28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 2 EKİM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 G enel se- çimler yapõl- mõş ve AKP büyük bir oy patlamasõyla ik- tidara gelmişti. Bülent Ecevit’in, Mesut Yılmaz’õn, Dev- let Bahçeli’nin partileri silinmişti. Avrupa Birliği’ne katõlõm süreci hõz- landõrõlmõş, AB Uyum Yasalarõ çer- çevesinde iç mevzuatõmõz bu yasala- ra uyumlaştõrõlõyordu. TBMM gece gündüz çalõşõyor, adeta fabrikasyon imalata geçilmişti. Öyle ya Avrupalõ olacaktõk. Aman geri kalmayalõm. Yoksa eller aya biz yaya kalõrdõk. Bu imalat sürecinin ülkeye nelere mal olacağõnõ bilen biliyor ama kimseye bir şey anlatamõyorlardõ. Daha sonra- larõ sanki AB bizi eşit statüde bu or- taklõğõna katmõş gibi törenler yaptõk, havai fişekler attõk... Aslõna bakarsa- nõz herkes kendisini bu rüyaya kap- tõrmõştõ.Türkiye’de bir oyun oynanõ- yordu ve halk bu oyunun figüranla- rõydõ. İktidar AB ve ABD’nin sahne- ye koyduğu müthiş bir senaryoyu oynuyor, bu oyuna herkesi de katõ- yordu. AKP, AB’nin istediği düzen- lemeleri Maastrich ve Amsterdam kriterlerine uygun olsun olmasõn ne var ne yoksa gündeme getiriyordu. AKP iktidarõ da bunu fõrsat bilerek kendisinin işine gelmeyen, iktidarõ- nõn önünü kesen Cumhuriyet kaza- nõmlarõndan ne varsa parlamentonun önüne getiriyor ve jet hõzõyla geçiri- yordu. “Yahu bir düşünelim, bu bi- zim milli çıkarlarımıza ve ulus devlet yapımıza zarar verir mi vermez mi?” diyenlere “Nal toplu- yorlar, muasır medeniyet düşman- ları” gibi laflar ediliyordu. AKP’nin hõzõna ulaşabilene aşk olsun. Gün bugündü. AKP’ye gün doğmuştu. Artõk toplantõlarda Türkiye Cumhu- riyeti’nin varlõk senedi Lozan tartõşõ- lõyor, AB’nin gözüne daha çok gire- bilmek için “azınlık’’ tanõmõnõn kapsamõ genişletilmeye çalõşõlõyor, azõnlõk vakõflarõ, Heybeliada Ruh- ban Okulu ve ekümenikliğe yeni açõlõmlar getiriliyordu. Karaca’nın gönderdiği yazı Derken bir gün, Radyo ve Televiz- yon Üst Kurulu’ndan Fatih Karaca imzasõyla bir yazõ geldi. Tarih 3 Aralõk 2002. Yazõda Resmi Gazete’de yayõm- lanmak üzere Başbakanlõk’a gönde- rilen üst kurulun kabul ettiği Radyo ve Televizyonlarõn Dili Hakkõnda Yönetmelik’in bir sureti gönderil- mişti. Sözüm ona kurum bu konuda bilgilendirilmiş oluyordu. Genel Müdür Yücel Yener yazõyõ Program Yardõmcõlõğõ’na, Haber Dairesi Baş- kanlõğõ’na, Hukuk Müşavirliği’ne ve benim başõnda bulunduğum Yayõn Denetleme Kurulu Başkanlõğõ’na ha- vale etti. Üst kurulun kabul ettiği yönetmelik hukuk mantõğõndan yok- sun tam bir faşizan yaptõrõm örneğiy- di. Yönetmeliğin 5. maddesi, “Türk vatandaşlarının günlük yaşamla- rında geleneksel olarak kullandık- ları farklı dil ve lehçelerdeki yayın Türkiye Radyo Televizyon Kuru- mu tarafından yapılır” diyerek bu görevi TRT’ye vermişti. Bu yayõn- lardan dolayõ da herhangi bir aykõrõ yayõn yapõlmasõ halinde kurumu ce- zalandõracağõnõ da belirtmişti. Aslõn- da bu durum benim için hiç sürpriz olmadõ. Çünkü 2002 yõlõnda DSP, MHP ve ANAP koalisyonu döne- minde, 3984 sayõlõ Radyo ve Tel- evizyonlarõn Kuruluş ve Yayõnlarõ Hakkõnda Kanun’da 4771 sayõlõ ya- sa değişikliği ile TRT’nin denetimi RTÜK’ten alõnmõş, TRT’nin özerkli- ğine doğru önemli bir adõm atõlmasõ- nõ sağlamõştõk. Bu da RTÜK Başka- nõ Fatih Karaca için yenilir yutulur bir yenilgi değildi. Bu durumu asla hazmedemedi. Ama şimdi eline bir fõrsat geçmişti. Aradan kõsa bir süre geçti. 20 gün sonra yine Fatih Karaca imzasõ ile “Günlü” kaşeli bir yazõ daha geldi. Yazõda 4771 sayõlõ yasa ile yapõlan değişiklikle “Farklı dil ve lehçeler- de yapılacak yayınlar” konusunda görüşmelerde bulunmak üzere 27 Eylül 2002’de RTÜK, yapõlacak top- lantõya TRT’yi çağõrõyordu. Radyo ve Televizyon Üst Kuru- lu’nda bu toplantõ Fatih Karaca’nõn başkanlõğõnda yapõldõ. T oplantõda, Genelkurmay Başkanlõğõ, Milli Güven- lik Kurulu Genel Sekre- terliği, istihbarat birimlerinin temsilcileri başta olmak üzere bütün bakanlõklar önemli oran- da temsil ediliyordu. Bu toplantõda benim garibime giden bir süreç yaşandõ: Genelkurmay Başkanlõğõ temsilcileri ile Milli Güvenlik Kurulu temsilcileri arasõndaki görüş farklõlõğõ. Genelkurmay Başkanlõğõ bu yayõnlarõn TRT tarafõndan yapõlmasõnõ isterken MGK Genel Sekreterliği ya- yõnlarõn serbest bõrakõlmasõnõ, özellikle Türkiye genelinde ye- rel ölçekte yayõn yapan kuru- luşlarõn yapmasõnõn daha doğru olacağõnõ, sorumluluğun ve de- netim yetkisinin RTÜK’e bõ- rakõlmasõnõ istiyordu. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterlği 1. Hukuk Müşaviri Mustafa Ağaoğlu konuşma- sõnda, “Söz konusu dil ve leh- çelerde yapılacak yayınlar ka- muya ait radyo ve televizyon- lardan değil, özel radyo ve televizyon kanallarından ya- pılmalıdır. Aynı şekilde bu dil ve lehçelerin yerel olması ve ülke düzeyinde dağınık yerleşim yerlerinde kullanıl- ması dikkate alınarak, bu dil ve lehçelerde yapılacak radyo ve televizyon yayınları da ye- rel düzeyde olmalıdır” diyerek MGKGS’nin görüşünü belirtti. Avrupa Birliği Genel Sekre- terliği Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Acet, “Devlet tarafın- dan yapılacak sınırlı bir ya- yının AB tarafından iyi kar- şılanmayacağını, konrollü bir yayının güdümlü olarak algı- lanabileceğini” ifade etti. Ben de TRT temsilcisi sõfa- tõyla bir kamu kurumu olarak TRT’nin ulus devlet ve üniter devlet yapõsõndan yana taraf ol- duğunu, yasalarõn kendisine bu alanda önemli görevler verdi- ğini belirttim, yayõnlarõn Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun kontrolünde serbest bõrakõlma- sõnõn bireylerin hak ve özgür- lükleri açõsõndan ve AB norm- larõ bakõmõndan uygun olacağõ- nõ söyledim. Bir kamu kurumu olarak TRT’nin herhangi bir etnik dille yayõn yapmasõnõn o etnisitenin devlet tarafõndan meşru olarak kabul edileceğinin bir göstergesi olacağõnõ, üniter devlet yapõsõna aykõrõ bir durum yaratõlacağõnõ ifade etmeye ça- lõştõm. Ancak Fatih Karaca, örnek- lerinin Avrupa’da ve dünyanõn çeşitli ülkelerinde görüldüğünü, TRT’nin bu yayõnõ yapmasõnõn görevi olduğunu söyledi. Ben de daha sonra gelecek başka etni- site taleplerinin olmasõ duru- munda TRT’nin bunlarõ nasõl karşõlayacağõnõ hiç düşünüyor musunuz diye sordum. TRT Temsilcisi olarak ben, MGK Temsilcisi Başhukuk Mü- şaviri Mustafa Ağaoğlu ve ABGS (Avrupa Birliği Genel Sekreterliği) temsilcisi Bü- yükelçi Ahmet Acet aynõ gö- rüşü paylaşõyorduk. Fatih Ka- raca, Genelkurmay ve İstihbarat ile diğer temsilciler TRT’nin bu konuda yayõn yapmasõnõ isti- yorlardõ. Yoksa, bu yayõn yet- kisinin özel radyo ve televiz- yonlara verilmesi halinda ülke bir kaosa sürüklenirdi! Toplantõ böyle bitti. Çõkarken Büyükelçi Ahmet Acet, koluma girdi, “Kimsenin bir şey anladığı yok, bunlarla mı yapılacak bu işler” dedi ve uzaklaştõ. ‘TRT’ninherhangibiretnikdilleyayõn yapmasõüniteryapõyaaykõrõolur’ Görünene rağmen bilinmeyen gerçek B u arada geçen süre içinde TRT, kendi- ni koruma kalkanõna alabilmek için ge- rekli argümanlarõnõ hazõrlamaya başla- mõştõ. Durum TRT Yönetim Kurulu’nda gün- deme alõnmadan tartõşõlõyor ve bu yayõnõn ya- põlmasõna asla izin verilmeyeceği konuşulu- yordu. Görünen durum buydu ama bizim bilmedi- ğimiz bir şey vardõ. Bu olaydan TRT Yönetim Kurulu üyelerinin de haberinin olmadõğõ daha sonra anlaşõlacaktõ. TRT Genel Müdürü Yücel Yener’in Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na yazdõğõ bir yazõ kurumda ve TRT Yönetim Ku- rulu üyelerinde şaşkõnlõk yaratacaktõ! Derken iki gün içinde RTÜK’ten bir yazõ da- ha geldi. RTÜK, farklõ dil ve lehçelerde yapõlacak yayõn toplantõsõna kendi adõna katõlacaklarõ belir- lemiş, TRT’ye bildiri- yordu. TRT’de bir sa- vunma ve bu yayõnõ en- gelleme telaşõ, RTÜK’te de bunu bir fõrsata çevir- me heyecanõ derken Mil- li Güvenlik Kurulu Ge- nel Sekreterliği’nden 5 Şubat günü, Genel Sek- reter Yardõmcõsõ Tümg. A.Baki Üstündağ baş- kanlõğõnda yine aynõ ko- nuda 5 Şubat 2003 tari- hinde saat 14.00’te top- lantõya çağrõlõyorduk. Artõk saflar belirlen- miş ve silahlar kuşanõl- mõştõ. 5 Şubat günü saat 14.00’te Milli Güvenlik Ku- rulu Dumlupõnar Salonu’nda bütün taraflar hazõr bulundu. Şimdi düello başlayabilirdi! Toplantõyõ MGK Genel Sekreter Yardõmcõ- sõ Tümg. açtõ. Konunun önemini vurguladõ ve taraflarõn düşüncelerini öğrenmek istediğini be- lirtti. Gerçekte bu konunun iki tarafõ vardõ; TRT ve RTÜK. Bence toplantõyõ düzenleyenler MGK dahil õrmağõn karşõ tarafõndaydõlar ve seyirci konu- mundaydõlar. Çünkü AB ve ABD dayatmalarõ karşõsõnda el- lerinden hiçbir şey gelmiyordu. Herkes olaylarõn ve gelişmelerin seyircisi ve figüranõ konu- mundaydõ. Daha sonraki gelişmeler bu yargõmda ne kadar haklõ olduğumu gösterecekti. Herkes kendi düşünce sistematiği ve temsil ettiği kurumun politikalarõ çerçevesinde hiçbir sorumluluk altõna girmeden görüşlerini söyle- meye çalõştõ. Fatih Karaca özet olarak; “Ülkenin güven- liği ve menfaatları bakımından bu yayının TRT tarafından yapılmasının uygun oldu- ğunu ve bu nedenle görevi TRT’ye verdik- lerini, özel radyo ve televizyonların bunun al- tından kalkamayacaklarını, yapacakları ya- yınların ülke için tehlike oluşturabileceğini” söyledi. TRT’nin denetiminin olmasõnõn ken- dilerine kolaylõk ve rahatlõk getireceğini de ek- ledi. Söz sõrasõ bana gelmişti: Ben Radyo ve Te- levizyon Üst Kurulu’nda söylediklerimi tek- rarladõm. Bir etnik grubun başka bir etnik gru- ba üstünlüğü olamaz. Türkiye 30’a yakõn etnik grubu olan zengin geçmişe sahip bir ülke. Bu zenginlikleri korumak bir kamu yayõn kurumu olarak TRT’nin başlõca görevlerindendir. TRT tümüne eşit mesafede durmak zorundadõr, bu ya- salarõn kuruma verdiği görevdir. Bir etnik gru- bun dilinin öne çõkarõlõp TRT’de yaymlanmasõnõ yasal olarak doğru bul- madõğõmõ hele birden faz- la alt ağzõ olan Kõrman- çide yayõn yapõlmasõ bu dilde etnik bir azõnlõğõn oluşmasõna katkõ sağlama anlamõna gelecektir, bu da üniter devlet yapõsõna za- rar verecektir. Diğer etnik gruplara bir hak doğura- caktõr. Ben bunlarõ söylerken Fatih Karaca söze girdi: “Latif Bey, siz neden bu toplantıya geldiniz? Genel müdürünüz Yü- cel Yener neden gelme- di. Ben karşımda bu toplantıda onu isterdim. Burada alınacak önemli kararlar var, bun- lar sizin kurumunuzu bağlayacak, bu konuda yetkili misiniz?” Fatih Karaca’nõn bu sinirli hali onun kurdu- ğu planõn bozulabileceğinin ve RTÜK’çe ha- zõrlanan yönetmeliğin yasadõşõ olduğunun or- taya çõkmasõ endişesinin bir yansõmasõydõ. Fatih Bey, dedim. Benim burada tam yetki- li olup olmadõğõmõn kararõnõ siz veremezsiniz. Mill Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne be- nim adõm bildirildiğine göre tam yetkiliyim de- mektir, bu da sizi değil, genel sekreterliği ilgi- lendirir. Paşama sorun! Bu gergin ortan içinde paşa gülümseyerek din- lemekle yetiniyordu. Birdenbire Fatih Karaca nihayet ağzõndaki baklayõ çõkardõ. “Siz tam yetkili olsaydınız, genel müdü- rünüz Yücel Yener’in Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na gönderdiği yazıdan haberiniz olurdu.” Ben, anlamadõm, ne yazõsõndan söz ediyor- sunuz, dedim. Fatih Karaca, “Bu yayını genel müdürünüz yapmak istediğini resmi bir yazı ile bana bil- dirdi” demez mi. Toplantõ dağõldõ. F a t i h Karaca. GenelMüdürYeneryalanladõama... B en kuruma döner dönmez Genel Müdür Yücel Yener’e gittim. Ge- nel Müdür, tek kelimeyle ‘uy- durmuş’ dedi. Ama benim içime bir kuşku girmişti, böyle bir yazõ varsa onu bulmalõydõm. TRT yönetimi bu yasadõşõ emrivakiler karşõsõnda konu resmi olarak hukuksal bir süreçle nasõl engellenebilir diye daha ön- ce RTÜK’ten gelen Farklõ Dil ve Lehçe- lerle Yapõlacak Yayõnlar Hakkõnda Yö- netmeliği Hukuk Müşavirliği’ne incelet- me talimatõ verdi. Böylece TRT’de resmi süreç başlatõlmõş oluyordu. Hukuk Müşa- virliği bir hafta içinde incelemesini bitir- di ve görüşünü bildirdi. ‘Yönetmelik, dayanak maddesi olan 3984 sayılı ya- sanın 4771 sayılı yasa ile değişik 4. maddesine aykırı bir nitelik taşımak- tadır.’ Bu arada MGK Genel Sekreterliği de kendi içinde yaptõğõ incelemeyi Başba- kanlõğa, Devlet Bakanlõğõ’na (Beşir Ata- lay’a), Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanlõğõ’na ve TRT’ye dağõtõmlõ olarak gönderdi. Buna göre, ‘Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile TRT arasında’ düzenlen- mesi öngörülen protokol çalõşmalarõna hõz verilmesi ve TRT Yönetim Kurulu tarafõndan bu konuda alõ- nacak kararõn sonuçlandõrõlmasõ, yayõnlarõn bir bölgeye tek dil ve lehçede değil, yapõlacak izleyi- ci ve dinleyici profiline ve talebe göre ülkemiz ge- nelinde kullanõlan dil ve lehçelerin tamamõnõ kap- samasõ... sonucuna varõlmõştõr. Bundan şu sonuç çõkõyordu: Fatih Karaca ile Dev- let Bakanõ Beşir Atalay arasõnda oluşan işbirliği adõm adõm uygulamaya konulmuştu, ama kimse bu- nun farkõnda değildi. Yasal argümanlar devrede Biz, bu yayõnõn TRT’de yapõlmasõnõn karşõsõnda olanlar, bu gelişmeler üzerine elimizdeki yasal ar- gümanlarõ devreye sokmaya başladõk. TRT’nin özerkliği ve tarafsõzlõğõnõ, kamu ya- yõncõlõğõnõn misyonu ile anayasal görev ve sorum- luluklarõnõ göz önüne alarak bu yönetmeliğe, RTÜK’e ve hükümetin görünüşte olmayan ama Fa- tih Karaca eliyle yürütülen bu dayatmalarõna nasõl karşõ koyabiliriz diye kara kara düşünmeye başla- dõk. Milli Güvenlik Kurulu’nun yukarõda sözünü et- tiğim bu yazõsõ bir iki gün içinde Devlet Bakanõ Be- şir Atalay’õn imzasõyla TRT’ye geldi. Bu şu de- mekti: ‘Gereğini yapın.’ Ama gereği bir türlü yapõlmõyordu. Çünkü TRT bu yayõnõ yapmak istemiyordu. TRT koridorlarõ TRT Yönetim Kurulu üye- lerinin bu izni asla vermeyeceklerine hatta ka- rarõn oybirliği ile çõkacağõna dair söylentilerle çalkalanõyordu. “Biz ihanetin odağı olmayız, bu bizim görevimiz değil, kim yaparsa yap- sın bizi ilgilendirmez.” Yayına bir an önce başlayın TRT’de bu konuda başõ çeken hukukçu üye Prof. Dr. Zeki Hafızoğulları’ydõ. Olaylar hõzla gelişiyordu. RTÜK ve hükümet bastõrõyor... Yayõna bir an önce başlayõn!.. TRT Genel Müdürü Yücel Yener 23.12.2002 tarihinde konuyu TRT Yönetim Kurulu’na ge- tirdi. Genel Müdür, bu yayõnõn yapõlabilmesi ve RTÜK ile protokol imzalayabilmek için yetki is- tedi. Ancak Yönetim Kurulu tam kadro bu isteğin karşõsõnda durdu ve isteği reddetti. TRT Genel Müdürü Yücel Yener, bu yayõn is- teğinin 2954 sayõlõ yasaya aykõrõ olduğuna ve Da- nõştay’a gidilmesine karar veren TRT Yönetim Kurulu kararõnõ MGK Genel Sekreterliği’ne ve Devlet Bakanõ Beşir Atalay’a bir yazõ ile bildirdi. Böylece hükümetle köprüler atõlmõş oluyordu. Ancak bu durumdan oldukça rahatsz olan AKP’yi yatõştõrmak için, Yücel Yener, AKP ve Kürt yan- daşõ basõnda yer alan “TRT Kurumu’nun Kürt- çe yayına karşı çıktığı” şeklindeki haberlere ce- vap vermek üzere bir basõn açõklamasõ yapmak is- tedi, metin hazõrlandõ. Sonra nedense vazgeçti. SÜRECEK Genelkurmay Başkanlõğõ temsilcisi yayõnlarõn TRT tarafõndan, MGK temsilcisiyse yerel ölçekte yayõn yapan kuruluşlarca yapõlmasõnõ istedi AdõmadõmKürtçeyayõnadoğru TRT binasından bir görünüş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear