Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
6 KASIM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Ülkemin Ecevit’siz Günleri
Dün, aziz Bülent Ecevit’in ölümünün üçüncü
yıldönümü idi.
Gazeteci olarak meslek ve iş arkadaşım;
politikada soluksuz yol arkadaşım, genel
sekreterim Genel Başkan ve Başbakanım
Bülent Ecevit.
Günümüzün kuşaklarının, yeterince
tanımadığından kuşku duymadığım merhum
Ecevit ile 1953’ten 2006’ya kadar süren bir
yolculuktan bazı küçük anılar nakledeceğim.
Takvimlerin 18 Nisan 1960 tarihini gösterdiği bir
günün, daha doğrusu o günün gece yarısından
ertesi sabahın ilk saatlerinde başkentte, Rüzgârlı
Sokak’ın bir ucundaki barakadan bozma bir
binaya yerleştirilmiş hayli eski bir baskı makinesi
sürekli çalışıyor.
Bu makinede basılan gazetenin adı Ulus’tur.
CHP’nin yayın organı olan Ulus’un 19 Nisan
günlü sayısının manşeti ve o manşetle ilgili
haberleri Genel Başkan rahmetli İnönü’nün
TBMM’de birkaç saat önce yaptığı konuşmanın
tam metnini içeriyor.
Dönemin iktidarı parlamentodaki çoğunluğunun
oyları ile Tahkikat Komisyonu adını verdiği bir
oluşum kurmuş. Komisyona, siyasi partileri ve
bazı gazeteleri kapatma yetkisi tanınmış.
Muhalefet liderinin bu gelişmelerin getireceği
tehlikeleri anımsatan konuşmasını Anadolu’ya
yayabilmek için gazete milletvekillerinin eli ile
dağıtılacak.
Kalabalık polis ekibini yöneten ağırbaşlı bir
başkomiser, baskının durdurulması gerektiğini
söyleyince, parlamenter arkadaşlarının arasından
sadece Bülent Ecevit’in uyarısı ile karşılaşıyor.
Genç Ankara Milletvekili, iktidarın yasadışı bir
tasarrufuna ortak olunmamasını söylüyor.
Komiser ve arkadaşlarının şaşkınlığı makinenin
son kâğıt bobinini kullanmasına kadar sürüyor.
Tahkikat Komisyonu’nun sorgulayacağı ilk
kişilerden birisi benim. 30 Nisan günü
İstanbul’dan trenle mevcutlu olarak Ankara’ya
getiriliyorum. Garda polislerin yanında moral
vermek için bekleyen yine Ecevit’tir.
Sorumluluk Dönemleri
Çok partili parlamenter demokratik düzene olan
inancını her olanakta, söylem ve eylemleri ile
sergiledi. Bu nedenle 12 Mart cuntasına tepki
göstermek istemekten kaçınan Meclis
Grubu’ndaki çoğunluğa karşı koyarak genel
sekreterlik görevinden ayrıldı. Ama mücadeleyi
örgüte ve dahası halka yansıtmak amacı ile yine
yollara çıktı.
Öyle, internet mesajları, ıslak imzalı belge
söylentileri ile değil, bizzat zamanın komuta
kademesinin TBMM’de yapılan cumhurbaşkanlığı
seçimini gözlemlemek için tribünleri, hatta
koridorları doldurduğu o günlerde, bir tuğgeneral
kendisine telefonla “ya gelir Gürler’e oy
verirsiniz. Ya da Meclis’i fesheder sizleri alıp
götürürüz” uyarısını yaptığı zaman yanındaydım.
Yanıtı tok ve kısaydı. “Bana iki ölümden
birisini seçmemi öneriyorsunuz. Ben onurlu
olanı yapmayı sürdüreceğim. Gelin, genel
başkanlık odasından beni alıp götürün”
demişti.
Alanlara sığmayan halk kitlelerine moral veriyor,
yön gösteriyordu. Önünü kesmek amacıyla
İstanbul Taksim Alanı’nda düzenlenen mitingde
kendisine suikast tehditlerine eşi ile birlikte
kürsüye çıkarak meydan okuyan da Ecevit’ti.
O bilinçli yürüyüş CHP’yi iktidara, Ecevit’i de
başbakanlığa taşıdı. Karşısına 12 Mart döneminde
ABD’nin baskısına uyularak yasaklanan haşhaş
ekimi sorunu çıkmıştı. Dışarıdan emir almayan bir
başbakan olarak yasağı kaldırdı. Kısa bir süre
sonra, bu kez Kıbrıs’ta soydaşlarımıza yönelik bir
cunta darbesinin sonunda ilan edilmek istenilen
Enosis’i hemen göğüslemek için Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne Ada’ya çıkarma yapma görevini
veren; harekâtın devam ettiği bir aydan fazla
süreyi başbakanlıkta geçiren ve bir asker
karyolasında sabahlayan da..
12 Eylül Günleri
12 Eylül darbesini ancak halkın tribünlerden
inerek yani politikaya katkı sağlayarak
önleneceğine inandığı için, bu yolda çağrı
yapıyordu. Kargaşalarda demokrasiye inanmayan
güçlerin saldırıları ile yaşamlarını yitiren yol
arkadaşlarının tabutlarını omuzlayanların başında
geliyordu.
Korkulan oldu. Düdük çalınmış ve darbe
gerçekleşmişti. Önce Zincirbozan yolunu tuttu.
Ardından üç kez Ankara’da hapishaneye girdi.
CHP’nin o dönemdeki yöneticilerine, aşama
aşama halkı da aralarına almayı öngören bir sivil
itaatsizlik direnmesini önerdi. Ama dinletemedi:
Kırgındı. Ancak yılgın değildi. Mücadeleye
Demokratik Sol Parti adını verdiği parti ile devam
etmeyi planlamıştı. Düşüncelerini eyleme indirdi
ve zor koşulları aşarak başarılı oldu.
Son İktidar Dönemi
İnançlara bağlı laikliği savunduğu için kendisini
eleştirenler, Merve Kavakçı adındaki ABD
vatandaşı bir hanımın türbanla milletvekili andı
içmesini sağlamak için hazırlanan planı anında yüz
geri edince mahcup oldu.
Başkanlığı altında kurulan hükümet,
Güneydoğu’da terörü sıfır düzeyine indirme
başarısını göstermiş, dolayısıyla şehit cenazeleri
görülmez olmuştu.
ABD’deki Neocomlar iktidarı, o düzeni
bozmak ve bize Ortadoğu’da ılımlı bir İslam
cumhuriyetini kurdurmak için hazırladığı planları
yürürlüğe sokmak istedi. Başbakan’a gönderilen
bir mektupta, Irak’a yapılacak müdahale sırasında
Türkiye’den beklenilenler sıralanıyordu.
Başbakan, o mektubu almamış gibi davrandığı
için düğmeye basıldı. Derviş operasyonu ve
Ecevit’in giz halinde kalan hastalığı ile ABD’nin
istediği sonuca ulaşıldı.
O dönemleri yakından bilen bugünkü kuşaklar,
şunu düşünmelidir.
Ecevit bırakınız iktidarda olmayı, hayatta
bulunabilseydi 2009 Türkiyesi’nde terör, İmralı,
Ermeni ve Kürt açılımları adları ile gündeme
alınan parçalanma planlarını savunan bir
Cumhuriyet hükümetinden söz edilebilir miydi?
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Sağlõk Bakanlõğõ domuz
gribinden tedavileri sürdürülen
6 hastanõn daha yaşamõnõ yitirdi-
ğini açõkladõ. Böylece Türki-
ye’de domuz gribinden hayatõnõ
kaybedenlerin sayõsõ 21’e yük-
selirken ölen çocuklarõn sayõsõ
ise 7’ye çõktõ. Kasõmõn başõndan
itibaren yaşamõnõ yitirenlerin sa-
yõsõ ise 18 oldu.
Sağlõk Bakanlõğõ’ndan dün
yapõlan yazõlõ açõklamada çeşit-
li illerde domuz gribinden teda-
vileri sürdürülen 6 kişinin ya-
şamõnõ yitirdiği belirtildi. Dün hayatõnõ kay-
beden 6 kişiyle beraber domuz gribinden
ölenlerin sayõsõ 21’e yükseldi. Yaşamõnõ yiti-
renlerin bulunduklarõ iller hak-
kõnda bilgi verilmezken, pan-
demik grip nedeniyle çeşitli il-
lerde tedavileri sürdürülen has-
talardan 28 yaşõnda bir erkek,
32, 33 ve 36 yaşlarõnda 3 ba-
yan, 6 ve 8 yaşõnda 2 kõz çocu-
ğu yaşamõnõ yitirdi. Mustafa
Güneş (28) adlõ taşeron sağlõk
işçisinin hayatõnõ kaybettiği 24
Ekim’den bu yana, 12 gün içe-
risinde domuz gribi 21 kişinin
hayatõnõ kaybetmesine yol
açarken kasõm ayõnõn başõndan
itibaren yaşamõnõ yitirenlerin
sayõsõ ise 18 oldu. Yalnõzca 5 gün içerisinde
18 kişinin ölmesi halk arasõndaki endişeyi aşõ
tartõşmalarõ altõnda daha da arttõrdõ.
Yurt Haberleri Servisi - Şanlõurfa’da
domuz gribi şüphesiyle tedavi gören 1’i
öğrenci 2 kişi yaşamõnõ yitirdi.
Şanlõurfa’da göğüs ağrõsõ şikâyetiyle
birkaç gün önce Balõklõgöl Devlet Hasta-
nesi’ne kaldõrõlan iki çocuk annesi F.Ö.
(36) kurtarõlamadõ. Siverek ilçesinde de 8
yaşõndaki ilköğretim okulu öğrencisi bir
kõz çocuğu geçen hafta grip şikâyetiyle
hastaneye kaldõrõldõ. Şanlõurfa Çocuk Has-
talõklarõ Hastanesi’ne sevk edilen S.Ç. ya-
şamõnõ yitirdi. Yaşamõnõ yitiren kişilerden
alõnan kan örnekleri domuz gribi şüphesi
nedeniyle test için Ankara’ya gönderildi.
ŞANLIURFA’DA İKİ ÖLÜM
Domuz gribinden yaşamõnõ yitirenlerin sayõsõ 21’e yükselirken ölenlerden 7’si çocuk
Can almaya devam ediyor
MAHMUT LICALI
ANKARA - Yükseköğretim
Kurulu (YÖK), kuruluşunun
28. yõlõnda tarihinde hiç olma-
dõğõ kadar iktidar yanlõsõ bir çiz-
giye geldi. Kurula AKP ikti-
darõna yakõn üyelerin atanma-
sõyla YÖK, imam hatipleri üni-
versite girişte avantajlõ hale
getirdi, son 2 yõlda ilahiyat
kontenjanlarõ 813’ten 5 bin
620’ye çõkarõldõ. Üniversite
özerkliği yapõlan düzenleme-
lerle yok edildi.
12 Eylül darbesinin ardõndan
kurulan YÖK’ün 28. kuruluş
yõldönümünde bugün üniversi-
te öğrencileri alanlarda çağdaş
ve demokratik eğitim istemiyle pro-
testo gösterileri düzenleyecek. YÖK
28 yõllõk tarihi içinde hiç olmadõğõ ka-
dar siyasi iktidarõn istemi doğrultu-
sunda hareket eden bir organa dö-
nüşürken kurulun yapõsõ da atanan
üyelerle tamamen değişti. YÖK
Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’õn Ara-
lõk 2007’de başkanlõğa getirilmesinin
ardõndan üniversitelerde türbanõn
serbest bõrakõlmasõ konusunda AKP
yanlõsõ bir tutum izlemeye başladõ.
Özcan, Şubat 2008’de anayasa de-
ğişikliği kabul edilir edilmez tüm üni-
versite rektörlüklerine gönderdiği
genelgeyle türbanõn serbest bõrakõl-
masõnõ istedi. Aynõ yõl ilahiyat kon-
tenjanlarõ 813’ten 2 bin 680’e yük-
seltildi. 2009 yõlõnda ise ilahiyat
kontenjanlarõ 5 bin 620’ye çõkarõldõ.
Temmuz 2009’da YÖK’ün
2010’dan itibaren uygulanacak
üniversiteye giriş sisteminde
meslek liseleri ve genel lisele-
re uygulanan katsayõ oranõnõ
0.15 olarak eşitlenmesiyle
imam hatiplerin rahatlõkla alan
dõşõ tercih yapmalarõna ola-
nak sağlandõ.
Prof. Özcan döneminde ger-
çekleştirilen 49 rektör atama-
sõnda Çankaya Köşkü’ne gön-
derilen listede türban bildirisine
imza atan adaylarõn ismi ge-
nellikle birinci sõraya yüksel-
tilerek üniversitelerdeki se-
çimler hiçe sayõldõ. Yine bu dö-
nemde altyapõ ve öğretim ele-
manõ olanaklarõ göz ardõ edi-
lerek 23 ile yeni üniversite kurulur-
ken vakõf üniversitelerinin sayõsõ da
30’dan 45’e çõkarõldõ. Bu arada 3 ye-
ni vakõf üniversitesinin kurulmasõ için
çalõşmalara devam ediliyor.
Tarihinde hiç olmadõğõ kadar iktidarõn güdümüne giren kurumun özerkliği yapõlan düzenlemelerle yok edildi
AKP istiyor, YÖK yapõyor
Çukurova
Üniversitesi’nde
bir grup öğrenci
düzenledikleri
yürüyüşle YÖK’ü
protesto etti.
Eski YÖK üyesi Bülent Serim: “YÖK,
son olarak tarikat ve cemaatlerin üniver-
site yönetimlerinde egemen kõlõnmasõ için
danõşma kurullarõ oluşturulmasõ amacõy-
la yönetmelik çalõşmasõ yapõyor. YÖK’ün
anayasal kimliğinden hõzla uzaklaştõğõnõ
görüyoruz. YÖK iktidar par-
tisinin buyruğunda onun çõ-
karlarõ doğrultusunda bir organa dönüş-
tü. YÖK’ün son dönemde üstlendiği en
önemli görevin toplumu ve siyasal rejimi
İslami yapõyõ büründürmek için yüksek-
öğretim alanõnda gerekli olan değişiklik-
leri yapmak olduğunu görüyoruz.”
Eğitim-Sen Genel Başkanõ Zübeyde Kõ-
lõç: “YÖK 12 Eylül askeri darbesinin bir
ürünüdür. 12 Eylül Türkiye’de o dö-
nemde demokratikleşme adõna ne varsa
tamamõnõ süpürmüştür. Üniversitelerde
AKP hükümetinin gerici kuşatmasõnõ
bariz bir şekilde görü-
yoruz. Özellikle Özcan
döneminde üniversiteler AKP’nin bir
kolu gibi çalõşmõşlardõr. Üniversitelerde
kadrolaşma çok pervasõzca sürdürül-
mektedir. YÖK’ün revize edilerek dü-
zeltilmesi mümkün değil, bütünüyle or-
tadan kaldõrõlmasõ gerekir.”
‘YÖK, İKTİDARIN BUYRUĞUNDA’
‘ÜNİVERSİTELER KUŞATMA ALTINDA’
YAŞAR BÜYÜKANIT
‘Kuzey
Irak’taki
durumu
biz yarattõk’
İstanbul Haber Servisi - Eski
Genelkurmay Başkanõ Yaşar
Büyükanıt, “Irak’ın kuzeyin-
deki durumu biz yarattık,
Türkiye yarattı” dedi.
Emekli Orgeneral Büyükanõt,
danõşmanlõğõnõ yaptõğõ Beykent
Üniversitesi’nde düzenlenen
“Türkiye-Irak-Suriye Üçgeni”
konulu açõk oturuma katõldõ.
Toplantõ öncesinde gazetecilerin
sorularõnõ yanõtlayan Büyükanõt
PKK’lilerin Türkiye’ye dönüşün-
de karşõlanmalarõ sõrasõndaki gö-
rüntüleri “Bunu benimsemek
mümkün değil. Ben de vatan-
daşlar gibi düşünüyorum. O
görüntüler çok kötü görüntü-
ler. İnşallah bir daha olmaz”
sözleriyle değerlendirdi. Konuş-
masõnda “Türkiye’nin Irak’la
ilgili bir politikası yok” diyen
Büyükanõt, şunlarõ söyledi: “Bir
şeyin politikası olabilmesi için
uygulanabilir olması lazım.
Güvenlik söz konusuysa, o po-
litikaların kuvvetle desteklen-
mesi lazım. ‘Kerkük’e bir şey
olursa, biz buna sessiz kalma-
yõz’. Kalmayıp ne yapacaksı-
nız? Eğer böyle bir planınız
yoksa hiç sesinizi çıkarmaya-
caksınız, çünkü o zaman güve-
nilirliğiniz zayıflıyor. Irak’ın
kuzeyindeki durumu biz yarat-
tık, Türkiye yarattı.”
‘30 km girecektik’
Büyükanõt, 1 Mart Tezkere-
si’nin reddedilmesiyle ABD’nin
büyük bir şok yaşadõğõnõ ifade
ederek, “1 Mart Tezkeresi geç-
seydi silahlı kuvvetler de ku-
zeyde belli bir bölgeye kadar
girecekti. O bölge yaklaşık 30
kilometre civarında. Türki-
ye’nin de doğal hududu diyebi-
liriz oraya. Kimsenin toprağını
işgal etmeye gitmeyecektik
ama orayı kontrolümüz altına
alsaydık şimdi Barzani’ye böy-
le kızmaya lüzum kalmazdı”
şeklinde konuştu. ABD’nin
Irak’tan askerlerini çekmesi ko-
nusuna da değinen Büyükanõt,
“Amerika desteğiyle çıkan Irak
anayasasına baktığımızda ku-
zey tamamen bağımsız bir böl-
ge olarak korunuyor. Irak gü-
venlik güçleri Irak’ın kuzeyine
giremez ama Kürt gruplar
Bağdat’a da Basra’ya da
gider” diye konuştu.
Büyükanõt, aynõ istikrarsõzlõk
olasõlõğõnõn Suriye için de söz
konusu olduğunu söyledi. Su
probleminin Türkiye’nin önüne
geleceğini ifade eden Büyükanõt,
AB’nin çeşitli kuruluşlarõndan
sõnõr aşan sularõn uluslararasõ ko-
misyon tarafõndan yönetilmesini
öngören teklifler geldiğini aktar-
dõ. Büyükanõt, Türkiye’nin
komşularõyla dost olmasõ gerek-
tiğinin altõnõ çizerek, “Ancak bu
komşularla çıkar ilişkilerimiz
sürtüştüğü zaman ne olacak.
Bu olasılık var mı? Var” dedi.
İHALESİZ İŞ İDDİASI
Çiçek
damadını
ihbar etti
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Devlet Bakanõ ve Başbakan
Yardõmcõsõ Cemil Çiçek TO-
Kİ’den ihalesiz iş aldõğõ iddia edi-
len damadõnõ Meclis’te ihbar etti.
Cemil Çiçek’in kõzõ İclal Cici-
oğlu ile damadõ Zeynel Anıl Cici-
oğlu’nun TOKİ’den ihalesiz bir iş
aldõğõ, yaklaşõk 2 milyon liralõk
işin, taşeron firmaya 300 bin liraya
yaptõrõldõğõ, böylece 2 milyon lira-
lõk işten Çiçek’in damadõ ve kõzõ-
nõn 1.5 milyon lira kazandõğõ iddia
edilmişti. CHP’li Osman Kaptan,
Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda
Çiçek’e “Bu nedir” diye sordu. İşi
aslõnda başka bir firmanõn aldõğõnõ
ama bitiremediğini söyleyen Çi-
çek, “TOKİ, tasfiye yerine aynı
şartlarla işin bitirilmesine karar
vermiş, öyle alınmış” dedi.
Allah’tan tek isteğinin “Kızı-
lay’da gezerken ‘bu hõrsõz, şu
soysuz gidiyor’ denilmemesi” ol-
duğunu ifade eden Çiçek, şöyle
devam etti: “Suç ve ceza şahsidir.
Benim şerefim, benim evlatla-
rımdan, yakınlarımdan önde ge-
lir. Benim yakınlarıma bıraka-
cağım tek şey, temiz, dürüst bir
geçmiştir. Buna en ufak bir helal
getirecek olursa gereğini ben ya-
parım. Bir siyasetçinin bunu öte-
sinde verebileceği başka da temi-
nat yoktur. Bu konuşmamı da
ihbar kabul etsinler. Gerekirse
yazılı olarak da yapmaya hazı-
rım. Bir kanunsuzluk varsa sav-
cıların harekete geçmesi gerekir.
Geçmedilerse ihbar ediyorum.”
“Buradan ihbar ediyorum”
sözünü birkaç kez yineleyen Çi-
çek, iddiayõ gündeme getiren ve-
kile de bir öneride bulundu.
“Şimdi buradan çıkalım Anka-
ra Savcılığı’na gidelim. Dilekçe-
yi de ben yazayım. Kim hukuk-
suzluk, namussuzluk yaptığıy-
sa, sonuna kadar hesabını ver-
sin. Hangi yöntemle ortaya çı-
kacaksa ben varım” dedi.
ANKARA (AA) - İran-Türkiye sõnõrõnda düğün ya-
põlan bir köyü basan teröristler, damadõ öldürdü, 4 ço-
cuğu yaraladõ.
TSK ve İran güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği
operasyonlarda ağõr kayõplar veren, uyuşturucu ticare-
tinde büyük darbe alan terör örgütü PKK’nin yaşadõğõ
finansman krizini aşmak için Türkiye-İran sõnõr böl-
gesinde Kürtlerin yaşadõğõ köylere yönelik haraç top-
lama faaliyetlerini yoğunlaştõrdõğõ bildirildi. Edinilen
bilgere göre; İran sõnõrõndaki Begale köyüne gelen bir
grup PKK’li, Berivan K. ve Emrah S’nin düğününü
bastõ. Örgüt adõna “vergi” toplayacaklarõnõ söyleye-
rek, köylülerden hane başõna 1500 lira haraç isteyen
teröristler ile köylüler arasõnda tartõşma çõktõ. Köylü-
lerin bu parayõ veremeyeceklerini söylemesi üzerine
teröristlerin bir hafta sonra yeniden geleceklerini para
vermeyenlerin çocuklarõnõ alacaklarõnõ söyledi. Tar-
tõşmanõn kavgaya dönüşmesi üzerine gelin ve damadõ
yanlarõnda götürmeye çalõşan teröristlere köylüler
karşõ koydu. Çõkan arbedede teröristlerden birinin si-
lahõnõ kapan Emrah S. teröristlerin elebaşõ “Hogir”
ile “Dijvar Muş” adlõ teröristi öldürdü, bir teröristi de
yaraladõ. Teröristler çatõşma sõrasõnda damat Emrah
S’yi öldürürken, 3 çocuğu da yaraladõ. Güvenlik güç-
lerinin olaydan sonra kaçan teröristleri yakalamak
için operasyon başlattõklarõ kaydedildi. Irak ve Suri-
ye’de yaşayan Kürtler ile PKK’li teröristler arasõnda
geçtiğimiz aylarda benzer haraç kavgasõ yaşanmõş,
Irak’õn Bervari bölgesinde hayvancõlõk yapan Kürt ai-
lelerden “vergi” adõ altõnda, keçi ya da koyun iste-
mişler ancak köylülerin karşõ koymasõ üzerine çõkan
çatõşmada, 3 örgüt mensubu ile 5 köylü ölmüştü.
Teröristler düğünü bastı
İran sõnõrõnda haraç vermeyi reddeden Begale köyüne gelen bir grup PKK’li
damadõ öldürdü, 3 çocuğu da yaraladõ. Çatõşmada 2 terörist de öldürüldü
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ankara’da
bulunan İngiltere Dışişleri Bakanı David Mili-
band ile görüşmesi sonrasında düzenlenen ortak
basın toplantısında, son gelişmelere ilişkin de-
ğerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu, görüşmede
ağırlıklı olarak Kıbrıs konusunu ele aldıklarını
ve devam etmekte olan Kıbrıs müzakerelerine
tam destek vermek konusunda mutabık kaldık-
larını söyledi. Başta Rusya olmak üzere, bölge-
yi ve Türkiye’yi ilgilendiren diğer hususlarda da
görüş alışverişinde bulunduklarını belirten Da-
vutoğlu, Türkiye için bir eksen kaymasının söz
konusu olmadığını belirterek, Türkiye’nin ken-
di ekseni etrafında küresel ve bölgesel bir barış
kurmayı üstlendiğini söyledi. (Fotoğraf: AA)
Hacı adaylarının aşılanma-
sı sırasında bazı adaylar, aşı
yaptırmaktan vazgeçti.
Kõbrõs sürecine destek