Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
“Hizbullah’ı Ergenekoncular kurdu” şek-
lindeki uçuk yaklaşım ile Uğur Mumcu ci-
nayetini Ergenekon zanlılarıyla ilişkilendir-
meye çalışanların gerçek hedefi bir dönem
ülkeyi kaosa sürükleyen gerici vahşeti unut-
turmaktır?.. AKP medyası ile yandaşları,
sistemli bir sindirme operasyonunu psikolojik
savaş gerekçesi yaparak 1990-2000 yılları
arasında, bağnazlığın yarattığı şiddeti örtbas
etmeye çalışıyor. Oysa hem Mumcu’yu hem
de Güneydoğu’daki yüzlerce yurttaşı katle-
den zihniyetin ardında İran’ın rejim ihracı ça-
bası duruyor...
“Ümraniye soruşturması”yla başlayan ope-
rasyonlar en çok AKP yandaşlarını sevindiri-
yor. Hükümet medyası, yaşananları fırsat bi-
lerek hedef gösteren, ihbar eden, karalayan;
yalana dayalı bir yayın politikası izliyor. Onların
tek amaçları Cumhuriyet ve Atatürk yanlısı ay-
dınları, kurumları ve yayın organlarını sustur-
mak, sindirmek ve saf dışı bırakmak... Dev-
letle kavgalı olan liboşlar, ikinci cumhuriyet-
çiler ve bölücüler ise mahkemenin bitmesini
beklemeden, yargısız infazlarla pervasız ve ah-
laksız bir tutum sergiliyor.
İftira furyası, bir yandan gözaltına alınan ay-
dınları Susurlukçularla ilişkilendiriyor, diğer yan-
dan bağnazların geçmişteki katliamlarını unut-
turmaya çalışıyor. Peki, bu kirli kumpas nasıl
işletiliyor:
Psikolojik savaş uzmanları; insan hakları ve
demokrasiyi hiçe sayanları ve özellikle Gü-
neydoğu’da insanlara yaşam hakkı tanıma-
yanları “Ergenekon”a yamamak için önce
Hizbullah vahşetine sarıldı. Evet gerçekten bi-
rileri gaflete düşüp salt ‘PKK ile çatışıyor’ di-
ye Hizbullahçıları koruyup kollamıştı! Ancak bu
ilişki öyle Yeni Şafak gazetesinin Tuncay Gü-
ney adlı ajanın hezeyanlarına dayanarak yaz-
dığı gibi, Hizbullah’ı devletin kurduğu ve as-
kerlerce yönlendirildiği kadar ileri boyutta
değildi. Yaratılan bilgi kirliliği, eli kanlı grupları,
karanlık bir sürece monte etmekten başka bir
amaç taşımıyordu. Gerçekler çok farklıydı...
Ihvan’dan İran’a!..
Çünkü Hizbullah, İran’da 1979’da gerçek-
leşen gerici darbeden etkilenen
Güneydoğulu Said Nursi hay-
ranlarınca yapılandırıldı. Hüseyin
Velioğlu ile onun bir dönem bir-
likte mücadele ettiği ancak son-
radan örgütün hücre evinde ce-
sedi bulunan Zehra Vakfı Başkanı
İzzettin Yıldırım, Nursi’nin yolundan gidiyordu.
Yalnızca Nursi’ye bağlılık değil, Taliban’dan
El Kaide’ye kadar cihat çizgisindeki tüm ör-
gütlerin atası sayılan Mısır kökenli Ihvan-ı Müs-
lümin (Müslüman Kardeşler) örgütü de Türk
Hizbullahı’nın fikri şekillenmesinde etkili oldu.
Velioğlu bu ilişkiyi, 1986’da Suriye istihbara-
tınca öldürülen Müslüman Kardeşler’in li-
derlerinden Molla Ahmet’le dostluk kurarak
geliştirmişti.
Ancak Hizbullah lideri daha sonra yüzünü
tamamen İran’a döndü!.. Velioğlu, 17 Ocak
2000’de Beykoz’da öldürüldüğünde, hücre
evinde İran’dan aldığı kimlikler ve onu molla-
larla gösteren çok sayıda fotoğraf ve belge bu-
lundu...
Nitekim Hizbullah-Tahran ilişkileri örgütün
üst düzey yöneticilerinin anlatımlarıyla da
deşifre olmuştu. Hizbullah itirafçısı Abdülaziz
Tunç’un şu ifadeleri bile derin ilişkinin bo-
yutlarını özetlemeye yetiyordu:
“Türkiye’den gittikten sonra Tahran’da Türk
Büyükelçiliği’nin yakınındaki bir villaya yer-
leştirildik. Hüseyin Velioğlu’nun yanımıza gel-
mesiyle birlikte İranlı yetkililer tarafından biz-
lere askeri ve siyasi eğitim ve-
rilmeye başlandı. Derslerde ‘ce-
maat’, ‘cemaat içerisinde sır
gizleme’, ‘itaat’, ‘düşman tara-
fından takip ve anti-takip’ gibi
konuları ihtiva eden siyasi eği-
tim aldık. Bizlere İranlı yetkililer
tarafından silah, el bombası ve patlayıcı mad-
delerin yapımı ve kullanılması konularında
teknik bilgiler de verildi. Teorik ve askeri eği-
timi takiben Tahran yakınlarında, yasak bölge
ilan edilen dağlık alanda pratik eğitim gördük.
Bir ay süren bu eğitimlerden sonra Türkiye’ye
geri döndük.”
1982-84 tarihleri arasında yakalanan “Ka-
sımpaşa Hizbullahı” mensupları ile 1993 yı-
lındaki operasyonda ele geçirilen “İslami Ha-
reket Örgütü”nün 19 üyesinin İran bağlantıları
da mahkeme tutanaklarına yansımıştı. Örne-
ğin Batman Hizbullahı’nın önde gelenlerinden
İrfan Çağırıcı, adamlarıyla birlikte Doğubeyazıt
üzerinden İran’a geçtiklerini ve askeri eğitim
aldıklarını anlatmıştı. Hizbullah’ın İran derin
devletiyle ilişkisini mahkemede itiraf eden-
lerden biri de, 1998’de Tahran’a giden radi-
kal dinci Mehmet Ali Şeker’di.
Adres belli!..
Psikolojik savaş medyası ise son günlerde
Uğur Mumcu ve diğer aydınların öldürülme-
si eylemlerini “Ergenekon”la ilişkilendirmeye
çalışıyor.
Oysa mahkeme dosyaları bu yayın-
ların da senaryo olduğunu kanıtlama-
ya yetiyor. Üstelik daha üç gün önce
Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahri-
ye Üçok ve Muammer Aksoy’un öl-
dürülmesi eylemlerinin de aralarında
bulunduğu 17 silahlı ve bombalı sal-
dırıyla ilgili İran yanlısı “Tehvid- Selam
Kudüs Ordusu” adlı örgütün 4 üyesi
hakkında dava açılmışken dezenformasyon
uzmanları susmuyor!
Savcılık iddianamesinde, bu dört kişinin
İran’da askeri eğitim aldığı ve halen bu ülke-
de yaşadığına ilişkin çarpıcı bilgiler de bulu-
nuyor!
Milli Görüş kafalı AKP ideolojisinin destek-
çileri, medrese geleneğiyle büyüyenler ve
mürit kalemşorlar; İran mollalarıyla içli dışlı olan
ve üstelik kendi muhalifi Müslümanları bile or-
tadan kaldırabilen iki örgütü “Ergenekon”
üzerinden aklamak için çırpınıyor!..
İmaj mücahitleri, radikal dinci örgütlerin
İran’ın devrim ihracı çabaları uğruna katliam-
lar yapmasının, gerçek inananlar üzerinde ya-
rattığı şoku hazmedemiyor.
Oysa şiddetin ardındaki referans da bellidir,
katiller de, onları eğitip aydınların üzerine sü-
renler de!..
Aklı başında herkes, cihadı mutlak gören-
lerle onların ülkemizdeki uzantılarının ideolo-
jisini ve şiddet stratejisinin köklerinin nereye
dayandığını çok iyi biliyor!
Mısırlı Hasan el Benna, onu izleyen kök-
tendinciliğin teorisyeni M. Seyyid Kutub,
İran’daki Humeyni darbesine önemli katkılar
sunan Dr. Ali Şeraiti’nin yaşamından
etkilenenler halen piyasada dolaşı-
yor!..
Radikal dinciliği terörden arındır-
mak isteyenler “Ergenekon”u salt süz-
geç olarak kullanmıyor!..
Cihat kıyımının sahiplerini korumak is-
teyenler, şeyh - molla - medrese - ta-
rikat - cemaat zincirindeki kanları te-
mizlemeyi, sabıkaları silmeyi amaçlıyor!..
Uğur Mumcu’yu, aydınları ve Kürt gençle-
rini katledenleri dezenformasyonla aklamaya
çalışanlar illa ki fail olarak bir gladyo arıyorlarsa,
Türkiye’yi “Dar-ül harb” ilan eden zihniyeti,
Akıncılar Derneği’nin (AK-DER) geçmişini ve
onların günümüzdeki ak mı ak temsilcilerinin
yaşamını ve mücadele alanlarını incelesinler!..
Sözün kısası ortada Hizbullah’ı oluşturan ya
da Kemalist aydınları katleden bir “gladyo” var-
sa bu kesinlikle Türk malı değildir!..
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Profesör Yalçın
Küçük’ün Dedikleri...
Hrant Dink’in öldürülmesinden 2 yıl, Uğur
Mumcu’nunkinden de 16 yıl geçti. Devlet, yani hu-
kuk ve yargı daha fazla bekletmemeli. Katil zanlı-
ları ile ilgili yeni gelişmelerden de bahsediliyor ki se-
vindiricidir.
Yargının işlediği ile ilgili olarak da, birkaç gün ön-
ce Türk-İş’ten bir tepki, Ergenekon operasyonunda,
“Sapla samanın karıştırıldığını” vurguluyordu. Bun-
lar, yargının üstünde toplanan kuşkulardır ki, kay-
gılandırır.
Ergenekon soruşturması, kaygılandırdığının öte-
sinde, korkutuyor.
Tanıkların söyledikleri var, Prof. Yalçın Küçük de
onlardan biri...
Prof. Yalçın Küçük, zengin bir kültürü ve fikir hay-
siyeti olan bir aydındır. Dalga dalga genişleyen Er-
genekon soruşturmasının ona da çarpmaması
mümkün değildi: O da alındı içeri ve bir süre sonra
ilginç gözlemlerle çıktı. Çıktığında, gazetelerde,
özellikle SKY Türk Televizyonu’nda, Gürkan Hacır’ın
sunduğu “Şimdiki Zaman” programında söyledikleri
önemlidir.
Tahliye olmasının ardından gazetecilerin sorula-
rını yanıtlayan Prof. Küçük, soruşturmanın polis kont-
rolünde yürüdüğünü belirterek, savcılık makamının
etkin görev almadığı eleştirisinde bulundu.
Soruşturmanın geldiği noktanın hukuktan uzak bu-
lunduğunu belirten Küçük, şöyle diyor:
“En acı olan nokta, benim tutuklanmam dahil, or-
tada etkin bir savcılık makamı göremiyorsunuz. Her
şey Emniyet’te. Bana çok fazla Ergenekon’dan
bahsetmediler. Çok acı bir şekilde, Nazlı Ilıcak’ın ya-
zılarından benim Kemalist olmadığım iddiasını gös-
terdiler. O kadar telefonlarımızı dinlemişler, her şe-
yimizi dinlemişler. Hiçbir sıkılma yok. Sadece tele-
fon konuşmaları soruldu. Şu an gelinen noktada, Er-
genekon soruşturması Türk ordusunun kökünü ka-
zımaya yönelik bir operasyona dönüştü.”
Prof. Küçük’ün SKY Türk Televizyonu’ndaki ko-
nuşmasındaki değerlendirmelerden biri olarak “Si-
livri, Cumhuriyet tarihinin, avukatsız olan İstiklal
Mahkemeleri’ni bir yana bırakacak olursak, Yassıa-
da davaları ve Barış davası ile birlikte tarihimizin en
önemli davasıdır. Bir hukukçular davasıdır. İyi avu-
katlar çıktı. Bir de şu anda Yargıç Köksal Şengül,
ne karar verir bilmiyoruz, çok başarıyla yönetiyor bu
işi. Bir karar vermiş, avukatım Hasan Fehmi’nin de-
diğine göre. Fevkalade önemli bir karar. Efendim bu
dosyaya göre böyle bir adam tutuklanamaz. Ben bu
davanın dışında kalmam. Bu bir cumhuriyet davasıdır,
beni atsalar bile sanıklıktan ayrılmam. Uçakla gelir-
ken Tuncer Paşa’ya da söyledim. Paşam sizinle ay-
nı tertipte olmak beni çok onurlandırdı, biz burda
cumhuriyeti savunacağız. Herkes tahliye olmalıdır,
Hurşit Tolon tahliye olmalıdır, Ümit Sayın tahliye ol-
malıdır. O depo boşaltılmalıdır. Ortada bir suç, de-
lil yok ki!”
Bombalar ekiliyor...
“Şimdi sağa sola bomba ekiliyor. Kimin tarafından
ekildiğini bilmiyoruz. Bu memlekette ne oluyor? Türk
ordusu müdahale etmek için bomba atılmasına mı
muhtaç? Onların, İbrahim Şahin’in yaptıklarını,
hangi ilişkiyle, benimle ya da Tuncer Paşa’yla bağ-
layabiliyorsun? Böyle, bir torba dava nerden çıktı?
Tuncay Güney, hiçbir şey değildir. O bizim insanı-
mızın aklını almak demektir. Zaten AKP iktidarıyla bi-
zim insanımızın aklı gitti.”
“Bu ülkede kaos var. Bir erkek bir kız beraber yü-
rürken, bir adam geliyor, erkeği öldürüyor, kızın ır-
zına geçiyor; daha fazla bir devrim sebebi olamaz.
15. yüzyılda Türkiye! TSK’nin müdahale etmesi için
sebebe ihtiyacı yok. Şükredelim ki ordu müdahale
etmek istemiyor.”
Prof. Küçük’ün konuşmasında, gençlere bir ses-
lenişi de var ki, hiç unutulmayacak.
Şöyle diyor: “Biz devrimciyiz. Biz gençliği düşü-
nürüz. Liselileri, üniversitelileri. Uludağ’a gider gibi,
Paris’e gider gibi hapse giden aydınlarımız var. Be-
nim işim gençliktir. O gençliği tekrar, emekçi halka,
emekçi cumhuriyete bağlı hale getireceğiz. Başka-
sı boştur bize. Bunlar 30 yıldır bu gençliği sürü yap-
tılar. Her adımım benim için ne olursa olsun, o gen-
çliğe, bu halka fedakârlığa değer olduğunu göster-
mek için. Benim gibi bir insan için hapiste olmakla,
dışarda olmak arasında çok fazla bir fark yok.”
Gençler, bir kez daha okuyunuz bu satırları.
O satırlarda, siz de varsınız; sizle beraber, “daha
insanca bir dünya” da. Katılın o dünyanın inşasına!
Cihat Çizgisinin Üstünü Örtmek!..
Abdülaziz Tunç.
‘OperasyonunhedefiTSK’HATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE
İşçi Partisi (İP) Genel Başkanõ Do-
ğu Perinçek, savcõlarõn gazetemiz
İmtiyaz Sahibi ve Başyazarõ İlhan Sel-
çuk ile ilişkisine ilişkin õsrarlõ sorularõ
üzerine “İlhan Selçuk Türk dev-
rimci, Atatürkçü geleneğinin için-
de son 50 yılın en değerli yazarla-
rından biridir. Az konuşmuşuz,
konuşma düzeyinde kalmak bizim
en büyük hatamız” diye konuştu.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nce Silivri Cezaevi’nde görülen
Ergenekon davasõnõn 44. oturumunda
Doğu Perinçek’in çapraz sorgusu ya-
põldõ. Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Ali
Pekgüzel, Perinçek’e İlhan Selçuk ile
örgütsel ilişkisi olup olmadõğõnõ ve Sel-
çuk ile görüşmelerini sordu.
Perinçek, İlhan Selçuk’a hitaben
yazdõğõ mektuplarõn ve diğer bütün
belgelerin doğru olduğunu söyleyerek
“Türk devrimci aydınları, Ata-
türkçüler olarak tabii ki görüşece-
ğiz. İki buçuk Fethullahçıdan mı
korkacağız? Az konuşmuşuz. Ko-
nuşma düzeyinde bırakmamız bü-
yük hatamız. Atatürk’ün büyük
Nutuk’unun sonunda verdiği görevi
yerine getirmeme, konuşma düze-
yinde kalmamız bizim büyük ha-
tamız. İlhan Selçuk Türk devrimci,
Atatürkçü geleneğinin içinde son 50
yılın en değerli yazarlarından biri-
dir. Onunla dost olmaktan onur du-
yuyorum” diye konuştu.
Perinçek, Yargõtay başsavcõsõnõn
açtõğõ kapatma davasõyla ilgili bir ya-
zõ yazdõğõ ve bu yazõnõn yayõmlanmasõ
için İlhan Selçuk ile görüştüğü iddia-
sõna ilişkin şunlarõ söyledi: “Mek-
tuplar doğru. ‘AKP yasadõşõdõr’ de-
mişim, doğru. Yalnızca ben demi-
yorum, Anayasa Mahkemesi’nin
‘AKP, Cumhuriyet’i yõkõcõ faaliyet-
lerin odağõdõr’ kararı var. Bugün de
yasadışıdır. Bu karara karşın ka-
patmama Türk hukukunun büyük
bir yanılgısıdır, hukuk faciasıdır.”
Savcõ Pekgüzel’in Perinçek’in
“Cumhuriyet’in tirajı nasıl 100 bi-
ne çıkarılır” ifadesini sormasõ üze-
rine “Cumhuriyet’in tirajının 100
bine çıkmasını tabii ki isterim. 200
bine, 300 bine çıksın, başarısı Tür-
kiye’nin başarısıdır” dedi.
‘Eymür ile ilişkililer’
Veli Küçük’ü bir Kõbrõs mitingin-
de gördüğünü, TBMM’de yasalaşan
Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmele-
ri’ne ilişkin hazõrladõğõ rapor üzerine
Küçük’ün kendisini telefondan ara-
dõğõnõ anlatan Perinçek, “Yakın iliş-
kide değildim ama general Veli
Küçük ile iyi dost olmak isterdim.
Ben öyle ‘tanõmõyorum’ falan diye-
cek değilim” dedi.
Perinçek, Danõştay saldõrõsõ ile ilgili
olarak da İsmail Peker, Mehmet
Zekeriya Öztürk ve Ertaç Giray’õn,
Muzaffer Tekin’in teslim olmasõnõ
engellediklerini ifade ederek, “Eymür
ile ilişkili adamlar bunlar. Muzaf-
fer Tekin’i de açıklama yapmaya
davet ediyorum” dedi.
Perinçek, Ergenekon şüphelisi, Su-
surluk hükümlüsü İbrahim Şahin ile
ilişkisini ise kendisine yönelik bir sui-
kast planõna karõştõğõ iddiasõ sonra-
sõnda Şahin’den gelen randevu tale-
bi tanõştõklarõ şeklinde açõkladõ.
Türk milletinin Cevdet Sunay’la-
rõ, Memduh Tağmaç’larõ, Kenan
Evren’leri affetmeyeceğini ifade eden
Perinçek, “Esas yargılanacak olan
onlardır. 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü yar-
gılayalım” dedi.
‘Derin devletin dayağı’
Sorguda Perinçek’in Bekaa Vadi-
si’nde terör örgütü lideri Abdullah
Öcalan ile yaptõğõ görüşmeye ilişkin
sorular önemli yer tuttu. Bekaa’da iki
gün kaldõğõnõ kaydeden Perinçek,
“1989-1990 yılında Türk devleti bu
politikayı yürütebilseydi bu konu
çözülürdü. Benim röportajım bütün
diğer röportajlardan farklıydı ve
Milli Güvenlik Kurulu bu röporta-
jı çoğaltıp Güneydoğu’da dağıttı”
dedi. Taşkõn’õn “PKK’yi MİT kur-
du” sözlerine açõklõk getirmesini is-
temesi üzerine Perinçek “1980’e ka-
dar PKK bizi vurdu. Gladyo
PKK’ye Güneydoğu’da solcu, ilerici
güçleri temizleme gücü verdi. Polis,
asker karşı çıkmadı. Milliyetçi Cep-
he hükümetleri, Türkeş’ler, Erba-
kan’lar ‘yan cebime koy’ diyerek ses-
siz kaldılar” diye konuştu.
Gladyonun, gizli hükümet oldu-
ğunu ifade eden Perinçek, “1990’da
TSK içinde ABD karşıtlığı geliş-
ti. 1992’de Doğan Güreş, adı le-
kelendiği için Özel Harp Daire-
si’nin adını değiştirdiler. O ta-
rihten itibaren NATO, özel ör-
gütünü polise kaydırdı. Fethul-
lahçı Gladyo’nun tertipleri yalan
çıkacak, göreceğiz. O bakımdan
bugün TSK içinde bir gladyo
yok! TSK’de olsa, futbol topu
gibi her gün tekmelenir mi? TSK
Amerika’dan korkuyor. Derin
devletin her gün dayağını yiyor”
dedi. Perinçek, partisinin karargâh
evleri adõ altõnda ordu içinde ör-
gütlendiği iddialarõnõ da yalanladõ.
Erol Çakır:
Hedef
gösteriyorlar
MELTEM YILMAZ
Eski İstanbul Valisi Erol Ça-
kır, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’õn geçen günlerde gün-
deme getirdiği ve aralarõnda geç-
tiğini iddia ettiği “burs diyalo-
ğuna” ilişkin “Başbakan’ın id-
diaları tamamen gerçek dışı.
Oynanmakta olan kurnazlık, al-
datmaca ve yalanın bir parça-
sı. İstanbul dışında üç yıl Ri-
ze’de de vali olarak görev yap-
tım. Başbakan beni yakından
tanıyor. Bu iddiaları anlaya-
bilmek mümkün değil. Yakın-
larım bana ‘hedef gösteriliyor-
sun’ demeye başladı” diye ko-
nuştu.
Başbakan Erdoğan’õn geçen
günlerde “İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı olduğum dö-
nemde yeni atanan vali ‘Burslarõ
militanlarõna veriyorsun. Bunla-
rõ derhal kesin’ dedi. Ben de
kendisine, ‘Yüreğiniz varsa bal-
kondan bakõn, bunlar militan mõ
yoksa öğrenci yavrularõmõz mõ an-
la’ dedim. Tabii cesaret ede-
medi” diyerek hakkõnda çarpõcõ
iddialarda bulunduğu Erol Çakır,
sorularõmõzõ yanõtladõ.
Çakõr, Başbakan’la aralarõnda
iddia edildiği türden bir diyaloğun
geçmediğini ifade ederek, “Vali
ile belediye başkanı arasında
böyle bir ilişki geçebilir mi? He-
le ki ziyaret esnasında bu mu
konuşulur. Başbakan’ın iddia-
ları tamamen gerçekdışı” diye
konuştu.
Başbakan’õn hapse girme se-
bebini kendisiyle bağdaştõrma-
sõna anlam veremediğini ifade
eden Çakõr şöyle konuştu:
“Başbakan, tüm Türkiye’nin
bildiği üzere ‘din farkõ gözeterek
halkõ kin ve düşmanlõğa tahrik et-
mek’ nedeniyle hapse girdi,
yoksa bir şiir okumaktan ötü-
rü değil. Başbakan benim vali-
lik yaptığım dönemde hakkın-
daki soruşturma dosyalarının
arttığını söylüyor. Kamuoyu-
nun Akbil soruşturması ola-
rak bildiği dava benim döne-
mimde, benim talebimde ger-
çekleşti ancak mülki müfettiş-
ler, maliye hesap uzmanları,
bilirkişi raporları ile savcılık id-
dianamesinin de aynı istika-
meti, yani kayıp trilyonlarda
Büyükşehir Belediye Başka-
nı’nın sorumluluğuna işaret et-
ti. Başbakan o davalardan ak-
lanmamıştır. O açıklamadan
sonra yakınımdaki insanlar ba-
na ‘Hedef gösteriliyorsun’ de-
meye başladı.”
‘Aydınlara suikast planı yapılıyor’
İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu üyesi Şule Pe-
rinçek ve Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı
Vural Savaş’a yönelik “suikast yapılacağı” yönünde
duyumlar alındığı, Gladyo’nun her türlü çılgınlığı ya-
pabileceği öne sürüldü.
İP İstanbul İl Merkezi’nde basın toplantısı düzenle-
yen İP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, İP Ge-
nel Başkanı Doğu Perinçek’in 4 gün süresince yaptığı
savunmayla “Ergenekon davası”nda yapılan kanun-
suzlukları her yönüyle ortaya çıkardığını belirterek,
Şule Perinçek’in can güvenliğinin sağlanması için İs-
tanbul Valiliği’ne başvuru yaptıklarını söyledi. Önsel
“Suikast listesinde Perinçek ve Savaş’ın yanı sıra bazı
öğretim üyeleri ve doçentler de bulunmaktadır. Kriz-
ler içinde çalkalanan Türkiye’yi bir darbe ortamına
sürüklemek, Atatürkçü aydınları hedef seçerek sui-
kastlar planlamak, Gladyo’nun büyük çıkmaz içinde
olduğunu gösteriyor” dedi. (CİHAN ORUÇOĞLU)
Sakõk’õnErgenekoniddialarõ
AYŞE SAYIN
ANKARA - TBMM İnsan
Haklarõnõ İnceleme Komisyonu
Cezaevlerini İnceleme Alt Ko-
misyonu önceki gün Diyarba-
kõr’da E ve D tipi iki cezaevinde
yaptõğõ inceleme sõrasõnda PKK
elebaşõlarõndan Şemdin Sakık’la
da kaldõğõ koğuşta görüştü. Sakõk,
Doğu Perinçek ve Yalçın Kü-
çük’ün Kandil’de, Abdullah Öca-
lan’õn da bulunduğu ortamda ders
verdiğini ileri sürerek “Ergenekon
ile PKK bağlantısı var” iddia-
sõnda bulundu.
Diyarbakõr ziyareti sõrasõnda
CHP Sõvas Milletvekili Malik
Ecder Özdemir, komisyonun
AKP’li Başkanõ Murat Yıldırım
ve diğer üyelere Ergenekon tu-
tuklularõnõn kaldõğõ Silivri Ceza-
evi’nde insan haklarõ ihlallerinin
yaşandõğõnõ ilişkin şikâyetler bu-
lunduğunu belirterek inceleme
yapma önerisinde bulundu. Ko-
misyon TBMM İnsan Haklarõnõ
İnceleme Komisyonu Başkanõ
Zafer Üskül’ün de onay verme-
si durumunda, Silivri’ye gidecek.
Yurttaş: Operasyonsiyasi
FIRAT KOZOK
ANKARA - AKP’ye yakõnlõ-
ğõyla bilinen Metropoll Araştõr-
ma Şirketi’nin bu ay gerçekleş-
tirdiği “Türkiye’de Siyasal Du-
rum Araştırması” başlõklõ ka-
muoyu araştõrmasõna göre yurt-
taşlarõn yüzde 24.1’i AKP’nin Er-
genekon davasõnõ etkilemeye ve
baskõ altõna almaya çalõştõğõnõ dü-
şünüyor. Yurttaşlarõn yüzde
43.3’ü davayõ “siyasi bir dava”
olarak nitelerken bu pazar genel
seçim olsa AKP’nin oy oranõ
yüzde 38.9’a, CHP’nin oy oranõ
ise yüzde 15.9’a geriliyor.
30 ilde 1348 kişinin katõlõmõyla
yapõlan ankette “Genel olarak
düşündüğünüzde Türkiye iyi-
ye mi gidiyor, kötüye mi gidi-
yor?” sorusuna katõlõmcõlarõn
yüzde 64.7’si “kötüye gidiyor”
yanõtõnõ verdi. Tuncay Güney’le
ilgili “Güney’in anlattıklarını
inandırıcı buluyor musunuz,
bulmuyor musunuz?” sorusu-
na yüzde 56.9’luk kesim “ha-
yır”, yüzde 22.6’lõk kesim ise
“evet” yanõtõnõ veriyor.
Ergenekon davasõnõn 44. oturumunda tutuklu sanõk İP lideri Doğu Perinçek’in çapraz sorgusu yapõldõ