28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 11 MART 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Yalnız yoksul sofralarının değil, zengin masalarının da vazgeçilmezi olan çorba- dan bahsetmek istiyorum bugün. Her ül- keye, her yöreye özgü binlerce çeşidiyle herkes tarafından konuşulan ortak bir dil olan çorbadan.... Çinlilerin köpekbalığı yüzgeci çorba- sından Fransızların soğan çorbasına, Rusların borç çorbasına, Hollandalıların bezelye çorbasından bizim o mis gibi ko- kusu ile bile içimizi ısıtan o mercimek ve tarhana çorbamıza kadar amaç hep ay- nı: Bir kaşık lezzet ile içimizi ısıtmak. Du- manı tüten nefis bir çorba ile... İlkçağlarda insanlar arpa ekmeklerini yu- muşatarak ve suya batırarak yerlerdi. Ortaçağda içine buharda pişirilmiş et ve sebze suyunun katıldığı bir ekmek yenir- di. 17. yüzyılda et suyu ile pişirilen bildi- ğimiz çorba devri başladı. Sanayileşme devrinin başlaması ile köylerden kentle- re yoğun göç, yemek pişirmek için har- canan süreyi ciddi biçimde azaltmıştı... İşte bu noktada, fabrika işçilerinin hız- lı ve besleyici yemek hazırlama ihtiya- cını fark eden bir Alman girişimci bir ürün yarattı ve “bezelye sosisi” adı altında pi- yasaya sürdü. Suyun içine atıp pişiril- dikçe çorbaya dönüşen bu ürün çok tu- tuldu. Hatta bir iddiaya göre Stalin bile bir adamını, “açlığa karşı muzice bir silah” olarak tanımladığı bu “bezelye sosisi”nin nasıl üretildiğini öğrenmesi için Almanya’ya Heilbronn kentine göndermiş... Hazır çorbanın mucidi Carl Heinrich Knorr. Bundan 138 yıl önce 1873 yılında Knorr şirketini kurmuş. Şirketi 2000 yılın- da 24 milyar Euro’ya satın alan Unilever’in bugün bir numaralı markası. Dünyanın farklı yerlerinde 6 araştırma merkezi ve 15 ürün geliştirme merkezi bulunuyor. Ar- Ge’de 6 bin kişi çalışıyor. 2006 yılında 900 milyon Euro, bütçenin yüzde 2.3’ü Ar-Ge harcamalarına ayrılmış. Unilever Türki- ye’nin Gıda Pazarlamadan Sorumlu Baş- kan Yardımcısı Mustafa Seçkin ve eki- bi ile birlikte Knorr’un Heilbronn kentindeki Kuru Gıda Uzmanlık Merkezi’nde onların deyimiyle “çorbanın kalbine yolculuk” yapıyoruz. Dünyanın farklı ülkelerinde 25 usta aşçının gıda mühendisleri ile birlik- te ortak geliştirdikleri 4 bin 500 farklı ta- rifin, kurutma teknolojisi ve diğer farklı tek- nolojilerle birleştirilerek tüketiciye ulaşa- na kadar geçirdiği aşamaları öğreniyoruz. Hazır çorba üretimi de tarihsel süreci içinde giderek evrimleşmiş. Örneğin 2003 yılı sonunda Unilever bir Beslenme Ge- liştirme Programı başlatmış. Trans yağ, donmuş yağ, sodyum ve şeker kriterleri tüm ürünlerde yeniden gözden geçirilmiş ve ciddi oranlarda azaltılmış. Knorr dün- yada her yıl 1.2 milyon ton sebze ve mey- ve satın alıyor. Geçen yıl sürdürülebilir ta- rım konusunda da bir karar almış; gerek çay gerekse sebze meyve alımlarında çev- re ve emeğe saygılı tarla ve üretim alan- larından ürün alınması için harekete ge- çilmiş. Türkiye’de bu doğrultuda 2015’ten itibaren satın alınan sebze ve meyvenin yarısı sürdürülebilir tarım il- kelerine uygun olacakmış. Türkiye’de kuru gıda pazarı 202 milyon TL. Bunun 140 milyon TL’si hazır çorba. Toplam pazarda Knorr’un payı ise yüzde 65. Yerel çorbaların pazara girmesi ciddi bir hareket getirmiş. Mustafa Seçkin hem Türkiye’de hazır çorba ile rakamlar veriyor hem de hazır çorba konusunda halk arasındaki yalnış algılardan bahsediyor. 2001-2004 arası pazar iki haneli rakamlarla büyümüş an- cak 2005’te sabit kalmış. Seçkin, “o dö- nemde sağlık ve doğallık konularına ilgi arttı ama aynı oranda yanlış bilgiler de or- talarda dolaşmaya başladı. Biz de algıda problem olduğunu görüp düğmeye bas- tık. Hem doğallık nedir onu irdeledik hem de insanların kafalarındaki soru işaretle- rine yanıt vermeye başladık” diyor. “Çor- ba paketindeki toz gerçek sebze değildir. Koruyucu katkı maddesi vardır. Ev yapı- mı çorba hazır olandan daha besleyicidir, daha ekonomiktir” diye bildiğimiz şeyle- rin yanlış olduğunu söyleyen Seçkin, sebzeleri tam mevsiminde ve tonlarca al- dıklarını, kesinlikle katkı maddesi olma- dığını ve kurutarak son teknoloji ile ha- zırlandığını, üstelik ev yapımı çorbadan yüzde 30-40 daha ucuz olduğunu vur- gulayarak “İçinde bulunduğumuz eko- nomik kriz çok derin ve biz de kriz dos- tu hazır çorba üretiyoruz” diyor. Knorr’un Türkiye’deki fabrikası Çayırova’da. Seç- kin’e malzemenin ne kadarının Türki- ye’den karşılandığı sorusunu yöneltiyo- ruz, “Yaklaşık yarısı Türkiye’deki üretici- den alınıyormuş. Heilbronn’daki teknoloji know-how’u Türkiye’deki tedarikçilerimize anlatıp aynı şekilde üretmelerini istiyoruz ama ne yazık ki her zaman bu mümkün olamıyor” diyor. Tarım ülkesiyiz ama tarımı işleyip bir en- düstri ürünü haline getirmekle katma de- ğeri çok daha arttıracağımızı bilmemize karşın nedense sayısını arttıramıyoruz.... Çorbanın Dili Olsa... Tüm sağlık çalışanları, sağlık alanında yaşanan eroz- yona, yıkıma, olumsuz gidişe dur demek için 12 Mart 2009 Perşembe günü (yarın) 8.00-10.00 saatleri arasında tüm ülkede, bütün sağlık kurumlarında acil servislerin önünde eyleme geçme hazırlığında. Türk Ta- bipleri Birliği’nce yapılan duyuruda “İş Güvence- si/Can Güvencesi/Mesleki Bağımsızlık Güvencesi/Her- kese Eşit, Ücretsiz Sağlık Güvencesi” için “NO MINU- TE” çağrısı dile getiriliyor. TTB’nin duyurusuna kulak verelim: “Ekonomik kriz de- rinleşiyor; işten çıkarmalar çığ gibi yayılıyor. İşten çıka- rılan yüz binlerce insan sosyal güvencesini de kaybedi- yor. Aynı zamanda Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi- ni ödeyemediği için hem kendisi hem de bakmakla yü- kümlü olduğu ailesinin sağlık hakkı yok oluyor. GSS kap- samındaki yurttaşlarımız ise her gün yeni kısıtlamalarla karşılaşıyor; gittikleri hastanelerde yeni ‘katılım payları’, yeni ‘ilave ücretler’ ödemek zorunda kalıyorlar.” “Hükümet ve Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanları ve va- tandaş üzerine yıkıcı etkileri bir bir ortaya çıkmasına rağ- men bu özelleştirme vizyonu çerçevesinde Sağlıkta ‘Dö- nüşüm’ Programı’nı uygulamakta ısrar ediyor. Bu ısra- rın sonucunda, hekimlere, sağlık çalışanlarına yönelik şid- det günden güne artıyor, ‘paran kadar sağlık’ hizmeti an- layışı yerleştiriliyor; hastaneler ticarethaneye, sağlık ça- lışanları taşeron şirket personeline, hastalar müşteriye dönüştürülmeye çalışılıyor. Hekime kesintisiz mecburi hiz- met, bütün sağlık çalışanlarına emekliliğe yansımayan be- lirsiz ücret, yoğun nöbetler ve angarya, taşeron sağlık iş- çisine güvencesiz istihdam ve işsizlik dayatılıyor.” Bundan sonrasını Türk Harb-İş Sendikası Araştırma Dairesi Başkanı Dr. Oğuz Topak’tan izleyelim: İçinde bulunduğumuz günlerin çok yakıcı bir sorunu da AKP hükümetinin 2006 yılında IMF ve Dünya Ban- kası’nın önerileri doğrultusunda gerçekleştirdiği sosyal güvenlik sistemindeki dönüşümdür. Sağlık sisteminde yaşanmakta olan bu dönüşümün ana parametresini de Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu oluş- turmaktadır. AKP hükümeti tarafından IMF ve Dünya Ban- kası’na verilen Niyet Mektupları doğrultusunda “per- formans kriteri” önşartı olarak değerlendirilen bu kanu- nun temelini özelleştirme, taşeronlaştırma, özel sigor- tacılık, bireyselleştirme, piyasalaştırma, yerelleştirme yön- temleri gibi neoliberal politikalar oluşturmaktadır. Piyasaya sunulmuş bir sağlık hizmetinde 15 milyar do- ları bulan Türkiye pazarı özel girişim için kuşkusuz yo- ğun ilgi odağıdır. Bu pazarda özel sektörün önünü aç- mak üzere, 148 hastanesiyle SSK gibi toplu ilaç alım gü- cü bulunduracak ve piyasanın işlem tutarını düşürecek odakların bertaraf edilmesi gerekir. 2005 başında SSK tesislerinin devrinin açık amacı budur. Ayrıca kamuda istihdam olanaklarının daralması, sağlık personelini giderek artan biçimde özel sektörde çalışmaya zorlamaktadır. 2007 yılında 50.732 uzman dok- torun yalnızca yüzde 48’i, 29.923 pratisyen hekimin yüz- de 88’i, 18.014 asistanın yüzde 42’si, 80.836 hemşire- nin yüzde 75’i kamuda çalışmaktaydı. Oysa özel sektörde istihdamın artışı ile birlikte, tam zamanlı istihdam yeri- ne esnek çalışma biçimleri ağırlık kazanmaya başlamıştır. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın çerçevesinde, nüfus sayısına göre örgütlenen, kişiye ve çevreye yönelik ko- ruyucu hekimlik hizmetlerini bütüncül bir yaklaşımla su- nan ve ekip hizmeti yaklaşımı ile çok disiplinli bir hizmet anlayışını benimseyen sağlık ocağı sisteminin yerini ai- le hekimliği sistemi almaktadır. Aile hekimliği uygula- ması çevreye ve kişiye yönelik koruyucu hizmetleri ve çok disiplinli hizmet anlayışını parçalayarak, sadece ki- şiye yönelik koruyucu hizmetleri yalnızca “aile hekimi”nin sorumluluğuna yüklemektedir. Ayrıca sözde “hekim seç- me özgürlüğü” hakkına sahip bireyler belli koşullarla is- tedikleri aile hekiminden sağlık hizmeti alabileceklerdir. Gerçekte mevcut sağlık ocağı altyapısı kullanılarak ve serbest piyasa ekonomisinin arz/talep dengesi gözeti- lerek birinci basamak sağlık hizmetleri özelleştirilmek- tedir. Özellikle kentlerde serbest hekimlik ve özel poliklinik uygulamalarından da yararlanılacağı, aile hekimleri muayenehanelerinin kurulması için devletin ucuz kredi vereceği gibi duyurular uygulamanın serbest hekimlik ve özel sektör yönelimli olacağının göstergeleridir. Bu süreçte Sağlık Bakanlığı’nın yeniden yapılandırı- larak sağlık hizmeti üreten bir kurum olmaktan çıkarıl- ması, Bakanlığın yalnızca politika belirleyen, koordi- nasyon sağlayan ve “sağlık piyasası”nı denetleyen ve dü- zenleyen bir kuruma dönüştürülmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç kamunun neoliberal eksende yeniden yapı- landırılmasına da uygundur. Yapılan düzenlemeler devleti sosyal bir devlet, sos- yal güvenliği ise herkes için devredilmez ve vazgeçil- mez bir hak olarak tanımlayan anayasaya aykırı oldu- ğu gibi, Türkiye’nin taraf olduğu ve sosyal güvenlik hak- kını temel bir insan hakkı olarak tüm yurttaşlara tanı- yan ve bu hakkın hayata geçirilmesini sosyal hukuk dev- letinin görevleri arasında sayan uluslararası metinlere de aykırıdır. TTB sesleniyor: “Ücretsiz Sağlık İçin Nüfus Cüzdanı Yeterli Olmalı”. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Sağlıkta Reform: NO MINUTE İlaca yüzde 8 zam Ekonomi Servisi - İlaç fiyatlarõna ortalama yüz- de 8 oranõnda zam yapõldõ. 1 kutu Aspirin 1.26 TL oldu. Sağlõk Bakanlõğõ İlaç ve Eczacõlõk Ge- nel Müdürülüğü Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun ilaç firmalarõnõn tale- bi doğrultusunda aldõğõ karar ge- reği, ilaç fiyatlarõ yüzde 8 ora- nõnda artõrõldõ. Ağrõ kesici olarak kullanõlan Aspirin 500 mg. 20 tablet 1.26 TL, olurken, tan- siyon ilacõ olarak kullanõlan Norvac 5 mg. 13.59 TL, antibiyotiklerden Zinnat 500 mg. 68.98 TL kalp has- talarõnõn kullandõğõ Digoxin tablet ise 1.54 TL oldu. Gelecek aylara ilişkin öncül gösterge olan kapasite kullanõm oranõ şubatta yüzde 63.8 ile dibe vurdu Ne otomotiv ne de tekstil sektörü krizden kaçabildi. İşsizlerin sayõsõ 100 binleri aştõ Tüm Türkiye işsizlikte birleşti! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İmalat sanayiinde kapasite kullanõm oranõ, şu- bat ayõnda geçen yõlõn aynõ ayõna göre 15.5 puan düşe- rek yüzde 63.8’e indi. Tür- kiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açõkladõğõ, imalat sanayiinde kapasite kulla- nõmõna ilişkin Aylõk İmalat Sanayi Eğilim Anketi’nin şubat ayõ sonuçlarõna göre, imalat sanayiinde kapasite kullanõm oranõ dibe vurdu. Ankete yanõt veren 4 bin 911 işyerinden derlenen verilere göre, 2008 yõlõ Şubat ayõnda yüzde 79.3 olan üretim değe- ri ağõrlõklõ kapasite kullanõm oranõ, bu yõlõn aynõ ayõnda yüzde 63.8 düzeyinde gerçek- leşti. Geçen yõl ilk yarõda yüzde 80’in üzerinde seyreden kap- asite kullanõm oranõ, küresel krizin ilk işaretlerinin alõnma- ya başladõğõ ağustostan itibaren gerilemeye başladõ. Aralõk ayõnda yüzde 64.7’ye inen kapasite kullanõmõ, bu yõl ocak ve şubat aylarõnda yüzde 63.8 düzeyinde gerçekleşti. Şubat ayõnda, işyerlerinin, tam kapasite ile çalõşmamasõ- nõn nedenleri arasõnda talep yetersizliği ilk sõrada geldi. İç pazarda talep yetersizli- ğinin yüzde 49.8 ve dõş pazarda talep yetersizliğinin yüzde 28.9 oranõnda etkili olduğu belirlendi. İmalat sanayii alt sek- törleri içinde en fazla kan kaybõ otmotivde yaşandõ. Taşõt araçlarõ ve karoseri imalatõnda kapasite kulla- nõm oranõ 42.4 puan düşe- rek yüzde 47.5’e kadar in- di. Diğer bir deyişle sektö- rün kapasite kullanõmõ ya- rõ yarõya azaldõ. En çok is- tihdam gerçekleştiren ve en fazla dõş satõm yapan sektörler arasõnda bulunan otomotivdeki bu gelişme, ih- racat düşüşü ve işsizlikte artõşta etkili olacak. Kapasite kullanõm oranõ şu- batta geçen yõlõn aynõ ayõna sa- dece tütün ve tütün ürünleri sektöründe arttõ. Ford çalõşanlarõ, şirketlerini krizin etkilerinden kurtarmak için taviz vermeyi kabul etti. Birleşik Otomobil İşçileri Sendikasõ ile Ford arasõnda yapõlan anlaşmaya göre, Ford fabrikalarõnda çalõşanlarõn maaşlarõ dondurulacak ve işçiler sağlõk ve emeklilikle ilgili bazõ haklarõndan vazgeçecekler. Buna göre çalõşanlar, Ford’un sağlõk ve emeklilik sigortasõ fonlarõnõn tamamen nakit yerine, kõsmen şirket hisseleriyle ödemesine onay verdi. Anlaşma diğer şirketleri de benzer anlaşmalara zorlayabilecek. IMF Başkanõ Dominique Strauss-Kahn, küresel büyümenin bu yõl sõfõrõn altõnda kalmasõnõ beklediklerini belirterek “Bu ömrümüzde gördüğümüz en kötü performans” dedi. Strauss-Kahn, finansal sistemdeki risk algõlamasõnõn sürmesinin, tüketici ve ticari faaliyetlere güvenin çökmesiyle bir araya gelerek dünyanõn her yerinde iç talebi düşürücü etki yaptõğõnõ söyledi. Macaristan Sosyal Güvenlik Bakanlõğõ, kriz nedeni ile evlerindeki doğalgaz, elektrik, su gibi faturalarõ ödeyemeyenlere maddi destek vereceğini açõkladõ. Bakanlõktan yapõlan açõklamada, bu destekten sadece kriz nedeniyle işlerini kaybedenlerin değil, tüm halkõn yararlanabileceği belirtildi. Malezya hükümeti, ekonomiyi canlandõrmak için 16.2 milyar dolarlõk yeni bir paket açõkladõ. “Bu büyüklükteki bir paketin yürürlüğe girmesi ülke tarihinde eşi görülmedik bir durum” diyen Malezya Ekonomi Bakanõ Najib Razak, gayri safi yurtiçi hasõlanõn yüzde 9’u tutarõndaki yeni paketin de Malezya’nõn bu yõl durgunluğa girmesini önlemeye yetmeyebileceğini ifade etti. Çin’de şubat ayõ enflasyonu sõfõrõn altõna inerek, eksi 1.6 düzeyinde gerçekleşti. Ocak ayõndaki enflasyonun yüzde 1 oranõnda olduğu Çin’de, altõ yõldan bu yana ilk kez enflasyon sõfõrõn altõna düştü. EREĞLİ (AA) - Zonguldak’õn Ereğli ilçesinde kurulu Ereğli De- mir ve Çelik Fabrikalarõ (Erdemir) Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi Oğuz Özgen, “Küresel kredi krizi demir-çelikteki yu- muşamayla birleşince bütün dünya ülkelerini ve Türkiye’yi allak bullak eden bir durumla karşı karşıya kaldık” dedi. 250’ye yakõn çalõşanõnõn işine son vermeye hazõrlanan Erde- mir’in aylõk üretiminin 400 bin ton olduğunu söyleyen Özgen, şöyle konuştu: “Üretim şubatta 473 bin ton ile zirve yaptı. Mart ayında şu anda 396 bin tondur. Yani eli- mizde bir aylık sipariş var. İle- ride sipariş toplayamazsak bir ay sonra fabrikada hatlar du- racak demektir.” Reuters’e konuşan Erdemir Yö- netim Kurulu Başkanõ Çoşkun Ulusoy da dip yapan çelik talebi nedeniyle yatõrõm planlarõnõ don- durduklarõnõ ancak fabrika kapat- mayõ düşünmediklerini açõkladõ. Ekonomi Servisi - İktisatçõ Mustafa Sönmez, dolarõn 1.80 TL bandõnda do- laşmasõnda varlõk barõşõnõn etkisi oldu- ğunu iddia etti. Sönmez, birçok firmanõn gerçekte dõ- şarõda olmayan dövizlerini 2 Mart’a ka- dar beyan ettiklerini belirterek “Nisan so- nuna kadar da bu beyanlarda yazan dolarları temin etmek gerek. İşte son günlerde ve önümüzdeki günlerde do- lara olan talebi arttıracak böyle önem- li bir etken var” dedi. “Varlık barışı”nõn umulmadõk bir yararlanma biçimini ortaya çõkardõğõnõ ileri süren Sönmez şunlarõ söy- ledi: “Yurtdışındaki ‘kara dolarlarõ’ çekmeyi amaçlayan varlık barışı, bu dolarları getirenlere yüzde 2’lik bir ce- za vergisi kesmekle yetinileceğini, bu- na karşılık, bu para sahiplerine bir ör- tülü vergi affı vaat ediyordu. ‘Birkaç milyon TL veya daha fazla ya da döviz beyan edip yüzde 2’sini ödeyelim. Bu yüzde 2, bizi ileride geçmiş yõllara yönelik vergi incelemesi olursa, yüzde 20- 30’larõ bulacak vergi ve cezadan kurtarõr’ cinliğini keşfeden birçok firma, ger- çekte dışarıda olmayan dövizleri 2 Mart’a kadar beyan ettiler. Nisan so- nuna kadar da bu beyanlarda yazan dolarları temin etmek gerek. İşte son günlerde ve önümüzdeki günlerde do- lara olan talebi arttıracak böyle önem- li bir etken var.” Ekonomi Servisi - Tofaş, OYAK Renault ve Bosch gibi önemli otomo- tiv fabrikalarõnõn üretim yaptõğõ Bur- sa’da, yõlõn ilk 2 ayõnda 13 bin 773 ki- şinin işten çõkarõldõğõ bildirildi. AA’ya konuşan Türk-İş 8. Bölge Temsilcisi Mehmet Kanca, küresel ölçekte faa- liyet gösteren, üretimlerinin yüzde 80’inden fazlasõnõ ihraç eden otomotiv şirketlerine ev sahipliği yapan Bursa’da istihdamdaki kan kaybõnõn boyutlarõnõn “kaygı verici” olduğunu söyledi. Kan- ca, krizin özellikle son çeyreğine dam- gasõnõ vurduğu 2008’de, kentte 56 bin 700 kişinin işini kaybettiğini anõmsat- tõ. Bu yõlõn ocak ayõnda ise 8 bin 401 kişinin, her iş gününde 323 kişinin iş- sizler ordusuna katõldõğõnõ belirten Kanca, “Şubat ayında da 5 bin 372 ki- şi işten çıkarıldı. Bu da her iş günü 206 kişinin işini kaybetmesi demek. İstihdamdaki erime trendi aynen devam ediyor” dedi. Tekirdağ’da 4 fabrika kapandı Öz İplik-İş Sendikasõ Genel Merkez Eğitim Sekreteri ve Trakya Bölge Baş- kanõ Rafi Ay, son dönemde Tekirdağ’a bağlõ Çorlu ve Çerkezköy’de 4 tekstil fabrikasõnõn kapandõğõnõ, sendika üye- si 500 işçinin de işten çõkartõldõğõnõ söy- ledi. Ay, şu anda Çorlu ve Çerkez- köy’de resmi rakamlara göre toplam 10 bin kişinin işsizlik maaşõ aldõğõna an- cak Tekirdağ’da 21 bin 789 kayõtlõ iş- siz bulunduğuna dikkat çekti. KRİZ GÜNLÜĞÜ Türk Traktör de piyasa- lardaki daralma nedeniyle 249 mavi yakalı ça- lışanın iş akitle- rini feshedece- ğini açıkladı. Şirket, söz ko- nusu personeli, 15 iş günü üc- retli izne çıkara- cak ve bu tarih- ten itibaren de tüm kanuni hakları öden- mek suretiyle iş akitlerini son- landıracak. KÜÇÜLME BEKLENTİSİ %1 Merkez Bankası’nõn mali ve reel sektör temsilcile- riyle yaptõğõ ankette, yõl- lõk büyüme beklentisi ek- si 1’e kadar geriledi. Bir önceki ay yapõlan anket- te büyüme beklentisi ek- si 0.4 olmuştu. Piyasalarõn 2010 yõlõna iliş- kin GSYH büyüme bek- lentisi de 0.3 puan daha düşerek yüzde 2.3’e ka- dar geriledi. TÜFE bazõnda enflasyonu yüzde 0.43 düzeyinde bekleyen piyasalarõn, yõl- sonu enflasyon beklenti- si yüzde 6.58’e, cari açõk beklentisi 19.7 milyar do- lara geriledi. Ay sonu dolar kuru beklentisi ise 1.7479 TL’ye yükseldi. DÜŞÜŞ SÜRECEK Garanti Bankası Baş Eko- nomisti Pelin Yenigün Di- lek: İhracattaki düşüş se- viyesi durmadan, ‘sanayi üretimi dip seviyesini gör- dü’ demek için erken. Oyak Yatırım Ekonomisti Elif Gülay Girgin: ‘Geli- nen nokta diptir, düzele- cek’ demek için elimizde mantõklõ bir veri yok. Ge- nel trendi gösterme açõ- sõndan vahameti ortaya koyuyor. Akbank Ekonomisti Seltem İyigün: Dõş talep azal- dõkça sanayi üretimi aza- lõyor. Bu doğrultuda kap- asite kullanõm oranõnda daha da gevşeme olabilir. Bu ise işsizliğe olumsuz yansõyacaktõr. Ekonomi Servisi - 1940 yõlõndan beri faaliyet gös- teren Interpress, Nar Ajans’õ satõn aldõ. Çoğunluğu, sektörlerinin önde gelen şirketleri, üst düzey kamu kurum ve kuruluşlarõ ile tanõnmõş sanatçõ ve politi- kacõlardan oluşan 1000’i aşkõn müşteri portföyüne sahip Interpress, bu satõn alma ile reklam takip pa- zarõna da girmiş oldu. Interpress Genel Müdürü Ömer Özkan, konuy- la ilgili açõklamasõnda: “Bu satın alma ile TRT’nin siyah beyaz yayın yaptığı tek kanallı dönemden başlayıp bugüne kadar yaklaşık 25 yıllık dev TV reklam arşivi de kullanımımıza geçti” dedi. Nar Ajans satıldı Dolarõ varlõk barõşõ ateşlediMUSTAFA SÖNMEZ: Birçok firmanõn dõşarõda olmayan dövizlerini beyan etmesi nedeniyle döviz talebinin arttõğõ belirtildi. Oğuz Özgen Türk Traktör de işçi çıkaracak Yılın ilk iki ayında Bursa’da her gün ortalama 265 kişi işsiz kaldı. 1965 yılından bu yana üretime devam eden Er- demir’in elinde bir aylık sipariş kaldı. Eğer yeni sipariş top- lanamazsa fabrikada bir ay sonra hatlar durabilir. Sipariş alamazsa Erdemir duracak B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK Üretim bandõna kilitKriz fabrika kapattõrõrken açõk kalmayõ başaran işletmeler de neredeyse yarõ kapasiteyle çalõşõyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear