26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Fritz Lang’a Ne Oldu? Fritz Lang (1890-1976), sessiz sinema döneminin önde gelen film yönetmenlerinden biriydi. Dr. Mabuse (1922), Nibelungen (1924) ve bilim kurgu türünün ilk parlak örneklerinden sayılan Metropolis (1927) ile Alman dışavurumcu sinema akımının öncülerinden olmuştu. Naziler 1933’te Almanya’da iktidara gelince, propaganda bakanı Goebbels, ona devlet sinema kurumunun başına geçmesini önerdi. Faşizm karşıtı bir aydın olan Lang, bu öneriyi geri çevirdi, ardından da Nazilerle işbirliğini savunan eşini ve ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Önce Fransa’ya, oradan da ABD’ye göç etti. Ancak Hollywood’un ticari çalışma koşullarına uyum sağlayamadı. Burada filmler yapmayı sürdürse de eski parlaklığından eser kalmadı. Fritz Lang, yıllar sonra, 1963’te Fransız Yeni Dalga sinema akımının öncü yönetmenlerinden Jean-Luc Godard’ın Nefret (Le Mephris) adlı filminde, kendi yaşamını oynadığı bir rolle karşımıza çıktı. Bu filmde Odysseus destanını filme çekmeye çalışan bir yönetmen rolündedir. Amerikalı film yapımcısı, filmin kendi istekleri doğrultusunda çekilmesi için yönetmen ve senaryo yazarına baskı yapmaktadır. İplerin kopma noktasına geldiği bir anda, yapımcı, isteklerini kabul etmeleri durumunda ertesi sabah bürosuna gelmelerini söyleyip gider. Senaryo yazarı, Fritz Lang’a ne yapacağını sorduğunda yönetmen, Bertolt Brecht’in “Hollywood” adlı ünlü şiiriyle karşılık verir: Her sabah, ekmeğimi kazanmaya Giderim pazara, yalanların satıldığı yere. 1930’larda faşist Nazi yönetiminin parlak önerilerini kabul etmeyerek ülkesini terk eden büyük yönetmen, dünya kapitalizminin merkezinde, eski parlak yaratıcılık günlerinden çok uzak, sıradan bir zanaatkâr olarak yaşamını sürdürmüştür. Bu trajik yaşamöyküsü, bütün aydın ve sanatçılar için temel bir ikilemi barındırıyor: Bir sanatçının aydın özellikleri, yaşadığı topluma, çağına ve hepsinden de öte kişisel onuruna duyduğu saygı nerede başlayıp, nerede bitmektedir? Sanatçı, aydın onuru, elbet baskı düzenlerine karşı çıkmayı, onlara karşı savaşım vermeyi gerektirir. Ama ya sonrası? Sanatçı onuru, sanatın alınıp satılan, tüketilen bir metaya dönüştürülmesine, ticari bir ürün sayılmasına karşı durmayacak mı? Bu sorun günümüzde de önemini bütün canlılığıyla sürdürüyor. Sanat ürünlerinin “market” ürünü durumuna gelmesi; şiirin, tiyatronun yok edilmesi, resim sanatının yalnızca açık artırmalarda ulaşılan sayılar nedeniyle kendine hayat alanı bulabilmesi, devlet ya da holding desteği olmadan müzik yapılamaması, aydın ve sanatçılar için, aynı zamanda yok oluşa giden yolların göstergeleri değil mi? Sanatçıların arada bir durup, içinde yaşadıkları dünyayı enine boyuna düşünmeleri, söz alıp bir şeyler söylemeleri gerekmez mi? turgay@fisekci.com kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B MEHLİKA AKGÜN Ç ağdaş sanat dünyasõnõn ve sanatseverlerin me- rakla beklediği “Con- temporary Istanbul” (CI) yerli, yabancõ 307 sanatçõ ve 73 galeri- nin katõlõmõyla yarõn başlõyor. Ak- bank Private Banking ana spon- sorluğunda İstanbul Lütfi Kõrdar Kongre ve Sergi Sarayõ Rumeli Salonlarõ’nda 6 Aralõk’a kadar sü- recek etkinlikte resim, heykel, fo- toğraf, enstalasyon, video art gibi farklõ disiplinlerden yapõtlar sergi- lenecek. Bu yõldan itibaren bölge odaklõ bir strateji izleyen fuarõn “Ye- ni Ufuklar / New Horizons” adlõ bö- lümünde Suriye çağdaş sanatõndan ör- nekler, ayrõca Rusya, Berlin ve Or- tadoğu’dan da sanatçõlar ağõrlana- cak. Aralarõnda Burhan Doğançay, Sarkis, Ömer Uluç, Balkan Naci İs- limyeli, Mehmet Güleryüz, Devrim Er- bil, Haluk Akakçe, Hüseyin Çağlayan ve Leyla Gediz gibi Türkiye’nin önde gelen sanatçõlarõnõn yanõ sõra Anna Krivolap, Şi- rin Neshat, Meike Zopf, Serhiy Savc- henko, Micheal Craig-Martin, Gosbert Adler, Shiva Ahmadi ve Günther Förg gibi uluslararasõ arenada adõnõ duyurmuş sa- natçõlarõn eserleri de yer alacak. Tüm bu ge- niş etkinlik ağõyla Contemporary Istan- bul’un farklõ bir boyuta evrildiğini ve öne- minin giderek arttõğõnõ belirten CI Yönetim Kurulu Başkanõ Ali Güreli, bu yõldan iti- baren farklõ bir konsept arayõşõna girdik- lerini söylüyor. Yerli yabancõ çağdaş sa- natçõlara sahip çõkarak, onlarõn dünyaya açõ- lõş noktasõ olmayõ amaçladõklarõnõ ifade edi- yor: “Farklı sanatların izlenebilmesi için daha çok bölge odaklı bir strateji iz- ledik. ‘Yeni Ufuklar’ bölümümüzün ko- nuk ülke, Suriye’ye odaklanması da bu yüzden. Ayrıca Alman galerileri ve ko- leksiyonerlerinin katılımıyla da özel et- kinlikler düzenliyoruz. ‘Art From Berlin’e ayrılan alanda, Alman Çağdaş Sana- tı’nın ilgi çekici örnekleri sergilenecek. Ayrıca fuar alanındaki Art Forum’da CI Konferanslar Dizisi gerçekleşecek.” Geçtiğimiz yõl 48 bin kişinin ziyaret et- tiği fuara bu yõl, 60 bin kişinin üzerinde bir katõlõm beklediklerini söylüyor Güreli. Ayrõca geçen yõlki yüzde 56’lõk satõş ora- nõnõn, bu yõl çağdaş sanat ortamõndaki ge- lişmelerle birlikte yüzde 70’e yaklaşacağõnõ tahmin ediyor. Burhan Doğançay’õn “Mavi Senfoni” yapõtõnõn 2 milyon 2 yüz bin TL’ye satõl- masõnõn çok önemli bir gelişme olduğunu da vurgulayarak bir hatõrlatma yapõyor Gü- reli: “Geçtiğimiz yıl CI’da Doğançay’ın ‘Stonewall’ adlı eserini sembolik olarak 1 milyon dolardan satışa sunmuştuk. El- bette piyasa bu fiyata hazır değildi. Şu an sanatta değer artışı değil, değer bul- ma dönemini yaşıyoruz. Yani Doğan- çay’ın değeri artmadı, olması gereken değere yaklaştı.” Güreli, Türk çağdaş sanatõnõn geliş- mesi için devlet desteğine de vurgu ya- parak yüzde 18 oranõndaki vergilerin sa- nat eseri satõn almayõ olumsuz yönde et- kilediğini söylüyor. “Fransa, Almanya gibi ülkelerde KDV yüzde 6-7 civa- rında. Bizde de en az yüzde 8’e inmesi lazım” diyor. Bir proje de İstanbul’daki sanat piyasa- sõnõn merkeziyetçilikten kurtulup tüm Anadolu’ya yayõlmasõ için Sotheby’s ile or- tak geliştirilen eğitim seminerleri. Bu kap- samda Anadolu’da sanatõn yaygõnlaşmasõ için koleksiyonerlik üzerine düzenlenecek seminerler şubat ayõndan itibaren Konya’da başlayacak ve 6 ili dolaşacak. Contemporary Istanbul (CI) Sanat Fuarõ, 307 sanatçõ ve 73 galerinin katõlõmõyla yarõn başlõyor Bu yõl itibarõyla bölge odaklõ bir program hazõrlayan fuarõn konuk ülkesi Suriye. Ayrõca Rusya, Almanya ve Ortadoğu’dan da sanatçõlarõn çalõşmalarõna yer verecek fuarõ geçen yõl 48 bin kişi ziyaret etmişti. Selçuk Demirel, 7 yõllõk bir aradan sonra desenlerini İstanbul Galeri Nev’de sergiliyor ‘Yüzde Yüz’ hayati şeyler YAZAR İÇİN ANKARA’DA TÖREN 32 ÜLKEDEN 112 YÖNETMEN Cahide Birgül yaşamõnõ yitirdi İstanbul Haber Servisi - Yazar Cahide Birgül yaşamõnõ yitirdi. Bir- gül, uzun süredir kan- ser tedavisi görüyordu. Everest Yayõnlarõ’ndan yapõlan açõklamaya gö- re, dün yaşamõnõ yiti- ren Birgül’ün cenazesi bugün Ankara Karşõya- ka Camisi’nde öğleyin kõlõnacak cenaze nama- zõnõn ardõndan Karşõya- ka Mezarlõğõ’nda top- rağa verilecek. Cahide Birgül, 1956’da Anka- ra’da doğdu. Ankara Devlet Mühendislik Mimarlõk Akademisi Mimarlõk Bölümü’nü bitiren Birgül, 15 yõl süreyle Ankara’da bir devlet kuruluşunda ça- lõştõ. 20’ye yakõn radyo oyunu Ankara Radyo- sunda yayõmlanan Bir- gül, TRT İstanbul Televizyonu için me- tinler yazdõ. Birgül’ün “Emin Bey Pansiyonu” adlõ tiyat- ro oyunu, “1999 Dev- let Tiyatroları Tiyat- ro Oyunu Yarışma- sı”nda üçüncülük ödü- lü kazandõ. Cahide Bir- gül’ün “Ah Tutku Be- ni Öldürür Müsün”, “Gölgeler Çekildiğin- de”, “Geceye Uyanan- lar”, “Aklın Yolu Bir- dir: Talat Halman Kitabı” ve “Eflatun Koza” adlõ kitaplarõ bulunuyor. Birgül, bir çocuk annesiydi. Kültür Servisi - Selçuk Demirel, yedi yõllõk uzun bir aradan sonra, ‘Yüzde Yüz’ adõ altõnda topladõğõ desenlerini 4 Aralõk Cuma gününden başlayarak İstanbul Galeri Nev’in Mõsõr Apartmanõ’ndaki mekânõnda sergiliyor. 2 Ocak 2010’a kadar açõk kalacak olan sergide, Demirel’in 50’den fazla deseni birbirinden farklõ temalarõ bir araya getirerek bir bütün oluşturuyor. Sanatçõnõn nerdeyse bütün sanat yaşamõ boyunca sorguladõğõ ve kendisinin ‘hayati şeyler’ diye adlandõrdõğõ konular ve sorularõn çevresinde oluşturduğu sergide, izleyiciye, ‘Biz kimiz? Neyin parçalarıyız? Beden nerede sona erer? Çipler neden beyinsizdir? Dolaşımla dans arasındaki ayırım nedir’ gibi sorular yöneltiliyor. Ignacio Ramonet’nin deyişiyle, ‘Temelde Selçuk’un yapıtı, hayatın trajik duygusu üstüne derin bir düşünme ve siyasal düşünceye bir çağrı’. ‘Kendini her gün çizmek zorunda hissetmeyen, ama çizmediği, çizgi düşünmediği zamanlar da kendini iyi hissetmeyen’ Selçuk Demirel, “Masanın üstünde bir yumurta düşünün; yuvarlanmış, düşmek üzere masanın kenarına geliyor. Düştüğü zaman ne olacağını biliyorsunuz. Ben bu yumurtayı düşürmeyip, tam masanın kenarındayken dondurup, düşmenin başlangıcından tam bir önceki anın resmini yapıp size gösteriyorum” diyor. 1978’den beri yaşadõğõ Paris’te birçok sanatçõ ve yazarla tanõşarak Abidin Dino, Yüksel Arslan, Roland Topor ve John Berger ile yakõn dostluklar kuran; Saul Steinberg, André François, George Grosz, Alfred Kubin gibi sanatçõlarõ keşfederek onlarõn çizgileri aracõlõğõyla kendi çizdiklerinin sanatsal değerini fark eden ve duygu ve düşüncelerini çizgilerle dile getirmenin en doğal ve şiirsel yol olduğunun ayõrdõna varan Selçuk Demirel, Le Monde, Le Monde Diplomatique, Le Nouvel Observateur başta olmak üzere pekçok dergi ve gazetede desenlerini sürekli olarak yayõmlõyor. Galeri Işık’ta ‘Etkiler-Tepkiler’ Kültür Servisi - Hülya Düzenli’nin “Etkiler-Tepkiler II” başlõklõ resim sergisi 9 Aralõk-15 Aralõk günleri Işõk Üniversitesi’nin Maslak’taki Güzel Sanatlar Fakültesi Galerisi’nde açõlõyor. Sergi, Düzenli’nin hayata ve olgulara duyarlõlõğõnõ yansõtan resimlerden oluşuyor. Tablolar; kredi kartõ, banka kartõ, evimizin girişi gibi şifrelere boğulmuşluğumuzu, kimliğimizin bir soruşturma ve baskõ malzemesi halini alõşõ, para ile kaplanan sõnõrlanõşõmõz, tanõmlanõşõmõz, alkõşlanõşõmõz, açlõğõmõz, hayallerimiz, uzayõn mükemmel boşluğu, gizemle nesnellik arasõnda kalõşõmõz gibi pek çok şeyi hatõrlatõyor. K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K Kültür Servisi - Bu yõl bu yõl Almanya’dan Güney Kore’ye, Singapur’dan Polonya’ya 32 ülkeden 112 yönetmenin toplam 92 filmini sinemasever- lerle buluşturacak 15. Gezici Festival’in bilet- leri satõşa çõktõ. 4-10 Aralõk tarihlerinde Batõ Sinemasõ’nda düzenlene- cek festivale katõlmak için biletlerinizi www.bi- letix.com adresinden ya da Ankara’daki Biletix gişelerinden edinebilirsi- niz. Batõ Sinemasõ gişe- sinden satõşlar ise 3 Ara- lõk’ta başlõyor. Kültür Servisi - Türkiye’deki ilk belgesel film festivali olma özelliğini taşõyan ‘İstanbul Uluslararasõ 1001 Belgesel Film Festivali’ bu yõl 4-11 Aralõk tarihleri arasõnda on ikinci kez düzenlenecek. Belgesel Sinemacõlar Birliği tarafõndan, Türkiye’de belgesel sinema kültürünün yerleşmesi amacõyla düzenlenen festivalde, farklõ ülkelerden toplam 121 belgesel izleyiciyle buluşacak. Film gösterimlerinin Fransõz Kültür Merkezi’nden, Tütün Deposu’na, Pera Müzesi’nden Muammer Karaca Tiyatrosu’na kadar pek çok farklõ mekâna yayõldõğõ festival, paralel etkinlikler bakõmõndan da oldukça zengin. Belgesel sinemanõn sözlü tarih, kültürel miras ve yapõm süreci gibi farklõ katmanlarõ üzerine gerçekleştirilecek söyleşilere tarihi Sümerbank binasõ ev sahipliği yapacak. Ayrõca, festival kapsamõnda ünlü belgesel yönetmeni Roviros Manthoulis de bir ustalõk dersi verecek. Festivalde, Ahmet Uluçay, Ünsal Oskay, Bülent Arõnlõ ve Hrant Dink düzenlenecek özel film gösterimleriyle anõlacak. 1001 belgeselle festival keyfi AylinDinçel Ukrayna yapımı ‘Yaşam’, İkinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu trajediyi konu alıyor. Çağdaşsanatfuarataşõnõyor Gezici Festival’in biletleri satõşta
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear