28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 1 ARALIK 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT İdeolojinin Daniskası YÖK’ün üniversitelere giriş sınavında farklı katsayı uygulanmasına yönelik kararının yürütmesinin Danıştay 8. Dairesi tarafından oybirliğiyle durdurulmasının Başbakan’ı kızdırmasını anlamak mümkün. Ama bu kararın ideolojik nedenlerle alındığı yolunda Başbakan’dan gelen tepkiye katılmak asla! Kaynağını anayasadan alan Yükseköğrenim Kurumu’nu, kendi ideolojisinin sınırları içinde çalışabilecek bir konuma getirmekten geri kalmayan AKP iktidarının, Cumhurbaşkanı Gül’e atamasını yaptırttığı YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, 2008 Mart’ında verdiği ilk demecinde, “Üniversitelerin sadece bilimle uğraşmasını sağlayabilirsek, zannediyorum türban ve katsayı gibi sorunlar çözülür” diye en önemli vizyonunun altını kalın çizgilerle belirtmemiş miydi? Özcan’ın bu açıklamasını zamansız bularak, onu “Aman Hocam ipimizi çekerler” sözleri ile uyaran da bizzat Başbakan Erdoğan değil miydi? Yükseköğrenim Kurulu’nun başına Malezya’daki birikimlerinden yararlanmak için getirilmiş olan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversitelerin tek uğraş alanı olarak gösterdiği “bilim”i aslında uzay kadar derinliğe sahip ve onun kadar sınırsız bir kavram olarak gördüğünü söylemek, iki yıllık yaptırımlarına bakılırsa gerçekten olanak dışıdır. Zira YÖK Başkanı iki yıldır izlediği politika ile tek boyutlu bir bilim anlayışına sahip olduğunu göstermiştir. En üst yönetim kulesinde oturduğu bilimsel kurumlara yaptığı tek yanlı atamalar adeta göz çıkartacak kadar acımasız bir şekilde sürmekte ve sadece ideolojik nedenlere dayandıkları da görülmektedir. Çankaya+Gül ideolojik işbirliği Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin önceki rektörü Fevzi Sürmeli’ye senatosunun verdiği 334 oyluk desteği görmezden gelen, dahası eski rektörü 39 oy farkla izleyen ve önceki gün adaşım Orhan Bursalı’nın Cumhuriyet’teki köşesinde de belirttiği bilimsel çalışmaları ile ün yapmış olan Prof. Dr. Hasan Mandal’ı da bir kalemde silip atabilen Özcan+Gül işbirliği.. Tanrı aşkına söyleyin ideolojik nedenlerle yapmadılar mı bu değişimi? İllüzyon yöntemi ile değerlendirme Aynı YÖK Başkanı’nın Ege Üniversitesi Dişçilik Fakültesi Dekanlığı için yaptığı atama, bundan yıllar sonra bile kuşaktan kuşağa aktarılacak kadar çarpıcı bir partizanlık örneği olarak Yusuf Ziya Özcan’ın YÖK başkanları arasındaki fotoğrafının altına kapkara harflerle yazılacaktır. Sanırım yine yıllar sonra, görsel medyada düzenlenecek bilgi yarışmalarına katılanlara, “85 seçmeni bulunan bir fakülte kurulunda sadece 9 oy alabilen bir diş hekimini dekanlığa getirerek, Zati Sungur’un illüzyon sanatına taş çıkartan YÖK Başkanı kimdi” sorusuna Yusuf Ziya Özcan yanıtını verenler büyük ödülü kazanacaklardır. Anayasal kurumlara, o arada özellikle yüksek yargıya yöneltilen ideolojik davranma ve karar alma saplantısının Polonezköy’de geçirdiği bayram tatili sırasında azalıp azalmadığını Başbakan’ın bugün AKP Meclis Grubu toplantısındaki haftalık konuşmasından öğrenebileceğiz. Aynı politik görüşlere sahip olmasak da ülkemizin seçilmiş iktidarının başkanının başbakanlığında kurulmuş bir Cumhuriyet hükümetinin, o ülkenin anayasal kurumlarına ve o kurumların üyelerine karşı sürekli savaş açmış olmasını içimize sindirmek için zorlanıyoruz. Birileri Başbakan’a, bu yolun çıkmaz olduğunu nasıl anlatacaktır? Sayın Erdoğan ve onun gibi düşünenler ya da her sözü için “hınk deyicilik” yapanlar, Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin, bu iktidarın yanlış yol izlediğini belirten demeçlerini sadece o günkü Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na bağlıyorlardı. Eminağaoğlu, iki hafta önce yapılan YARSAV kongresinde sürpriz bir şekilde yönetime giremedi. Bu sonuç, yalnız Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin ne kadar demokrat bir yapıya sahip olduğunu, siyasal partilerimize de adeta ders vererek göstermekle kalmadı, nöbeti devralan yeni yönetim kurulu da, bu değişiklikten pay almak için bekleyenlerin umutlarını kıracak kadar, laik ve hukukun üstünlüğüne bağlı birer yurttaş olduklarını da kanıtladı. Adını koy Başbakan! Neyin ideolojisi? YARSAV’ın yeni yöneticileri dünkü Cumhuriyet’te de okuduğumuz gibi Danıştay’ın kararını eleştiren Erdoğan’ı “bağımlı yargı yaratamamanın öfkesi” içinde olmakla suçlayan, “Kararı ideolojik bulanların bunun adını da koymaları gerekmektedir. Neyin ideolojisi? Özerk olması gereken YÖK’ün kararının anlamı ne” sorusunu yönelten açıklamalarıyla, AKP iktidarının yeni hücum hedefi oldular. Başlarında bir Cumhuriyet kadını yargıç olduğunu da unutmayarak... O anlamlı vitrine bakarak, YARSAV bildirisindeki sorunun Başbakan’ı tedirgin ettiği anlaşılan yanıtını ben vereyim: Atatürk’ün kurduğu laik ve hukukun üstünlüğüne bağlı Cumhuriyetin ideolojisidir birilerinin uykularına kâbus gibi çöken... Tabip Odası sağlık ödülleri İstanbul Haber Ser- visi - İstanbul Tabip Odasõ tarafõndan gele- neksel olarak 14 Mart Tõp Haftasõ etkinlikleri çerçevesinde verilen, “Basõnda Sağlõk Ödülle- ri” başvurularõ başladõ. Odadan yapõlan açõkla- maya göre, her yõl oldu- ğu gibi anõ plaketi ve ödül belgesinden oluşan ödüller, 14 Mart Tõp Bayramõ Töreni’nde sa- hiplerine verilecek. Başvurularda, toplum sağlõğõnõn ve sağlõk ça- lõşanlarõnõn sorunlarõnõ dile getiren, gerçeğe da- yalõ araştõrmacõ çalõş- malar değerlendirmeye alõnacak ve son başvu- ru tarihi 15 Şubat 2010’da mesai saati bi- timine kadar olacak. Fazla tuz sağlığa zararlı İstanbul Haber Ser- visi - Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalõk- larõ Uzmanõ Doç. Dr. Ender Arõkan, tuzun fazla kullanõldõğõnda in- sülin direncinin geliş- mesine yol açtõğõnõ söy- ledi. International Hos- pital ve Acõbadem Ba- kõrköy Hastanesi uz- manlarõndan Doç. Dr. Ender Arõkan, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, bes- lenmede sofra tuzunu az kullanmak gerektiğini, ayrõca sodyumun yoğun olduğu içeceklerden de uzak durmakta yarar ol- duğunu belirtti. Uzmanlar yurttaşlarõ uyarõyor: Ameliyata girmeden önce anestezi uzmanõnõzõ mutlaka tanõyõn Hastalarõn ‘anestezist’ korkusuSİBEL BAHÇETEPE “Bademcik ameliyatına girdi, aneste- ziden çıkamadı”, “Bacağı kırıldı, ame- liyata girdi, beyin ölümü gerçekleşti”, “Göz ameliyatına girdi, anesteziden uyanamadı” gibi medyada yer alan birçok haber nedeniyle hastalar ameliyat öncesi “anestezist” korkusu yaşõyor. Türk Anes- teziyoloji ve Reanimasyon Derneği (TARD) yöneticileri, aneztezinin risksiz bir işlem olmadõğõnõ, ancak doğru kişi tara- fõndan yapõlmasõ durumunda riskin en az seviyeye indiğini belirterek “Hastalar ameliyata girmeden nasıl cerrahlarını ta- nıyorsa, mutlaka aneztesi uzmanlarını da tanımalıdırlar. Aneztezi işlemi, anes- tezi uzmanı hekimler gözetiminde ya- pılmalıdır” açõklamasõnõ yaptõ. TARD Başkanõ Prof. Dr. Ülkü Aypar, anestezi uzmanlarõnõn birer hekim olduk- larõnõ, anestezistlerin cerrahi operasyon ge- çirecek hastayõ uyutmak ve uyandõrmak- la görevli olduklarõnõ söyledi. Anestezist- lerin, yoğun bakõm servislerindeki durumu kritik bazõ hastalarõn bakõmlarõ ile kanser ağrõsõ çeken hastalarõn uyutulmasõ, solu- numu durmuş hastalarõn yeniden canlan- dõrõlmasõ işlemlerini de üstlendiklerini belirten Aypar, “Anestezi ‘ölümle ya- şam arasõndaki ince bir çizgi’dir. Anestezi uzmanının bulunmadığı bazı hastane- lerde, cerrahın gözetiminde, bu konuda eğitimli hemşireler ya da sağlık teknis- yenleri bu hizmeti veriyor, ancak esas olan anestezi uzmanlarının kontrolün- de bu işlemin yapılmasıdır” dedi. ‘Hak ettikleri değeri görmüyorlar’ Anestezi hekimlerinin 6 yõllõk tõp eğiti- minin ardõndan 4-5 yõl süren uzmanlõk eği- timi aldõklarõnõ anõmsatan Aypar, 2-3 ay- lõk eğitimler alan cerrahlarõn anestezi uz- manõ hekimin işlevini görmesinin mümkün olamayacağõna dikkati çekti. Anestezi uz- manlarõnõn öneminin toplumda çok fazla bilinmediğini vurgulayan Aypar, şöyle devam etti: “Türkiye’de anestezi uzmanı hekim sayısı 2 bin 971, anestezi teknikeri sayısı da 1600. Bazı yerlerde ne yazık ki anestezi uzmanı yok ve böyle yerlerde yapılacak ameliyatlar cerrahların gö- zeteminde yapılıyor. Bazı özel hasta- nelerde de daha ucuz diye anestezi tek- nikerleri tercih ediliyor, bunlar son derece tehlikelidir. Anestezi uzmanla- rının gözetiminde teknikerler çalışa- bilmelidir. Hastalar ameliyat olmadan önce cerrahlarını çok iyi tanımak is- terler ama, anestezi deyince basit bir iş- lem gibi algılarlar. Oysa anestezinin işl- evi çok büyük ve önemlidir. Anestezi uz- manları, işlevlerinin yeterince bilin- memesinden ötürü tanınmadıkları gibi hak ettikleri değeri görmüyorlar.” TARD Genel Sekreteri Doç. Dr. Altan Şahin ise ameliyatlar sõrasõnda yaşanan ve hastanõn yaşamõnõ yitirmesine neden olan her komplikasyonun anesteziye bağlan- masõnõn yanlõş olduğunu belirterek “Has- tanın kalp sorunu, organ yetmezliği ya da cerrahi müdahale sırasında yaşadı- ğı bir sorun nedeniyle hayatını kay- betmesi de anesteziye bağlanıyor, bu son derece yanlış” dedi. İstanbul Haber Servisi - Türkiye’de her yõl 200 bin kişi kalp hastalõklarõ nedeniy- le yaşamõnõ yitiriyor ve kalp krizi geçirip ölenlerin yüzde 50’sinde yüzde 50 oranõnda damar tõkanõklõğõ gözlemle- niyor. Ancak yüzde 50 damar tõkanõklõğõ olan biri doktora git- tiğinde yapõlan EGK, EKO ve Efor testleri kontrol edildi- ğinde tam sonuç elde edilmi- yor. İki kalp atõşõ süresinde, kalbi tarayan 256 kesitli bil- gisayarlõ tomografi ise hem he- kimlere hem de hastalara erken teşhis ve tedavi için büyük ko- laylõk sağlõyor. Nişantaşõ MEDMAR Gö- rüntüleme Merkezi tomogra- fiden sorumlu hekimi Tahsin Güneysu, kalp hastalõklarõ- nõn ve buna bağlõ ölümlerin en önemli nedenlerinin kalbi bes- leyen koroner damarlarõn tõ- kanma ve darlõklarõ olduğunu belirterek kalp krizine bağlõ ani ölümün çoğu kez daha önce bulgu vermeksizin gerçekle- şebildiğini söyledi. Güneysu, “Kalbi besleyen damarlarda bir sorun olup olmadığını gösteren koroner an- jiografi ise hem taşı- dığı riskler, hem de zahmetli bir yöntem olması nedeniyle ya ilk kalp krizi sonra- sı ya da ciddi bul- guların ortaya çık- ması ile uygulana- bilmektedir. Yeni kalp tarayıcıları, son 1.5 yılda büyük ilerleme kay- detti. Artık cerrahi müda- haleye bile gerek duyulma- dan teşhis ve tedavi yapıla- biliyor! Bu da sizi, kriz gel- meden koruyabiliyor” dedi. Rahim ağzı kanserinde erken tanı İstanbul Haber Servisi - Uzmanlar, rahim ağzõ kanserinin gelişmeden yõllar önce, kanser öncüsü bazõ hücresel değişikliklerin ortaya çõktõğõnõ, smear testi ile bu değişikliklerin fark edilmesi sayesinde, hastalõğõn erken müdahale ile önlenebileceğini söyledi. Amerikan Hastanesi Kadõn Hastalõklarõ ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Kayhan Yakõn, smear testinin yaygõn olarak uygulandõğõ ülkelerde rahim ağzõ kanserinin görülme sõklõğõnõn son derece az olduğunu belirterek “Pap smear testi rahim ağzõndan basit bir sürüntü ile alõnan hücrelerin mikroskop altõnda incelenmesi ile rahim ağzõ kanseri gelişmeden önce gözlenen hücresel değişikliklerin araştõrõlmasõdõr. Test 21 yaşõn üzerindeki tüm kadõnlara, yõlda bir kez yapõlmalõdõr” dedi. YUSUF BAŞTUĞ ADANA - Çukurova Üni- versitesi (ÇÜ) Tõp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalõ Öğ- retim Üyesi, Psikiyatr-Psi- koterapist Yard. Doç. Dr. Şükrü Uğuz, stresin çok masum bir şey olmadõğõnõ be- lirtti, “Sağlıklı bir yaşam, stresten uzak kalarak değil, onunla baş ederek sürdü- rülür” dedi. ÇÜ Tõp Fakül- tesi Sürekli Mesleki Geli- şim Etkinlikleri çerçevesin- de “Stresle başa çıkma” konusunda gözlem ve araş- tõrmalar yapan ve bu konuda seminerler veren Uğuz, ya- şadõğõ olaylardan örnekler vererek stresin üstesinden nasõl gelineceğini anlattõ. Strese neden olan koşulla- rõ irdeleyen Uğuz, ölüm ve ayrõlõk gibi nedenlerin yanõ sõ- ra küçük kaygõlarõn da stresi tetiklediğini vurguladõ. Stre- se yol açan etkenler arasõnda yüzde 12’lik oranda olmuş bitmiş şeylerin bulunduğu- nu aktaran Uğuz, yüzde 88 oranda da, olmayan ve bit- meyen şeylerin stres yarattõ- ğõnõ ifade etti. Çeşitli neden- lerle yaşanan kaygõlarõn stre- si arttõrdõğõnõ ve büyüttüğünü irdeleyen Uğuz, şunlarõ söy- ledi: “İnsanları mutlu etme çabasının yanı sıra rezil ol- mama, hata yapmama, ev- lilik, tatile gitmek ve alışve- riş yapmak gibi gündelik iş ve kaygılar da stresi tetikler. Stres çok masum bir şey değildir. Ruhsal ve bedensel karşılığı olan nesnedir. Aşı- rı stres bir tükenmişlik du- rumu yaratır. Stresli insanın kalp hızı artar, eller ve ba- caklar titrer, sallanır. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR S ağlık konusunda çok çeşitli na- sihatler ve öneriler alıyorsunuz. Bunların doğrusunu yanlışını sıklıkla yinelemek ihtiyacını duyuyo- rum. Bunları ayırt etmek hiç de kolay de- ğil. Yiyecek çeşitleri, egzersizler, vita- minler, antioksidanlar, mineraller, bit- kiler... yararlı olmaktan öteye, tedavi ara- cı olarak sunuluyor. Acaba bunlar ger- çek mi? Çok sayıda insanımız bunla- ra inanıyor, çeşitli vitaminleri kullanıyor. Erkekler ve kadınlar için hazırlanmış pre- paratlar ve de bitki çeşitleri var. Çinko, selenyum, Coenzyme, balıkyağı, ome- ga 3 ve daha birçok ilaç. Bunlardan bir kez daha söz etme ve yineleme ihtiya- cı duyuyorum. Hafızaya iyi gelenler, cin- sel gücü arttıranlar, yorgunluğu gide- renler, depresyonu iyileştirenler, prostatı küçültenler, tansiyonu düşürenler, Mul- tiple Skleroz’a, solunum yetersizliğine iyi gelenler... Bunlara inananlara rastlı- yorum. Yakında, değerli bir bilim insa- nı Mustafa Çetiner yazdı. Ben de sık sık değinirim: Vitaminlerin herhangi bir ön- leyici etkisi, yararı olduğuna ait bilimsel bir kanıt yoktur. Yarım asır önce bir ye- dek subay okulu hocasının “Efendim, apteshaneler vitaminlerle doluyor” de- yişini hiç unutmam. Ama ne yapalım ki 30 milyar dolarlık bir pazardır bu. İn- sanların bilime öncelik verme şansları pek yoktur, çoğunlukla bilim değil sö- mürü, tüketim egemendir toplumlara ve insan yaşamına. En büyük bilim üreti- cisi Amerika da böyledir. Benim göz- lemlerime göre, bu çeşit çareleri kulla- nanların çoğunluğu tansiyon kontrolü- nün önemini, önceliğini bilmez ve kan şekerini ölçtürmezler. Kolesterolünü, kilosunu umursamaz, sigaralarını içip, günde birkaç adım atmadan hareketsiz bir yaşamı sürdürürler. Normal beslenen, sebzeye, meyveye, salataya, domatese öncelik veren, ba- lığı ete tercih eden, hareketli yaşayan in- sanlar için vitaminlere, antioksidanlara pek ihtiyaç yoktur. Ama onları acıma- sız kapitalizmin elinden kurtarmak kolay değildir. Anlı şanlı unvanlı kişiler de TV ekranlarında boy gösterip size türlü çe- şitli havuçlu, keçiboynuzlu, dereotlu masallar anlatırlar. Çoğunluk inanır bun- lara, kitapları yüz binler satar. Ama tan- siyonun büyük ve önde gelen bir risk fak- törü olduğu gözden kaçar. Ben çevremde iyi eğitimli insanlar arasında “Tansiyonum var ama bana do- kunmuyor hocam” diyen üniversite me- zunlara rastladığımdan çok söz ettim. Ciddi bilim insanlarının yurdumuzda uzun yıllardır sürdürdüğü Tek Harf Ça- lışması ülkemizde Tip 2 şeker hastalığı- nın çok yaygın olduğunu gösteriyor. Ai- lede diyabet hastalığı olanlar, kilo fazlalığı olanlar, az hareketli yaşam sürdürenlerde şeker hastalığı olasılığı yüksek. Türki- ye’de 20 yaş üzerinde diyabetli oranı yüzde 7’yi aşıyor. Koroner kalp hasta- lığı bizde Avrupa’nın birkaç katı. Fiziki ak- tivite vitaminlerden, antioksidanlardan çok daha önemli. Kilo fazlalığı ve hare- ketsizlik en çok kaçınılacak şeyler. Kilo artışı, yağ birikimi, diyabet gibi kanser olasılığını da belirgin şekilde arttırıyor. Yurdumuzdaki sigara pervasızlığına ya- saklar etkili olabilmiş midir acaba? Şim- dilik büyük tepkiler var. Bazı kafe ve ga- zinolar, gece klüpleri, batıyoruz diye fer- yat ediyorlar. Kış aylarında şikâyetler ar- tacak, bazı kaçamaklar gündeme gele- cek sanırım. Amerika’da bu yasağın başladığı günlerde böyle bir tepki ol- mamıştı. Türk gibi sigara içer, sözü bo- şuna değil demek ki. Göbek çevresinin önemini de hatır- latmak isitiyorum. Ülkemizde kalp uz- manları, göbek ölçümlerini çok önem- siyorlar, erkeklerde 96 cm. kadınlarda 88 cm’yi geçmesin diyorlar. Tüm dünyada olduğu gibi yurdumuzda da obezite, di- yabet, hipertansiyon unsurlarını içeren metabolik sendrom artıyor. GDO’larla ve cep telefonları ile ilgili çok önemli iddialar var bu konuda güvenilir bilim insanları- nı dikkatle izlemeli. Bunları yazarken, benim geçim sıkın- tısı içinde bunalan, iyi beslenme şansı ol- mayan, işsizlikle boğuşan, dogmacıla- rın yönetiminde akraba evliliğinin risklerini bile kavrayamadan ortalama 4 yıl eğitimli halkım bunları nasıl algılayabilir, nasıl önemseyebilir, nasıl uygulayabilir diye acı acı düşünmekten de kendimi alamıyo- rum. Sıkça yineliyorum: Gerçek sağlığa ancak gelişmiş, kalkınmış, aklabilime da- yanan, yönetimlerin bilime öncelik ver- diği toplumlarda ulaşılabilir. coskunoz@superonline.com SAĞLIKLA İLGİLİ DOĞRULAR YANLIŞLAR Doç.Dr.AltanŞahin. Prof.Dr.ÜlküAypar. İki kalp atışında kalp muayenesi ‘Stres çok masum değildir’ DOÇ.DR. UĞUZ İstanbul Haber Servisi - Estetik Diş Hekimliği Aka- demisi Derneği (EDAD) Baş- kanõ Doç. Dr. Ata Anıl, ko- ruyucu amaçlõ olarak diş he- kimine gidilmesinin diş ve dişeti hastalõklarõnõ önemli ölçüde azalttõğõnõ söyledi. Anõl, “Bazı Avrupa ülkele- rinde devlet diş tedavisini ,koruyucu amaçlı hekime gitmemesi durumunda kar- şılamıyor. Örneğin Alman- ya’da koruyucu amaçlı 6 ayda bir diş hekimine git- mezsen hastalık halinde te- davi ücretini kendi cebin- den karşılıyorsun” dedi. Sağlõk Bakanlõğõ’nõn 2006 yõlõnda yaptõğõ bir araştõrma- ya göre, 1 milyon 943 bin dolgu, 210 bin kanal tedavi- si, 2 milyon 268 bin diştaşõ te- mizliği, 3 milyon 663 bin çe- kim, 412 bin protez (hare- ketli), 412 bin sabit protez ve 651 bin de diğer işlemlerin yapõldõğõ belirtildi. EDAD Başkanõ Doç. Dr. Ata Anõl, özellikle diş çekimi sayõsõnõn söz konusu rakamlarõn daha da üstünde olduğunu, 35 mil- yona yakõn diş çekimine ih- tiyaç duyulduğunu anõmsa- tarak “Eğer koruyucu amaçlı diş hekimine gidi- lirse diş çürüklerinin ve hastalıklarının yüzde 9 0 ’ ı n ı n önüne ge- ç i l m i ş olur” dedi. Ağõz ve diş sağlõğõnda hastalarõn diş hekimi- ne gitme korkusu ol- duğunu dile getirdi. ‘Ağõz ve diş sağlõğõ önemli’ DOÇ. DR. ANIL Düzenli maden suyu içmek, sağlığa faydalı İstanbul Haber Servisi - Avrupa’da bir ki- şi yõlda ortalama 100-150 litreye yakõn maden suyu tüketirken, ülkemizde bu rakam 6 litre ile sõnõrlõ kalõyor. Uzmanlar, maden suyunun insan sağlõğõ için en önemli mineralleri içinde ba- rõndõrdõğõnõ, kalp-damar sağlõğõndan böbrek fonksiyonlarõna, cilt sağlõğõndan kemik sağlõğõna dek çok sayõda yararõnõn bulunduğunu belirte- rek düzenli maden suyu tüketiminin önemli ol- duğunu söylüyorlar. Türkiye’de 3 bin mineral- li su kaynağõ bulunuyor. Bunlarõn yaklaşõk 300’ü kullanõlabilir aşamada, ancak var olan kaynak- larõn yalnõzca 24’ü kullanõlõyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tõp Fakültesi Tõbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalõ Öğretim üyesi Prof. Dr. Zeki Karagülle özellikle maden suyunun kalsiyum, sodyum ve magnez- yum açõsõndan zengin olduğunu söyledi. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Nişantaşı MEDMAR Görüntüleme Merkezi tomografiden sorumlu hekimi Tahsin Gü- neysu, (sağadn ikinci) kalp hastalıklarının ve buna bağlı ölümlerin en önemli neden- lerinin kalbi besleyen koroner damarların tıkanma ve darlıkları olduğunu belirtiyor. BAKANLIK AÇIKLADI Domuz gribinde ölü sayısı 195’e yükseldi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Sağlõk Bakanlõğõ, domuz gri- binden yaşamõnõ yitiren- lerin sayõsõnõn 195’e yükseldiğini açõkladõ. Yapõlan açõklamada, şöyle denildi: “Halen pandemik grip sebebiyle hastane- lerde yatan hasta sayı- sı 287’dir. Bunların 94’ünün takip ve teda- visi yoğun bakımlarda sürdürülmektedir. 38 hasta ise solunum des- tek cihazına bağlı ola- rak takip edilmekte- dir. Vefat edenlerin 69’u (yüzde 35) 50 yaş altındaki daha önce sağlıklı olduğu bilinen kişilerdir. Pandemi Yürütme Kurulumuz, 50 yaşına kadar olan vatandaşlarımızın bir kronik hastalıkları bu- lunmasa bile aşılana- bilmelerine karar ver- miştir. 2 Aralık 2009’dan itibaren aşı uygulanacak yaş gru- bu 6 ay-50 yaş arası sağlıklı kişiler, 6 aydan büyük olmak kaydıyla kronik hastalığı olan kişiler ve sağlık perso- neli şeklindedir.” Başkent ilk sırada Öte yandan bakanlõğõn internet sitesindeki hari- taya göre domuz gribi ölümleri toplam 40 ilde görüldü. 30 ölüm vakasõ ile Ankara’nõn başõ çektiği listede; İstanbul 25, Kon- ya 23, Adana 12 ve Di- yarbakõr 10 ölümle çift haneli sayõlara ulaşan il- ler oldu. Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu Bölge- si’nin kuzeyinde ölüm vakasõna rastlanmadõ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear