24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
M imar Ercan Ağırbaş, 18’inci ve 19’uncu yüzyõllarda Avrupa’da cami tipolojisinin mimarlarõn ilgi alanõ olmaya başladõğõnõ belirterek şunlarõ söylüyor: “Kralın mimarı olarak tanınan Ludwig Persius, Kral Friedrich Wilhelm IV tarafından bir projeyle görevlendirilir ve eskiz defterine onun istediklerini not alır: ‘Yapõlacak enerji santralõnõn (Dampfmaschinenhaus) Türk camisine benzemesini, bacasõnõn da minare gibi olmasõnõ istiyor…’ 19’uncu yüzyılda bir teknik binanın dekoratif cephelerle yapılması istisna değildir. Göldeki su fıskiyelerini çalıştıracak olan bu santralın göl kıyısında oluşu ve Sanssouci Sarayı’ndan o zaman görülebilir olması, bu projeye önem verilmesinin nedenlerinden biridir. Kral tarafından camiye benzetilmesi isteği de bu arada dikkat çekici.” ‘İslamdan korkuyorlar’ 1779-1792 arasõ Nicolas de Pigage tarafõndan yapõlan bir cami projesine de değinen Ağõrbaş, Schwetzingen’deki saray bahçesine yapõlmõş olan bu binanõn cami mimarisinin ikinci bir boyutunu gösterdiğini kaydediyor. Ağõrbaş şöyle devam ediyor: “Osmanlı, Avrupa için bir tehlike olmaktan çıkınca, 1001 Gece Masalları’nın güzellikleri ön plana çıkmaya başlıyor. Schwetzinger Schloss-garten’deki (Schwetzing Şatosu Bahçesi) binanın minareleri cami kubbesi, kilise tipolojisinden esinlenilerek bir sentez oluşturulmuş. Demek istediğim şu: Avrupa’da öyle bir zaman varmış ki, cami denildiğinde insanlar hiç de öyle korkmuyormuş. Güzel mimariden konuşulduğunda cami mimarisi de varmış aralarında. Bu böyleyken ne değişmiş olabilir? Bence Avrupalılar, binalarımızın şekillerinden falan değil, buna minare diyelim, bizden korkuyorlar, yani dinimizden korkuyorlar. Almanya’nın üst düzey politikacıları artık çekinmeden ‘Vatandaşlarõmõzõn korkularõnõ anlamamõz lazõm’ diyebiliyor. Hatta ekliyorlar: ‘Biz yasaklara karşõyõz, ama Türkiye’de de kilise yapõlmasõna müsaade etsinler o zaman...’ Gelsinler onlarla birlikte bir İstanbul gezisine çıkalım, o sayısız ve birbirinden güzel kiliselerini göstereyim saatlerce İstanbul’un. Üstelik istenirse bu geziyi bir caminin önünden geçmeden de yapabiliriz. Gelsinler bir caminin ve bir kilisenin barış içinde bir duvarı paylaştığını göstereyim onlara. Görmek isteyen herkesi davet ediyorum, sadece istek lazım. Biz mimarların suçu yok mu bu durumda? Var, tabii ki var. Gelin Persius ve Pigage’den 200 yıl sonra yine güzel camiler tasarlayalım Avrupa’da. Kubbeli, kubbesiz, minareli, minaresiz, renkli, renksiz... Ufkumuzu genişletip mimarimizle öncü olalım. Yine örnek olmak için ilk adımlarımızı da atalım. Gerisi kolay.” CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2009 PAZAR 10 DIŞ HABERLER Mimar Ağırbaş, İsviçre’de minare yasağına tepki gösterirken yapıların çevreye uyumuna da vurgu yapıyor amiler şehirlere uymalõOSMAN ÇUTSAY NEUSS - İsviçre’deki minare yasağõ sadece halktan değil, Fran- sa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sar- kozy başta olmak üzere Avrupa si- yaset sõnõfõndan da destek görür- ken yaşlõ kõtaya yayõlmõş çağdaş Müslümanlarõn bazõ mimari ya- põlar nedeniyle hedef alõnmasõ dikkat çekiyor. İslam tartõşmala- rõnõn merkezinde yeni cami inşa- atlarõ nedeniyle İslam mimarisine tepki ve Almanya, Fransa, Hol- landa, İsviçre gibi şehir planlarõ- na uyum isteyen yöneticilerin yorumlarõ yer alõyor. Bu yõl Almanya’nõn önde gelen mi- marlõk ödüllerinden “Alman İnşaat Sa- hipleri Ödülü”ne (Deutsche Bauherren- preis) layõk görülen mimar Ercan Ağırbaş, son dönemdeki tartõşmalarda mimarinin özellikle öne çõkmasõnõn bir tesadüf ol- madõğõna vurgu yaptõ. İki yõlda bir verilen bu önemli ödülü 18 Şubat 2010’da Ber- lin’de alacak olan mimarõmõza göre böyle gerilimler çağ- daşlõğõ ve ortak yaşamõ zora sokuyor. Sadece Türkiye’nin değil, Batõ Avru- pa’da yaşayan 5 milyonu aşkõn Türkçe ko- nuşan insanõn da sõkõntõlõ bir dönemden geçtiğine işaret eden Ercan Ağõrbaş, özel- likle İsviçre’deki halkoylamasõndan mi- nare yasağõnõn çõkmasõyla birlikte adeta “şoke olduğunu”, hatta Zürih’ten aldõğõ mimarlõk diplomasõndan bile “neredey- se utanmaya başladığını” belirtti. Ne- uss’taki bürosunda Cumhuriyet’in soru- larõnõ yanõtlayan Ağõrbaş, “Dünyanın örnek alınan en demokratik ülkesinden böyle bir karar çıkabiliyor. Demek, bu demokratlara da öğreteceğimiz şeyler varmış” diye konuştu. Ağõrbaş’a göre mi- mari yapõlaşmanõn birçok sürtüşmede bahane olarak öne çõkarõlmasõ, mimarlõ- ğõn toplumun günlük yaşamõnõ doğrudan ilgilendiren kilit bir sanat olmasõyla bağ- lantõlõ. Cami kavgasının ardında yatan Köln’de son dönemde yeniden kamuo- yunu meşgul eden cami inşaatõ tartõşma- sõnõ örnek olarak gösteren Ağõrbaş, bir mi- mari yarõşmayla başlayan bu projenin jü- risinde çok değerli insanlarõn olduğunu ve onlarõn da en iyi projeyi seçtiğini belirtti. Böyle bir caminin, yani şehrin siluetini dik- kate alan bir yapõnõn, Türk ve Alman toplumu için çok önemli ve güzel bir ola- nak olduğunu savunan Ağõrbaş’a göre tepkiler de henüz küçük bir kesimle sõnõrlõ, ancak zamanla yeni boyutlar ortaya çõka- bilir: “Tepkiler saçma gerekçelerden kaynaklanıyor. Minarelerin büyüklüğü tartışma konusu edildi, ama çevrede bunlardan çok daha yüksek binalar, ki- lise falan var. Biliyoruz. DİTİB, kubbeli cami istediği için, biz mimari gerekçe- lerle buna katılmadık. Kubbesiz cami, cami değil sanki. Suudi Arabistan’daki camilerin bile yüzde 80’i kubbesiz oysa. Elbette şehir planlarına uygun bir ya- pılaşma gerekir. Kubbelerin durumu şe- hir planına uymalıdır. Ama Duisburg Marxloh’daki cami için aynı şeyleri söylemeyiz, o İstanbul’daki Şehzade Camii’nin bir kopyası sanki. Oysa çev- reyle uyum çok önemli. Bence Köln’de- ki iyi bir seçim oldu. Ama her yerde bu duyarlılık gösterilmiyor. Almanların korkusunu anlıyorum, fakat bunları, çevreyle uyumlu bir politika üzerinden devre dışı bırakmak mümkün.” C B u yõl Almanya’nõn önde gelen mimarlõk ödüllerinden “Alman İnşaat Sahipleri Ödülü”ne (Deutsche Bauherrenpreis) layõk görülen mimar Ercan Ağõrbaş, son dönemdeki tartõşmalarda mimarinin özellikle öne çõkmasõnõn bir tesadüf olmadõğõna vurgu yapõyor. Bu yöndeki gerilimlerin çağdaşlõğõ ve ortak yaşamõ zora soktuğunu söyleyen Ağõrbaş’a göre, mimari yapõlaşmanõn birçok sürtüşmede bahane olarak öne çõkarõlmasõ, mimarlõğõn toplumun günlük yaşamõnõ doğrudan ilgilendiren kilit bir sanat olmasõyla bağlantõlõ. T ürkiye’de şehirciliğin ağõr bir sorun olduğunu ve ülkenin bu alanda bir çõkmaza girdiğini kaydeden Ercan Ağırbaş, çok değerli mimarlar olmasõna rağmen rant ve rantçõlõkla baş edilemediğini belirtti. Ağõrbaş şunlarõ söyledi: “Rantçılar mimarlarımızdan daha güçlü maalesef. Almanya’dan hareketle konuşayım: Bu ülkede de kamu yatırımları var. Ama bu yatırımlar ihaleye çıkarken, ona temel olan şartnameler ciddiye alınır. Şartnameler insanların yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik oluşturulur. Bir rant hesabına, ‘bir vurup köşeyi dönme’ anlayışına kurban edilmez. Bu mantığa prim verilmez. Bir ranta, hak edilmemiş fahiş kazanca kapı açılmaz. Geçenlerde bir mimarlar grubu gelmişti Türkiye’den, devlet teşvikli projelerden konuşuyorduk. Yüklenicinin kârından falan söz açıldı. Almanya’daki kamu yönetiminin ihaleyi yüklenen işverene tanıdığı kazanç payı bizimkileri şaşırttı. Yatırımcının yüzde 3-4’lük paylarla çalıştığını duyunca inanamadılar. Bunu mantıksız buldular. Oysa bu kazanç oranına bir de toplumsal yarar oranını eklemek gerekiyor. Bu da maddi kazanç kadar önemlidir. Ne yazık ki bu konuda arada büyük anlayış farkları var.” Rantla mücadelede kamu denetiminin en önemli unsur olduğuna dikkat çeken Ağõrbaş, bunun siyasal bir denetim olarak görülmesine itirazõ olmadõğõnõ belirtti. Halkõn, siyaset üzerinden süreci, inşaatlarõ vs denetleme olanağõ bulduğunu hatõrlatan Ağõrbaş’a göre kamusal alanlarõn dizginsiz bir biçimde özelleştirilmesinin son derece olumsuz sonuçlarõ var: “Bu özelleştirmelerde de Türkiye’de sadece para konuşuyor. Şehir planlaması bir felaket. Türkiye’de neredeyse meydan, yeşil alan, açık alan kalmadı. Bunlar alışveriş merkezlerine veya otomobil yollarına dönüştürülüyor. Kamusal alan hızla küçülüyor. Bizim Avrupa’da gördüğümüz şey ise farklıdır. Burada imar planları, nazım planları belirleyicidir. Gerçi bu tür planların Türkiye’de de olduğunu biliyoruz, ama uygulanmıyorlar. Özelleştirilenler de denetlenmiyor. Kamu denetimi hızla günlük yaşamdan çekiliyor. Yerini de bir kargaşa alıyor. Özelleştirmelerin denetimsizliği şehirciliği can evinden vuruyor. Ağır bir betonlaşma yaşanıyor.” Betonun bir malzeme olarak çok masum olduğunu vurgulayan Ağõrbaş, “Betonun yayılması, dengesizce çoğalması, biraz da bilgisizlerin, rantçıların elinde kalmasındandır” dedi. ‘TOKİ projelerine mimar onayı zor’ TOKİ için de söylemek istediğim bir şey var. Kendisini Türkiye’nin bir parçası sayan ve Türkiye’de yatırım yapan bir mimar olarak şunu söyleyebilirim: TOKİ projelerinden hiçbirinin bir mimarın masasından, gerçekten düşünen bir mimarın elinden geçtiğine inanamıyorum. Böyle projelerin bir mimardan onay almasının çok zor olduğunu düşünüyorum.” ‘MİMARLARIN DA SUÇU VAR’ Çağdaşlığı dışlayan tehlikeli hezeyanlar Ercan Ağırbaş kendisi gibi mimar ve şehirci Eckhard Wienstroer (solda) ile. İsviçre’de geçen hafta yapılan halkoylamasından minare yasağının çıkmasıyla birlikte adeta “şoke olduğunu” söyleyen Ağırbaş, “Dünyanın örnek alınan en demokratik ülkesinden böyle bir karar çıkabiliyor. Demek, bu demokratlara da öğreteceğimiz şeyler varmış” diyerek tepkisini dile getiriyor. Almanya’da yaşayan ünlü karikatürist Erdoğan Karayel’in çizimi. İran: 20 tesise ihtiyacımız var Dış Haberler Servisi - Uluslararasõ Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEK) İran’daki yeni nükleer tesisi kõnayan kararõna, 10 yeni uranyum tesisi kuracağõnõ açõklayarak cevap veren Tahran yönetimi, Nükleer Silahlarõn Yayõlmasõnõn Önlenmesi Anlaşmasõ’ndan (NPT) çekilmeyeceğini bildirdi. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanõ Ali Ekber Salihi, “Batõ, bizi NPT’den çekilmeye zorlamaya çalõştõ, çünkü NPT’yi önemsememiz Batõ’nõn istediği şey değil” dedi. Salihi, ülkede enerji ihtiyacõnõ karşõlayabilmek için 20 uranyum zenginleştirme tesisine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Ukrayna’yla anlaşma KİEV (Cumhuriyet) - İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, resmi ziyaret çerçevesinde geldiği Kiev’de, Ukraynalõ meslektaşõ Yuriy Lutsenko ile kolluk kuvvetleri arasõnda işbirliğine ilişkin anlaşma imzaladõ. İmza töreninde konuşan Ukrayna İçişleri Bakanõ Yuriy Lutsenko, iki ülke arasõnda özellikle uyuşturucu, terör ve insan kaçakçõlõğõ ile mücadele alanlarõnda yoğun ve başarõlõ bir işbirliğinin olduğunun altõnõ çizdi. Somali de plan istiyor Dış Haberler Servisi - Somali hükümeti, ABD Başkanõ Barack Obama’nõn “Yeni Afganistan Stratejisi” gibi bir uluslararasõ barõş planõnõn, Somalili korsanlarla mücadelede şu anda harcanan çabadan daha etkin ve daha ucuz olacağõnõ açõkladõ. Başbakan Ömer Abdürraşid Ali Şarmarke, İngiliz gazetesi Times’a gönderdiği mektupta, “Somali’deki durumun düzeltilemeyecek kadar kötü gözükmesine karşõn gerçeğin çok farklõ olduğunu” söyledi. ABD’nin Afganistan planõnõn, “Karõşõklõk içindeki ülkelere verilen uluslararasõ destekte büyük değişikliğe” işaret ettiğini belirten Şarmarke, “Ürkütücü olan; Afganistan’la ilgili sonuçlar, Somali’dekinden hiç de farklõ değil” ifadesini kullandõ. Irak’ta idamlara tepki Dış Haberler Servisi - Uluslararasõ Af Örgütü, 2009 yõlõnda Irak’ta 120 mahkûmun idam edildiğini, 900 mahkûmun da haklarõnda verilen idam cezasõnõn infazõnõ beklediğini açõkladõ. Örgütten yapõlan yazõlõ açõklamada, çoğu adil olmayan yargõlamalar sonucu idama mahkûm edilen kişilerin cezalarõnõn infazõnõn bir an önce durdurulmasõ gerektiği ifade edildi. Irak’ta uluslararasõ toplumun sert eleştirilerine rağmen 2004’te yeniden uygulamaya sokulan idam cezasõ, genellikle asõlarak infaz ediliyor. Uluslararasõ Af Örgütü’nün yaptõğõ araştõrmaya göre, Irak’ta 2008’de 285 kişi idama mahkûm olurken, bu cezalarõn 34’ü, 2007’de ise 199 kişiden 33’ünün idam cezasõ infaz edildi. Maalesef rantçõlar mimarlardan güçlü (Fotoğraf: AP) İkilinin projelerinden Neuland Köprüsü. Neuss, İstanbul ekseni K endisi gibi mimar ve şehirci Eckhard Wienstroer ile bir milyonu aşkõn Türk’ün yaşadõğõ Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin büyük kentlerinden Neuss’ta bir büro açarak burada çalõşmalarõnõ sürdüren Ercan Ağõrbaş, “İstanbul’da da bir büromuz var” dedi. Ağõrbaş’a göre çağdaş Türk mimarisinin Avrupa’da henüz bir etkisi yok. Ama yapõlmasõ gereken çok şey var. Berlin, Milano ve Zürih’te mimarlõk öğrenimini tamamlayan Ağõrbaş, kendisinin 4 yaşõnda geldiği Almanya’da bugün 3 milyona yakõn Türkiye kökenli insanõn yaşadõğõnõ, nüfusun çok genç olduğunu, buna rağmen kendisinin yolunu izleyen pek fazla genç insan bulunmadõğõnõ hatõrlattõ. Birçok yüksekokulda dersler veren, son dönemde ise daha çok Düsseldorf’taki “Peter Behrens School of Architectur”da öğrenci yetiştiren Ağõrbaş, Avrupa’da ön plana çõkmaya başlayan gerginlikten tedirgin: “Mimarlık hem ‘ratio’ hem de ‘emotio’ kapsamındadır. Yani hem mantık ve aklı hem de duyguyu içerir. Bunları birbirinden ayıramayız. Leonardo da Vinci veya Johann Sebastian Bach’ın, daha birçokları gibi matematik kurallarıyla üretimde bulunduklarını biliyoruz. Mimarlıkta bu iki alandan birini diğerine tercih edemezsiniz. Evler örneğin statik bir olaydır, yani ayakta durmaları gerekir, bir ‘yapõ’nın olması gerekir. Zaten yapı (strüktür) deyince de doğrudan matematiğe, bilime dahil oluyoruz. Sanatsal ve duygusal yanı ise projelerin içinde, evlerin, köprülerin, yolların içindeki insanlardan kaynaklanıyor. İnsan varsa duygu da var. Biz, insanların duygularına aracı ve ortak oluyoruz. Konut, iyi bir örnektir.” Kabuğumuzdan çıkmış olduk W ienstroer ile birlikte geliştirdiği projelerle layõk görüldükleri çok sayõda ödülün yanõnda, bu son “2009 Alman İnşaat Sahipleri Ödülü”nün özel bir anlamõ olduğunu kaydeden Ağõrbaş’a göre çalõşmalarõ artõk mimarlõğõn sõnõrlarõ dõşõna çõkmõş oluyor. Ağõrbaş, “Burada devlet inşaat sahipleriyle mimarın işbirliğini içeren projeleri ödüllendiriyor. Kamu da bu sahiplerden biridir ve çok önemlidir. Burada inşaat sahiplerine mimarla işbirliğinin, aradaki uyumun önemi hatırlatılıyor. Bu uyum, inşaat sahiplerinin toplumdaki çevre güzelliğine, konutlar, semtler, köprüler vs üzerinden katkıda bulunacağını gösteriyor. Katkı arıyor. Biz, bu ödülü alarak aslında kendi kabuğumuzdan da çıkmış olduk” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear