26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B PENCERE Döner Kebap Dönmez Olsun!.. Kemal Derviş ODTÜ’de (Orta Doğu Teknik Üni- versitesi) konuşuyor, gençler sol sloganlar atı- yorlar, “Ben TKP’liyim” (Türkiye Komünist Parti- si) diyen genç sert bir dille Bakan’ı sorguluyor: “- Ekonomik krizden devleti nasıl çıkaracaksı- nız?.. ABD ile emekçi çocuklarını Irak’a, Afga- nistan’a göndermek üzere yaptığınız kan pazar- lığıyla mı?.. Türk tarımını AB’ye peşkeş çekerek mi?.. Emekçilere açlık ve işsizlikten başka şey va- at etmeyen özelleştirmeyle mi?..” Derviş sabırlı ve hoşgörülü: “- Ben herkesin görüşüne saygılıyım. Hayatım boyunca da sosyal adaleti önemsedim. Siz de de- neyimleri ciddi şekilde inceleyin. Hangi ülkede emekçinin daha müreffeh yaşadığını araştırın!..’’ (Sabah 28.2.2002). Lafı mı olur!.. Dünya emekçileri arasında en “müreffeh” ya- şayanlar elbette Amerika’da ya da Avrupa’dadır; araştırmaya, incelemeye gerek var mı?.. Kafayı mı yedin sen kardeşim?.. Bugün dünya nüfusunun yüzde 5’inin yaşadı- ğı Amerika, yerkürenin tozunu atıyor; yediği, iç- tiği, tükettiği, savunmaya harcadığı kaynaklar yüz- de 30’ları aşıyor, gezegenimizin canına okuyor... Sorun da bu ya!.. Peki, ODTÜ’deki bu çocuklar nereden çıktılar?.. Büyüyünce ne olacaklar?.. Dönecekler mi?.. Dönmek nedir?.. Hıristiyanlıktan Müslümanlığa geçişe ‘ihtida’ et- mek denir, Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçiş ‘te- nassur’ sözcüğüyle vurgulanır, Tanrı’yı yadsıyan da ‘mülhid’dir; ya komünist veya sosyalist dönerse ne diyeceğiz? İsim babası kim bilmiyorum, bizim 68’li dö- neklere bir ad kondu: Liboş dönek!.. İnsan din değiştirebilir; fikir, sevgili, elbise, ara- ba veya ideoloji de değiştirebilir, ama, bizim li- boş döneklerin konuşlanmaları bir başka buna- lımı içeriyor... Dönmeyen kişi “liboş dönek” için bir karaba- san, eski deyişle kâbus, sanki bir düşman, yok edilmesi gereken bir varlık!.. Dönekliğin patolo- jisinde ruhbilim bu marazın açıklamasını yapabilir... Liboş dönek, dönmeyene kafayı takar... Sürekli saldırır... Hem bu saldırılarla efendisine yaranacağını dü- şünür, hem de benliğine çöreklenmiş aşağılık duy- gularını yelpazelemeye çalışır... 68’den 2002’ye acıklı bir güldürü bu... ODTÜ’de Kemal Derviş’e karşı çıkıp tepki gösteren öğrenciler ilerde ne olacaklar?.. Küreselleşmenin maskesi çabuk düştü, yaşa- dığımız dünyada insanlığa kan kusturan adalet- sizlik ve eşitsizlik öylesine çarpıcı ki çağımıza hiç yakışmıyor!.. Ancak insanlığın önünde bu ada- letsizlik ve eşitsizlikten kurtulmak için uzun ve in- ce bir yol uzanıyor... Peki, ODTÜ’lü gençlerin bu çetin yolda yürü- yebilecek yürekleri ve istençleri var mı?.. Yoksa ilerde onlar da birer dönek mi olacak- lar?.. Tarih Baba dedi ki: - İlhan!.. Bu yolda yürürken dönekleri de hoş görmek gerekmez mi?.. Ben yine de Kemal Derviş’i protesto eden öğ- rencilere bugünden sorayım: Yarın dönecek misiniz?.. (8 Mart 2002 tarihli yazısı) 27 Eylül seçimlerinde Sosyal Demokrat Parti (SPD) Fe- deral Almanya tarihindeki en zayõf sonucu aldõ. Bunun nedeni, kanõmca, Sosyal Demokrat Parti SPD’nin, Almanya’nõn birleşmesin- den sonraki son yirmi yõllõk süreçte, özellikle Schröder döneminde ve sonrasõnda ‘erselik’ bir parti niteliğine dönüşmesinde, yani ‘iğdiş’ edilme- sinde yatõyor. Bu süreçte SPD gittik- çe Hõristiyan Demokrat Parti’ye (CDU), giderek daha da fazla neoli- beral bir partiye benzemiştir. Sosyal demokrat niteliğini yitirmiştir. Bu kayma, sosyal demokrasinin özünde gizlidir. Güncel yönetime göre az ya da çok ortaya çõkar. Bu özün ortaya çõkarõlmadan uyutulmasõ kolay de- ğildir, ama olanaklõdõr. Önkoşulu muhalefette kalmaktõr. 146 yõllõk bir tarihe sahip olan SPD, Marksizmin doğurduğu siyasi hareketlerden biridir. Sosyal demok- rasi, tõpkõ kooperatifçilik gibi, Mark- sizmin sosyal adalet niteliğini, adõy- la müsemma ‘demokratik’ yöntem- le gerçekleştirmek ister. Bu yüzden de ödüncülüğe yatkõn ve hazõrdõr. İktidar sürecinde verdiği her ödün, onu dev- rimci özünden adõm adõm uzaklaştõ- rõr, uzaklaştõrmõştõr. Devrimci özden yitirdiklerini, toplumun talebi doğ- rultusunda, onun doğurduğu yeni partiler karşõlamaya çalõşõr. Almanya’nõn birleşmesinden son- ra, Schröder hükümetlerinin ‘neoli- beral’ politikalarõ, Oskar Lafontai- ne’nin öncülüğünde kopan bir grup- la bugünkü Linke (Sol) Parti’yi do- ğurmuştur. Bu parti ‘Schröder sosyal demokrasisinin’ boş bõraktõğõ sosyal adalet ilkelerine sarõlmõştõr. SPD, Gerhard Schröder’in başba- kanlõğõnda Yeşiller ile kurduğu koa- lisyon hükümetinde yedi yõl boyun- ca, aslõnda sağ partilerin yapmasõ gereken işleri becerdi. ‘Ajenda 2010’ başlõğõ altõnda maliyeti düşürücü adõmlarõ, hep toplumun işçi, işsiz ve orta tabakasõnõn sõrtõndan yaptõ. ‘Hartz IV’ denilen ve işsizlik para- sõnõn yerine geçen uygulama, mil- yonlarõ asgari geçim tutarõnõn altõna it- ti. Onur kõrõcõ, boyun büktürücü bir uygulama oldu. Bunun bedelini son seçimlerde federal tarihin en düşük oy oranõyla ödedi. Bunun gibi, işsizliği önleme yaftasõ altõnda, ‘Bir-Euro- Job’ denilen neredeyse ‘esir işçi’ uy- gulamasõnõ getirdi. Sözleşmeli ve kadrolu işçi ve iş gören yerine, ‘ki- ralık işçilik’ uygulamasõnõn altõnda da Schröder sosyal demokrasisinin im- zasõ var. Son dört yõlõn büyük koalisyonun- da da emeklilik yaşõnõ 67 yaşa çõka- ran yasa, sosyal demokrat imzasõnõ ta- şõr. Başbakan Angela Merkel’in Hõ- ristiyan Demokrat Partisi de kendi ad- larõna sosyal demokratlarõn üstlendi- ği bu emek ve emekçi karşõtõ uygu- lamalarõ belli bir mesafeden keyifle iz- ledi. Schröder sosyal demokrasisinin Yeşiller Partisi’yle yedi yõl süren koalisyon hükümetleri zamanõnda Alman askeri ilk kez dõş ülkelere, sa- vaş alanlarõna gönderildi. ‘Barışçı’ yaftasõyla görünen bu iki parti de bu konuda inanõlõrlõklarõnõ büyük ölçüde yitirdi. Buradan CHP gerekli dersi çõkarõr, umarõm. Ama her şeyden önce, son dönemlerde bir modaya uyarak ken- disini ‘sosyal demokrat’ diye nite- lemesini anlamõyorum. Türkiye Cum- huriyeti’nin devrim koşullarõndan doğan, kuruluşu ve devrimleri taşõyan bir partinin tarihsel süreç içerisinde ge- rekli evrimleri yapõcõ ve devrimci ni- telikleriyle geçirerek, Türkiye Cum- huriyeti’nin Halk Partisi olarak var- lõk göstermesi için, gereksiz küresel- lik anlayõşõyla kendini sosyal demo- krat diye nitelemesine gereksinimi yok bence. Bu benzetmeyi yakõştõran bazõ post- modern siyasilerin, zaman zaman ‘altı ok’tan şu ya da bu oku atmak ge- rek diye ahkâm kestikleri belleği- mizde. Kuruluş sürecinde altõ ok ne denli doğruysa, bugün de en az o den- li doğru olduğu, son yaşanan krizle iyice görülmüştür sanõrõm. Cumhuri- yet Halk Partisi’nin, Avrupa ülkele- rinin artõk sağ partilere yanaşmakta ya- rõştõğõ sosyal demokrasisine gereksi- nimi yok. CHP, ‘cumhuriyetçi, dev- rimci, halkçı, laik, ulusal devlet partisi’ niteliklerine sõkõ sõkõya sarõ- larak, ülkenin çok gereksinim duy- duğu işlevini yerine getirmelidir. Alman Sosyal Demokrasisi ve CHP... Yüksel PAZARKAYA SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear