28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2009 PAZARTESİ 6 HABERLER 2001 krizi sonrasõ, IMF desteğiyle, ucuz-emek odaklõ Asyalaşma modeliyle, yõllõk yüzde 7 dolaylarõnda bir “lale devri” büyümesi yaşadõktan sonra, Asyalaşmayõ da becere- meyip 2007’de yüzde 4.5 bü- yüme ile tempo kaybeden Tür- kiye kapitalizmi, şimdi global krizin kõrõlgan yapõsõna tüy dik- mesiyle IMF üstünden bir buzul çağõna giriyor. IMF, bu büyük buhran ko- şullarõnda, aralarõnda cari açõğõ olan Türkiye’nin de olduğu çev- re-bağõmlõ ülkeler için ne öne- receğinin sinyallerini Ukrayna, Macaristan, Pakistan’la yaptõğõ anlaşmalarda zaten belli etmiş- ti. Bir miktar kaynak aktarõlacak ama bildik, ekonomiyi soğutu- cu istikrar önlemleri uygulan- masõ şartõyla. AKP, yerel yönetim seçimle- rinin ihtirasõyla da 2009 için yüz- de 4 büyüme hedefini bütçe ta- sarõsõna koymuştu. IMF ise 4 kez yenilediği büyüme öngörü- lerinin sonuncusunda (6 Ka- sõm), 2009 için dünya ekono- misinde büyüme hedefini yüz- de 2.2’ye kadar indirmişti. Mer- kez ülkeler büyüme bir yana kü- çülecek, çevre ülkeler ise en faz- la yüzde 5 gibi büyüyeceklerdi. Dünya Bankasõ ise daha kö- tümserdi ve Türkiye’ye 2009 için yüzde 1.7’lik bir büyüme şansõ öngörüyordu. Bu bile çok iyimser bir öngörü. IMF’nin yeni anlaşmayla “mali disiplin” diye tutturup vergilerin arttõrõlmasõnõ, harca- malarõn kõsõlmasõnõ isteyeceği sõr değil. Nitekim, bunun haberle- ri geliyor. Detaylarõnõn eli ku- lağõndadõr. Evet, IMF desteğiy- le, likidite bolluğu yaşanan la- le devrinden şimdi global krizin can yakan buzul çağõna girilmiş oluyor. Bu anlaşma, kâğõt üs- tünde ne öngörürse görsün, 2009’da fiiliyatta negatif büyü- meyi, yani küçülmeyi, mali di- siplin savõyla, yeni vergi, daha az bütçe harcamasõnõ getire- cek... Bunlar, tensikatlarla tõr- manan işsizliğe karşõ hiçbir şey yapamamak, bütçe üstünden alt ve orta sõnõflarõn biraz daha yoksullaştõrõlmasõ demek. IMF’nin stand-by anlaşma- sõyla aktaracağõ kaynağõn mik- tarõ 25 milyar dolar olarak ifa- de ediliyor. Bu, anlamlõ bir pa- ra mõ? Türkiye’nin 2009’daki döviz ihtiyacõnõ anõmsatalõm önce. Kõsa vadeli ticari borçlar ve cari açõk hariç, Türkiye’nin 2009’daki dõş finansman ge- reksinimi, 110 milyar dolar ola- rak öngörülüyor. IMF’den ak- tarõlacak olan, bu dõş finansman ihtiyacõnõ toparlamaya yeterli bir rüzgâr olabilir mi? Zor... Global krizin, hem dõş kaynak hem dõş pazar yönünden mer- kez-emperyalist ülkelere ba- ğõmlõ çevre ülkeleri ne hale ge- tirdiğini bir türlü kavrayamayan ve bildik ezberlerin dõşõna çõ- kamayan liberal yorumcular, birbiriyle çelişen, sõğ yorum- lardan geri kalmõyorlar. Kimisi, “IMF’yle anlaşma- lı ama ihracata ağırlık veril- meli” gibi beylik laflar etmek- tedir. Hangi ihracat? Nereye ihracat? İhracatõnõ yüzde 60 oranõnda AB’ye bağõmlõ kõlmõş Türkiye’ye AB siparişleri hõzla azalõyor. Diğer bölgelerden ta- lep var mõdõr? Varsa bile Çin’le diğer Asya ülkeleriyle boğuşa- cak dermanõ var mõdõr Türki- ye’nin? Kimi aklõ evveller de bir sü- redir, hem IMF ile anlaşma ol- sun hem de iç talep geliştirilerek ekonomi genişletilsin incileri yumurtlamaktalar. IMF, ancak ne tür çevre ülkelere genişlemeci politika izni vermiş, veriyor? Genişleme, ancak cari fazla ve- ren çevre ülkeler için öneriliyor, hatta Merkez’i iyileştireceği umuduyla teşvik ediliyor. Bu re- çete Türkiye benzeri cari açõk sorunu olan, dõş borç stoku yük- sek ülkelere göre değil. O zaman IMF anlaşmasõ ne- ye yarayacak? Cevaplayalõm; Döviz kurunda geçici bir istik- rara, borçlu sermayedarlara ge- çici bir soluğa. Çalõşan sõnõflar ve orta sõnõflar için ise iyice ku- rumuş bir iç pazar, alõm gücü düşüşü ve yoğun bir işsizlik var gelecekte. IMF ise bu anlaşmayla Tür- kiye’yi hasta Merkez’in eteğin- de tutmaya devam ettiği gibi, Türkiye’den kredi alacağõ olan- larõ da rahatlatõyor. Bir süre sonra onlarõn özel sektörden alacaklarõnõ devlet garantili ha- le getirmesini dayatõr ve bunu kabul ettirirse de hiç şaşõrma- yalõm. B İ T T İ IMF ile anlaşma sadece kan kaybõ, zaman kaybõ I MF ile anlaşma, sadece, Türkiye’den alacaklõ finansörlerin ve borçlu sermayedarlarõn derin nefes almasõnõ getirecek. Ama Türkiye’ye, ezberinde olan yeni sõcak para akõşõ ve ihracata dönük büyümeyi getirmeyecek. Mali disiplin sevdalõsõ IMF, bütçe üstünden topluma yeni kemerler sõktõracak ve bu Türkiye’ye her anlamda kan ve zaman kaybettirecek. D ünyada iflah olmaz bir hastalõğa yakalanan kapitalizmin dõşõnda yeni seçenek arayõşlarõ hõzlanõyor, hõzlanacak. Türkiye emek cephesi de bildik ezberlerin yerine yeni paradigma arayõşlarõna cesaret edebilmeli, bu enkazõ ayağa kaldõrmak yerine yeni bir hayatõn tohumlarõnõ yeşertmenin cesaretini gösterebilmelidir. KAPİTALİZM İFLAH OLMUYOR Seçenek: 21. yüzyõl sosyalizmiYaşananglobal krizi, bir panik hali, birta- kõm açgözlülerin doymak bilmeyen iştahlarõ, fi- nansal innovasyon eksikliği vb. şeklinde “açık- lama”ya kalkanlar, açõkladõkça batõyorlar. Pra- tik, her gün, gök kubbenin altõnda söylenmiş bu boş lakõrdõlarõ hemen, anõnda tekzip ediyor. On- ca devlet müdahalesine rağmen krizin dibi bu- lunamõyor. Felç inen sistem sürekli umutsuzluk yayõyor. Yüzleşilemeyen gerçek şu: Bu, bizatihi kapi- talizmin krizi, kapitalizme içkin bir kriz. Otuz yõl- dõr ayak sesleri duyulan bu büyük krizin en son ertelenebileceği nokta burasõydõ. Burada da de- niz bitti. Bu kapitalizm artõk kolay kolay iflah et- mez. Kâr ve sermaye birikimine dayalõ bu insanlõk dõşõ, bu doğayõ, insanlõğõ çürütme bahasõna gün bulup gün yiyen sistem, artõk kim ne yaparsa yap- sõn, iflah olmaz durumda. Artõk, bu mevtanõn ye- niden can bulmasõ için hiçbir dua kâr etmez, hiç- bir radikal müdahale merhem olmaz. Bu enkaz yõğõnõnõn ayağa kalkõp kopan filmin yeniden, kal- dõğõ yerden başlamasõnõ bekleyenler, boş beklerler. Özellikle bu enkazõn iyileşmesi için duacõ olanlarõn aklõna turp sõkmalõ. Özellikle emekçi- ler açõsõndan duacõ olunacak hiçbir durum yok. Doğru olan, bu kriz ne zaman biter türü boş bek- lentiler beslemek, bu enkaza üzülmek yerine bu yõğõntõnõn ortasõndan yeni bir hayatõ, yeni bir ge- leceği filizlendirmek, yeşertmek olmalõdõr. Bugün, bu kriz insanlõğa bunun fõrsatõnõ da sunmaktadõr. Bu gelecek, lamõ cimi yok, 21. yüzyõl sosya- lizminden başka bir şey değildir, olamaz da. Global kapitalizm, piyasaya yamanmõş hiçbir “küresel denetim kurumu”, tekil ya da kolek- tif devlet müdahaleleri ile dikiş tutamayacak ka- dar yõpranmõştõr. Kâr ve sermaye birikimine da- yalõ paradigma ile insanlõğõn devam etmesi pek mümkün değildir. Kâr ve sermaye birikiminin vardõğõ düzey, bu güdünün üstüne bina edilmiş eşitsizlikleri sürdürmek, artõk eskisi kadar kolay olamayacaktõr. Sermaye, bir kez daha, bizatihi ser- mayenin kendi önünde engel oluşturmuştur ve bu- nu aşmak, belki mümkün ama çok mu çok zor- dur artõk. İnsanlık bir kavşakta Doğal kaynaklar üstünde kolektif denetim ve sorumlu kullanõm, insan yeteneklerinin, emeğin planlõ kullanõmõ, aileden okula, işyerinden kõşla- ya, her yerde demokratik katõlõm, cinsel, etnik, sõnõfsal farklõlõklarõn azaltõlmasõ, giderek kaldõ- rõlmasõ, daha adil bölüşüm öngören, ihtiyaç ta- nõmõnõ yeniden yapan, daha az hiyerarşiye, daha yatay bir düzene ihtiyacõ var insanlõğõn ve büyük krizle birlikte bu, günbegün fark edilmekte, da- ha kolay algõlanmaktadõr. Elbette ki, düzenlerini, kan, barut ve gözyaşõ üs- tüne tesis edenlerin, bu iflah olmaz sistemi ken- diliklerinden terk etmeleri ve üstüne oturduklarõ servetleri toplumsal kullanõma kayõtsõz şartsõz tes- lim etmeleri söz konusu değil, olmayacaktõr da... Kapitalizm, “Benden sonrası tufan!” diyenlerin sistemidir ve sistemlerinin iflah olmaz hale gel- diğini hiçbir zaman kabullenmeyecek, doğayõ, in- sanlõğõ çürüterek, savaşlar çõkartarak, dünyayõ yan- gõn yerine dönüştürerek kendi varlõklarõnõ idame etmekten geri durmayacaklardõr. Ancak, bu kâr hõrsõ ve birikim çõlgõnlõğõndan mustarip akõl sahibi insanlõğõn, bütün bunlara izin vermemesi gereken bir kavşaktayõz artõk. Özetle, bu kriz herkese öğretecek ki, bu çürü- yen kapitalizme mahkûm değiliz, başka bir dünya, başka bir toplum kurmak mümkün. Yeni bir insan, evet mümkün ve hedeflenmeli. 21. yüz- yõlõn, çürümekte olan kapitalizmi, yeni bir insa- nõ ve yeni bir toplumu yaratmanõn potansiyelini de sunuyor insanlõğa. O zaman geriye ne kalõyor? Yerkürenin her yerinde emeğin sahne almasõ... Evet, Rosa Luxemburg’un veciz cümlesinden esinlenerek sonlandõralõm: Ya insanlõk ya bar- barlõk... Ya barbarlõk ya 21. yüzyõl sosyalizmi… Herkes tercihe zorlanacaktõr, istisnasõz herkes... Krize karşõ sosyal dayanõşma programõ Emekçi kesimler için nihai kurtuluş, bu- gün iflah olmaz hale gelen kapitalizmin iyi- leşmesinde değil, tersine yeni bir yöneliş; her- kesin yeteneğine göre emek koyduğu ve o öl- çüde pay aldõğõ toplumsal bir dönüşümde, de- mokratik bir “21. yüzyıl sosyalizmi”ndedir. Türkiye koşullarõnda, bu amaca dönük, bu he- defe ulaşmayõ kolaylaştõracak “araç önlem- ler” ise makro politikalar ve sosyal önlemler olarak şöyle sõralanabilir: Makro politikalar  IMF’den uzak durulmalõ, çalõşanlarõn ka- tõlõmõyla yeniden beş yõllõk ve yõllõk planlar ya- põlmalõ, planlar kamuya emredici, özel sektöre yol gösterici olmalõdõr.  Yeni planlama döneminde kamuya ener- ji, ileri sanayileşme ve bölgesel adalet sağla- ma görevleri verilmelidir. Özelleştirmeler durdurulmalõdõr. Zordaki firma ve bankalar kamulaştõrõlõrsa yönetimleri çalõşanlarõn özyönetimine bõra- kõlmalõdõr. Gümrük Birliği anlaşmasõ askõya alõnmalõ, yõkõcõ ithalat önlenerek yerli üretim ve istih- dam desteklenmelidir.  Sermaye hareketlerine kõsõtlama getiril- meli, dõş yatõrõm yerine iç yatõrõm özendiril- meli, sõcak para giriş ve çõkõşõna kontrol ge- tirilmelidir.  Yerel yönetimlere daha çok yetki ve kay- nak sağlanmalõ, vergi reformu yapõlmalõ, iç borçlar yeniden yapõlandõrõlmalõdõr.  Güneydoğu-Kürt sorununa barõşçõ çözüm paketi geliştirilmeli ve uygulanmalõdõr. Sosyal önlemler  2009 bütçesi yeniden yapõlmalõ, hane hal- kõna, tarõma, küçük işletmelere daha çok öde- nek ayrõlmalõdõr.  Yeşil kartlõ yoksullara bütçeden doğru- dan gelir desteği ödeneği ayrõlmalõdõr.  “Savunma-güvenlik harcamaları” az- altılıp eğitim-sağlık bütçesi arttırılmalı- dır.  İstihdamõ koruma-artõrma politikalarõ geliştirilmelidir.  Hane halkõ borç ödemelerine kolaylõk ge- tirilmelidir.  Nüfusun yüzde 1’ini oluşturan süper var- lõklõ sõnõftan servet vergisi alõnmalõdõr.  Ücretten alõnan gelir vergisi oranõ dü- şürülmeli, şirketlerden, serbest meslek sahip- lerinden güçlerine göre daha çok vergi alõn- malõdõr. Vergi kaçakçõlõğõnõn, yolsuzluklarõn yaptõrõmõ ağõrlaştõrõlmalõdõr. (Bu programın detayları için bkz; Musta- fa Sönmez, Küresel Kriz, Türkiye ve Sosyal Dayanışma Programı) Horoz dövüşü baskını: 200 gözaltı DENİZLİ (AA) - Denizli polisinin, “bahisle horoz dövüştürüldüğü” ihbarõ üzerine 3. Sanayi Sitesi’ndeki Denizli Kanatlõ ve Kümes Hayvan- larõ Derneği’ne yapõlan baskõnda yaklaşõk 200 kişi gözaltõna alõndõ. Dernek binasõnõn avlusuyla ringdeki kafeslerde ve özel çantalarda bulunan çok sayõda horoza el konuldu. Bazõ horozlarõn yaralõ olduğu görüldü. Dernek binasõnda, horoz dövüşü yaptõrõlan alanõn “ring” şeklinde düzen- lendiği, seyir için “arena” denen amfi oluşturulduğu ve dövüşü salondakilerin izlemesi için görüntü sistemi kurulduğu dikkati çekti. Lav silahı ve el bombaları bulundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarba- kõr’õn Lice ilçesinde terör örgütüne ait silah ve el bombasõ ele geçirildi. Genelkurmay Başkanlõ- ğõ’nõn internet sitesinde yer alan bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruya göre, Diyarbakõr’õn Lice ilçesi Oyuklu Köyü bölge- sinde önceki gün terör örgütü mensuplarõna ait bir adet lav silahõ ve üç adet el bombasõ bulundu. Bürolara şikâyet yağdı İSTANBUL (AA) - İstanbul Büyükşehir Bele- diyesi Tüketici Haklarõ Zabõta Amirliği’nin Avrupa ve Anadolu yakasõnda bulunan tüketici şikâyet bürolarõna 2008’de 5 bin 289 şikâyet yapõldõ. Şikâyetlerin türlerine bakõldõğõnda, 1669 başvuruyla ayõplõ mal ve hizmetlerle ilgili şikâyetler birinci sõrada yer alõrken bunu 925 şikâyetle kapõdan satõşlar izledi. KPSS’nin başarılı bölümleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin yükseköğre- tim programlarõ bazõnda 2008 yõlõ Kamu Personeli Seçme Sõnavõ (KPSS) sonuçlarõna göre, genel yetenek testinde “Mühendislik”, genel kültür testinde ise “Öğretmenlik” başarõlõ sõnavlar oldu. “Genel kültür” testinde Selçuk Üniversitesi Tarih Öğretmenliği Bölümü, “genel yetenek” testinde ise Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü birinci sõrada yer alõyor. Öğretmenlerin atanabilmeleri için yapmalarõ şart olan “eğitim bilimleri” testinde ise Mersin Üni- versitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü en başarõlõ bölümler arasõnda bulunuyor. Didim’deki balık çiftlikleri AYDIN (AA) - TBMM Tarõm Komisyonu üyesi AKP Aydõn Milletvekili Ahmet Ertürk, kamuo- yunda tartõşmaa yaratan Didim’deki balõk çiftlikleriyle ilgili çalõşma yürütüldüğünü belirtti. Ertürk, çiftliklerin Büyükmenderes Nehri’nin aşağõsõnda, Balat bölgesinin üst kõsmõna taşõna- cağõnõ söyledi. Ertürk, “Belirlenen alanlarõn Didim, Akbük ya da milli parkla ilgisi yok” dedi. Yerleşkede kaçak ağaç kesimi SAMSUN (AA) - Ondokuz Mayõs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, OMÜ Genel Sekreteri Selahattin Özyurt ve güvenlik görevlileriyle birlikte Kurupelit yerleşkesinde kaçak ağaç kesimi yapõldõğõ belirlenen ormanlõk alanda incelemelerde bulundu. Üniversite güven- lik görevlilerinin yerleşke içindeki ormanlõk alanda çok sayõda kesilmiş ağaç tespit ettiklerini kaydeden Akan, “Ağaçlarõn gece kesilerek at veya eşeklerle taşõndõğõnõ belirledik” dedi. ‘Okulda namaz’a ceza yok ADANA (Cumhuriyet) - Öğrencilerin okul çatõ- sõnda toplu namaz kõldõğõ Fatih Terim Lisesi yö- neticileri hakkõnda başlatõlan soruşturma tamam- landõ. İl Milli Eğitim Müdürlüğü, okul yönetici- lerinin namaz olayõna ilişkin bilgisinin bulunma- dõğõ gerekçesiyle herhangi bir cezai işlemde bu- lunmadõ. Okul yöneticilerine uyarõ verildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear