Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
11 MART 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Yalnız yoksul sofralarının değil, zengin
masalarının da vazgeçilmezi olan çorba-
dan bahsetmek istiyorum bugün. Her ül-
keye, her yöreye özgü binlerce çeşidiyle
herkes tarafından konuşulan ortak bir dil
olan çorbadan....
Çinlilerin köpekbalığı yüzgeci çorba-
sından Fransızların soğan çorbasına,
Rusların borç çorbasına, Hollandalıların
bezelye çorbasından bizim o mis gibi ko-
kusu ile bile içimizi ısıtan o mercimek ve
tarhana çorbamıza kadar amaç hep ay-
nı: Bir kaşık lezzet ile içimizi ısıtmak. Du-
manı tüten nefis bir çorba ile...
İlkçağlarda insanlar arpa ekmeklerini yu-
muşatarak ve suya batırarak yerlerdi.
Ortaçağda içine buharda pişirilmiş et ve
sebze suyunun katıldığı bir ekmek yenir-
di. 17. yüzyılda et suyu ile pişirilen bildi-
ğimiz çorba devri başladı. Sanayileşme
devrinin başlaması ile köylerden kentle-
re yoğun göç, yemek pişirmek için har-
canan süreyi ciddi biçimde azaltmıştı...
İşte bu noktada, fabrika işçilerinin hız-
lı ve besleyici yemek hazırlama ihtiya-
cını fark eden bir Alman girişimci bir ürün
yarattı ve “bezelye sosisi” adı altında pi-
yasaya sürdü. Suyun içine atıp pişiril-
dikçe çorbaya dönüşen bu ürün çok tu-
tuldu. Hatta bir iddiaya göre Stalin bile
bir adamını, “açlığa karşı muzice bir silah”
olarak tanımladığı bu “bezelye sosisi”nin
nasıl üretildiğini öğrenmesi için Almanya’ya
Heilbronn kentine göndermiş...
Hazır çorbanın mucidi Carl Heinrich
Knorr. Bundan 138 yıl önce 1873 yılında
Knorr şirketini kurmuş. Şirketi 2000 yılın-
da 24 milyar Euro’ya satın alan Unilever’in
bugün bir numaralı markası. Dünyanın
farklı yerlerinde 6 araştırma merkezi ve 15
ürün geliştirme merkezi bulunuyor. Ar-
Ge’de 6 bin kişi çalışıyor. 2006 yılında 900
milyon Euro, bütçenin yüzde 2.3’ü Ar-Ge
harcamalarına ayrılmış. Unilever Türki-
ye’nin Gıda Pazarlamadan Sorumlu Baş-
kan Yardımcısı Mustafa Seçkin ve eki-
bi ile birlikte Knorr’un Heilbronn kentindeki
Kuru Gıda Uzmanlık Merkezi’nde onların
deyimiyle “çorbanın kalbine yolculuk”
yapıyoruz. Dünyanın farklı ülkelerinde 25
usta aşçının gıda mühendisleri ile birlik-
te ortak geliştirdikleri 4 bin 500 farklı ta-
rifin, kurutma teknolojisi ve diğer farklı tek-
nolojilerle birleştirilerek tüketiciye ulaşa-
na kadar geçirdiği aşamaları öğreniyoruz.
Hazır çorba üretimi de tarihsel süreci
içinde giderek evrimleşmiş. Örneğin 2003
yılı sonunda Unilever bir Beslenme Ge-
liştirme Programı başlatmış. Trans yağ,
donmuş yağ, sodyum ve şeker kriterleri
tüm ürünlerde yeniden gözden geçirilmiş
ve ciddi oranlarda azaltılmış. Knorr dün-
yada her yıl 1.2 milyon ton sebze ve mey-
ve satın alıyor. Geçen yıl sürdürülebilir ta-
rım konusunda da bir karar almış; gerek
çay gerekse sebze meyve alımlarında çev-
re ve emeğe saygılı tarla ve üretim alan-
larından ürün alınması için harekete ge-
çilmiş. Türkiye’de bu doğrultuda
2015’ten itibaren satın alınan sebze ve
meyvenin yarısı sürdürülebilir tarım il-
kelerine uygun olacakmış.
Türkiye’de kuru gıda pazarı 202
milyon TL. Bunun 140 milyon TL’si hazır
çorba. Toplam pazarda Knorr’un payı ise
yüzde 65. Yerel çorbaların pazara girmesi
ciddi bir hareket getirmiş.
Mustafa Seçkin hem Türkiye’de hazır
çorba ile rakamlar veriyor hem de hazır
çorba konusunda halk arasındaki yalnış
algılardan bahsediyor. 2001-2004 arası
pazar iki haneli rakamlarla büyümüş an-
cak 2005’te sabit kalmış. Seçkin, “o dö-
nemde sağlık ve doğallık konularına ilgi
arttı ama aynı oranda yanlış bilgiler de or-
talarda dolaşmaya başladı. Biz de algıda
problem olduğunu görüp düğmeye bas-
tık. Hem doğallık nedir onu irdeledik hem
de insanların kafalarındaki soru işaretle-
rine yanıt vermeye başladık” diyor. “Çor-
ba paketindeki toz gerçek sebze değildir.
Koruyucu katkı maddesi vardır. Ev yapı-
mı çorba hazır olandan daha besleyicidir,
daha ekonomiktir” diye bildiğimiz şeyle-
rin yanlış olduğunu söyleyen Seçkin,
sebzeleri tam mevsiminde ve tonlarca al-
dıklarını, kesinlikle katkı maddesi olma-
dığını ve kurutarak son teknoloji ile ha-
zırlandığını, üstelik ev yapımı çorbadan
yüzde 30-40 daha ucuz olduğunu vur-
gulayarak “İçinde bulunduğumuz eko-
nomik kriz çok derin ve biz de kriz dos-
tu hazır çorba üretiyoruz” diyor. Knorr’un
Türkiye’deki fabrikası Çayırova’da. Seç-
kin’e malzemenin ne kadarının Türki-
ye’den karşılandığı sorusunu yöneltiyo-
ruz, “Yaklaşık yarısı Türkiye’deki üretici-
den alınıyormuş. Heilbronn’daki teknoloji
know-how’u Türkiye’deki tedarikçilerimize
anlatıp aynı şekilde üretmelerini istiyoruz
ama ne yazık ki her zaman bu mümkün
olamıyor” diyor.
Tarım ülkesiyiz ama tarımı işleyip bir en-
düstri ürünü haline getirmekle katma de-
ğeri çok daha arttıracağımızı bilmemize
karşın nedense sayısını arttıramıyoruz....
Çorbanın Dili Olsa...
Tüm sağlık çalışanları, sağlık alanında yaşanan eroz-
yona, yıkıma, olumsuz gidişe dur demek için 12 Mart
2009 Perşembe günü (yarın) 8.00-10.00 saatleri
arasında tüm ülkede, bütün sağlık kurumlarında acil
servislerin önünde eyleme geçme hazırlığında. Türk Ta-
bipleri Birliği’nce yapılan duyuruda “İş Güvence-
si/Can Güvencesi/Mesleki Bağımsızlık Güvencesi/Her-
kese Eşit, Ücretsiz Sağlık Güvencesi” için “NO MINU-
TE” çağrısı dile getiriliyor.
TTB’nin duyurusuna kulak verelim: “Ekonomik kriz de-
rinleşiyor; işten çıkarmalar çığ gibi yayılıyor. İşten çıka-
rılan yüz binlerce insan sosyal güvencesini de kaybedi-
yor. Aynı zamanda Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi-
ni ödeyemediği için hem kendisi hem de bakmakla yü-
kümlü olduğu ailesinin sağlık hakkı yok oluyor. GSS kap-
samındaki yurttaşlarımız ise her gün yeni kısıtlamalarla
karşılaşıyor; gittikleri hastanelerde yeni ‘katılım payları’,
yeni ‘ilave ücretler’ ödemek zorunda kalıyorlar.”
“Hükümet ve Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanları ve va-
tandaş üzerine yıkıcı etkileri bir bir ortaya çıkmasına rağ-
men bu özelleştirme vizyonu çerçevesinde Sağlıkta ‘Dö-
nüşüm’ Programı’nı uygulamakta ısrar ediyor. Bu ısra-
rın sonucunda, hekimlere, sağlık çalışanlarına yönelik şid-
det günden güne artıyor, ‘paran kadar sağlık’ hizmeti an-
layışı yerleştiriliyor; hastaneler ticarethaneye, sağlık ça-
lışanları taşeron şirket personeline, hastalar müşteriye
dönüştürülmeye çalışılıyor. Hekime kesintisiz mecburi hiz-
met, bütün sağlık çalışanlarına emekliliğe yansımayan be-
lirsiz ücret, yoğun nöbetler ve angarya, taşeron sağlık iş-
çisine güvencesiz istihdam ve işsizlik dayatılıyor.”
Bundan sonrasını Türk Harb-İş Sendikası Araştırma
Dairesi Başkanı Dr. Oğuz Topak’tan izleyelim:
İçinde bulunduğumuz günlerin çok yakıcı bir sorunu
da AKP hükümetinin 2006 yılında IMF ve Dünya Ban-
kası’nın önerileri doğrultusunda gerçekleştirdiği sosyal
güvenlik sistemindeki dönüşümdür. Sağlık sisteminde
yaşanmakta olan bu dönüşümün ana parametresini de
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu oluş-
turmaktadır. AKP hükümeti tarafından IMF ve Dünya Ban-
kası’na verilen Niyet Mektupları doğrultusunda “per-
formans kriteri” önşartı olarak değerlendirilen bu kanu-
nun temelini özelleştirme, taşeronlaştırma, özel sigor-
tacılık, bireyselleştirme, piyasalaştırma, yerelleştirme yön-
temleri gibi neoliberal politikalar oluşturmaktadır.
Piyasaya sunulmuş bir sağlık hizmetinde 15 milyar do-
ları bulan Türkiye pazarı özel girişim için kuşkusuz yo-
ğun ilgi odağıdır. Bu pazarda özel sektörün önünü aç-
mak üzere, 148 hastanesiyle SSK gibi toplu ilaç alım gü-
cü bulunduracak ve piyasanın işlem tutarını düşürecek
odakların bertaraf edilmesi gerekir. 2005 başında SSK
tesislerinin devrinin açık amacı budur.
Ayrıca kamuda istihdam olanaklarının daralması,
sağlık personelini giderek artan biçimde özel sektörde
çalışmaya zorlamaktadır. 2007 yılında 50.732 uzman dok-
torun yalnızca yüzde 48’i, 29.923 pratisyen hekimin yüz-
de 88’i, 18.014 asistanın yüzde 42’si, 80.836 hemşire-
nin yüzde 75’i kamuda çalışmaktaydı. Oysa özel sektörde
istihdamın artışı ile birlikte, tam zamanlı istihdam yeri-
ne esnek çalışma biçimleri ağırlık kazanmaya başlamıştır.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın çerçevesinde, nüfus
sayısına göre örgütlenen, kişiye ve çevreye yönelik ko-
ruyucu hekimlik hizmetlerini bütüncül bir yaklaşımla su-
nan ve ekip hizmeti yaklaşımı ile çok disiplinli bir hizmet
anlayışını benimseyen sağlık ocağı sisteminin yerini ai-
le hekimliği sistemi almaktadır. Aile hekimliği uygula-
ması çevreye ve kişiye yönelik koruyucu hizmetleri ve
çok disiplinli hizmet anlayışını parçalayarak, sadece ki-
şiye yönelik koruyucu hizmetleri yalnızca “aile hekimi”nin
sorumluluğuna yüklemektedir. Ayrıca sözde “hekim seç-
me özgürlüğü” hakkına sahip bireyler belli koşullarla is-
tedikleri aile hekiminden sağlık hizmeti alabileceklerdir.
Gerçekte mevcut sağlık ocağı altyapısı kullanılarak ve
serbest piyasa ekonomisinin arz/talep dengesi gözeti-
lerek birinci basamak sağlık hizmetleri özelleştirilmek-
tedir. Özellikle kentlerde serbest hekimlik ve özel poliklinik
uygulamalarından da yararlanılacağı, aile hekimleri
muayenehanelerinin kurulması için devletin ucuz kredi
vereceği gibi duyurular uygulamanın serbest hekimlik
ve özel sektör yönelimli olacağının göstergeleridir.
Bu süreçte Sağlık Bakanlığı’nın yeniden yapılandırı-
larak sağlık hizmeti üreten bir kurum olmaktan çıkarıl-
ması, Bakanlığın yalnızca politika belirleyen, koordi-
nasyon sağlayan ve “sağlık piyasası”nı denetleyen ve dü-
zenleyen bir kuruma dönüştürülmesi amaçlanmaktadır.
Bu amaç kamunun neoliberal eksende yeniden yapı-
landırılmasına da uygundur.
Yapılan düzenlemeler devleti sosyal bir devlet, sos-
yal güvenliği ise herkes için devredilmez ve vazgeçil-
mez bir hak olarak tanımlayan anayasaya aykırı oldu-
ğu gibi, Türkiye’nin taraf olduğu ve sosyal güvenlik hak-
kını temel bir insan hakkı olarak tüm yurttaşlara tanı-
yan ve bu hakkın hayata geçirilmesini sosyal hukuk dev-
letinin görevleri arasında sayan uluslararası metinlere
de aykırıdır.
TTB sesleniyor: “Ücretsiz Sağlık İçin Nüfus Cüzdanı
Yeterli Olmalı”.
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Sağlıkta Reform:
NO MINUTE
İlaca yüzde 8 zam
Ekonomi Servisi - İlaç fiyatlarõna ortalama yüz-
de 8 oranõnda zam yapõldõ. 1 kutu Aspirin 1.26 TL
oldu. Sağlõk Bakanlõğõ İlaç ve Eczacõlõk Ge-
nel Müdürülüğü Fiyat Değerlendirme
Kurulu’nun ilaç firmalarõnõn tale-
bi doğrultusunda aldõğõ karar ge-
reği, ilaç fiyatlarõ yüzde 8 ora-
nõnda artõrõldõ.
Ağrõ kesici olarak kullanõlan Aspirin
500 mg. 20 tablet 1.26 TL, olurken, tan-
siyon ilacõ olarak kullanõlan Norvac 5 mg. 13.59 TL,
antibiyotiklerden Zinnat 500 mg. 68.98 TL kalp has-
talarõnõn kullandõğõ Digoxin tablet ise 1.54 TL oldu.
Gelecek aylara ilişkin öncül gösterge olan kapasite kullanõm oranõ şubatta yüzde 63.8 ile dibe vurdu
Ne otomotiv ne de tekstil sektörü krizden kaçabildi. İşsizlerin sayõsõ 100 binleri aştõ
Tüm Türkiye işsizlikte birleşti!
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - İmalat sanayiinde
kapasite kullanõm oranõ, şu-
bat ayõnda geçen yõlõn aynõ
ayõna göre 15.5 puan düşe-
rek yüzde 63.8’e indi. Tür-
kiye İstatistik Kurumu’nun
(TÜİK) açõkladõğõ, imalat
sanayiinde kapasite kulla-
nõmõna ilişkin Aylõk İmalat
Sanayi Eğilim Anketi’nin
şubat ayõ sonuçlarõna göre,
imalat sanayiinde kapasite
kullanõm oranõ dibe vurdu.
Ankete yanõt veren 4 bin 911
işyerinden derlenen verilere
göre, 2008 yõlõ Şubat ayõnda
yüzde 79.3 olan üretim değe-
ri ağõrlõklõ kapasite kullanõm
oranõ, bu yõlõn aynõ ayõnda
yüzde 63.8 düzeyinde gerçek-
leşti.
Geçen yõl ilk yarõda yüzde
80’in üzerinde seyreden kap-
asite kullanõm oranõ, küresel
krizin ilk işaretlerinin alõnma-
ya başladõğõ ağustostan itibaren
gerilemeye başladõ. Aralõk
ayõnda yüzde 64.7’ye inen
kapasite kullanõmõ, bu yõl ocak
ve şubat aylarõnda yüzde 63.8
düzeyinde gerçekleşti.
Şubat ayõnda, işyerlerinin,
tam kapasite ile çalõşmamasõ-
nõn nedenleri arasõnda talep
yetersizliği ilk sõrada geldi.
İç pazarda talep yetersizli-
ğinin yüzde 49.8 ve dõş
pazarda talep yetersizliğinin
yüzde 28.9 oranõnda etkili
olduğu belirlendi.
İmalat sanayii alt sek-
törleri içinde en fazla kan
kaybõ otmotivde yaşandõ.
Taşõt araçlarõ ve karoseri
imalatõnda kapasite kulla-
nõm oranõ 42.4 puan düşe-
rek yüzde 47.5’e kadar in-
di. Diğer bir deyişle sektö-
rün kapasite kullanõmõ ya-
rõ yarõya azaldõ. En çok is-
tihdam gerçekleştiren ve
en fazla dõş satõm yapan
sektörler arasõnda bulunan
otomotivdeki bu gelişme, ih-
racat düşüşü ve işsizlikte artõşta
etkili olacak.
Kapasite kullanõm oranõ şu-
batta geçen yõlõn aynõ ayõna sa-
dece tütün ve tütün ürünleri
sektöründe arttõ.
Ford çalõşanlarõ, şirketlerini
krizin etkilerinden kurtarmak için
taviz vermeyi kabul etti. Birleşik
Otomobil İşçileri Sendikasõ ile
Ford arasõnda yapõlan
anlaşmaya göre, Ford
fabrikalarõnda çalõşanlarõn
maaşlarõ dondurulacak ve işçiler
sağlõk ve emeklilikle ilgili bazõ
haklarõndan vazgeçecekler. Buna
göre çalõşanlar, Ford’un sağlõk
ve emeklilik sigortasõ fonlarõnõn
tamamen nakit yerine, kõsmen
şirket hisseleriyle ödemesine
onay verdi. Anlaşma diğer
şirketleri de benzer anlaşmalara
zorlayabilecek.
IMF Başkanõ Dominique
Strauss-Kahn, küresel büyümenin
bu yõl sõfõrõn altõnda kalmasõnõ
beklediklerini belirterek “Bu
ömrümüzde gördüğümüz en kötü
performans” dedi. Strauss-Kahn,
finansal sistemdeki risk
algõlamasõnõn sürmesinin,
tüketici ve ticari faaliyetlere
güvenin çökmesiyle bir araya
gelerek dünyanõn her yerinde iç
talebi düşürücü etki yaptõğõnõ
söyledi.
Macaristan Sosyal Güvenlik
Bakanlõğõ, kriz nedeni ile
evlerindeki doğalgaz, elektrik, su
gibi faturalarõ ödeyemeyenlere
maddi destek vereceğini açõkladõ.
Bakanlõktan yapõlan açõklamada,
bu destekten sadece kriz
nedeniyle işlerini kaybedenlerin
değil, tüm halkõn
yararlanabileceği belirtildi.
Malezya hükümeti, ekonomiyi
canlandõrmak için 16.2 milyar
dolarlõk yeni bir paket açõkladõ.
“Bu büyüklükteki bir paketin
yürürlüğe girmesi ülke tarihinde
eşi görülmedik bir durum” diyen
Malezya Ekonomi Bakanõ Najib
Razak, gayri safi yurtiçi hasõlanõn
yüzde 9’u tutarõndaki yeni paketin
de Malezya’nõn bu yõl durgunluğa
girmesini önlemeye
yetmeyebileceğini ifade etti.
Çin’de şubat ayõ enflasyonu
sõfõrõn altõna inerek, eksi 1.6
düzeyinde gerçekleşti. Ocak
ayõndaki enflasyonun yüzde 1
oranõnda olduğu Çin’de, altõ
yõldan bu yana ilk kez enflasyon
sõfõrõn altõna düştü.
EREĞLİ (AA) - Zonguldak’õn
Ereğli ilçesinde kurulu Ereğli De-
mir ve Çelik Fabrikalarõ (Erdemir)
Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu
üyesi Oğuz Özgen, “Küresel
kredi krizi demir-çelikteki yu-
muşamayla birleşince bütün
dünya ülkelerini ve Türkiye’yi
allak bullak eden bir durumla
karşı karşıya kaldık” dedi.
250’ye yakõn çalõşanõnõn işine
son vermeye hazõrlanan Erde-
mir’in aylõk üretiminin 400 bin ton
olduğunu söyleyen Özgen, şöyle
konuştu: “Üretim şubatta 473 bin
ton ile zirve yaptı. Mart ayında
şu anda 396 bin tondur. Yani eli-
mizde bir aylık sipariş var. İle-
ride sipariş toplayamazsak bir
ay sonra fabrikada hatlar du-
racak demektir.”
Reuters’e konuşan Erdemir Yö-
netim Kurulu Başkanõ Çoşkun
Ulusoy da dip yapan çelik talebi
nedeniyle yatõrõm planlarõnõ don-
durduklarõnõ ancak fabrika kapat-
mayõ düşünmediklerini açõkladõ.
Ekonomi Servisi - İktisatçõ Mustafa
Sönmez, dolarõn 1.80 TL bandõnda do-
laşmasõnda varlõk barõşõnõn etkisi oldu-
ğunu iddia etti.
Sönmez, birçok firmanõn gerçekte dõ-
şarõda olmayan dövizlerini 2 Mart’a ka-
dar beyan ettiklerini belirterek “Nisan so-
nuna kadar da bu beyanlarda yazan
dolarları temin etmek gerek. İşte son
günlerde ve önümüzdeki günlerde do-
lara olan talebi arttıracak böyle önem-
li bir etken var” dedi. “Varlık barışı”nõn
umulmadõk bir yararlanma biçimini ortaya
çõkardõğõnõ ileri süren Sönmez şunlarõ söy-
ledi: “Yurtdışındaki ‘kara dolarlarõ’
çekmeyi amaçlayan varlık barışı, bu
dolarları getirenlere yüzde 2’lik bir ce-
za vergisi kesmekle yetinileceğini, bu-
na karşılık, bu para sahiplerine bir ör-
tülü vergi affı vaat ediyordu. ‘Birkaç
milyon TL veya daha fazla ya da döviz
beyan edip yüzde 2’sini ödeyelim.
Bu yüzde 2, bizi ileride geçmiş yõllara
yönelik vergi incelemesi olursa, yüzde 20-
30’larõ bulacak vergi ve cezadan kurtarõr’
cinliğini keşfeden birçok firma, ger-
çekte dışarıda olmayan dövizleri 2
Mart’a kadar beyan ettiler. Nisan so-
nuna kadar da bu beyanlarda yazan
dolarları temin etmek gerek. İşte son
günlerde ve önümüzdeki günlerde do-
lara olan talebi arttıracak böyle önem-
li bir etken var.”
Ekonomi Servisi - Tofaş, OYAK
Renault ve Bosch gibi önemli otomo-
tiv fabrikalarõnõn üretim yaptõğõ Bur-
sa’da, yõlõn ilk 2 ayõnda 13 bin 773 ki-
şinin işten çõkarõldõğõ bildirildi. AA’ya
konuşan Türk-İş 8. Bölge Temsilcisi
Mehmet Kanca, küresel ölçekte faa-
liyet gösteren, üretimlerinin yüzde
80’inden fazlasõnõ ihraç eden otomotiv
şirketlerine ev sahipliği yapan Bursa’da
istihdamdaki kan kaybõnõn boyutlarõnõn
“kaygı verici” olduğunu söyledi. Kan-
ca, krizin özellikle son çeyreğine dam-
gasõnõ vurduğu 2008’de, kentte 56 bin
700 kişinin işini kaybettiğini anõmsat-
tõ. Bu yõlõn ocak ayõnda ise 8 bin 401
kişinin, her iş gününde 323 kişinin iş-
sizler ordusuna katõldõğõnõ belirten
Kanca, “Şubat ayında da 5 bin 372 ki-
şi işten çıkarıldı. Bu da her iş günü
206 kişinin işini kaybetmesi demek.
İstihdamdaki erime trendi aynen
devam ediyor” dedi.
Tekirdağ’da 4 fabrika kapandı
Öz İplik-İş Sendikasõ Genel Merkez
Eğitim Sekreteri ve Trakya Bölge Baş-
kanõ Rafi Ay, son dönemde Tekirdağ’a
bağlõ Çorlu ve Çerkezköy’de 4 tekstil
fabrikasõnõn kapandõğõnõ, sendika üye-
si 500 işçinin de işten çõkartõldõğõnõ söy-
ledi. Ay, şu anda Çorlu ve Çerkez-
köy’de resmi rakamlara göre toplam 10
bin kişinin işsizlik maaşõ aldõğõna an-
cak Tekirdağ’da 21 bin 789 kayõtlõ iş-
siz bulunduğuna dikkat çekti.
KRİZ GÜNLÜĞÜ
Türk Traktör
de piyasa-
lardaki daralma
nedeniyle 249
mavi yakalı ça-
lışanın iş akitle-
rini feshedece-
ğini açıkladı.
Şirket, söz ko-
nusu personeli,
15 iş günü üc-
retli izne çıkara-
cak ve bu tarih-
ten itibaren de
tüm kanuni
hakları öden-
mek suretiyle iş
akitlerini son-
landıracak.
KÜÇÜLME
BEKLENTİSİ %1
Merkez Bankası’nõn mali
ve reel sektör temsilcile-
riyle yaptõğõ ankette, yõl-
lõk büyüme beklentisi ek-
si 1’e kadar geriledi. Bir
önceki ay yapõlan anket-
te büyüme beklentisi ek-
si 0.4 olmuştu.
Piyasalarõn 2010 yõlõna iliş-
kin GSYH büyüme bek-
lentisi de 0.3 puan daha
düşerek yüzde 2.3’e ka-
dar geriledi.
TÜFE bazõnda enflasyonu
yüzde 0.43 düzeyinde
bekleyen piyasalarõn, yõl-
sonu enflasyon beklenti-
si yüzde 6.58’e, cari açõk
beklentisi 19.7 milyar do-
lara geriledi. Ay sonu
dolar kuru beklentisi ise
1.7479 TL’ye yükseldi.
DÜŞÜŞ
SÜRECEK
Garanti Bankası Baş Eko-
nomisti Pelin Yenigün Di-
lek: İhracattaki düşüş se-
viyesi durmadan, ‘sanayi
üretimi dip seviyesini gör-
dü’ demek için erken.
Oyak Yatırım Ekonomisti
Elif Gülay Girgin: ‘Geli-
nen nokta diptir, düzele-
cek’ demek için elimizde
mantõklõ bir veri yok. Ge-
nel trendi gösterme açõ-
sõndan vahameti ortaya
koyuyor.
Akbank Ekonomisti Seltem
İyigün: Dõş talep azal-
dõkça sanayi üretimi aza-
lõyor. Bu doğrultuda kap-
asite kullanõm oranõnda
daha da gevşeme olabilir.
Bu ise işsizliğe olumsuz
yansõyacaktõr.
Ekonomi Servisi - 1940 yõlõndan beri faaliyet gös-
teren Interpress, Nar Ajans’õ satõn aldõ. Çoğunluğu,
sektörlerinin önde gelen şirketleri, üst düzey kamu
kurum ve kuruluşlarõ ile tanõnmõş sanatçõ ve politi-
kacõlardan oluşan 1000’i aşkõn müşteri portföyüne
sahip Interpress, bu satõn alma ile reklam takip pa-
zarõna da girmiş oldu.
Interpress Genel Müdürü Ömer Özkan, konuy-
la ilgili açõklamasõnda: “Bu satın alma ile TRT’nin
siyah beyaz yayın yaptığı tek kanallı dönemden
başlayıp bugüne kadar yaklaşık 25 yıllık dev TV
reklam arşivi de kullanımımıza geçti” dedi.
Nar Ajans satıldı
Dolarõ varlõk barõşõ ateşlediMUSTAFA
SÖNMEZ:
Birçok
firmanõn
dõşarõda
olmayan
dövizlerini
beyan etmesi
nedeniyle döviz
talebinin arttõğõ
belirtildi.
Oğuz
Özgen
Türk Traktör de işçi çıkaracak
Yılın ilk iki ayında Bursa’da her gün ortalama 265 kişi
işsiz kaldı. 1965 yılından bu yana üretime devam eden Er-
demir’in elinde bir aylık sipariş kaldı. Eğer yeni sipariş top-
lanamazsa fabrikada bir ay sonra hatlar durabilir.
Sipariş alamazsa Erdemir duracak
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
Üretim bandõna kilitKriz fabrika
kapattõrõrken açõk
kalmayõ başaran
işletmeler de neredeyse
yarõ kapasiteyle çalõşõyor.