Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 ARALIK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ 9
CMYB
C M Y B
Benetton Türkiye’nin genel müdürü Zeynep Selgur, tüketicinin pazara ve ürüne bakõşõnõn
değişmesi nedeniyle şirketlerin de stratejilerini gözden geçirmeleri gerektiğini belirtiyor
ÖZLEM YÜZAK
Benetton deyince aklõnõza
ne geliyor? Benim gözümde
canlanan doğanõn tüm
renkleri ve kültürleri oluyor.
Evrensellik ve dinamizm...
Türkiye’ye ilk gelen
uluslararasõ marka Benetton.
Türk tüketicisi ile ilk
tanõşõklõğõ 24 yõl önce
başlamõş. Yani o dönemdeki
gençlerin bugün çocuklarõna
da hitap ediyor.
Benetton Türkiye’nin 7
yõldan beri genel
müdürlüğünü sürdüren kişi
ise Zeynep Selgur.
Eğitimini tamamladõktan
sonra ilk girdiği işte,
Boyner Grubu’nda farklõ
görevler üstlenerek genel
müdürlüğe kadar tõrmanmõş
bir kişi. Enerjik, güler yüzlü
ve yaratõcõ. Tabii bu arada
hazõr giyim sektöründe bir
devrim niteliğinde olan T-
Box’larõ tasarlayan ekibin
proje koordinatörü
olduğunu da söylemekte
yarar var. Selgur ile Benetton
Türkiye’yi, krizi ve değişen
tüketici yapõsõnõ konuştuk.
- Krizin tüketim alışkanlıkları
üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
- ZEYNEP SELGUR:
Perakende deyince tüketiciye
dokunuyorsunuz. Dolayõsõyla
tüketicinin değişimi ve psikolojisini
takip etmek ve iyi anlamak
zorundasõnõz. Son bir yõl içinde
insanlarõn pazara ve ürüne bakõş
açõsõ ciddi biçimde değişti. Bu da
haliyle şirketlerin stratejilerinin de
değişmesi anlamõna geliyor. Belki
krizle başladõ ancak kriz sona
erince her şey eskisi gibi olacak
anlamõna gelmiyor.
Bu artõk yeni bir dünya düzeni.
Yeni bir yaşam biçimi.
- Bu yeni yaşam biçimini biraz
açabilir miyiz?
- İnsanlarõn hayata bakõş açõlarõ
değişirken para harcama
alõşkanlõklarõ da farklõ olmaya
başladõ. Tabii bunlarõ söylerken
krizden en çok etkilenen yoksul
kesimden değil, bir şekilde işini
kaybetmemeyi ya da şirketini
korumayõ başarmõş kitlelerden
bahsediyorum.
Bu insanlarda sosyalleşme
ihtiyacõ daha da arttõ. Artõk daha
çok dõşarõda yeme, içme ve kişisel
bakõm ürünlerine özellikle de
kozmetiğe para harcõyorlar. Kredi
kartlarõndaki harcamalarõn
gösterdiği sonuç bu şekilde. Krizin
ilk 6 ayõnda belli bir kesinti yapõldõ
ama yaşanan zaten yaşandõğõ için
artõk yola devam ediliyor. Hayata
olumlu bakma ihtiyacõ sürdüğü için
ağõrlõk harcama kişisel bakõma
kaydõ. Sosyal etkileşim ile insanlar
kendilerini daha iyi hissetmek
istiyorlar. Sinema, seyahat,
restorana gitme gibi aktivitelerin
artmasõ kişisel bakõmõ da
beraberinde getiriyor.
Bunlar işin bir yanõ. Bir de işin
fiyat boyutu var ki o da son derece
önemli.
Bundan 2-3 yõl önce “lüksün
demokratikleşmesi” diye bir
kavram yaşamõmõza girmişti.
Yüksek kaliteli ürünler pek çok
farklõ biçimde, farklõ fiyat
kategorileri ile tüm mağazalarda
satõlabiliyor ve orta sõnõf da bu
ürünlere ulaşabiliyordu.
‘Ucuz değil doğru fiyat
önemli’
Krizle birlikte gelen yeni yaşam
tarzõnda ise artõk “Ucuz değil ama
doğru fiyat” önem kazandõ.
Piramidin altõna doğru, yani bir alt
segmentteki ürünlere doğru ciddi
bir kayõş var. Tabii kaliteli olmasõ
şartõyla. Oralarda yüzde 20’lerde
büyüme var. Eskiden bu kadar
değildi.
Buna bir şey daha ekleyeyim.
Biraz önce dediğim gibi fiyat
önemli, ama fiyatõ ne yaparsanõz
yapõn satmayan markalar da
oluşmaya başladõ. Bu da enteresan.
Markanõn gücünün önemi daha çok
ortaya çõkmaya başladõ. Bu da alt
segmentte markalaşmanõn
başlamasõnõ hõzlandõracak.
İnsanlar moda ve renge özen
gösteriyor. Ama uzun yõllar
kullanõrõm düşüncesi artõk
geçerliliğini kaybediyor.
Gõdada hazõr giyim benzeri bir
değişim yaşanõyor bence. Gõdada
sepette küçülme var. Teknolojik
ürünlerde artõk eskisi gibi hesapsõz
harcamalar da yapõlmayacak.
Cep telefonlarõnõn birkaç ayda bir
yenilenme dönemi bitiyor. Bilinçli
tüketici dönemine geçiyoruz. Öbürü
“olmayanı harcamak” idi.
- Benetton bu yeni dünya
düzenine ayak uydurmak için ne
yapıyor?
- Biz Türkiye’ye ilk giren
uluslararasõ hazõr giyim
markasõyõz. 24 yõllõk marka
olmanõn hem avantajõ hem de
dezavantajõ var. Eski olmanõn
getirdiği güven önemli. Benetton
ve Boyner’in son 5 yõldõr yüzde 50
sürdürdüğü ortaklõğõn getirdiği
olumlu bir katkõ da var. Bunlarõ
göz ardõ edemeyiz.
Beneton ailesi Türkiye ve
özellikle de İstanbul’a yükselen bir
pazar olarak bakõyor. Bu yüzden
Bağdat Caddesi üzerinde yaklaşõk
30 milyon dolarlõk bir bina yatõrõmõ
yapõldõ. Suadiye Benetton
mağazasõnõn, iç ve dõş konsepti
ünlü İtalyan mimar Piero Lissoni
tarafõndan tasarlandõ.
Üst üste yerleştirilmiş küplerden
oluşan tasarõmõyla dikkati çeken 2
bin metrekarelik bu mağaza bizi
çok heyecanlandõrõyor. 16 Ekim’de
açõlõşõnõ yaptõk. Yani Türkiye’de
büyümeyi sürdürüyoruz.
Ancak daha da önemli olan konu
fiyat stratejimizin değişiyor olmasõ.
Benetton’un 2010 yõlõ itibarõyla
fiyat politikasõnõ tamamen
değiştiriyoruz. 0-12 yaş ve
Benetton markasõ ile daha çok
tüketiciye ulaşmak istiyoruz. Yõlda
3.5 milyon adet satmak bize
yetmiyor açõkçasõ.
Önümüzdeki yõl 4 milyon adede
çõkarmak ondan sonra da
katlayarak arttõrmak istiyoruz.
‘Fiyatta gelişmek
istiyoruz’
- Daha düşük fiyat stratejisine
sizi iten ne oldu?
- Benetton’a giren, almak isteyen
ama fiyatõndan dolayõ alamayan
ciddi bir öğrenci kitlesi var.
Dükkâna girdiğiniz anda
görüyorsunuz. Ya da indirimde
hemen koşuyorlar. Onlara
dokunuyor, onlara ulaşabiliyor
olmamõz lazõm.
0-12’ye de baktõğõmõz zaman
Türkiye’deki çocuk nüfusunu biraz
daha yakalamamõz lazõm. Orada
koleksiyon olarak beğenilme
beğenilmeme gibi bir sorunumuz
yok. Marka kimliğimiz ile
oynamayacağõz. Olmak istediğimiz
yerdeyiz. Fiyatta gelişmek
istiyoruz.
- Benetton deyince insanların
aklına ilk gelen ne oluyor?
- İlk renk geliyor, ardõndan da
triko...
- Fiyat düşecek. Peki maliyetler
ve kâr marji açısından bu sizi
nasıl etkileceyecek?
- Satõn almada birtakõm
alternatiflere gideceğiz. İtalya
Benetton’un dünya için yaptõğõ
satõn almasõnõ buraya kaydõrmak
istiyoruz. Yõlda 180 milyon adetlik
bir satõşõn gücünden biz de
yararlanmak istiyoruz. Uzakdoğu
ve Hindistan satõn almalarõnõ
kullanacağõz.
- Bu Türkiye’den artık satın
alma yapmayacağınız anlamına
mı geliyor?
- Hayõr. Biz toplam satõn
almamõzõn yüzde 75’ini
Türkiye’den sağlõyoruz. Nereden
bakarsanõz bakõn 5 bin kişiye
ekmek kapõsõ Benetton Türkiye.
Bunu bõrakmayacağõz ancak,
satõşlarõmõzõ katlama hedefimiz
olduğu için yurtdõşõndan da
Türkiye’ye sipariş getirtmeye
çalõşacağõz.
- Küçük fason atölyelerde mi
yaptırıyorsunuz üretimi?
- Hayõr artõk öyle değil. 1990’lõ
yõllarda küçük fason üreticilerle
çalõşõyorduk. 2000’li yõllarda bu
değişti. Büyük çapta ihracat yapan
büyük üreticilerle çalõşõyoruz.
Çalõştõğõmõz 34 büyük firma var.
Zaten şunu söylemeliyim ki artõk
Türkiye’de de küçük fason üretici
sayõsõ hayli azaldõ, çoğu kapanõyor
ya da kapandõ.
- Kriz Benetton’u genel olarak
nasıl etkiledi? Diğer ükelerde
nasıl bir seyir izledi?
- İspanya, Almanya ve Rusya en
fazla etkilenen ülkeler oldu.
Oralarda krizi daha net
görüyorsunuz. Yunanistan, Fransa
ve İtalya gibi Akdeniz ülkeleri ise
Benetton’un krizde büyümeyi
başardõğõ ülkeler... Ortadoğu da
krizden hayli etkilendi.
İtalyan lisesi
mezunu olan
Zeynep Selgur,
İsviçre
Lozan’da Ecole Chateau Mont-Choisi’de
lisans eğitimini tamamladõ. İş hayatõna,
mezuniyetinin hemen akabinde Boyner
Grubu’nda başlayan Selgur, Benetton’da
1996 yõlõnda pazarlama müdürü, 1998 yõlõnda
satõş ve pazarlamadan sorumlu genel müdür
yardõmcõsõ olarak görev aldõ. 2002 yõlõndan
beri Benetton Türkiye’nin genel müdürü
olarak profesyonel yaşamõna devam ediyor.
Son bir yõl içinde insanlarõn pazara ve ürüne
bakõş açõsõ ciddi biçimde değişti. Krizle
birlikte gelen yeni yaşam tarzõnda ise artõk
“İlla ucuz değil ama doğru fiyat” önem
kazandõ. Piramidin altõna doğru, yani bir alt
segmentteki ürünlere doğru ciddi bir kayõş var.
Tabii kaliteli olmasõ şartõyla.
PORTRE
- Türkiye Benetton resmin hangi karesinde?
- Türkiye pozisyonunu koruyan ülkeler arasõnda.
Büyümedik ama küçülmedik de...
Biz geçen sene ekim ve kasõm ayõnda inanõlmaz
kampanyalar yaptõk. Bu yõl normal seyrine döndü.
Daha fazla brüt kârlõlõğõn olduğu bir ortamda daha az
stokla çalõşõyorsunuz. İlkine hazõrlõksõz yakalanmõştõk.
Hazõr giyim sattõğõmõz için en az 6 ay öncesinden
planlamalarõmõzõ yapõyoruz. 2009 yõlõnõ 104.5 milyon
lira ciroyla kapatmayõ hedefledik.
- İçinde bulunduğumuz dönem için planlarınız
ne?
- Aslõnda Suadiye bu dönemdeki tek
yatõrõmõmõz olmadõ. Nişantaşõ’nda
eskisinden 750 metrekare daha büyük
bir mağazaya taşõndõk. Forum
İstanbul’da mağaza açtõk. Erzurum ve
Ankara Gordion’da yeni mağazalar
açtõk. Son 4-5 ay içinde yaptõk bunlarõ.
Toplam mağaza sayõmõz 135.
Bunlardan 22’si bizim, diğerleri
bayilik.
- Krizle cadde mağazalarının önem
kazandığı söyleniyor. Bu doğru mu?
- Perakende sektöründe yüksek
kiralarõn alõndõğõ, yan yana birkaç
alõşveriş merkezinin (AVM) açõldõğõ ve
tatlõ paralarõn kazanõldõğõ günler
ekonomik krizle birlikte sona erdi.
Başta da dediğim gibi artõk hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak. O dönemde
dünyada bir likidite bolluğu vardõ. Bir
AVM’de yatõrõmõn geri dönüşü
ABD’de 15 yõl, Avrupa’da 10 yõldõr.
Türkiye’de ise sadece 5 yõl. Bu kadar
cazip yani. Bu para gelmez mi sizce?
Daha doğrusu, geçen seneye kadar
cazipti. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere aktõ bu
para. Artõk o da değişiyor. Şimdi hesabõn 10 yõla göre
yapõlmasõ lazõm. Krizle beraber masalara tekrar
oturuldu. Artõk ABD’de olduğu gibi ciro bazlõ kiralar
konuşuluyor.
- AVM’lere yönelik en önemli eleştirilerden biri
de yabancı markaları tercih etmeleri değil miydi?
- Bu 2008 yõlõna kadar böyleydi. Ancak bugün
Türkiye’de hazõr giyimde en çok iş yapan, en çok ciro
getiren ilk 3 marka da yerli marka.
Geçen yõllarõn tartõşma konusuydu bunlar. Artõk bu
ezberler de bozuldu...
‘Türkiyepozisyonunukorudu’
ZEYNEPSELGUR
‘Tüketimdebilinçdönemi’ Tunalı Hilmi Bey’i anmak
Başkentliler -özellikle de kadınlar-,
Tunalı Hilmi Caddesi’nde dolaşırken
Kuğulu Park’taki Tunalı Hilmi Bey
heykeline bir selam vermeden
geçmeyin. Geçen hafta, Türk
kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin (5 Aralık
1934) yıldönümünü
kutlarken, Tunalı Hilmi
Bey’i anmak istedik. 1923
yılında yeni seçim yasası
hazırlanırken, her 20 bin
erkek nüfus için bir
milletvekili seçme esası
benimsenir. TBMM’de
(1920-1928) işçi-köylü
hakları, eğitim hakkı, kadın
hakları için mücadele etmiş
olan Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey,
buna karşı çıkarak kadınların seçme
ve seçilme hakkının tanınmasını
ister. Tunalı Hilmi Bey, “Seçmek ve
seçilmek hakkını vermiyorsunuz,
fakat kadınları saymıyorsunuz da”
deyince protesto gürültüleri
yükselir. Tunalı Hilmi Bey,
“Arkadaşlar, mübarek savaşımızın
bu millete bıraktığı analar bugün
erkeklerden fazladır. Ayaklarınızı
vurmayınız, efendiler,
benim mukaddes
analarımın, bacılarımın
başına vuruyorsunuz
ayağınızı. Hakikat’e
tahammül edemeyen
kulaklar!” diye isyan
eder...1924 Anayasası
görüşmeleri sırasında da
kadınların siyasal haklarıyla
ilgili önerge alkışlarla
reddedilince, bu kez
Recep Peker öfkeyle
söylenir: “Kadınlara hak vermediniz,
bari alkışlamayınız...”
Bazı öncü, ileriyi gören
siyasetçiler, yaşarken isteklerine
ulaşamasalar da tarihe not
düşüyorlar...
Arınç’a ‘Ağlamayı
durduracak dua’!
Bağımsız Tunceli Milletvekili
Kamer Genç, AKP’lileri çileden
çıkarıyor. TBMM Genel Kurulu’nda
geçen hafta kürsüye çıktığında
hedefinde Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç vardı. Arınç’la
atışması tutanaklara şöyle yansıdı:
KAMER GENÇ - Efendim,
Sayın Başbakan
Yardımcısı, zaman zaman
konuşmalarında ağlıyor.
Şimdi, ben üzülüyorum
tabii bir Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin
hem vatandaşı hem
milletvekili olarak. Yani bir
hükümet mensubu acaba
niye ağlıyor? Bir yeri mi
ağrıyor veya bir hastalığı
mı var? Yani bizim
memlekette çok nefesi keskin
hocalar da var ama.. yani
hakikaten bu davranışlar iyi değil.
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) -
Saçma sapan konuşma.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ve yani
işte Fethullah Gülen de böyle
televizyonlara çıkıp da ağlıyor.
Acaba onu taklit ederek bir
başarıya mı gitmek istiyor?
BÜLENT ARINÇ - Sayın Kamer
Genç “Bu adam niye ağlıyor?” diye
bana soruyor. Ben sizin bu kadar
terbiye dışı ve ahlak dışı işler
yaptığınızı çok merak
ediyordum ama bunun
sebebini buldum, sizde
gözyaşı yok.
KAMER GENÇ - Sayın
Bülent Bey zaman zaman
ağlıyor. Ben bunu
yapmacık bir ağlama
görüyorum (AKP
sıralarından gürültüler).
Elbette ki acılı olaylara
ağlanır ama hükümetin
belli bir makamına gelen
insan ağlamaz, ağlarsa gizli yerlerde
ağlar. Ha, bizim orada nefesi keskin
hocalar var, böyle işte, okumayla
mokumayla gayri ihtiyari ağlamaları
giderecek dualar falan yapıyor
dedim, yani bir yardımcı olayım
diye, onun için söyledim...
Kadın milletvekillerinin
kılığı, kıyafeti...
AKP, Kenan Evren’e sahip çıktı
Marmaris Belediyesi’nin aralık ayı
olağan meclis toplantısının
gündeminde ülke gündemiyle
bağlantılı bir konu vardı. Bu
toplantıda, 12 Eylül askeri
darbesinin lideri Kenan Evren’in
adını taşıyan Siteler
Mahallesi’ndeki bulvarın adının
değiştirilmesi önerisi
görüşüldü. Marmaris
Belediye Başkanı Ali
Acar, “Ülkemizde farklı
düşüncelerin oluştuğu,
Kenan Evren isminin
ilçemizdeki bulvardan
kaldırılmasının
çoğunluğun kabul
etmesi durumunda
gerçekleştirilmesi
gerektiği kanaatindeyim.
Ayrıca Kenan Evren
İlköğretim Okulu’nun isminin de
değiştirilerek, okulun arazisini
cüzi rakamlarla kamuya terk eden
kişilerin adlarının verilmesi
gerekiyor” derken, değişikliğe
karşı çıkan AKP’li belediye
meclis üyesi Sahir Ökten
Evren’e sahip çıkmış:
“Kenan Evren, ilçemizde 1989
yılından sonra burada yaşadı ve 2
yıl önce de ayrıldı. Burada
bulunduğu sürede en az iki okul
kazandırdı ve zamanını hep
eğitim çalışmalarına harcadı.
Marmaris’te yaşamasının
getirdiği bir katma değer vardı.
Bu şehirde altyapı problemi
yoksa, bunda birinci
derecede Sayın Evren’in
katkısı oldu. Marmaris
yaşayanlarının bir vefa
borcu olduğunu
düşündüğüm için isim
değişikliğini kabul
etmiyoruz.”
Görüşmeler sonunda
yapılan oylamada AKP’li
4 meclis üyesinin “hayır”
oyuna karşılık CHP’li 11
meclis üyesinin “evet”
oyuyla bulvarın adının
değiştirilmesine karar verilmiş.
Anlaşılan; fena halde darbe
karşıtı görünen AKP’liler
“yapılmış darbenin davası olmaz”
görüşünde... “Olası” darbelere
karşı cansiperane mücadele
verirken, “darbecilere” saygıda
kusur etmiyorlar!...
Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan
parlamentokulisi@gmail.com
Tunalı Hilmi Bey.
Kenan Evren.
Kamer Genç.
Kadın parlamenterler, bakanlar
medyada daha çok giyimleri,
kuşamlarıyla yer buluyor. Milli
Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun giysileri ve
ayakkabıları ile ilgili çıkan haber
ve fotoğrafların sayısı neredeyse
“icraatı”na ilişkin haberlerle
yarışacak boyutta değil mi?
Kadın parlamenterler; geçen
hafta Parlamento Muhabirleri
Derneği (PMD) ve Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı
(UNDP) ortaklığında TBMM’de
düzenlenen “Kadının Siyasete
Katılımı ve Medya Duyarlılığı”
panelinde medyanın kendilerine
bakış açısını eleştirdi. DTP’li
Gülten Kışanak, “Medyada
kadın yayın yönetmeni yok, köşe
yazarlarının yüzde 12’si, haber
kaynaklarının ise yüzde 18’i kadın.
Medyanın kendisi erkek egemen
anlayışına sahip” dedi. CHP’li
Nur Serter, “radikal dinci medya
kuruluşlarının kadını 2. sınıf varlık
olarak gördüğünü, ticarileşmiş
büyük grupların ise renklendiren
cinsel öğeler olarak sayfalarına
taşıdıklarını” vurgularken, “Kadını,
düşünen, üreten bir varlık olarak
gazete sayfalarında ve
televizyonlarda çok az görüyoruz”
diye yakındı. AKP’li Edibe
Sözen, medyada bu yılın ilk 6
ayında kadın siyasetçilerin, saç
modelleri, kıyafetleri, etek boyları
ve ayakkabı topuklarıyla yer
aldığını anlattı. MHP’li Şenol Bal
da “Kadın siyasetçi vitrin süsü
olarak değerlendiriliyor. Bunun
için de kadın milletvekilleri daha
az görünür olma gayreti içine
giriyor” dedi...