26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2009 PERŞEMBE 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Demokratik Açılım-3 İktidarın “demokratik” niteliği üzerine bizim zayıf kültür dünyamızda estirilen “şehir efsanesi”ni sergilemeden, karışık kafaların farklı bakmasını sağlamak zor. “Veriler” temelinde tartışmak bize yabancı. Bu bakımdan hızla saflar bölünüyor, tüfekler doğrultuluyor! Biz “siyasi” bir toplumuz. Ama siyaseti, veri, olgu, bilgi, bilim değil de gevezelik ve palavracılık temelinde sürdürebiliriz ancak. İktidarı demokratik bulanların, AKP’nin 8 yıllık iktidarı döneminde “demokrasi” konusunda hangi adımları attığı sorusuna verecekleri bir yanıt yoktur. Veya tek yanıtları vardır: Orduya, ordunun vesayetine, ordunun müdahaleci tutumlarına karşı tutum. “Ordu ve sivil siyaset dünyamız” arasındaki ilişki(nin tarihi), derin ve nesnel bir araştırmayı gerektirir. Bunu yapan henüz yok ortalıkta. Ordunun siyasete (hem de ikide bir) müdahalesi şüphesiz desteklenemez. Ama burada başka bir temel bir sorun daha var: Ordunun müdahalesi konusunu, bunun yolunu açan siyaset ve siyasetçileri birlikte ele alınması gerektiğidir. Bugün konumuz bu değil. AKP’nin “demokrat”lığına odaklanmayı sürdürelim. İki yazıdır AKP’nin/Erdoğan’ın “bütün kuvvetleri/güçleri” elinde toplamayı, sekiz yıldır ana politika olarak sürdürdüğünü gösteriyoruz. Ve bu politikanın demokrasi dışında her türlü yönetim biçimine (Otoriter, diktatoryal, İslamcı devlet ve tek siyaset...) yolu açtığını belirtiyoruz. İktidar büyük bir güçtür, hele devlet ve ülke yönetimi söz konusuysa!? Güç, tartışmasız sahibini yozlaştırıcı niteliğe dönüşebilir. İktidarı değerlendirirken başlıca ölçüt ne kadar demokrasiyi yaydığı, güçlendirdiğidir. AKP, daha çok demokrasi uyguluyor mu? “Daha çok demokrasi,” demokrasilerin günümüzde ulaştığı aşamada, halkın katılımı (katılımcı demokrasi) belirleyici ve ayırt edici özellik sayılmalı. Bu nedenle diyebiliriz ki, günümüzde demokrasi/demokrasiye katkı, iktidar gücünün halkla daha çok paylaşımıdır. O zaman sormak gerekir: AKP, sahip olduğu iktidar gücünü paylaştırıcı mıdır? Bırakın paylaşmayı, ülkedeki bütün güçleri elinde topluyor. Bugün iktidarın elinde çok tehlikeli muazzam bir güç birikimi oluştu. Soralım: Acaba güçleri dağıtan ve paylaşan mı demokrattır, yoksa bütün güçleri elinde toplayan mı? Diğer bir ölçütümüz: Acaba iktidar özgürleştirir mi? (Demokrasinin gereği/ürünü olarak...) AKP, ülke çapında bireyin daha çok özgürleşmesine yardımcı olacak politikalar mı uyguluyor? Yoksa, insanları bazı inançların, cemaatlerin, cenderesine mi sokuyor? Zincirlerimizi halka halka kırıyor muyuz, yoksa üzerimizde- düşüncelerimizde, beyinlerimizde zaten tarihsel olarak var olan düşünce kalıplarının daha çok içine mi sokuluyoruz? Özellikle kadınlar üzerindeki tarihsel, toplumsal, kültürel sürüp gelen baskıları azaltıyor mu? Daha özgür ve katılımcı kılan politikalar uyguluyor mu? Yoksa kadınları bu baskı kalıplarının içinde tutmaya özen mi gösteriyor? Bir başka ölçüt, ülkedeki yoksul kesimin zenginleşmesidir. Yoksulluğu gözle görülür bir şekilde yok ediyor mu iktidar? Yoksa yoksullar ile zenginler arasındaki farkı açıyor, uçurumu derinleştiriyor, yoksulluk mu üretiyor? Laiklik, uygarlığın, çağdaşlığın bir yaşam tarzıdır. Bunun karşıtı ise, dinlerin bir düşünce ve uygulama biçimi olarak, siyasi iktidara ortaklığıdır. İktidar, toplumu yönetmek için dinsel referanslara mı başvuruyor? Acaba iktidar çağdaşlığın göstergesi, hukuk ve ilkelerine en yüksek derecede saygı mı duyuyor, ülkeyi tartışmasız hukuk devleti ilkeleriyle yönetmeye son derece titizlik mi gösteriyor? Yoksa hukuku kendi iktidar gücü, kendi çıkarı için mi kullanıyor? İktidar herkesi eşit bireyler olarak mı kabul ediyor? Toplumdaki çeşitli kurum, kuruluş, grup, cemaat, dernek vb. hepsini ülkenin bir parçası olarak görüyor mu? Yoksa bunlar arasında birilerini tutuyor, yandaşı olmayanları ötekileştiriyor mu? Kendi inanç ve politikalarını herkese dayatıcı mı davranıyor? Ülkedeki, toplumdaki diğer irili ufaklı güç odaklarını kendi elinde mi topluyor? İktidarın “demokratik” niteliğini bu ölçütlerle tartışabiliriz ancak. İktidarda büyük bir güç birikimi vardır. Başta demokrasi olmak üzere herkesi ezebilecek nitelikte… (Pazar günü, “darbe” konusu.) Bakan, kendisini azarlayan Erdoğan’õ savunurken, ‘Başbakan’õn şeker hastasõ mõ’ sorusuna kaçamak yanõt verdi ‘Erdoğan kafa karõştõrmadõ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağ- lõk Bakanõ Recep Akdağ, kendisini domuz gribi aşõsõ konusunda azarlayan ve aşõ olma- yacağõnõ açõklayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õ savundu. Akdağ, Avrupa Antibiyotik Farkõndalõk Gü- nü nedeniyle katõldõğõ toplantõda, sorularõ ya- nõtladõ. Pandemi İzleme Bilim Kurulu’ndaki bilim adamlarõnõn ortak görüşü ile aşõ kararõ verildiğini kaydeden Akdağ, “Aşı, güvenli bir aşıdır. Yan etkilerle hastalığı geçirmenin risklerini karşılaştırdığımızda hastalığı geçirmenin risklerinin kıyaslanamayacak kadar yüksek olduğunu görüyoruz” diye konuştu. Akdağ sözlerini şöyle sürdürdü: “Oysa Türkiye’de, şu ana kadar 80’e yaklaştı, hayatını kaybeden vatandaşımız var. Kamuoyu daha çok bu rakamı biliyor. Ama bunun arkasında hastanelere yatan, yoğun bakım gerektiren, solunum cihazı- na bağlanan çok sayıda vatandaşımız var. Peki ‘Ben aşõlanmam’ ya da ‘Çocuğumu aşõ- latmam’ diyenlere ne yapacağız? Artık in- sanların kendisi bilir yani. Kimseyi zorla- yacak bir halimiz yok.” Akdağ, Başbakan Erdoğan’õn aşõ olmaya- cağõ yönündeki açõklamalar anõmsatõlarak “Başbakan’ın kafa karıştırdığını düşü- nüyor musunuz” sorusu üzerine “Hayır. Sü- rekli olarak bu konunun konuşulması si- yasi amaçlara yöneliktir” dedi. Erdoğan’õn kendisinin risk grubunda olmadõğõnõ, bunun için aşõ yapõlmayacağõnõ, ama hükümetin bu aşõyõ yurttaşõn hizmetine sunduğunu ve kim- seyi de buna mecbur etmediğini ifade ettiği- ni söyledi. Akdağ, “Sayın Başbakan’ın şe- ker hastası olduğu söyleniyor. Şeker has- taları risk grubunda değil mi” sorusuna ise Akdağ, “Zannediyorum biraz önceki so- ruyla söylemek istediğimi yeterince söy- ledim arkadaşlar” diyerek yanõt vermedi. MAHMUT LICALI ANKARA - Sağlõk Bakan- lõğõ ve Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB) domuz gribi nedeniy- le Türkiye genelinde ya da bazõ illerde okullarõn uzun sü- reli kapatõlmasõ, Kurban Bay- ramõ tatilinin öğrenciler için uzatõlmasõ ya da sömestr tati- linin daha erken bir tarihte başlatõlmasõ olasõlõklarõnõ de- ğerlendiriyor. Kasõm sonunda Sağlõk Ba- kanlõğõ Bilim Kurulu’nun ya- pacağõ değerlendirme kapsa- mõnda ülke genelinde tüm ilk- öğretim ve ortaöğretim okul- larõnõn bir süre kapatõlmasõ, sal- gõnõn yaygõn olduğu bazõ il- lerde okullarõn tatil edilmesi ya da eğitime devam edilmesi yönünde bir karar alõnacak. TV kanallarında canlı ders verilecek Kurulun domuz gribinin okullarda sağlõk tehdidi oluş- turduğu yönünde bir karar al- masõ durumunda MEB, eği- tim-öğretime ara verip tele- vizyondan canlõ ders yayõnla- rõ aracõlõğõyla telafi eğitimini devreye sokacak. Okullarõn ülke genelinde ya da bazõ il- lerde mi tatil olacağõna da bi- lim kurulunun yapacağõ de- ğerlendirmeler sonucunda ka- rar verilecek. MEB’den bir yetkili, şu an Ordu, Eskişehir ve Kara- man’da okullarõn domuz gribi salgõnõ nedeniyle kapalõ du- rumda olduğunu ifade ederek “Eskişehir’de yerel bir tele- vizyon kanalı aracılığıyla eğitim devam ediyor” diye konuştu. Birçok ilde devamsõzlõk oranlarõnõn yüzde 1’in altõnda olduğunu ifade eden yetkili, “Bu devamsızlıkların yarın olmayacağı anlamına gel- mez” dedi. Yetkili, “Tüm ih- timallere karşı B planı hazır. Kararı Sağlık Bakanlığı Bi- lim Kurulu verecek, uygu- lamayı Milli Eğitim Bakan- lığı yapacak” diye konuştu. ‘Karaman’ın memuru,Olay Medya’nın başında’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Konya Millet- vekili Atilla Kart, TMSF yö- netimine geçen Olay Medya yayõn grubunun başõna “Deniz Feneri Derneği soruşturma- sında Zekeriya Karaman ile olan yasadışı ilişkileri nede- niyle gündeme gelen” Necati Mesut Özen’in getirilmesine tepki gösterdi. Kart, “Bu olay, Deniz Feneri örgütlenmesi- nin hükümet tarafından or- ganize bir şekilde himaye edildiğini bir kez daha doğ- rulamaktadır. Keyfilik ve so- rumsuzluk boyutlarında bir skandal söz konusudur” dedi. Kart, dün parlamentoda dü- zenlediği basõn toplantõsõnda Olay Medya Grubu’nun başõna “Karaman’ın memuru” Özen’in getirilmesine tepki gösterdi. Kart, şu açõklamalarõ yaptõ: “Özen, Deniz Feneri Derneği soruşturmasında Zekeriya Karaman ile olan yasadışı ilişkileri nedeniyle sorgulanmaktadır. Adı geçe- nin, Karaman’ın yasadışı yollarla elde ettiği para iliş- kilerini akladığı iddia edil- mektedir. Bu süreçlerde dö- nemin İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdo- ğan’ın, İETT yönetimine, ihaleye açılacak işlerin yuka- rıda adı geçen kişilerin belir- lediği şirketlere bırakılması konusunda baskı yaptığı cid- di iddialar arasındadır. Bu çerçevede Kanal 7’ye usul- süz ihalelerle aktarılan para- larla ilgili olarak Kara- man’ın Necati Mesut Özen ile yasadışı ilişki içine girdiği iddia edilmektedir. Hal böyle iken, hakkında böylesine cid- di ve sürekli iddialar bulu- nan bir kişinin, TMSF’nin yönetimine intikal eden Olay Medya Yayın Grubu’nun başına getirilmiş olması, De- niz Feneri örgütlenmesinin hükümet tarafından organi- ze bir şekilde himaye edildi- ğini bir kez daha doğrula- maktadır.” El Hekim: Açılımı izliyoruz Dış Haberler Servisi - İstanbul’u zi- yaret eden Irak’taki en büyük Şii partiler- den Irak Yüksek İslam Konseyi’nin (IYİK) yeni lideri Seyid Ammar Abdula- ziz Muhsin el Hekim, dün Dõşişleri Ba- kanõ Ahmet Davutoğlu’yla yaptõğõ görüş- menin ardõndan düzenlenen basõn açõkla- masõnda, Türkiye’deki “demokratik açõ- lõm” çalõşmalarõnõ yakõndan takip ettikle- rini söyledi. Türkiye’nin Bağdat’taki bü- yükelçiliğinin yanõ sõra Basra, Musul ve Erbil’de açtõğõ ve açacağõ konsolosluklar- la bu açõlõmõn gerçekleşeceğini gördükle- rini de sözlerine ekleyerek Türkiye’nin Arap ve İslam bölgesine yönelik rolünü saygõyla karşõladõklarõnõ belirtti. ‘Uçaklarda Kürtçe anons’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Ulaştõrma Bakanlõğõ’nõn bütçe görüşme- leri sõrasõnda söz alan DTP Siirt Milletve- kili Osman Özçelik, THY uçaklarõnda uçuş güvenliği ve diğer konularda Türkçe ve İngilizce anons yapõldõğõnõ anõmsata- rak, Türkçe bilmeyen yurttaşlarõn bilgi sahibi olamadõklarõnõ iddia etti. Özçelik, “Hiç olmazsa bölge illerine yapõlan uçuş- larda Kürtçe anons yapõlsõn” dedi. Müebbetten kurtuldu İstanbul Haber Servisi - Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlõsõ Cem Garipoğlu hakkõnda hazõrlanan iddianame tamamlandõ. Adli Tõp Kurumu tarafõndan Garipoğlu’nun yaşõnõn cinayet tarihinde 18 yaşõndan küçük olduğunu bildirmesi üzerine Garipoğlu ağõrlaştõrõlmõş müebbet hapis cezasõ yatmayacağõ öğrenildi. İd- dianamede Garipoğlu’nun cinayeti tasar- layarak, kendini savunamayacak olan Münevver Karabulut’u canavarca bir his- le ve eziyet çektirerek öldürdüğü ileri sü- rüldü. Cem Garipoğlu için 18 yõldan 24 yõla kadar hapis cezasõ istendi. Kabakcı yaşamını yitirdi Kültür Servisi - İşadamõ ve sanat ko- leksiyoncusu Nahit Kabakcõ, dün Azer- baycan’õn başkenti Bakû’da geçirdiği bir kalp krizi sonucu yaşamõnõ yitirdi. Kabak- cõ’nõn Bakû’dan İstanbul’a getirilen naa- şõ, bugün Teşvikiye Camii’nde kõlõnacak ikindi namazõnõn ardõndan Balõkesir’e gö- türülerek defnedilecek. Kendisini “misyo- ner koleksiyoncu” olarak tanõmlayan Ka- bakcõ’nõn, Türk sanatçõlarõn yanõ sõra ABD, Almanya, Azerbaycan, Fransa, İn- giltere ve Japonya gibi pek çok ülkeden sanatçõlarõn yapõtlarõnõn yer aldõğõ geniş bir sanat koleksiyonu bulunuyordu. Minareye evet, ezana hayır Dış Haberler Servisi - İsviçre’de ya- bancõ karşõtõ iki partinin topladõğõ 300 bin imzayla, ülkede yeni minare yapõmõ- nõn yasaklanmasõ için referanduma gidi- lecek. 29 Kasõm’da yapõlacak refendum öncesi konuşan İsviçre Devlet Başkanõ Hans Rudolf Merz, minare yapõmõna destek verirken ezan okunmasõna karşõ çõktõ. Merz, İsviçre halkõnõ referandumda “hayõr” oyu kullanmaya çağõrdõ. Son an- ketlere göre, halkõn yüzde 51’i minare yasağõna karşõ çõkarken yüzde 35’i ise minarelerin yasaklanmasõndan yana. ABD askerlerine protesto İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- ABD donanmasõna ait “USS Bataan” adlõ helikopter ve amfibik gemisinin 3 günlü- ğüne İzmir Limanõ’na demirlemesi dü- zenlenen gösterilerle protesto edildi. Al- sancak’ta önceki akşam bir araya gelen TKP’liler, “Kahrolsun ABD emperyaliz- mi” yazõlõ pankart açarak yürüyüşe geçti. Bu sõrada Alsancak’taki barlarda alkol alan ABD askerleriyle kitle arasõnda ger- ginlik yaşandõ. TKP’liler, askerlerin üze- rine yumurta ve bira şişeleri attõ. Dün akşam ise Alsancak Garõ önünde topla- nan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üye- leri ABD askerlerini protesto etti. ‘Galataport ihalesi 2010’da’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulaştõrma Bakanõ Binali Yõldõrõm, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda AKP’li Alaattin Büyükkaya’nõn, “Gala- taport’un, İstanbul’un önünü tõkayan bir karar olduğu” yönündeki sözlerini de- ğerlendirdi. Galataport’un yapõlamama- sõnõn bir kayõp olduğunu savunan Yõldõ- rõm, “Şu anda imar, hukuki sorunlarla il- gili konularõn tamamõ çözülmüş, herhal- de 2010’da ihalesine çõkõlacaktõr” dedi. İki kişiye 277 bin TL ANKARA (AA) - Şans Topu çekilişin- de, 5+1 bilen 2 kişi, 227 bin 607 TL 25’er Kr ikramiye kazandõ. Kazandõran numara- larõn 6, 7, 14, 15, 26 + 11 olarak belirlen- diği çekilişte; 5 bilenler 2 bin 404’er TL, 4+1 bilenler 170 TL 55’er Kr, 4 bilenler 16 TL 75’er Kr, 3+1 bilenler 9 TL 85’er Kr, 3 bilenler 2’şer TL, 2+1 bilenler 3’er TL, 1+1 bilenler de 1 TL 50’şer Kr alacak. obursali@cumhuriyet.com.tr CHP’Lİ KART BAŞBAKAN: AİLEMDEN DOMUZ GRİBİ AŞISI OLAN YOK Haber Merkezi - Başkent Roma’da BM Gõda ve Tarõm Örgütü (FAO) Direktö- rü’nün verdiği öğle yemeğine katõlan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra basõn toplantõsõ düzenledi. Sorularõ yanõtlayan Başbakan Erdoğan, domuz gribiyle il- gili kararõnda değişiklik olmadõğõnõ söyledi. Erdoğan, “Risk alanı içerisinde olan bir insan değilim. Bunun için de ‘Ben domuz gribi aşõsõ olmayacağõm’ dedim. Ailemde de domuz gribi aşısı olan yok. Kendimize göre tedbirlerimizi alıyoruz.” dedi. Grip tatili tartışılıyor Bakanlõklar okullarõn durumu için olasõlõklarõ değerlendiriyor TGC Başkanõ Erinç: Gazetecilerin güvenlikleri ve sorunlarõ için mücadele etmeliyiz Öldürülen 61 gazeteci anõldõ İstanbul Haber Servisi - Türki- ye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Baş- kanõ Orhan Erinç, “Gazetecilerin güvenlikleri ve kişisel sorunlarının çözümü için birlik ve beraberlik içinde mücadelemize devam et- meliyiz” dedi. TGC’nin, 1909’dan günümüze 100 yõlda öldürülen 61 gazeteciyi anmak amacõyla TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlediği toplantõnõn açõlõşõnda konuşan Orhan Erinç, Hasan Feh- mi ile başlayan gazeteci cinayetle- rinin sonuncusunun Hrant Dink’in öldürülmesi olduğunu, o günden bugüne Türkiye’de toplam 61 ga- zetecinin saldõrõlar sonucu yaşamõ- nõ yitirdiğini belirtti. Erinç, Türkiye’de ifade özgürlü- ğünün genişletilmesi, Avrupa stan- dardõna getirilmesi için çalõşmalar yapõlsa da çok sayõda gazetecinin yaptõklarõ haberler, röportajlar ve çektikleri fotoğraf ve görüntüler nedeniyle ölüm tehdidi altõnda ya- şadõğõnõ ifade etti. Erinç, “15 mes- lektaşımız can tehlikesi olduğu için polis korumasında yaşamak zorunda. Artık gazetecileri tehdit etmek adi olaylara döndü. Müca- delemize devam etmeliyiz” diye konuştu. Abdi İpekçi’nin kõzõ Nük- het İpekçi de Gazeteciler Cemiye- ti’nde kendisini baba ocağõnda gibi hissettiğini belirtti. Öldürülen gazetecilerden Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini Canan Kaftancıoğlu ile Metin Gökte- pe’nin kõz kardeşi Meryem Türk- men’in de katõldõğõ tören, Isparta Sü- leyman Demirel Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölü- mü öğrencilerinden Günel Çan- tak’õn, öldürülen gazeteciler için ha- zõrladõğõ belgesel film ile sona erdi. TGC’nin önceki dönem başkanlarından Nail Güreli ise konuşmasına, bir süredir devam eden mahkemenin, Turkuvaz Grubu’nda grev yapan gazeteciler lehine sonuçlandı- ğını ifade ederek başladı. Bugün gazeteci- lerin öldürülmediğini dile getiren Güreli, “Buna gerek kalmadı, çünkü gazetecileri ekonomik ve kitlesel baskılarla susturulu- yorlar” dedi. Abdi İpekçi’nin gazetecilik anlayışına da değinen Güreli, İpekçi’nin, Türk gazeteciliğinde çığır açtığını vurgula- dı. Güreli, Uğur Mumcu öldürüldüğünde o günün iktidarının, “Katillerin bulunması devletin namus borcudur” ifadesini kul- landığını anımsattı. Güreli, “Mumcu cina- yeti hâlâ aydınlatılamadı. Devlet namus borcunu hâlâ ödeyemedi” diye konuştu. GÜRELİ: DEVLET NAMUS BORCUNU ÖDEMEDİ TEMA’dangazetemizeikiödül İstanbul Haber Servisi - Türkiye Erozyon- la Mücadele, Ağaçlandõrma ve Doğal Varlõk- larõ Koruma Vakfõ (TEMA), erozyonla müca- dele haftasõ kapsamõnda dün İstanbul’da bir dizi etkinlik düzenledi. Beyoğlu İstiklal Cad- desi’nde “Toprağa saygı yürüyüşü” düzen- leyen vakõf, İş Sanat’ta icra ettiği törende ga- zetemize 2 ödül verdi. Levent’te Türkiye İş Bankasõ İş Sanat’ta ger- çekleştirilen “TEMA Vakfı Erozyonla Müca- dele Haftası 2009 yılı Ödül Töreni”nde vakfõn erozyonla mücadelesine destek veren kurum ve kuruluşlara ödülleri verildi. Törende kurumsal desteği nedeniyle Cumhuriyet gazetesine ve çevre muhabiri Özlem Güvemli’ye TEMA onursal başkanlarõ Hayrettin Karaca ile Nihat Gökyiğit tarafõndan ödülleri sunuldu. Törende konuşma yapan Karaca, Türkiye’nin topraklarõ- nõn yabancõlara satõlmaya başlandõğõnõ belirte- rek, “Başta toprak olmak üzere her şey eli- mizden gidiyor. İhtiyacımız kadar ürettiği- miz bir ekonomi kurmak zorundayız” dedi. TEMA Vakfı gönüllüleri İstiklâl Caddesi’nde ‘Toprağa Saygı Yürüyüşü’ düzenledi. (AA) Orhan Erinç.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear