26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2009 SALI 6 DİZİ BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Darbe Olasılığı - 4 Dünkü yazı, ordunun “siyasi iktidar aracı” olarak ‘gereksizliğinin’ uluslararası koşullarını anımsatıyordu. ABD küreselleşmenin gereklerine yönelince Türkiye’de de “parlamentarizm” öne çıktı. ABD, artık orduya bir enstrüman olarak gerek duymuyordu. “Yeni dünya düzeni”nde, ülkeleri “güdümleme” işi daha çok, ekonomisi ve politiği ile serbest piyasa ile halledilecekti. Ancak Türkiye’nin ve ordunun özel bir konumu vardı. Cumhuriyetin kurucu felsefesi ve politikaları güçlü ve yönlendiricidir ülkemizde. Ordu da özellikle 1990 sonrasında bu felsefe ile daha bütünleşik hareket eder oldu (ulusal dil). ABD için Ortadoğu siyasetinin can damarı petrolün özgürlüğü. Irak bu nedenle önemliydi. “Kürdistan” ve Irak’ta istikrar da bu nedenle önemli. Kürt sorununun Türkiye’de istikrara kavuşması da... ABD’nin “Mutlaka Irak ve Türkiye’den oluşan bir Kürdistan kurulsun” diye bir öncelikli politikası olduğunu şimdilik söyleyemeyiz. Çünkü Irak’ın diğer iki parçasının da Suriye ve İran’la bütünleşmesi gündeme gelebilir. Kürt sorunu en şiddetli olarak Türkiye’de yaşanıyor. Hem de bir dizi “çözüm olasılıkları”na gebe olarak. Bu olasılıklar arasında, ülkenin üniter birliğini, ulus devlet olarak varlığını tehlikeye atacak, ayrılmak gibi daha güçlü başka olasılıkları gündeme getirecek ciddi potansiyeller var. Bugünkü “savaş”, Türkiye’nin Kürt meselesinde bütün olasılıklara açık olup olmama noktasında sürdürülüyor. Ayrılık dahil, bütün olasılıklara açıklığın önünde en büyük örgütlü güç-engel ise ordu. Burada, Kürt meselesinde orduyu doğal yollarla “yönlendirmek” kamuoyunu yönlendirmek kadar kolay değil.“Serbest piyasa”nın bütün siyasal, ekonomik, kültürel araçları, halkla ilişkileri, sansasyon yaratma teknikleri, bol paralarla etkili nüfuzlu kimseler satın almaları, bu “serbest piyasa”da kolay ve mümkün. Orduyu saf dışı bırakmanın diğer bir aracı da “Mustafa Kemal”i yıkmak. Onun ne kadar kötü ve sıradan bir insan olduğunu yaymak. Burada bakıyoruz ne kadar uygun kişilik varsa, hepsi burada görev üstlenmiş durumda! Şimdi gerekirse Kürtlerin ayrılığına da evet diyecek bir ordu gerek. Komutanların bir “sıradan memur” derekesine düşürülmesi ve AKP’nin tam tasarrufuna sokulması şart. Yaşadığımız olaylar, bu projenin uygulama ürünleridir. CIA-Feto ve AKP, ordunun defterinin dürülmesinde çıkar birliği içinde, birbirlerini kullanıyorlar. CIA ve Pentagon, geçmişin politikaları gereği, epey içeri de sızmış ve epey birikim de yapmış! Zaten, şimdinin tatlı su kahramanlarının Amerikancı olmasının arka planında da bu var. Ve işin ilginci, bu politika topluma “demokrasi” sorunu olarak dayatılıyor... “Kürt meselesi”nin de, bütün ayrılıkçı sonuçlarıyla birlikte, bize “demokrasi sorunu” olarak dayatılması gibi. “Vurun orduya” zamanı! Sopasını kaldıranlara baktığımızda bazen şaşırıyoruz da! Biz ise her zamanki gibi nesnel ve eleştirel! Hiçbir yere bağlı olmadan. Meseleyi anlamaya ve oynanan oyunu görmeye çalışarak... Ve her zaman “Türkiyeci” olarak... Abdülkadir Yücelman Cumhuriyet olarak bir temel direğimizi kaybettik. İçimizde en eski Cumhuriyetçi. Nazik, beyefendi, çalışkan mı çalışkan... Abdülkadir Yücelman gibi herkes çalışabilse bu gazetede! Yaz, kış, kar, dere tepe durmadan dolaşan ve üreten bir insan. Gezi gibi bir dergiyi yarattı ve ayakta tuttu, Turizm eki olarak sürdürdü dergisini. Sessiz sedasız, ama kararlı ve tuttuğunu koparan bir isim... Spordan kopmadı. Keyifli ve içerikli spor yazılarını okurdum her zaman. Fenerli olmasına rağmen! İlk Cumhuriyet’e geldiğimde tepemde bitmiş ve “Vay, sen de Vefa Liseliymişsin” demişti, yüzünde güller açarak. Kendisine saygım hep sonsuz oldu. Gerçek “bizden” olan bir arkadaşımız, ağabeyimiz. Geçenlerde ilan servisinden arkadaşlarımızın organize ettiği yemekte, birlikte keyifli bir akşam geçirmiştik... Kriz her zamanki gibi alçakça vurdu bu defa da Abdülkadir Yücelman’ı. Sağlık sorunlarının bilincinde yaşadı, hem bekleyerek hem beklemeyerek... Ama hep hayata sarılarak, hayatın içinde olarak... Anısı önünde saygıyla ve sevgiyle... Dinleniyorsun... İzleniyorsun... Susturuldun... Korku imparatorluğu 15 İstanbul Haber Servisi - İşçi Partisi (İP) Genel Başkanvekili Mehmet Bedri Gül- tekin, “AKP’nin 2 yılı aşkın bir süredir sahte belgeler, yalancı tanıklar ve hu- kukun en temel ilkelerinin çiğnenmesiyle yürütülen Ergenekon tertibi, bugün TSK’nin en üst komutanlarının ve yar- gının en başında bulunan isimlerin kel- lesinin istendiği aşamaya gelmiş bulun- maktadır” dedi. Gültekin, dinlemelerin hukuk dõşõ olduğunu ve AKP iktidarõ tarafõndan baskõ unsuru olarak kullanõldõğõnõ söyledi. AKP iktidarõ- nõn muhalif kişi ve kurumlara yönelik bas- kõsõnõ eleştirerek, 12 Mart ve 12 Eylül gibi baskõ rejimlerinin olduğu dönemlerde dahi bu denli keyfi uygulamalar yapõlmadõğõnõ be- lirten Gültekin, şöyle devam etti: “Çünkü Cumhuriyet kurulduğundan beri ilk de- fa, kuruluş felsefesine ve üzerinde yük- seldiği temel ilkelerle hesaplaşma içinde olan bir iktidar işbaşındadır. Anayasa Mahkemesi’nin çoğunlukla saptadığı üze- re ‘irticai eylemlerin odağõ olan bir parti’ iş- başındadır. Bu parti, iktidarda olduğu 7 yılın sonunda devlet içinde ele geçirdiği mevzilerin ve elde ettiği olanakların ver- diği cüretle, şimdi nihai hedefe varmak için saldırıya geçmiştir. İki yılı aşkın bir süredir sahte belgeler, yalancı tanıklar ve huku- kun en temel ilkelerinin çiğnenmesiyle yü- rütülen Ergenekon tertibi, bugün TSK’nin en üst komutanlarının ve yargının en ba- şında bulunan isimlerin kellesinin istendiği aşamaya gelmiş bulunmaktadır.” ‘FETHULLAHÇI GLADYO KULLANILIYOR’ Ergenekon soruşturmasõyla Türkiye’nin Atatürkçü güçlerinin tasfiye edilmesinin is- tendiğini belirten Gültekin, bu eylemi ger- çekleştirmek için de devlet içine sõzmõş olan Fethullahçõ Gladyo’nun kullanõldõğõnõ söy- ledi. Gültekin, “Tertip, Başbakanlık’a 500 metre mesafede konuşlanmış olan ODC (Office of Defence Cooperation) merkezi tarafından sahneye konmuştur ve bu ekip bugün de işbaşındadır. Hedef, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne uygun olarak Türkiye’yi etnik ve inanç farklılıkları temelinde yeniden yapılan- dırmaktır. Böyle bir projenin iktidar ta- rafından yürütüldüğü yerde, Cumhuri- yetin yargısı ve ordusu elbette hedef tahtasında olacaktır. Olay, TSK’nin ve yargının yıpratılması olayı değil, tasfiye edilmesi olayıdır” diye konuştu. “İrticai eylemlerin odağı olan AKP’nin” iktidarda kalmasõnõn, Türki- ye’nin Amerikancõ faşist bir diktatörlüğe doğru yol almasõ anlamõna geldiğine dikkat çeken Gültekin Türkiye’nin de bu yolda hõz- lõ adõmlarla ilerlediğini söyledi. BİTTİ MELTEM YILMAZ İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasõ (İSMMMO) Baş- kanõ Yahya Arıkan, AKP iktidarõnõn yüksek yargõnõn telefonlarõ yerine, “sokağın sesini” dinlemesinin daha yararlõ olacağõnõ söyledi. Yahya Arõkan, “Dinleme, izleme zahmetine girenler, bence, yargı mensuplarını, onu bunu dinle- meyi bırakıp artık sokaktaki yurttaşa kulak versinler. Belki o zaman sorunları dinlemekten yo- rulur da çözüm üzerine kafa yo- rarlar. Böcekler sokağa yerleşti- rilirse bizim bin bir uğraşla top- ladığımız vergiler de boşuna har- canmamış olur” dedi. Türkiye’nin bir korku ülkesine dönüştürüldüğü değerlendirmesini yapan Arõkan, Türkiye’nin temel so- rununun işsizlik olduğunu, ancak ik- tidarõn bambaşka alanlarla uğraştõğõ- nõ kaydetti. AKP politikalarõnõn de- vam etme şansõnõn kalmadõğõnõ ifade eden Arõkan şöyle konuştu: “AKP, bir daha iktidara gelir mi gelmez mi bilemem ama Türk hal- kını, görülmemiş bir işsizlik ve yoksulluk sefaletiyle karşı karşıya bırakan politikaların kimsenin gön- lünde yaşam şansı bulamayaca- ğından eminim. Bugün yalnızca yargı mensupları değil, meslek ör- gütleri, sendikalar, sivil toplum âşığı insanlar, iş dünyası… Pek çok kesim baskı altında. Biri sesi- ni yükseltse biliyor ki hemen erte- si gün müfettişler soluğu kapısında alacak. Denetimde özerkliğin si- gortası olan kurumlar bugün baş- ka amaçlarla kullanılabiliyor. Her alanda ‘öteki’ kültürü dayatılıyor.” AKP’nin ya bizdensin ya onlardan anlayõşõnõn Türkiye’ye zarar verdiğini belirten Arõkan, “Bu yaklaşım, ‘ya bizdensin ya onlardan’ anlayışı ile birlikte sürdürülemez ve bunun bir an önce terk edilmesi lazım” de- di. Arõkan sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP hükümeti, kadrolaşma başta olmak üzere, elindeki bütün olanakları tehdit aracı olarak kul- lanıp tek belirleyen olmak istemi- ni dayattı. Bu durum pek çok ke- simde her türlü korkuya yol aça- biliyor. Biz de sıkı bir denetim sü- recinden geçtik. Öküz altında bu- zağı aradılar ve çok büyük olasılıkla yüksek sesle düşüncelerimizi dile getirmemizin bunda ciddi etkisi oldu. Ancak çekinmiyoruz. Şimdi olduğu gibi düşüncelerimizi açıkça dile getiriyor, eleştiri ve önerileri- mizi her platformda sunuyoruz.” İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasõ Başkanõ Yahya Arõkan ‘Sokağõnsesinidinlesinler’ İşçi Partisi Genel Başkanvekili Mehmet Bedri Gültekin, Atatürkçüleri tasfiye operasyonunun Başbakanlõk’õn yanõndaki ODC merkezi tarafõndan yapõldõğõnõ söyledi ‘AmaçyargõyõveTSK’yitasfiyeetmek’ İktidarın, “Ekonomik krizden pek az etkilendik” yanılsaması içinde, sosyal taraf- lara tamamen sırtını çevirmiş durumda olduğuna dikkat çeken Arıkan, şunları söyledi: “Türkiye’de son 15 aydır istihdama bir tek kişi eklenmemiştir. Temel tüke- tim maddelerinde zamlar almış başını gitmiş, yüzde 16’ları bulmuştur. Buna karşı- lık memura da emekliye de layık görülen belli. Asgari ücretliyi, işsizi ise hiç sorma- yın. Gerçekten onları dinlemeliler. Ben ve temsil ettiğim örgüt iktidarlardan çok po- litikalardan korkar. İşsizi, asgari üc- retliyi, kayıtlı iken her türlü yüküm- lülüğünü yerine getirdiği halde if- lastan kurtulamayıp intihar eden işvereni yok sayan politikalardan korkar. Bu iktidardan ve politika- larının uzun süre uygulanmasın- dan da korkarım. Esnafından sana- yicisine bütün kesimler kan ağlıyor. 5.5 milyonu bulmak üzere olan iş- siz de ekonominin ne olduğunu bi- lir. Bugün her 5 kişiden birinin, her 4 gençten de birinin işsiz kalması Tür- kiye’nin en büyük sorunudur.” ‘SOSYAL TARAFLARA SIRTINI ÇEVİRENLERDEN KORKARIM’ Yargı ve medya ilişkileri projesi AMSTERDAM (AA) - Adalet Bakanlõ- ğõ’nõn 2010-2014 yõllarõnõ kapsayan stratejik planõ doğrultusunda, “Güven veren bir adalet sistemi- nin” gerçekleştirilmesi ça- lõşmalarõ kapsamõnda İs- veç ve Hollanda ile yürü- tülen “Yargõ ve medya ilişkileri” konulu çalõştay- larõn ikincisi Amster- dam’da yapõldõ. Çalõştay çerçevesinde Adalet Ba- kanlõğõ Strateji Geliştirme Daire Başkanõ Murat Cevher başkanlõğõnda yar- gõ mensuplarõ ve gazeteci- lerden oluşan Türk heyeti, Amsterdam’da Hollanda Yargõ Konseyi ve bazõ ba- sõn kuruluşlarõnda incele- melerde bulundu. Hollan- da Yargõ Konseyi Başkanõ A.H. van Delden, yargõç- larõn toplumdaki konumu- nun, tarafsõzlõğõnõn insan- larõn yargõya bakõşõnõ et- kilediğini söyledi. Başçavuş intihar etti SAKARYA (AA) - Sakarya Jandarma Ko- mutanlõğõ’nda görevli Jandarma Astsubay Baş- çavuş Erbil Güzel (39) evinin oturma odasõnda beylik tabancasõyla ken- dini vurdu. Bayram ziya- reti için oğluyla Balõke- sir’e gittiği öğrenilen Er- bil Güzel’in eşi Şehnaz Güzel’in telefonla ulaşa- madõğõ için kocasõnõn iş arkadaşlarõna haber ver- diği, eve gelen kişilerin Güzel’in cansõz bedeniy- le karşõlaştõğõ belirtildi. 1 çocuk babasõ olduğu öğrenilen Güzel’in cese- di, otopsi için İstanbul Adli Tõp Kurumu’na gönderildi. Hacda 20 yurttaş yaşamını yitirdi MEKKE (AA) - Suudi Arabistan’a hac fa- rizasõnõ yerine getirmek için gelen 20 Türk hacõ adayõnõn vefat ettiği bildi- rildi. Hacõ adaylarõnõn oğunluğunun kalp krizin- den hayatõnõ kaybettiği belirtildi. 1 kişiye 413 bin TL ANKARA (AA) - On Numara oyununun bu haftaki çekilişinde 10 bi- len 1 kişi, 413 bin 604 li- ra kazandõ. Kazanan nu- maralarõn; 1, 5, 7, 10, 12, 14, 18, 19, 29, 30, 35, 36, 40, 44, 54, 66, 67, 69, 75, 76, 78 ve 79 olarak belir- lendiği çekilişte, 9 bilen- ler bin 168 lira 80’er ku- ruş, 8 bilenler 64 lira 50’şer kuruş, 7 bilenler 9 lira 10’ar kuruş, 6 bilen- ler 1 lira 70’er kuruş ve hiçbir numarayõ doğru tahmin edemeyenler de 1 lira 35’er kuruş alacak. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Dede, küçük parmakları kocaman avuç- larının içerisine gizledi... Henüz 14 yaşın- daki torunu ise mutluluğun saklandığı ya- naklarından masum tebessümler gönder- di dedesine... Bir yaşlı adam, küçük bir çocuğun he- yecanına ortak olacaktı o gün... Yepyeni bir çift kundura, bir kazak, bir pantolon... Ve soğuktan koruyacak bir mont... Tüm hesapları, bir bayram coşkusunun yol açtığı küçük mutlulukları, işte bu ka- dardı... 79 yaşındaki Nahsan Türkmen ve 14 ya- şındaki torunu Şahin, 26 Kasım günü Ur- fa’nın Suruç ilçesinde, el ele bayram alış- verişine çıktılar... Dede heyecanla kıyafet aradı sevimli to- rununa... İstiyordu ki, Kurban Bayramı’nda yepyeni giysiler içersinde gelsin torunu el öpmeye... Oysa birileri öfkelerin kurbanlarını arı- yordu o gün!.. Töre öyle bir pusuya yatmıştı ki, rüzgârın tenleri titrettiği sokaklarda, ölüm infilak edeceği bedenler peşindeydi!.. Ellerinde poşetler, yüzlerinde gülücüklerle çıkmışlardı ki bir mağazadan, kulaklarda tamtama dönüşen mermi sesleri önce kü- çük çocuğun masum çığlığına, sonra da bir dedenin 80 yıl öncesinden yankılanan bo- ğuk “ahhhh”ına karıştı!.. Önce torun düştü yere... Sonra ak sakallı dede!.. Ve tabii ki insanlık!.. Bir çift kahverengi kundura, bir çocuğu henüz yaşama taşıyamadan, bir kü- çük ölümün sembolüne dönüştü!.. Bir ai- lenin geçmişi ile belirsiz geleceği arasında, bir beyaz kazak kızıl kanlara bulandı!.. Dede ile torununa bayram arifesinde kur- şun yağdıran, 20 yaşındaki akraba çocu- ğu Mehmet Türkmen’di... Ona yalnızca öldürme görevi değil, yü- rekleri en çok yakması gereken acı, za- lim ve sinsi bir plan da ver- mişlerdi!.. Bir ailenin en büyük ve en küçük bireyini aynı anda vur- mak, bayram öncesi yürek- lere çifte ateş düşürecekti!.. Belli ki kanlılar da yürekleri- ni böyle soğutacaktı!.. Dede ile torunu, başına kırmızı kurdele bağladıkları kurbanlıklarını kesemeden, 15 yıl önce akrabalar arasında başlayan kan davasına kurban gitmişlerdi!.. Mezopotamya işte öfke ile zulmün böy- lesine acımasızca harmanlandığı bir inti- kam diyarıydı!.. Orada bayram da olsa sey- ran da olsa hiç fark etmiyordu!.. Hasımlar bayram arifesinde; hayvanlardan önce in- sanları kurban etmekten çekinmiyordu!.. Mezopotamya’da ‘Şahin’ Öldürmek!.. İmralı’da yatan Abdullah Öca- lan’ın geçtiğimiz çarşamba günü de alışılmış konukları vardı. Avu- katlarını karşısına aldı ve görüş- menin neredeyse tamamında özellikle “ölüm” korkusundan ya- kındı!.. “Apo”, devletin 5 milyon dolar harcayarak inşa ettirdiği yeni cezaevindeki 6 metrekarelik odasının uzun süredir yaşadığı sağlık sorunlarını daha da arttır- dığını öne sürdü. Peki; PKK lide- rinin tek yakınması ölüm korkusu muydu?.. Avukatlarının PKK’nin kuruluş yıldönümünde, yani 27 Kasım’da örgütün yayın organlarına ulaş- tırdığı görüşme notlarının satır araları dikkatle okunduğunda, Öcalan’ın İmralı’dan artık iyice sı- kıldığı ve kendi tabanının dikkati- ni bir kez daha sağlığına ve tabii ki “özgürlüğüne” odaklamaya ça- lıştığı görülüyor. Daha önce sağlık sorunları ve kendisine baskı yapıldığına ilişkin şikâyetlerin ardından olayların başlamış olması; özellikle Gü- neydoğu’da ve büyük kentlerde önümüzdeki sürecin dikkatle iz- lenmesini zorunlu kılıyor! İşte “Kürt açılımı”nın giderek çıkmaza girdiği bir süreçte, PKK’nin lide- rinin söyledikleri ve aslında ver- mek istediği mesajların karşılaş- tırmalı örnekleri: Ölüm korkusu: “Yaklaşık 6 metrekare bir yerdeyim. Hava- landırma sisteminden dolayı ne- fes almakta zorluk çekmeye baş- ladım. Ben burada yarı ölü bir şe- kilde yaşamaktayım. Havasızlıktan dolayı sanki beynimdeki hücrele- rin öldüğünü hissediyorum. Yani ya uyuyacağım ya da nefes ala- bilmek için uyanık kalacağım. Bu- rada her an ölebilirim. Yerim ade- ta bir ölüm çukurudur. Burada ölü- me terk edildim.” Mesaj: Öcalan uzun süredir boğazındaki yanma ve akıntıdan yakınıyor. Hatta bir dönem hüc- resinin duvarında kullanılan özel bir boyayla yavaş yavaş zehir- lendiğini bile iddia etmişti. Öcalan sık sık “ölüm”den bahsederek aslında tabanına “Acilen bir şey- ler yapın, beni buradan çıkartın” diyor! Nitekim PKK dün, “Apo derhal içine konulduğu ölüm hüc- resinden çıkarılmalıdır. Aksi tak- dirde yaşanacak gelişmelerden hareketimiz sorumlu tutulamaya- caktır” diye tehdit savurdu. Tasfiye korkusu: “Beni bura- da devre dışı bırakıp, Barzani ve Talabani’yi kullanarak PKK’yi tas- fiye etmeye çalışacaklar. Görülü- yor işte DTP’nin de üzerine gidip, köşeye sıkıştırıp, yanlarına çekip buradaki boşluğu da Hak-Par, Şerafettin Elçi gibi farklı çevrelerle doldurmaya çalışacaklar. İşte bü- tün bunlar gerçekleştirildikten sonra beni de burada tasfiye edip yerime yeni bir Öcalan koymaya çalışacaklar!” Mesaj: Uzun süredir örgütsel ilişkiler açısından tasfiye edilece- ğinden endişe eden Öcalan, PKK’nin pasifize olacağı, kendi- sinin de İmralı’da tamamen ka- derine terk edileceği korkusunu yaşıyor! Öcalan, Mahmur Kampı ve Kandil’den 34 kişinin Türki- ye’ye gelmesi talimatını bile PKK üzerindeki hâkimiyetini sınamak için vermişti. Öcalan, Barzani aracılığıyla ılımlı Kürt politikacıla- rının öne çıkarılacağı kaygısıyla birkaç haftadır Talabani ve Bar- zani’ye yönelik ağır eleştiriler de yapıyor. Bu yüzden tabanına sık sık “uyanık olun” yolunda uyarılar gönderiyor. Çözümsüzlük korkusu: “Şim- di de Erdoğan ABD’ye Oba- ma’yla görüşmeye gidecek. Bu gidiş gelişlerin hepsi birbirleriyle bağlantılıdır. Bir planın devreye sokulması niteliğindedir. Bu so- runun büyümesinde, bu hale gel- mesinde 2002’den bu yana AKP’nin politikaları sorumludur. Aslında bütün bu sorunları, çö- zümsüzlüğü geliştiren AKP’dir. Devlet adına birileri bu sorunu çözmek istiyor olabilir. Sonra AKP geldi. Her şeyi tek taraflı bir şekilde ters yüz etti.” Mesaj: 60 yaşını geçen Apo, çözüm tartışmaları uzadıkça, ser- best kalıp siyasete girme düşünü gerçekleştiremeyeceği kaygısıy- la saldırganlaşıyor! Öcalan bu yüzden AKP’den umudunu kes- tiğini göstermek istiyor ve bu ko- nuda Kürt kökenlilere de iktidar partisine cephe alın mesajı gön- deriyor. PKK lideri, açılımın fi- yaskoya dönüşmesinin ardından sık sık “devlet”e vurgu yaparak aslında orduya ‘sorunu siz çö- zersiniz’ sinyali veriyor. Bu şekil- de hükümetin çözüm sürecinde yalnızca kendisini muhatap alması için de politik bir manevra yapmış oluyor! Ölüm Çukurunda Gündüz Kâbusları!.. obursali@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear