Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA
6 13 MART 2009 CUMA
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Bursa’dan Eskişehir’e...
Unutulmayacak günler yaşadık ve yaşıyoruz...
Mustafa Balbay’ın, 4 Mart’ın seherinde Anka-
ra’daki evinden alınıp İstanbul’a götürülmesi öz-
gürlüğe ve hukuka sevdalı herkesi harekete geçir-
di.
7 ve 8 Mart günlerini, onun kitaplarını imzalama-
ya ayırdık. Bursa Kitap Fuarı, bu duyarlığı da pay-
laştı.
5 Mart’tan beri, Balbay’ın gazetemizdeki sütunu
sahibini bekliyor. Gazetemizde yeni bir haber: Ya-
zarlar Balbay için Cumhuriyet’te buluşuyor. Seya-
hatteyim, İstanbul’a döner dönmez gidip katılaca-
ğım. Cumhuriyetçi olmak, başka bir bilinçtir, örne-
ği yoktur.
Ergenekon’un da bir örneği gösterilemeyecek: Sav-
cılığın soruşturması bitecek gibi görünmüyor. Daha
beteri şu: Günlerdir gazetelerde olan biteni, hukuk
bakımından eleştiren, hatta yerden yere vuran gö-
rüşler yayımlanıyor.
Ama Ergenekon davasındaki yetkililerin kılı kıpır-
damıyor.
Niçin?
Bursa’dan İnegöl’e geçtim.
Davet, Atatürkçü Düşünce Derneği ile Artvin Kül-
tür Derneği’nden geliyordu. “Türkiye Nereye Gidiyor?”
konulu bir söyleşide konuşacaktım. 7 Mart Artvin’in
kurtuluş şenliği etkinliklerinin arasında da yer alıyordu.
9 Mart’ta bu konuşmayı yaptım.
Bilinçli bir kitleden beklediğim ilgiyi gördüm.
Eklemeliyim: İnegöl, yüzde 95’i sağ görüşlü olan
bir ilçedir. Ama, orada bir de Artvin Kültür Derneği
vardır. Aydın dostları ile birlikte sadece bir hemşehri
derneği olmanın çok ötesinde toplumsal sorunlara
da duyarlı çalışmalar yapmaktadır. Yani, evrensel-
liği yakalayan nadir derneklerden biridir. Bu bağlamda
yarattığı horon kardeşliği etkinliğinde 5 farklı dilde
türküler söylenmiş, değişik yörelerin halk dansları ser-
gilenmiştir.
Bunları yaparken, bulunduğu İnegöl’ün -kor-
kunç- hava ve çevre kirliliği konusunda herkesi bir
araya getirip radikal kararlar aldırmıştır.
Bu çalışmaları yapma, Artvin toprağında yetişen
insanların mücadeleci geleneğinden gelmez olur mu?
Çünkü, bu topraklar Enver Karagöz’leri yetiştirmiştir.
Özetle, Artvin insanı her zaman yüzünü bilime,
çağdaş insanlığa yöneltmiştir...
10 Mart’ta Eskişehir’e doğru yöneldim.
Eskişehir, büyük şehirci ve belediyecilerin yarattığı
bir kenttir.
Yılmaz Büyükerşen’lerin, Ahmet Ataç’ların ya-
rattığı kent.
O kentin havasını ciğerlerime sindirerek kavuştum
Eskişehir’e...
İki eylem için gelmiştim.
“Cumhuriyet Gençliğe Emanettir” adlı olanı, genç-
lik için bir söyleşi idi. Ve onu 11 Mart’ta Anadolu Üni-
versitesi’nde yaptım.
İkinci ise 15 Mart’ta halka açık olacak.
Anadolu Üniversitesi’ni daha da gelişmiş buldum.
Ona ilk atılımı Prof. Engin Ataç vermişti; yeni rek-
tör Prof. Fevzi Sürmeli de, bu süreci sürdürecek-
tir.
Üniversitenin kız-erkek pırıl pırıl gençlerine yap-
tığım konuşma özetle şudur: Gençlik, “yaşamın en
etkin, en hareketli, en idealist bölümü ve geleceğe
bakan yüzü”dür. Aydınlanma hareketimizde de pek
önemli bir yeri vardır. Tevfik Fikret, “ferda”, yani “ya-
rın”dan devrim bekler; Atatürk de o devrimi yapar
ve onu da gençliğe emanet eder.
Onca özenle yetiştirilen gençlik, 27 Mayıs önce-
si ve sonrası eylemdedir; 60’lardan sonra kapitalizmi
de tartışır. 12 Eylül, Cumhuriyet’in mirasını yok eder-
ken, gerici ve dinci güçlere yolları açarken, bir “yi-
tik kuşak” da yetiştirir.
Gençler, kitaplarını okur ve sınavlara hazırlanırlar;
ama toplumu tartışmazlar. Oysa ekonomi batarken,
toplumda da çöküş vardır.
Peki, toplum düzeninde olup bitene ilgisiz bir genç-
lik olur mu?
Üstelik, hazırlanan yarında gençliğin bir çıkarı da
yok: Dört gençten biri işsizdir şimdiden; 100 bin öğ-
retmen vardır, çağrı almıyor...
Hayır! Gençlik, bu çöküşte seyirci olamaz! İleri-
ci ve devrimci güçlerin arasında bir yeri vardır
onun.
Gençler, olup biteni tartışacaklar.
Ancak, iki tuzağa da dikkat ederek: Irkçı, şoven
milliyetçi didişmelerle günlerini tüketmeden; bir de,
elini silaha uzatmadan...
“Kırklardağı Rekreasyon Alanı”,
“Suriçi’nin Sağlıklaştırılması”,
“İstasyon Caddesi Düzenlemesi”, “Barış
Çocukları Eğitim Parkı” “Ulaşımın İyi-
leştirmesi ve Hafif Raylı Sistem”...
Bunlar Diyarbakõr’õn AKP’li “mimar”
Büyükşehir belediye başkan Adayõ Kut-
bettin Arzu’nun kent projeleri... Ya da Di-
yarbakõrlõlarõn deyimiyle “Kuto”nun ken-
te armağanlarõ...
“Ben siyasetçi değil, mimar kimliğim-
le adayım” diyerek kollarõ sõvayan Kuto, si-
yasi amaçlarõnõ öne çõkartarak “kenti ihmal
eden” yerel yöneticileri de şöyle sorguluyor;
“Demokrasi ve insan hakları elbette çağ-
daşlığın öncelikleri ama bu Diyarbakır’ı
çağdaş uygarlığa yakışır kent yapmaya
engel değil... ”
Sanayi ve Ticaret Odasõ Başkanõ’yken
2007’de milletvekili seçilen Kutbettin Ar-
zu’yu, önceki Mimarlar Odasõ Diyarbakõr
Şubesi Başkanlõğõ’nda (1980-92) tanõmõştõm.
1989’da Mardin’de birlikte düzenlediği-
miz “Anadolu, Kültür, Kalkınma Sem-
pozyumu”nda kimi yöre aydõnlarõ “Yerel
kimliklerimizi korumaya izin vermiyor-
lar...” deyince, Aziz Nesin salonda akşamki
düğünden kalan “Japon fenerleri”ni gös-
tererek, “Bunları da size zorla mı astır-
dılar? Önce kendiniz el âleme öykün-
meyin...” demişti.
Aynõ akşam Kuto ve diğer Diyarbakõrlõ
mimarlarla “mırra” içerken de şunu söy-
lemişlerdi; “Haklı... Tıpkı evimizi yıkıp
apartman diktikten sonra kültürsüz kal-
maktan şikâyetçi olmamız gibi...”
Şimdi de Arzu; “Önce tarihi kentimizi
ve mimari değerlerimizi korumalıyız” di-
yor ve 10 yõldõr görevde olanlarõ “kentin
açık hava müzesi” dediği Suriçi’ne ilgi-
sizlikle eleştirerek soruyor; “Kimliğe du-
yarlı olanların geçmişe duyarsız kalma-
ları çelişki değil midir?”
AKP’li olmasõnõ “manevi değerlere
bağlılığı” ile açõklayan; “eski solcu” de-
nilmesine ise “şimdi de solcuyum” diye
içerleyen Kuto’ya “Kürt siyaseti için de-
ğil, kente hizmet için aday olduğunu
söylemen yadırganıyor mu?” diye sor-
madan edemedim. Daha önce de bir gaze-
teye yansõyan sözlerini yineledi;
“Osman Baydemir kadar Kürt’üm.
Eğer aday olmasaydı Diyarbakır’ın ima-
rı için bana oy verirdi”...
Kutbettin Arzu’nun yine bir mimar ola-
rak en büyük şikâyeti ise “seçim öncesin-
deki kaçak yapı özgürlüğü”...
Gecekondulaşmaya göz açtõrmayan be-
lediyenin bir süredir kaçak yapõlaşmayõ
“serbest” bõraktõğõndan yakõnarak diyor ki;
“Belediyenin mahalle temsilcilerinin söz-
de izinleriyle ruhsatsız apartmanlar ya-
pıyorlar; kenti daha fazla bozuyorlar...”
Bakalõm Diyarbakõrlõlar “Kuto” diyerek,
yerel seçimlerin asõl amacõ olan “kente sa-
hip çıkmaya” oy verecekler mi?
O K T A Y
EKİNCİ
DİYARBAKIR’DA
‘MİMARLIK VE KİMLİK’
ÖZCAN ÖZGÜR
MUĞLA - CHP Genel Başkanõ Deniz
Baykal, partisinin Muğla mitinginde yaptõğõ
konuşmada, 2011 yõlõndaki genel seçimlerde
iktidara geleceklerini savundu. Baykal, Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan’a da “Gel be-
raber dokunulmazlıklarımızı kaldırıp sav-
cının, hukukun önüne çıkalım. Gel televiz-
yona çıkalım. Millet kim haklı kim haksız
görsün. Gel eskortsuz, korumasız birlikte
pazara çıkalım” çağrõsõ yaptõ.
Muğla’nõn eski garaj alanõnda yaklaşõk 20 bin
kişiye seslenen Baykal, toplananlarõ “Siz bu-
raya belediyeyi kim alacak diye değil, Tür-
kiye’ye kim sahip çıkacak diye görmek
için geldiniz. Türkiye sahipsiz değildir.
Türkiye’yi kurda kuşa yem etmeyeceğiz” di-
ye selamladõ. AKP’nin “fabrika kapatan
iktidar” olarak anõmsanacağõnõ söyleyen Bay-
kal, ardõ ardõna kaygõ verici haberler geldiği-
ne dikkat çekti. “Sanayide 10 tezgâhın 4’ü
kapandı. Orada çalışanlar işsiz, işadamı
borçlu. Bunun altında ne yatıyor. Türkiye
büyük para harcadı. Gelmiş geçmiş en
çok parayı kullanan iktidar. Nasıl topladılar
bu parayı. Halktan aldılar parayı. İki kay-
nak kullandılar bir büyük borç yaptılar, iki
var olan tesisleri sattılar” dedi.
AKP’nin ekonomide kontrolü yitirdiğini, yap-
tõğõ uyarõlarõnõn ise dikkate alõnmadõğõnõ söy-
leyen Baykal, Erdoğan’a halkõn gerçeğini gör-
mesi için “Gel beraber korumasız, eskortsuz
pazara çıkalım” çağrõsõ yaptõ. Baykal, Erdo-
ğan’õn, “Sen benim aldığım oyu bırak ken-
di oyuna bak. Bir kez de kendine bir hedef
koy. İktidara geleceğim de…” söylemine de,
2011’de iktidara gelecekleri yanõtõnõ verdi.
Daha sonra memleketi Antalya’ya geçen
Baykal, Konyaaltõ Belediyesi tarafõndan ya-
põlan parkõn açõlõşõnõ gerçekleştirerek gece-
kondu dönüşüm projesi kapsamõnda yaptõrõ-
lan toplu konutlarõn tapularõnõ hak sahipleri-
ne dağõttõ. Baykal burada yaptõğõ konuşmada,
yerel seçimlere değinerek “Konyaaltı’nda,
Muratpaşa’da hepimizin yüzünü ağartan
belediyelerle iftihar ediyorum. Buna Ke-
pez’i, Büyükşehir’i, Döşemealtı ve Ak-
su’yu da ekleyeceğiz. Bunu yaparsanız, bi-
ze bu da yetmez, bu kez hükümet gelsin di-
yeceksiniz, sizden korkulur” dedi.
CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan’a ‘halkõn gerçeğini görmesi’ için çağrõ yaptõ
‘Gel birlikte pazara çõkalõm’
Muğla’da yaklaşık 20 bin kişiye seslenen Baykal, toplananları, “Siz buraya belediyeyi kim
alacak diye değil, Türkiye’ye kim sahip çıkacak diye görmek için geldiniz” diye selamladı.
İstanbul Haber Servisi
- Demokratik Sol Parti
(DSP) Avcõlar belediye
başkan adayõ Orhan Du-
ran, Avcõlar halkõnõn so-
runlarõnõ her mahallede
oluşturulacak “mahalle
evi” hizmet binalarõyla
çözeceğini belirterek,
“Bugün git yarın gel be-
lediyecilik anlayışı bit-
miştir” dedi. Duran,
“rantçı belediyecilik ye-
rine, halkçı belediyeci-
lik” yapmak için aday ol-
duğunu söyledi.
DSP adayõ Duran, proje-
lerini gazetemize anlattõ.
Belediye başkanõ seçilme-
sinin hemen ardõndan her
mahalleye mahalle evi
hizmet birimlerini zaman
kaybetmeden kuracağõnõ
belirten Duran, bu hizme-
tinin tüm belediyelere ör-
nek oluşturacağõnõ belirtti.
Duran, “mahalle evi”
hizmet binalarõnda mesle-
ki eğitim kurslarõ, anne
baba eğtimi, anne bebek
gelişimiyle ilgili bir birim,
temel sağlõk hizmetlerinin
verileceği sağlõk birimleri-
nin oluşturulacağõnõ söyle-
di. Duran, “Yurttaş, her-
hangi bir iş için belediye
merkez binasına gelme-
yecek. Mahallesindeki en
yakın hizmet birimine
gidecek,” diye konuştu.
‘Bugün git, yarõn gel
anlayõşõ olmayacak’
İstanbul Haber Servisi - CHP İs-
tanbul büyükşehir belediye (İBB)
başkan adayõ Kemal Kılıçdaroğlu,
İstanbul’un rantõna değil, sorunla-
rõna talip olduklarõnõ belirterek
“Bana, ihale almak için kimse oy
vermesin” dedi.
Kõlõçdaroğlu, seçim çalõşmalarõ
kapsamõnda dün Türkiye İhracatçõ-
lar Meclisi (TİM) ve Türkiye Dev-
rimci İşçi Sendikalarõ Konfederas-
yonu’na (DİSK) ziyarette bulundu.
Yenibosna’daki Dõş Ticaret Kom-
pleksi’nde ihracatçõlarla bir araya ge-
len Kõlõçdaroğlu, İstanbul’un rantõ-
na değil, sorunlarõna talip oldukla-
rõnõ belirterek “Hedefimiz ilk üç ay
içinde belediyeyi cam gibi saydam
hale getirmektir. Kim bana ihale
almak için oy verecekse, istemi-
yorum vermesin” dedi.
DİSK’TEN DESTEK
Şişli’deki DİSK Genel Merke-
zi’nde Genel Başkanõ Süleyman
Çelebi ve emekçilerle bir araya
gelen Kõlõçdaroğlu, “İBB’de taşe-
ron işçiliğe son vereceğiz. Herkes
toplusözleşmeden, sosyal güven-
ceden yararlanacaktır” dedi. Kõ-
lõçdaroğlu, “Emekçilere 1 Ma-
yıs’ta Taksim’de olma sözü veri-
yorum” diye konuştu. Çelebi ise
“Desteğimiz Kılıçdaroğlu’na” di-
ye konuştu.
‘İhale için bana oy vermeyin’
Kõlõçdaroğlu: Kentin rantõna değil sorunlarõna talibiz
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ
Terör yalnızca Türkiye’nin başındaki bir be-
la değil!.. Tıpkı PKK gibi 25 yıldır yollara mayın
yerleştiren, suikastlar ve intihar saldırıları dü-
zenleyen, karakol basan, korucuları öldüren, ço-
cuk yaştaki militanlarıyla eylemler yapan Tamil
Eelam Kurtuluş Kaplanları (LTTE) adlı bir örgüt
de Sri Lanka’da topluma kan kusturuyor! Ön-
ceki gün intihar saldırısı eylemiyle bir camiyi he-
def alarak 15 kişiyi katleden örgüt, ülkedeki Müs-
lümanlara yaşam hakkı tanımıyor. Tamiller salt
etnik açıdan değil ülkede din kavga-
sında da başrolü oynamaya devam
ediyor!
Hint Okyanusu’nda 21 bin nüfuslu
bir ada ülkesi olan Sri Lanka Demok-
ratik Sosyalist Cumhuriyeti’nde (Sey-
lan), Hindu ve Sri Lankalı Tamiller nü-
fusun yüzde 8.4’ünü oluşturuyor. Nü-
fusun yüzde 69.1’inin Budist olduğu ül-
kede yüzde 7.6 oranında Müslüman da
yaşıyor.
“Dünya Tamil Birliği”, “Ellalan Kuv-
veti” olarak da bilinen Tamil Kaplanları işte bu
ülkede, bağımsız “Tamil Eelam Devleti”ni he-
defleyerek 1976’da kuruldu. Tamiller 1980’li yıl-
ların başında Sri Lanka yönetiminden ayrılmak
istedi. Amaçları, ülkenin doğusunda merkezi
Cabna olan bir Hindu devleti kurmaktı. Gerginlik
uzun sürdü ve örgüt 1983’te silahlı eylemlere
başladı.
Tamil militanları ülkenin önemli siyasi ve as-
keri liderleri ile bürokratlarına yönelik suikast-
lar düzenledi. Bu arada Sri Lanka Başkanı Ra-
nasinghe Premadasa (1988-1993) ve eski
Hindistan Cumhurbaşkanı Rajiv Gandi de
(1944-1991) örgütün intihar saldırılarında ya-
şamlarını yitirdi. Örgütün başmüzakerecisi An-
ton Balasingham, Gandi suikastı nedeniyle
2006 yılının Haziran ayında Hindistan halkından
özür diledi.
Tıpkı PKK gibi 4 ile 6 bin arasında silahlı mi-
litanı ile 10 bin kadar milis kadrosu bulu-
nan örgüt, bombalı eylemlerle yüzlerce can
aldı. Tamil militanları salt devlet güçlerini de-
ğil, zaman zaman PKK’nin yaptığı gibi
mücadeleye destek vermeyen kendi böl-
gesindeki yurttaşlara da şiddet uyguladı.
Örgüt, hükümetle işbirliği yaptıkları gerek-
çesiyle Müslüman kitleye yönelik kanlı ey-
lemler de yaptı. Örneğin 1992 yılının Ekim
ayında bir mescidi basan Tamiller, 150
Müslümanı katletti. Bu saldırının ardından
on binlerce Sri Lankalı Müslüman, mülte-
ci konumuna düştü.
70 bin ölü!..
Tamil Kaplanları, Sri Lanka’nın kuzey ve gü-
ney kıyılarının bir bölümünü denetim altında tut-
mak için bazen hunharca eylemlere girişmek-
ten de kaçınmadı. Eylemler dünya kamuoyunun
büyük tepkisini çekti ve ABD ile birçok Avrupa
ülkesi hem kanın durması hem de günahsız si-
villerin zarar görmemesi için çaba gösterdi. Ör-
güt, 2002 ile 2005 yılları arasında Norveç’in ara-
buluculuğuyla Sri Lanka devleti ile ateşkes
sağladı. Ancak 2005 yılının sonunda, anlaş-
mazlıklar yüzünden çatışmalar yeniden başla-
dı ve son üç yılda 7 bin civarında insan yaşa-
mını yitirdi. Tamiller’in kanlı eylemleri yüzünden
on binlerce insan da yaşadıkları yerlerden kaç-
mak zorunda kaldı.
Resmi verilere göre Tamil Kaplanları’nın ey-
lemlere başladığı 1983 yılından bu yana mey-
dana gelen çatışmalarda en az 70 bin kişi öldü.
Ancak insan hakları örgütleri bu rakamın 100 bi-
nin üzerinde olduğunu iddia ediyor. Rakamlar,
terörün salt Türkiye’de değil, dünyanın her
coğrafyasında nasıl acılar yaşattığını anlatma-
ya yetiyor.
Tamil halkının bağımsızlığı için mücadele
verdiklerini düşünen Tamil Eelam Kaplanları ör-
gütünün siyasi lideri S.P. Thamilchelvan ise ge-
çen yılın kasım ayında Sri Lanka ordusunun dü-
zenlediği bir hava saldırısında yaşamını yitirdi.
Thamilchelvan, 2006 yılında Sri Lanka devleti ile
yürütülen barış görüşmelerine katılmıştı. ABD’nin
ardından AB’nin de 2006’da terör örgütleri lis-
tesine aldığı Tamil Kaplanları’nın siyasi lideri B.
Nadesan, ocak ayının başında BM Genel Sek-
reteri’ne yazdığı mektupta egemenlik haklarının
tanınmasını talep etmişti.
Camiye saldırı!..
Ancak onlarca yöneticisi ve binlerce militanı
öldürülmesine karşın Tamiller, direnebildikleri son
noktada hem devlet güçleriyle çatışıyor hem de
intihar eylemleriyle ülkede din savaşını körük-
lemeye çalışıyor. Önceki gün gerçekleştirilen te-
rör eyleminin de bu amaca hizmet ettiğine dik-
kat çekiliyor.
Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları son büyük ey-
lemini geçen yıl aralık ayının ortalarında yapmıştı.
5 gün boyunca Kilinochchi bölgesinde Sri Lan-
ka ordusuyla Tamil militanları arasında
yaşanan çatışmalarda 150’den fazla insan
ölmüştü. Önceki gün ülkenin güneyindeki
bir camiye yönelik intihar eylemi ise örgü-
tün 2009 yılı içindeki en büyük saldırısı ol-
du. Eylem Akuressa kasabasında yapıldı.
Bir intihar eylemcisi mevlit için camide bu-
lunan kitleyi hedef aldı. Kendini havaya uçu-
ran terörist 15 kişinin ölümüne, 60’tan
fazla kişinin de yaralanmasına yol açtı. Ca-
mide 6 bakanın bulunduğu, bunlardan
Posta ve Telekomünikasyon Bakanı Ma-
hinde Wijesekara’nın da yaralandığı duyuruldu.
Kaynaklar bu intihar eyleminin Sri Lanka or-
dusunun Tamillere yönelik iki aydır sürdürdüğü
operasyona bir tepki olduğuna dikkat çekiyor.
Çünkü ordu güçleri geçen pazar günü Tamil
Kaplanları’nın kontrolündeki bir bölgeyi bom-
balamış ve iddiaya göre aralarında çocukların
da olduğu en az 129 sivil ölmüş, 200’ü de ya-
ralanmıştı.
Tamillerle ordu güçleri arasındaki çatışma-
lar yüzünden siviller büyük travmalar yaşıyor.
Son günlerdeki çatışmalar nedeniyle özellikle
çocuklar ve kadınlar sığınacak yer bulmakta
güçlük çekiyor.
Son kentte direniş!..
İddiaya göre teröristler, sivil Tamilleri ordu
müdahalesine karşı kalkan olarak kullanıyor!
Uluslararası ajanslar dün de devam eden ça-
tışmalarda “Thamilenthi” kod adlı Tamil lideri
Sabaratnam Selvathurai’nin, örgütün dene-
timindeki son kent olan Puthukkudiyiruppu’da
öldürüldüğünü duyurdu.
Tamil Kaplanları, İspanya’nın ku-
zeydoğusu ve Fransa’nın güneybatı-
sındaki Bask bölgesinin bağımsızlığı
için 1968 yılından bu yana terör faa-
liyetlerinde bulunan ETA (Bask Vata-
nı ve Özgürlüğü) ile 1969-2005 yılla-
rı arasında Kuzey İrlanda’nın Birleşik
Krallık’tan bağımsızlığı için şiddet
eylemlerine girişen İRA’dan (İrlanda
Cumhuriyet Ordusu) çok daha kanlı
eylemler yapıyor.
Ancak belki de en çok eski Genelkurmay
Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın, “PKK Tamil
Kaplanları’na bile silah satıyor” şeklindeki
açıklamasının üzerinde düşünülmesi gerekiyor!
Bu iddia, iki örgüt arasındaki benzerliğin salt
kuruluş ve eylemlere başlama tarihlerinin ay-
nı döneme denk gelmesiyle sınırlı olmadığını
gösteriyor!
Örgütler kanlı ellerini dünyanın uçsuz bu-
caksız coğrafyalarında kavuşturabiliyor! Kan ve
şiddet ortaklığı can almaya devam ediyor! Acı-
yı ise çaresiz ve günahsız insanlar çekiyor!
mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Sri Lanka’nın PKK’si!..
Rajiv Gandi
Ranasinghe
Premadasa
DSP’NİN AVCILAR ADAYI DURAN