madõğõnõ anlattõ. Türkiye’nin olma-
sõ gereken yerden kötü durumda ol-
duğuna dikkat çeken Polat, şunlarõ
söyledi:
“Devlet bir an önce uzun vade-
de çocuk politikası oluşturması
gerekiyor. Sokaktaki istismar da-
ha fazla. Aile içi istismarlar da az
değil. Günlük tedbirlerle bu olay-
ların önünü alamazsınız.
Ayrıca yalnız Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na
bırakılarak bunu önleyemezsiniz,
yıllara yayarak önlemler alınma-
lıdır.
Bunların önüne geçmezseniz
olaylar artar.”
İşsizlik büyük bir etken
Sosyal Hizmet Uzmanlarõ Der-
neği İstanbul Şube Başkanõ Eroğlu ve
Eski Sosyal Hizmetler İstanbul İl
Müdürü Kahraman Eroğlu, “Tür-
kiye’de çocuğa yönelik koruyucu,
önleyici ve rehabilite edici çalış-
malarda büyük eksiklikler var.
Okullardaki sosyal ve kültürel
aktivitelere yönlendirilme çalış-
malarının hızlandırılması gere-
kir. Okullarda sosyal hizmet uz-
manı, psikolog ve rehberlik da-
nışmanı verecek uzmanlar da sa-
yıca yetersiz. Viyana gibi küçük bir
kentte 3 bin sosyal hizmet uzma-
nı varken İstanbul’da bu sayı 350
dolaylarında” diye konuştu.
Eroğlu, Türkiye’deki ekonomik
krizle birlikte artan işsiz sayõsõna pa-
ralel olarak cinsel taciz ve tecavüz
olaylarõnda da artõş gözlemlendiği-
ne dikkat çekerek, şunlarõ söyledi:
“İnsanların işsiz kalması, kriz
nedeniyle yaşadıkları ekonomik ve
sosyal bunalım; bu tür olayların
yaşanmasında etken olabiliyor.
Türkiye’de bu alanda koruyucu,
önleyici ve rehabilite edici çalış-
malar eksik. Okullarda çocukları
sosyal ve kültürel aktivitelere yön-
lendirilme çalışmalarının hızlan-
dırılması gerekiyor. Sosyoekono-
mik durumu iyi olmayan ailelerin
çocuklarını ders dışındaki eğitim
çalışmalarına yollayamadığı bir
gerçek. Çünkü bu eğitimler hafta
sonları ücret karşılığında veriliyor.
Bunun dışında taciz, tecavüz ile is-
tismar olaylarında verilen cezalar
da son derece yetersiz. Hüseyin Üz-
mez davasında olduğu gibi ço-
cukların yüksek yararına karar-
ların ivedilikle ve baskın şekilde
çıkmaması,
çocuk istis-
marına yö-
nelimi art-
t ı r ı y o r .
Okullarda
sosyal hiz-
met uzma-
nı, psikolog
ve rehber-
lik danış-
manı vere-
cek uz-
manlar ise
sayıca son derece yetersiz. Viyana
gibi küçük bir kentte 3 bin sosyal
hizmet uzmanı varken İstanbul’da
bu sayı 350-360 dolaylarında. Cin-
sel taciz ya da tecavüze maruz ka-
lan çocuklarda telafisi mümkün ol-
mayan psikolojik, sosyal ve ruhsal
yıkımlar oluşuyor. Güven duygu-
ları yıkılıyor, erkekler ile evlilik
kurumuna karşı önyargıları artı-
yor.”
Polise ya da
savcılığa başvurun
İstanbul Barosu Çocuk Haklarõ
Merkezi Başkanõ Avukat Fatma
Başar ise cinsel taciz ya da tecavü-
ze uğrayan çocuğun ailesinin mutlaka
en yakõn savcõlõğa ya da polise baş-
vurmasõ gerektiğini vurguladõ. “Her-
hangi bir cinsel taciz varsa kişi
mutlaka savcıya, polise gitmelidir.
Oradan da Adli Tıp Kurumu’na
sevki yapılacaktır” diyen Başar, cin-
sel istismarõn Türk Ceza Kanu-
nu’nun (TCK) “Cinsel Dokunul-
mazlığa Karşı İşlenen Suçlar” adõ
altõnda 102, 103 ve 104. maddele-
rinde belirtildiğini anlattõ.
Gerekirse resim yaptırın
Ruh Sağlõğõnda İnsan Haklarõ Gi-
rişimi Derneği (RUSİHAK) Kuru-
cusu ve Başkan Yardõmcõsõ klinik
psikolog Şehnaz Layıkel ise Tür-
kiye’de taciz ve tecavüz vakalarõnõn
tabu olmaktan çõkarak konuşulur
hale geldiğini gözlemlediğini belir-
terek, bu konudaki duyarlõlõğõn art-
tõğõnõ savundu.
“Çocuğa yönelik cinsel istisma-
rın bir insan hakkı ihlali olduğu
kavranmaya başladı” diye konuşan
Layõkel, bunda çocuk haklarõ örgüt-
leri ile kadõn hareketinin etkili ol-
duğunu söyledi. Taciz ve tecavüz va-
kalarõyla karşõ karşõya kalan çocuğun
ruhsal travmaya maruz kalacağõnõ
anõmsatan Layõkel, bu tür bir olaya
maruz kalan çocuğa yapõlmasõ ge-
rekenleri şöyle anlattõ:
“Bu olaylar anında neler yaşa-
dığı, kelimelere dökemiyorsa resim
yoluyla anlatması, ne hissettiğini,
ne yaşadığını, duygularını, öfkesini
anlattırın. Bu duyguların mümkün
olduğunca dışa vurumunu yapa-
bilmek önemli. Türkiye’de genel
olarak psikolojik desteğe ulaşma-
da ciddi bir boşluk var. Daha çok
özel merkezler aracılığıyla terapi
ya da psikolojik destek veriliyor.
Yoksulluk düzeyinde düşünülür-
se çok az kişi bu hizmetlere ula-
şabiliyor. Devlet koruması altında
birtakım kurumlara başvuru ya-
pılabiliyor ancak düzenli bir psi-
kolojik destek olduğunu söyleye-
meyiz. Bu konu, mutlaka SGK
kapsamına girmeli.”
Sosyoloji Derneği Başkanõ Prof.
Dr. Birsen Gökçe de toplumda sos-
yal sorunlardaki artõşla birlikte şid-
det, cinsel istismar gibi vakalarõn da
artõş gösterdiğine dikkat çekti. Eği-
timsizlik ve patolojik sorunlarõn bu
tür vakalarda belirleyici olduğunu be-
lirten Gökçe, Hüseyin Üzmez vaka-
sõnõn ardõndan toplumda çocuklara
yönelik cinsel istismara yönelik bir
sağduyu gelişeceğini beklediğini an-
cak bu sağduyunun gelişmediğini
söyledi.
Madde 103
(1) Çocuğu cinsel yönden
istismar eden kişi, üç yõldan
sekiz yõla kadar hapis ceza-
sõ ile cezalandõrõlõr.
Cinsel istismar deyimin-
den;
a) On beş yaşõnõ tamamla-
mamõş veya tamamlamõş ol-
makla birlikte fiilin hukuki
anlam ve sonuçlarõnõ algõla-
ma yeteneği gelişmemiş olan
çocuklara karşõ gerçekleşti-
rilen her türlü cinsel davranõş,
b) Diğer çocuklara karşõ
sadece cebir, tehdit, hile ve-
ya iradeyi etkileyen başka bir
nedene dayalõ olarak ger-
çekleştirilen cinsel davra-
nõşlar anlaşõlõr.
(2) Cinsel istismarõn vü-
cuda organ veya sair bir ci-
sim sokulmasõ suretiyle ger-
çekleştirilmesi durumunda,
sekiz yõldan on beş yõla ka-
dar hapis cezasõna hükmolu-
nur.
(3) Cinsel istismarõn üst-
soy, ikinci veya üçüncü de-
recede kan hõsmõ, üvey baba,
evlat edinen, vasi, eğitici,
öğretici, bakõcõ, sağlõk hiz-
meti veren veya koruma ve
gözetim yükümlülüğü bulu-
nan diğer kişiler tarafõndan ya
da hizmet ilişkisinin sağladõğõ
nüfuz kötüye kullanõlmak
suretiyle veya birden fazla ki-
şi tarafõndan birlikte gerçek-
leştirilmesi halinde yukarõ-
daki fõkralara göre verile-
cek ceza yarõ oranõnda arttõ-
rõlõr.
(4) Cinsel istismarõn, bi-
rinci fõkranõn (a) bendindeki
çocuklara karşõ cebir veya
tehdit kullanmak suretiyle
gerçekleştirilmesi halinde
yukarõdaki fõkralara göre ve-
rilecek ceza yarõ oranõnda
arttõrõlõr.
(5) Cinsel istismar için
başvurulan cebir ve şiddetin
kasten yaralama suçunun
ağõr neticelerine neden ol-
masõ halinde ayrõca kasten
yaralama suçuna ilişkin hü-
kümler uygulanõr.
(6) Suçun sonucunda mağ-
durun beden veya ruh sağlõ-
ğõnõn bozulmasõ halinde on
beş yõldan az olmamak üze-
re hapis cezasõna hükmolu-
nur.
(7) Suçun mağdurun bit-
kisel hayata girmesine veya
ölümüne neden olmasõ du-
rumunda ağõrlaştõrõlmõş mü-
ebbet hapis cezasõna hük-
molunur.
Reşit olmayanla cinsel iliş-
ki
Madde 104
(1) Cebir, tehdit ve hile ol-
maksõzõn, on beş yaşõnõ bi-
tirmiş olan çocukla (15 - 18
yaş arasõnda) cinsel ilişkide
bulunan kişi, şikâyet üzerine,
altõ aydan iki yõla kadar ha-
pis cezasõ ile cezalandõrõlõr.
Cinsel
istismar nedir?
Rõza yaşõnõn altõndaki bir ço-
cukla, çocuktan en az 5 yaş büyük
bir kişi ya da bir erişkin arasõndaki
temas ya da ilişkinin, erişkinin cin-
sel uyarõmõna ya da doyumuna yol
açmasõ ya da bu duruma göz yu-
mulmasõ olarak tanõmlanan ço-
cuğa yönelik cinsel istismar, “cin-
sel içerikli konuşma, teşhir,
röntgencilik” gibi temas içerme-
yen türlerden, “cinsel amaçlı do-
kunma ve cinsel ilişki” gibi temas
içeren türlere kadar uzanan bir yel-
pazede görülen cinsel eylemlerden
oluşuyor.
Çocuğa yönelik cinsel istis-
mardaki aileye ait en önemli risk
etmenleri arasõnda ciddi ekonomik
sõkõntõ, çok çocuklu aile olma du-
rumu ile kardeşler arasõndaki yaş
farkõnõn az olmasõ, ebeveynin
üvey, alkol ya da uyuşturucu ba-
ğõmlõsõ olmasõ, kendisi de çocuk-
luğunda istismar görmüş ebe-
veyn, eğitimsizlik, aile içi ger-
ginlik, şiddet ya da ruhsal bozuk-
luklar olarak sõralanõyor.
Yılda 7 bin çocuk
ihmale uğruyor
2007 verilerine göre Türki-
ye’de 42 bin çocuk sokakta yaşı-
yor, yılda 7 bin çocuk tecavüz ve
tacize uğruyor. Son 5 yılda, hak-
larında koruma kararı alınan
ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu’nda barınan
toplam 14 bin 398 çocuğun 2 bin
678’i, yani yüzde 18.6’sının an-
ne-babası tarafından ihmal veya
istismar edildiği görülüyor.
Sokakta yaşayan çocukların
yüzde 37’si Doğu ve Güneydo-
ğu’dan göç edenler. Çocukların
yüzde 11’i hiç okula gitmezken
yüzde 52’si madde kullanıyor.
Suça itilen çocuk sayısı yılda
yüzde 5 ile 10 oranında artıyor,
yılda 125 bin çocuk mahkemeye
çıkıyor.
Altı yaş altındaki çocuklarda
fakirlik oranı yüzde 34 iken bu
oran kırsal kesimde yüzde 40’a
ulaşıyor. Öte yandan çocuk suç-
luların da sayısı her geçen gün
artıyor. 2005 yılında cezaevle-
rinde hükümlü olan çocuk sayı-
sı 1549 iken 2006’de bu sayı 2 bin
115’e, 2007 sonunda ise 2 bin
637’ye yükseldi. 2004, 2005 yıl-
larında her ay 40-50 çocuk hap-
se girerken, 2007’den bu yana or-
talama 200 civarında çocuk ce-
zaevine giriyor.
İstismarla başa
çıkma yöntemleri
Uzmanlar, çocuk istismarõnõ
önleme yöntemlerini üç ana baş-
lõk altõnda özetliyorlar. İlk yöntem,
topluma yönelik geniş bir yaptõ-
rõma geçmek.
Bu aktiviteler gelecekte çocuk-
larõna istismar ve ihmalde bulu-
nacak aileleri değiştirmeye yöne-
lik. Bu kapsamda halk eğitim ak-
tiviteleri, toplumda aile eğitim
sõnõflarõ ile aile destek program-
larõnõn yaygõnlaştõrõlmasõ gereki-
yor. İkinci yöntem, daha önceden
çocuklarõna karşõ istismar ve ih-
malde bulunmuş ailelere, genç
ailelere, çocuklarõna ilgi gereken
ailelere, çocuk sahibi olan şahõs-
lara (annesiz ya da babasõz) ve dü-
şük gelirli ailelere yönelik. Bu
yöntem yüksek riskteki aileleri
eğitmeyi öngörüyor.
Bunu yaparken de çocuklarõnõn
özürlü ya da üvey evlat olmalarõ
göz ardõ ediliyor. Üçüncü yöntem
ise çocuklarõna karşõ devamlõ ola-
rak şiddet ve ihmal uygulayan ai-
lelere yönelik uygulanõyor. Bu
ailelerin yasalar ve mahkemeler
doğrultusunda engellenmeleri ön-
görülüyor.
TÜRK CEZA KANUNU’NDA ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI İLE İLGİLİ MADDELER
Prof. Dr. Oğuz Polat.
Kahraman Eroğlu.
Kendilerine inanõlmayaca-
ğõnõ düşünürler.
Başlarõnõn belaya girece-
ğinden korkarlar.
İstismarcõnõn tehdidinden
korkarlar.
İstismarcõyõ korumak iste-
yebilirler, istismarcõyõ sevebilir
ama yaptõklarõnõ sevmezler.
Nasõl anlatõlacağõnõ bilme-
yebilirler.
Cinsel davranõşlarõn yanlõş
olduğunu bilmeyebilirler.
Arkadaşlarõ tarafõndan dõş-
lanacağõndan korkabilirler.
Homoseksüel olarak adlan-
dõrõlabileceklerinden korkabilir-
ler.
Büyükleriyle (otorite ifade
edenlerle) cinsel konularõ konuş-
maktan utanabilirler.
Gammaz olarak adlandõrõl-
mak istemezler.
İyi çocuklarõn cinsellikle
ilgili sözcükleri kullanmamalarõ
gerektiği söylenmiş olabilir.
Çocuklar neden yaşadıklarından
ailelerine hiç bahsetmezler?
SAYFA 17 MAYIS 2009 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLER
İstanbul PB 29
Edirne PB 32
Kocaeli PB 32
Çanakkale PB 29
İzmir B 32
Manisa B 34
Aydın B 35
Denizli B 33
Zonguldak PB 28
Sinop PB 23
Samsun B 28
Trabzon B 24
Giresun B 25
Ankara PB 29
Eskişehir PB 29
Konya B 26
Sıvas B 24
Antalya B 29
Adana B 33
Mersin B 28
Diyarbakır B 31
Şanlıurfa B 34
Mardin B 30
Siirt B 30
Hakkâri Y 21
Van PB 20
Kars B 21
Oslo B 16
Helsinki B 14
Stockholm B 18
Londra Y 15
Amsterdam Y 17
Brüksel Y 15
Paris Y 17
Bonn Y 19
Münih Y 20
Berlin Y 25
Budapeşte B 29
Madrid PB 26
Viyana PB 24
Belgrad PB 28
Sofya Y 26
Roma Y 23
Atina PB 24
Zürih Y 26
Moskova PB 13
Aşkabat Y 26
Astana Y 23
Taşkent PB 33
Bakû PB 21
Bişkek PB 29
Tiflis Y 22
Kahire PB 35
Şam A 34
Ülkemizin kuzeyba-
tısı öğleden sonra
parçalı ve çok bu-
lutlu, Hakkâri çev-
releri ile öğleden-
sonra Bursa, Bile-
cik, Bolu, Karabük
ve Kastamonu çev-
releri mevzi sağa-
nak yağışlı, diğer
yerler az bulutlu ve
açık geçecek.
İlk adım yürüyüşü
canlandırıldı
İstanbul Haber Servisi - Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk’ün 16 Mayõs
1919’da Milli Mücadele’nin ilk adõmõnõ
atmasõ nedeniyle dün Atatürk’ün Şişli’deki
evinin önünden Dolmabahçe’ye kadar
yürüyüş gerçekleştirildi. Atatürk’ün Milli
Mücadele’yi başlatmak için Şişli’deki
evinden çõkarak Dolmabahçe’ye gitmesi ve
oradan Samsun’a ulaşmak için Bandõrma
Vapuru’na binmesi öğrenciler tarafõndan
sembolik olarak canlandõrõlõrken
yürüyüşe TBMM Başkanõ Köksal Toptan,
İstanbul Vali Yardõmcõsõ Hikmet Dinç,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekili
Göksel Gümüşdağ’õn yanõ sõra 81 ilden
öğrenciler de katõldõ.
Amerika’nın kalp
kateterleri Çatalca’dan
İstanbul Haber Servisi - Kardiyolojik
balon kateter ve kalp stenti üreticisi olan
Türk firmasõ Alvimedica, kõlavuz (guiding)
kateter ve anjiyografi kateterleri üreten
Amerikalõ medikal teknoloji firmasõ In-
Vivo’yu satõn aldõ. Satõn almayla
In-Vivo’nun Amerika’daki tüm üretim
tesisleri Çatalca’da bulunan Alvimedica
fabrikasõna taşõnacak. Alvimedica CEO’su
Dr. Cem F. Bozkurt “Bugüne kadar
Amerikalõlarõn Türkiye’de fabrika almasõnõ
çok duymuşsunuzdur ama bu defa biz bir
Amerikan firmasõnõ satõn aldõk. Şu anda
kalp kapakçõğõnõ kateterle değiştirecek bir
teknoloji üzerinde çalõşõyoruz.
Geliştirdiğimiz teknolojiyle kalp
ameliyatlarõnõ asgariye indireceğiz” dedi.
98 yaşında hastaya
kalça kırığı tedavisi
İstanbul Haber Servisi - Düşme sonucu
kalçasõnda kõrõk oluşan 98 yaşõndaki Sabri
A. adlõ hasta yaşõna ve fiziki tedavilerinin
güçlüğüne karşõn kõsa sürede sağlõğõna
kavuştu. İstanbul, Küçükyalõ’da hizmet
veren Özel Delta Hospital’a geçen
günlerde kaldõrõlan Sabri A, hastanenin
ortopedi ve travmatoloji bölümü doktoru
ve başhekim Op. Dr. Veli Gültemiz
tarafõndan ameliyat edildi. 15 günlük
tedavi sonucunda özel yürüteci ile
yürüyerek, kendi ihtiyaçlarõnõ giderebilir
hale gelen hasta, başarõlõ ameliyatõn
ardõndan taburcu oldu.
Sağlıkta Dönüşüm kitabı
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Tabip
Odasõ, AKP hükümetince uygulamaya
konulan “Sağlõkta Dönüşüm Programõ” ile
ilgili gerçeklerin anlatõldõğõ “Türkiye’de
Sağlõk Politikalarõ Üzerine yazõlar-2
Sağlõkta Dönüşüm” isimli kitabõ yayõmladõ.
Hekim Forumu dergisinde yazõlan
yazõlardan seçmelerin bulunduğu kitapta,
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanõ Prof.
Dr. Gençay Gürsoy, İstanbul Tabip Odasõ
Başkanõ Prof. Dr. Özdemir Aktan, İstanbul
Tabip Odasõ Genel Sekreteri Dr. Hüseyin
Demirdizen, TTB Merkez Konseyi üyeleri
Dr. Ali Çerkezoğlu ve Dr. Erkan Kapaklõ,
DSK/Dev-Sağlõk İş Genel Başkanõ Dr.
Arzu Çerkezoğlu’nun da aralarõnda
bulunduğu çok sayõda hekim ve sağlõk
örgütü temsilcisinin yazõsõ bulunuyor.