26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Pazar Çeşitlemeleri İsviçre’deki minare yasağına ilişkin tartışmalar sürüyor. İsviçre şu sıralar boy hedefimiz, atış serbest; kimimiz dünya Müslümanlarına “Paralarınızı bu İslam düşmanı ülkenin bankalarından çekin!” çağrısı yaparken, kimimiz İsviçre’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet hazırlığı içindeyiz. Uzun yıllardır tanık olmadığımız İslamcı-laik ittifakı öyle bir gürültü kopardı ki, olayda neyin gerçek, neyin gerçek dışı olduğu anlaşılamaz duruma geldi. Oysa gerçek olan, minare yasağının yalnızca “yeni minare yapımını” kapsadığı; bu, propaganda afişlerinden de anlaşılıyor. Afişlerdeki altyazının Fransızcası “Ou , á l’interdiction des minarets”, Almancası ise “Ja, zum Minarettverbot”. Türkçede “Minare yasağına evet” anlamına geliyor. Yani İsviçre’deki sayıları yaklaşık 100 bin olan Müslüman yurttaşımız, ülkede bulunan 190 camiye ek olarak yenilerini açabilecek. Sözgelimi Basel’de olduğu gibi; orada on yıl önce iki cami varken, bugün on bir cami var. Milli Görüşçüler, Süleymancılar, Fettullahçılar, Diyanet… Yarış kızıştıkça cami sayısı da artıyor, artacak. İslamda minarenin “caminin olmazsa olmaz şartı olmadığını” da yeri gelmişken belirtelim. Ancak yüzde 10’u-15’i camiye giden bir toplum adına bunca gürültü koparmanın herhalde ibadetten öte bir amacı olmalı. İnsanın aklına önce dinin siyasette araçlaştırılması geliyor, çünkü konu din oldu mu karşıt görüşleri seslendirmek pek olası değil ülkemizde, bu durum da içe dönük propagandayı kolaylaştırıyor. Sonuçta AKP’yi anlayabiliyorum da benzer rolü CHP üstlenince hâlâ yadırgıyorum. Herhalde bu da “çarşaf açılımı” gibi bir şey olmalı diye düşünüyorum. Ama yine de aklıma takılan bir soruyu sormadan edemeyeceğim: CHP, Allah’ın İsviçresi’nin Wangen kasabasındaki caminin minaresine böylesine sahip çıkarken İstanbul’da, Taksim Alanı’nda cami yapımına niçin karşı çıkıyor? Bırakalım, ülkemizin her yeri camilerle dolsun. Diyanet İşleri Başkanlığı’na göre Türkiye’de il ve ilçe merkezlerinde 23 bin 239, beldelerde 8 bin 304, köylerde ise 47 bin 553 olmak üzere toplam 79 bin 96 cami bulunuyor. Dokuz yıl önce bu sayı 73 bin 772 imiş. Bence oldukça düşük bir artış, Türkiye gibi nüfusunun yüzde 99.9’unun Müslüman olduğu söylenen bir ülkede cami sayısı mutlaka ikiye, hatta dörde katlanmalı. İstanbul’daki cami sayısı 2 bin 944, bu sayıyı 2 bin 893 ile Konya, 2 bin 694 ile Ankara, 2 bin 577 ile Samsun, 2 bin 489 ile Kastamonu zorluyor. Muğla’nın (1.020), Kırklareli’nin (277), Ardahan’ın (262), Iğdır’ın (200), Kilis’in (181), Yalova’nın (133) hele Tunceli’nin (96) durumları ise yürekler acısı. Bu konuda CHP’ye büyük görev düşüyor. İsviçre’deki minare yasağına gösterdiği duyarlı tepkiyi burada da göstermeli, her türden İslamcı, muhafazakâr, mukaddesatçı güçlerle ve cemaatlerle iller temelinde ittifaklar kurarak az camili kentlerin yüreği yanık müminlerini acılarından kurtarmalı. Postmodern sosyal demokratlık bunu gerektirir. Bir okurum, Sayın Ekrem A. bana iki soru yöneltmiş: 1. İsviçre’de minare mi halkoyuna sunuldu, yoksa İslam mı? 2. Zamanın behrinden bu yana sinagog var, kilise var cami var, mescit var. İlk cem evi hangi tarihte nerede inşa edildi? İlk sorunun yanıtı yukarıda var. İkinci soruya gelince; Nevşehir, Hacıbektaş ilçesinde bulunan Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nın Hacı Bektaş Veli (1281-1338) zamanında açıldığını biliyorum. Alevi, Bektaşi dergâh ve tekkeleri II. Mahmut döneminde 1826 yılında ya kapatıldı ya da yıkıldılar. Bu mekânlarda bulunan kitaplar yakıldı, üç Bektaşi babası idam, dokuzu da sürgün edildi. 1925 Takriri Sükûn Kanunu kapsamında Alevi, Bektaşi dergâh ve tekkeleri de yasaklandı, ancak 1990’lı yıllarla birlikte genellikle “cem evi” olarak tek tük açılmaya başladılar. Devlet cem evlerini ibadethane olarak kabul etmiyor. Bir tek Kuşadası’nın Hacı Feyzullah Mahallesi’nde inşasına üç yıl önce başlanan cem evi 17 Mart 2009 tarihinde Demokrat Partili Belediye Başkanı Fuat Akdoğan’ın “Kaçak ibadethane olmaz!” demesi üzerine ibadethane olarak ruhsat aldı. Yaklaşık dört milyon Alevinin yaşadığı söylenen 12 milyonluk İstanbul’da cem evi sayısı yalnızca 25 ve hiçbiri ibadethane olarak kabul edilmiyor. dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com “...hükümetlerin her yaptı- ğından memnun olan kişiden yazar olmaz. Onlar olsa olsa iktidardan beslenen gazete- lerin yazarları olabilirler”… Söz, 1995’te yitirdiğimiz Aziz Nesin’in.. ya bugünleri de gör- seydi? “İktidar yanlısı” medya ar- tõk hükümete övgülerle yetin- miyor; “icraatı beğenme- yen”leri, savcõlõktan önce gazete ve TV’lerde sorguluyor... Hele şu “önceden ‘suçlu’ ilan et- me”leri de gördükçe Aziz Ne- sin’le birlikte, Cengiz Ekin- ci’nin yarõm yüzyõl önce Kars’ta yayõmladõğõ mizah gazetesi “Ayhavar”õ da anõmsar oldum. Ünlü Azeri şair Sabir’in 19. yy sonlarõnda “dinci”leri hic- veden “Korkmuram” şiirini bilirsiniz… En vahşi hayvan- lardan, hatta canavarlardan bi- le korkmadõğõnõ, sadece “mol- la”lardan korktuğunu vurgular. Cengiz Ekinci de “Sabir’den mülhem” notuyla Ayhavar’da yayõmladõğõ “Susmuram” şii- rinde, nice siyasetçiye ve çok- bilmiş cahillere karşõ susmadõ- ğõnõ, ancak iktidarõn sesi “ga- zetbaz”lara karşõ “sustuğunu” yazõyor. Uzun şiiri şu dörtlükle sonlanõyor: “Bir pula değmiyen adama medam / Ki GAZETBAZ deyir, o bedbaht adam, / Menim de nutkum kuruyur, susuram / Lap susuram.. Budu sustum.. Susu- ram...” ‘Hür’ olabilmek... “Ayhavar” 6 Kasõm 1952’den 31 Ocak 1954’e kadar yayõmlanõr. İktidardaki DP ile muhalefetteki CHP’yi “ayrım- sız” eleştirir. Bugünkü en “öz- gür” medyada bile göremedi- ğimiz “cesur”luğuyla Anado- lu’nun en çok okunan, en “hür” yerel gazetesi olur. Tarihçi dostumuz Erkan Ka- ragöz’den Ayhavar’õ anlatma- sõnõ istedim. Türkiye’nin her bölgesinden “abone”leri bulu- nan; Ekinci Gazetesi’nin “pe- dalhane”sinde basõlan; “her perşembe huzurdadır” başlõ- ğõyla 10 kuruşa satõlan gazete- deki bir “ilan”õ birlikte okuya- lõm: “İLAN: Haysiyet Alınacak. Hizmeti süfliye erbabının ken- dilerini vazife-i aliye layık gördükleri şu zamanede di- vanımız da, haysiyetten na- sipsiz gedeçelerle dolduğu için bir miktar ‘haysiyet’ mübay- yasına ihtiyaç hazıl olmuştur. Taliplerin, yağırı olanlar he- yetine müracaatları rica olu- nur.” (18 Aralõk 1952) Bu da “Ayhavar Postası” köşesindeki bir okur mektubu ile Ekinci’nin yanõtõ; kõsaltarak ak- tarõyorum: “Soru-DP iktidarı CHP levhalarını resmi bina- lardan, yani milletin binala- rından attı. O halde niçin şeh- rimizdeki bölge binasına ‘DP’ levhasını asıyorlar? Cevap- Ne boş şeylerle canını sıkı- yorsun. İktidar kimdedir? De- mokratlarda. Hükümet? O da… Anladın mı şimdi mese- lenin enhasını menhasını? Muhalefet dırlanacak diye hükümet partisinin Kars teş- kilatı sokakta mı kalacak?” (15 Ekim 1953) İşte bu gibi “yanıt”lara fena halde kõzan iktidarõn baskõlarõ ise kimi zaman Ayhavar’dan daha “komik”tir. Örneğin, gazetenin logosundaki “fötr şapka”nõn kõvrõmõ “orak”a benzetilerek soruşturma açõlõnca, “Ardahan Milli Emniyet Müfettişinin Şahane Bir Keşfi” denerek “Ay Berekallah (aferin) Sana Müfettiş Bey” başlõğõyla veri- len haber şöyle: “Allahın seven iyi dinlesin. Başlık resmi- mizin fötr şapkasında, ön kıvrık ye- rini ifade eden ve ay şeklinde olan bir yarım dairemsi çizgi var ya, o çizginin alt ve uç tarafı- na düz bir çizgi çektiğiniz za- man ‘orak’a benziyormuş. Orak der demez akla çekiç de geldiğine ve bu ikisi de ko- münizmin nişanesi olduğuna göre, sonunun nereye gittiği- ni kolayca hesap edebilirsiniz. Gördünüz mü keşfin şahane- liğini!”… Siyasi eğilimi hep “sağ”da olan, eski AP milletvekillerinden rahmetli Cengiz Ekinci, şimdi- ki iktidarõn “devamıyız” dedi- ği “DP dönemi”ndeki haberini bakõn nasõl bitiriyor: “Sayın müfettişe, umumi efkâr önünde hatırlatalım ki kendisiyle karikatürümüzün bir çizgisi üzerinde değil, elin- de ipe sapa gelen mevzuları varsa bunlar üzerinde hesap- laşmağı da bilhassa arzu et- mekteyiz...” Ne diyelim; darõsõ şimdiki “hür” gazetecilerimizin başõna... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ ‘Ayhavar’ve‘Gazetbaz’lar... 6 ARALIK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Kâbe’nin anahtarı satılıyor: Remzi Gür alır ve Recep’e hediye eder artık! Nobel Necati Cebe: “En büyük dönek Ertuğrul Günay haklı; Barack Hüseyin Nobel Barış Ödülü’nü aldıktan sonra Recep’in başı kel mi!” Senaryocu Zekai Buluç: “Eski faşist Mümtaz Apostrof Er Türköne’nin Türkiye üzerine yazdığı senaryolardan Tanrı Türk’ü korusun!” Afgan Tolga Taşçı: “Barack Hüseyin Türkiye’den asker isteyeceğine Recep’le birlikte Afganistan açılımı yapsın!” YağmurDeniz Hükümetin 6 metrekare kışkırtması! KÜRTÇÜLER, bölücü terör örgütünün başı Sayın Apo’nun İmralı’da 12 metrekarelik hücreden 6 metrekarelik hücreye nakledildiği iddiasıyla günlerdir sokakları ateşe veriyor. DTP Milletvekilleri, hükümetten “6 metrekarenin hesabını” soruyor, insan hakları nutukları atıyor. Açılımı polis merkezinde başlatan Kürt koordinatörü ve İçişleri Bakanı Hacı Beşir ne yapacağını şaşırmış durumda; akşam saldırıya uğrayan polis karakolu sabah bir daha saldırıya uğruyor. Diyarbakır’dan Mersin’e, İstanbul’dan Hakkâri’ye ortalık savaş alanına dönüyor ve günler sonra Adalet Bakanı Ali Dibo pardon Sadullah Ergin çıkıp açıklama yapıyor, “Sayın Apo’nun eski odası 11.98 metrekare, yeni odası 11.81 metrekaredir” diyor. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı eski solcu yeni ümmetçi Zafer Üskül de aynı ölçüleri veriyor. Bir ülkede “12 metrekareden 6 metrekareye nakledildi” bahanesiyle sokaklar günlerce savaş alanına dönmüşse ve o ülkede demokrasi varsa adama sorarlar: Kamuoyuna doğru bilgiyi zamanında niye vermedin? Sokakların karışmasını kışkırtmak için mi sessiz kalarak asılsız söylentilere prim yaptırdın? Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” İSVİÇRE halkoylaması ile camilerde minare yapımını yasaklayınca Avrupa Birliği ile müzakereci başı Egemen Bağış, dolar zengini Müslümanlardan ve tabii ki Araplardan paralarını İsviçre bankalarından çekip Türkiye’ye getirmesini istedi! Anladık ki bizimkinin derdi manevi değil maddi; minare üzerinden ticaret yapacak! Paranın dini imanı olmaz diye boşuna dememişler. Peki, müzakereci başı Bağış’ın çağrısına Araplar nasıl yanıt verecek? Henüz yanıt veren olmadı ama Prof. Dr. Emrullah Güney bazı ipuçları şöyle veriyor: “Avrupa’da, Türk mahallelerinde camiler var. Acaba, buralara gidip de tek bir Arap namaz kılar mı? Kılmaz çünkü Arap, İslamiyet’i sadece kendisinde gören, ‘kavmi necip” bir ırkın insanıdır. Arap, ne Acem’i, ne Habeşliyi, ne Türk’ü, ne Berberi’yi İslam sayar. Arap’a göre Arap olmayanlar ‘mevali’dir. Kureyş kabilesinden olmayanın halife de olamayacağına iman etmiştir. Bir Kureyş insanı o yüzden ne Şam Emevi, ne Bağdat Abbasi, ne de Endülüs Emevi halifeliğini tanır. Şimdi anladınız mı Bay Bağış, Arapların neden yüzyıllar boyunca Osmanlı padişahlarının aynı zamanda halife olmalarını kabul etmediklerini. Anlayabildiniz mi Arapların Birinci Dünya Savaşı’nda Britanya altınlarıyla, Fransız silahlarıyla donanıp, halifenin ‘cihadı mukaddes’ine, seferberlik emrine niye uymadıklarını? Bilmem anladınız mı Vahabilerin İç Arabistan çöllerinde (Rubül Hali) yakaladıkları Türk askerinin karnını deşip, altın dişi var mı diye ağızlarını niye parçaladıklarını? Petrol dolarları çekilecek de dünyanın para kasası İsviçre dize getirilecek. Ekonomisi çökecek. Ham hayal... Ülkeye para girsin diye, İspanya’nın Akdeniz sahilinde Arap şeyhlerine verdiği arsalar üzerindeki görkemli saraylarda ezan sesi duyuluyor. Sarayın camisine gidip bir Faslı, Cezayirli namaz mı kılacak? Hayır. Sadece, Arap şeyhi 1492 öncesi Endülüs’ünün nostaljisini yaşasın diye. Ve şeyh hazretleri haremiyle, kalabalık hizmetçileriyle, iaşe ve ibatesiyle İspanya Krallığına para bıraksın diye Madrid yönetimi göz yumuyor; ezan sesini duymazlıktan geliyor. Demek ki neymiş? Varsa yoksa para imiş. Camiye minare girişimi Türklerden değil de, petrodolar milyarderi bir Arap’tan gelseydi, neler olurdu? Bunu düşünmeyi de size bırakıyoruz müzakereci başı!” Minare Ticareti SESSİZ SEDASIZ (!) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ ekinci@cumhuriyet.com.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Tõp dilinde “sa- ralı” anlamõnda kullanõlan sözcük. 2/ Büyük tepsi... Bir Avrupa ülkesinin başkenti. 3/ Kars’õn doğusundaki ünlü eskiçağ kenti... Kal- dõrõlacak bir şeyin üzerine geçirmek için halattan yapõlan çember. 4/ Kuzu se- si... Geleneksel Ha- waii dansõ. 5/ Bir şeyin varlõğõnõ ortadan kaldõr- ma... Gözü kapalõ inanõlan düşünce; dogma. 6/ Muğ- la’nõn Milas ilçesine bağ- lõ, turistik bir belde... Han- gi şey. 7/ Kaz Dağõ’nda ünlü bir yayla... Özel bir cam kap içinde likör, şarap ve meyve suyu karõştõrõ- larak hazõrlanan içki. 8/ Cennet bağõ... Böcek õsõrmasõyla meydana gelen yumru. 9/ Tõp dilinde “felçli” anlamõnda kullanõlan sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “İsimler” anlamõnda eski sözcük... Uygun, tõpatõp ge- len. 2/ Rüzgârõn estiği yönü göstermek için direk şapka- larõnõn üstüne konulan yelkovan biçimindeki araç... “O yer” anlamõnda kullanõlan sözcük. 3/ Kayõnbirader... Buğday, toprak gibi şeylerin elendiği iri gözlü kalbur. 4/ Lityum ele- mentinin simgesi... Dikişi gizlemek için ayakkabõnõn ta- ban köselesine açõlan yarõk. 5/ Kenar süsü... İlave. 6/ Ba- demli kek... Boru sesi. 7/ Yuvarlak bir patlõcan cinsi... Asa- lak bir böcek. 8/ Üstü kapalõ olarak anlatma... Toplumda ya da bireyde, ölçü ve değerlerin çökmesi ya da amaç ve ülkü yoksunluğu sonucunda oluşan dengesizlik durumu. 9/ Yaşamsal sõvõ... Eski ayakkabõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H O P T E K T A İ D A K A S İ S P A R F Ü M E R İ H N E R U D A O T A R İ A N D P A S A E T A M İ H A N İ K İ N A Z İ K F A R O H M I R M E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear