26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 29 ARALIK 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Ülkemizde son dönemlerde akıl almaz, mantık kabul etmez, insafa sığ- maz, dinimizin emrettiklerine taban ta- bana zıt şeyler oluyor. Herkes herkesi suçluyor. Haksızlık hukuksuzluk diz boyu. Tahrikler ve teşviklerde vicdansızlık almış başını gitmiş. Sevgi, saygı ve vefa mumla aranıyor. Allah korkusu ve sevgisi de- sen Allah’ı ağızlarından düşürme- yenlerde yok olmuş. Hak aramak suç kabul edilmekte ve demokrasi ol- duğunu varsaydıkları için hak talep edenler sözde demokratlar tarafından tu kaka yapılmakta. Bağırarak ko- nuşma ifade sanatı olmuş. Olayları ve olguları irdeleme, analiz etme ve sun- ma derinlere inerek değil, yüzeyden yapılır hale gelmiş. Yani ortalık toz du- man. Ülkenin nereye gittiği- ni net biçimde söyleyecek kimse yok. Bu durum insanın içini karartıyor. Ül- kemizin geleceği adına kaygılanma- mıza yol açıyor. Gerçi kaygılanmak da aptalca karşılanıyor. Kötümser ve komplocu damgasını tuzu kuru libe- ral, aydın, manevra yeteneği yüksek eski solcular rahatlıkla size vurabiliyor. Bunlar şimdilerde medyada senar- yosunu Batılı yazarların yazdığı tiyat- ro oyununun figüranları. Allah var çok iyi oynuyorlar. Sessiz güç bunları her gece izleyerek gişe rekorları kır- malarına yol açıyor. Halkımız sessiz bir şekilde olayları izliyor. Ezici bir çoğunluğun kaosa dö- nüşmüş bu durumdan hoşnut olma- dığını ileri sürmek yanlış olmaz, ama bu sessizlik, bir gücü ifade ediyorsa, demokratik tepkisini sandıkta gös- termeyi bekliyor ve bu gücü sandık- ta “beni hiçe saydınız, işte ben bura- dayım” şeklinde gösterecekse umut- lanmak ve sabırlı olmak mümkün. Ya sessiz güç yoksa ya var da sinmişse Allah muhafaza... Bu durumda bu gü- cün yerini başka güçler alacak ki ar- tık bunu hayal etmek istemiyorum. Ülkemizde bu hadiseler olurken gençlerin bazı çalışmaları insana umut vermiyor da değil. Son zaman- larda yerli yazarların senaryosunu yazdığı filimler, tiyatro oyunları ve diğer etkinlikleri izleyin- ce insanın içi biraz da ol- sa ferahlıyor. Geçen gün izlediğim “Başka Dilde Aşk” filimi de bunlardan biri. Oyuncular çok genç. Başrolde Mert Fırat ve Saadet Işıl Aksoy var. Diğer oyuncular Lale Mansur, Emre Karayel, Şebnem Köstem, Tuğrul Tülek, Gizem Er- den, Tunç Kırlı, Didem Balçın, Mu- rat Okay, Aydın Uncuoğlu ve Metin Coşkun. Yönetmen İlksen Başarır. Senaryosunu Mert Fırat ve İlksen Başarır yazmış. Film sağır ve dilsiz grafiker bir gen- cin (Mert Fırat) bir çağrı merkezinde çalışan ve işi çok konuşmak olan bir genç kızla (Saadet Aksoy) olan ses- siz dünyadaki güçlü iletişimlerini an- latıyor. Sevginin ifade biçiminin ve ile- tişimin sadece konuşmakla olmadı- ğını, bunun farklı şekillerde de olabi- leceğini, esasen sevginin kalpten gelmesinin ne kadar önemli olduğu- nu bize gösteriyor. Yani sessizliğin gü- cünün de ne denli etkili olduğunu or- taya koyuyor. Bu filmi seyrettikten sonra halkı- mızın sessiz gücünün nelere kadir ola- cağını, ne gibi depremler yaratacağını ve gençlerimizin bir şeyleri algıladığını düşünerek kendi kendime ”yok yok bu ülkeye bir şey olmaz” dedim. Ancak her günü huzursuz ve kalkınmaya, ge- lişmeye yönelik olmayan olaylarla geçen ülkemizin aydınlık geleceği için sessizliğin gücünden başka gü- cümüzün olmadığını kabul ederek… Sessizliğin Gücü M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Taşları Yerli Yerine... Taşları yerli yerine oturtmak için insan zekâsının yetersiz kaldığı gelişmeler yaşıyoruz... Olup bitenlere ortak değerler, önyargılardan bakmaya çalışan sitelerin içindeki aynı olaylara ilişkin değerlendirmelerde akla kara tam zıt yaklaşımları... “Senaryolara değil sonuçlara bak”, “Yanılmamak için resme uzaktan bak”, “Büyük resme bak”.. türünden gerçeğe önyargısız ulaşma amaçlı uyarılar yapıldıktan sonra, aynı verilerin tam tersi amaçlar için kanıt olarak kullanılabiliyor olması, kaosun en ürküten boyutu... Aklımızı, yargılarımızı, amaç-sonuç ilişkisi içinde nasıl sağlıklı bir çizgide koruyabilir, haktan, hukuktan yana bir duruşu koruyabiliriz? Çok daha basit sorulara yanıt arayabilir miyiz? TEKEL işçilerinin direnişine giderek daha çok sinirlenen, verdiği sadaka ile susturamamış olmayı cezalandırılması gereken bir başkaldırı olarak gören Başbakan Erdoğan, yine kamuoyunu işçilere karşı kışkırtmak amacı ile çalışmadan ödenen bol sıfırlı rakamlardan söz etti... Demokrasilerde siyasi bir iktidarın bir kurumu özelleştirirken sosyal devletin gereği olarak asla atlayamayacağı kendi büyük suçunu yok sayarak elbette; özelleştirme eyleminde işçilerin yeni işletmeye sorumlulukları ile devredilmemesi, işten çıkarılmalarının öngörülmesini, yani Erdoğan Hükümeti iradesi ile işsiz bırakılmalarını, sözünü ettiği çalışmadan para ödenmesi suçunun kendilerine ait olmasını... Bakû -Ceyhan’da üç yılda 900 milyon dolar kazanç vaat etmişken, 210 milyon dolar zararın sorumlusu olmanın hesabını vermeyen hükümet, bu işçilerin önce işten atılmaları kararını da veriyor. Sonra lütfedip kazanılmış yasal hakları yok sayılarak sendikasız, güvencesiz, ücretleri düşürülerek, uysa da uymasa da çok olumsuz koşullarda, özel statüde başka kamu işletmeleri, şehirlerde, sadaka düzeninde çalıştırmak isiyor... Sandıktan çıkmış, sosyal devletten sorumlu bir başbakan gibi değil de, padişah yetkileri ile donatılmış bir diktatör edasında, “Lütfettiklerime karşı çıkanlar, ideolojik kavganın peşinde, ektiklerini biçerler..” havalarında tehdit etmesi... Başbakan’ın tehdidinin ardından TEKEL işvereninin işyerlerinde yoklama yaparak işyerinde olmayan, yani direnişe katılan işçilerin ihbar, kıdem tazminatlarını yakarak işten atmakla tehdit etmesi... Arınç’a suikast gerekçesiyle Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda arama, MGK gündemine ilişkin gelişmeler sadece çok daha karmaşık değil, sonuçları ile çok daha ağır tehditleri içermekte. Arınç’a suikast kanıtına ulaşmak üzere TSK’yi bütünü ile çok ağır yıpratan “kozmik odalar” ın aranması, gelişmelerinin akıl mantık ilişkisinin sorgulanması üzerinden, uzman kişiler, hukukçuların bile bizlere yol gösterecek sağlıklı bir şeyler söyleyebildiklerine, akılcı sonuçlara varabildiklerine tanık olamıyoruz... Çok basit belki ama çok yalın bir çağrışım kafamda; Ergenekon darbe örgütü operasyonu kapsamında Çağdaş Yaşam’ın basılması, burs alan tüm öğrencilerin dosya bilgilerinin alınması ilişkisi... Hâlâ burs alan öğrencilerin, yardım yapan kişilerin özel bilgi dosyalarının Ergenekon darbe davası ile delil ilişkisi üzerinde en küçük bir bilgiye sahip değiliz. Ancak Gülen cemaati başta, bütünü ile illegal örgütlenmeler içinde Çağdaş Yaşam bursiyerlerini katlayan sayılar, dudak uçurtan parasal rakamlarla yapılan eğitimde siyasal İslamcı, cemaat çalışmalarına göz yumulmanın ötesinde büyük destek verildiğini biliyoruz. Cemaatçilerin Atatürk devrimleri, laik cumhuriyet, eğitim birliği ilkeleri içinde eğitim için öğrencilere destek verilmesine duydukları tepkiyi de. Bir adım ileri Çağdaş Yaşam’ın burs alan öğrenci dosyalarının ele geçirilmesi arzularını da. Yasal suç, darbe kanıtını oluşturamasalar da, elde edilmek istenen bu bilgiler ilgili özel servise yaramış olabilir mi? Çok yaşamsal, kaosu yaratan senaryoların altından kalkmayı unutun, akıl sağlığımızı, olsa olsa amaç-sonuç mantık ilişkisi içinde koruyabilir miyiz? Sonuç olarak AKP’nin yaradılışı, iktidar oluşu çok yakın tarihimizden, belleğimizde... Cheney 19 Mart 2002’de ABD’nin Irak işgali için Ecevit Hükümeti’nden alamadıkları desteğe öfkesini, Türkiye, dünya kamuoyu ile paylaşmıştı. 4 Mayıs’ta Ecevit çok ağır hastalanmış, hastanedeki tecrit konumu Bayan Ecevit’in direnci ile kırılabilmişti. Yine de temmuz ayında Türkiye seçim kararını almak zorunda kalmış, Ecevit Hükümeti’nin sonu ilan edilmişti. İşte iki arada bir derede Refah’ın içinden doğan AKP, 3 Kasım seçimleri ile gökten zembille inmiş gibi, elbette ABD’nin büyük desteğinde iktidar olmuştu. 1 Mart 2003’te AKP’nin ABD’ye sözünü verdiği tezkerenin çıkmamasının faturası ABD yönetimince TSK’ye yüklenmişti. Sonrasında Anayasa Mahkemesi kararı ile rejim için ağır tehdit odağı oluşturduğu kabul edilen AKP iktidarı ile TSK arasında sürekli tırmanan çatışmalar zincirinin en derin halkalarını yaşıyoruz... MGK’den çıkacak ABD’nin Afganistan’a sıcak savaşa istediği askerler, Kürt açılımı kararlarına bakmakta yarar var... soner@cumhuriyet.com.tr Güney Kore Enerji Şirketi, BAE’ye nükleer santral kuracak; Türkiye’ye iki nükleer reaktör sağlamak için görüşüyor Dördü BAE’ye ikisi Türkiye’ye Dubai-Birleşik Arap Emirlikleri Güney Kore ile 20 milyar dolarlõk nükleer enerji anlaşmasõ imzaladõ. Analistlere göre bu anlaşma bölgedeki dengeleri değiştirecek. KEPCO Türkiye ile iki nükleer reaktör sağlama konusunda görüşmeler yaptõğõnõ ve reaktörlerin Karadeniz Bölgesi için planlandõğõnõ açõkladõ. Ekonomi Servisi - Güney Kore Elektrik Enerjisi Şirketi (KEPCO) Türkiye ile iki nükleer reaktör sağla- ma konusunda görüşmeler yaptõğõnõ duyurdu. Karadeniz Bölgesi için plan- lanan reaktörler hakkõnda açõklama yapan firma yetkilileri, iki APR1400 tipi hafif su soğutmalõ reaktör konu- sunda görüşüldüğünü kaydettiler. Güney Kore’nin kamu şirketi KEP- CO önderliğindeki konsorsiyumun, nükleer santral teknolojisi ihraç et- mede, Türkiye, Birleşik Arap Emir- likleri (BAE), Çin ve Ürdün pazarla- rõna odaklanacağõ belirtildi. Türki- ye’ye de sağlanmasõ konusunda gö- rüşmelerin sürdürüldüğü ileri güç re- aktörlerinin BAE sattõğõ reaktörlerin benzeri olduğu belirtiliyor. KEPCO Başkanõ ve üst yöneticisi Won-Gul Lee, 30 yõlda biriktirdikleri nükleer teknoloji deneyimleriyle, bağõmsõz bir enerji üreticisi olarak Türkiye’nin ilk nükleer santral inşaatõ projesine ka- tõlmak istediklerini ifade etmişti. Lee, yeni yatõrõmlarõnõn artõk Güney Ko- re dõşõna yansõmasõ projeksiyonunda Türkiye’nin önemli bir rolü olduğu- nu söyledi. Öte yandan, AFP’de yer alan bir ha- berde ise KEPCO şirket sözcüsü, “Henüz karar verilmiş bir şey yok, ama Türkiye’deki nükleer santral projesine aday olmayı planlıyo- ruz” dedi. Haberde, Türkiye’nin Ka- radeniz boyunca, yaklaşõk 5 milyar dolara 4 nükleer santral inşa etmeyi planladõğõ ve ihalelerin 2010’un ilk ya- rõsõnda açõlmasõnõn beklendiği de ifa- de edildi. Nükleerde 20 milyar dolarlõk anlaşma ÇİMEN TURUNÇ BATURALP DUBAİ - Dubai-Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore ile 20 milyar dolarlõk nükleer enerji anlaşmasõ imzaladõ. Güney Kore’nin oluşturduğu bir konsorsiyumla Birleşik Arap Emirlikleri arasõnda imzalanan anlaşma bugüne kadar Ortadoğu’da gerçekleşen en büyük enerji ve ilk nükleer enerji anlaşmasõ olma özelliğine sahip. Antlaşma ayrõca dünyanõn da en büyüklerinden biri. Birleşik Arap Emirlikleri’nde inşaa edilecek dört adet nükleer enerji reaktörünün dizaynõndan, işletme desteğine kadar Güney Koreliler tarafõndan gerçekleştirilecek. Günet Kore’nin kazandõğõ ihalede ABD-Japon ve Fransõz konsorsiyumlarõ yarõşõ kaybettiler. Ortadoğu için “tarihi” olarak nitelendirilen anlaşmanõn imza töreninde BAE şeyhi Khalifa bin Zayed Al Nahyan ve Güney Kore Cumhurbaşkanõ Lee Myung-bak hazõr bulundu. Siyasi analizcilere göre bu girişimin sadece BAE ve Güney Kore arasõnda değil, bütün Ortadoğu’da önemli siyasi ve ekonomik sonuçlarõ olacak. BAE petrol üreticisi körfez ülkeleri arasõnda petrol dõşõnda farklõ bir enerji üretimine yönelen ilk Arap ülkesi oldu. İlk santral 2017’de bitecek Öte yandan BAE siyasi ve güvenlik kaygõlarõ yüzünden uranyum zenginleştirmesine gitmeyecek ve reaktörler için gerekli olan zenginleştirilmiş uranyumu, Uluslararasõ Atom Enerjisi Ajansõ himayesinde üçüncü ülkelerden satõn alacak. Güney Kore ise nükleer enerji teknolojisine el attõktan 30 yõl sonra ilk kez, bu antlaşma sayesinde Fransa, Japonya, Rusya ve ABD’den oluşan nükleer enerji teknolojisi ihraç edebilen ülkeler kervanõna katõlmõş oldu. BAE’de inşa edilecek enerji santrallarõndan ilki 2017’de üretime başlayacak. Diğer üçünün ise 2020’ye kadar tamamlanmasõ planlanõyor. Santrallarõ işletecek olan işgücünün yüzde 60’õ Abu Dabi’deki Khalifa Üniversitesi’nde eğitim gören emirlik vatandaşlarõndan karşõlanmasõ planlanõyor. Koreli konsorsiyum Kore Elektrik (KEPCO), Kore Enerji Mühendisliği (KOPEC) Hyundai Mühendislik ve İnşa, Samsung ve Doosan Heavy Endüstrileri’nden oluşuyor. BAE’nin enerji gereksiniminin 2020 yõlõna kadar 40 bin MW olacağõ öngörülüyor. Yeni kurulacak nükleer enerji santrallarõ ülkenin elektrik ihtiyacõnõn yüzde 25’ini karşõlayacak. BAE Korelilerin kuracağõ nükleer santrallar dõşõnda kurulacak yeni santrallarla bu gereksinimi karşõlamaya hazõrlanõyor. PETROL ZENGİNİ ROTAYI NÜKLEERE ÇEVİRDİ OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Dünyanõn üçüncü büyük petrol üretici- si Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Güney Kore’ye 4 nükleer santral kurmasõ için sipariş verince, gündeme ba- zõ soru işaretleri de girdi. BAE’nin 20 milyar dolarlõk bu siparişini yenilerinin izle- yebileceği belirtildi. Nükleer santrallarõn yapõmõnõn Fran- sõz veya Amerikan şirketle- rine değil, KEPCO öncülü- ğündeki bir Güney Kore kon- sorsiyumuna verilmesinin, bölgedeki bazõ dengeleri de değiştirebileceği kaydedildi. Medyada anlaşma sonrasõ yer alan yorumlara göre, Güney Koreli nükleer enerji şirket- leri, yaklaşõk 20 milyar do- larlõk bu yatõrõmõ daha sonra 40 milyar dolarlõk daha baş- ka siparişlerin izleyeceği yo- lunda bir beklenti içinde. Bu girişimle Güney Kore, ABD, Kanada, Fransa, Rusya ve Japonya’nõn ardõndan dün- yanõn altõncõ en büyük atom santralõ ihracatçõsõ konumu- na yükselirken, BAE’nin, Atom Silahlarõnõ Sõnõrlan- dõrma Anlaşmasõ’nõ imzala- dõğõna dikkat çekildi. Bazõ kaynaklarda, üçüncü ku- şak nükleer santrallar döne- minin açõlmakta olduğu, do- layõsõyla Ortadoğu’daki bu yeni yatõrõmlarõn güvenlikle ilgili bazõ sorunlarõn üstesin- den gelmesi gerektiği öne çõkarõldõ. Bu yatõrõmlar, uzmanlara göre, bölgedeki petrol rezervlerinin kõsõtlõlõğõ ve devletlerin atom caydõrõcõlõğõna ihtiyaç duy- masõ gibi bazõ sorularõ da beraberinde taşõyor. Kadõnõn yöneticilikte de istihdamda da adõ yok Ekonomi Servisi - Türkiye İşveren Sendikalarõ Konfederasyonu’nun (TİSK) 2009 Eylül ayõnda ‘Kadın Yöneticiler Anketi’ne göre özel sek- törün büyük sanayi firmalarõndaki yö- neticilerinin sadece yüzde 22’si ka- dõnlardan oluşuyor. TİSK’in anketinde, özel sektör kapsamõnda, üye işveren sendikala- rõndan 11’ine bağlõ 111 işletmeden ce- vap alõndõ. 111 işletmede 2009 Eylül sonu itibarõyla, mavi ve beyaz yaka- lõ olmak üzere çalõşan toplam perso- nel sayõsõnõn 85 bin 427 olduğu sap- tandõ. İşletme başõna 770 kişi ortala- ma personel sayõsõ düşerken, toplam personelin yüzde 14.4’ünün kadõn ol- duğu belirlendi. Çalõşanlarõn 12 bin 260’õnõn kadõn, 73 bin 167’sinin ise erkek olduğu görüldü. 111 işletmede, üst düzey yönetici olarak görev yapan 714 kişinin 163’ünün kadõn olduğu ifade edildi. 65 yönetim kurulu baş- kanõnõn 9’u, 52 yönetim kurulu baş- kan yardõmcõsõnõn 11’i, 239 yönetim kurulu üyesinin 54’ü, 122 genel mü- dür-koordinatör-CEO’nun 34’ü, 125 genel müdür yardõmcõsõnõn 26’sõnõn kadõn olduğu belirlendi. Ankara’da devam eden TEKEL işçilerinin direnişi bugün 15. gününe girdi Türk-İş Başkanõ Kumlu, sorunu çözene kadar müca- deleye devam edeceklerini belirterek “Başbakan, eylem- lerin nedenini düşünmeli, çözüm aramalõ” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TEKEL işçileri, di- renişlerinin 14. günü olan dün de Türk-İş Genel Merkezi önün- deki bekleyişlerini sürdürdü- ler. İşçilerin direnişlerinin 14. gününde, Türk-İş Başkanõ Mus- tafa Kumlu ve beraberindeki heyet TBMM’de MHP’yi zi- yaret etti. TEKEL’de özelleş- tirme yerine kapatmanõn ya- põldõğõnõ vurgulayan Kumlu, işçilerin ekmekleri, haklarõ için eylem yaptõğõnõ ifade etti. Kum- lu, TEKEL işçilerinin eyleminin ideolojik olmadõğõnõ belirterek şunlarõ söyledi: “Başbakan, TEKEL işçilerinin eylemini ‘ideolojik’ olarak değerlen- dirmiş, ‘yetimin hakkõnõ TE- KEL işçilerine yedirmeyece- ğini’ belirtmiş. ‘Yatarak para kazandõrmayacaklarõnõ’ tek- rarlamış. TEKEL işçisi yata- rak değil, çalışarak para ka- zanmak istiyor. Bu tür yak- laşımlar dostça değil. Başba- kan işçilerin kendisine düş- man olmadığını anlamalı. İş- çiler bu ülke için çalışıyor. Başbakan, yapılan bu eylem- lerin nedenini düşünmeli ve çözüm yolları aramalıdır.” Şener’den destek Türkiye Partisi lideri Abdül- latif Şener de işçilere destek zi- yaretinde bulundu. Tek Gõda- İş Sendikasõ yazõlõ bir şapka ta- karak işçilere seslenen Şener, “TEKEL işçisinin çektiği ıs- tırabın ardında Başbakan ve hükümetin yanlış politikala- rı var. Türkiye’de Türk tü- tünü bitti. Türkiye Virginia tütünü cenneti haline geldi. Yabancı işçiler için çalışan, kendi işçisini bitiren bir baş- bakan ve iktidar var” dedi. Öte yandan, işe başlamayan işçilerin eylemlerin başladõğõ günden itibaren TEKEL tara- fõndan tespit edileceği öğrenil- di. Edinilen bilgiye göre tespi- tin, izni biten veya rapor alan iş- çileri kapsadõğõ kaydedildi. Güvenpark’ta bekleyen TE- KEL işçileriyle polis arasında dün gerginlik yaşandı. Türk-İş Genel Başka- nı Mustafa Kumlu, TBMM’de MHP grubuyla görüşmesinin ardından Gü- venpark’ta bekleyen TEKEL işçilerinin yanına döndü. Kumlu ve beraberindeki heyet metro altgeçidini kullanarak Türk-İş binasına geçerken işçiler altge- çit yerine üstten geçmek isteyince polis barikatıyla karşılaştılar. Polisin ab- lukaya aldığı işçilerle polis arasında tartışmalar yaşandı. Kol kola giren iş- çiler polis barikatını yardı ve Türk-İş Genel Merkezi’ne doğru yürüdü. İŞÇİLERLE POLİS ARASINDA GERGİNLİK Otomotiv ihracatı üç yıl geri gitti BURSA (AA) - Türk otomotiv sektörünün 1991 yõlõnõn eylül ayõndan itibaren kayõt altõna alõnan re- korlarla dolu ihracat serüveninde, tarihinde ilk kez ihracatõ 3 yõl öncesine (2006 yõlõna) döndü. Uludağ İhracatçõ Birlikleri (UİB) verilerine gö- re, 2008’in 22 milyar 959 milyon dolar ihracatla ka- patan sektör, 2009’un 11 aylõk döneminde 13 mil- yar 904 milyon dolar ihracata ulaşabildi. Sektör, ara- lõk ayõ ile birlikte iyimser tahminle ihracatta 16 mil- yar dolarõ yakalasa bile, bu yõl 7 milyar dolarlõk (2003 yõlõ otomotiv ihracatõ) ihracat kaybõ olacağõ tahmin ediliyor. Bu durumda, sektörün 2008 yõlõ- na göre yaşayacağõ 7 milyar dolar civarõndaki ih- racat kaybõ, 2003 yõlõnõn tamamõndaki 7 milyar 191 milyon dolarlõk otomotiv ihracatõna eşit. ‘Başbakan,işçilernedeneylemde?’ Ortadoğu için “tarihi” olarak nitelendirilen anlaşmanın imza töreninde BAE şeyhi Khalifa bin Za- yed Al Nahyan ve Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak hazır bulundu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear