24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2009 PAZAR 18 KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr Mutlu yıllar Bursa Senfoni BURSA (Cumhuriyet) - Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrasõ, 10. yaşõnõ önceki akşam Uludağ Üniversitesi Fethiye Kültür Merkezi’nde bir geceyle kutladõ. Şef Burak Tüzün’ün yönettiği orkestra önce, ilk kon- serinin açõlõş eseri olan Beethoven 5. Senfo- ni’nin birinci bölümünü çaldõ. Burç Balcı ve Hande Taban’õn hazõrlayõp sunduğu prog- ramda orkestranõn bakanlõğa bağlanmasõndaki katkõsõndan dolayõ şef Hikmet Şimşek ile il- gili bölümde sanatçõ dakikalarca alkõşlandõ. Verdi ve Bizet eserlerinden sonra kapanõşõ, ilk şefi Hasan Adıgüzelzade idaresinde ya- pan orkestra, 10. Yõl Marşõ’nõ çaldõ. Mesut İktu’dan 2 albüm Kültür Servisi - Tür- kiye’nin önde gelen ba- ritonlarõndan, MSGSÜ Devlet Konservatuvarõ Opera Anasanat Dalõ Başkanõ Prof. Mesut İktu’nun, şefliğini Ma- ciej Niesiolowski’nin yaptõğõ ve piyanoda Ju- lia Kerimova ile Bil- kent Senfoni Orkestra- sõ’nõn eşlik ettiği klasik müzik albümü Kalan Müzik tarafõndan ya- yõmlandõ. İktu, albü- münde S. Rahmani- nof, P.I. Çaykovski, R. Wagner, G. Verdi, F. Schubert gibi beste- cilerin eserleri ile Ah- met Adnan Saygun, Gürer Aykal gibi Türk bestecilerin de eserleri- ni yorumluyor. İktu, önümüzdeki günlerde çõkacak albümünde ise genç kuşak ve ilk ku- şak bestecilerinin Türk ezgilerini seslen- direcek. Semaver ‘Trainspotting’le yeniden Kültür Servisi - Semaver Kumpanya, Işõl Kasapoğlu rejisiyle 2005-2006 sezonunda sahnelediği ‘Trainspotting’ oyununu 14 ve 26 Aralõk’ta saat 20.30’da Çevre Tiyatrosu’nda yeniden sahneliyor. Oyun, 17, 18, 19 Aralõk’ta ise Paris turnesine çõkacak. Oyunda Semaver Kumpanya’ya Çõplak Ayaklar Kumpanyasõ danslarõyla, Nehir Çinkaya da sahnede yapacağõ resimleriyle eşlik ediyor. Oyunun müzikleri ise Baba Zula’dan. Irvine Welsh’in aynõ adlõ kült romanõndan uyarlanarak İngiltere’de sahnelenen ve Danny Boyle’un 1996 yapõmõ sinema uyarlamasõ ile bütün dünyada ün kazanan ‘Trainspotting’; eroin bağõmlõlarõnõn yaşamõn ve ölümün kõyõsõndaki hayatlarõnõ anlatõyor. Christie’s rekora doymuyor Kültür Servisi - ABD’nin ilk başkanõ George Washington’õn yazmõş olduğu bir mektup önceki gün New York Christie’s’de yapõlan açõk arttõrmada 3 milyon 218 bin 500 dolara satõlarak rekor kõrdõ. Yine ABD’nin ilk kõsa hikâye yazarlarõndan Edgar Allan Poe’nun ilk kitabõ ‘Tamerlane ve Diğer Şiirleri’nin ilk baskõsõ da 662 bin 500 dolara satõldõ. Çok ender bulunduğu için ‘Amerikan edebiyatõnõn kara lalesi’ olarak bilinen kitap, 40 veya 50 civarõnda çõkarõlan kopyalarõndan sadece 12 adedinin bugüne gelebildiği tahmin ediliyor. ‘Acı’ İran ve Ukrayna’da Kültür Servisi - “Ali’nin Sekiz Günü”, “Zeynep’in Sekiz Günü” filmleri ile beğeni kazanan yönetmen Cemal Şan’õn “Acõ” adlõ filmi, İran ve Ukrayna’da düzenlenecek film festivallerinde Türkiye’yi temsil edecek. 12-19 Aralõk tarihlerinde Ukrayna’nõn önemli festivallerinden “Uluslararasõ Korunma Haklarõ Film Festivali”nde yarõşacak film İran’õn başkenti Tahran’da yapõlacak ve ana temasõ “Kültürel Diyalog ve Toplumlararasõ İletişim” olan “Uluslararasõ Fajr Film Festivali”nde de uluslararasõ kategoride gösterilecek. Engin Çeber’e adanan filmin başrollerinde, Nesrin Cavadzade ile Erol Demiröz yer alõyor. Polanski’nin şatafatlı esareti Kültür Servisi - ABD’de 31 yõl önce ‘13 yaşõndaki bir kõzla cinsel ilişkiye girdiği’ suçlamasõ nedeniyle İsviçre’de yakalanan ve kefaletle serbest bõrakõlmasõ kararlaştõrõlan yönetmen Roman Polanski’nin ev hapsi başladõ. İsviçre’nin orta kesiminde bulunan Gstaad’taki lüks dağ evinde, bileğine takõlan ‘elektronik bilezik’ ile izlemeye alõnan ünlü yönetmen, karõsõ ve iki çocuğuyla birlikte kalabilecek. Polanski’nin ev hapsi koşullarõnõ çiğnemesi halinde ödediği 4.5 milyon dolar kefalet yanacak. Klasik müziğin yerleşik kurallarõna başkaldõran Nigel Kennedy üç gece Babylon’da çalacak Punkkemancõ,Hendrix’ianõyorZÜLAL KALKANDELEN “Klasik müzik dünyasının, al- bümleri milyonlar satan asi ruhlu punk çocuğu” İstanbul’a geliyor! Tõrnak işareti içindeki tanõm, konse- ri düzenleyen Pozitif’e ait. Bu ifade- yi özellikle yazõnõn ilk cümlesine yerleştirdim. Çünkü günümüzde bu ta- nõmlamaya uyabilecek tek bir mü- zisyen var; buna dikkat çekmek iste- dim. Bugüne kadar yaptõğõ çalõşma- larla klasik müziğin yerleşmiş kural- larõna başkaldõran o sanatçõ, elbette Nigel Kennedy. Babylon 9, 10 ve 11 Aralõk’ta, üç gece boyunca İngiliz ke- mancõyõ ağõrlayacak. Klasik müziğin en ilginç figürle- rinden birisi Kennedy. Vivaldi’nin “Dört Mevsim” adlõ eserine getirdi- ği yorumla tarihin en çok satan kla- sik müzik albümünü yaptõ. Yetene- ğiyle alkõşlarõ toplarken, aynõ za- manda iddialõ sözleri, farklõ sahne giy- sileri ve punk tarzõ saçõyla da dikkat çekiyor. Ünlü müzisyen, İstanbul’a bu defa “Jimi Hendrix Experience” adlõ özel bir programla geliyor. Nigel Kennedy Quintet, gelmiş geçmiş en büyük rock gitaristi Jimi Hendrix’e adadõğõ bu projede onun klasiklerini yorumlayacak. Kanõmca, Babylon konserleri, hem klasik müzik hem de rock dinleyici- leri için kaçõrõlmayacak bir fõrsat. Ama bu görüşüme katõlmayanlar da olabilir... Kennedy’nin 1999 tarihli “The Kennedy Experience” albü- müne gösterilen tepkileri hatõrlõyorum; epey gürültü kopmuştu o tarihte... O albümde, Hendrix’in şarkõlarõnõ kla- sik müziğe uyarlamõştõ Kennedy. Orijinalinde gitar, davul ve bas üçlü- süyle çalõnan parçalarõ, sekiz kişilik bir oda orkestrasõyla kaydetmişti. Hendrix klasikleri, “Third Stone from the Sun”, “Little Wing”, “1983... (A Merman I Should Re- turn To Be)”, “Drifting”, “Fire” ve “Purple Gaze”, Kennedy’nin yoru- muyla tamamen değişmişti. Örne- ğin, açõlõş parçasõ “Third Stone from the Sun”, doğaçlamalarla uza- tõlõnca 14 dakikaya çõkmõştõ. Müzik otoritelerinin bir kõsmõ, bu duruma ciddi tepki gösterdi. Hen- drix’in şarkõlarõnõn klasik müziğe uyarlanamayacağõnõ söyleyenler de ol- du, albümü absürd ve dinlenemez bu- lanlar da... En iyi yanıtı kendisi verdi Bazõlarõ da, bu tür eleştirileri ya- panlarõ tutucu ve dar kafalõ olmakla suçladõ. O tartõşma, aradan geçen 10 yõlda yatõşmõş gözükse de, konu ne za- man açõlsa, hâlâ birbirine taban tabana zõt bu iki görüşü duyarsõnõz. Bana gö- re gelen tepkilere en iyi yanõtõ, Ken- nedy’nin kendisi verdi. Hendrix’i de Bach kadar iyi bildiğini, onun kadar mükemmel bir müzisyeni aynen kop- yalamayõ anlamsõz bulduğunu ve mü- ziği orijinal yapan unsurun entegras- yon olduğunu söyledi. Cover tartışması Kennedy’ye göre Hendrix’in yap- tõğõ da buydu: Çok farklõ müzikal et- kilere açõktõ Hendrix ve onlarõn hep- sini kendine özgü bir şekilde bütün- leştiriyordu. Onun müziğini çekebi- leceğiniz çok sayõda farklõ yön olmasõ da bundandõ... Aslõnda bu konu, müzikte ‘cover’ yapõlmasõ, yani ünlü şarkõlarõn yeni- den yorumlanmasõ çerçevesinde hep tartõşõlõr. Ben bu tartõşmada Ken- nedy’nin tarafõndayõm. Hendrix pro- jesini yaratõcõ buluyorum. Jimi Hen- drix’in dehasõnõn Kennedy gibi ola- ğanüstü bir yetenekle buluşmasõ bile başlõ başõna bir olaydõr... 9 yõl önce Aya İrini’de dinleme ola- nağõ bulmuştum ünlü kemancõyõ. Ama doğrusu, Babylon’daki konser için de farklõ bir heyecan duyuyorum. Çünkü dinleyiciyle sanatçõnõn yo- ğun bir etkileşimi paylaşabildiği o sa- londa Nigel Kennedy’yi dinlemek ayrõ bir keyif! www.zulalkalkandelen.com kzulal@yahoo.com Ünlü müzisyen İstanbul’a bu kez ‘Jimi Hendrix Experience’ adlı özel bir programla geliyor. Nigel Kennedy Quintet, gelmiş geçmiş en büyük rock gitaristi Hendrix’e adadığı bu projede onun klasiklerini yorumlayacak. 5. ULUSAL YAYIN KONGRESİ ‘Yayıncılık endüstriye dönüşemedi’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Önceki gün başlayan 5. Ulusal Yayõn Kongresi’nde Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Gü- nay, bakanlõğõn yayõncõlõk sektö- rüne alternatif olarak kitap ya- yõmlayan bir kurum olmaktan çõ- kõp, kültürün temel alanlarõnda, az sayõda ancak nitelikli özel eserler yayõmladõğõnõ belirterek, “2000 yılı başında 250 civarında olan bakanlığın yıllık kitap yayını, son iki yılda 15-20’ye düştü” dedi. Günay, Crowne Plaza Otel’de gerçekleştirilen “5. Ulusal Yayın Kongresi”nin açõlõşõnda yaptõğõ konuşmada, Türk yayõncõlõğõnõn 1960’lardan sonra, özellikle 1980’lerde “fikir ve düşünce eserlerinin suç aleti gibi sergi- lendiği, suç belgeleri olarak top- luma gösterildiği kâbus dönem- ler” yaşadõğõnõ ifade etti. Türk yayõncõlõğõnõn önemli so- runlarõ olduğunu da ifade eden Günay, yeterli sermaye birikiminin bulunmamasõnõn bunlarõn başõnda geldiğini söyledi. Telif haklarõ ko- nusundaki sõkõntõlarõn halen de- vam ettiğini belirten Günay, ancak yayõmlama özgürlüğü konusunda ciddi mesafeler alõndõğõnõ dile ge- tirdi. Yazar Elif Şafak, kongrenin açõlõş oturumunda yaptõğõ “Yazar Gözüyle Türk Yayın Dünyası” konulu sunumunda, Türkiye’de okuyucularõn büyük bir kõsmõnõ ka- dõnlarõn oluşturduğunu, bu endüs- triyi kadõnlarõn ayakta tuttuğunu sa- vundu. Şafak, buna karşõn yayõn dünyasõnõn erkek egemen bir yapõsõ bulunduğuna, yazarlar, yayõncõlar ve editörlerin genellikle erkek ol- duğuna dikkat çekti. Reklamın önemi Türkiye’de edebiyat eserlerine yönelik eleştirilerin yazar odaklõ ol- masõnõ doğru bulmadõğõnõ, bunun yazarlarõ yõprattõğõnõ ifade eden Şa- fak, “Biz yazarları ya çok seviyor ya çok kızıyoruz. Bu da biraz fut- bol takımı tutmak gibi. Ya çok yanlarındayız ya çok karşıla- rında. Böyle bir söylemin yaza- ra da kültür hayatına da bir kat- kısı yok” diye konuştu. Yazar Doğan Hızlan da “Tür- kiye’de Yayın ve Yazın Hayatı” konulu sunumunda, yayõncõlõğõn sa- dece bir ticaret alanõ olmadõğõnõ be- lirterek, yayõncõlarõn işlerini, “ça- buk kırılan, alıngan” yazarlarla beraber yürüttüklerini söyledi. Türk yayõncõlõğõnõn henüz bir en- düstriye dönüşemediğine dikkat çeken Hõzlan, çok satan yazarlar sa- yesinde bu durumun gerçekleşe- ceğini söyledi. Hõzlan, kitaplarõn ta- nõtõmõnda medyadan yararlanma- nõn doğru olduğunu, yayõnevleri- nin bütçelerinde reklama mutlaka yer ayõrmalarõ gerektiğini belirte- rek, şöyle konuştu: “Bazı yazarlar televizyona çık- tığı için eleştiriliyor ancak yazar, kısmet bekleyen paşa kızları gi- bi köşede oturmamalı. ‘Yazarõ orada burada görüyoruz’ diyenler var. Göreceksin ki kitabını ala- sın. Televizyon elbette kullanı- lacak. Kitapla ilgili röportajlar verilecek. Yayınevleri de çıkar- dıkları kitap için tanıtma çalış- maları yürütecek. Kitabı çıkar- dıktan sonra tanıtmayıp ortaya bırakmak, çocuğu cami avlusu- na bırakmak gibi. Yayınevi ki- tabı satmak için çabalamalı, ya- zar da ortada gözükmeli.” Kongredeki sunumunda Türk yayõncõlõğõnõn endüstri olamadõğõna dikkat çeken yazar Doğan Hõzlan, çok satan yazarlar sayesinde bu durumun aşõlacağõnõ söyledi. Ümit Yaşar Gözüm, Elif Şafak, Aytekin Yılmaz ve Münir Üstün.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear