11 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B PENCERE AB Müslümanlığa Kapalı mı?.. Avrupa Birliği’ne (AB) giriş hazırlığı için gerekli ikinci ‘uyum yasası paketi’ bir haftalık gecikmeyle Meclis’ten çıkmış.. Meclis çalışıyor... Kolay değil, ama, gerekli koşulları yerine getirmek çok zor da değil... Zor olan ne?.. Gazetelere üstünkörü bir göz atan sıradan bir kişi, zorluğun nerelerde düğümlendiğini hemen görecektir; üç noktada AB ile aramıza kara kedi sokmak isteyen çabalar açık seçik: Bir: Kıbrıs.. İki: Ermeni savları.. Üç: PKK.. Her nedense Kıbrıs’ı üye yazmak için büyük bir telaşı var AB’nin... Türkiye’yi sıkboğaz ediyor.. “- Dur bakalım, önce Kıbrıs sorunu çözülsün, Ada’da karşı karşıya gelen Rumlarla Türkleri anlaştırıp kaynaştıralım, sonra da nasıl olsa AB’ye katılım gerçekleşir” demeye gelmiyor... Ya Ermeni sorunu?.. Geçen yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu döneminde Doğu Anadolu’da yaşanmış “Ermeni Tehciri” olayını “soykırım” sözcüğüyle 21’inci yüzyılın başında pazarlamak girişimi nenin nesidir?.. AB’nin çeşitli kesimlerinde ikide bir bu yolda tezgâhlanan girişimlerin anlamı nedir? PKK bir ayrı öykü?.. ABD ve AB “benim teröristim, senin teröristin” ayrımı yapıyorlar... Terörist teröristtir!.. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan (yalnız Kürtlerin değil) tüm etnilerin her türlü haklarını çağdaş boyutlarda sonuna dek savunmak demokrasinin doğal gelişimini oluşturur... Ne var ki Avrupa’nın PKK’ye dönük tutumu bunu çoktan aşan bir sevdayı vurguluyor... Herkes bilir ki buzdağının büyük bölümü, su yüzünde değil, su altındadır. Yeryüzünde en yaman diyasporalar sayılan Yunan - Rum ve Ermeni buzdağlarının su altındaki bölümleri de metropolleri aşan iktidar güçleri... Sovyetler yıkılmadan önce, Türkiye, “komünizm tehlikesi”ne karşı Batı’nın “ileri karakolu - ucuz asker deposu” işlevini gördüğünden tarihsel düşmanlığı günümüzün stratejisine dönüştürmüş bu diyasporaların sesleri pek duyulmuyordu... İş değişti... Onlar dışardan; bizim dinci, etnikçi, dönek entel takımı içerden hızlandılar... Avrupa Birliği’nin yalnız bir boyutu yok, boyutları var; tarihte ulus devlet kapsamını aşan çok devletli bir demokratik yapılanma ilk kez sınanıyor... Ancak bu yapılanma ‘Yeni Dünya Düzeni’ ve ‘Küreselleşme’ sürecine oturduğundan, içeriğinde yeryüzü yoksullarının sömürülmesi işlevi de ister istemez yapılacaktır; günümüzde Batı’nın Müslüman dünyaya kuşkusu, hatta düşmanlığa erişen içgüdülenmesi de buna katılırsa, olumsuzluk kefesi ağırlık kazanmış olacaktır. Hıristiyan Avrupa Birliği Türkiye’yi içine alırsa, Müslüman bir toplumu içlediğinden, laik uygarlığa uyumlu bir nitelik kazanır; tarihte bir ‘ilk’i gerçekleştirir; insanlığa daha çok yakışır... (28 Mart 2002 tarihli yazısı) 1- Anayasanõn 38. ve Avrupa İnsan Hak- larõ Sözleşmesi’nin 6. maddelerine gö- re, “suçluluğu hükmen sabit olun- caya kadar kimse suçlu sayılamaz”. Evren- sel nitelik taşõyan masumiyet/suçsuzluk karinesi adlõ bu ilke, herkes tarafõndan kabul edilmek- le birlikte, maalesef çokça da ihlale uğrar. Bu karine, soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutu- lan hiç kimseye ayrõm yapõlmaksõzõn suçlu gi- bi davranõlamayacağõ ve suç işlemiş gibi top- luma takdim edilemeyeceği, yani savunma ve kişilik haklarõnõn korunacağõ anlamõnõ ifade eder. Sözde değil özde kabul edilmesi gereken bu ilkenin korunmasõ gerektiği, İnsan Haklarõ Avrupa Mahkemesi’nin 12.05.2009 tarihli Slo- vakya’ya karşõ Borovsky kararõ ile ortaya ko- nulmuştur. Mahkeme kararõnda, polis ve basõn mensuplarõ tarafõndan daha soruşturma aşa- masõnda suçlu gibi gösterilen sanõğõn masumiyet karinesi hakkõnõn ihlal edildiği tespit edilerek, kamu görevlileri ve basõn mensuplarõnõn sanõ- ğõn yargõlanmasõ ve belirli bir suçtan hüküm giy- mesi öncesindeki beyanlarõnda, kullanacakla- rõ sözlere dikkat etmeleri gerektiğini vurgula- mõştõr. Bireyler mağdur ediliyor 2- Uygulamada, Ceza Muhakemesi Kanu- nu’nda yer alan yakalama tedbiri hukuka aykõrõ uygulanmakta ve kişi güvenliği ihlal edilmek- tedir. Kanunun 98. maddesinde, “Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağ- rı yapılamayan şüpheli hakkında, cumhu- riyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâ- kimi tarafından yakalama emri düzenlene- bilir” hükmü bulunduğu halde, şüpheli kabul edilen kişiler hakkõnda maddede öngörülen çağ- rõ usulü izlenmeksizin yakalama tedbiri uygu- lanmakta ve bireyler mağdur edilmektedir. Şüphelinin sürekli aranmasõ ve yakalanõp sav- cõlõk makamõna getirilmesinin sağlanmasõ amaçlandõğõndan, kanunun 145. maddesinde dü- zenlenen “ifade için çağrı” ve 146. maddesinde düzenlenen “zorla getirilme” müesseselerinin tatbikinden kaçõnõlmaktadõr. Çünkü bu hü- kümler, şüphelinin sürekli şekilde aranmasõna, gözaltõna alõnmasõna (belirli bir müddet neza- rethanede tutulmasõna) ve hakkõnda yakalama emri çõkarõlmasõna elverişli değildir. Anayasaya aykırı 3- Uygulamada, bir tedbir olan tutuklama sü- relerinin uzun olduğunu sõkça görmekteyiz. Özellikle örgütlü suçluluk davalarõnda tutuklama süreleri uzun yõllar devam etmektedir. Bu uy- gulama, tutuklama ve yargõlama sürelerinin ma- kul olmasõ gerektiğini ortaya koyan anayasa ve Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi hükümleri- ne açõkça aykõrõdõr. Kişi hürriyeti ve güvenli- ğinin çok önemli olduğu dikkate alõndõğõnda, ortada kesinleşmiş bir yargõ kararõ olmaksõzõn birey hürriyetine yönelik amacõ aşan hukuka ay- kõrõ uygulamalar, telafisi güç ve hatta imkân- sõz zararlarõn doğmasõna yol açacaktõr. 4- Özellikle geniş görevli ağõr ceza mahke- melerinin duruşma aralõklarõnõn çok uzun ol- duğunu, dört-beş aya varan duruşma ertele- melerinin yapõldõğõnõ görmekteyiz. Bu durum, hem tutuklama sürelerinin uzamasõna ve hem de duruşmalarõ kõsa aralõklarla veren, hatta bir dava ile ilgili haftanõn birkaç günü duruşma ya- pan mahkemeler arasõnda farklõ uygulamalarõn meydana gelmesine neden olmaktadõr. Bir da- vanõn kõsa duruşma aralõklarõyla, diğer dava ve- ya davalarõn yargõlamalarõnõn ise uzun duruş- ma aralõklarõyla yürütülmesi, eşitlik, dürüst yar- gõlanma hakkõ ve olağanüstü yargõlama yasa- ğõ ilkelerinin ihlaline sebebiyet vermektedir. Susma hakkını kullanmak 5- Ceza Muhakemesi Kanunu’nun m.153/2 ve Terörle Mücadele Kanunu’nun m.l0/d hü- kümlerinde düzenlenen, soruşturmanõn şüphe- liye ve müdafiine karşõ da gizli hale getirilme- sinde dört ayrõ sorun ortaya çõkmaktadõr: a) Soruşturmasõ gizlilik kararõ ile yürütülen bir dosyada, ifadesinin alõnmasõ ve sorgusunun yapõlmasõ aşamasõnda şüpheliye sadece soru- larõ yöneltip, soru içeriklerini oluşturan daya- nak deliller gösterilmediğinde savunma hakkõ kõsõtlanmõş olacaktõr. Şüpheli, bilmediği ve gör- mediği aleyhine veya varsa lehine deliller hakkõnda değerlendirme yapamayacak ve ge- reği gibi savunma hakkõnõ kullanamayacaktõr. Şüphelinin susma hakkõnõ kullanmasõ da soru- nu çözmeyeceği gibi, savunma hakkõnõn kõsõt- lanmasõnõ engellemeyecektir. Susma hakkõnõ kullanmak, savunma hakkõnõn aktif kullanõlmasõ ve isnatlara eylemli cevap verilmesi anlamõna gelmez, çünkü şüphelinin suçlama ile daya- naklarõnõ öğrenip görüp, aktif savunma yapa- bilme hakkõ kõsõtlanmamalõdõr. Suçlamalara ilişkin dayanaklarõ göremeyen şüpheliye susma hakkõnõ kullanmasõ tavsiye edil- diğinde şüpheli, “Bu suçu işledim, bu nedenle konuşmadığımı zannedecekler” korkusuna ka- põlabilir ve dayanağõnõ bilmediği suçlamalar hakkõnda savunma yapmak zorunda kalabilir. Bu noktada savunma hakkõnõ zedeleyen ma- sumiyet karinesi ile dürüst yargõlanma hakkõ- nõ ihlal eden baskõnõn varlõğõ gündeme gele- cektir. Bu baskõ, aşağõda kõsaca izah edeceği- miz koruma tedbirlerinde daha fazla kendisini hissettirecektir. Gerek ifade ile sorgu sõrasõnda ve gerekse koruma tedbirlerinin uygulanma- sõnda, dayanak oluşturduğu ileri sürülen delil- lerin savunma makamõ ile paylaşõlmasõ gerek- tiğini düşünmekteyiz. b) Tutuklama kararõnõn verildiği dosyalarda tüm gizliliğin devam etmesi ve tedbire itiraz ba- kõmõndan dayanak delillerin gösterilmemesi de ciddi bir sorundur. Gözaltõ ve tutuklamaya sevk aşamalarõnda dayanak delilleri, örneğin telefon konuşma kayõtlarõnõ veya silahõ ya da aleyhine verilen ifadeyi görmeyen şüphelinin savunma hakkõ kõsõtlanmõş olacaktõr. Bu şekilde yanõltõ- lan ve tereddüde düşürülen şüpheliden sağlõk- lõ beyan alõndõğõ da söylenemez. İnsan Haklarõ Avrupa Mahkemesi 30.03.1989 tarihli Lamy-Belçika kararõyla başlayan içti- hatlar zincirinde şu şekilde bir yol çizmiştir: Tu- tuklama kararõnõn, savunma makamõ tarafõndan incelenebilecek delillere dayandõrõlmasõ şarttõr. Soruşturmanõn güvenliği gerekçesiyle savun- ma makamõ tarafõndan incelenip görüş bildi- rilmesine izin verilmeyen deliller, bir tutukla- ma kararõ için dayanak teşkil edemeyecektir. İn- san Haklarõ Avrupa Mahkemesi’nin soruştur- manõn gizliliği kararlarõna izin veren, fakat bir koruma tedbiri olan tutuklamanõn dayanağõnõ oluşturacak delillerin gizliliğini kabul etmeyen bu görüşünü diğer koruma tedbiri kararlarõ için de uygulamak gerekir. Örneğin, arama ve telefon dinleme kararla- rõna karşõ yapõlan itirazlarõn karara bağlanma- sõ, ancak bu kararlara dayanak oluşturan delil- lerin savunma makamõnõn bilgisine sunulma- sõ ile mümkündür. Bu sebepledir ki, gizlilik ka- rarõna konu olan soruşturma dosyalarõnõn ya- nõnda, bir de kural olarak koruma tedbiri ka- rarlarõna ilişkin dosyalar tutulmalõ ve bu dos- yadaki dayanak deliller şüpheli ile müdafii ta- rafõndan görülebilmelidir. c) Eski adõyla gõyabi tevkif yeni adõyla tu- tuklama amaçlõ yakalama olarak bilinen ted- birde, özel gizlilik olduğu iddiasõyla soruştur- ma aşamasõnda avukata dayanak delillerin gösterilmemesi yine savunma hakkõnõ kõsõtla- yacaktõr. d) Soruşturma gizli olduğu halde (CMK m. 153/2 olmasa bile), birçok delilin basõn-yayõn organlarõ aracõlõğõyla kamuoyuna yansõtõldõğõ- nõ ve tartõşõldõğõnõ görmekteyiz. Şüpheli ve mü- dafinin elde edemediği bilgi ve delillerin üçün- cü kişiler ve özellikle basõn-yayõn organlarõ ta- rafõndan elde edilip kullanõlmasõ gerçeği kar- şõsõnda, dürüst yargõlanma hakkõ içinde yer alan masumiyet/suçsuzluk karinesinin ve savunma hakkõnõn zedelendiği gerçeği göz ardõ edilme- melidir. Gizlilik kararları Soruşturmalarõn gizli yürütülmesi gerektiği bir gerçektir. Ancak savunma makamõna kar- şõ ve özellikle tutukluluk tedbirinin uygulandõğõ hallerde verilen gizlilik kararlarõ savunma hak- kõnõ kõsõtlamakta, şüphelinin de “suçlu” mua- melesi görmesine yol açmaktadõr. En azõndan suçlamanõn temelini teşkil eden ve karartõlma ihtimali ortadan kalkan, özellikle ifade ve sor- gularda geçen delil ve bilgilerin basõn ve yayõn organlarõ yerine, suçlanan şüpheliye ve onun müdafiine gösterilmesi, bunlarõn birer kopya- larõnõn verilmesi veya en az imkânla okutulmasõ yolu tercih edilmelidir. Aksi halde, şüpheliden bilmediği ve görmediği bir delil hakkõnda be- yanda bulunmasõnõ beklemek gündeme gele- cektir ki, bu husus akla ve mantõğa aykõrõ olduğu gibi, hukuk devletinde de kabul görmemelidir. 6- Hem şüpheli ve sanõğõn ve hem de mağ- durun haklarõnõn korunmasõ için uygulamaya ge- çirilmesi gereken bazõ hususlar vardõr: a) Lehe ve aleyhe olan delilleri hukuka uy- gun yol ve yöntemlerle toplayõp değerlendire- bilecek, bu çerçevede şüpheli ve tanõk ifadele- rini alabilecek, savcõlõk makamõna bağlõ adli kol- luk teşkilatõ kurulmalõdõr (CMK m. 160/2). b) Hâkim, iddia ve savunmayõ gerektiği gi- bi değerlendirebilecek, delilleri inceleyip sonuca varabilecek zaman, mekân ve imkâna sahip ol- malõdõr. c) Hâkimin bağõmsõzlõğõnõ ve tarafsõzlõğõnõ sağlayõp koruyacak kural ve uygulamalar olmalõ, bunlar taviz verilmeksizin hayata geçirilmeli- dir. Çünkü hâkim; bağõmsõz, tarafsõz, dürüst, eşit davranan, hukukun evrensel ilke ve esaslarõ ile bağlõ, maddi vakõalara ve hukuk kurallarõna da- yalõ gerekçeli karar vermesi gereken yargõ mensubudur. Şüpheli ve Sanõk Haklarõnõn Korunmasõ Prof. Dr. Ersan ŞEN İÜ Siyasal Bilgiler Fak. Öğr. Üy. Soruşturmalarõn gizli yürütülmesi gerektiği bir gerçektir. Ancak savunma makamõna karşõ ve özellikle tutukluluk tedbirinin uygulandõğõ hallerde verilen gizlilik kararlarõ savunma hakkõnõ kõsõtlamakta, şüphelinin de “suçlu” muamelesi görmesine yol açmaktadõr. SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Asık Suratların Protokolü!.. Ermenistan’la protokol üç saat gecikmeyle imzalandı! Birçok yabancı devlet büyüğü de hazır bulundu. Asık suratlarla tek söz etmeden... Bu demek değil ki, Ermenilerle aramızda eski düşmanlık kalmadı, bundan sonra iki ülke arasında dostluk gelişecek!.. Obama’lar, Sarkozy’ler istedikleri kadar kışkırtsın, desteklesin; bu protokolün yararlı bir sonuca varması şimdiden olanaksız görünüyor.. Önce, diyaspora Ermenileri karşı!. Düşmanlıklar sürüp gidiyor, gidecek de... Ermenistan’da halk da aynı çizgide... Azerbaycan’ın can parçası Karabağ’ın ve tüm Ermeni işgalindeki bölgelerin bir an önce boşaltılması gerek... Türk hükümetleri sınırı açmak için yıllardır bu koşulu ileri sürmemiş miydi? Bir devlet, sözünü yadsıyabilir mi? Ne kadar dış baskı görse, yolundan, sözünden dönebilir mi? Asık suratlarla imzalanan protokol denilen kâğıdın bir yararlı sonuca varmasını hayal gibi görüyorum. Olmayacak bir düş... Ne zaman Azeriler, vatanlarından kopartılan parçalardan vazgeçerse, belki o zaman!.. Ama Azeri halkını tanıyanlar, böyle bir olaya tanık olamayacaklardır. Protokol murotokol, görüşmeler, tartışmalar, aylarca, belki yıllarca yaşanacaktır. AB’ye girmemizin kaç yıldır bir masala dönmesi gibi!.. Ne olacak peki? Olacağı, Ermeni açılımı denen tutumun, tıpkı Kürt açılımı, Kıbrıs açılımı gibi gündemden bir türlü kopmaması!.. Önceki hükümetler nasıl bu yükün altından kalkamamışlarsa, AKP iktidarı da bilerek bilmeyerek kalkıştığı açılımların bir çıkmaza dönüşeceğini er geç görecektir. İstenen, zaman kazanmak, Türk halkını güzel sözlerle oyalamaksa, şimdi bize gülen, sözde bizim çıkarımızdan yana görünen ülkelerle liderleri de sonunda bu tür açılımların hazin kapanışlarına tanık olacaklardır. Gerçek açılımlara dönmek, halkın sorunlarını çözümlemek için çetin bir savaşımı göze almak varken!.. İşsizlik kapanmayan bir yara; emeğiyle ekmeğini kazanmaya çalışanların durumu acınacak çizgide, başta adalet olmak üzere, hemen her alanda gerileme, küçülme!.. Bir çeşit rastlantı sonucu iktidara gelen bir kadro, gerçeklerin ya farkında değil ya da farkında olmak işine gelmiyor. Boş sözlerle, yalanlarla, yanlışlarla, günü geçirmek tek çıkar yol! Bir iki yıl sonra seçimler gelir, bu iktidar bir beş yıl daha saltanat kurmaya hazırlanır; bu gidişle kurar da! Halkımız bir türlü gerçeklerin farkına varmazsa, oyunu bilinçle vermeye heveslenmezse, bu tür yapay açılımlarla daha çok zaman yitireceğini, sıkıntılarının, dertlerinin, yoksulluğunun bu gidişle bitmeyeceğini bilmelidir. Hep yazmak, söylemek, uyandırmak! Gerçek bir ulusal açılım yaratmanın yolunu bulmak...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear