Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Bir ‘Kötülük Merkezi’
Olarak Dubai
Dubai’nin borcunun derdi, “herkesi” gerdi.
Ama Dubai denen şeyin, serbest piyasası, köle
emeği, feodal üst yapısıyla, insanlık onuru
açısından ne anlama geldiğini pek düşünen
yok. Esas skandal da burada…
Bir kötülük üretme makinesi:
‘Küreselleşme’
Küreselleşme, geleceğe açılan aydınlık bir
yol değil adeta bir kötülük üretme
makinesiydi. 1980’lerde yeni bir “kriz yönetim”
modeli olarak başladı; “Neoliberalizm” yoluyla
öncelikle işçi sınıfının geçmiş kazanımlarını
hedef aldı. Sonra da sermayenin aşırı
üretim/birikim sorununa cevap olarak, aşırı
(işlevsel değil hazza dayalı) tüketimi, bunu
destekleyecek finansallaşmayı körüklemek için
piyasalar üzerindeki kısıtlamaları, denetimleri
kaldırdı.
Bu sürecin, en azından, üç kötülük ürettiğini
kolaylıkla söyleyebiliriz. Kredi kartlarının ve
bedensel hazların “hemen şimdi” tatminine
dayalı tüketim tarzının şekillendirdiği,
benmerkezci kısa dönemci öznellikler. Mega
zenginlerle, sefil yoksulları, gökdelenlerle,
teneke damlı mahalleleri birlikte üreterek hızla
büyüyen “küresel kentler”. Aşırı tüketimin,
mega kentlerin gereksinimleri üzerinde hızla
geri dönülmez bir noktaya doğru koşan
küresel ısınma dinamikleri.
Dubai, bu üç kötülüğün çakışmasıyla
şekillenen bir “kötülük” merkezi olarak
karşımıza çıkıyor. Bir buçuk milyon nüfuslu, 1.6
milyar dolarlık iç pazarına karşılık, Dubai’de, 30
yılda New York’tan üç kez daha çok, gökdelen,
alışveriş merkezi oluşmuş. Dünyanın en yüksek
iki gökdeleni, en büyük iki alışveriş merkezi
Dubai’de.
Dünyanın en sıcak bölgelerinden biri olan
Dubai’de dünyanın en büyük kapalı ski
slalomu, suyun 100 metre altına kadar inen,
denizaltı oteli, bir dinozor parkı, sahilinde
yapay ada kompleksleri var. Dubai dünya
haritası biçiminde bir adalar kompleksi de inşa
etmekteydi.
Bunların küreselleşmeyle ne ilgisi var? En
büyük miktarda sermayeyi, en küçük alana,
en kısa sürede nasıl gömersiniz? Oraya bir
gökdelen dikerek… Peki, tüketimin en yoğun
biçimde, en kısa sürede gerçekleşmesini nasıl
sağlarsınız? Kendi bedenine odaklanmış, genç
kalmak için her türlü fiyatı ödemeye hazır
öznellikleri yaratma sürecini, biraz zaman
aldığını düşünerek bir kenara koyarsak, geriye,
çekici bir alışveriş merkezi inşa etmek kalıyor.
Bir yanda yoksulluğun, öbür yanda en üst gelir
diliminin servetinin hızla arttığı bir dönemde, en
gerçekçi strateji, bu gökdelenleri, alışveriş
merkezlerini ve dünyanın en yüksek gelirli
kesimlerini bir araya toplayabilecek bir mekân
oluşturmak değil mi?
İşte size Dubai..
İşte, süper zengin turistlere, Irak’tan tatile
gelen kiralık askerlere, kara para mafyasına
hizmet veren Dubai, bir gecelik oda ücreti 5 bin
dolardan başlayan, müşterilerini havaalanından
Rolls Royce’larla getiren, isteyene uşaklarıyla,
özel mutfağıyla, aşçısıyla (hatta Rusya’dan, sarı
saçlı, uzun bacaklı uzmanlarıyla) birlikte gelen
“suit”ler sunabilen otellerle, dünyanın en pahallı
markalarını, en zengin altın, elmas tacirlerini,
eğlence parklarını içeren alışveriş
merkezleriyle, böyle bir mekân.
Peki sermaye, petrol gelirleri önemsiz,
sanayi, tarım üretim kapasitesi sıfır olan
Dubai’yi neden seçti? Birincisi Dubai sermaye
için, Hayek’in, Friedman’ın bile rüyalarında
göremeyecekleri olanaklar sunuyor: Vergi yok,
mülk edinmek, kârını alıp gitmek serbest.
Sendikalar, siyasi partiler gibi istikrarsızlık
unsurları yok.
Emir Dubai’yi özel bir işletme gibi yönetiyor.
Diğer bir değişle, Neo-liberalizmin, “piyasa
devletinin” en saf biçimi burada.
İyi de, 1.5 milyon nüfuslu bir ülkede tüm
bunlar nasıl mı gerçekleşti? Öncelikle, 300 bin
yabancı işçinin sırtından.
Şöyle: Çoğu diğer Müslüman ülkelerden,
büyük vaatlerle işçi ithal edeceksin, gelmelerini
kolaylaştırmak için borç vereceksin. Sonra
kapıdan girerken pasaportlarına el koyacaksın,
kamyonlara (pardon, görüntüyü bozduğu için
çelik kasalı otobüslere) doldurup, kentin
dışında, havalandırması olmayan, beton
binalarda bir odaya 10-15 kişi olmak üzere
tıkacaksın.
Bu işçileri, 45-50 °C sıcağın altında günde 14
saat, sürekli terleyerek bir işçinin deyimiyle,
bazen günlerce çişe gitmeye gereksinim
duyurmayan koşullarda, çalıştıracaksın.
Bunlardan, örneğin yalnızca Hindistanlılar
arasında bir yılda 900’den fazlası intihar
ederse, kazalarda ölürse, saymaktan
vazgeçeceksin. Maraba gibi çalıştırabilmek için
borçlarını ödemelerine olanak vermeyeceksin;
eğer ölürlerse borçlarını ailelerinden istemeyi
ihmal etmeyeceksin…
Dün Dubai Emiri’ne ev sahipliği yapan
“demokratları” düşündüğünüzde, yarın, “biz
Dubai’de çok iş yaptık” diye böbürlenen
“mütedeyyin” vatandaşlarla karşılaştığınızda
umarım bunları anımsarsınız.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Erdoğan, MHP ve CHP’yi sert biçimde eleştirdi, köşe yazarlarõnõ devlet düşmanõ olmakla suçladõ
‘Barõştankorkuyorlar’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan, parti-
sinin grup toplantõsõnda köşe yazarlarõ,
MHP ve CHP’yi eleştirdi.
Hükümetin bugüne kadar yaptõğõ ça-
lõşmalardan gurur duyduklarõnõ belir-
ten Erdoğan, hükümetin başarõlarõndan
rahatsõz olanlarõn bulunduğunu söy-
ledi. Muhalefetin hizmet, değer, pro-
je ve eser üretmeyen siyasete alõştõğõnõ,
AKP’nin üretken siyasetinden rahat-
sõz olduğunu ileri süren Erdoğan,
“AKP’nin çözüm üreten siyasetin-
den korkuyorlar. Korkakların en
büyük paranoyası barıştır. Kifa-
yetsizlerin en büyük çekincesi de-
mokrasidir. Bağnazların, çapsızla-
rın, jakobenlerin en büyük kaygısı
özgürlüklerin gelişmesidir. Çünkü
onlar, barışı, demokrasiyi, hukuku
taviz ve tehdit olarak algılarlar” de-
di. AKP’nin demokratik açõlõmõna
“terörle pazarlık masasına otura-
cak, bölünmeye kapı açacak” di-
yenlerin yardakçõlarõnõn kin ve nefret
duygularõnõ tahrik ederek milli birlik
ve barõş sürecini provoke etmeye ça-
lõştõğõnõ savunan Erdoğan, isim ver-
meden dün Milliyet gazetesinde “Si-
yasetçiler Az Konuşunca Ülke Ra-
hatlıyor” başlõklõ yazõsõ yayõmlanan
Mehmet Tezkan ile eleştirel yazõlar
kaleme alan köşe yazarlarõnõ eleştirdi.
Bir köşe yazarõnõn “Siyasetçiler ne
kadar az konuşursa ülke o kadar
huzur bulur” dediğini anõmsatan
Erdoğan, “Ben de diyorum ki, siz kö-
şe yazarları ne kadar az yazarsanız
ülke o kadar huzur bulur. Geçmiş-
te bir köşe yazarı haftada 1, bile-
medin 2 yazı yazardı. Ama şimdi
her günü bırakın yarım saatte bir si-
pariş, hemen yazıyorlar. Bunların
yaptıkları açık bir tahrikten başka
bir şey değildir. Bu tezleri ileri sü-
renler millet, barış, devlet düş-
manlarıdır. Bunlar, çok partili ha-
yata geçerken, serbest piyasa eko-
nomisine geçerken, Boğaziçi Köp-
rüsü yapılırken, AB’ye katılımdan,
Kıbrıs sorununun çözülmesinden de
rahatsız oldular” dedi.
Tembel, çapsõz, kifayetsiz, vizyon-
suz muhalefetten ülkeye hiçbir fayda
gelmeyeceğini belirten Erdoğan,
MHP’nin içinde bulunduğu hükümet
döneminde Türk lirasõnõn itibarõ için
hiçbir şey yapõlmadõğõnõ söyledi. Er-
doğan, “Hizipçilik yaparak, kafa-
tasçılık yaparak bu milleti birbiri-
ne düşman kılamayacaksınız” dedi.
‘Sen o kapının bekçisi misin?’
Dersim tartõşmalarõna değinen Er-
doğan, CHP Genel Başkanõ Deniz
Baykal’õn yõllar önce Alevilere kapõ-
larõnõ kapattõğõnõ savunarak “Sayın
Baykal, ‘Alevilerden sana hayõr yok’
diyor. Sen o kapının bekçisi misin?
CHP’nin kapısını Alevilere kapatan
sen değil miydin?” dedi. Erdoğan,
Baykal’õn Ahmet Güryüz Ketenci İs-
tanbul İl Başkanõ seçilince, “Seçtiği-
miz arkadaşımız hem Sünni hem
Türk’tür. Alevi değildir” dediğini
ileri sürdü.
Kendisinin dudak okuma yöntemi
kullanõlarak MHP Genel Başkanõ
Devlet Bahçeli’ye küfür ettiği yö-
nündeki iddialara tepki gösteren Er-
doğan, “Kendi kimlik ve kişilikleri-
ni bizde görmek istiyorlar. Biz as-
la onların kimlik ve kişiliğinde ol-
madık olmayacağız da. Bizim kita-
bımızda olmayan şeyleri bize isnat
edemezler” dedi. Bahçeli’nin Alevi-
lerle ilgili önerilerini hükümetin ger-
çekleştirdiğini kaydeden Erdoğan,
hükümetin bu konudaki çalõşmalarõ-
nõ anlattõ. Tunceli Üniversitesi’nde Al-
evilik Araştõrma Merkezi’nin kurul-
duğunu belirten Erdoğan, “Ama tabii
Tunceli’de ne olup ne bittiğini bil-
mez ki, hayatında Tunceli’den geç-
memiş, haritada yerini sorsanız
onu da bilmez” dedi.
AKP grup toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada Baykal’õ hizipçi, Bahçeli’yi de kafatasçõ olmakla
suçlayan Erdoğan, en sert eleştirileri hükümeti eleştiren köşe yazarlarõna yöneltti. Köşe
yazarlarõnõ sipariş üzerine yazõ yazmakla suçlayan Erdoğan, “Bunlarõn yaptõklarõ açõk bir
tahrikten başka bir şey değildir. Bu tezleri ileri sürenler millet, barõş, devlet düşmanlarõdõr.
Bunlar, çok partili hayata geçerken, serbest piyasa ekonomisine geçerken, Boğaziçi Köprüsü
yapõlõrken, AB’ye katõlõmdan, Kõbrõs sorununun çözülmesinden de rahatsõz oldular” dedi.
AB’NİN TÜRKİYE RAPORU
Telekulak
skandalını
görmediler
ÇİMEN TURUNÇ
BATURALP
BRÜKSEL - Avrupa
Parlamentosu Dõşilişki-
ler Komitesi üyesi Tür-
kiye raportörü Ria Oo-
men Ruijten tarafõndan
hazõrlanan Türkiye ra-
porunda telekulak skan-
dalõna yer verilmemesi
dikkat çekti.
Avrupa Parlamento-
su Dõş İlişkiler Komite-
si’nde bugün tartõşõla-
cak olan taslak raporda
Türkiye’nin demokra-
tikleşme süreci ve insan
haklarõ ile ilgili “Mor
Gabriel Süryani Or-
todoks Kilisesi”ne kar-
şõ açõlan davadan, iş
dünyasõ ile basõn ara-
sõndaki “sağlıksız” iliş-
kiye kadar birçok konu-
da yorum ve öneriler
yer aldõ. Ama Türki-
ye’deki “telefon dinle-
meleri”, söz konusu ra-
pordaki “insan hakla-
rı”, “demokrasi” veya
“hukuk” başlõklarõnõn
hiçbirinin altõnda yer bu-
lamadõ. Cumhuriyet’in
konuyla ilgili sorusunu
Ria Oomen Ruijten
“Her şeyi rapora al-
madık” diye yanõtladõ.
Ruijten dinlemelerin Er-
genekon kapsamõnda
gerçekleştiği yorumunu
getirdi ve kendi ülkesi
Hollanda’da da bu tür
uygulamalar olduğunu
ileri sürdü.
Doğan Medya’ya uy-
gulanan ceza ile ilgili
konuşan Ruijten medya
ile iş dünyasõ arasõndaki
bağlantõnõn sağlõksõz bir
durum ortaya çõkardõğõ-
nõ, bunun Sabah Grubu
için de geçerli olduğunu
söyledi. Ruijten, med-
yanõn gücünü kamuo-
yunu etkilemek için kul-
landõğõnõ ifade etti.
Ruijten’e İsviçre ile
yaşanan minare krizi ile
ilgili AP’nin bir Hõristi-
yan Demokrat üyesi ola-
rak ne düşündüğü sorul-
duğunda “Bu bir refe-
randum ama sonucun-
dan dolayı hayal kırık-
lığı yaşadım” diye ko-
nuştu. Ruijten “Ben ol-
sam Hollanda’da İslam
ve yabancı karşıtı tutu-
muyla tanınan Özgür-
lük Partisi lideri Geert
Wilders’i Türkiye’ye
davet ederdim. Wil-
ders’in görüşlerini Hol-
landa’da kimse tartış-
mıyor, Türkiye’ye gel-
seydi tartışılırdı” dedi.
Avrupa Parlamentosu
Türkiye raportörü Ria
Oomen Ruijten, AP’de
geçtiğimiz hafta kabul
edilen genişleme karar
tasarõsõna Türkiye’nin
tam üyelik hedefini vur-
gulamak amacõyla, ye-
şiller tarafõndan önerilen
“üyelik perspektifiyle”
sözlerinin girmesine “ha-
yır” diyen 338 AP üye-
sinden biri. Bugün AP
Dõş İlişkiler Komite-
si’nde yapõlacak “Tür-
kiye Raporu” tartõş-
masõna devlet bakanõ ve
başmüzakereci Egemen
Bağış da katõlacak.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Sincan 1. Ağõr Ceza Mahke-
mesi Başkanõ hâkim Osman Kaç-
maz, hakkõndaki disiplin soruştur-
masõ kapsamõnda Hâkimler ve Sav-
cõlar Yüksek Kurulu’na (HSYK) sa-
vunmasõnõ sundu.
Hâkim Osman Kaçmaz,
HSYK’den ayrõlõrken gazetecilere
yaptõğõ açõklamada, savunmasõnõ
verdiğini, böylece sürecin başladõ-
ğõnõ belirterek “İlk defa kendimi sa-
vunma imkânı buldum, çok mut-
luyum” dedi. “Hiçbir zaman hu-
kuktan ayrılmadım. Hukukun
üstünlüğüne her zaman inanan
bir insanım” diyen Kaçmaz’õn,
HSYK’ye 25 sayfa tutan savunma-
sõnõn yanõnda 75 sayfalõk da delil
sunduğu belirtildi.
Adalet Bakanlõğõ Teftiş Kuru-
lu’nca hazõrlanan ve Ceza İşleri
Genel Müdürlüğü’nce HSYK’ye
sunulan raporda, Kaçmaz hakkõnda,
1 kez “meslekten ihraç” ve 2 kez
de “yer değiştirme” cezasõ isten-
mişti. HSYK, Kaçmaz’dan savunma
istemişti. HSYK, savunmanõn ar-
dõndan disiplin soruşturmasõnõ karara
bağlayacak. Kaçmaz’õn HSYK’nin
vereceği karara itiraz hakkõ bulu-
nuyor. İtirazõ, HSYK’nin yedek
üyelerinin de katõlõmõyla İtirazlarõ İn-
celeme Kurulu görüşecek. Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ da Osman
Kaçmaz hakkõnda, “görevi kötüye
kullanma” ve “soruşturmanın
gizliliğini ihlal” suçlarõndan iddia-
name hazõrlayarak Ankara 7. Ağõr
Ceza Mahkemesi’ne sunmuştu.
Eminağaoğlu’ndan da
savunması istendi
Bu arada HSYK’nin, Adalet
Bakanlõğõ Teftiş Kurulu’nca ha-
zõrlanan raporda hakkõnda 1 kez
“meslekten ihraç” ve 2 kez de
“yer değiştirme” cezasõ talep edi-
len eski YARSAV Başkanõ Ömer
Faruk Eminağaoğlu’nun da sa-
vunmasõnõ istediği öğrenildi.
İlk incelemede engellenen bilirkişi heyeti bu kez polis eşliğinde mahkeme kararõnõ uyguladõ
TİB’de ikinci incelemeANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Sincan 1. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’nin aldõğõ karar doğrultusun-
da dün Telekomünikasyon İletişim
Başkanlõğõ’nda (TİB), ikinci kez in-
celeme yapõldõ.
İlk incelemeyi de gerçekleştiren
Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi
Hâkimi Hayri Keskin,
beraberindeki 3 bilirkişi
ile birlikte, TİB’in bina-
sõna gitti. Keskin, telefon
dinlemelerle ilgili olarak
Sincan 1. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nce alõnan
karar doğrultusunda ger-
çekleştirdiği ilk inceleme
sõrasõnda, kendisine “fii-
li engellemede bulunulduğu” ge-
rekçesiyle TİB’de Hukuk Daire
Başkanõ olarak görev yapan Mus-
tafa Akar hakkõnda suç duyuru-
sunda bulunmuştu. Bu arada Ada-
let Bakanlõğõ Teftiş Kurulu da Hâ-
kim Hayri Keskin hakkõnda ince-
leme başlatmõştõ. Sincan 1. Ağõr Ce-
za Mahkemesi ise TİB’deki ilk in-
celeme sõrasõndaki eksikliklerin gi-
derilmesi amacõyla ikinci kez ince-
leme yapõlmasõ talimatõ vermişti.
Ankara 1. Sulh Ceza Mahkeme-
si Hâkimi Hayri Keskin’in berabe-
rindeki 3 kişilik bilirkişi heyetiyle
yaptõğõ inceleme yaklaşõk 3 saat sür-
dü. Polis eşliğinde gerçekleştirilen
inceleme sonrasõnda, TİB binasõ
çõkõşõnda gazetecilerin “Bir engel-
leme ile karşılaştınız mı” sorula-
rõ üzerine Keskin, “Hiçbir açıkla-
ma yapmıyoruz arkadaşlar. İşle-
mimiz bitmiştir” dedi.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu Telekomünikasyon İleti-
şim Başkanõ Fethi Şimşek, ince-
lemenin ardõndan yaptõğõ açõkla-
mada, “Burada yapılan işlem,
Ankara 1. Sulh Ceza hâkimimiz,
Sincan Ağır Ceza Mahkeme-
si’nin verdiği karar çerçevesin-
de Başkanlığımıza geldiler, gayet
olgun bir hava içeri-
sinde ve tamamen hu-
kuki çerçevede bu iş-
lemlerini yaptılar ve
teşekkür ederek ay-
rıldılar” dedi.
Bir gazetecinin, “Bil-
gisayarlar kopyalandı
mı” sorusuna Şimşek,
“Hâkim kararında,
Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nin
kararında da yazılı olduğu gibi sa-
dece müştekinin iddiaları, müş-
tekinin telefonları ile ilgili hu-
suslar incelendi. Gerekli dokü-
manlarını aldılar, keşif tutanağı
tutarak başkanlığımızdan ayrıl-
dılar” yanõtõnõ verdi.
TİB Başkanı Fethi Şimşek, hâkim Keskin ve bilirkişi
heyetinin binadan ayrılmasının ardından yaptığı açık-
lamada, ‘‘Gayet olgun bir hava içerisinde ve tamamen
hukuki çerçevede bu işlemlerini yaptılar’’ dedi. (AA)
Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi Hayri
Keskin’in beraberindeki 3 kişilik bilirkişi
heyetiyle TİB’de yaptõğõ inceleme yaklaşõk 3 saat
sürdü. Keskin, polis eşliğinde gerçekleştirilen
inceleme sonrasõnda açõklama yapmadõ.
Tarihi eser operasyonu
MUĞLA (AA) - Muğla Emniyet Müdürlüğü
Kaçakçõlõk ve Organize Suçlarla Şube
Müdürlüğü ekiplerince Muğla Şehirlerarasõ
Otobüs Terminali’nde düzenlenen
operasyonda, çeşitli dönemlere ait 75 parça
tarihi eseri satmak amacõyla Aydõn’a
götürmeye çalõştõğõ iddia edilen İ.Ö. (31)
yakalandõ. Operasyonda ele geçirilen tarihi
eserler arasõnda sikkeler, ok uçlarõ ve saç
tokalarõ bulunduğu öğrenildi.
Türkiye’deki “telefon dinlemeleri”,
Türkiye raportörü Ria Oomen
Ruijten’in raporunda “insan haklarõ”,
“demokrasi” veya “hukuk” başlõklarõnõn
hiçbirinin altõnda yer bulamadõ.
Kaçmaz savunma verdi
Hakkındaki disiplin soruşturması kapsamında HSYK’ye giden hâkim Osman
Kaçmaz, ilk kez kendisini savunma fırsatını bulduğu için mutlu olduğunu söyledi
Tunceli Eğitim ve Sağlık
Vakfı Başkanı Kâzım Arık
ve beraberindeki heyet ile
görüşen Başbakan Tayyip
Erdoğan, ilin adının “Der-
sim” olarak değiştirilmesi-
nin uzun vadede düşünülebi-
leceğini söyledi. Erdoğan,
kente yurt ve arıtma tesisi
yapılmasına da olumlu yanıt
verdi. Görüşmede Tunceli
heyeti, Seyit Rıza, Şeyh Sait,
Saidi Nursi gibi isimlerin
mezarlarının bulunmasını
istedi. Başbakan Erdoğan
ise siyasal, ekolojik ve inanç
dengelerini gözeterek talep-
leri yerine getireceklerini
ifade etti. Bu arada Erdo-
ğan, Tunceli’ye gideceğini
de kaydetti. (Fotoğraf: AA)
‘Dersim ismi
uzun vadede’