28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 2 EKİM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 15 CMYB C M Y B PARA-META-PARA MUSTAFA SÖNMEZ IMF Zirvesine, ‘Direnistanbul’… (1) Neoliberalizmin, 21. yüzyıl emperyalizminin içine düştüğü büyük kriz, arkasında şimdiden milyonlarca işsiz, milyarlarca yoksula eklenmiş yeni yığınlar bı- raktı. Bu kadar mı? Doğası, iklimi mahvolmuş bir dünyaya yeni açlık, korku ve savaş bulutları taşıyan çürümüş kapitalizm, silkinip ayaklarının üstüne doğrulmaya çalışıyor. Hızla küreselleşen ve tüm dün- yaya mal ve sermaye hareketlerini, sömürü halka- larını yayan dünya kapitalizmi, ayağa kalkma ça- basını da artık, eskiden G7 denilen ve ABD, Japonya, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere ve Ka- nada’dan oluşan “merkez”in zengin kulübüyle sınırlı zirvelerle gerçekleştiremiyor. Çünkü, bu “merkez”ler, krize, finans cephesinden çok derin yara alarak yakalanırken, “yükselen eko- nomi” dedikleri ve çoğu, “merkez”e tedarikçi sa- nayici-üretici işleviyle bağlanmış çevre ülkeler, da- ha farklı biçimde krizi karşıladılar. Çin, Hindistan, Bre- zilya gibi bölgesel güçler, krize, elleri görece güç- lü, cari fazlaları, yüksek büyüme tempoları ile gir- diler ve şimdi kriz aşılacaksa, bunlara tutunmadan olamayacak gibi. Bunun için onlara da -en azından bir dönem için- masada yer açmak gerek. O ne- denle, masada şimdi sadece G7 yok, G20 var. Ya- ni, 7 “merkez emperyalist”e ek olarak, Çin, Hin- distan, Brezilya, Rusya, Arjantin, S.Arabistan, Meksika, G.Afrika, G.Kore, Avustralya, Endo- nezya, Türkiye ve AB Dönem Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası başkanı da var 20’nin içinde… G7’nin G20’ye genişlemesi, ilk elde, demokratik bir dönüşüm gibi görünebilir, ama yanıltmasın! Tür- kiye’nin de dahil olduğu yeni “G”ler, ihmal edile- meyecek kadar nüfusu ve pazarı olan, dolayısıyla, sadece bu nedenle bile “gözden ırak tutulmamala- rı gereken” ülkeler… Gerçekte ise, çekirdek G7, ge- leneksel iktidarını korumanın derdinde, siyasi ola- rak da aralarına Rusya’yı alarak dünyaya G8 ola- rak hükmetmenin çabası içinde. Ama eskisinden farklı olan bir şey var, onu da artık teslim ediyorlar. Küresel kriz sonrası değişen güç dengeleri, G20 için- de, yeni bir G5’i çıkardı. ABD, Japonya, AB gele- neksel gücüne Çin ve Hindistan eklenerek bu G5’i fiilen ortaya çıkardı. Dünya gücünün küresel kriz ile birlikte yeniden şe- killenmesi, IMF platformunda ifadesini buluyor. Kü- resel kriz öncesi, neoliberal iklimi tüm dünyaya yay- mak, onun yapılanmasını, “mimarisini” iş edinmiş IMF ve DB, şimdi çöken sistemi yeniden ayağa kal- dırmakla görevlendirilmiş ve tahkim edilmiş du- rumdalar. Ama bu yeni dönemin kurumları olarak sandalye dağılımları da, dünyanın yeni güç den- gesine göre baştan biçimleniyor. ABD’nin girişimiyle, IMF yönetim kurulu üyeliği 24’ten 20’ye indi. Avrupa ülkelerinin paylarının yüzde 5’inin, Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkelere aktarılması, bu güç dağılımı- nın yeni somutlanışı. Etkileri İkinci Dünya Savaşı’na kadar uzanan 1929 krizi ile sık sık karşlılaştırılan bu küresel krizin, bu- güne kadar yoğun devlet müdahaleleriyle hafifle- tilmeye çalışılması, IMF-DB’nin yeni kaynaklarla, yet- kilerle tahkim edilerek yangını söndürmeye daha çok çağrılmış olması, Çin, Hindistan gibi yeni güçlere pa- ye verilmesi, krizi aşmaya yetmiyor, yetmeyecek. Her şeyden önce, 1980 sonrası, özellikle 1990 sonra- sı yaşanan finansallaşmanın yarattığı balonların, kö- püklerin yol açtığı yıkımların yeniden tekrarlanma- masının önlemi alınmış değil ve nasıl alınacağı da belli değil. Herkes fiyakalı bir kavram bulmuş; “Yeni bir finansal mimari”… Ama bu nasıl gerçek- leşecek belli değil. Bakmayın G20’ye genişleyerek uygarca bir araya gelmelerine… Birbirlerinin gözünü oyacakları ticaret savaşları öylesine gündemde ki, daha çooook hırgür çıkacak. İstanbul semaları, bu filler buluşmasında bile, çok büyük homurtulara, ta- nık olabilir… Özellikle ABD ile Çin arasında müthiş ticaret savaşlarının, politik düzeyde nereye evrile- ceği merak konusu. G20’nin gündemi şimdi İstanbul’a kaydı. Yeni “kü- resel mimari”de kilit rol üstlenmesi söz konusu olan IMF ile DB’nin yıllık toplantılarının İstanbul’da ya- pılması kriz öncesi kararlaştırılmıştı. Ama kaderin cil- vesi mi demeli, bunlar sıradan toplantılar olabile- cekken şimdi dünya tarihinde çok önemli bir bu- luşma olarak kayıtlara geçecek ve İstanbul, bu bu- luşmaya ev sahipliği yaparak tüm dünyanın ilgi oda- ğı haline gelecek… IMF-DB, son tahlilde, çürüyen dünya kapitalizmini yeniden ayağa kaldırmak için bir çerçeve inşası gör- evini üstlenmiş durumdalar. Bu çerçevenin dünya halkları için, krizden olumsuz etkilenen yoksul yı- ğınlar, milyonlarca yeni işsiz için iyilikler içerdiğini beklemek safdillik olur. Bunun için, dünyanın her ye- rinde, başka bir dünya mümkün diyen ve bunu is- teyenlerin gözü, direnişlerin yapılacağı “Direnis- tanbul” etkinliklerine çevrildi bile… “Direniş şenli- ği” adı altında bir dizi eylem ve etkinlik ile IMF ve DB karşıtı eylem ve etkinlikler yükseliyor. IMF ve Dünya Bankası Karşıtı Birlik bileşenleri, devrim- ci gruplardan, sol-sosyalist siyasal partilerden, sendikalardan, meslek örgütlerinden oluşuyor. Şimdi direniş eylemlerine omuz verme ve daya- nışma zamanı… İrtibat için adres: http://direnis- tanbul.wordpress.com/ mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr KOÇ: İŞ DÜNYASI OLARAK ENDİŞELİYİZ ‘Son dönemde her gün artan kutuplaşma ve diyalogsuzluk ortamõ yaşanõyor. İş dünyasõ bugün vergi kurumunun siyasallaşmasõndan endişe duyuyor. TÜSİAD siyasi iradeden tam bağõmsõz bir gelir idaresinin gerekli olduğunu dile getiriyor.’ YALÇINDAĞ: DEMOKRASİYİ ZEDELEMEYİN ‘İngiltere’de demokrasi vergi mükelleflerinin siyaset üzerinde denetim talebiyle doğdu ve gelişti. Vergi bir demokrasi kültürü öğesidir. Türkiye’nin demokratik saygõnlõğõnõ zedeleyen bir araca dönüşmesi hazindir.’ Vergide siyasallaşmaya isyanTürk Sanayici ve İşadamlarõ Derneği’nin toplantõsõ, hem YİK Başkanõ Koç’un hem de Başkan Arzuhan Yalçõndağ’õn hükümete yönelttiği eleştirilere sahne oldu. Uyarõlar, TÜSİAD üyelerinden büyük alkõş aldõ TÜSİAD YİK Başkanõ Mustafa Koç, “Kamu çõkarlarõnõ, parti çõkarlarõ üstünde tutan bir yürütmeye ihtiyaç olduğunu” söylediği konuşmasõnda, orta vadeli programdaki eksikliklere de dikkat çekti. Ekonomi Servisi - Son dönemlerde Maliye Bakanlõğõ’nõn Aydın Doğan’õn medya kuruluşlarõna yönelik 3.7 milyar TL’lik ceza rekorunu bir tür siyasal bas- kõ olarak değerlendiren kesimler arasõ- na iş insanlarõ da katõldõ. İş dünyasõnõn sözcüleri, dün gerçekleşen Türk Sana- yici ve İşadamlarõ Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu (YİK) toplan- tõsõnda vergi idaresinin özerkleşmesi ta- lebini dile getirirken net ifadelerle hü- kümeti uyardõlar. Toplantõda söz alan YİK Başkanõ Mustafa Koç, iş dünyasõnõn, bugün, “son dönemlerde vergi kurumunun siyasallaşmasından ciddi endişe duy- duğunu” ifade ederek, sağlõklõ bir de- mokrasinin işlerlik kazanabilmesi için siyasi iradeden tam bağõmsõz çalõşabi- len bir gelir idaresinin gerekliliğini şöyle vurguladõ: “Her yönüyle özgür bir medyayı, ifade özgürlüğüne sahip, kültürel kimliği koruma altına alınmış va- tandaşları, etkinlikleri hükümetler- den bağımsız biçimde denetleyebilen özerk kurumları ve nihayet, tanımı gereği hükümetlerden bağımsız sivil toplum kuruluşlarını da çağdaş bir demokrasinin güvencesi olan ku- rumlar arasına eklemeliyiz. Türki- ye’de bunlardan hangisini ele alır- sanız alın, farklı sorunlarla karşıla- şıldığını görürsünüz. Bunlar bugün ortaya çıkmamıştır. Ancak sorunla- rın giderilmesinde mevcut hükü- metten ve parlamentodan birtakım beklentilerimizin olması da kaçınıl- mazdır. Ancak şu çok açıktır ki, iş dünyası, bugün, son dönemlerde ver- gi kurumunun siyasallaşmasından ciddi endişe duymaktadır.” İdare özerkleşmeli Vergi idaresinin özerkleşmesini yõl- lardõr savunduklarõnõ ve 2001’de bu yönde bir rapor hazõrladõklarõnõ hatõr- latan TÜSİAD Başkanõ Arzuhan Do- ğan Yalçındağ da, “Vergi bir de- mokrasi kültürü öğesidir. Türki- ye’nin demokratik saygınlığını zede- leyen bir araca dönüşmesi hazindir” diyerek şöyle devam etti: “Eğer bu gerçekleşmiş olsaydı her yıl aksatmadan vergi rekortmenleri arasına giren kurumlara karşı yıllar sürecek incelemelerle bir tür baskı ya- pılırken, kayıt dışı ekonomi her geçen gün büyümezdi. Sonuçta doğru yolun bulunacağına, demokratik kültürü- müzün derinleşeceğine, liberal de- mokrasinin bütün değerleriyle ger- çekleşeceğine inanıyorum.” Kaç numara ayakkabı fırlatmış? TÜSİAD YİK toplantõsõnda en çok ilgi çeken isimlerden bi- ri de Koç Holding Şeref Baş- kanõ Rahmi Koç idi. Rahmi Koç, toplantõnõn ardõndan etra- fõnõ çeviren basõn mensuplarõnõn IMF Başkanõ Dominique Stra- uss-Kahn’a yapõlan ayakkabõ- lõ protesto eylemini, “O da mo- da oldu galiba. Kaç numara fırlatmış?” diyerek espri ile ge- çiştirmeyi tercih etti. Aynõ sorunun yöneltildiği TÜSİAD YİK Başkanõ Musta- fa Koç da “İki tane kendini bilmezin yaptığının” üzerinde fazla durulacak bir şey olma- dõğõnõ söylemekle yetindi. ÇİMENTO MÜSTAHSİLLERİ BİRLİĞİ: Beton yol daha avantajlı Ekonomi Servisi - Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) yöneticilerinden ve Ar-Ge ekibinden oluşan bir he- yet, basõn mensuplarõyla birlikte, 5 yõl önce TÇMB tarafõndan ya- põlan ve Türkiye’nin ilk beton yolu İscehisar Geçidi’ne ince- leme gezisi düzenledi. Yapõlan inceleme sonucunda beton yol- larõn şu üstünlükleri sõralandõ: Uzun ömürlü: Bu yollarõn hizmet ömrü en az 20–30 yõldan başlayõp 40–50 yõla kadar uza- nabiliyor. Yapılırken trafik sıkışmı- yor: Tamir-bakõm ihtiyacõ yok denecek kadar az. Daha ekonomik: Beton yol- larõn ilk yapõm maliyetlerinin as- falt yollarla aynõ olduğu düşü- nülse bile hizmet ömrü uzun. İt- hal bir ürün olan asfalt, ülke- mizde 5 rafineride işlenirken, kil ve kireç bileşiminden oluşan çi- mento yerli bir ürün olarak 40’tan fazla çimento fabrika- sõnda üretiliyor. İ Ş T İ R A K İ B T A U Z L A Ş M A İ S T E Y E C E K TAV’a4.3milyonTLvergicezasõ Ekonomi Servisi - Maliye, TAV Havalimanlarõ Holding’in yüzde 66.66 paya sahip olduğu BTA Havalimanlarõ Yiyecek ve İçecek AŞ’ye (BTA), şirketin Ekim 2007- Aralõk 2007 dönemlerine ilişkin hesaplarõnda yaptõğõ incelemeler sonucunda toplam 4.3 milyon lira civarõnda katma değer vergisi, kurumlar vergisi ve vergi ziyai cezasõ tebliğ etti. TAV Havalimanlarõ’ndan KAP’a yapõlan açõklamaya göre BTA, bu tebligata ilişkin olarak uzlaşma talep edecek. Açõklamada, BTA’nõn Türkiye’de faaliyet gösterdiği havalimanlarõnda gümrük bölgesi (hava tarafõ) olarak adlandõrõlan alanlardaki yiyecek içecek satõşlarõnõn katma değer vergisinden istisna olmamasõ gerektiği değerlendirmesiyle düzenlenen vergi inceleme raporlarõ ve vergi/ceza ihbarnamelerinin şirket yetkilisine tebliğ edildiği belirtildi. Açõklamaya göre, bu tebligat ile 2007 yõlõ son üç ayõ için 1.48 milyon lira katma değer vergisi ve 2007 yõlõ için 222.523 lira tutarõnda kurumlar vergisi salõndõ ve 1.5 katõ tutarlarõnda vergi ziyaõ cezasõ hesaplandõ. TİSK’tenMerkel’edaha sıkı işbirliği çağrısı ANKARA (AA) - TİSK Yönetim Kurulu Baş- kanõ Tuğrul Kudatgobilik, Federal Almanya Başbakanlõğõna seçilen Angela Merkel’e mek- tup gönderdi. Kudatgobilik, mektubunda Mer- kel’i, seçim başarõsõndan dolayõ kutladõ. Türkiye’nin, gelecek 10 yõlda Avrupa’ya su- nabileceği ekonomik, sosyal ve politik avantajlar bakõmõndan daha da önem kazanacağõnõ vur- gulayan Kudatgobilik, “Türk-Alman ikili iliş- kilerinin liderliğiniz altında yeni bir canlılık kazanacağına olan inancımızı ve bu fırsatla Alman özel sektör ve kamu kurumlarıyla tüm alanlarda işbirliğine açık olduğumuzu ifade etmek istiyoruz” dedi. Kürt ve Ermeni açılımına destek TÜSİAD Başkanõ Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Yüksek İstişare Kon- seyi Başkanõ Mustafa Koç, YİK toplantõsõnda yaptõklarõ konuşmalar- da, bölgede daha geniş roller üstlen- mek isteyen AKP hükümetinin Er- meni açõlõmõ dahil dõş politika atak- larõna ve Kürt açõlõmõna destek ve- rirken AB ile ilişkilerdeki tutumunu eleştirdiler. “On yıllar sonra ilk defa kronik dış politika sorunlarımızda bazı adımlar atılıyor olmasını memnu- niyetle karşılıyoruz” diyen Koç, aynõ başarõnõn Kõbrõs Meselesi’nde de gösterilmesini dilediklerini söyledi. Türkiye-AB ilişkilerinin bugünkü çõkmazõnda AB’nin çok daha fazla so- rumluluğu olduğunu belirten Koç, “Hükümet bu tıkanmayı açmanın yolunu bölgede Türkiye’nin gü- cünü pekiştirmekte bulmuş olabi- lir. Bölgesinde güçlü bir Türki- ye’nin AB ile pazarlık masasına eli daha kuvvetli oturacağı da bir ger- çektir. Ancak bir başka önemli gerçek de o pazarlık masasında ar- kada güçlü bir kamuoyu desteğinin olması gerektiğidir” diyerek 2014’te AB’ye tam üyelik hedefini korumak için topyekûn seferberlik gerektiğini belirtti. Kamuoyunda “Kürt açılımı” ola- rak ifadesini bulan hükümetin de- mokratik açõlõmõnõ yerinde ve olum- lu bulduklarõnõ dile getiren Koç, bi- reysel ve kültürel haklarõn geliştiril- mesi hususunda bir tereddüt yarat- masõna izin vermemek kaydõyla, ko- nunun esas olarak bir “demokratik açılım” biçiminde ele alõnmasõ ge- rektiği hususundaki yaklaşõmõ des- teklediklerini kaydetti. Buna karşõlõk seçimlerde yüzde 10’luk barajõn de- mokratik açõlõmla bağdaşmadõğõnõ belirten Koç, “Neredeyse hiçbir ül- ke parlamentosunda örneği bu- lunmayan mevcut uygulama dü- zeltilmelidir” diye konuştu. AB rotasõndan çõkmõş veya üyelik için heyecanõnõ kaybetmiş bir Tür- kiye’nin hukukun üstünlüğüne dayalõ bir demokratik sistemi kurumsal- laştõrmasõnõn daha uzun süreceğini hatta zor olacağõnõ düşünüyorum diyen Yalçõndağ da “iki tarihi açı- lım” diye nitelendirdiği Kürt ve Er- meni açõlõmlarõ konusunda şunlarõ söyledi: “Açılımın başarıya ulaşması halinde Türkiye’nin tarihine dam- gasını vurmuş önemli bir mese- lesini çözmüş olacağız. Daha da önemlisi, ülkemizi çeyrek yüzyıl- dır acılara boğan terorizm bela- sından da kurtulacağız. Elbette bunu yürekten temenni ediyo- ruz. Ermenistan ile ilişkilerimizin normalleşmesi bizim için bölgesel barış ve entegrasyon açısından ga- yet doğal ki çok önemlidir. Başa- rıya ulaşıldığı takdirde Kafkas- ların siyasi kaderi de değişecek, Türkiye ve Türk özel sektörü bu bölgenin küresel ekonomiye en- tegrasyonunda önde gelen bir rol üstlenecektir.” Kürt açõlõmõnõn ‘demokratik açõlõm’ çerçevesinde ele alõnmasõnõ doğru bulduğunu söyleyen Koç, buna karşõlõk yüzde 10’luk seçim barajõnõn devam ettirilmesinin bu yaklaşõmla bağdaşmadõğõnõ vurguladõ. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ile YİK Başkanı Mustafa Koç, ekonomideki son durumu ve orta vadeli planı dengesiz bulurken AKP hükümetinin iki açılımını “tarihi” bulduklarını belirttiler. TÇMB Eğitim ve Değerlen- dirme Müdürü Çağlan Becan. AVRUPA İLE BUGÜNKÜ ÇIKMAZDA SORUMLULUĞUN AB’DE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORLAR Baş başa görüştüler YİK toplantõsõ, Mustafa Koç ve Yalçõndağ’õn konuşmalarõnõn ardõndan basõna kapalõ olarak devam etti. Sabancõ Center’da yaklaşõk 2.5 saat süren basõna kapalõ bölümde TÜSİAD üye- leri görüş alõşverişinde bulun- du. Toplantõya, Bülent Ecza- cıbaşı, Cem Boyner, Ümit Boyner, Ali Kibar, Haluk Dinçer, Tuncay Özilhan, Bü- lent Bulgurlu, Erdal Kara- mercan, Erkut Yücaoğlu, Mehmet Şuhubi, Aynur Bek- taş, Aclan Acar ve Turgay Durak’õn da aralarõnda bulun- duğu çok sayõda kişi katõldõ. Toplantõ öncesi bayõlan TÜ- SİAD çalõşanlarõndan Leyla Danış’a sağlõk ekipleri müda- hale etti. Güvenlibir malidenge göremiyoruz MUSTAFA KOÇ: Mustafa Koç, orta vade- li programla ilgili endişele- rini de dile getirdi. Koç, or- ta vadeli programda güven- li bir mali denge göreme- diklerini belirterek, “Bir kez daha önümüzde yalnız eko- nomik bakımdan değil, si- yasi bakımdan da zor ve çetrefilli bir yol var” dedi. Büyümedeki ivme kaybõ- nõn, işsizliğin olumsuz so- nuçlarõ ile birkaç yõl daha uğ- raşmak mecburiyetinde bõ- rakacağõ uyarõsõnda bulunan Koç, “Yeni bir orta vadeli program dönemine girer- ken, görülüyor ki daha iki- üç yıl arzu edilen büyüme temposunu yakalayama- yacağız” diye konuştu. Hü- kümetin, krizin Türkiye’yi de ciddi biçimde etkilediğini ancak uzun zaman içinde ve kademeli biçimde kabul ede- bildiğini hatõrlatan Koç, mev- cut orta vadeli programda Türkiye’yi muhtemel dõş şoklara karşõ bağõşõk kõlacak güvenli bir mali dengeyi gö- remediklerini ifade ederek, Türkiye’nin arzu edilen se- viyede büyüyebilmesi için dõş kaynağõn belli bir süre da- ha kritik öneme sahip oldu- ğunu dile getirdi. Koç, “Bu bağlamda IMF kaynağını dışlama lüksüne acaba sa- hip miyiz? Öte yandan ma- li kuralın programa ek- lenmesiyle program ger- çek bir orta vadeli prog- rama dönüşecektir. Bu un- surları orta vadeli program içinde konuşmazsak, prog- ramın iyi niyetli, uzun va- deli kalkınma planından ne farkı kalır” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear