24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 7 ARALIK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL SenatörMcCarthy’ninMirasõ: ‘Korku Tohumlarõ’ Eylül 1939’da Alman ordularõnõn Polonya’ya saldõrma- sõ ile 2. Dünya Savaşõ başlar. Savaşõn başlamasõndan kõsa bir süre sonra, 1940 yõlõnda ABD’de, “Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi” ku- rulur. 1945 yõlõnõn ağustosunda ABD, Hiroşima ve Nagazaki’ye attõğõ atom bombalarõyla savaşõn sonunu getirir. Dört yõl sonra, 1949’da Sovyet Rusya atom bombasõnõ yer- altõnda dener ve başarõlõ olur. Bu başarõ, ABD’nin elinde olan “atom bombası tekelinin” sonu olur. “Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi” bu başarõyõ, Rusya’nõn buluşu olarak kabul etmez. ABD içindeki “va- tan hainlerinin” atom sõrlarõnõ, Sovyet Rusya’ya verdiği- ni, medyayõ da arkasõna alarak kamuoyuna yayar. Yoğun bir kampanya ile kamuoyu, Rusya’nõn “kendi başına” atom bombasõ yapamayacağõna inandõrõlõr. Atom sõrlarõnõ içer- den birilerinin verdiği kesindir. Bilgiyi sõzdõran “hainlerin” bulunmasõ da kaçõnõlmazdõr. Hemen bir senaryo hazõrlanmalõ ve bir de yönetmen bu- lunmalõdõr. Hem senaryo yazarõ, hem de yönetmen olarak, temiz bir geçmişi olmayan, “özü ile sözü” birbirini tutmayan, Wisconsin Senatörü McCarthy, bu iş için en uygun kişi- dir. “Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi”, bu iş için McCarthy ve ekibini görevlendirir. McCarthy de ABD’yi “bir korku ülkesi” yapmak için, arkasõna Senato’yu ve medyayõ alarak, işe kamuoyuna “kor- ku tohumları” ekmekle başlar. Aydõnlar, yazarlar, sendikacõlar, bilim insanlarõ ve sol eği- limli olanlar “bu kirli oyunun” aktörleri yapõlõr. McCarthy, kendisi gibi düşünmeyen herkesi “Amerika düşmanı” ola- rak görür ve basõnõ da yanõna alarak soruşturmalara öncü- lük eder. Bu soruşturmalar ve suçlamalar ABD’de bir “ka- rabasana” dönüşür. Artõk Amerika’da bir “Cadı Kazanı” kaynamaktadõr. “Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi”, ünlü bilgin Albert Einstein’õ bile sorgular... Komite ayrõca, Bertolt Brecht, Charlie Chaplin, Arthur Miller, Orson Welles gibi ünlü sanatçõ ve yazarlarõ da “Amerika karşıtı ve ko- münist” olmakla suçlar. McCarthy, suçladõklarõnõn hiçbirinin de suçunu kanõtla- yamaz. Ancak basõnõn desteğiyle, aydõnlarõn yanõ sõra “sokaktaki adam” da kuşku ve korku içindedir.. McCarthy amacõna ulaşmõş, ektiği “korku tohumları” meyvelerini vermiş, Amerika’nõn bir “Korku Ülkesi” olmasõnõn yolu açõlmõştõr. McCarthy’nin “durmak bilmeyen hırsı”, (Amerikan Baş- kanõ olmayõ amaçladõğõ söylenir) bu kez Amerikan ordu- sunu hedef alõr... Amerika’yõ kasõp kavuran McCarthy “kasırgası”, bu hõrs- lõ Senatör’ün eleştiri oklarõnõn Amerikan ordusunu hedef almasõyla işler tersine döner. Amerikan ordusu için bu ka- darõ fazladõr. Onlarca aydõn ve sanatçõ yargõlanõrken sesi- ni çõkartmayan kamuoyu, sõra orduya gelince McCarthy’nin sonunu hazõrlar. Çeşitli kaynaklardan McCarthy’nin usul- süzlükleri hakkõnda bilgiler sõzdõrõlõr. Basõnda da Senatör’ün temiz olmayan geçmişi sürekli gündeme getirilir.. Sonun- da, McCarthy, Senato’daki “Operasyon Yönetimi Ko- mitesi”nin başkanlõğõnõ ve senatörlüğünü de yitirir. McCarthy dönemi, Amerikan tarihine karanlõk bir dönem olarak geçerken kendisi de tarihin sayfalarõnda “kara bir leke” olarak yer alõr. Senatör McCarth’nin mirasõ, “korku tohumları” da, şim- dilerde ABD’nin, “korku ülkesi” yapmaya çalõştõğõ, “ılımlı İslam ülkelerine” pazarlanmaktadõr. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Mahkeme Dengesi Sosyal güvenlik, TRT yasaları ile yabancılara mülk satışı, askere sivil yargı yolu açan, orman arazilerinin imara açılmasına olanak tanıyan yasalar “anayasaya aykırılık” savıyla Anayasa Mahkemesi önünde bekliyor. Hepsinin ortak yanı, AKP’nin en çok önem verdiği yasalar olması... Ankara kulislerinde söylenenlere bakılırsa, mahkemenin gündemini belirleyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, bu yasaların görüşülmesini özellikle geciktiriyormuş. Niyesine gelince... Mahkeme kurulunda yer alan ve eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in atadığı Abdullah Necmi Özler ile Şevket Apalak’ın görev süreleri 2010’da doluyormuş. Yerine Abdullah Gül’ün atayacakları gelecek ve heyet içi dengeler değişecekmiş! Pazarlık ABD Büyükelçisi James Jeffrey, “Türkiye’den Afganistan için ek askeri muharip güç” isteğini dillendirmeden yaklaşık bir ay önce, ekim ayında gazetelerin Ankara temsilcilerine bir başka şey söylemişti: “Platformlarımız (hava sistemleri) PKK’ye karşı kullanıldı. Afganistan’daki komutanlarımız ısrarlı bir şekilde bu platformları istiyor. PKK, Türk karakollarına (Aktütün, Dağlıca) saldırdı. Benzeri saldırılar iki kez Afganistan’da ABD askerlerine de oldu. Kayıplar verdik. Çünkü istihbarat yoktu. Hava platformlarımızı Türkiye için Irak’ta tutuyoruz. Bunun bir maliyeti var. Fedakârlık yapıyoruz.” Kısacası... Türkiye, Afganistan’da fedakârlık yapmazsa, ABD de Irak’ın kuzeyinde yapmayıverir. Bir Yıl Önceki Uyarı Açılımın, DTP-PKK ayağı şişti. Bunun nedenini, CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ, tam bir yıl önce TBMM kürsüsünden di- le getirmişti aslında: “Pankürdist politik çizgiyi temsil eden Barzani, kendi rızasıyla asla ve kat’â elin- de bulunan PKK gibi bir silahın yok ol- masına izin vermez. Barzani, PKK’yi Tür- kiye’ye karşı çok boyutlu bir yaklaşımla kul- lanıyor. Bunların başında Kerkük’ün ilha- kında ve bağımsız Kürt devletinin ilanında PKK’yi Türkiye’ye karşı bir pazarlık unsu- ru olarak elde tutmak istemesi geliyor. Bu gerçekler ışığında hükümetin, sınır güvenliğini sağlamak ve PKK sorununu çözmek amacıyla Barzani’nin peşinden adeta yalvarırcasına koşması son derece sakıncalıdır. Türkiye’nin, caydırıcı bir stratejiyle Bar- zani’nin PKK terörüne destek verme ira- desini kırması ve yüreğine ‘Türkiye’ye za- rar verirsem bundan ben de zarar görürüm’ korkusunu salması zorunludur. Barzani karşısında pes edilerek onun şartlarıyla so- runa çözüm aramak Kuzey Irak bölgesiy- le ilişkileri büyük sorunlara gebe bir temel üzerine oturtmaktan başka bir işe yaramaz. Türkiye, Kuzey Irak’a yönelik yeni bir cay- dırıcı politika geliştirmelidir. Barzani’nin PKK’ye destek verme iradesini kırmaya yö- nelik bu caydırıcı politikada öncelik aske- ri güce değil, ekonomik önlemlere veril- melidir. Ekonomik önlemlerden sonuç alına- madığı takdirde Türkiye askeri baskı yön- temlerine başvurmalıdır. TSK sivil zayiata yol açmadan, Kuzey Irak’ın huzur ve istik- rarını bozmadan PKK’yi etkisiz hale geti- recek bir askeri politik konsept ve askeri ya- pılanma gerçekleştirmelidir. Amaç, hava ve kara operasyonlarıyla Irak’taki PKK he- deflerinin sürekli vurularak PKK’nin doku- nulmazlık ve güven duygusunu ortadan kal- dırmak ve onu teslime zorlamak olacaktır. Böyle bir stratejinin uygulamasından vazgeçilirse, Kuzey Irak PKK için bir cep- he gerisi sığınma alanı olmaya devam ede- cek ve Türkiye, kanlı terör örgütünün teh- dit ve eylemlerinden kurtulamayacaktır.” Dersim isyanı sonrası için İhsan Sabri Çağlayangil’in “Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler” yolundaki ifadelerinin yer aldığı söyleşiyi Kemal Kılıçdaroğlu’nun gerçekleştirdiği ileri sürülüyordu. Kılıçdaroğlu ise bu konuda bugüne değin suskun kalmıştı. Geçen gün bu köşede kendisine kimi sorular yöneltmemiz üzerine Kılıçdaroğlu aradı ve sorularımızı yanıtladı: - Çağlayangil ile söyleşiyi siz mi yaptınız? - Evet, ben yaptım. Dersim tarihi ve coğrafyası özel ilgi alanımdır. Emekli olduktan sonra araştırmalardan bir kitap yapmayı düşünüyordum. Fakat politikaya girince bunun olmayacağı çıktı ortaya. Ben de özel arşivimdeki kimi belgeleri araştırma yapan arkadaşlara verdim. Çağlayangil ile Yalova’da yaptığım görüşmeye ilişkin bant kasedini de hakemli bir dergi çıkaran arkadaşa, isteği üzerine göndermiştim. Ses kaydının ne kadarı yayımlandı, ne kadarı yayımlanmadı bilmiyorum. - Söyleşiyi hangi dergiye vermiştiniz? - Belki bir yıl oluyor, Kırkbudak dergisine göndermiştim. Tarih, folklor, gelenek, görenek konusunda araştırma yapıyorlar. Son olaylardan sonra arkadaşları arayıp kasedin bir örneğini kendilerinden istedim. - Söyleşiniz sırasında, Çağlayangil, Taraf gazetesinde ve kimi bilgisunar sitelerinde yayımlanan o sözleri söylemiş miydi? - Hiç bilmiyorum. Yaklaşık 20 yıl önce yaptığım bir söyleşi çünkü bu. - Söyleşiyi, bilgisunar sitelerine siz mi gönderdiniz? - Hayır, ben göndermedim. - Bilgisunar sitelerinde, söyleşinin yalnızca Çağlayangil’in o sözlerinin yer aldığı bölümü yayımlanıyor. - Ben o söyleşiyi, olayları sağlıklı ve objektif değerlendirmek için yapmıştım. İşin yalnızca bir ucundan alıp koymak doğru değil tabii. Çağlayangil Söyleşisi PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Su Koyuvermenin Kürtçesi Kürt çocukları günlerdir sokaklarda; Türkiye’nin çeşitli illerinde, özellikle de gün batımından sonra sokaklara dökülüp belediye otobüslerini ateşe veriyorlar, karakollara, öğretmen evlerine molotofkokteylleri atıyorlar. Polislere taş atıyorlar. Müthiş öfkeliler, dur durak bilmiyorlar. Birileri kulaklarına, “Öcalan İmralı’da zor durumda,” diye fısıldamış, onlar da sokaklara dökülmüş. Çoğu ilköğretim ve lise öğrencisi; sorsan, bilgi donanımları açısından iki lafı bir araya getirip Kürt sorununu anlatabilecek durumda değiller. Çoğunun yaşı 18’in altında, çocuklar yani. Ne zamandır bu köşede “taş atan çocuklar”ı yazıyoruz. Onlara yetişkinler gibi davranmayın, yaptıklarını çocukluklarına verin diyoruz. Çocuk mahkemeleri kurulmasını, onların da bu mahkemelerde yargılanmalarını, terör suçundan değil, adi suçlardan yargılanmalarını istiyoruz. Böyle dediğimiz, bunu istediğimiz için her yazımızdan sonra tepkiyle, eleştiriyle karşılaşıyoruz, aymazlıkla suçlanıyoruz. Taş atarak, molotofkokteyli atarak, belediye otobüslerini ateşe vererek, öğretmen evlerini kundaklayarak “eylem” yaptığını sanan bu çocukları sokağa salan, onları suç işlemeye teşvik eden büyüklerinin tersine biz onların geleceklerini, gelecekte yaşayacakları hayatları umursuyoruz. Bizim hangi ırktan, hangi soydan, hangi etnik kökenden geldiğimiz hiç önemli değil, bu ülkenin, bu yurdun, Türkiye’nin yurtseverleri olarak bu çocukları “çocuklarımız” olarak görüyor, onlara sahip çıkıyoruz. O çocukları sokağa salan büyüklerini kınıyorum. Yanlış yapıyorlar. Sağa sola molotofkokteyli atmanın, insanların araçlarını, belediye otobüslerini ateşe vermenin, öğretmen evlerini kundaklamanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Ortada protesto edilecek bir durum varsa bunun yolu çoluk çocuğa zincirleme suç işletmek, o çocukların geleceklerini karartmak değildir. Bu davranışın adı vicdansızlıktır. Son günlerdeki, Abdullah Öcalan’ın “iyiliği” adına girişildiği belirtilen sokak eylemleri birer suç fiili olmalarının yanı sıra sözde iyilik yapılan o insana kötülüktür de. Bir toplumsal uzlaşma zemininde Öcalan’a ceza indirimi yapılabileceğini düşünen kesimler bile bu sokak eylemlerini izlediklerinde iyi niyetli yaklaşımlarını revize etmek durumunda kalmaktadırlar. Demokratik Toplum Partisi de özellikle bugünlerde sahip olması gereken soğukkanlılığı yitirmiş bir görünüm sergilemektedir. Bir DTP’li belediye başkanının “Biz, gerekirse Abdullah Öcalan için canımızı veririz!” sözleri, DTP’li milletvekillerinin “sine-i millet” çıkışı gibi görüntüler AKP’nin yüzüne gözüne bulaştırdığı “açılım” sürecinden umudu kesmelerinin belirtileri olarak da değerlendirilebilir. Doğal ki DTP’nin kapatılmasına ilişkin olarak yarın Anayasa Mahkemesi’nde başlayacak görüşmeler de DTP’lilerin soğukkanlılıklarını yitirmelerinde etken olmuştur. Fakat ne AKP’nin açılım projesinden umut kesilmesi, ne de Anayasa Mahkemesi’nin alacağı olumsuz bir karar olasılığı iki milyonu aşkın Kürt kökenli yurttaşımızın umut bağladığı bir siyasal hareketi demokrasi ve barış yörüngesinden çıkarmamalıdır. DTP sözcüleri sokak eylemlerini, “Kürt toplumunun Abdullah Öcalan’a getirilen kısıtlamalara tepkisi” olarak değerlendiriyorlar, bu yönde açıklamalar yapıyorlar. Adalet Bakanlığı ise yeni kısıtlamaların söz konusu olmadığını, ille de bir kısıtlamadan söz edilecekse bunun Öcalan’ın yeni hücresinin eskisinden yalnızca 0.17 metrekare dar olduğunu ileri sürüyor. Fakat olay teknik bir sorun değildir. Kandil ve Mahmur’dan gelen 34 kişiyle birlikte Öcalan, Kürt sorununun siyasal merkezine oturtulmuştur. Her sözü, her davranışı, her sıkıntısı, her sevinci siyasal bir olaya dönüştürülmek istenmektedir. DTP, şayet bu oyunun baş aktörü ise bir an önce bu rolden sıyrılmalıdır, şayet değilse bu oyunla arasına mesafe koymalıdır. Aksi halde buna yarı yolda “Su koyuvermenin Kürtçesi” derler ki bu da kimseye hayır getirmez. DTP’ye ise hiç! dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Büyük bir yapõ- nõn cephesinde dü- zenlenen anõtsal kapõ... Kuzu sesi. 2/ İnsanõn kendine karşõ duyduğu say- gõ... Bir süs taşõ. 3/ Takõmlar grubu, küme... Çabuk yaz- maya elverişli bir yazõ sistemi. 4/ Bir şeyi yapõp yapma- maya karar verme gücü... Sabahattin Ali’nin bir öykü kitabõ 5/ İki dörtlük ve iki üçlükten oluşan Batõ şiiri türü... Telli bir çalgõ. 6/ Bir renk... Toplardamar ge- nişlemesi. 7/ Konken gibi kimi iskambil oyunlarõn- da, istenilen kâğõdõn yeri- ne konulabilen kâğõt... Dudak boyasõ. 8/ Bir tür pencere kapama düzeni. 9/ Saz, kamõş... Donuk renkli. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kimi metalleri ve yüzeyleri parlatma işlemi. 2/ Rüya- bilim. 3/ Ayakkabõ, çanta gibi şeylerin yapõmõnda kulla- nõlan parlak deri... Maden külçelerinin eritilip arõndõrõl- masõ. 4/ Türkiye’nin plaka imi... Kayseri’nin bir ilçesi. 5/ Tavlada “üç” sayõsõ... Divan şiirinin ölçüsü. 6/ Leton- ya’nõn para birimi... Ardahan ilinde bir õlõca ve madensu- yu. 7/ Tahmin. 8/ Necati Cumalı’nõn, filme de aktarõlan bir oyunu... Kenar süsü. 9/ Türlü renklerde kareli olan ku- maş... Lifleri ip ve çuval yapõmõnda kullanõlan bir bitki. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 E P İ L E P T İ K S İ N İ R O M A A N İ S A P A N M E H U L A İ L G A İ N A K Ö R E N N E K O Z A K B O L İ R E M T İ M İ P A R A L İ T İ K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear