28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2009 CUMA 6 ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 14. İzmir Kitap Fuarı’ndan... TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile dü- zenlenen, 14. İzmir Kitap Fuarı, geçtiğimiz cumar- tesi, kapılarını kitapseverlere açtı. Açılışta, aydınlardan ve halktan katılım pek do- yurucu idi. Yetkililer, başta Deniz Kavukçuoğlu olmak üzere, gitgide gelişen bir ortamı gösteriyorlar: Fu- ar, geçen yıla oranla, yüzde 10 büyümüştür; geçen yıl 226 bin ziyaretçi gezmiştir ve bu yıl bu rakamın artması bekleniyor. Fuarda, geniş bir konu zenginliği içinde, söyle- şi, panel, konferans, şiir dinletisi gibi 142 etkinlik yer almıştır. Ve zengin bir sergi yelpazesi... Fuarın onur konuğu Tarık Dursun K’ya da ilk günden bir plaket vererek bağrımıza bastık onu... İlk günden gitgide artan bir kitapseverler kitlesi fuara akıyor; hafta sonunda bu sayı daha da arta- cak. Bütün gördüklerimiz, İzmir’e yakışır güzellikte... Okur olarak karşılaştığımız herkeste bir de, de- rin bir kaygı ve gelecek korkusu. Soru hep şu: Tür- kiye nereye gidiyor? Daha doğrusu, nereye götü- rülüyor ülkemiz? Arkasından, Ergenekon soruşturması... Bir de, Mustafa Balbay ile Prof. Dr. Erol Ma- nisalı ne zaman özgürlüklerine kavuşacaklar? Okurların derin kaygılarını yatıştırmaya çalışıyor ve gözleri geleceğe çevirmeye çabalıyoruz. Nitekim, fuarda bir söyleşide, gelecek tehlikesi- ne karşı, en başta gerçek bir “Sosyal Demokrat Par- ti”nin hızla yaratılışı gereğine değindim; yürürlük- teki dağınıklıkla hiçbir yere varamazdık. En başta, CHP’lilere büyük bir görev düşmektedir. Bir başka gerçeğe de değindik: Türkiye’nin ge- lip durduğu noktada, sosyal demokrat bir parti de yetersiz kalır. Bir fikir versin diye, Bağımsız Cum- huriyet Partisi’nin programına bakılması gereğine değindim... Öte yandan, Köy Enstitüleri üstüne, bu yıl da, 17 Nisan öncesinde ve sonrasında, güzel yazılar ya- yımlanıyor. Bir de müjdemiz olacak: Kastamonu Üniversitesi, Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 70. yılında 15-16- 17 Nisan 2010’da büyük bir sempozyum toplaya- cak. Üniversite, pek onurlu bir iş yapıyor. Hepimiz orada olacağız... Okurlarımıza yeni yayınlardan da haberler... - Karl Marx üstüne ufkumuz gitgide zenginleşi- yor: Francis Wheen’in, E Yayınlar’dan Karl Marx’ı bir örnek. Ayrıca duracağız üstünde. Siz şimdiden güzel okuyadurun! Bir de, dev bir romancımız Vedat Türkali’nin ye- ni bir romanı: Yalancı Tanıklar Kahvesi’nde, yazar, yakın geçmişimizi anlatıyor. Bugünü anlamak için onu okumaksa şart, özellikle “solun başarısızlığı”nı. Yakınmalarla oyalanmanın anlamı yok, okuyunuz! Ayrıca, biz de duracağız yakında bu eser üstünde... - Cumhuriyet Kitaplar’da en son çıkanlar şunlar: Öner Yağcı, Kir; Tarık Dursun K., Hasangiller, Sab- riye Okkır, Cinayeti Gördüm; Hikmet Çetinkaya, Besleme Medyanın Aslanları; Talat Şalk, İmralı’da Öcalan’a Soruldu; Ümit Zileli, Cumhurun Trajedi- si; Şeref Bakşık, CHP İle Bir Ömür; Hasan Ba- rışcan, Tanrıların Yurdu Ege; Deniz Som, Türkiye İslam Cumhuriyeti; Mustafa Balbay, Nasreddin Ho- ca ile Eşeği ve Hoca ile Çocuklar. - Kırmızı Yayınlar’da şunlar: Ali Cengizkan, Kır- mızı Gün Beyaz Gece; Ali M. İrat, Modernizmin Erit- tikleri. Sünniler, Şîîler ve Aleviler, Pierre-Jean Amar, Basın Fotoğrafçılığı. “Gözleri Çelik Mavisi.” - Evrensel Yayınlar’dan şunlar: Dünü ve Bugü- nüyle Evrim Teorisi; Felsefe, Bilim ve Din (Asım Be- zirci çevirisi); Sennur Sezer, Kirlenmiş Kâğıtlar; Na- zi İşgalinde Sovyet Kadınları; Yılmaz Onay, Yazı- lar Filmatik; Kürt Halk Tarihi’nde 13 İlginç Yaprak; Nejat Elibol, Geleceğe İlk Adım. - Berfin Yayınları’nda şunlar: Arif Tekin, Ku- ran’da Allah; Arslan Kacar, Pepo Kuşu (roman); Ah- met Türkay, Gelecekten Ödünç Ömürle Öykü; İb- rahim Ülger, Zerdüşt (Işığın Kaynağı Doğu). - Asya Şafak Yayınları’nda: Yılmaz Dikbaş, Efendi Teröristler. - Uğur Mumcu Yayınları’nda şu: 18.30 Söyleşi- leri, No. 5 (2006-2008). - Uğur Pişmanlık, Tarsus Basın Tarihi (1908- 2008), Tarsus Kültür ve Dayanışma Derneği Ya- yınları. - Yüksel Mert, Bilinmeyen Atatürk, Ares Kitap. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Şiddet-sükûnet-siyasallaşma!.. Aslında Güneydoğu’daki terör örgütlerinin tamamı son dönemde bu strateji üzerinde hareket ediyor! 10 yıl önce PKK ile girdiği kanlı ça- tışmalar ve mezar evleriyle korku saçan Hiz- bullah da sosyal hizmetlere yönelerek imaj yenilemeye çalışıyor. Ancak birileri bu sü- reçte onları fena halde huzursuz ediyor, hat- ta galeyana getiriyor! Peki neden?.. Fethullahçı Samanyolu TV, Zaman gaze- tesi ile Aksiyon dergisinin son üç yıldır yaptığı yayınlar hem PKK hem de Hizbullah örgütünün tepkisiyle karşılaşıyor. Bu yayın organlarının siyasi misyonuna bakıldığında, iki örgüte yönelik yaklaşımın sıradan gaze- tecilik duruşunun çok dışına çıktığı görü- lüyor. Yani Fethullahçılar 1995 yılına ka- dar birbiriyle çatışan iki örgütü durup dururken kendilerine düşman etmiyor. Açıkçası artık Güneydoğu’da herkes cemaatin hem PKK hem de Hizbullah tabanında erozyon yaratmak için medyadan ekonomiye, siyasetten bü- rokrasiye kadar her gücü kullandığını dü- şünüyor!.. Fethullahçılar Kürt sorununda tek aktör ve tek karar verici güç haline gelmek için çır- pındıkça PKK ile Hizbullah’ın tepkisini çe- kiyorlar. PKK’liler şimdilik molotoflu saldırı- lar ve Kandil Dağı’ndan gelen tehditlerle gru- bu uyarmaya çalışıyor. Hizbullah ise diyalog yolunu izlemeyi tercih ediyor. Örgütün Di- yarbakır’daki yöneticileri geçtiğimiz hafta- larda Fethullahçıların kentteki temsilcileriy- le bir araya geldi. Görüşme konusu Fethul- lahçı yayın organlarında Hizbullah’a karşı yü- rütülen kampanyaydı. İddiaya göre ce- maatin temsilcileri bu yayınlardan kendile- rinin de rahatsız olduğunu dile getirdiler. Hat- ta Diyarbakırlı Fethullahçılar bölgede tepki çeken bu yayınlarla ilgili üst birimlerine uyarılar da yaptılar. Ancak Hizbullahçıların son basın açıklamasındaki öfkeli satırlara ba- kılırsa bu uyarılardan hiç de sonuç çıkma- mıştı. Fitne, fesat ve ateş!.. Hizbullah 17 Ocak 2000’de, lideri Hüse- yin Velioğlu’nu da kaybettiği operas- yonun ardından salt çöküş sürecine gir- medi. Örgüt 2003 yılından itibaren bir yandan sivil toplum örgütleri içinde ya- pılanırken diğer yandan üzerindeki giz perdesini de araladı. Üç yıl öncesinden itibaren web sayfalarında açıkça pro- paganda yürüten Hizbullahçılar, örgütü ya- kından izleyen gazetecilere mektuplar gön- dermeye başladı. İşte 20 Nisan tarihli son mektup, Diyarbakır’da yapılan Hizbullahçı- Fethullahçı görüşmesinin ardından geldi. Mektup, Fethullahçıların medya gücünü “yalan, iftira, karalama ve dezenformasyon aracı olarak kullandıkları” yakınmasıyla baş- lıyordu. 1990-2000 yılları arasında PKK ile girdikleri savaşa dikkat çeken Hizbullahçı- lar mektupta şöyle demişlerdi: “Dikkat çekmek istediğimiz tehlike 2000 öncesi dönemde yaşanılan olayların bir benzerinin tekrar yaşatılmak istenmesidir. Ya- ni bu sefer de Fethullah Gülen grubu üze- rinden, Türkiye genelinde çatışma ortamı oluşturarak bir fitne ateşinin fitilinin tutuş- turulmak istendiği müşahede edilmektedir. Gülen grubu kendi iradesiyle böyle tehlike- li bir işe kalkışabilecek bir konumda değildir. Yine herkes çok iyi biliyor ki, bir çatışma du- rumunda Hizbullah tarafından kısa süre içe- risinde etkisiz hale getirilebilecek bir pozis- yondadırlar.” Hizbullahçılar, örgüte yönelik bir komplo hazırlandığını, bunun için de Fethullahçı grupların kullanıldığını öne sürmüşlerdi. Mektubun sonunda cemaate gözdağı da vardı: “Hiçbir şekilde bunlara şiddet uygulama- yacağız. Oynanmak istenen oyunu bozmak için elimizden gelen her çabayı gösterece- ğiz. Buna rağmen birileri Hizbullah ismini kul- lanarak bazı tepkiler gösterebilir. Gelişebi- lecek hiçbir şiddet olayında kesinlikle Hiz- bullah olmayacaktır.” Fethullah, Hizbullah’ı kızdırdı!.. Aslında Hizbullahçıları bu kadar öfkelen- diren cemaatin yayın organlarındaki tavır de- ğildi. Bu kez bizzat Fethullah Gülen’in kendisi örgütü çıldırtmıştı. Gülen nisan ayı- nın başında cemaate yakın bir internet si- tesine Hizbullah’la ilgili değerlendirmeler ya- parken şöyle konuşmuştu: “Bu örgütler, çıkar kavgası, uyuşturucu ve silah ticaretindeki paylaşım kavgası sebebiyle bunları oluşturanların kontrolü dışına çıktı. Mesela Hizbulvahşet diye bir şey çıkarırsınız. Sonra kalkar, bir kısım vatan evladı eşkıya- ya karşı mücadele ediyor dersiniz. El Kai- de’nin Türkiye’de ne işi var? Türkiye’de Hizbulvahşet’ten sonra bunu da icat ettiler.” İşte Gülen’in bu sözleri iki grup arasındaki gerginliği kav- gaya dönüştürdü. Bu sözlerin gazetelerde yayımlanmasının ardından Gülen’e yanıt gecik- medi. 10 Nisan’da örgütün yayın organla- rında “Fesat grubu Hizbullahi Müslüman- lardan ne istiyor” başlığıyla yayımlanan ya- zıda öfke dolu şu satırlar vardı: “Son iki üç yılda Mevlid kandillerinde ve Peygamber’e saygı mitinglerinde yüz binle- rin toplanışı Fesat grubunu çılgına çevirmiştir. Fesat grubunun diğer bir düşmanlığı, Hiz- bullahi cemaatin anti Amerikancı, anti Si- yonist ve antiemperyalist bir çizgiye sahip ol- masıdır. ABD’de malikâne kurup sırtını ABD’ye dayayan Fesat grubunun lideri Ha- mas ve Hizbullah’ı terörist hareketler olarak görmektedir.” Tartışma bununla da kalmadı. Fethullah- çı Aksiyon dergisi Gülen’in sözlerinden ce- saret almış ve 20 Nisan tarihli sayısında ör- güte ağır suçlamalar yöneltmişti. “Hizbullah’ın derin sızma planı” başlıklı yazıda, “Hizbul- vahşet olarak tarihe geçen Hizbullah terör ör- gütü, yine sahnede. 2003 yılında yeniden ya- pılandırılan örgüt yeraltına inerken bazı ce- maat ve sivil toplum kuruluşlarına sızmaya ça- lışıyor” denilmişti. Dergide, Hizbullah lideri Velioğlu’nun başkalarınca yönlendirildiği, örgütün Ergenekon’la bağlantısı olduğu, Güneydoğu’daki “ölüm kuyuları”nın ardın- da Hizbullah-JİTEM işbirliği bulunduğu öne sürülmüş ve “Hizbullah sigara ve insan ka- çakçılığı yapıyor, El-Kaide’nin uyuşturucu ti- caretinden de pay alıyor” iddiasına yer ve- rilmişti. PKK’liler, DTP’ye yönelik gerçekleştirilen ve 300’den fazla kişinin gözaltına alındığı son operasyonların Fethullahçılar tarafından yaptırıldığını öne sürüyor. Anlaşılıyor ki Hiz- bullahçılar da benzer bir operasyonun ken- dilerine yönelik düzenleneceği kaygısını ta- şıyor! Son günlerde iki grup arasında med- ya aracılığıyla yürütülen söz düellosunun ar- dında bu kuşku da bulunuyor! Ancak üzerinde asıl durulması gereken ko- nu şu ki; Fethullah Gülen grubu açısından Güneydoğu giderek tehlikeli bir bölge hali- ne geliyor! Çünkü birbirine zıt ve üstelik eze- li düşman olan iki örgütün, yani PKK ile Hiz- bullah’ın cemaate yönelik tehdidi giderek bü- yüyor. Cemaatin özellikle Diyarbakır’daki uzan- tılarını koruma altında tutan güvenlik birim- leri de çatışma kaygısı yaşıyor! Cemaat Kavgası Nereye Gidiyor?.. Türkiye’nin dört bir yanõndan başkente gelen Cumhuriyet okurlarõ Balbay ve Manisalõ’ya destek verdi CUMOK’lar Ankara’da buluştu DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - DTP’liler genel merkezin kararõ doğrultusunda yurt genelindeki 23 Ni- san etkinliklerini protesto ederken Di- yarbakõr’da Büyükşehir Belediye Baş- kanõ Osman Baydemir’in törene ka- tõlmamasõna tepki gösteren 2’nci Tak- tik Hava Kuvvet Komutanõ Korgene- ral Rasim Arslan, Baydemir için ye- re konulan tabelayõ ayağõyla iterek kaldõrttõ. Diyarbakõr’da Anõt Park’ta yapõlan çelenk sunma törenine, Vali Hüseyin Avni Mutlu, 7’nci Kolordu Komuta- nõ Korgeneral Bekir Kalyoncu, 2’nci Taktik Hava Kuvvet Komutanõ Kor- general Rasim Arslan katõlõrken Bay- demir katõlmadõ. Buna tepki gösteren Korgeneral Rasim Arslan, çelenk sun- ma protokolünde bulunan ve üzerinde “Büyükşehir Belediye Başkanı” ya- zan tabelayõ ayağõyla iterek kaldõrttõ. Arslan, daha sonra Vali Mutlu’ya dö- nerek “Bunlar çocukların bayramı- na bile gelmiyorlar” dedi. Ardõndan 7’nci Kolordu Komutanlõğõ’na bağlõ as- kerler Atatürk Stadyumu’na kadar, marş söyleyerek yürüdü. Baydemir ise levhanõn itilmesine şu yanõtõ verdi: “Genel merkezimizin 23 Nisan et- kinliklerine katılmama kararını cid- diyetle ve cesaretle irdelemek lazım. Bunun çok anlamlı ve çok ciddi bir mesaj olduğunu düşünüyorum.” Bitlis’in Tatvan ilçesinde ise prog- rama katõlmayan ve protokolde yeri boş kalan DTP’li Belediye Başkanõ Ab- dullah Ok’un yerine komutanlar ta- rafõndan 80 yaşõndaki Abdulhaluk Yürek oturtuldu. Şõrnakta DTP’li Belediye Başkanõ Ramazan Uysal, törenlere katõlmadõ. Belediyenin çelengi ortada kalõnca görevliler tarafõndan tören alanõnõn dõşõna çõkarõldõ. Tunceli’deki törenle- re DTP’li Belediye Başkanõ Edibe Şahin gelmedi. Tören alanõna getirilen belediye çelengi ise ortada kaldõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye’nin dört bir yanõndan gelen Cumhuriyet Okurlarõ (CUMOK), 23 Ni- san Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bay- ramõ’nda Ankara’da buluştu. Başkente, İstanbul, İzmir, Antalya, Kõrõkkale, Antakya, Kilis, Eskişehir, Ça- nakkale ve Silivri’den gelen yüzlerce CUMOK, Ankara’daki okurlarõmõzla dün saat 08.30’da Ankara Garõ’nda buluştu. CUMOK’lar sonra gar içinde bulunan Atatürk Müzesi’ni ziyaret et- ti. Okurlarõmõz daha sonra ellerinde Cumhuriyet gazeteleri ve Türk bay- raklarõyla Ulus’taki Birinci Büyük Mil- let Meclisi’ne gitti. Bazõ CUMOK’lar üzerinde Ankara Temsilcimiz Musta- fa Balbay ve gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erol Manisalı’nõn fotoğraflarõnõn bu- lunduğu tişörtler giydi. Birinci Meclis’te CUMOK’lar adõna basõn açõklamasõ ya- pan CUMOK Ankara Dönem Sözcüsü Haluk Yalvaç, ulusal egemenliğin ve demokrasinin etkinlikle işleyebilmesi- nin önkoşulunun ulusal birlik ve bü- tünlük olduğuna dikkat çekti. Yalvaç, CUMOK’larõn Atatürk’ü saygõ, sevgi ve 23 Nisan 1920 duyarlõlõğõyla andõğõnõ kaydetti. CUMOK’ lar, Birinci Meclis’teki ziyaretin ar- d õ n d a n “Ömrümü- zün Yettiği Yere Ka- dar Atam İzindeyiz” pankartõy- la Ata’nõn huzuruna çõkmak için Ulus’tan Tandoğan’a kadar yürüyerek saat 12.30’da Anõtkabir’e ulaştõ. CU- MOK’lar yaklaşõk 1.5 saat süren Anõt- kabir ziyaretinde mozoleye çiçek bõraktõ ve müzeyi gezdi. ARCAYÜREK: 23 NİSAN HERKESİN BAYRAMI CUMOK’lar Anõtkabir ziyaretinin ardõndan gazetemiz Ankara Bürosu’nu ziyaret etti. Burada okurlarõmõza ses- lenen gazetemiz yazarõ Cüneyt Arca- yürek konuşmasõna “Atatürk Cum- huriyeti’ne gönül veren Atatürk sev- dalıları, Cumhuriyet okurları hoş geldiniz” diyerek başladõ. Atatürk’ün Meclis’i 89 yõl önce kur- duktan sonra “Bu Meclis benim en bü- yük eserimdir” dediğini anõmsatan Arcayürek, “Atatürk bütün devrim- lerini halkla beraber Meclis’e daya- narak yaptı” dedi. Arcayürek, bu ne- denle 23 Nisan’õn yalnõzca çocuklarõn bayramõ değil aynõ zamanda Atatürk Cumhuriyeti’ne saygõ ve sevgiyle sa- rõlanlarõn bayramõ olduğunu da kaydetti. Arcayürek, şöyle devam etti: “Atatürk Osmanlı karanlığından bize aydınlık Cumhuriyeti emanet etti. Acaba biz bugün Ergenekon karanlığından çı- kıp da Atatürk’ün aydınlık Cumhu- riyeti’ne varabilecek miyiz, vara- mayacak mıyız? Mustafa Kemal’i ya- şadığı sürede de sonra da silmeye dö- nük çok gayretler oldu. Bunların hepsine tanığız. Atatürk’ün 1920’ler- de, 1930’larda söyledikleri, bugün 21. yüzyılın temel ilkeleri olarak dış ül- kelerde söyleniyor. Bugün bizi yö- netenler ‘Bu Cumhuriyet Türkiye’ye hiçbir şey vermedi’ diyebilmişlerdir.” “Bugün bayram ama bizim içi- mizde bir sızı var” diyen Arcayürek, Balbay’õ kardeşi ve oğlu gibi sevdiği- ni belirterek, şunlarõ söyledi: “Bal- bay’la ben 15-16 yıldır her gün saat 11.00’de bir saat süreyle baş başa otu- rup, o günün olaylarını konuşuruz. Balbay geçenlerde mektubunda diyor ki, ‘Ağabey her gün saat 11.00’de bir kahve içiyorum.’ Ben de ‘Her gün sa- at 11.00’de seninle dünü, bugünü ve ya- rõnlarõ anõyorum’ diye haber gönder- dim.” Arcayürek’in konuşmasõnõn ar- dõndan yazar Turgut Özakman “Ulu- sal Egemenlik Bilinci” konulu söyle- şi ger- çekleştir- di. TÜREY KÖSE/AYŞE SAYIN ANKARA - TBMM açõlõşõnõn 89. yõl- dönümü, “protestolu” bir ortamda kut- ladõ. Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ ve kuvvet komutanlarõ ABD Başkanõ Barack Obama’nõn ziya- reti için “ara verdikleri” DTP protes- tosunu sürdürerek TBMM’deki 23 Nisan özel oturumuna katõlmadõ. DTP’liler de parti yöneticilerini hedef alan operas- yonlar ve “polislere taş atan çocukların” ağõr ceza mahkemelerinde yargõlanmasõ- nõ protesto etmek için dün özel oturum dõ- şõnda Meclis’te düzenlenen hiçbir etkin- liğe katõlmadõ. CHP lideri Deniz Bay- kal’õn genel kurulda Ergenekon soruş- turmasõnõ eleştirmesi üzerine de, bazõ AKP’li milletvekilleri salonu terk etti. TBMM’de 23 Nisan özel oturumu ve ön- cesinden bazõ notlar şöyle: ? TBMM tören salonundaki kabul sõ- rasõnda Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ, Başbakan Erdoğan ile to- kalaşarak kõsa süre sohbet etti. CHP Ge- nel Başkanõ Baykal da yanõnda bulunan Başbuğ ile tokalaşõp ayaküstü sohbet et- ti. Başbakan Erdoğan ile Baykal’õn el sõ- kõşmamasõ dikkati çekti. Baykal, Erdo- ğan’a başõyla selam vermeyi tercih etti. ? TBMM Genel Kurulu’nda önceki ge- ce oturma eylemi yapan DTP’li millet- vekilleri, “AKP’yi protesto” ettikleri için Meclis’teki Atatürk anõtõna çelenk koyma töreninden sonra kutlamalara ka- tõlmadõ. Toptan’õn kabulü ve akşam ver- diği resepsiyona da gitmediler. DTP’liler sadece Meclis genel kurulunda 23 Nisan özel oturumuna katõldõ. ? DTP’nin parlamentoya girdiği 22 Temmuz seçimlerinden bu yana, TBMM’de düzenlenen etkinlikleri boykot eden TSK komuta kademesi, bu tavrõnõ sürdürdü. Genelkurmay Başkanõ ve kuv- vet komutanlarõ sadece ABD Başkanõ Obama geldiğinde TBMM’ye gelip lo- cadaki yerlerini almõştõ. TBMM Genel Ku- rulu’nda dün saat 14.00’te başlayan 23 Ni- san özel oturumunda askerlerin locasõ yi- ne boş kaldõ. ? TBMM Başkanõ Köksal Toptan, özel oturumu açtõğõ ve İstiklal Marşõ’na ge- çildiği sõrada ise salonda az sayõda AKP milletvekilinin yer almasõ dikkat çekti. “Dakikliği” ile bilinen MHP lideri Dev- let Bahçeli, İstiklal Marşõ’na “son anda” yetişirken Başbakan Tayyip Erdoğan, DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk ile çok sayõda bakan ile AKP ve DTP’liler ulu- sal marş okunduktan sonra salona gire- bildi. ? CHP lideri Baykal, genel kuruldaki özel oturumda konuşurken askeri darbe- leri eleştirdiğinde, bazõ AKP’liler kendi- sini alkõşladõ. Baykal, Ergenekon soruş- turmasõnõ eleştirmeye başladõğõnda ise bir grup AKP milletvekili kendisine tepki gös- tererek genel kurul salonunu terk etti. TBMM ÖZEL OTURUMUNDAN NOTLAR ‘Protestolu 23 Nisan’ İstanbul Haber Servisi - Sivil kuru- luşlar, Türkiye’nin ba- ğõmsõzlõğõ ve egemen- liğini içlerine sindire- memiş olan bazõ güç odaklarõnõn “23 Ni- san 1920” ve “29 Ekim 1923” anlayõ- şõyla hesaplaşmanõn zamanõnõn geldiğini düşündüklerini belir- terek, “Ulusal Ege- menlik”in göz ardõ et- tirilmek istendiğini vurguladõ. İstanbul Barosu Başkanlõğõ tarafõndan gazetemize gönderdi- len mesajda, “Ülke- nin, ulusun yok olma aşamasında bile hu- kuk ve meşruiyetten ayrılmadan verilen ulusal Kurtuluş Sa- vaşı sonucu kazanı- lan bağımsızlık ve egemenliği içlerine sindirememiş olan kimi güç odakları 23 Nisan 1920 ve 29 Ekim 1923 anlayı- şıyla hesaplaşma za- manının geldiğini dü- şünmektedirler. İs- tanbul Barosu, Türk ulusunun büyük öz- verilerle ulaştığı öz- gürlük ve çağdaş hu- kuk düzenine yönelik saldırılara karşı bir hukuk kurumu ola- rak üzerine düşen so- rumluluğun bilin- cindedir. ” denildi. DİSK Genel Baş- kanõ Süleyman Çele- bi de gönderdiği me- sajda, “Dileğimiz, iş- yerlerinde ve sokak- larda çocukların ça- lışmak zorunda ol- madıkları, emeğin hakkını aldığı, eşit, özgür, demokratik ve barış içinde bir Türkiye’yi hep bir- likte görebilmektir” dedi. İstanbul Kadõn Ku- ruluşlarõ Birliği Ko- ordinatörü Nazan Moroğlu ise son yõl- larda ‘Ulusal Ege- menlik’in göz ardõ ettirildiğini, 23 Ni- san’larõn yalnõzca Çocuk Bayramõ ola- rak kutlanmakta ol- duğunu belirtti. Beşiktaş Kulübü de bir kutlama mesajõ ya- yõmladõ. DTP’lilertörenlerekatõlmadõ Diyarbakõr,Şõrnak,TunceliveTatvanbelediyebaşkanlarõnõnprotokoldekiyerleriboş kaldõ.KorgeneralArslan,Baydemiriçinyerekonulantabelayõayağõylaiterekkaldõrttõ ‘ULUSAL EGEMENLİK GÖZ ARDI ETTİRİLMEK İSTENİYOR’ (Fotoğraf:NECATİSAVAŞ)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear