24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2009 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN AKP ve Basın 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde, Tay- yip Bey’in bu oylamayı “sivil darbe”sini ta- mamlamak için kullanacağı, yeni hedeflerinin Çankaya, üniversite, medya, yargı ve TSK ol- duğunu sıkça yazıp söylemiştik. Daha henüz ortada, ne Ergenekon vardı ne de MHP’nin stepne rolünü oynayarak, Abdul- lah Gül’ü Çankaya’ya taşıma girişiminin aleti olacağı görülüyordu. Ama Tayyip Bey’in niyetleri o denli açıktı ki, sivil darbenin gelecek aşamalarını herkes net- likle görebiliyordu. 22 Temmuz 2007 seçimlerinden bu yana Tay- yip Bey çok yol aldı. Devlet Bahçeli’nin ve par- tisinin desteğiyle Gül’ü Çankaya’ya taşıdı, Gül’ün aracılığıyla YÖK’ün başına her türlü hu- kuksuzluğu adaletsizliği pervasızca göze ala- bilecek birini getirerek üniversitenin teslim alınması sürecini başlattı. Bunların ardından, bir yandan kendi yandaş medyasının organlarını arttırırken, öte yandan da, Kanaltürk üzerindeki baskıları yoğunlaştır- maya başladı. Bir siyasi iktidar, basın organları üzerinde bir- kaç yoldan baskı oluşturabilir. Geçmiş dönemlerde bunun en kestirme ve doğrudan yolu, ceza ve basın yasalarına geti- rilen baskıcı hükümlerdi. Böylece kimi yayınların yapılması önlenir, eleştirinin ve hatta haberin önüne geçilebilirdi. Hatta açık sansür uygula- ması bile geçmişte, ülkemizde uygulanan yön- temler arasındaydı. Ama gelişmiş, kapitalist sistemlerde, bu tür kaba diktatoryal yollar tutulmaz, daha ince, da- ha dolaylı yöntemler yeğlenir. Bunlardan biri, devletin Maliye Bakanlığı aracılığıyla yaptığı söz- de denetlemelerle mali baskı yöntemidir, diğeri de, gazetelerin olmaz ise olmazı reklam gelir- lerini, onları sağlayanlara yapılan baskı ile kıs- ma ve sonunda tamamen kesme yöntemi. Türkiye’de bu iki yöntem de çok kullanıldı. Ça- lıştığım gazete dolayısıyla bunları yakından biliyorum. Bütün sağ iktidarların başvurdukları bu yön- temleri Tayyip Bey de uyguladı. Kanaltürk’ün muhasebe servislerini devletin müfettişleri dol- durdu, yalnızca şirketin gelir giderini ve he- saplarını kontrol ile yetinilmeyip, aynı zaman- da, orada çalışan, haftada bir program yapan insanların hesapları da incelemeye alındı ve bun- lar yapılırken, usuli gereklere de riayet edilme- di. Yalnız bununla yetinilmedi, aynı zamanda o kanala ilan verenlerin de hesapları incelemeye alındı ve neden alındığı da söylendi. Böylelik- le o kaynak da önce kısıldı, sonra kurutuldu. O kanalın devamı olan kuruluş, bugün prestij için bedavaya yayımlayacak reklam bile bulamaz ha- le geldi. Türkiye’de kanallarda reklamlarının bedava görünmesinden bile iktidarın şerri dolayısıyla in- sanlar çekiniyorlarsa, anlayın oradaki basın öz- gürlüğünü. Doğan Grubu’na getirilen 400 küsur milyon Avro karşılığı olan 826 milyon TL’lik vergi ce- zası da, bu yöntemin yeni bir örneği olarak gö- rülmelidir. Tayyip Erdoğan iktidarı, herkesin gözünün içi- ne baka baka yapıyor bu uygulamayı. Çok kez vergi rekortmeni olmuş olan Aydın Doğan’ı se- vebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz, beğenirsiniz ya da eleştirirsiniz; ama herkes bilir ki, vergi gibi ko- nularda Aydın Bey en ufak bir açık bile ver- memeye azami özen göstermiş biridir. Konunun ayrıntılarını bir başka yazıda ele ala- cağım. Ama şunu söylemekle yetineyim, Doğan Grubu’na yapılan bu uygulama, basını sindir- menin yeni bir örneğidir ve Aydın Doğan’ın ver- gi kaçırdığına kimse inanmamaktadır. Ayrıca herkes bilmektedir ki, Erdoğan iktidarı, Doğan Grubu’nu Ergenekon soruşturması çer- çevesi içine sokarak da yıldırmaya çalışmaktadır. Yandaş medya bu kampanyanın ortamını oluşturmak için elinden geleni ardına koyma- maktadır. Önümüzdeki günlerde, Erdoğan diktasının ye- ni girişimlerine de tanık olacağız. asirmen@ cumhuriyet.com.tr TBB Başkanõ Özok, Şahin’in avukatlarõ hedef alan açõklamalarõnõn yargõ içinde ikilik yarattõğõnõ söyledi: Yalçõnkaya’danedensustunuz? Düzeltme ve Cevap Muhatap şirketçe günlük olarak yayõmlanan Cumhu- riyet gazetesinin 10.10.2008 tarihli nüshasõnõn 4. sayfa- sõnda yer alan “Öz Hâlâ Bel- leklerde” başlõklõ yazõ ile il- gili düzeltme ve cevabõmdõr. Cumhuriyet gazetesinde 10.10.2008 tarihinde yayõm- lanan şahsõm ile alakalõ id- dialarõn tamamõ gerçekdõşõdõr. Bu asõlsõz isnatlara, yürüt- mekte olduğum bir soruştur- ma nedeniyle maruz bõrakõl- dõğõm, tüm kamuoyu ve tara- fõnõzca gayet iyi bilinmektedir. Zekeriya Öz İstanbul Cumhuriyet Savcısı ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Türkiye Ba- rolar Birliği (TBB) Başkanõ Özdemir Özok, hâkim ve savcõlara sahip çõktõğõnõ savu- nan Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’e “Yargıtay Cum- huriyet Başsavcısı Abdurrah- man Yalçõnkaya, AKP hak- kında kapatma davası açtığı için yerden yere vurulurken niye hiç sesinizi çıkarmadı- nız” sorusunu yöneltti. Özok, Şahin hakkõnda dava başvuru- su yapõp yapmayacaklarõnõ TBB yönetiminde değerlendi- receklerini söyledi. İstanbul Barosu da, Adalet Bakanõ’ndan Ergenekon davasõnda bilgi sõz- dõrdõğõ tespit edilen avukat var- sa adõnõ kamuoyuna açõklama- sõnõ istedi. TBB Başkanõ Özok, Adalet Bakanõ Şahin’in avukatlarõ he- def alan açõklamalarõnõ değer- lendirdi. Özok, Adalet Baka- nõ’nõn avukatlarõ bilgi ve belge sõzdõrmakla itham etmeye hak- kõ olmadõğõnõ vurguladõ. Ken- disinin hâkim ve savcõlarõ eleş- tirmek gibi haksõz bir suçla- mayla karşõlaştõğõnõ anlatan Öz- demir Özok, “Mademki yargıç ve savcıların eleştirilmesine böylesine karşı çıkıyor, AKP hakkında kapatma davası aç- tığı için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya yerden yere vu- rulurken niye hiç sesini çı- kartmadı?” dedi. ‘Özür dilesin’ Şahin’in toptancõ biçimde bilgileri avukatlarõn sõzdõrdõğõ değerlendirmesinin kabul edi- lemez olduğunu kaydeden Özok, şunlarõ söyledi: “Bunlar bir hukukçunun ağzından çıkacak sözler değil. Ger- çekten Sayın Bakan’ın iç sı- kıntısının dışa vurumu olarak kabul ediyorum. Avukatlar- dan özür dilemesi gerekir. Yargıyı kendi elleriyle orta- dan ikiye ayırdı; savcılar, yargıçlar ve ötekiler diye. Bu kabul edilemez. Her kim suç işlemişse Cumhurbaşka- nı da olsa, avukat da olsa kim olursa olsun üzerine gidil- melidir. Biz kişilerin suçlan- masından rahatsız değiliz. Tek koşulla, hukuka ve insafa uygun, lekelenmeme hakkı- nın gözetildiği bir suçlama. Biz bunu söyledik. Ama bo- şa konuşmuşuz. En yakını- mıza, yetkilimize bile anla- tamamışız.” TBB Başkanõ Özok, Adalet Bakanõ’nõn basõn müşavirinin kendisinin tüm açõklamalarõnõ çõkartõp Şahin’in önüne koy- masõnõ isteyerek “Eğer ki hu- kukun dışında bir beyanda bulunmuşsam. Açıkladıkla- rımın aksini söylemişsem ben Adalet Bakanı’ndan özür di- leyeğim. Ama yok biz huku- ku savunurken başka itham- larda bulunmuşlarsa o za- man da kendilerinden özür bekliyoruz” diye konuştu. Polemiğe girmek gibi bir dertlerinin olmadõğõnõ anlatan Özok, “Biz bin tane açık gö- rüyorsak, bir tanesini söylü- yoruz” dedi. TBB Başkanõ Öz- demir Özok, Ergenekon soruş- turmasõ ve davasõnõn pek çok avukatõnõn “dosyalara ulaşa- mıyoruz, gizli bilgilere ula- şamıyoruz” diyerek, Barolar Birliği’ne başvurduklarõnõ bil- dirdi. Özok, Şahin’in açõkla- masõnõn ardõndan mahkeme ka- lemindekiler ve ağõr ceza baş- kanlarõnõn artõk avukatlara dos- ya veremeyeceklerini söyledi. Özok, Adalet Bakanõ hakkõnda hukuk yoluna başvurup vuru- lunmayacağõnõ ise yönetim ku- rulunda değerlendireceklerini bildirdi. İstanbul Barosu: Açıklama gerçeğe aykırı İstanbul Barosu ise yaptõğõ yazõlõ açõklamada, söz konusu ifadelerin kurumlarõnõ zan al- tõnda bõraktõğõ vurgulandõ. “Sa- yın Bakan’ın beyanları ya- nıltıcı ve gerçeğe aykırıdır” denilen açõklamada, şöyle de- nildi: “Ülkemizde soruşturma aşamalarında ve özellikle Er- genekon adı verilen davanın soruşturma aşamasında avu- kat meslektaşlarımızın sa- vunma hakkı kapsamında müvekkilleriyle ilgili ifade- lere, suçlamalara, savlara ve kanıtlara yani gerçek bilgi- lere ulaşmaları engellen- mektedir. Bu engellemeler savunma hakkını ihlal ederek temel hak ve özgürlüklere ve yürürlükteki yasalara ay- kırılık oluşturmaktadır. Sa- yın Adalet Bakanı, bilgi sız- dıranları ve servis yapanları; insan haklarını, temel hak ve özgürlükleri koruyup kolla- yan, hukukun üstünlüğüne sonuna değin inanan ve bu- nun için canla başla uğraş ve- ren avukatların içinde de- ğil, hukukçuluğu emir alma anlayışı ile yapanların ara- sında aramalıdır. Tabii ki sözümüz emir ile hukukun bağdaşmayacağını anlaya- mayanlaradır. İstanbul Ba- rosu olarak Sayın Adalet Ba- kanı’ndan tespit edilmişse soruşturma aşamasında dı- şarıya bilgi sızdıran bir avu- katın adını bekliyoruz. Bu adı bir kısım meslektaşları- mıza çamur ve iftira atmak adına değil nesnel ölçülerde vermesini de diliyoruz.” ‘Bakan önce hukuk garabetini gidersin’ Ayrõca açõklamada, “Bir yanda 13. Ağır Ceza Mah- kemesi’nde dava devam ederken diğer yandan aynı konuda soruşturmanın sür- mesi ağır hukuk ihlali ve bir hukuk garabetidir. Sayın Ba- kan öncelikle medya önünde avukatları ve hukuk ku- rumlarını suçlamak yerine, bu ağır hukuk garabetini gi- dermek görevini üstlenmeli- dir; yargının kurucu unsuru olan avukatlara elinde so- mut veriler olmadan çamur ve iftira atmayı değil” vur- gusu yapõldõ. MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ: Erdoğan yalan rüzgârı estiriyor Devlet Bahçeli’nin milliyetçilik yarõşõnda Erdoğan’a yanõtõ, “Karşõmõzda üslup ve hitap düzeyi giderek düşen, asabi tavõrlarõ ve küfür edebiyatõyla hezeyan bataklõğõnda nafile çõrpõnan çaresiz bir Başbakan bulunmaktadõr” oldu. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, Kõrõkkale mi- tinginde kendisine “Türklük ne zaman- dan beri senin tekelin- de” diye yüklenen Baş- bakan Tayyip Erdo- ğan’a sert tepki gösterdi. Bahçeli, yazõlõ bir açõk- lamayla Erdoğan’a ya- nõt verdi. Erdoğan’õn se- çim kampanyalarõnda ya- lan, karalama ve aldat- macaya dayanan bir stra- tejiyle halkõn karşõsõna çõktõğõnõ belirten Bahçe- li, Başbakan’õn bütün te- laşõnõn “lekeli sicilini unutturmak” olduğunu söyledi. AKP’nin kampanya- sõnda kendi eseri olan yoksulluk, işsizlik, siya- si zemin kazanan etnik bölücülüğün olmadõğõna işaret eden Bahçeli, “Başbakan’ın bütün te- laşı, bu konulardaki le- keli sicilini unutturmak, gerginlik ve çatışma stratejisiyle bunların üzerini örtmektir” gö- rüşünü dile getirdi. Erdoğan’õn Kõrõkka- le’de sergilediği “mara- zi ruh hali”nin endişe verici olduğunu belirten Bahçeli, Türklük değer- leri konusunda kendisine yönelttiği saldõrõlarõn an- lamsõz olduğunu söyledi. Erdoğan’õn kendisine “Türklük değerlerinin ne zamandan beri te- kelimizde ve tasarru- fumuzda” diye sordu- ğunu anõmsatan Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi: “Türklük, Türk mil- letinin değerleri ve mil- liyetçilik elbette bizim tekelimizde değildir. Bu değerlerin herkes tara- fından görüntü ve söz- de değil, ruhta ve özde paylaşılması ve benim- senmesi bizleri mutlu edecektir. Siyasi müca- delemizin de yegâne amacı ve hedefi budur.” ‘Muhalefet İkitelli’deki yandaş medyasının diliyle konuşuyor’ AKSARAY (AA) - Başbakan Tayyip Erdo- ğan, “Alışmışlar medya gücünü kullana- rak başka şeylerin kavgasını vermeye, ba- sın üzerinden menfaat devşirmeye... Devle- tin bir kurumu, yasal bir işlem yapıyor, hemen hükümete yüklenmeye başlıyorlar. Hükümete iftara atmak yerine hukuka uy- gun davranmayı öğrenseniz daha doğru olmaz mı” dedi. Erdoğan, partisinin Aksaray Hükümet Meydanõ’ndaki mitinginde yaptõğõ konuşmada muhalefete ve basõna yüklendi. Halkõn içinde halkla beraber olduklarõnõ, hi- zipçilik, ayrõmcõlõk yapmadõklarõnõ, imtiyaz değil adalet ürettiklerini ifade eden Erdoğan, “Bu ülkenin herhangi bir şehrinde bir tek dikili ağacı olmayanlar, milletle yüz yüze gelmekten kaçınıyor. Çünkü onların mille- te bakacak yüzü yok. Türkiye’yi sadece televizyon ekranlarından, sadece yandaş gazetelerin sayfalarından izlerler. Onlar halkımızla Babıâli’nin diliyle, İkitelli’deki yandaş medyalarının diliyle konuşurlar. Bizim farkımız burada” diye konuştu. Er- doğan, “AKP’yi arayanların rantiyelerde değil, şantiyelerde bulacağını” savunarak şunlarõ söyledi: “Beyefendiler kapalı salon- lardan çıkamadılar, yandaş meydanın çır- pınışlarını görüyorsunuz değil mi? Alış- mışlar medya gücünü kullanarak başka şeylerin kavgasını vermeye, basın üzerin- den menfaat devşirmeye. Durum şimdi da- ha iyi anlaşılıyor, meğer bir dertleri var- mış da onu engellemeye çalışıyorlar. Dev- letin bir kurumu, yasal bir işlem yapıyor, hemen hükümete yüklenmeye başlıyorlar. Böyle bir basın özgürlüğü olmaz, böyle bir basın ahlakı olmaz. Basın özgürlüğünden dem vurup, patronunun sesi olan, menfa- atlerini kollamayı özgürlük mücadelesi sa- nanların durumu da ibret vericidir. ” Şahin’in Ergenekon davasõnda bilgileri avukatlarõn sõzdõrdõğõ değerlendirmesinin kabul edilemez olduğunu kaydeden Özok, “Yargõyõ kendi elleriyle ortadan ikiye ayõrdõ; savcõlar, yargõçlar ve ötekiler diye” dedi. Bu açõklamadan sonra avukatlarõn mahkemeden dosya alamayacağõnõ belirten Özok, Şahin’e “Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ Abdurrahman Yalçõnkaya, AKP hakkõnda kapatma davasõ açtõğõ için yerden yere vurulurken niye hiç sesinizi çõkarmadõnõz” sorusunu yöneltti. Partisinin Aksaray’da düzenlediği mitingde konuşan AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefinde yine medya ve muhalefet partileri vardı. (Fotoğraf: AA) AVUKATLAR Şahin’i şikâyet ettiler İstanbul Haber Ser- visi - Ergenekon davasõ sanõklarõndan Sevgi Erenerol ve Vedat Ye- nerer’in avukatõ Vural Ergül, “Avukatlar bilgi sızdırıyor” diyen Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şa- hin’i İstanbul Barosu’na şikâyet etti. Dilekçesin- de, “Şahin, bir avukat olarak bağımsız savun- mayı temsil etmesi ge- rektiği halde, avukatlık mesleğine yaraşmaya- cak tutum ve davranış- larda bulunmuştur” di- yen Ergül, Şahin’in, meslek kurallarõna uy- mayan davranõşlarõ ne- deniyle disiplin cezasõ ile cezalandõrõlmasõ için hakkõnda soruşturma açõlmasõnõ istedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear