28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA 6 13 MART 2009 CUMA BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Bursa’dan Eskişehir’e... Unutulmayacak günler yaşadık ve yaşıyoruz... Mustafa Balbay’ın, 4 Mart’ın seherinde Anka- ra’daki evinden alınıp İstanbul’a götürülmesi öz- gürlüğe ve hukuka sevdalı herkesi harekete geçir- di. 7 ve 8 Mart günlerini, onun kitaplarını imzalama- ya ayırdık. Bursa Kitap Fuarı, bu duyarlığı da pay- laştı. 5 Mart’tan beri, Balbay’ın gazetemizdeki sütunu sahibini bekliyor. Gazetemizde yeni bir haber: Ya- zarlar Balbay için Cumhuriyet’te buluşuyor. Seya- hatteyim, İstanbul’a döner dönmez gidip katılaca- ğım. Cumhuriyetçi olmak, başka bir bilinçtir, örne- ği yoktur. Ergenekon’un da bir örneği gösterilemeyecek: Sav- cılığın soruşturması bitecek gibi görünmüyor. Daha beteri şu: Günlerdir gazetelerde olan biteni, hukuk bakımından eleştiren, hatta yerden yere vuran gö- rüşler yayımlanıyor. Ama Ergenekon davasındaki yetkililerin kılı kıpır- damıyor. Niçin? Bursa’dan İnegöl’e geçtim. Davet, Atatürkçü Düşünce Derneği ile Artvin Kül- tür Derneği’nden geliyordu. “Türkiye Nereye Gidiyor?” konulu bir söyleşide konuşacaktım. 7 Mart Artvin’in kurtuluş şenliği etkinliklerinin arasında da yer alıyordu. 9 Mart’ta bu konuşmayı yaptım. Bilinçli bir kitleden beklediğim ilgiyi gördüm. Eklemeliyim: İnegöl, yüzde 95’i sağ görüşlü olan bir ilçedir. Ama, orada bir de Artvin Kültür Derneği vardır. Aydın dostları ile birlikte sadece bir hemşehri derneği olmanın çok ötesinde toplumsal sorunlara da duyarlı çalışmalar yapmaktadır. Yani, evrensel- liği yakalayan nadir derneklerden biridir. Bu bağlamda yarattığı horon kardeşliği etkinliğinde 5 farklı dilde türküler söylenmiş, değişik yörelerin halk dansları ser- gilenmiştir. Bunları yaparken, bulunduğu İnegöl’ün -kor- kunç- hava ve çevre kirliliği konusunda herkesi bir araya getirip radikal kararlar aldırmıştır. Bu çalışmaları yapma, Artvin toprağında yetişen insanların mücadeleci geleneğinden gelmez olur mu? Çünkü, bu topraklar Enver Karagöz’leri yetiştirmiştir. Özetle, Artvin insanı her zaman yüzünü bilime, çağdaş insanlığa yöneltmiştir... 10 Mart’ta Eskişehir’e doğru yöneldim. Eskişehir, büyük şehirci ve belediyecilerin yarattığı bir kenttir. Yılmaz Büyükerşen’lerin, Ahmet Ataç’ların ya- rattığı kent. O kentin havasını ciğerlerime sindirerek kavuştum Eskişehir’e... İki eylem için gelmiştim. “Cumhuriyet Gençliğe Emanettir” adlı olanı, genç- lik için bir söyleşi idi. Ve onu 11 Mart’ta Anadolu Üni- versitesi’nde yaptım. İkinci ise 15 Mart’ta halka açık olacak. Anadolu Üniversitesi’ni daha da gelişmiş buldum. Ona ilk atılımı Prof. Engin Ataç vermişti; yeni rek- tör Prof. Fevzi Sürmeli de, bu süreci sürdürecek- tir. Üniversitenin kız-erkek pırıl pırıl gençlerine yap- tığım konuşma özetle şudur: Gençlik, “yaşamın en etkin, en hareketli, en idealist bölümü ve geleceğe bakan yüzü”dür. Aydınlanma hareketimizde de pek önemli bir yeri vardır. Tevfik Fikret, “ferda”, yani “ya- rın”dan devrim bekler; Atatürk de o devrimi yapar ve onu da gençliğe emanet eder. Onca özenle yetiştirilen gençlik, 27 Mayıs önce- si ve sonrası eylemdedir; 60’lardan sonra kapitalizmi de tartışır. 12 Eylül, Cumhuriyet’in mirasını yok eder- ken, gerici ve dinci güçlere yolları açarken, bir “yi- tik kuşak” da yetiştirir. Gençler, kitaplarını okur ve sınavlara hazırlanırlar; ama toplumu tartışmazlar. Oysa ekonomi batarken, toplumda da çöküş vardır. Peki, toplum düzeninde olup bitene ilgisiz bir genç- lik olur mu? Üstelik, hazırlanan yarında gençliğin bir çıkarı da yok: Dört gençten biri işsizdir şimdiden; 100 bin öğ- retmen vardır, çağrı almıyor... Hayır! Gençlik, bu çöküşte seyirci olamaz! İleri- ci ve devrimci güçlerin arasında bir yeri vardır onun. Gençler, olup biteni tartışacaklar. Ancak, iki tuzağa da dikkat ederek: Irkçı, şoven milliyetçi didişmelerle günlerini tüketmeden; bir de, elini silaha uzatmadan... “Kırklardağı Rekreasyon Alanı”, “Suriçi’nin Sağlıklaştırılması”, “İstasyon Caddesi Düzenlemesi”, “Barış Çocukları Eğitim Parkı” “Ulaşımın İyi- leştirmesi ve Hafif Raylı Sistem”... Bunlar Diyarbakõr’õn AKP’li “mimar” Büyükşehir belediye başkan Adayõ Kut- bettin Arzu’nun kent projeleri... Ya da Di- yarbakõrlõlarõn deyimiyle “Kuto”nun ken- te armağanlarõ... “Ben siyasetçi değil, mimar kimliğim- le adayım” diyerek kollarõ sõvayan Kuto, si- yasi amaçlarõnõ öne çõkartarak “kenti ihmal eden” yerel yöneticileri de şöyle sorguluyor; “Demokrasi ve insan hakları elbette çağ- daşlığın öncelikleri ama bu Diyarbakır’ı çağdaş uygarlığa yakışır kent yapmaya engel değil... ” Sanayi ve Ticaret Odasõ Başkanõ’yken 2007’de milletvekili seçilen Kutbettin Ar- zu’yu, önceki Mimarlar Odasõ Diyarbakõr Şubesi Başkanlõğõ’nda (1980-92) tanõmõştõm. 1989’da Mardin’de birlikte düzenlediği- miz “Anadolu, Kültür, Kalkınma Sem- pozyumu”nda kimi yöre aydõnlarõ “Yerel kimliklerimizi korumaya izin vermiyor- lar...” deyince, Aziz Nesin salonda akşamki düğünden kalan “Japon fenerleri”ni gös- tererek, “Bunları da size zorla mı astır- dılar? Önce kendiniz el âleme öykün- meyin...” demişti. Aynõ akşam Kuto ve diğer Diyarbakõrlõ mimarlarla “mırra” içerken de şunu söy- lemişlerdi; “Haklı... Tıpkı evimizi yıkıp apartman diktikten sonra kültürsüz kal- maktan şikâyetçi olmamız gibi...” Şimdi de Arzu; “Önce tarihi kentimizi ve mimari değerlerimizi korumalıyız” di- yor ve 10 yõldõr görevde olanlarõ “kentin açık hava müzesi” dediği Suriçi’ne ilgi- sizlikle eleştirerek soruyor; “Kimliğe du- yarlı olanların geçmişe duyarsız kalma- ları çelişki değil midir?” AKP’li olmasõnõ “manevi değerlere bağlılığı” ile açõklayan; “eski solcu” de- nilmesine ise “şimdi de solcuyum” diye içerleyen Kuto’ya “Kürt siyaseti için de- ğil, kente hizmet için aday olduğunu söylemen yadırganıyor mu?” diye sor- madan edemedim. Daha önce de bir gaze- teye yansõyan sözlerini yineledi; “Osman Baydemir kadar Kürt’üm. Eğer aday olmasaydı Diyarbakır’ın ima- rı için bana oy verirdi”... Kutbettin Arzu’nun yine bir mimar ola- rak en büyük şikâyeti ise “seçim öncesin- deki kaçak yapı özgürlüğü”... Gecekondulaşmaya göz açtõrmayan be- lediyenin bir süredir kaçak yapõlaşmayõ “serbest” bõraktõğõndan yakõnarak diyor ki; “Belediyenin mahalle temsilcilerinin söz- de izinleriyle ruhsatsız apartmanlar ya- pıyorlar; kenti daha fazla bozuyorlar...” Bakalõm Diyarbakõrlõlar “Kuto” diyerek, yerel seçimlerin asõl amacõ olan “kente sa- hip çıkmaya” oy verecekler mi? O K T A Y EKİNCİ DİYARBAKIR’DA ‘MİMARLIK VE KİMLİK’ ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, partisinin Muğla mitinginde yaptõğõ konuşmada, 2011 yõlõndaki genel seçimlerde iktidara geleceklerini savundu. Baykal, Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’a da “Gel be- raber dokunulmazlıklarımızı kaldırıp sav- cının, hukukun önüne çıkalım. Gel televiz- yona çıkalım. Millet kim haklı kim haksız görsün. Gel eskortsuz, korumasız birlikte pazara çıkalım” çağrõsõ yaptõ. Muğla’nõn eski garaj alanõnda yaklaşõk 20 bin kişiye seslenen Baykal, toplananlarõ “Siz bu- raya belediyeyi kim alacak diye değil, Tür- kiye’ye kim sahip çıkacak diye görmek için geldiniz. Türkiye sahipsiz değildir. Türkiye’yi kurda kuşa yem etmeyeceğiz” di- ye selamladõ. AKP’nin “fabrika kapatan iktidar” olarak anõmsanacağõnõ söyleyen Bay- kal, ardõ ardõna kaygõ verici haberler geldiği- ne dikkat çekti. “Sanayide 10 tezgâhın 4’ü kapandı. Orada çalışanlar işsiz, işadamı borçlu. Bunun altında ne yatıyor. Türkiye büyük para harcadı. Gelmiş geçmiş en çok parayı kullanan iktidar. Nasıl topladılar bu parayı. Halktan aldılar parayı. İki kay- nak kullandılar bir büyük borç yaptılar, iki var olan tesisleri sattılar” dedi. AKP’nin ekonomide kontrolü yitirdiğini, yap- tõğõ uyarõlarõnõn ise dikkate alõnmadõğõnõ söy- leyen Baykal, Erdoğan’a halkõn gerçeğini gör- mesi için “Gel beraber korumasız, eskortsuz pazara çıkalım” çağrõsõ yaptõ. Baykal, Erdo- ğan’õn, “Sen benim aldığım oyu bırak ken- di oyuna bak. Bir kez de kendine bir hedef koy. İktidara geleceğim de…” söylemine de, 2011’de iktidara gelecekleri yanõtõnõ verdi. Daha sonra memleketi Antalya’ya geçen Baykal, Konyaaltõ Belediyesi tarafõndan ya- põlan parkõn açõlõşõnõ gerçekleştirerek gece- kondu dönüşüm projesi kapsamõnda yaptõrõ- lan toplu konutlarõn tapularõnõ hak sahipleri- ne dağõttõ. Baykal burada yaptõğõ konuşmada, yerel seçimlere değinerek “Konyaaltı’nda, Muratpaşa’da hepimizin yüzünü ağartan belediyelerle iftihar ediyorum. Buna Ke- pez’i, Büyükşehir’i, Döşemealtı ve Ak- su’yu da ekleyeceğiz. Bunu yaparsanız, bi- ze bu da yetmez, bu kez hükümet gelsin di- yeceksiniz, sizden korkulur” dedi. CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan’a ‘halkõn gerçeğini görmesi’ için çağrõ yaptõ ‘Gel birlikte pazara çõkalõm’ Muğla’da yaklaşık 20 bin kişiye seslenen Baykal, toplananları, “Siz buraya belediyeyi kim alacak diye değil, Türkiye’ye kim sahip çıkacak diye görmek için geldiniz” diye selamladı. İstanbul Haber Servisi - Demokratik Sol Parti (DSP) Avcõlar belediye başkan adayõ Orhan Du- ran, Avcõlar halkõnõn so- runlarõnõ her mahallede oluşturulacak “mahalle evi” hizmet binalarõyla çözeceğini belirterek, “Bugün git yarın gel be- lediyecilik anlayışı bit- miştir” dedi. Duran, “rantçı belediyecilik ye- rine, halkçı belediyeci- lik” yapmak için aday ol- duğunu söyledi. DSP adayõ Duran, proje- lerini gazetemize anlattõ. Belediye başkanõ seçilme- sinin hemen ardõndan her mahalleye mahalle evi hizmet birimlerini zaman kaybetmeden kuracağõnõ belirten Duran, bu hizme- tinin tüm belediyelere ör- nek oluşturacağõnõ belirtti. Duran, “mahalle evi” hizmet binalarõnda mesle- ki eğitim kurslarõ, anne baba eğtimi, anne bebek gelişimiyle ilgili bir birim, temel sağlõk hizmetlerinin verileceği sağlõk birimleri- nin oluşturulacağõnõ söyle- di. Duran, “Yurttaş, her- hangi bir iş için belediye merkez binasına gelme- yecek. Mahallesindeki en yakın hizmet birimine gidecek,” diye konuştu. ‘Bugün git, yarõn gel anlayõşõ olmayacak’ İstanbul Haber Servisi - CHP İs- tanbul büyükşehir belediye (İBB) başkan adayõ Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’un rantõna değil, sorunla- rõna talip olduklarõnõ belirterek “Bana, ihale almak için kimse oy vermesin” dedi. Kõlõçdaroğlu, seçim çalõşmalarõ kapsamõnda dün Türkiye İhracatçõ- lar Meclisi (TİM) ve Türkiye Dev- rimci İşçi Sendikalarõ Konfederas- yonu’na (DİSK) ziyarette bulundu. Yenibosna’daki Dõş Ticaret Kom- pleksi’nde ihracatçõlarla bir araya ge- len Kõlõçdaroğlu, İstanbul’un rantõ- na değil, sorunlarõna talip oldukla- rõnõ belirterek “Hedefimiz ilk üç ay içinde belediyeyi cam gibi saydam hale getirmektir. Kim bana ihale almak için oy verecekse, istemi- yorum vermesin” dedi. DİSK’TEN DESTEK Şişli’deki DİSK Genel Merke- zi’nde Genel Başkanõ Süleyman Çelebi ve emekçilerle bir araya gelen Kõlõçdaroğlu, “İBB’de taşe- ron işçiliğe son vereceğiz. Herkes toplusözleşmeden, sosyal güven- ceden yararlanacaktır” dedi. Kõ- lõçdaroğlu, “Emekçilere 1 Ma- yıs’ta Taksim’de olma sözü veri- yorum” diye konuştu. Çelebi ise “Desteğimiz Kılıçdaroğlu’na” di- ye konuştu. ‘İhale için bana oy vermeyin’ Kõlõçdaroğlu: Kentin rantõna değil sorunlarõna talibiz TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ Terör yalnızca Türkiye’nin başındaki bir be- la değil!.. Tıpkı PKK gibi 25 yıldır yollara mayın yerleştiren, suikastlar ve intihar saldırıları dü- zenleyen, karakol basan, korucuları öldüren, ço- cuk yaştaki militanlarıyla eylemler yapan Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları (LTTE) adlı bir örgüt de Sri Lanka’da topluma kan kusturuyor! Ön- ceki gün intihar saldırısı eylemiyle bir camiyi he- def alarak 15 kişiyi katleden örgüt, ülkedeki Müs- lümanlara yaşam hakkı tanımıyor. Tamiller salt etnik açıdan değil ülkede din kavga- sında da başrolü oynamaya devam ediyor! Hint Okyanusu’nda 21 bin nüfuslu bir ada ülkesi olan Sri Lanka Demok- ratik Sosyalist Cumhuriyeti’nde (Sey- lan), Hindu ve Sri Lankalı Tamiller nü- fusun yüzde 8.4’ünü oluşturuyor. Nü- fusun yüzde 69.1’inin Budist olduğu ül- kede yüzde 7.6 oranında Müslüman da yaşıyor. “Dünya Tamil Birliği”, “Ellalan Kuv- veti” olarak da bilinen Tamil Kaplanları işte bu ülkede, bağımsız “Tamil Eelam Devleti”ni he- defleyerek 1976’da kuruldu. Tamiller 1980’li yıl- ların başında Sri Lanka yönetiminden ayrılmak istedi. Amaçları, ülkenin doğusunda merkezi Cabna olan bir Hindu devleti kurmaktı. Gerginlik uzun sürdü ve örgüt 1983’te silahlı eylemlere başladı. Tamil militanları ülkenin önemli siyasi ve as- keri liderleri ile bürokratlarına yönelik suikast- lar düzenledi. Bu arada Sri Lanka Başkanı Ra- nasinghe Premadasa (1988-1993) ve eski Hindistan Cumhurbaşkanı Rajiv Gandi de (1944-1991) örgütün intihar saldırılarında ya- şamlarını yitirdi. Örgütün başmüzakerecisi An- ton Balasingham, Gandi suikastı nedeniyle 2006 yılının Haziran ayında Hindistan halkından özür diledi. Tıpkı PKK gibi 4 ile 6 bin arasında silahlı mi- litanı ile 10 bin kadar milis kadrosu bulu- nan örgüt, bombalı eylemlerle yüzlerce can aldı. Tamil militanları salt devlet güçlerini de- ğil, zaman zaman PKK’nin yaptığı gibi mücadeleye destek vermeyen kendi böl- gesindeki yurttaşlara da şiddet uyguladı. Örgüt, hükümetle işbirliği yaptıkları gerek- çesiyle Müslüman kitleye yönelik kanlı ey- lemler de yaptı. Örneğin 1992 yılının Ekim ayında bir mescidi basan Tamiller, 150 Müslümanı katletti. Bu saldırının ardından on binlerce Sri Lankalı Müslüman, mülte- ci konumuna düştü. 70 bin ölü!.. Tamil Kaplanları, Sri Lanka’nın kuzey ve gü- ney kıyılarının bir bölümünü denetim altında tut- mak için bazen hunharca eylemlere girişmek- ten de kaçınmadı. Eylemler dünya kamuoyunun büyük tepkisini çekti ve ABD ile birçok Avrupa ülkesi hem kanın durması hem de günahsız si- villerin zarar görmemesi için çaba gösterdi. Ör- güt, 2002 ile 2005 yılları arasında Norveç’in ara- buluculuğuyla Sri Lanka devleti ile ateşkes sağladı. Ancak 2005 yılının sonunda, anlaş- mazlıklar yüzünden çatışmalar yeniden başla- dı ve son üç yılda 7 bin civarında insan yaşa- mını yitirdi. Tamiller’in kanlı eylemleri yüzünden on binlerce insan da yaşadıkları yerlerden kaç- mak zorunda kaldı. Resmi verilere göre Tamil Kaplanları’nın ey- lemlere başladığı 1983 yılından bu yana mey- dana gelen çatışmalarda en az 70 bin kişi öldü. Ancak insan hakları örgütleri bu rakamın 100 bi- nin üzerinde olduğunu iddia ediyor. Rakamlar, terörün salt Türkiye’de değil, dünyanın her coğrafyasında nasıl acılar yaşattığını anlatma- ya yetiyor. Tamil halkının bağımsızlığı için mücadele verdiklerini düşünen Tamil Eelam Kaplanları ör- gütünün siyasi lideri S.P. Thamilchelvan ise ge- çen yılın kasım ayında Sri Lanka ordusunun dü- zenlediği bir hava saldırısında yaşamını yitirdi. Thamilchelvan, 2006 yılında Sri Lanka devleti ile yürütülen barış görüşmelerine katılmıştı. ABD’nin ardından AB’nin de 2006’da terör örgütleri lis- tesine aldığı Tamil Kaplanları’nın siyasi lideri B. Nadesan, ocak ayının başında BM Genel Sek- reteri’ne yazdığı mektupta egemenlik haklarının tanınmasını talep etmişti. Camiye saldırı!.. Ancak onlarca yöneticisi ve binlerce militanı öldürülmesine karşın Tamiller, direnebildikleri son noktada hem devlet güçleriyle çatışıyor hem de intihar eylemleriyle ülkede din savaşını körük- lemeye çalışıyor. Önceki gün gerçekleştirilen te- rör eyleminin de bu amaca hizmet ettiğine dik- kat çekiliyor. Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları son büyük ey- lemini geçen yıl aralık ayının ortalarında yapmıştı. 5 gün boyunca Kilinochchi bölgesinde Sri Lan- ka ordusuyla Tamil militanları arasında yaşanan çatışmalarda 150’den fazla insan ölmüştü. Önceki gün ülkenin güneyindeki bir camiye yönelik intihar eylemi ise örgü- tün 2009 yılı içindeki en büyük saldırısı ol- du. Eylem Akuressa kasabasında yapıldı. Bir intihar eylemcisi mevlit için camide bu- lunan kitleyi hedef aldı. Kendini havaya uçu- ran terörist 15 kişinin ölümüne, 60’tan fazla kişinin de yaralanmasına yol açtı. Ca- mide 6 bakanın bulunduğu, bunlardan Posta ve Telekomünikasyon Bakanı Ma- hinde Wijesekara’nın da yaralandığı duyuruldu. Kaynaklar bu intihar eyleminin Sri Lanka or- dusunun Tamillere yönelik iki aydır sürdürdüğü operasyona bir tepki olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü ordu güçleri geçen pazar günü Tamil Kaplanları’nın kontrolündeki bir bölgeyi bom- balamış ve iddiaya göre aralarında çocukların da olduğu en az 129 sivil ölmüş, 200’ü de ya- ralanmıştı. Tamillerle ordu güçleri arasındaki çatışma- lar yüzünden siviller büyük travmalar yaşıyor. Son günlerdeki çatışmalar nedeniyle özellikle çocuklar ve kadınlar sığınacak yer bulmakta güçlük çekiyor. Son kentte direniş!.. İddiaya göre teröristler, sivil Tamilleri ordu müdahalesine karşı kalkan olarak kullanıyor! Uluslararası ajanslar dün de devam eden ça- tışmalarda “Thamilenthi” kod adlı Tamil lideri Sabaratnam Selvathurai’nin, örgütün dene- timindeki son kent olan Puthukkudiyiruppu’da öldürüldüğünü duyurdu. Tamil Kaplanları, İspanya’nın ku- zeydoğusu ve Fransa’nın güneybatı- sındaki Bask bölgesinin bağımsızlığı için 1968 yılından bu yana terör faa- liyetlerinde bulunan ETA (Bask Vata- nı ve Özgürlüğü) ile 1969-2005 yılla- rı arasında Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’tan bağımsızlığı için şiddet eylemlerine girişen İRA’dan (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) çok daha kanlı eylemler yapıyor. Ancak belki de en çok eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın, “PKK Tamil Kaplanları’na bile silah satıyor” şeklindeki açıklamasının üzerinde düşünülmesi gerekiyor! Bu iddia, iki örgüt arasındaki benzerliğin salt kuruluş ve eylemlere başlama tarihlerinin ay- nı döneme denk gelmesiyle sınırlı olmadığını gösteriyor! Örgütler kanlı ellerini dünyanın uçsuz bu- caksız coğrafyalarında kavuşturabiliyor! Kan ve şiddet ortaklığı can almaya devam ediyor! Acı- yı ise çaresiz ve günahsız insanlar çekiyor! mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Sri Lanka’nın PKK’si!.. Rajiv Gandi Ranasinghe Premadasa DSP’NİN AVCILAR ADAYI DURAN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear