24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 EKİM 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Hollandalı tasarımcılar Şişhane’de Kültür Servisi- Bu yõl Galata Görünürlük Projesi kapsamõnda sürdürülen ‘Made in Şişhane’etkinlikleri, bugün Hollanda Konsolosluğu’ndaki “Hollandalõ Tasarõmcõlar Şişhane’de / Dutch Design Made in Şişhane” sergisinin açõlõşõyla sürüyor. Serginin açõlõşõ, Hollanda Ticaret Bakanõ Frank Heemskerk’õn da katõlõmõyla saat 19.45’te yapõlacak. Bakan ayrõca bugün sabah saatlerinde Hollandalõ yetkililerle birlikte bölgedeki atölyeleri gezecek. Hollanda Konsolosluğu kilisesinde gerçekleştirilecek sergi, 16 Ekim’e dek sürecek ve 14.00-20.00 saatleri arasõnda görülebilecek. Lokal Anestezi’de Mor ve Ötesi Kültür Servisi - Yapõmcõlõğõnõ Emre Özşen’in yaptõğõ, bugün Babylon’da yer alacak. “Lokal Anestezi” adlõ talk-show’un konuğu Mor ve Ötesi. Ayrõca 17 Ekim’de Ghetto’da gerçekleşecek olan Mor ve Ötesi “Akustik Özel – İkinci Perde!” konseri girişinde, Lokal Anestezi Mor ve Ötesi biletini gösteren herkes indirimli bilet alabilecek. (0 212 292 73 68) Jacques Chessex yaşamını yitirdi Kültür Servisi - İsviçreli yazar Jacques Chessex, 75 yaşõnda yaşama veda etti. Yazarõn son olarak bu yõl ‘Bir Yahudi Ölmeli’ adlõ kitabõ yayõmlanmõştõ. Chessex, 1973’te Fransa’nõn saygõn Goncourt Ödülü’nü alan ilk yabancõ yazar olmuştu. Yazarõn 1967 tarihli “Tanrõ’nõn İtiraflarõ” adlõ eseri tiyatroya da uyarlandõ. Fakir Baykurt anıldı Kültür Servisi- Köy Enstitülü yazar, şair, öğretmen örgütü önderi Fakir Baykurt, dün Ankara’da gazetemizin ve Petrol İş Konferans Salonunda, Köy Enstitüleri, Çağdaş Eğitim Vakfõ’nõn düzenlediği etkinlikle anõldõ. Etkinliğe destek veren kuruluşlar arasõnda Eğit- Der, Edebiyatçõlar Derneği, Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği Ankara Şubesi, Eğitim Sen Ankara 2 Nolu Şube, Ankara Emekli Öğretmenler Derneği de yer aldõlar. Çetin Gül, Baykurt’un sevdiği türküleri seslendirdirirken, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfõ Başkanõ Eğitimci – Yazar Erdal Atõcõ’nõn yönettiği, Ümit Sarõaslan ve Mustafa Şerif Onaran’õn katõldõğõ bir de panel yapõldõ. T iyatro sanatõnda, insanõn uzun erimli ha- yal projeleri vardõr. Hayal, adõ üstünde hayaldir işte, peşinden koşar durursunuz ama gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilemez- siniz. Bir arkadaşõnõz ortaya bir fikir atmõştõr, o fikir sizin içinizde cevabõnõ bulmuştur, sonra bu hayali paylaştõğõnõz bir hocanõz size yol göster- miştir, bir yazar dostunuz oturup çok güzel bir me- tin çõkarmõştõr ortaya. Hayal gerçekleşiyor, diye umutlanõrsõnõz. Ama her şey bu kadar kolay ol- sa, hayal hayal olur mu? Uzun yõllar, tam on üç yõl peşinde koşarsõnõz projenin ve sonunda... “Kerbela” benim için böyle bir proje ve şim- di, 1 Ekim’den bu yana Ankara Devlet Tiyatro- su’nun Çayyolu’ndaki Cüneyt Gökçer Sahne- si’nde seyircisiyle buluşuyor. İlk fikir, zor gün- lerimde beni yalnõz bõrakmayan, sonra 1997’de gencecik yaşõnda yitirdiğimiz sevgili dostum Mus- tafa Başak’tan çõkmõştõ... “Ayşe Emel, sen Kerbela’yı mutlaka sahneye taşımalısın” de- mişti bana bir gün, birdenbire... Yol gösterici ise, gönül zengini dostluğunu çok özlediğim, anõtsal araştõrmalarõndan, yapõtlarõndan çok şey öğren- diğim değerli hocam Prof. Metin And olmuştu. “Taziye” geleneğini uzun uzun anlatmõş, elindeki metinleri vermiş, kaynaklara nasõl ulaşabilece- ğimizi göstermişti. KERBELA’NIN TARİHSEL ÖNEMİ Fuzuli‘nin sözleriyle “vak’a-yi deşt-i Ker- bela”, yani Kerbela çölü vakasõ, kendi içinde çok önemli, inanõlmaz ölçüde trajik, insana “Böyle bir şey nasıl olabilir?” sorusunu sordurtan bir olay- dõr. Hz. Muhammed’in hicretinden, yani Mek- ke’den Medine’ye göç etmesinden sadece 60 yõl sonra, Hz. Hüseyin, yani Hz. Ali’nin oğlu ve Pey- gamber’in sevgili torunu, oğullarõyla, yakõnlarõyla birlikte katledilir. Kimin tarafõndan? Toplumu İs- lam adõna yönetme iddiasõnõ taşõyan bir iktidar ta- rafõndan. Korkunç bir paradokstur bu ve ilk İs- lam uygarlõğõ çerçevesinde şekillenen veya on- dan etkiler taşõyan toplumlarda o kadar derin iz- ler bõrakmõştõr ki, etkisi yüzyõllardõr silinmeyen simgesel anlamlar kazanmõştõr. Burada da ko- nunun ikinci boyutu gündeme gelir. Yüzyõllar bo- yunca farklõ kimliksel ve sõnõfsal karşõtlõklarõn ilk referans noktasõnõ oluşturan bu simge-olay, ken- ‘Kerbela’ 1 Ekim’den bu yana Ankara Devlet Tiyatrosu’nun Çayyolu’ndaki Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde seyircisiyle buluşuyor di acõlarõnõ ve umutlarõnõ o olayõn kahramanlarõ- nõn ağzõndan tanõmlayan yeni kuşaklarõn da kat- kõlarõyla, durmadan yeni anlamlar yüklenmiş ve çevresinde gerçekle efsanenin iç içe geçtiği bir an- latõ külliyatõ oluşmuştur. KÜLTÜR TARİHİMİZDE KERBELA Böylelikle Kerbela vakasõ, kültürün de oluş- turucu öğelerinden biri haline gelmiştir. Bu olay, çok zengin bir sözlü ve yazõlõ edebiyatõn, müzi- ğin, halk türkülerinin, maktellerin ve genelde Ana- dolu insanõnõn en temel esin kaynaklarõndan bi- ridir. Tiyatronun kökenleri mitoslarla ritüellerin bu- luştuğu alanda yatõyorsa, bizim “mitos” arka pla- nõmõzõ oluşturan birikimin içinde yadsõnamaya- cak bir yere sahip, “kökleri derinde” bir kuru- cu-olaydõr Kerbela... Kerbela’nõn en önemli yanlarõndan biri, zulme, haksõzlõğa, sosyal adaletsizliğe karşõ her koşulda, gerekirse çölün ortasõnda günlerce susuz kalarak başkaldõrmayõ simgelemesidir. Dinsel bir kavga değildir burada söz konusu olan. Hatta bir yerden sonra iktidar kavgasõ bile değildir. Oyunda, Hü- seyin düşünde gördüğü annesi Hz. Fatma’ya şöy- le der: “Nasıl anlatsam, bu bir iktidar sorunu da değil artık, insanlığımı koruyabilme sava- şı belki de...” Gerçekten de asõl sorun, mutlak bir haksõzlõğa, yadsõnmaya, kötülüğe karşõ “Ha- yır” diyebilme gücünde yatmaktadõr... Yazar Ali Berktay bu gücü, yani hem Kerbela vakasõnõn kendi içinde var olan hem de yüzyõllar boyunca kendi acõlarõnõ bu kurucu-olayla harmanlamõş Anadolu insanõnõn direniş gücünü oyununa asla didaktik, asla slogancõ olmayan bir şekilde taşõ- mõş. Shakespeare trajedileriyle “taziye” geleneği arasõnda bir noktaya yerleştirdiği metninde, bu di- renci tiyatronun diline, şiirin diline aktarmayõ, sö- zün gücü haline getirmeyi başarmõş. Üstelik bu öyküde düşmanlõk yok, haksõzlõğa isyan var; kin yok, sevgi var; ölümün hemen yanõbaşõnda fi- lizlenen aşk ve yaşam var. Aslõnda her “Altın Çağ” bitiminde çok çeşitli coğrafyalarda yaşan- mõş tragedyalarõn ana izleğini Anadolu kültürü penceresinden yansõtan bu öyküde, yüzyõllardõr uğradõğõ tüm baskõlara ve haksõzlõklara karşõn, fel- sefesini yine de hoşgörü ve insan sevgisi üzeri- ne kuran Anadolu insanõnõn kardeşlik isteği ve çağrõsõ var. Kendi kültürel kökenlerimizi çağdaş tiyatro di- liyle buluşturarak sahneye aktarmaya çalõştõğõmõz bu çağrõya, besteleriyle oyuna baştan sona eşlik eden değerli müzik adamõ, sevgili dostum Tah- sin İncirci’nin, uzun yõllardõr birlikte çalõştõğõmõz ve giderek ortak bir dil oluşturduğumuz Murat Gülmez’in (sahne düzenlemesi) ve Hale Eren’in (kostüm tasarõmõ), değerli õşõk kreatörü Yakup Çartık’õn, savaş sahnelerinin hazõrlanmasõnda çok emeği geçen Sevgili Muhlis Partal’õn ve tüm tek- nik ekibin, sahne arkasõnõn fedakâr çalõşanlarõnõn katkõlarõ çok büyük. En büyük pay ise büyük bir özveriyle, yüreklerini koyarak, inanõlmaz bir kolektif enerji yaratan oyuncularõn... Bundan sonra, sahne ile seyirci arasõnda do- kunacak ilişkide şekillenecek her şey, “Kerbe- la” sizin imgeleminizde yaşayacak artõk, olma- sõ gerektiği gibi... Çünkü, “kökleri çok derindedir...” aemelmesci@yahoo.fr Köklerin derindedir... Kültür Servisi - İranlõ kadõn yazar Mahin Sadri ile “Ve Diğer Şeyler Toplulu- ğu”nun, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn desteğiyle düzenle- diği “Yeni Metin Yeni Tiyatro” proje- si, 22 - 25 Ekim tarihleri arasõnda İstan- bul’da tiyatroseverlerle buluşacak. Mahin Sadri 22-23 Ekim’de Yeni Metin Yeni Ti- yatro projesinde yer alan yazarlarõn katõ- lacağõ bir atölye düzenleyecek. Sadri ve Amir Reza Koohestani’nin bera- ber yazmõş olduklarõ, iki kadõn ve iki er- keğin öyküsünü anlatan “Kuartet-Ku- zeye Yolculuk”, Özen Yula’nõn yöneti- minde okuma tiyatrosu olarak 25 Ekim sa- at 18.00’de Pera Müzesi’nde sahnelene- cek. Oyun, iki karşõ cinsin görüntüsünde toplumun iki farklõ kesiminin çatõşmasõ- na odaklanõyor. Etkinlik sonrasõ Mahin Sadri’nin de katõlacağõ “Yeni Belgesel Ti- yatro ve İran Tiyatrosu” başlõklõ bir de söyleşi gerçekleştirilecek. Bundan sonra, sahne ile seyirci arasõnda dokunacak ilişkide şekillenecek her şey, “Kerbela” sizin imgeleminizde yaşayacak artõk, olmasõ gerektiği gibi... Çünkü, “kökleri çok derindedir...” VE DİĞER ŞEYLER TOPLULUĞU İranlõ oyun yazarõnõn kuzeye yolculuğu Geleneksel festival korteji büyük ilgi gördü ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu)- Altõn Portakal Film Festivali kapsamõnda geleneksel olarak her yõl yapõlan korteje halkõn ilgisi büyük oldu. Binlerce Antalyalõ, üstü açõk arabalarõn üzerinde kendilerini selamlayan sinema sanatçõlarõna el sallayõp sevgilerini ilettiler. Korteje büyüklerin yanõ sõra çocuklarõn da yoğun ilgi göstermesi dikkat çekti. Anadolu Ateşi dansçõlarõnõn da davullarõyla korteje eşlik etmesi renkli görüntülere sahne oldu. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünden başlayan kortej, 100. Yõl, Güllük, Cumhuriyet Meydanõ ve Işõklar’dan sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi önünde son buldu. Kortej öncesi AKM önünde yapõlan törende konuşan Çağdaş Sinema Sanatçõlarõ Derneği (ÇASOD) Başkanõ Rutkay Aziz, “Altın Portakal Film Festivali’nin yeniden Antalya halkıyla buluşmasına, sizlerin de yeniden Altın Portakal’ın vazgeçilmez simgesi olan Venüs Heykeli ile buluşmanızı son derece önemli bir olay olarak görüyorum ve belediye başkanınızı da ÇASOD adına kutluyorum” dedi. Rutkay Aziz, Venüs Heykeli’nin yakõlmasõ olayõnõ da anõmsattõ. Bunu, üzücü bir durum olarak niteleyen Aziz, “Onu yakan zihniyet tarihin çöp sepetinde yerini alacaktır. Ama demokrasi ve kardeşlik ateşi gerçek anlamda aydınlık yarınları yakacaktır” diye konuştu. 46. Uluslararasõ Antalya Altõn Portakal Film Festivali başladõ ÖZLEM ALTUNOK ANTALYA - Suzan Avcı, Ediz Hun, Tijen Par, Ahmet Mekin, Parla Şenol, Tanju Gürsu, Kuzey Vargın, Halit Ak- çatepe, Selma Güneri, Eşref Kolçak, Su- na Selen, Yusuf Sezgin ve onlar gibi 60’lõ yõllarõn, yani Yeşilçam’õn pek çok ismi ön- ceki akşam açõlan 46. Uluslararasõ Antal- ya Altõn Portakal Film Festivali’nin ‘yıl- dızları’ydõ. Hepsi sahneye çõkõp sinema- dan, Türk sinemasõnõn tarihindeki öznel yerlerinden, onlarda bõraktõğõ izlerden, burukluk ve neşelerinden dem vurup ha- tõrlanmanõn coşkusuyla konuştular. Altõn Portakal’õ defalarca sunmuş yõllarõn su- nucusu Halit Kıvanç’a genç oyuncu Ne- hir Erdoğan’õn eşlik ettiği gecede önce fes- tival başkanõ Vecdi Sayar kõsa bir konuş- ma yaptõ, ardõndan Antalya Büyükşehir Be- lediye Başkanõ Mustafa Küçükaydın ve Antalya Valisi Alaaddin Yüksel söz aldõ. Festival ekibinin kõsõtlõ bütçesine destek çõk- masõnõ beklediği Kültür ve Turizm Baka- nõ Ertuğrul Günay ise davetli olduğu hal- de geceye katõlmadõ. 60’lõ yõllardan bir film kolajõydõ sahne- de izleyicileri bekleyen. Şoför Nebahat’ten Yalnõzlar Rõhtõmõ’na, Keşanlõ Ali Desta- nõ’ndan Sarmaşõk Gülleri’ne, Susuz Yaz’dan Vesikalõ Yârim’e, Sevmek Za- manõ’na, Kardeş Kavgasõ, Ezo Gelin ve Gurbet Kuşlarõ’na uzanan bu geniş kola- jõn içinde sürgüne giden oyuncular ve yö- netmenler de vardõ, kaybettiklerimiz de, sansür ve sinemanõn parlak günleri de… Orkestra Pera’nõn eşliğinde dönemin şar- kõlarõnõ seslendiren Melihat Gülses de dö- nemin atmosferini sahneye taşõyõnca fes- tivalin açõlõş gecesi bütünüyle 60’lara adanmõş bir vefa gecesine dönüştü. Vecdi Sayar’õn önemle vurguladõğõ üze- re 60’larla başlayan bu Türk Sinemasõ’nõ sahiplenme ve yeni kuşaklara hatõrlatma projesi, festivalin 50. yõlõna doğru 2000’le- rin sinemasõna kadar ulaşacak kapsamlõ bir proje. Bu yõl pek çok yeni ve genç sine- macõyõ ağõrlayan festivalin kurmaya ça- lõştõğõ bu dengenin oturup oturmayacağõ- nõ ise festivalin ilerleyen günlerinde daha iyi anlayacağõz. Altın Portakal Film Festivali’nin açılış galasında Türk sinemasında 40 yılı ardında bırakan Yusuf Sezgin, Selma Güneri, Kuzey Vargın, Fatma Karanfil, Halit Akçatepe, İzzet Günay ve Emir Karahan sahneye çıktı. Festivalde 60’lara yolculuk Gevende Fransa’da Kültür Servisi - Folk-rock grubu Gevende 13-16 Ekim tarihlerinde Strasbourg ve Paris’te konserler verecek. Topluluk, 13 Ekim’de Strasbourg’da düzenlenen “Les Nuits Européennes” festivalinde sahne alacak. 9-17 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek olan festivalde Nils Petter Molvaer, Koçani Orchestar, Iva Bittova gibi önemli müzisyen ve gruplar yer alõyor. Topluluk ikinci konserini de 16 Ekim’de Paris’te “Studio l’Ermitege”da verecek. Bu yõl on dördüncüsü düzenlenen festivalde, uluslararasõ alanda kabul görmüş müzisyenlerin bir araya getirilmesi hedefleniyor. (www.gevende.com) Küntay ödülleri veriliyor Kültür Servisi - İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri, bugün saat 20.30’da Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ Fatih Reşat Nuri Sahnesi”nde, Tuncer Cücenoğlu’nun yazdõğõ, Mazlum Kiper’in sahneye koyduğu “Çõkmaz Sokak” adlõ oyunun gala gösteriminden önce yapõlacak törenle sahiplerine sunulacak. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri’nin seçici kurulu; Hayati Asõlyazõcõ, Nadide Küntay, Doğan Koloğlu, Nilgün Serimoğlu, Oya Gökberk ve Şerif Köyan’dan oluşuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear