26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada 2007-2008’lerde darbe hazırlıklarının ortaya çıkmasından çok önce, 2004 yılında Sarıkız ve Ayışığı adı verilen iki darbe hazırlığını Başbakan’a duyurduğunu açığa çıkarıyor. İddianamede; “… Özkök’ün TSK’nin temsilcisi olduğundan zaman zaman birçok konuda kendisine teklifler, endişeler, arzların geldiğini, bundan zaman zaman da müzakere ettiklerini, TSK’nin hassasiyeti olan konular iletildiği zaman doğrudan kamuoyu ile paylaşmak yerine bizzat Başbakan’a gidip, ‘Böyle endişeler var kaygılar var’ şeklinde ilettiği…” yazılı. Özkök tanık olarak ifade verir veya sorgulanırsa; darbe hazırlıklarını Başbakan’a duyurmasındaki kimi bazı nedenleri de açıklayacaktır. Ne diyebilir? Örneğin -elinde kanıtlayıcı herhangi bir belge olmadığı için- emrindeki komutanlar hakkında hukuksal işlem yapamadığını yine öne sürebilir; ancak Başbakanlık’a bağlı bir kurumun başında olduğu için darbe hazırlıklarını RTE’ye bildirdiğini söyleyebilir. Tek taraflı yazmaya ve düşünmeye alışkın yandaş ve yalaka basın erbabı ile AKP kadroları; Özkök’ün davranışını demokrasiye bağlamaya devam edeceklerdir ama: Bir başkomutanın emrindeki komutanların hazırlıklarını, askersel bünyelerde boşa çıkarmaya gayret edeceği yerde, sivil iktidara duyurmayı yeğlediği, örneğin bir zaman sonra -komutası altındaki kadrolarda gerekli tasfiyeyi yapmaktan neden kaçındığı- söylenmeye başlayacaktır. Özkök sadece darbe hazırlıklarını duyuruyor. Başbakan’a bugünkü iktidarın fena halde bozulduğu, tam tersi görüşlere itibar ettiği örneğin laiklik, dinci hareketler, tarikatlar, bölücülük gibi konularda bünyedeki çalışmalara nedense değinmiyor. Bugün gelinen noktada TSK’nin, ülkenin güvenliğinden başka herhangi bir soruna kafa yormaması -AB’nin söylemiyle askerin ülke sorunlarından elini çekmesi- görüşü ağırlık kazanıyor. Tabii arada sapıtan “Türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, Türkiye’nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu ‘kurumsal yapı’ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lazım” diyen profesör sıfatlı yalakalar da yok değil. O zaman kısıtlı görev anlayışıyla hareket etmekten başka ülkenin hiçbir konusuyla ilgilenmeyen, düşünmeyen, konuşmayan robot bir ordu kurmanın yolları aranıyor, demektir. Hilmi Özkök, şayet ifade verir, sorgulanırsa askerin ulusal kimi uğraşılarını açıklaması, Cumhuriyet kurulduğundan beri askerin üstlendiği görevlere açıklık getirmesi herhalde yararlı olacaktır. Böylece Özkök, askerin bugün iddia ve tartışma konusu olan darbe hazırlıkları dışında; 4 yıl süren Başkomutanlık zamanında da, emrindeki birimlerin çeşitli konularda “endişe ve kaygılarıyla” ilgili bünyesel çalışmalar yaptığını, raporlar, öneriler hazırladığını açıklamış... Zaman zaman Milli Güvenlik Kurulu’nun gizli toplantılarında da okunan ve üzerinde tartışılan konularda kamuoyunun bilgisinden gizlenen, ne ki TSK’nin görev bildiği çalışmalar yaptığını savunmuş olacaktır. Örneğin laiklik karşıtı ve laik cumhuriyete karşı dinci ve tarikatçı hareketler -bölücülük-Kürt sorunu-dış politikadaki açılımlara karşı ülke güvenliğiyle ilgili önlemler gibi ulusal konular… Bugünkü anlayış ve ulusun ordusuna karşı yöneltilen suçlamalar varılmak istenilen sonucu çağrıştırıyor: TSK’yi ülke sorunlarından soyutlamak! Bu sonuca varmak isteniliyorsa… Özkök zamanında da işleyen, askerin sadece darbe hazırlıklarıyla değil… ülke sorunları üzerinde de çeşitli ulusal konularda yapacağı çalışmalar da engellenmelidir. Yazılan çizilenlere göre istenilen budur. Amaç TSK’yi giderek ulusun ordusu değil… İktidarların ordusu konumuna getirmektir. İnsanların ve hâlâ laik cumhuriyet dinamizmini yitirmeyen kurumların kafasına zincir vurmayı hedef alan böylesi gidişat; örneğin dinci eylemlere göz yumarak laik devletin kâğıt üzerinde kalmasını sağlamaya yönelik çabalara, bölünmeye, ayrışmaya meydanı boş bırakacaktır. Ne yazık ki bugün TSK; tek sorunu darbe hazırlıkları yapmayı amaçlayan bir kurum gibi gösterilmeye çalışılıyor. TSK ulusun ordusu ise; sadece darbe ocağı gibi gösterilmesine karşı çıkmak, ulusal sorunlardaki duyarlılığını anımsamak, anımsatmak gerekiyor. Tanık olarak dinlenirse Hilmi Özkök’ün görevi de bu olmalıdır! SAYFA 4 KASIM 2009 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 17 Edirne Y 12 Kocaeli Y 17 Çanakkale Y 13 İzmir Y 19 Manisa Y 19 Aydın Y 20 Denizli Y 16 Zonguldak Y 15 Sinop Y 16 Samsun B 15 Trabzon B 15 Giresun B 13 Ankara Y 12 Eskişehir Y 15 Konya Y 15 Sıvas Y 10 Antalya Y 23 Adana Y 21 Mersin Y 22 Diyarbakır Y 15 Şanlıurfa Y 15 Mardin B 14 Siirt B 15 Hakkâri B 9 Van B 10 Kars B 6 Oslo K 2 Helsinki K 3 Stockholm K 4 Londra Y 3 Amsterdam Y 11 Brüksel Y 10 Paris Y 10 Bonn Y 12 Münih Y 4 Berlin Y 9 Budapeşte Y 9 Madrid Y 20 Viyana Y 6 Belgrad Y 8 Sofya Y 9 Roma Y 20 Atina Y 19 Zürih Y 8 Moskova K 0 Aşkabat Y 23 Astana Y 10 Taşkent Y 28 Bakû Y 13 Bişkek Y 25 Tiflis Y 16 Kahire B 23 Şam B 18 Ülke geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Ana- dolu, Batı Karadeniz, Orta Karadeniz’in içi kesimleri, Doğu Ana- dolu’nun batısı, Gü- neydoğu Anadolu’nun kuzey ve batısı ile Muş çevreleri yağışlı geçe- cek. Hava sıcaklığı ül- ke genelinde 5-7 de- rece artacak. İstanbul Haber Servisi - Sağlõk Bakanlõğõ ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ilaçtaki fiyat düşüşü ile ilgili olarak çõkarttõğõ düzenleme 4 Aralõk’ta yürürlüğe girecek. Düzenlemeye gö- re eczaneler, geçmişte yüksek fiyattan aldõklarõ ilaçlarõ 4 Aralõk’ta yüzde 30-40’a varan oran- larda indirimle satmak zorunda kalacak. İlaç fiyatlarõndaki düşüşün olumlu olmasõna karşõn, düzenlemenin eczacõlarõ iflasa sürükleyeceğini belirten İstanbul Eczacõ Odasõ Başkanõ Semih Güngör, “4 Aralık kıyametin kopacağı gün olacak. Eczaneler hizmeti sürdüremeyecek duruma gelecek. Halk eczane bulamaya- cak” dedi. Güngör, 4 Aralõk’a kadar sorunla- rõn çözülmemesi durumunda Türk Eczacõlar Birliği ve Türkiye’deki tüm eczanelerle birlik- te eylem planõ belirleyebileceklerini ifade etti. İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın aslını Ergenekon savcılarına gönderdiği öne sürülen subay, savcılara bir başka belgenin de ekli olduğu e-posta mesajı yolladı Savcõlara ikinci mesaj İstanbul Haber Servisi - Albay Dursun Çi- çek tarafõndan yazdõrõldõğõ iddia edilen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” nõn “ıslak imzalı” orjinal belgesini Ergenekon savcõlarõna gön- deren ihbarcõ muvazzaf subaydan savcõlara ikinci bir mesaj daha geldi. Çiçek’in adõnõn geçtiği ve e-mail yoluyla gönderilen mektupta Türkiye ile ilgili haberlere yer veren 400’den fazla internet sitesinin takibe alõndõğõ ve fiş- lendiği iddia edildi. Mücadele Eylem Planõ adlõ belgenin õslak imzalõ orjinalini savcõlara gönderen muvazzaf subaydan ikinci mektup geldi. Cumhuriyet Başsavcõlõğõ yetkililerinin Deniz Kurmay Al- bay Dursun Çiçek’e ifade vermesi için tebli- gat gönderilmediğini bildirmelerinin ardõndan gelen mektup, bu kez savcõlõğa posta yoluy- la değil, elektronik ortamda gönderildi. Albay Çiçek’in adı var, imzası yok ‘Sayın Savcım’ diye başlayan yaklaşõk 3 sayfalõk mailde Genelkurmay’da hazõrlan- mõş benzer belgelerin örnekleri gönderildi. Söz konusu belgelerde ‘internet siteleri andıcı’ ve ‘psikolojik hareket sitelerinin listesi’ ol- duğu belirtildi. İhbarcõ subay tarafõndan gön- derilen belgelerde Albay Çiçek için açõlmõş bir imza bölümünün olmasõna karşõn bu kez Çi- çek’in imzasõ bulunmuyor. İhbarcõ muvazzaf subayõn mektubunda Al- bay Çiçek’in de aralarõnda bulunduğu bir grubun ‘Türkiye hakkındaki haberlere yer veren’ 400’ü aşkõn internet sitesinin takip et- tiğini öne sürdü. Mektupta tek tek fişlenen in- ternet sitelerinin adlarõna ve nasõl fişlendik- lerine de yer verildi. Takip edilen sitelerin ge- nellikle ‘irticai site’ ve ‘bölücü site’ başlõk- larõyla fişlendiği iddia edildi. İhbarcõ subay mektubunun son paragrafõnda ise “Ülkemi o kadar çok seviyorum ki bu andıcı, bu mektupları gönderiyorum, TSK içinde elinde bilgi belge olan varsa mutlaka gön- dermelidir” ifadesine yer vererek TSK’de gö- revli herkese bu konuda kamuoyunu aydõn- latmalarõ için çağrõda bulundu. Savcõ Öz, Yargõtay Onursal Başsavcõsõ hakkõndaki işlemlerin gizli yürütüldüğünü bildirdi Kanadoğlu soruşturuluyor HATİCE TUNCER Emekli orgeneraller Şener Eruygur, Hurşit Tolon’un tutuksuz, gazetemiz An- kara Temsilcisi Mustafa Balbay’õn tu- tuklu yargõlandõğõ İkinci Ergenekon Da- vasõ’nda 2. ve 3. iddianamelerin okunma- sõ tamamlandõ. Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten savcõlardan Zekeriya Öz, mahke- meye gönderdiği yazõda Yargõtay Onursal Başsavcõsõ Sabih Kanadoğlu hakkõnda gizli soruşturmanõn devam ettiğini belirtti. İkinci Ergenekon davasõna dün devam edildi. Mahkeme, emekli Albay Levent Göktaş’õn 19 Eylül 2009 tarihindeki talebi üzerine Kanadoğlu hakkõnda nasõl bir iş- lem yapõldõğõnõn İstanbul Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’na sorulmasõna karar vermişti. Bunun üzerine savcõ Öz, 8 Ekim 2009 tari- hinde mahkemeye gönderdiği cevapta bu soruya cevap verdi. Öz yazõsõnda, “Kana- doğlu hakkında 7 Ocak 2009 tarihinde arama yapılmış ve şahıs hakkındaki giz- li soruşturma devam etmektedir” dedi. Savcõsõ Öz’ün eşi ve çocuklarõnõn koru- malõğõnõ yapan polis memuru tutuklu sanõk Kenan Temur, duruşmada söz alarak id- dianamedeki suçlamalara şaşõrdõğõnõ söyle- di. Kendisi hakkõnda “Ergenekon adına savcıların ailelerine sızdığına” ilişkin id- dialar olduğunu ifade eden Temur, savcõlar Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın’a bakarak şunlarõ söyledi: “Savcılar beni ta- nıyor, hepiniz beni tanıyorsunuz. Böyle bir şey yok. Yenge hanım beni tanır. Kevser Hanım, benim tanır. Beni savcı Pekgüzel tutukladı. Şok içindeyim” Dönmez, Silivri’ye sevk istedi Ankara Zir Vadisi’nde mühimmat sak- ladõğõ iddia edilen ve bu konuda askeri mahkemede de yargõlanan Yarbay Musta- fa Dönmez, kendisine ait olduğu iddia edilen silahlarõ hiç görmediğini savcõlara anlattõğõnõ belirtti. Muvazzaf subay olmasõ nedeniyle Hasdal Askeri Cezaevinde tutu- lan Dönmez, her gün 150 km. yol gelme- sinin savunma hakkõnõ kõsõtladõğõndan şi- kâyet ederek sivillerin bulunduğu Silivri Cezaevi’ne sevk edilmek istediğini ifade etti. Başkan Şengün “Böyle bir uygulama daha önce yok” dedi. Sanıklar AİHM’ye başvurdu İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davasõnõn tutuk- lu sanõklarõ Tuncay Özkan, Birol Başaran, Adil Ser- dar Saçan’õn avukatlarõ Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz tarafõndan Avrupa İnsan Haklarõ Mahkeme- si’ne yapõlan başvuruda, Avrupa İnsan Haklarõ Söz- leşmesi’nin güvence altõna aldõğõ “Özgürlük ve Gü- venlik Hakkı”, “Adil Yar- gılanma Hakkı” ve “Etkili Biçimde Başvuru Hak- kı”nõn ihlal edildiğine dik- kat çekilerek bu durumun ivedilikle tespit edilmesi ta- lep edildi. Ülgen ve Ersöz’ün 2 Ka- sõm 2009 tarihli dilekçesin- de, AİHS’nin 5. maddesine belirlenen “özgürlük ve güvenlik hakkı”nõn ihlali iddiasõna gerekçe olarak birçok kişinin kuvvetli be- lirti bulunmadan gözaltõna alõnmasõ gösterilerek “Tu- tuklulukları ise makul sü- releri çoktan aşmıştır” de- nildi. Dilekçede şu ifadeler yer aldõ: “Bu davanın so- nucunun beklenmesi belki 10 yıla kadar uzayacaktır. Tutukluluk süreleri 16 ayı geçen tutuklular çoğun- luktadır ve hâlâ bu tutuk- luların ifadesinin alınma- sına bile başlanmamıştır.” KUM YOLSUZLUĞU OPERASYONU Albayrak’õn evinde arama yapõldõ İSTANBUL / BURSA (Cumhuriyet) - Yeni Şafak Gazetesi sahibi Ahmet Al- bayrak’õn evinde, Bursa’nõn Karacabey ilçesindeki kum yolsuzluğu operasyonuyla il- gili arama yapõldõ. Bursa Jandarma Komutan- lõğõ’ndan bir ekip dün sabah Albayrak’õn Üsküdar’daki evinde arama yaptõ. Albay- rak’õn arama sonrasõnda jan- darma tarafõndan ifadesi alõn- mak üzere Bursa’ya götürül- düğü, kendisine avukatõnõn da eşlik ettiği ileri sürüldü. An- cak Bursa’daki kaynaklar, Al- bayrak’õn evinde arama ya- põldõğõnõ doğrularken “Al- bayrak henüz gözaltına alın- madı. Ya teslim olacak ya da yakaladığımızda Bursa’ya getireceğiz” dedi. Albayrak’õn evindeki aramanõn haziran ayõnda Bursa’da jandarmanõn “kum, çakıl ve taş ocakla- rına rüşvet karşılığı ruhsat verme, dolandırıcılık ve ka- mu malından hırsızlık” suç- lamalarõyla ilgili düzenlediği operasyonla bağlantõlõ olduğu belirtildi. Operasyonda Bursa İl Özel İdaresi Gelir Müdürü Fahriye Akdamar ve müte- ahhit Rasim Altıok tutuklan- dõ. Albayrak’õn, Altõok’la te- lefon görüşmelerinin dinle- meye takõldõğõ öğrenildi. BİLİRKİŞİ RAPORUNU TAMAMLADI Rögar faciasõnda suçlu anneymiş! İstanbul Haber Servisi - Bahçelievler’de annesiyle so- kakta yürürken, kapağõ açõk unutulan rögar çukuruna düşe- rek ölen Dilara Dumrul (5) da- vasõnda hazõrlanan ikinci bilir- kişi raporunda anne kusurlu bulundu. Raporda anne hak- kõnda, “Çocuğunun elini sı- kıca tutmadığı ve çocuğu- nun bastığı yerleri dikkatlice kontrol etmediği için kusur- lu” denildi. Bakõrköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen da- vada, hazõrlanan ikinci bilirki- şi raporu mahkemeye sunuldu. Raporda, işi yapan taşeron MVM şirketinin şantiye şefi Erol Balcı, rögar bacalarõnõ kontrolle sorumlu Güntek fir- masõnõn sorumlusu Ömer Ad- nan Kaya birinci dereceden kusurlu bulunurken, Güntek firmasõ adõna şantiye şefi ko- numunda bulunan tekniker Yu- nus Naci Ozanlı ve iki sanõk ikinci dereceden sorumlu bu- lundu. Rapordaki en ilginç nokta ise, ölen Dilara’nõn an- nesi Edibe Songül Dumrul’un da kusurlu bulunmasõ oldu. Bilirkişi, inşaat alanõ içinde yürürken, çocuğunun elini sõ- kõca tutmadõğõ ve çocuğunun bastõğõ yerlere dikkat etmediği gerekçesiyle anneyi üçüncü dereceden kusurlu buldu. Gazetemizin eski Genel Yayın Yönetmen- lerinden gazeteci Oktay Kurtböke ölümü- nün 10. yıldönümünde ailesi ve dostları ta- rafından Zincirlikuyu’daki mezarı başın- da anıldı. Törende konuşan Kurtböke’nin eşi Gufran Kurtböke, eşinin çok ilkeli bir insan olduğunu anımsatarak “Oktay’ın bu devirde yaşamadığı belki de iyi oldu” dedi. Törene Gufran Kurtböke ve kızı Pürlen Kurtböke ile beraber Şişli Belediye Başka- nı Mustafa Sarıgül, Şişli Belediye başkan yardımcıları Vasken Barın ve Tayfun Kahyaoğlu, Şişli Belediyesi Meclis üyeleri, gazetemiz çalışanları, yazarımız Şükran Soner katıldı. Kurtböke’nin dostları daha sonra da kızı Pürlen Kurtböke’nin Elma- dağ’daki lokantasında yemekte bir araya geldi ve Kurtböke’yi andı. Dostları Oktay Kurtböke’yi unutmadı Güler Zere için Ankara, İstanbul ve Adana’daki AKP binalarının önün- de eylem yapıldı. Eylemlerde Ze- re’nin serbest bırakılması istendi. ?Gül’den Zere açıklaması ?Kirli ilişkiler ortaya çıkmıştı ‘Şahsen başvuru yapõlsõn’ Susurluk’un 13. yõldönümü İstanbul Haber Servisi - Susurluk kazasõnõn 13. yõldönümünde “temiz toplum” istemi, Türkiye’nin günde- mindeki yerini koruyor. 3 Kasõm 1996’da Susurluk’ta bir kamyonla oto- mobilin çarpõştõğõ trafik kazasõ, devlet içindeki kirli yapõlanmayõ açõğa çõkar- dõ. Kazada Bahçelievler katliamõ sanõ- ğõ Abdullah Çatlı, sevgilisi Gonca Us ve İstanbul Emniyet Müdür Yardõmcõ- sõ Hüseyin Kocadağ öldü. Dönemin DYP Milletvekili Sedat Edip Bucak yaralandõ. Kazanõn ardõndan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn hazõrladõğõ ilk iddianamede, Ömer Lütfi Topal cinayetine, Tarık Ümit’in öldürülmesine, Bucak, Çatlõ, İbrahim Şahin, Korkut Eken ve özel harekât polisleri arasõndaki ilişkilere yer verilerek bu kişilerin “yasadışı ey- lem için” buluştuklarõnõn anlaşõldõğõ belirtildi. Davayõ 12 Şubat 2001’de ka- rara bağlayan DGM, sanõklardan Şahin ve Eken’i çete suçundan 6’şar yõl, özel harekâtçõ polisler, Bucak’õn şoförü Abdülgani Kızılkaya, katliam hüküm- lüsü Haluk Kırcı, Yaşar Öz, Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir’i de 4’er yõl hapis cezasõna mahkûm etti. Haber Merkezi - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, yasadõşõ terör örgütü örgüt üyesi olmaktan 14 yõldõr hükümlü olarak cezaevinde bulunan ancak yaka- landõğõ kanser hastalõğõnõn “ölümcül evresine” ulaşmasõna karşõn hastanenin mahkûm koğuşunda tutulan Güler Ze- re’nin serbest bõrakõlmasõ için sivil top- lum örgütlerinin başvurduğunu ancak kendisinin “şahsen” başvuru beklediği- ni açõkladõ. Gül, kendisine Adalet Ba- kanlõğõ kanalõyla Adli Tõp raporunun gelmesinden sonra karar verilebileceği- nin altõnõ çizdi. Cumhurbaşkanõ’nõn is- tediği kişiyi affetmesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağõnõ anlatan Gül, “Kendisi başvuru yapmadığı için sü- reç işlemiyor” dedi. Doktor hakkında suç duyurusu Çukurova Üniversitesi Tõp Fakültesi Balcalõ Hastanesi’ndeki mahkûm servi- sinde tedavisi süren Zere’nin babasõ Haydar Zere, tedaviyi yürüten bir doktorun Güler Zere’ye “Dağda kaç kişiyi öldürdün? Dışarıda olsaydın çok sayıda cana kıyacaktın?” dediğini duyduğunu, bu konuda da avukatlarõnõn suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Güler Zere’nin arkadaşõ olan ve Antak- ya’dan gelip, yanõnda refakatçi kalan Sevil Arıcı da, doktorun hasta hüküm- lüyle diyaloğuna bizzat şahit olduğunu öne sürerek şunlarõ söyledi: “Doktor, Güler’in hasta kâğıdına baktı, incele- di, sonra yüzüne dönüp, ‘Nasõl kõydõn bu kadar insana? Dõşarõda olsaydõn Al- lah bilir kaç kişiyi öldürecektin’ dedi. Bakmaya başladığında farklı bir tav- rı vardı. Şimdi iyi davranıyor. ” Güngör: İlaç alacak eczane kalmayacak Fotoğraf:UĞURDEMİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear