26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 22 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr BAYAZIT: KURUMSAL YÖNETİM ŞART Küresel krizle birlikte kurumsal yönetimin ön plana çõktõğõnõ söyleyen Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Baş- kanõ Tayfun Bayazõt, “Krizde çöküntüye uğramõş şirket- lerin çoğunun aslõnda kurumsal yönetim ilkelerine ge- rektiği kadar uymadõğõ görüldü” dedi. TKYD’nin 2009 yõlõ projelerinin aktarõldõğõ toplantõda konuşan Bayazõt, kurumsal yönetim konusunda dernekteki birikimi Anadolu şirketleri ile paylaşmak ama- cõyla eğitimler düzenlediklerini anlattõ. Bayazõt, Denizli, İzmir ve Gaziantep illerinde çalõş- malar gerçekleştirileceğini dile getirdi. SEB TÜRKİYE’DE ÜRETECEK Türkiye’de Tefal, Rowenta, Moulinex gibi markalar ile faaliyet gösteren Fransõz Groupe SEB, 2009’da ye- ni ürünlerle pazardaki konumunu güçlendirmeyi he- defliyor. Groupe SEB İstanbul Genel Müdürü Cü- neyt Yağcõ, bu yõl yüzde 8 büyümeyi hedefledikle- rini ve 203 milyon TL ciro gerçekleştireceklerini söy- ledi. SEB’in Türkiye’de üretim yapma kararõ da al- dõğõna işaret eden Yağcõ, “Rondo ve Rowenta sü- pürgelerin bir kõsmõnõ Türkiye’de üretiyoruz. Grubun Türkiye’de iyi bir imalat firmasõnõ satõn alma giri- şimleri de söz konusu. Görüşmeler yapõlõyor” dedi. ‘TIBBİ CİHAZA ÖZEL SEKTÖR EL ATMALI’ Tõbbi Görüntüleme Teşhis ve Tedavi Teknolojileri Derne- ği Başkanõ Ufuk Eren, tõbbi teknoloji temininde özel sek- törün ve yedek parça ithalatõnõn önünün açõlmasõ gerek- tiğini söyledi. Türkiye’nin tõbbi teknoloji haritasõyla ilgili düzenlenen toplantõda konuşan Eren, “Türkiye’de cihaz kullanõmõ özellikle kamuda diğer ülkelere göre da- ha fazla. Günde 150 MR çekiliyor. Avrupa stan- dartlarõna göre günde 40’tan fazla yapamazsõnõz. Bu daha çok tõbbi cihaza ihtiyaç duyulmasõ demek. Şu anki mevcut cihazlar çok fazla çalõştõrõlõyor. Kaliteden fedakârlõk edemezsiniz” dedi. Zengin Almanlarõn parasõ Asi’ye akacak Microsoft İnnovasyon Merkezi açõlõşõna gelen Microsoft CEO’su Steve Ballmer: Ekonomi Servisi - Varlõklõ Alman ai- lelerinin paralarõnõ değerlendiren Alman Prime Development şirketi, 2 yõl için- de Türkiye’ye 1.5 milyar dolar yatõra- cak. Bugüne kadar zengin Alman aile- lerinin 18 milyar Avro’luk varlõğõnõ yö- neten Prime Development yatõrõm şir- keti, Türkiye’de alõşveriş merkez- l e r i (AVM) başta ol- mak üzere emlak pazarõna giriyor. 8 ülke- de 50’den fazla AVM geliştiren şirketin yatõ- rõmlarõnõn Tür- kiye’deki ilk durağõ İskende- run ve Antak- ya. İnşasõna 2008’de başlanan ve Prime Mall adõ ve- rilen İskenderun’daki AVM’nin 2010 yõlõnda açõlmasõ planlanõrken, Asi Neh- ri’nden esinlenen Antakya’daki AVM’nin inşasõna ise bu yõlõn son çeyreğinde başlanacak. Yatõrõmlarõnõn yüzde 30’unun konut, yüzde 70’inin alõşveriş merkezi olacağõnõ söyleyen Pri- me Development Ortak ve Yöneticisi Dr. Philipp Von Wilmowsky, “Tür- kiye’de 12 şehirde AVM yapacağız. Kovboy değiliz, AVM’leri yapıp kaç- mayacağız. Uzun vadeli geldik” dedi. Ekonomi Servisi - Bilkent Üniversite- si Cyberpark bünyesinde hizmet verecek olan Microsoft İnnovasyon Merkezi’nin açõlõşõnõ Başbakanlõk Yatõrõm Destek ve Ta- nõtõm Ajansõ Başkanõ Alpaslan Korkmaz ile birlikte duyuran Microsoft CEO’su Ste- ve Ballmer, Microsoft’un Türkiye’de ya- zõlõm sektörünü, yenilikçiliği ve Ar-Ge’yi desteklemeye devam edeceğini bildirdi. Ankara’da düzenlenen toplantõsõnda ko- nuşan Ballmer, “Türkiye, dinamik eko- nomisi ve teknolojiye yatkın, genç nü- fusu ile önemli bir yazılım ve innovas- yon merkezi olabilir” dedi. Sağlõk, eğitim ve e-devlet kapsamõnda yenilikçi yazõlõm projelerine odaklana- cak olan merkezde gelecek yõldan itibaren mobil teknolojiler ve robotik gibi konularda Ar-Ge çalõşmalarõ gerçekleştirilecek. Mic- rosoft’un dünyadaki 60 innovasyon üssü arasõnda sadece Türkiye’deki merkezde Oyun Ön Kuluçka Merkezi’yle oyun ya- zõlõmlarõna yatkõn gençler gelişim olana- ğõ bulacak. Üniversite öğrencilerinin, Mic- rosoft’un yazõlõm geliştirme ve tasarõm araçlarõnõ ücretsiz olarak edinmelerini sağlayan DreamSpark Programõ’nõn 2.3 milyon lise öğrencisinin de faydala- nabileceği şekilde genişletileceğini be- lirten Ballmer, böy- lece liseli öğ- rencilerin de ya- zõlõm geliştirme- lerine destek olacaklarõnõ söyledi. Sabancı Holding yıl sonuna kadar açaca- ğı yeni Teknosa ve CarrefourSA mağa- zalarına 3500 kişi alacak. Carrefour- SA’nın 163’üncü, TeknoSA’nın da 225’inci mağazası Pendik’teki Neoma- rin Alışveriş Merke- zi’nde açıldı. Hol- ding, bu yıl Carrefo- urSA için 2.6 milyon TL, Teknosa için de 1.5 milyon TL’nin üzerinde yatırım gerçekleştirecek. Varlõk barõşõnda 15 milyar beyan edildi Ekonomi Servisi - Maliye Bakanõ Kemal Unakıtan, Fin- landiya Başbakan Yardõmcõsõ ve Maliye Bakanõ Jykri Ka- tainen ve beraberindeki he- yetle yaptõğõ görüşmenin ar- dõndan gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Maliye Bakanõ, Ali Türkan adlõ bir kişinin 5,2 milyarõ yur- da getireceğini beyan etmesiy- le ilgili tekrar gündeme gelen varlõk barõşõ uygulamasõyla ilgili bilgi verdi. Uygulama kapsa- mõnda 14,8 milyar liralõk beyan olduğunu belirten Unakõtan, bunlarõn ne kadarõnõn ödenip, ne kadar ödenmediği konusunu da kamuoyuyla paylaşacaklarõnõ bildirdi. Unakõtan, Ali Türkan konusunda da kişilerin beyanda bulunmuş olabileceğini ama şu ana kadar ödenmiş bir şeyin olmadõğõnõ ifade etti. Unakõtan, TÜSİAD’õn eleşti- rilerine neden olan Maliye Ba- kanlõğõ’nõn çok sayõda şirkette Kod 5 adõyla yürüttüğü vergi de- netimlerinin ise yasalara uy- gun olduğunu öne sürdü. TÜRKONFED, hõzla yapõsal önlemler alõnmasõ gerektiğine dikkat çekti. Erdoğan yine ‘teğet geçecek’ dedi OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA MARDİN - Türkiye’de işsizliğin yüzde 15.5’lere ulaşmasõ, iş dünyasõnõn bir kez daha bu konu- yu gündeme almasõna neden oldu. Türk Sa- nayicileri ve İşadamlarõ Derneği (TÜSİAD) ve Türk Girişim ve İş Dün- yasõ Konfederasyonu (TÜRKONFED), derne- ğin Mardin’de yapõlan baş- kanlar konseyi toplantõsõn- da endişelerini dile geti- rirken hükümetin konuyla ilgili ya- põsal önlemler al- masõ gerektiğine vur- gu yaptõ. TÜSİAD Başkanõ Arzuhan Doğan Yalçındağ, işsizlik ora- nõnõn çok yüksek büyüme dönem- lerinde bile aşağõya çekilemediğini dile getirerek “Krizle birlikte oran büyüdü. Bu tür bir iş- sizlikle makro ekonomik önlemler ve doğrudan ak- tif işgücü politikaları ile mücadele etmek zo- rundayız. Son dönemlerde istihdam pi- yasasına yönelik alınan bir dizi önlemin yanı sıra yeni politikalar geliştirmek ge- rekli. Aksi takdirde daralan iç ve dış taleple birlikte işsizlik daha da katıla- şacak ve mücadele zorlaşacak. Bu yıl bizim büyüme hedefimiz eksi 4.1” de- di. TÜRKONFED Yönetim Kurulu Baş- kanõ Celal Beysel de her yõl 550 bin ki- şilik yeni istihdam yaratõlmasõ gerektiğini söyledi. Bunun ancak yõlda yüzde 5.5’lik büyümeyle gerçekleşebileceğini anlatan Beysel, kriz önlemlerinin seçimler yü- zünden geç alõndõğõnõ vurguladõ. Açõk- lanan paketlerin krizin aşõlmasõnda kat- kõsõ olduğunu ifade eden Beysel, “Kriz o kadar büyük ki ne yapılırsa yapılsın yeterli olmuyor. Şu anda piyasada hareketlenme var fakat kriz yıl sonu- na kadar sürerse halimiz harap. Kriz esas olarak Türkiye’de KOBİ’lerin krizi. Bu nedenle çözüm günlük ön- lemlerle olabilir. Orta ve uzun vadeli önlemler, global krizin aşılmasıyla katkı sağlayacak” dedi. BÖLGEDE İŞSİZLİK YÜZDE 40 Doğu ve Güneydoğu Anadolu Sanayici ve İşadamlarõ Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanõ Tarkan Ka- dooğlu, bölgenin krizden daha çok etki- lendiğini belirterek işsizlik oranõnõn böl- gede yüzde 40’a ulaştõğõnõ belirtti. Ye- şil kart kullananlarõn yüzde 44’ünün bölgede bulunduğunu dile getiren Kadooğlu, “İç ta- lebi ve dış ticareti canlan- dıracak ve reel sektörün krediye kolay ulaşmasını sağ- layacak önlemler alınmalı” dedi. TÜRKONFED’in başkanlar kurulu toplantõsõna Devlet Bakanõ Kürşad Tüz- men de katõldõ. Tüzmen, Türkiye’nin kriz- le birlikte ihracatõnõn düştüğünü ancak komşu ülkelere yapõlan ihracatõn önem- li ölçüde artõş gösterdiğine vurgu yapa- rak “Zengin komşular, zengin Türki- ye demek. Tüm ihracatın yüzde 40’ı ar- tık komşu ülkelere yapılıyor” şeklinde konuştu. BAŞBAKAN ‘TEĞET’TE ISRARLI Ekonomi Servisi - Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantõsõnda- ki konuşmasõnda yine “teğet” dedi. 2010 yõlõndan itibaren ekonomide toparlanma beklediklerini belirten Erdoğan şunlarõ söyledi: “İmkânlar ölçüsünde tedbir al- dık, alıyoruz. İşsizliğin can alıcı bir so- run olduğunun farkındayız. Biz bu kri- zi en az zararla atlatan ülke olacağız. Küresel kriz bizi teğet geçecektir. Türkiye’de bunun aksini iddia eden- ler, bu psikolojik süreci olumsuz etkileme gayre- ti içindeler. Siyasi krize dönüşsün beklentisi içinde olanlardır. Bu gemide hep beraber yolculuk ediyoruz. Türkiye krizi şu ana kadar gayet iyi yönetti. Popülizme prim ver- meden bu süreç devam edecektir. Krizden güçlenerek çıkmış, ge- lişen bir ekonomik ya- pıyla yolumuza de- vam edeceğiz.” Krizin ulusal ekonomiye olan etkileri şiddetle- niyor. Geçen hafta sonu yayımlanan işgücü ista- tistikleri krizin Türkiye ekonomisine olan faturasının artık en kötümser tahminleri dahi aşmakta oldu- ğunu belgelemekteydi. Verilere göre Ocak 2009 ayında Türkiye’de bir yıl öncesine göre tarım dışı sektörlerde istihdam 184 bin azalmış durumda. Sanayi sektöründe ise istihdam kayıplarının 316 bine ulaşmış olduğu he- saplanmakta. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 19’a yükselmiş durumda. Oysa geçen senenin aynı dö- neminde tarım dışı işsizlik oranı yüzde 13.7 dü- zeyinde idi. Dolayısıyla, son bir yıl içerisinde ta- rım dışı işsizlik oranı yüzde 5.3 puan artmıştır. Bu- na paralel olarak Türkiye genelinde ortalama iş- sizlik oranı da yüzde 11.6’dan, yüzde 15.5’e fır- lamıştır. AKP hükümeti krizin başlangıcından bu yana ka- nımca iki önemli hata içindedir. Bunlardan birin- cisi, küresel krizin Türkiye’ye olası etkilerinin az ola- cağı şeklindeki inançtır. Bu sava göre “Türkiye 2001 krizinden yeterli dersleri çıkarmış ve finans kesiminde gerekli yapısal reformları gerçekleştir- miştir”. “Sağlam” temeller üzerine olan bankacı- lık kesimi küresel krize karşı dirençlidir. Bu savın dayandığı temel yanlış, küresel krizin Türkiye’ye etkilerinin finans sektörü üzerinden gerçekleşe- ceğini varsaymasıdır. Oysa ki küresel kriz Türki- ye ekonomisini reel sektörler üzerinden, doğrudan doğruya üretim ve talep daralması olarak vur- maktadır. İthalatın finansmanının tıkanması so- nucunda dışa bağımlı, montaj hattına dayalı tor- navida sanayiler çökmüş; yatırımlarını sürdüremez hale sürüklenmiş; ve yoğun işten çıkarmalarla ka- yıplarını asgariye indirmek yoluna girmiştir. Ekonomi idaresindeki ikinci hata krizin etkileri- nin belli bir zaman sonra kendiliğinden ortadan kal- kacağı inancıdır. Bu inanca göre, küresel ekono- mi yıl sonuna doğru artık toparlanmaya başlaya- caktır. Türkiye de yurtdışı piyasalarla birlikte ar- tık yükselişe geçecektir. Dolayısıyla bu yaz ayla- rı atlatılabilirse, herhangi bir tedbir almadan da kriz geride kalmış olacaktır. Bu hatalı yaklaşımın Türkiye ekonomisine ma- liyeti son derece ağır olmaktadır. Örneğin, Türki- ye’nin işsizlik oranları benzer gelişmekte olan ül- kelerle karşılaştırılırsa, ülkemizin krizden en şid- detli etkilenen ekonomi olduğu gerçeği yüzümü- ze çarpmaktadır. Aşağıdaki tablo IMF verilerinden elde edilmiş olan işsizlik oranlarını sergilemekte- dir. Türkiye, Arjantin, Brezilya gibi 2000’li yılların başlarında kader ortaklığı paylaştığı Latin Ameri- ka ülkelerinden ya da Polonya, Romanya gibi AB üyesi “rakiplerinden” veya Tayland, Kore gibi uzak Asya ekonomilerinden çok daha yüksek ve giderek şiddetlenen işsizlik ile karşı karşıya bıraktırılmış du- rumdadır. Kriz sonrası dünya ekonomisinin artık 2006 ve öncesine dönmesinin mümkün olmadığı ve ucuz döviz-ucuz ithalat-yoğun dış borçlanmaya daya- lı spekülatif büyüme macerasının artık sürdürü- lemeyeceği gerçeği er geç kabul edilecektir. An- cak, krizin yokmuş varsayılmasına dayalı umur- samazlığın bedeli de çok ağır olacaktır. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN İşsizlik: Krizin En Somut Göstergesi ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Eğitim Türkiye’nin en büyük sorunu mu? Yoksa eğitim Türkiye’nin en büyük çö- zümü mü? Ya da her ikisi de mi? Veya hiç- biri mi? Dünyanın en büyük 17 ekonomisi için- de olup, insani gelişmişlik endeksinde 92. sırada olmak nasıl açıklanabilir? Finlandiya, Güney Kore, Yunanistan, İs- panya, Portekiz 1960’larda Türkiye’den geri iken neden hepsi öne geçti? Bu ülkede 70 yıldan beri yabancı dil eği- timi verilmesine karşın, öğrenciler o ya- bancı dili öğrenemiyor ve konuşamadan nasıl mezun oluyor? Ve herkes bu duru- mu nasıl normal karşılıyor? 41 OECD ülkesi arasında imkânla- rı en iyi okulu ile en kötü okulu ara- sındaki farkın en yüksek olduğu ülke neden Türkiye?... Sorular devam ediyor... Sabancı Üniversitesi tarafından dü- zenlenen “Gelişen ve Değişen Türki- ye’nin Eğitim ve Kültür Sancıları” adlı sempozyumdayız. Sunumunda soruları or- taya atan kişi Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve eski Talim Terbiye Kurulu Baş- kanı Prof. Dr. Ziya Selçuk. Prof. Dr. Ziya Selçuk diyor ki: “Bütçe- den eğitime ayırılan paralara, ailelerin, özel okullar için yaptıkları harcamalar, özel ders paraları ve dershanelere ödenenler eklendiğinde, Türkiye’nin, OECD ülkeleri arasında milli gelirine göre eğitime en faz- la para akıtan ülke olduğu ortaya çıkıyor. Ama ne yazık ki eğitim kalitesi bakımından dünya sıralamasında 70’inci, matematik ve fen bilgileri sıralamasında 60’ıncıyız.” Gelin Prof. Selçuk’un çizdiği tabloyu kı- saca özetleyelim: “Dünyanın en dikkati dağınık ve hipe- raktif ülkesi Türkiye. Tıpkı hiperaktif ço- cuklar gibi: Dikkati dağınık, zamanından ön- ce tepki veriyor, sabırsız, konudan konu- ya atlıyor, başladığı işi bitirmekte ve uzun vadeli plan yapmakta zorlanıyor... Zihinler 4 farklı coğrafyaya yönelmiş durumda. Ki- mileri Avrupa’ya (Batılılaşmak), kimileri Anadolu’ya (Anadolululaşmak), bazıları Orta Asya’ya (Türkleşmek) ve bazıları da Medine’ye (İslamlaşmak) dönük bir yaşam biçimini benimsemiş durumda. Herkes kendi kampını oluşturmuş, kendi davası- nın adamı olmuş, tek ortak payda mo- dernite; o da yıllar içinde farklılıklar gösterdi. 1980 sonrası politikaları ile bütünüyle aşındı ve yozlaştı. Bu kamplaşma ve yoz- laşma nedeniyle ülkenin vizyonunda par- çalanmışlık var. Nasıl bir devlet istiyoruz? Nasıl bir eğitim istiyoruz? Bu soruların ya- nıtı herkese göre farklı. Bu da doğrudan eğitim politikalarına yansıyor. Aslında teknik, metot, eğitim ku- ramı konusunda bir sıkıntı yok, asıl sorun siyaset felsefesi ve eğitim felsefesinde. Bu da eğitimi ciddi bir darboğaza sokuyor. Tabii bir de paradigma algısı sorunumuz var. Bizim öğretim paradigmamız hâlâ ay- nı; öğrencilere neyi öğrenmeleri gerekti- ğini söylemek... Bu 1950’lere kadar bu pa- radigma tüm dünyada günceldi ama ar- tık değişti. Şimdilerde çağdaş eğitimde esas olan, öğrenme ve keşif paradigma- sı. Howard Gardner’in 5 akıl formülü ar- tık geçerli: Disiplinli, sentezleyici, yaratıcı, saygılı ve etik akıl...” Sorun gördüğünüz gibi devasa boyut- ta. Çözüm ise ancak partilerüstü ulusal bir eğitim politikası ile aşılabilir, Türkiye’nin genç nüfusu bugün “tehdit olma ile fırsat olma” arasındaki ince çizgide... Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, “Eğitim konusunu yeniden yüreğimizde hissetmek için toplandık” diyor. Birbirinden değerli eğitimciler, çağdaş bir eğitim için kafa pat- latıyor. Öte yandan Diyanet ve MEB’in “kutlanmıyor!!” yazılarına rağmen Türkiye genelindeki birçok okulda valiliklerin olu- ru ile Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri dü- zenleniyor; müftülüklerce öğrenciler ara- sından illerin en iyi hatipleri seçiliyor, lise öğrencileri arasında “Sevgili Peygambe- rimize Mektup Yazma” yarışması yapılıyor. Eğitim Reformu Girişimi Koordinatörü Neyyir Berktay “10 yıl içinde ilköğretime erişimde oran yüzde 87’den yüzde 95.7’ye çıktı. Ancak hâlâ her 100 çocuktan 4’ü zo- runlu ilköğretim sistemi dışında. Bu da 450 bin çocuk anlamına geliyor. Üstelik bun- ların çoğu kız çocukları” diyor. Bu arada özellikle kız çocuklarının okula gitmesi için yıllardan beri çaba sarf eden Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği’ne baskınlar dü- zenleniyor, ÇYDD yöneticileri ve bursiyer öğrenciler gözaltına alınıyor... Değişen Türkiye’nin Aşılamayan Eğitim Sancısı... B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK 688 BİN 995 KİŞİ İŞGALCİ Her 10 taşınmazdan 1’i işgal altında ANKARA (AA) Türkiye’de devlete ait her 10 taşõnmazdan 1’i işgal altõnda bulunuyor. Bu taşõnmazlar üzerindeki işgalci sayõsõ da 688 bin 995’e ulaşõyor. Maliye Bakanlõğõ Milli Emlak Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporu’ndan derlenen verilere göre, 2008 sonu itibarõyla Hazine’ye ait tescilli taşõnmaz sayõsõ 2 milyon 847 bin 854 olarak tespit edildi. Bunun yanõ sõra, devletin hüküm ve tasarrufu altõnda 60 bin 184, Hazine ile ilişikli de 104 bin 941 taşõnmaz olduğu bilgisi de resmi verilerde yer alõyor. Böylece, Hazine’nin yönetiminde olan taşõnmaz sayõsõ 3 milyon 12 bin 979’a, bunlarõn yüzölçümü de 164 milyar 145 milyon 190 bin 495 metrekareye çõkõyor. Faaliyet raporunda, Hazine taşõnmazlarõyla ilgili diğer veriler de şöyle:  2008 içinde devlete ait 4 bin 353 taşõnmaz kiraya verildi. 29 milyon 457 bin 802 metrekare büyüklüğe sahip bu taşõnmazlarõn tahmini kira bedeli 41 milyon 948 bin 42 lira olarak belirlendi.  2008’de 63 milyon 520 bin 854,4 metrekarelik bir alanõ oluşturan 603 adet kamu taşõnmazõ için irtifak hakkõ ve kullanma izni verildi.  Geçen yõl kõyõda faaliyet gösteren kuruluşlardan tahsil edilen yüzde 15’lik Hazine paylarõnõn tutarõ da 41 milyon 30 bin 464 lira oldu. SABANCIDAN YENİ MAĞAZALAR TÜSİAD Başkanõ Yalçõndağ, “İstihdama yönelik alõnan bir dizi önlemin yanõ sõra yeni politikalar geliştirmek gerekli. Aksi takdirde işsizlik daha da katõlaşacak ve mücadele zorlaşacak. Bu yõl bizim büyüme hedefimiz eksi 4.1” diye konuştu. Antakya’da inşa edilecek AVM Asi Nehri’ni temsil eden gö- rüntünün ve ışık oyunlarının yan- sıtılabildiği LED özellikli bir cam ile kaplanacak. 1.5 MİLYAR DOLAR Türkiye yazılıma odaklanacak İş dünyasõndan işsizlik uyarõsõ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear