13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 2009 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Fotoğraftaki Neo – Osmanlı Bayramlar ettiler, methiyeler düzdüler... Onları şaşkınlık ve hüzünle izledim. Aynı fotoğrafa mı bakıyorduk? Evet aynı resimdi önümüzde duran. Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı, Ermeni meslektaşıyla, “düvel – i muazzamanın” ya da başka bir deyişle 21. yüzyıl İtilaf Devletleri temsilcilerinin önünde oturmuşlar, paşa paşa kendilerine dikte edilen metni imzalıyorlardı. Son zamanlarda doruğa çıkmış olan Osmanlı özlemi, nihayet tatmin olmuş olmalıydı. Masada oturup imzayı basan Ahmet Davutoğlu, Neo – Osmanlı politikasının somut bir simgesi olarak duruyordu karşımızda. Neo – Osmanlı politikası cahil ve kof bir düştür ki, eski Osmanlı toprakları üzerinde yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin etkinliğini arttırmayı hedefler. Bu olmayacak dua tarihin iyi bilinmemesinden kaynaklanır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu 19. yüzyılda bırakın bütün resmi sınırlarını, İstanbul’a bile egemen değildir. Çok uzatmaya gerek yok. 26 Ağustos 1896’ya kadar gidelim yeter. O gün çoğu hamal kılığına girmiş Taşnak militanlar İstanbul’da Osmanlı Bankası’nı basarlar. Banka soygunu planlı bir programın parçasıdır. Baskın timinin şefi Garo, “kurban sayısı ne kadar artarsa, davamız için o kadar yararlı olur” demektedir. Daha baskının başında, iki bekçi öldürülmüş, banka çalışanlarından ve müşterilerden 150 kişi rehin alınmıştır. İstekleri Ermeniler için reform, militanlar için af vb’dir. İstekleri yerine getirilmediği takdirde bankayı içindekilerle birlikte havaya uçuracaklarını söyleyenler ile görüşmeler hemen başlar. Osmanlı’nın başkentinde girişilen bu saldırıda görüşmenin tarafları, Ermeni Taşnak militanlar ile banka müdürü ve Avrupalı diplomatlardır. Avrupalı diplomatlar, pek şedit Abdülhamid’i Ermeni baskın timinin gitmesine izin verilmesi konusunda ikna ederler. Ermeni teröristler, sıkı koruma altında Osmanlı Bankası müdürünün yatına kadar götürülür, sonra Fransız gemisi Gironde’a aktarılıp, Marsilya’ya gönderilir. Osmanlı yönetimi ne teröristlerin ellerini kollarını sallayarak çekip gitmelerine engel olabilir, ne de 26 – 27 Ağustos günleri patlak veren karışıklıklarda, “İstanbul’un hamallığının tamamen Kürtlerin tekeline geçmesine yol açan” Ermenilere yönelik programa... Gelelim 1905 yılına, Muş’ta serserice dolaşan eşkiya olduklarından şüphelenilen iki Ermeni zaptiyelerce yakalanıp karakolda nezarete alınırlar. O sırada Fransa’nın Van Konsolosu olan Rupen ve tercümanı Mihran, Muş karakolunu basıp, zaptiye Ziya Efendi’ye hakaret ederler iki şüpheliyi serbest bırakırlar. Olay üzerine, görev yeri Van olduğu halde Muş’taki karakolu basan Konsolos’un azledilmesi için Osmanlı, Fransa’nın İstanbul’daki büyükelçisine başvurur. Alınan yanıtta isteğin şaşırtıcı olduğu, “Osmanlı Hükümeti’nin iyiliğini isteyen böyle bir kişinin azlinin uygun olmadığı” belirtilmektedir. Osmanlı, toprakları üzerindeki egemenliğini bile yitirmiş bir hale düşmüştü. Yukarıdaki iki olayın gösterdiği gerçeği teyit edecek bilinen bütün örnekleri alt alta sıralasak değil bu sütuna, bu sayfaya bile sığmaz. Ben Türkiye-Ermenistan prtokollerinin Zürih’teki imza töreninin fotoğrafını gördüğümde, aklıma 1878 Berlin Antlaşması geldi. Tarihimize ‘93 harbi diye geçmiş savaşın sonunda 1878’in 13 Martı’nda, İstanbul’un sayfiye semti Yeşilköy’e kadar gelmiş olan Çarlık Rusyası ordusunun önünde, imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nın imparatorluğu haddinden fazla Rus etkisine sokacağından endişelenen dünyanın egemenleri, yanlarına aralarına yeni katılmış olan Almanya’yı da alıp Berlin’de aynı yılın haziranında bir konferans toplarlar ve 13 Temmuz 1878’de de, antlaşmayı Osmanlı’ya imzalatırlar. Bu yeni antlaşmada, Ayastefanos’ta Ermenilere imtiyazlar tanıyan 16. madde, 61. madde olarak yer alır, ama Rusya’nın nüfuzu öbür Avrupa devletleri lehine dengelenir. François Georgeon Berlin Kongresi’ni “Aşağılama Kongresi” olarak niteler. Zürih protokolünde, arkada durup Davutoğlu ile Ermeni meslektaşının dikte edilen koşulları imzalamalarına nezaret edenler, bana o “Aşağılama Kongresini” anımsattı. Yeni Osmanlıcılar ile çağdaş “İtilaf”ın destekçisi, 21. yüzyıl mütareke basınının önde gelenleri ise, zil takıp oynuyor, övgüler düzmekte birbirleriyle yarışıyorlar. Ne zillet! asirmen@cumhuriyet.com.tr Kysa ama güçlü! www.metrokisafilm.com Son ba?vuru tarihi: 09 Kasym 2009 YARI?MASI KISA FILM Baykal, parti milletvekillerine bundan sonraki Ergenekon duruşmalarõnõn izlenmesi talimatõnõ verdi CHP,davayõ‘sürekli’izleyecekAYŞE SAYIN ANKARA - CHP lideri Deniz Baykal, hafta başõnda Silivri Ceza- evi’nde incelemelerde bulunan ve Er- genekon davasõnõ izleyen milletve- killerine, “Bundan sonraki önem- li duruşmaları da aynı kalabalık heyetle izleyelim. Orada demokrasi adına yaşanan ayıbı kamuoyuna her fırsatta duyuralım” görüşünü iletti. Duruşmayõ izleyen heyette yer alan CHP’li TBMM İnsan Haklarõ- nõ İnceleme Komisyonu üyeleri Ah- met Ersin ve Malik Ecder Özde- mir, yaklaşõk 1.5 yõldõr savunmala- rõ alõnmayan tutuklular bulunduğu- nu belirterek “savunmaların dava uzasın diye kasıtlı olarak alınma- dığını” söyledi. Baykal, hafta başõnda Ergenekon duruşmasõnõ izlemeye giden CHP milletvekillerini önceki gün kabul ederek izlenimlerini dinledi. Sanıklarla görüşecekler Heyetin 26 Ekim’deki duruşmayõ da izlemesi kararlaştõrõldõ. CHP yöneti- mi ayrõca CHP’li TBMM İnsan Hak- larõnõ İnceleme Komisyonu üyelerinin de Ergenekon davasõ kapsamõnda yargõlanan Hasdal Askeri Cezaevi’nde bulunan Albay Mustafa Koç ve ba- zõ teğmenleri ziyaret etmesini karar- laştõrdõ. Ersin ve Özdemir’in izlenim ve değerlendirmeleri şöyle: Mahkeme salonuna girişte ce- zaevi kurallarõ uygulanõyor. İzleyici- lerin ve avukatlarõn üstleri ve çanta- larõ aranõyor. Hatta kadõn avukatlar, sutyenlerini çõkarõp çantalarõna koy- mak zorunda kalõyor. Yazõşmalarda adres tanõmlama- sõ bile, “Silivri Cezaevi’ne bağlı mahkeme kampusu” olarak belirti- liyor. Cezaevi bahçesinde mahkeme salonu ve yargõlama olur mu? Dava tümüyle Tuncay Güney’in emniyette işkence altõnda verdiğini söylediği ifadelerine ve gizli tanõk ifa- delerine dayanõyor. Soruşturmalara katõlmõş olan hâkim duruşmalara da giriyor. Bu durum dahi yargõlamanõn olağan olmadõğõnõ gösteriyor. Savunma yapamıyorlar İddianame hazõrlanõp mahkeme tarafõndan ekleriyle birlikte kabul edildikten sonra, dolayõsõyla dava devam ediyorken savcõlar yeni id- dialar ve klasörler veriyorlar. Yani mevcut delilleri ve klasörleri incele- yerek savunma hazõrlayan sanõklar, yeni iddialar ve klasörlerle karşõlaşõ- yorlar. Dava başladõktan sonra yeni delil ve iddialarõn ortaya çõkmasõ durumunda, ek iddianame hazõrlan- masõ gerekir. Tahliye talepleri, sanõklarõn sa- vunmalarõ alõnmadõğõ gerekçe gös- terilerek savcõlarõn istemlerine göre reddediliyor. Ama sanõklarõn savun- malarõ da aylardan beri alõnmõyor. Çeşitli gerekçelerle dava uzatõlõyor. Yani hem sanki kasõtlõ olarak sa- vunmalar bir an önce alõnmõyor, hem de savunma alõnmadõ diye tahliye ta- lepleri reddediliyor. Dolayõsõyla hu- kuk kötüye kullanõlõyor. Talebi kabul edilmedi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Kayseri Jandarma Komutanõ Albay Ce- mal Temizöz’ün avukatlarõnõn reddi hâkim ta- lebi reddedildi. Şõrnak’ta 1993-95 yõllarõnda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili olarak Diyarbakõr 6. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde yargõlanan Albay Temizöz’ün avukatlarõnõn reddi hâkim talebi, üst mahkeme olan 4. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nde ele alõndõ. Üst mahkeme, talebi kabul et- medi. Davanõn 6. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edilmesine karar verdi. Te- mizöz’ün avukatlarõ davanõn ilk oturumunda da, müvekkillerinin asker olmasõ nedeniyle As- keri Mahkeme’de yargõlanmasõnõ talep etmiş, davaya bakan 6. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin yet- kisiz olduğunu öne sürmüştü. Avukatlarõn bu talebi de reddedilmişti. AİHM, davanõn id- dianamesinde yer alan Şõrnak’õn Cizre ilçesinde 1994’te dört kişinin öldürülmesiyle ilgili “et- kili soruşturma ve adil yargılama yapılma- dığı” gerekçesiyle Türkiye’yi 44 bir Avro taz- minat ödemeye mahkûm etti. 2.ERGENEKON DAVASI Reddi hâkim silsilesi İstanbul Haber Ser- visi - İkinci Ergenkon da- vasõnda yargõlanan sa- nõklarõn avukatlarõ, İstan- bul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi heyetine verdikleri reddi hâkim taleplerini değerlendirecek olan İs- tanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi hâkimlerini de reddetti. Avukatlar di- ğer yargõçlar gibi soruş- turmayõ yürüten kolluk gücü ve savcõlarla yeme- ğe katõlan İstanbul 9. Ağõr Ceza Mahkemesi Başka- nõ’nõn da ret istemlerinin değerlendirilmesi sõra- sõnda heyette bulunma- masõnõ istedi. İkinci Ergenekon da- vasõnda tutuklu sanõklar gazeteci Tuncay Özkan, eski Organize Suçlar Şu- be Müdürü Adil Serdar Saçan ve Ulusal Sanayi- ci ve İşadamlarõ Derneği (USİAD) Genel Sekrete- ri Birol Başaran’õn avu- katlarõ Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz tarafõndan İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne verilen di- lekçede, 12 Ekim tarihli duruşmada, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal Şengün ve üye hâkim Hasan Hü- seyin Özese’nin kolluk gücünün düzenlediği ye- meğe katõldõklarõ için “ta- rafsızlıklarını kaybet- tikleri gerekçesiyle da- vadan çekilmeleri, aksi takdirde reddi hâkim” isteminde bulunulduğu anõmsatõldõ. Dilekçede, çekilme ve reddi hâkim talebinin karara bağlan- mak üzere İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne havale edildiğinin altõ çi- zildi. Avukat Ülgen ve Ersöz’ün dilekçesinde, 5 Ekim 2009 tarihinde “www.odatv.com” adlõ internet sitesinde ve 7 Ekim 2009 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi hâkimlerinin yanõ sõra İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi heye- tinden de iki hâkimin, so- ruşturmayõ yürüten sav- cõlar ve emniyet mensup- larõyla Eylül 2008 tari- hinde tekne gezisi yap- tõklarõna ve iftar yeme- ğinde bir arada bulun- duklarõna ilişkin haber yayõmlandõğõ anlatõldõ. Yeterli bir kanı Dilekçede, iftar yeme- ğine ve tekne gezisine İs- tanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Er- kan Canak ve Resul Ça- kır’õn katõlmasõnõn “hâ- kimlerin tarafsızlığının ortadan kalktığına iliş- kin yeterli bir kanının oluşmasına neden oldu- ğu” savunuldu. Hâkimler Canak ve Çakõr’õn reddi hâkim talebini inceleye- cek heyette yer almasõnõn hukuki sakõncalarõna işa- ret edilen dilekçede, “Mahkemeniz ‘adil yar- gõlanma hakkõ‘ açısın- dan çok keskin bir yol ayrımında bulunmak- tadır. Ya adı geçen üye- ler ‘reddi hâkim’ talebi- nin karara bağlanma- sında yer almayarak ye- niden adalete güveni te- sis edecek ya da sürege- len hukuksuzluğun bir parçası haline gelecek- lerdir” denildi. Polis devleti İftar yemeğine iddia makamõnda bulunan cum- huriyet savcõlarõ ile bir- likte katõlan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi hâkimlerinin 26-27 Eylül tarihlerindeki 8. dalgada- ki tutuklama kararlarõnõ verdiği anlatõlarak şu is- temde bulunuldu: “Bu davranış ancak polis devletlerine özgü bir davranıştır. ‘Evren- sel hukuk kurallarõ’ ile bu yemeğin açıklanma- sının olanağı da bulun- mamaktadır. Bu yar- gıçlar için bir hata ise bu hata giderilmeli ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri de bu itirazı de- ğerlendirmekten kaçın- malıdır.” ‘Hukuk tıkandı’ Dilekçede, şu görüş- ler savunuldu: “Aslında burada hu- kuki yollar tıkanmış- tır. Tüm CMK 250. Madde uyarınca özel yetkili olan yargıçlar, bu yemekle tarafsızlık- larını yitirmiştir. Bir yargıç hiçbir zaman devletin ya da hükü- metin görüşünü üstün tutan bir davranış biçi- mine giremez. Yemeğe katılan ya da katılma- yan tüm hâkimlerin öznel açıdan tarafsızlı- ğından söz etme olana- ğı kalmamıştır.” Dilekçede, reddi hâ- kim talebine ilgili yasalar ve uluslararasõ sözleş- melerden de alõntõlar ya- põlarak mahkemelerin ba- ğõmsõzlõğõ ve tarafsõzlõ- ğõnõn “adil yargılanma hakkı” kapsamõnda de- ğerlendirildiğine dikkat çekildi. “Hukuk yollarõnõn tõkandõğõna” dikkat çeken avukatlar, “Bu davranõş ancak polis devletlerine özgü bir davranõştõr. ‘Evrensel hukuk kurallarõ’ ile bu yemeğin açõklanmasõnõn olanağõ da bulunmamaktadõr” dedi. ‘Meclis ikinci kez öldürdü’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Grup Baş- kanvekili Gültan Kışanak, 16 yõl önce Batman’da fai- li meçhul cinayete kurban giden DEP milletvekili Mehmet Sincar’a TBMM’nin sahip çõkmadõğõnõ, açõlan davalar konusunda da ailesinin “adreste bulu- namadı” gerekçesiyle haberdar edilmediğini söyledi. Kõşanak, Mehmet Sincar’õn eşi DTP PM üyesi Cihan Sincar’la birlikte Meclis’te basõn toplantõsõ düzenledi. Kõşanak, Parlamentolararasõ Birlik’e (PAB) bağlõ faa- liyet gösteren “Parlamenterlerin İnsan Hakları Ko- mitesi”nin Türkiye Parlamentolararasõ Grubu Başka- nõ’na bir yazõyla başvurarak cinayetle ilgili bilgi iste- diğini bildirdi. Türk grubunun Sincar cinayeti ile ilgi- li “Türkiye’den ailenin adreslerinde bulunamadığına dair yazı gönderildiği” yanõtõnõn verildiğinin anlaşõl- dõğõnõ belirten Kõşanak, Meclis’in kendi üyesinin öl- dürülmesine kayõtsõz kaldõğõnõ ifade etti. Cihan Sincar ise Meclis’in bu yazõsõyla Mehmet Sin- car’õ “ikinci kez öldürdüğünü” belirterek kendisinin 17 yõldõr aynõ adreste yaşadõğõnõ vurguladõ. Sincar, İç- işleri Bakanlõğõ’nõn kendisine bir saat içinde bile ula- şabileceğine dikkat çekti. DEP’Lİ MEHMET SİNCAR’IN EŞİ TEMİZÖZ’ÜN YARGILANMASI Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi bir grup, Sağlık Bakanlığı’nın lisans ve lisans tamamlama programları için bazı üniversitelerle imzaladığı protokol son- rasında alınan harçları protesto etti. İbni Sina Hastanesi önünde toplanan grup, slo- ganlar eşliğinde Sağlık Bakanlığı önüne geldi. Burada açıklama yapan Ankara Şu- be Başkanı İbrahim Kara, “Açıktan öğrenim bedelinin 2 bin TL olarak belirlenme- si, fırsattan yararlanarak sağlık emekçilerinin soyulmasıdır” dedi. (AA) SES’ten protesto Silivri’ye giden heyette yer alan ve izlenimlerini anlatan CHP’li İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu üyeleri Ersin ve Özdemir, yargõlama sürecinin son derece ağõr olduğuna dikkat çekti. CHP’li komisyon üyeleri, önümüzdeki hafta hem Hasdal, hem de Silivri Cezaevi’ne giderek koğuşlarda tutuklu sanõklarla görüşecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear