Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2009 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Demokratik Açılım-3
İktidarın “demokratik” niteliği üzerine bizim
zayıf kültür dünyamızda estirilen “şehir
efsanesi”ni sergilemeden, karışık kafaların farklı
bakmasını sağlamak zor.
“Veriler” temelinde tartışmak bize yabancı. Bu
bakımdan hızla saflar bölünüyor, tüfekler
doğrultuluyor! Biz “siyasi” bir toplumuz. Ama
siyaseti, veri, olgu, bilgi, bilim değil de gevezelik
ve palavracılık temelinde sürdürebiliriz ancak.
İktidarı demokratik bulanların, AKP’nin 8 yıllık
iktidarı döneminde “demokrasi” konusunda
hangi adımları attığı sorusuna verecekleri bir
yanıt yoktur. Veya tek yanıtları vardır: Orduya,
ordunun vesayetine, ordunun müdahaleci
tutumlarına karşı tutum.
“Ordu ve sivil siyaset dünyamız” arasındaki
ilişki(nin tarihi), derin ve nesnel bir araştırmayı
gerektirir. Bunu yapan henüz yok ortalıkta.
Ordunun siyasete (hem de ikide bir) müdahalesi
şüphesiz desteklenemez. Ama burada başka bir
temel bir sorun daha var: Ordunun müdahalesi
konusunu, bunun yolunu açan siyaset ve
siyasetçileri birlikte ele alınması gerektiğidir.
Bugün konumuz bu değil.
AKP’nin “demokrat”lığına odaklanmayı
sürdürelim.
İki yazıdır AKP’nin/Erdoğan’ın “bütün
kuvvetleri/güçleri” elinde toplamayı, sekiz yıldır
ana politika olarak sürdürdüğünü gösteriyoruz.
Ve bu politikanın demokrasi dışında her türlü
yönetim biçimine (Otoriter, diktatoryal, İslamcı
devlet ve tek siyaset...) yolu açtığını belirtiyoruz.
İktidar büyük bir güçtür, hele devlet ve ülke
yönetimi söz konusuysa!? Güç, tartışmasız
sahibini yozlaştırıcı niteliğe dönüşebilir. İktidarı
değerlendirirken başlıca ölçüt ne kadar
demokrasiyi yaydığı, güçlendirdiğidir.
AKP, daha çok demokrasi uyguluyor mu?
“Daha çok demokrasi,” demokrasilerin
günümüzde ulaştığı aşamada, halkın katılımı
(katılımcı demokrasi) belirleyici ve ayırt edici
özellik sayılmalı. Bu nedenle diyebiliriz ki,
günümüzde demokrasi/demokrasiye katkı,
iktidar gücünün halkla daha çok paylaşımıdır.
O zaman sormak gerekir: AKP, sahip olduğu
iktidar gücünü paylaştırıcı mıdır? Bırakın
paylaşmayı, ülkedeki bütün güçleri elinde
topluyor. Bugün iktidarın elinde çok tehlikeli
muazzam bir güç birikimi oluştu. Soralım: Acaba
güçleri dağıtan ve paylaşan mı demokrattır,
yoksa bütün güçleri elinde toplayan mı?
Diğer bir ölçütümüz: Acaba iktidar özgürleştirir
mi? (Demokrasinin gereği/ürünü olarak...) AKP,
ülke çapında bireyin daha çok özgürleşmesine
yardımcı olacak politikalar mı uyguluyor? Yoksa,
insanları bazı inançların, cemaatlerin,
cenderesine mi sokuyor? Zincirlerimizi halka
halka kırıyor muyuz, yoksa üzerimizde-
düşüncelerimizde, beyinlerimizde zaten tarihsel
olarak var olan düşünce kalıplarının daha çok
içine mi sokuluyoruz?
Özellikle kadınlar üzerindeki tarihsel,
toplumsal, kültürel sürüp gelen baskıları
azaltıyor mu? Daha özgür ve katılımcı kılan
politikalar uyguluyor mu? Yoksa kadınları bu
baskı kalıplarının içinde tutmaya özen mi
gösteriyor?
Bir başka ölçüt, ülkedeki yoksul kesimin
zenginleşmesidir. Yoksulluğu gözle görülür bir
şekilde yok ediyor mu iktidar? Yoksa yoksullar
ile zenginler arasındaki farkı açıyor, uçurumu
derinleştiriyor, yoksulluk mu üretiyor?
Laiklik, uygarlığın, çağdaşlığın bir yaşam
tarzıdır. Bunun karşıtı ise, dinlerin bir düşünce
ve uygulama biçimi olarak, siyasi iktidara
ortaklığıdır. İktidar, toplumu yönetmek için
dinsel referanslara mı başvuruyor?
Acaba iktidar çağdaşlığın göstergesi, hukuk
ve ilkelerine en yüksek derecede saygı mı
duyuyor, ülkeyi tartışmasız hukuk devleti
ilkeleriyle yönetmeye son derece titizlik mi
gösteriyor? Yoksa hukuku kendi iktidar gücü,
kendi çıkarı için mi kullanıyor?
İktidar herkesi eşit bireyler olarak mı kabul
ediyor? Toplumdaki çeşitli kurum, kuruluş, grup,
cemaat, dernek vb. hepsini ülkenin bir parçası
olarak görüyor mu? Yoksa bunlar arasında
birilerini tutuyor, yandaşı olmayanları
ötekileştiriyor mu? Kendi inanç ve politikalarını
herkese dayatıcı mı davranıyor? Ülkedeki,
toplumdaki diğer irili ufaklı güç odaklarını kendi
elinde mi topluyor?
İktidarın “demokratik” niteliğini bu ölçütlerle
tartışabiliriz ancak.
İktidarda büyük bir güç birikimi vardır. Başta
demokrasi olmak üzere herkesi ezebilecek
nitelikte… (Pazar günü, “darbe” konusu.)
Bakan, kendisini azarlayan Erdoğan’õ savunurken, ‘Başbakan’õn şeker hastasõ mõ’ sorusuna kaçamak yanõt verdi
‘Erdoğan kafa karõştõrmadõ’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağ-
lõk Bakanõ Recep Akdağ, kendisini domuz
gribi aşõsõ konusunda azarlayan ve aşõ olma-
yacağõnõ açõklayan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’õ savundu.
Akdağ, Avrupa Antibiyotik Farkõndalõk Gü-
nü nedeniyle katõldõğõ toplantõda, sorularõ ya-
nõtladõ. Pandemi İzleme Bilim Kurulu’ndaki
bilim adamlarõnõn ortak görüşü ile aşõ kararõ
verildiğini kaydeden Akdağ, “Aşı, güvenli bir
aşıdır. Yan etkilerle hastalığı geçirmenin
risklerini karşılaştırdığımızda hastalığı
geçirmenin risklerinin kıyaslanamayacak
kadar yüksek olduğunu görüyoruz” diye
konuştu. Akdağ sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oysa Türkiye’de, şu ana kadar 80’e
yaklaştı, hayatını kaybeden vatandaşımız
var. Kamuoyu daha çok bu rakamı biliyor.
Ama bunun arkasında hastanelere yatan,
yoğun bakım gerektiren, solunum cihazı-
na bağlanan çok sayıda vatandaşımız var.
Peki ‘Ben aşõlanmam’ ya da ‘Çocuğumu aşõ-
latmam’ diyenlere ne yapacağız? Artık in-
sanların kendisi bilir yani. Kimseyi zorla-
yacak bir halimiz yok.”
Akdağ, Başbakan Erdoğan’õn aşõ olmaya-
cağõ yönündeki açõklamalar anõmsatõlarak
“Başbakan’ın kafa karıştırdığını düşü-
nüyor musunuz” sorusu üzerine “Hayır. Sü-
rekli olarak bu konunun konuşulması si-
yasi amaçlara yöneliktir” dedi. Erdoğan’õn
kendisinin risk grubunda olmadõğõnõ, bunun
için aşõ yapõlmayacağõnõ, ama hükümetin bu
aşõyõ yurttaşõn hizmetine sunduğunu ve kim-
seyi de buna mecbur etmediğini ifade ettiği-
ni söyledi. Akdağ, “Sayın Başbakan’ın şe-
ker hastası olduğu söyleniyor. Şeker has-
taları risk grubunda değil mi” sorusuna ise
Akdağ, “Zannediyorum biraz önceki so-
ruyla söylemek istediğimi yeterince söy-
ledim arkadaşlar” diyerek yanõt vermedi.
MAHMUT LICALI
ANKARA - Sağlõk Bakan-
lõğõ ve Milli Eğitim Bakanlõğõ
(MEB) domuz gribi nedeniy-
le Türkiye genelinde ya da
bazõ illerde okullarõn uzun sü-
reli kapatõlmasõ, Kurban Bay-
ramõ tatilinin öğrenciler için
uzatõlmasõ ya da sömestr tati-
linin daha erken bir tarihte
başlatõlmasõ olasõlõklarõnõ de-
ğerlendiriyor.
Kasõm sonunda Sağlõk Ba-
kanlõğõ Bilim Kurulu’nun ya-
pacağõ değerlendirme kapsa-
mõnda ülke genelinde tüm ilk-
öğretim ve ortaöğretim okul-
larõnõn bir süre kapatõlmasõ, sal-
gõnõn yaygõn olduğu bazõ il-
lerde okullarõn tatil edilmesi ya
da eğitime devam edilmesi
yönünde bir karar alõnacak.
TV kanallarında
canlı ders verilecek
Kurulun domuz gribinin
okullarda sağlõk tehdidi oluş-
turduğu yönünde bir karar al-
masõ durumunda MEB, eği-
tim-öğretime ara verip tele-
vizyondan canlõ ders yayõnla-
rõ aracõlõğõyla telafi eğitimini
devreye sokacak. Okullarõn
ülke genelinde ya da bazõ il-
lerde mi tatil olacağõna da bi-
lim kurulunun yapacağõ de-
ğerlendirmeler sonucunda ka-
rar verilecek.
MEB’den bir yetkili, şu an
Ordu, Eskişehir ve Kara-
man’da okullarõn domuz gribi
salgõnõ nedeniyle kapalõ du-
rumda olduğunu ifade ederek
“Eskişehir’de yerel bir tele-
vizyon kanalı aracılığıyla
eğitim devam ediyor” diye
konuştu.
Birçok ilde devamsõzlõk
oranlarõnõn yüzde 1’in altõnda
olduğunu ifade eden yetkili,
“Bu devamsızlıkların yarın
olmayacağı anlamına gel-
mez” dedi. Yetkili, “Tüm ih-
timallere karşı B planı hazır.
Kararı Sağlık Bakanlığı Bi-
lim Kurulu verecek, uygu-
lamayı Milli Eğitim Bakan-
lığı yapacak” diye konuştu.
‘Karaman’ın
memuru,Olay
Medya’nın
başında’
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Konya Millet-
vekili Atilla Kart, TMSF yö-
netimine geçen Olay Medya
yayõn grubunun başõna “Deniz
Feneri Derneği soruşturma-
sında Zekeriya Karaman ile
olan yasadışı ilişkileri nede-
niyle gündeme gelen” Necati
Mesut Özen’in getirilmesine
tepki gösterdi. Kart, “Bu olay,
Deniz Feneri örgütlenmesi-
nin hükümet tarafından or-
ganize bir şekilde himaye
edildiğini bir kez daha doğ-
rulamaktadır. Keyfilik ve so-
rumsuzluk boyutlarında bir
skandal söz konusudur” dedi.
Kart, dün parlamentoda dü-
zenlediği basõn toplantõsõnda
Olay Medya Grubu’nun başõna
“Karaman’ın memuru”
Özen’in getirilmesine tepki
gösterdi. Kart, şu açõklamalarõ
yaptõ: “Özen, Deniz Feneri
Derneği soruşturmasında
Zekeriya Karaman ile olan
yasadışı ilişkileri nedeniyle
sorgulanmaktadır. Adı geçe-
nin, Karaman’ın yasadışı
yollarla elde ettiği para iliş-
kilerini akladığı iddia edil-
mektedir. Bu süreçlerde dö-
nemin İstanbul Belediye
Başkanı Recep Tayyip Erdo-
ğan’ın, İETT yönetimine,
ihaleye açılacak işlerin yuka-
rıda adı geçen kişilerin belir-
lediği şirketlere bırakılması
konusunda baskı yaptığı cid-
di iddialar arasındadır. Bu
çerçevede Kanal 7’ye usul-
süz ihalelerle aktarılan para-
larla ilgili olarak Kara-
man’ın Necati Mesut Özen
ile yasadışı ilişki içine girdiği
iddia edilmektedir. Hal böyle
iken, hakkında böylesine cid-
di ve sürekli iddialar bulu-
nan bir kişinin, TMSF’nin
yönetimine intikal eden Olay
Medya Yayın Grubu’nun
başına getirilmiş olması, De-
niz Feneri örgütlenmesinin
hükümet tarafından organi-
ze bir şekilde himaye edildi-
ğini bir kez daha doğrula-
maktadır.”
El Hekim: Açılımı izliyoruz
Dış Haberler Servisi - İstanbul’u zi-
yaret eden Irak’taki en büyük Şii partiler-
den Irak Yüksek İslam Konseyi’nin
(IYİK) yeni lideri Seyid Ammar Abdula-
ziz Muhsin el Hekim, dün Dõşişleri Ba-
kanõ Ahmet Davutoğlu’yla yaptõğõ görüş-
menin ardõndan düzenlenen basõn açõkla-
masõnda, Türkiye’deki “demokratik açõ-
lõm” çalõşmalarõnõ yakõndan takip ettikle-
rini söyledi. Türkiye’nin Bağdat’taki bü-
yükelçiliğinin yanõ sõra Basra, Musul ve
Erbil’de açtõğõ ve açacağõ konsolosluklar-
la bu açõlõmõn gerçekleşeceğini gördükle-
rini de sözlerine ekleyerek Türkiye’nin
Arap ve İslam bölgesine yönelik rolünü
saygõyla karşõladõklarõnõ belirtti.
‘Uçaklarda Kürtçe anons’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda
Ulaştõrma Bakanlõğõ’nõn bütçe görüşme-
leri sõrasõnda söz alan DTP Siirt Milletve-
kili Osman Özçelik, THY uçaklarõnda
uçuş güvenliği ve diğer konularda Türkçe
ve İngilizce anons yapõldõğõnõ anõmsata-
rak, Türkçe bilmeyen yurttaşlarõn bilgi
sahibi olamadõklarõnõ iddia etti. Özçelik,
“Hiç olmazsa bölge illerine yapõlan uçuş-
larda Kürtçe anons yapõlsõn” dedi.
Müebbetten kurtuldu
İstanbul Haber Servisi - Münevver
Karabulut cinayetinin katil zanlõsõ Cem
Garipoğlu hakkõnda hazõrlanan iddianame
tamamlandõ. Adli Tõp Kurumu tarafõndan
Garipoğlu’nun yaşõnõn cinayet tarihinde
18 yaşõndan küçük olduğunu bildirmesi
üzerine Garipoğlu ağõrlaştõrõlmõş müebbet
hapis cezasõ yatmayacağõ öğrenildi. İd-
dianamede Garipoğlu’nun cinayeti tasar-
layarak, kendini savunamayacak olan
Münevver Karabulut’u canavarca bir his-
le ve eziyet çektirerek öldürdüğü ileri sü-
rüldü. Cem Garipoğlu için 18 yõldan 24
yõla kadar hapis cezasõ istendi.
Kabakcı yaşamını yitirdi
Kültür Servisi - İşadamõ ve sanat ko-
leksiyoncusu Nahit Kabakcõ, dün Azer-
baycan’õn başkenti Bakû’da geçirdiği bir
kalp krizi sonucu yaşamõnõ yitirdi. Kabak-
cõ’nõn Bakû’dan İstanbul’a getirilen naa-
şõ, bugün Teşvikiye Camii’nde kõlõnacak
ikindi namazõnõn ardõndan Balõkesir’e gö-
türülerek defnedilecek. Kendisini “misyo-
ner koleksiyoncu” olarak tanõmlayan Ka-
bakcõ’nõn, Türk sanatçõlarõn yanõ sõra
ABD, Almanya, Azerbaycan, Fransa, İn-
giltere ve Japonya gibi pek çok ülkeden
sanatçõlarõn yapõtlarõnõn yer aldõğõ geniş
bir sanat koleksiyonu bulunuyordu.
Minareye evet, ezana hayır
Dış Haberler Servisi - İsviçre’de ya-
bancõ karşõtõ iki partinin topladõğõ 300
bin imzayla, ülkede yeni minare yapõmõ-
nõn yasaklanmasõ için referanduma gidi-
lecek. 29 Kasõm’da yapõlacak refendum
öncesi konuşan İsviçre Devlet Başkanõ
Hans Rudolf Merz, minare yapõmõna
destek verirken ezan okunmasõna karşõ
çõktõ. Merz, İsviçre halkõnõ referandumda
“hayõr” oyu kullanmaya çağõrdõ. Son an-
ketlere göre, halkõn yüzde 51’i minare
yasağõna karşõ çõkarken yüzde 35’i ise
minarelerin yasaklanmasõndan yana.
ABD askerlerine protesto
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-
ABD donanmasõna ait “USS Bataan” adlõ
helikopter ve amfibik gemisinin 3 günlü-
ğüne İzmir Limanõ’na demirlemesi dü-
zenlenen gösterilerle protesto edildi. Al-
sancak’ta önceki akşam bir araya gelen
TKP’liler, “Kahrolsun ABD emperyaliz-
mi” yazõlõ pankart açarak yürüyüşe geçti.
Bu sõrada Alsancak’taki barlarda alkol
alan ABD askerleriyle kitle arasõnda ger-
ginlik yaşandõ. TKP’liler, askerlerin üze-
rine yumurta ve bira şişeleri attõ. Dün
akşam ise Alsancak Garõ önünde topla-
nan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üye-
leri ABD askerlerini protesto etti.
‘Galataport ihalesi 2010’da’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ulaştõrma Bakanõ Binali Yõldõrõm,
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda
AKP’li Alaattin Büyükkaya’nõn, “Gala-
taport’un, İstanbul’un önünü tõkayan bir
karar olduğu” yönündeki sözlerini de-
ğerlendirdi. Galataport’un yapõlamama-
sõnõn bir kayõp olduğunu savunan Yõldõ-
rõm, “Şu anda imar, hukuki sorunlarla il-
gili konularõn tamamõ çözülmüş, herhal-
de 2010’da ihalesine çõkõlacaktõr” dedi.
İki kişiye 277 bin TL
ANKARA (AA) - Şans Topu çekilişin-
de, 5+1 bilen 2 kişi, 227 bin 607 TL 25’er
Kr ikramiye kazandõ. Kazandõran numara-
larõn 6, 7, 14, 15, 26 + 11 olarak belirlen-
diği çekilişte; 5 bilenler 2 bin 404’er TL,
4+1 bilenler 170 TL 55’er Kr, 4 bilenler
16 TL 75’er Kr, 3+1 bilenler 9 TL 85’er
Kr, 3 bilenler 2’şer TL, 2+1 bilenler 3’er
TL, 1+1 bilenler de 1 TL 50’şer Kr alacak.
obursali@cumhuriyet.com.tr
CHP’Lİ KART
BAŞBAKAN: AİLEMDEN DOMUZ GRİBİ AŞISI OLAN YOK
Haber Merkezi - Başkent Roma’da BM Gõda ve Tarõm Örgütü (FAO) Direktö-
rü’nün verdiği öğle yemeğine katõlan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra
basõn toplantõsõ düzenledi. Sorularõ yanõtlayan Başbakan Erdoğan, domuz gribiyle il-
gili kararõnda değişiklik olmadõğõnõ söyledi. Erdoğan, “Risk alanı içerisinde olan bir
insan değilim. Bunun için de ‘Ben domuz gribi aşõsõ olmayacağõm’ dedim. Ailemde
de domuz gribi aşısı olan yok. Kendimize göre tedbirlerimizi alıyoruz.” dedi.
Grip tatili tartışılıyor
Bakanlõklar okullarõn durumu için olasõlõklarõ değerlendiriyor
TGC Başkanõ Erinç: Gazetecilerin güvenlikleri ve sorunlarõ için mücadele etmeliyiz
Öldürülen 61 gazeteci anõldõ
İstanbul Haber Servisi - Türki-
ye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Baş-
kanõ Orhan Erinç, “Gazetecilerin
güvenlikleri ve kişisel sorunlarının
çözümü için birlik ve beraberlik
içinde mücadelemize devam et-
meliyiz” dedi. TGC’nin, 1909’dan
günümüze 100 yõlda öldürülen 61
gazeteciyi anmak amacõyla TGC
Burhan Felek Konferans Salonu’nda
düzenlediği toplantõnõn açõlõşõnda
konuşan Orhan Erinç, Hasan Feh-
mi ile başlayan gazeteci cinayetle-
rinin sonuncusunun Hrant Dink’in
öldürülmesi olduğunu, o günden
bugüne Türkiye’de toplam 61 ga-
zetecinin saldõrõlar sonucu yaşamõ-
nõ yitirdiğini belirtti.
Erinç, Türkiye’de ifade özgürlü-
ğünün genişletilmesi, Avrupa stan-
dardõna getirilmesi için çalõşmalar
yapõlsa da çok sayõda gazetecinin
yaptõklarõ haberler, röportajlar ve
çektikleri fotoğraf ve görüntüler
nedeniyle ölüm tehdidi altõnda ya-
şadõğõnõ ifade etti. Erinç, “15 mes-
lektaşımız can tehlikesi olduğu
için polis korumasında yaşamak
zorunda. Artık gazetecileri tehdit
etmek adi olaylara döndü. Müca-
delemize devam etmeliyiz” diye
konuştu. Abdi İpekçi’nin kõzõ Nük-
het İpekçi de Gazeteciler Cemiye-
ti’nde kendisini baba ocağõnda gibi
hissettiğini belirtti.
Öldürülen gazetecilerden Ümit
Kaftancıoğlu’nun gelini Canan
Kaftancıoğlu ile Metin Gökte-
pe’nin kõz kardeşi Meryem Türk-
men’in de katõldõğõ tören, Isparta Sü-
leyman Demirel Üniversitesi İletişim
Fakültesi Radyo Televizyon Bölü-
mü öğrencilerinden Günel Çan-
tak’õn, öldürülen gazeteciler için ha-
zõrladõğõ belgesel film ile sona erdi.
TGC’nin önceki dönem başkanlarından Nail
Güreli ise konuşmasına, bir süredir devam
eden mahkemenin, Turkuvaz Grubu’nda
grev yapan gazeteciler lehine sonuçlandı-
ğını ifade ederek başladı. Bugün gazeteci-
lerin öldürülmediğini dile getiren Güreli,
“Buna gerek kalmadı, çünkü gazetecileri
ekonomik ve kitlesel baskılarla susturulu-
yorlar” dedi. Abdi İpekçi’nin gazetecilik
anlayışına da değinen Güreli, İpekçi’nin,
Türk gazeteciliğinde çığır açtığını vurgula-
dı. Güreli, Uğur Mumcu öldürüldüğünde
o günün iktidarının, “Katillerin bulunması
devletin namus borcudur” ifadesini kul-
landığını anımsattı. Güreli, “Mumcu cina-
yeti hâlâ aydınlatılamadı. Devlet namus
borcunu hâlâ ödeyemedi” diye konuştu.
GÜRELİ: DEVLET NAMUS
BORCUNU ÖDEMEDİ
TEMA’dangazetemizeikiödül
İstanbul Haber Servisi - Türkiye Erozyon-
la Mücadele, Ağaçlandõrma ve Doğal Varlõk-
larõ Koruma Vakfõ (TEMA), erozyonla müca-
dele haftasõ kapsamõnda dün İstanbul’da bir
dizi etkinlik düzenledi. Beyoğlu İstiklal Cad-
desi’nde “Toprağa saygı yürüyüşü” düzen-
leyen vakõf, İş Sanat’ta icra ettiği törende ga-
zetemize 2 ödül verdi.
Levent’te Türkiye İş Bankasõ İş Sanat’ta ger-
çekleştirilen “TEMA Vakfı Erozyonla Müca-
dele Haftası 2009 yılı Ödül Töreni”nde vakfõn
erozyonla mücadelesine destek veren kurum ve
kuruluşlara ödülleri verildi. Törende kurumsal
desteği nedeniyle Cumhuriyet gazetesine ve
çevre muhabiri Özlem Güvemli’ye TEMA
onursal başkanlarõ Hayrettin Karaca ile Nihat
Gökyiğit tarafõndan ödülleri sunuldu. Törende
konuşma yapan Karaca, Türkiye’nin topraklarõ-
nõn yabancõlara satõlmaya başlandõğõnõ belirte-
rek, “Başta toprak olmak üzere her şey eli-
mizden gidiyor. İhtiyacımız kadar ürettiği-
miz bir ekonomi kurmak zorundayız” dedi.
TEMA Vakfı gönüllüleri İstiklâl Caddesi’nde ‘Toprağa Saygı Yürüyüşü’ düzenledi. (AA)
Orhan Erinç.