24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr Türkiye’nin yakalandõğõ yeni bir ‘Ottomania’ laik milliyetçilerle dindar Müslümanlarõ birleştiriyor Türklergeçmişlerindeyaşõyor DAN BILEFSKY A ilesi Türkiye’den paldõr küldür atõl- dõktan yaklaşõk 80 yõl sonra hayatõnõn büyük bir kõsmõnõ Manhattan’daki bir fõrõnõn üstündeki mütevazõ apartman dairesinde sürgünde geçiren ve 97 yaşõnda ölen Ertuğ- rul Osman’a binlerce yaslõ insan eylül ayõn- da gelip bağlõlõklarõnõ gösterdiler. Ertuğrul Os- man, bir ara evinde 12 köpek bulunduran bu operasever işadamõ, Sultan 2. Abdülha- mid’in torunuydu. Görkemli Sultanahmet Camii’nin bahçesinde saltanatlõk köklerine ya- kõşan bir cenaze töreniyle uğurlandõ. Devlet yetkilileri ve ünlüler, dindar Müslümanlarla ya- rõşa girip, gördükleri aşõrõ ilgiden şoke olmuş saltanat sülalesinin geriye kalan üyelerinin el- lerini öpmeye çalõştõlar. Tarihçiler, bir imparator da olabilecek bu adama gösterilen saygõnõn, Mustafa Kemal Atatürk tarafõndan 1923 yõlõnda yaratõlan mo- dern Türkiye Cumhuriyeti’nde çöküşü, onur kõrõcõ yenilgisi ve 1. Dünya Savaşõ sõrasõnda müttefikler tarafõndan paylaşõlmasõ yüzünden uzun süredir kötülenmekte olan Osmanlõ dö- neminin rehabilitasyonunda bir dönüm nok- tasõ olduğunu söylediler. Sosyologlar ise Ertuğrul Osman’õn uğur- lanõşõnõn sadece Türkiye’nin yakalandõğõ ye- ni bir “Ottomania”nõn en son göstergesi ol- duğunu söylediler. Onlara göre bu sadece bir dönemi; İslam dünyasõnõn ruhani liderliği id- diasõndaki Osmanlõ sultanlarõnõn yönettiği, Balkanlar’dan Hint Okyanusu’na kadar uza- nan fetihler, nüfuz, kültürel ihtişamla dolu bir dönemi yâd etmek. Onlar 16. ve 17. yüzyõl- larda, güçlerinin doruğundayken, yeryüzünün en güçlü devletlerinden biri olduğu tartõşõl- makta olan bir devleti yönetiyorlardõ. “Türkler Osmanlı döneminin hamaset ve ihtişamının çekiciliğine kapılıyorlar, çün- kü bu onlara ait bir şey” diyen, Osmanlõ sul- tanlarõna 400 yõl boyunca mesken olmuş Topkapõ Sarayõ’nõn müdürü ve bu görkemli ya- põnõn koruyucusu İlber Ortaylı, aynõ za- manda ülkenin Osmanlõ mirasõnõn azimli bir bekçisi de. “Amerikalıların Douglas Ma- cArthur’u veya General Patton’ı gibi sul- tanların da popüler bilinçte sahip oldukları bir yer var” diyor Ortaylõ. Osmanlõ’ya ait her şeye karşõ artan rağbet, ta- rihi yarõ-belgesellerden, yarõ çõplak haremli ka- dõnlarla süslü kül tablalarõna kadar, bazõlarõ bü- yük bir olasõlõkla gerçek bir sultanõn betini ben- zini attõrabilecek farklõ biçimlerde kendisini gös- teriyor. Ramazan ayõnda Burger King, “Rüya Sultan gibi” adõnda özel bir mönü hazõrladõ.(...) Ye- meğin tanõtõldõğõ televizyon reklamlarõnda sa- rõklõ yeniçeriler veya elit Osmanlõ askerleri iz- leyicileri hamburgerlerini bõrakmamalarõ için uyarõyor, tõpkõ Osmanlõ askerlerinin düşman ka- fasõ bõrakmamalarõ için emir almasõ gibi. Kırılan gururun okşanması “Ottomania” ulusun gençliğine de sirayet et- ti. Diskoteklerde 20’li yaşlarõndaki gençlerin üzerlerinde “İmparatorluk geri döndü”, “Korkunç Türkler” gibi sloganlarla süslü tişörtler görmek mümkün. Avrupalõlarõn Os- manlõ işgalcileri için söyledikleri “korkunç Türkler” sözünü meydan okurcasõna kullana- rak öz-olumlama yapmõş oluyorlar. Osmanlõ İmparatorluğu tişörtlerinin sahibi Ke- rim Sarç (42), bir zamanlar Viyana kapõlarõna kadar gitmiş güçlü bir imparatorluğa duyulan nostaljinin, Türkiye’yi kabul etmekte isteksiz görünen Avrupa karşõsõnda gururu kõrõlan Türk- lerin tepkisini yansõttõğõnõ söylüyor. “Avrupa’da bize yoksul ve geri kalmış köylüler gibi davranılmasından usandık” diye ekliyor. Osmanlõ rönesansõ ülkenin en yüksek siyasi çevrelerinde de aynõ derecede hâkim. Bazõ Türk analizcilerin “yeni Osmanlıcılık” diye ni- telendirdikleri, dõş politikanõn doğuya doğru ye- niden yapõlanmasõ çerçevesinde İslamiyetten il- hamõnõ alan iktidardaki AKP hükümeti, Irak, Su- riye gibi eski Osmanlõ kolonileri ile agresif bir biçimde flört ediyor. Bu kayma Avrupa ve Washington’dakilerin bazõlarõnõ alarma geçirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Beyaz Saray’da Başkan Ba- rack Obama ile buluşup Türkiye’nin Batõ ek- senini terk etmediği konusunda garanti vermeye çalõşacak. (....) Televizyondaki popüler bir tarih progra- mõndaki konuşmacõlardan biri olan Pelin Ba- tu, kökleri siyasi İslamõn içinde olan bir hü- kümetin Osmanlõ dönemini yüceltmesinin, ka- musal alanda İslami başörtüsünün kullanõl- masõnõ yasaklayan ve Osmanlõ döneminde İs- lamiyetin ruhani liderliğini üstlenmiş halife- liği kaldõrarak laik kültür devrimini gerçek- leştiren Atatürk’e karşõ duyulan isyanõ yan- sõttõğõnõ söylüyor. Batu, “Yeni gelişen İslami burjuva için ‘Ottomania’, Atatürk’ün din ve İslamı kenara itme girişimine karşı ‘İslamõ yetkilendirme’ formudur” diyor. “Ottomania” laik milliyetçilerle dindar Müslümanlarõ çelişkili bir biçimde birleştirse de bu olguyu herkes kucaklamõyor. Bazõ eleştir- menler “Ottomania” yandaşlarõnõ en azõndan son döneminde finansal tahribat, yolsuzluk ve iç çatõşmalarla lekelenmiş imparatorluğun çö- küşünü cilalatmak, anakronistik bir sistemi yüceltmekle suçluyorlar. Bir ev kadõnõ ve 45 yaşõndaki koyu bir Ata- türkçü olan Sada Kural, “Dindar Müslü- manlar iktidarda ve Türk halkını Osmanlı zehiri ile besliyorlar” diyor: “Osmanlı dönemi iyi bir dönem değildi. Avrupa’nın ‘hasta adamõydõk’ o zaman. Halklar baskı altındaydı ve kadınlar ancak Atatürk iktidara geldik- ten sonra söz sahibi olabildiler.” Topkapõ Sarayõ’nõn müdürü Ortaylõ’ya göre dindar Müslümanlarõn siyasi nedenlerle Osmanlõ dönemini kendilerine mal etmeleri revizyonizm kokuyor. İmparatorluk, İslami hukuku medeni hukukla birleştirmişti. Azõnlõklara dini özerk- lik vermişti, Doğu’ya olduğu gibi Batõ’ya da ba- kõyordu. Osmanlõ dönemini suiistimal etmeye çalõşanlar görgüsüz ve gösterişçiler. İstanbul’da Koç Üniversitesi’nde sosyolog olan Murat Ergin’e göre, Osmanlõ tarih ki- taplarõnõ satõn alanlar veya 5 dolarlõk Osmanlõ minyatürlerini duvarlarõna asanlar aslõnda o ki- taplarõ okumuyorlar. “Ottomania” aslõnda Osmanlõ dönemini bir “lunaparka” çeviriyor. Kimileri bir ulusun tarihinin kabaca ticari- leştirilmesinden şikâyet ederken, kimileri de 1922 yõlõnda Osmanlõ’nõn çöküşü sõrasõnda 10 yaşõnda olan ve Osmanlõ paşa sülalesinden ge- len Cenan Sarc gibi farklõ düşünüyor ve bir diktatörlük döneminin idealize edilmesine kar- şõ uyarõyor. Sarc, Boğaz’daki Osmanlõ mali- kânesindeki huzurlu çocukluğunu hatõrlõyor: “Şi- irsel bir zamandı; babalar yönetir, anneler evde kalırdı ve İslam egemendi.” Ama õsrar- la ekliyor: “Asla o döneme geri dönemeyiz...” Osmanlõ vârisi Ertuğrul Osman, kendisi için gizliliği kabullenmişti. 1992’de Türkiye’yi 53 yõl sonra ilk defa ziyaret ettiğinde, dedesinin evi olan 285 odalõ Dolmabahçe Sarayõ’nõ bir turist gru- buyla birlikte gezmek için õsrar etti. İmparator- luğu tekrar canlandõrmayõ hayal edip etmediği sorulduğunda kesin bir dille “Hayır” diye ya- nõtladõ: “Demokrasi Türkiye’de iyi işliyor.” İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (International Herald Tribune, 4 Aralık 2009) 1922 yõlõnda Osmanlõ’nõn çöküşü sõrasõnda 10 yaşõnda olan ve Osmanlõ paşa sülalesinden gelen Cenan Sarc, bir diktatörlük döneminin idealize edilmesine karşõ uyarõyor. Sarc, Boğaz’daki Osmanlõ malikânesindeki huzurlu çocukluğunu hatõrlõyor: “Şiirsel bir zamandõ; babalar yönetir, anneler evde kalõrdõ ve İslam egemendi.” Ama õsrarla ekliyor: “Asla o döneme geri dönemeyiz...” ‘EVET’İN ARDINDA İSLAM KORKUSU VAR’ Referandumun ardõndan bir haf- ta geçmesine karşõn minare yasağõ İsviçre basõnõnõn gündem- deki ilk maddesi olmaya devam edi- yor. İsviçreli seçmenlerin minare yasağõnõ yüzde 57.5 oy oranõyla ka- bul etmesi gazete manşetlerindeki ye- rini koruyor. Televizyonlar da minare yasağõnõ ilk haber olarak vermeye de- vam ediyor. İsviçre kaynaklõ ha- berlere yer veren internet sitelerin- de de durum farklõ değil. En çok oku- nan konu yine minare yasağõ. Gazetelerde yayõmlanan minare yasağõ haberlerinde kullanõlan ortak üslup birbirine yakõn. İsviçre basõnõ minare yasağõnõ zafer olarak yorum- lamaktan kaçõnõyor. Haberlerde dik- kat çeken bir başka konu da uluslar- arasõ kamuoyunun İsviçre’ye göster- diği tepkiler. Bir anda dünya günde- minin konuşulan konusu haline gelen İsviçre demokrasisi ülke basõnõnõn da değindiği konular arasõnda. İsviç- re basõnõnda minare yasağõnõ man- şetlerinden düşürmeyen gazetelerin- den bazõlarõ haberi şöyle verdi: İsviçre’nin en çok satan gazetesi Blick, yasağõ halk tarafõndan hükü- mete yapõlmõş bir uyarõ olarak yo- rumladõ. Hükümet üyelerinin refe- randum öncesinde “hayır” oyu kul- lanmasõ için halkõ etkilemeye çalõş- tõğõna dikkat çeken gazete “İsviç- reliler hükümetlerine güvenmedi ve onların istediğinin tam tersini yaptı” dedi. Cenevre’nin önde gelen gazetesi Tribune de Genève, İsviçrelilerin mi- nare yasağõna “evet” oyu kullanma- sõnõn altõnda yatan en önemli etkenin İslam korkusu olduğunu yazdõ. Ce- nevre’nin yasağa karşõ “hayır” oyu kullanan 4 kantondan biri olduğu vurgulanan yorumlarda minare yasa- ğõnõ başka yasaklarõn izleyebileceği kaygõsõ dile getirildi. ‘Güven kaybı tamir edilemez’ Cenevre’de yayõmlanan bir başka İsviçre gazetesi Le Temps, İsviçre ve Müslümanlar arasõnda yaşanan güven kaybõnõn tamir edilemez olduğunu be- lirtti. Haberde “İsviçreli Müslü- manlar bunu hak etmiyor. Şu ana kadar yaşadıkları bölgelerde hiçbir sorun çı- karmayan Müslümanlar ar- tık İsviçre’nin yasalarından ve adaletinden tedirgin. İs- viçre bu durumun faturası- nı ödemekte zorlanabilir” denildi. İsviçre’nin Fribourg böl- gesinde yaygõn olarak okunan La Liberté, minare yasağõnõ “demokrasi lüksü” olarak yorumladõ ve bu lüksün so- nuçlarõna katlanmak için her- kesin hazõr olmasõ gerektiği- ni vurguladõ. Gazetenin man- şetten duyurduğu haber-izle- nimde şöyle denildi: “Bir yandan ekonomik kriz diğer yanda Libya ile ilgili prob- lemler devam ederken bankaları- mızın gizlilik prensiplerine yönelen tehdide şimdi uluslararası kamuo- yunun minare yasağı karşısındaki tepkileri eklendi. Ümit edelim bu yasağın bedelini pahalıya ödeme- yiz.” Ticino bölgesinin yerel gazetesi Corriere del Ticino, son zamanlarda Libya ile yaşanan gerginliğin minare yasağõnda etkili olduğunu vurgula- yarak şu satõrlara yer verdi: “Libya li- deri Muammer Kaddafi’nin İsviçre bankalarındaki hesaplarını geri çekmesi, petrol tehdidi ve İsviç- re’nin dünya haritasından silin- mesi yönündeki sözleri yangına benzinle gidilmesi sonucunu do- ğurdu ve İsviçreliler radikal İslam korkusu karşısında minare yasağını kabul etti.” İsviçre gazeteleri arasõnda en ağõr eleştiriyi L’Express Neuchâtel yaptõ. Referandumun sonuçlarõnõ manşetten “İslama karşı oy kullanıldı” şeklinde verdi. Minare oylamasõnõn amacõndan saparak başka bir dine karşõ yapõlan oylamaya dönüştüğü öne sürülen ha- berde “Yabancı düşmanlığı kor- kusuyla yaşayan İsviçreliler ya- bancı düşmanlığı konusunda son yılların en mantıksız ve anlamsız oy- lamasını yaptı. Bu asılsız korkuyu aşmak için İsviçre’ye entegre olmuş ve bütün kurallarımızı har- fiyen uygulayan Müslüman ailelere bir göz atmak yeterli olacaktır.” ‘Son söz söylenmedi’ Lozan’da yayõmlanan Le Matin gazetesi, haberinde İs- viçrelilerin Müslümanlarõ ta- nõmadõğõnõ belirterek “İsviç- reliler burada yaşayan Müs- lümanları sakallı aşırı tipler, çarşaf giyen kadınlar ya da cihad için minareye çıkan hocalarla karıştırıyor” dedi. İsvçre’nin önde gelen gün- lük siyasi gazetelerinden Ne- ue Zürcher Zeitung, referan- dum kararõnõ uygulamanõn uluslararasõ hukuk açõsõndan önemli sorunlar yaratacağõnõ yazdõ. “Henüz son söz söylenmedi” başlõğõyla yer alan yorumda, kararõn uygulanmasõnõn çok zorlu bir sõnav olabileceği ve uzun süreli bir hukuk mücadelesine yol açabileceği görüşü dile getirildi. İsviçre’nin, Strasbo- urg’daki İnsan Haklarõ Mahkeme- si’nde suçlanmasõ durumunda çok büyük bir olasõlõkla söz konusu mad- deleri ihlal etmekten suçlu bulunaca- ğõ savunuldu. İsviçre’nin referandum kararõnõ uygulamakta direnmesi ha- linde bu ülkeye karşõ çeşitli yaptõ- rõmlarõn uygulanabileceği ve Avrupa Konseyi üyeliğinden bile çõkarõlabi- leceği görüşüne yer verildi. Başka bir haberde de, kararõ yumuşatmak için Müslümanlar için özel kurallar ha- zõrlanmasõ yönünde daha şimdiden tar- tõşmalarõn başladõğõ belirtildi. Ülkenin bir diğer önde gelen gaze- tesi La Liberation ise siyasi çevrele- rin minarelerin yasaklanmasõnõn ya- rattõğõ şoku atlatmakta hâlâ zorlandõ- ğõnõ aktarõrken Halkçõ UDP’nin Ge- nel Başkan Yardõmcõsõ Yvan Per- rin’in referandum sonucunun sürpriz olduğu ifadesine yer verildi. Gaze- tenin başmakalesinde de, “Avrupa vi- rüsü” başlõğõ altõnda, her ne kadar bu- günlerde İsviçre öne çõkmõş olsa da, yabancõ düşmanlõğõ, göçmenlere du- yulan nefretin aslõnda Avrupa ülke- lerinde pupa yelken gittiği ve bunun bütün Avrupa’da yayõlan popülist oluşumlara uygun bir seçim malze- mesi sunduğu anlatõldõ. Derleyen: Remzi Gökdağ İsviçre basını minare yasağını eleştiriyor La Liberation’õn “Avrupa virüsü” başlõklõ başmakalesinde her ne kadar İsviçre öne çõkmõş olsa da, yabancõ düşmanlõğõnõn, göçmenlere duyulan nefretin aslõnda Avrupa ülkelerinde pupa yelken gittiği ve bunun bütün Avrupa’da yayõlan popülist oluşumlara uygun bir seçim malzemesi sunduğu kaydedildi. (AP) DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Başkan Obama’nın Yeni Afgan Stratejisi Başkan Obama’nın, çok sayıda yorumcuya göre ABD’nin Afganistan’daki askeri gücünün otuz bin askerle takviye edilerek 100 bine çıkarılacağını ve savaşa devam edileceğini açıklaması selefi savaş yanlısı W. Bush’un izinden ayrılmadığı izlenimi vermektedir. Önde gelen NATO’lu müttefikleri de kamuoylarının tepkilerine karşın ABD’nin yanında yer almışlardır. Başkan Obama ve NATO yetkilileri de ayrıca, müttefiklerinden Afganistan’daki askeri güçlerini yeni ‘muharip güçlerle takviye etmelerini’ talep etmiş, dahası dayatmıştır. Talep, bilindiği üzere yerine getirilmiştir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı üyelerin savaşa doğrudan katılmayacakları, eskisi gibi pasif görevler üstlenecekleri yönündeki ısrarları ise NATO yetkilileri tarafından şu sözlerle yumuşatılmaya çalışılmıştır: “Afganistan’da savaş vardır. Her askeri güç de bu savaşın içinde yer almaktadır!!” Başkanın amacı 2011 yılı sonundan önce terörist El Kaide ve onun koruyucusu Taliban rejiminin işini bitirmek ve ardından asker çekme sürecini başlatmaktır. Başkanın Afganistan’da savaşa devam kararının gerekçesi ise W. Bush’tan farklı görünmemektedir: Taliban’ı, dolayısıyla da El Kaide’yi etkisiz hale getirmek. Biraz da bu nedenle savaşa devam Birleşik Devletler’in ulusal çıkarlarının gereğidir. Savaşın yoğunlaştırılarak devamının gerekçesi, kuşkusuz salt Taliban-EI Kaide ikilisinin işinin bitirilmesiyle sınırlı değildir. Ünlü ‘petrol yollarının’ güvenliği Pakistan’da hatırı sayılır güce sahip Taliban yanlısı dincilerin işbirliğiyle Pakistan’ın yönetimine el koymaları, böylece de tarihte ilk kez teröristlerin nükleer güç haline gelmeleri tehlikesinin önlenmesi de söz konusudur. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Bayan Hillary Clinton’ın açıkladığı gibi Pakistan sorunu Afganistan sorununa sıkı sıkıya bağlıdır ve başarının her iki ülkede de sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle ABD, yine Bayan Clinton’a göre Pakistan’a yoğun ve etkin ekonomik ve askeri destek verilmesi Taliban’a karşı zaferin ‘olmazsa olmaz’ koşulları arasındadır. Başkan Obama’nın Nobel Barış Ödülü almaya hazırlandığı bir sırada selefi W. Bush gibi ‘savaş yanlısı’ kararlar almasının çok kimseyi düş kırıklığına uğrattığı da bir gerçektir. Aslında burada çelişkili bir yan yoktur. Birleşik Devletler’in yaşamsal ulusal çıkarları her şeyin önündedir. Başkan ne denli barış yanlısı olsa da savunma bakanlığı ve danışmanları W. Bush yönetiminden gelmektedir. Keza Clinton döneminden gelen yığınla danışman da ağırlıklı olarak savaş yanlılarından oluşmaktadır. Daha da önemlisi, Birleşik Devletler’de askersel endüstri kompleksinin gücü ve iktidarı, diğer başkanlar döneminde olduğu gibi Obama yönetiminde de gücünü ve iktidarını sürdürmektedir. Başarının engelleri arasında Afgan yönetiminin bilinen zayıflıklarının sürmekte olduğu gerçeği de unutulmamalıdır. Yoğun ve yaygın yolsuzluklar, uyuşturucu ticaretinden, Taliban çeteleriyle işbirliğinden milyarlar vuran ‘savaş baronları‘ yerli yerindedir. Karzai’nin hileli seçimlerle yeniden işbaşına gelmesi ise ABD ve NATO tarafından benimsenmiştir. Bütün bu olumsuzlukların başarı için uygun bir zemin oluşturmadığı ise ortadadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear