26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com “Hizbullah’ı Ergenekoncular kurdu” şek- lindeki uçuk yaklaşım ile Uğur Mumcu ci- nayetini Ergenekon zanlılarıyla ilişkilendir- meye çalışanların gerçek hedefi bir dönem ülkeyi kaosa sürükleyen gerici vahşeti unut- turmaktır?.. AKP medyası ile yandaşları, sistemli bir sindirme operasyonunu psikolojik savaş gerekçesi yaparak 1990-2000 yılları arasında, bağnazlığın yarattığı şiddeti örtbas etmeye çalışıyor. Oysa hem Mumcu’yu hem de Güneydoğu’daki yüzlerce yurttaşı katle- den zihniyetin ardında İran’ın rejim ihracı ça- bası duruyor... “Ümraniye soruşturması”yla başlayan ope- rasyonlar en çok AKP yandaşlarını sevindiri- yor. Hükümet medyası, yaşananları fırsat bi- lerek hedef gösteren, ihbar eden, karalayan; yalana dayalı bir yayın politikası izliyor. Onların tek amaçları Cumhuriyet ve Atatürk yanlısı ay- dınları, kurumları ve yayın organlarını sustur- mak, sindirmek ve saf dışı bırakmak... Dev- letle kavgalı olan liboşlar, ikinci cumhuriyet- çiler ve bölücüler ise mahkemenin bitmesini beklemeden, yargısız infazlarla pervasız ve ah- laksız bir tutum sergiliyor. İftira furyası, bir yandan gözaltına alınan ay- dınları Susurlukçularla ilişkilendiriyor, diğer yan- dan bağnazların geçmişteki katliamlarını unut- turmaya çalışıyor. Peki, bu kirli kumpas nasıl işletiliyor: Psikolojik savaş uzmanları; insan hakları ve demokrasiyi hiçe sayanları ve özellikle Gü- neydoğu’da insanlara yaşam hakkı tanıma- yanları “Ergenekon”a yamamak için önce Hizbullah vahşetine sarıldı. Evet gerçekten bi- rileri gaflete düşüp salt ‘PKK ile çatışıyor’ di- ye Hizbullahçıları koruyup kollamıştı! Ancak bu ilişki öyle Yeni Şafak gazetesinin Tuncay Gü- ney adlı ajanın hezeyanlarına dayanarak yaz- dığı gibi, Hizbullah’ı devletin kurduğu ve as- kerlerce yönlendirildiği kadar ileri boyutta değildi. Yaratılan bilgi kirliliği, eli kanlı grupları, karanlık bir sürece monte etmekten başka bir amaç taşımıyordu. Gerçekler çok farklıydı... Ihvan’dan İran’a!.. Çünkü Hizbullah, İran’da 1979’da gerçek- leşen gerici darbeden etkilenen Güneydoğulu Said Nursi hay- ranlarınca yapılandırıldı. Hüseyin Velioğlu ile onun bir dönem bir- likte mücadele ettiği ancak son- radan örgütün hücre evinde ce- sedi bulunan Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım, Nursi’nin yolundan gidiyordu. Yalnızca Nursi’ye bağlılık değil, Taliban’dan El Kaide’ye kadar cihat çizgisindeki tüm ör- gütlerin atası sayılan Mısır kökenli Ihvan-ı Müs- lümin (Müslüman Kardeşler) örgütü de Türk Hizbullahı’nın fikri şekillenmesinde etkili oldu. Velioğlu bu ilişkiyi, 1986’da Suriye istihbara- tınca öldürülen Müslüman Kardeşler’in li- derlerinden Molla Ahmet’le dostluk kurarak geliştirmişti. Ancak Hizbullah lideri daha sonra yüzünü tamamen İran’a döndü!.. Velioğlu, 17 Ocak 2000’de Beykoz’da öldürüldüğünde, hücre evinde İran’dan aldığı kimlikler ve onu molla- larla gösteren çok sayıda fotoğraf ve belge bu- lundu... Nitekim Hizbullah-Tahran ilişkileri örgütün üst düzey yöneticilerinin anlatımlarıyla da deşifre olmuştu. Hizbullah itirafçısı Abdülaziz Tunç’un şu ifadeleri bile derin ilişkinin bo- yutlarını özetlemeye yetiyordu: “Türkiye’den gittikten sonra Tahran’da Türk Büyükelçiliği’nin yakınındaki bir villaya yer- leştirildik. Hüseyin Velioğlu’nun yanımıza gel- mesiyle birlikte İranlı yetkililer tarafından biz- lere askeri ve siyasi eğitim ve- rilmeye başlandı. Derslerde ‘ce- maat’, ‘cemaat içerisinde sır gizleme’, ‘itaat’, ‘düşman tara- fından takip ve anti-takip’ gibi konuları ihtiva eden siyasi eği- tim aldık. Bizlere İranlı yetkililer tarafından silah, el bombası ve patlayıcı mad- delerin yapımı ve kullanılması konularında teknik bilgiler de verildi. Teorik ve askeri eği- timi takiben Tahran yakınlarında, yasak bölge ilan edilen dağlık alanda pratik eğitim gördük. Bir ay süren bu eğitimlerden sonra Türkiye’ye geri döndük.” 1982-84 tarihleri arasında yakalanan “Ka- sımpaşa Hizbullahı” mensupları ile 1993 yı- lındaki operasyonda ele geçirilen “İslami Ha- reket Örgütü”nün 19 üyesinin İran bağlantıları da mahkeme tutanaklarına yansımıştı. Örne- ğin Batman Hizbullahı’nın önde gelenlerinden İrfan Çağırıcı, adamlarıyla birlikte Doğubeyazıt üzerinden İran’a geçtiklerini ve askeri eğitim aldıklarını anlatmıştı. Hizbullah’ın İran derin devletiyle ilişkisini mahkemede itiraf eden- lerden biri de, 1998’de Tahran’a giden radi- kal dinci Mehmet Ali Şeker’di. Adres belli!.. Psikolojik savaş medyası ise son günlerde Uğur Mumcu ve diğer aydınların öldürülme- si eylemlerini “Ergenekon”la ilişkilendirmeye çalışıyor. Oysa mahkeme dosyaları bu yayın- ların da senaryo olduğunu kanıtlama- ya yetiyor. Üstelik daha üç gün önce Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahri- ye Üçok ve Muammer Aksoy’un öl- dürülmesi eylemlerinin de aralarında bulunduğu 17 silahlı ve bombalı sal- dırıyla ilgili İran yanlısı “Tehvid- Selam Kudüs Ordusu” adlı örgütün 4 üyesi hakkında dava açılmışken dezenformasyon uzmanları susmuyor! Savcılık iddianamesinde, bu dört kişinin İran’da askeri eğitim aldığı ve halen bu ülke- de yaşadığına ilişkin çarpıcı bilgiler de bulu- nuyor! Milli Görüş kafalı AKP ideolojisinin destek- çileri, medrese geleneğiyle büyüyenler ve mürit kalemşorlar; İran mollalarıyla içli dışlı olan ve üstelik kendi muhalifi Müslümanları bile or- tadan kaldırabilen iki örgütü “Ergenekon” üzerinden aklamak için çırpınıyor!.. İmaj mücahitleri, radikal dinci örgütlerin İran’ın devrim ihracı çabaları uğruna katliam- lar yapmasının, gerçek inananlar üzerinde ya- rattığı şoku hazmedemiyor. Oysa şiddetin ardındaki referans da bellidir, katiller de, onları eğitip aydınların üzerine sü- renler de!.. Aklı başında herkes, cihadı mutlak gören- lerle onların ülkemizdeki uzantılarının ideolo- jisini ve şiddet stratejisinin köklerinin nereye dayandığını çok iyi biliyor! Mısırlı Hasan el Benna, onu izleyen kök- tendinciliğin teorisyeni M. Seyyid Kutub, İran’daki Humeyni darbesine önemli katkılar sunan Dr. Ali Şeraiti’nin yaşamından etkilenenler halen piyasada dolaşı- yor!.. Radikal dinciliği terörden arındır- mak isteyenler “Ergenekon”u salt süz- geç olarak kullanmıyor!.. Cihat kıyımının sahiplerini korumak is- teyenler, şeyh - molla - medrese - ta- rikat - cemaat zincirindeki kanları te- mizlemeyi, sabıkaları silmeyi amaçlıyor!.. Uğur Mumcu’yu, aydınları ve Kürt gençle- rini katledenleri dezenformasyonla aklamaya çalışanlar illa ki fail olarak bir gladyo arıyorlarsa, Türkiye’yi “Dar-ül harb” ilan eden zihniyeti, Akıncılar Derneği’nin (AK-DER) geçmişini ve onların günümüzdeki ak mı ak temsilcilerinin yaşamını ve mücadele alanlarını incelesinler!.. Sözün kısası ortada Hizbullah’ı oluşturan ya da Kemalist aydınları katleden bir “gladyo” var- sa bu kesinlikle Türk malı değildir!.. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Profesör Yalçın Küçük’ün Dedikleri... Hrant Dink’in öldürülmesinden 2 yıl, Uğur Mumcu’nunkinden de 16 yıl geçti. Devlet, yani hu- kuk ve yargı daha fazla bekletmemeli. Katil zanlı- ları ile ilgili yeni gelişmelerden de bahsediliyor ki se- vindiricidir. Yargının işlediği ile ilgili olarak da, birkaç gün ön- ce Türk-İş’ten bir tepki, Ergenekon operasyonunda, “Sapla samanın karıştırıldığını” vurguluyordu. Bun- lar, yargının üstünde toplanan kuşkulardır ki, kay- gılandırır. Ergenekon soruşturması, kaygılandırdığının öte- sinde, korkutuyor. Tanıkların söyledikleri var, Prof. Yalçın Küçük de onlardan biri... Prof. Yalçın Küçük, zengin bir kültürü ve fikir hay- siyeti olan bir aydındır. Dalga dalga genişleyen Er- genekon soruşturmasının ona da çarpmaması mümkün değildi: O da alındı içeri ve bir süre sonra ilginç gözlemlerle çıktı. Çıktığında, gazetelerde, özellikle SKY Türk Televizyonu’nda, Gürkan Hacır’ın sunduğu “Şimdiki Zaman” programında söyledikleri önemlidir. Tahliye olmasının ardından gazetecilerin sorula- rını yanıtlayan Prof. Küçük, soruşturmanın polis kont- rolünde yürüdüğünü belirterek, savcılık makamının etkin görev almadığı eleştirisinde bulundu. Soruşturmanın geldiği noktanın hukuktan uzak bu- lunduğunu belirten Küçük, şöyle diyor: “En acı olan nokta, benim tutuklanmam dahil, or- tada etkin bir savcılık makamı göremiyorsunuz. Her şey Emniyet’te. Bana çok fazla Ergenekon’dan bahsetmediler. Çok acı bir şekilde, Nazlı Ilıcak’ın ya- zılarından benim Kemalist olmadığım iddiasını gös- terdiler. O kadar telefonlarımızı dinlemişler, her şe- yimizi dinlemişler. Hiçbir sıkılma yok. Sadece tele- fon konuşmaları soruldu. Şu an gelinen noktada, Er- genekon soruşturması Türk ordusunun kökünü ka- zımaya yönelik bir operasyona dönüştü.” Prof. Küçük’ün SKY Türk Televizyonu’ndaki ko- nuşmasındaki değerlendirmelerden biri olarak “Si- livri, Cumhuriyet tarihinin, avukatsız olan İstiklal Mahkemeleri’ni bir yana bırakacak olursak, Yassıa- da davaları ve Barış davası ile birlikte tarihimizin en önemli davasıdır. Bir hukukçular davasıdır. İyi avu- katlar çıktı. Bir de şu anda Yargıç Köksal Şengül, ne karar verir bilmiyoruz, çok başarıyla yönetiyor bu işi. Bir karar vermiş, avukatım Hasan Fehmi’nin de- diğine göre. Fevkalade önemli bir karar. Efendim bu dosyaya göre böyle bir adam tutuklanamaz. Ben bu davanın dışında kalmam. Bu bir cumhuriyet davasıdır, beni atsalar bile sanıklıktan ayrılmam. Uçakla gelir- ken Tuncer Paşa’ya da söyledim. Paşam sizinle ay- nı tertipte olmak beni çok onurlandırdı, biz burda cumhuriyeti savunacağız. Herkes tahliye olmalıdır, Hurşit Tolon tahliye olmalıdır, Ümit Sayın tahliye ol- malıdır. O depo boşaltılmalıdır. Ortada bir suç, de- lil yok ki!” Bombalar ekiliyor... “Şimdi sağa sola bomba ekiliyor. Kimin tarafından ekildiğini bilmiyoruz. Bu memlekette ne oluyor? Türk ordusu müdahale etmek için bomba atılmasına mı muhtaç? Onların, İbrahim Şahin’in yaptıklarını, hangi ilişkiyle, benimle ya da Tuncer Paşa’yla bağ- layabiliyorsun? Böyle, bir torba dava nerden çıktı? Tuncay Güney, hiçbir şey değildir. O bizim insanı- mızın aklını almak demektir. Zaten AKP iktidarıyla bi- zim insanımızın aklı gitti.” “Bu ülkede kaos var. Bir erkek bir kız beraber yü- rürken, bir adam geliyor, erkeği öldürüyor, kızın ır- zına geçiyor; daha fazla bir devrim sebebi olamaz. 15. yüzyılda Türkiye! TSK’nin müdahale etmesi için sebebe ihtiyacı yok. Şükredelim ki ordu müdahale etmek istemiyor.” Prof. Küçük’ün konuşmasında, gençlere bir ses- lenişi de var ki, hiç unutulmayacak. Şöyle diyor: “Biz devrimciyiz. Biz gençliği düşü- nürüz. Liselileri, üniversitelileri. Uludağ’a gider gibi, Paris’e gider gibi hapse giden aydınlarımız var. Be- nim işim gençliktir. O gençliği tekrar, emekçi halka, emekçi cumhuriyete bağlı hale getireceğiz. Başka- sı boştur bize. Bunlar 30 yıldır bu gençliği sürü yap- tılar. Her adımım benim için ne olursa olsun, o gen- çliğe, bu halka fedakârlığa değer olduğunu göster- mek için. Benim gibi bir insan için hapiste olmakla, dışarda olmak arasında çok fazla bir fark yok.” Gençler, bir kez daha okuyunuz bu satırları. O satırlarda, siz de varsınız; sizle beraber, “daha insanca bir dünya” da. Katılın o dünyanın inşasına! Cihat Çizgisinin Üstünü Örtmek!.. Abdülaziz Tunç. ‘OperasyonunhedefiTSK’HATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE İşçi Partisi (İP) Genel Başkanõ Do- ğu Perinçek, savcõlarõn gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarõ İlhan Sel- çuk ile ilişkisine ilişkin õsrarlõ sorularõ üzerine “İlhan Selçuk Türk dev- rimci, Atatürkçü geleneğinin için- de son 50 yılın en değerli yazarla- rından biridir. Az konuşmuşuz, konuşma düzeyinde kalmak bizim en büyük hatamız” diye konuştu. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nce Silivri Cezaevi’nde görülen Ergenekon davasõnõn 44. oturumunda Doğu Perinçek’in çapraz sorgusu ya- põldõ. Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Ali Pekgüzel, Perinçek’e İlhan Selçuk ile örgütsel ilişkisi olup olmadõğõnõ ve Sel- çuk ile görüşmelerini sordu. Perinçek, İlhan Selçuk’a hitaben yazdõğõ mektuplarõn ve diğer bütün belgelerin doğru olduğunu söyleyerek “Türk devrimci aydınları, Ata- türkçüler olarak tabii ki görüşece- ğiz. İki buçuk Fethullahçıdan mı korkacağız? Az konuşmuşuz. Ko- nuşma düzeyinde bırakmamız bü- yük hatamız. Atatürk’ün büyük Nutuk’unun sonunda verdiği görevi yerine getirmeme, konuşma düze- yinde kalmamız bizim büyük ha- tamız. İlhan Selçuk Türk devrimci, Atatürkçü geleneğinin içinde son 50 yılın en değerli yazarlarından biri- dir. Onunla dost olmaktan onur du- yuyorum” diye konuştu. Perinçek, Yargõtay başsavcõsõnõn açtõğõ kapatma davasõyla ilgili bir ya- zõ yazdõğõ ve bu yazõnõn yayõmlanmasõ için İlhan Selçuk ile görüştüğü iddia- sõna ilişkin şunlarõ söyledi: “Mek- tuplar doğru. ‘AKP yasadõşõdõr’ de- mişim, doğru. Yalnızca ben demi- yorum, Anayasa Mahkemesi’nin ‘AKP, Cumhuriyet’i yõkõcõ faaliyet- lerin odağõdõr’ kararı var. Bugün de yasadışıdır. Bu karara karşın ka- patmama Türk hukukunun büyük bir yanılgısıdır, hukuk faciasıdır.” Savcõ Pekgüzel’in Perinçek’in “Cumhuriyet’in tirajı nasıl 100 bi- ne çıkarılır” ifadesini sormasõ üze- rine “Cumhuriyet’in tirajının 100 bine çıkmasını tabii ki isterim. 200 bine, 300 bine çıksın, başarısı Tür- kiye’nin başarısıdır” dedi. ‘Eymür ile ilişkililer’ Veli Küçük’ü bir Kõbrõs mitingin- de gördüğünü, TBMM’de yasalaşan Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmele- ri’ne ilişkin hazõrladõğõ rapor üzerine Küçük’ün kendisini telefondan ara- dõğõnõ anlatan Perinçek, “Yakın iliş- kide değildim ama general Veli Küçük ile iyi dost olmak isterdim. Ben öyle ‘tanõmõyorum’ falan diye- cek değilim” dedi. Perinçek, Danõştay saldõrõsõ ile ilgili olarak da İsmail Peker, Mehmet Zekeriya Öztürk ve Ertaç Giray’õn, Muzaffer Tekin’in teslim olmasõnõ engellediklerini ifade ederek, “Eymür ile ilişkili adamlar bunlar. Muzaf- fer Tekin’i de açıklama yapmaya davet ediyorum” dedi. Perinçek, Ergenekon şüphelisi, Su- surluk hükümlüsü İbrahim Şahin ile ilişkisini ise kendisine yönelik bir sui- kast planõna karõştõğõ iddiasõ sonra- sõnda Şahin’den gelen randevu tale- bi tanõştõklarõ şeklinde açõkladõ. Türk milletinin Cevdet Sunay’la- rõ, Memduh Tağmaç’larõ, Kenan Evren’leri affetmeyeceğini ifade eden Perinçek, “Esas yargılanacak olan onlardır. 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü yar- gılayalım” dedi. ‘Derin devletin dayağı’ Sorguda Perinçek’in Bekaa Vadi- si’nde terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile yaptõğõ görüşmeye ilişkin sorular önemli yer tuttu. Bekaa’da iki gün kaldõğõnõ kaydeden Perinçek, “1989-1990 yılında Türk devleti bu politikayı yürütebilseydi bu konu çözülürdü. Benim röportajım bütün diğer röportajlardan farklıydı ve Milli Güvenlik Kurulu bu röporta- jı çoğaltıp Güneydoğu’da dağıttı” dedi. Taşkõn’õn “PKK’yi MİT kur- du” sözlerine açõklõk getirmesini is- temesi üzerine Perinçek “1980’e ka- dar PKK bizi vurdu. Gladyo PKK’ye Güneydoğu’da solcu, ilerici güçleri temizleme gücü verdi. Polis, asker karşı çıkmadı. Milliyetçi Cep- he hükümetleri, Türkeş’ler, Erba- kan’lar ‘yan cebime koy’ diyerek ses- siz kaldılar” diye konuştu. Gladyonun, gizli hükümet oldu- ğunu ifade eden Perinçek, “1990’da TSK içinde ABD karşıtlığı geliş- ti. 1992’de Doğan Güreş, adı le- kelendiği için Özel Harp Daire- si’nin adını değiştirdiler. O ta- rihten itibaren NATO, özel ör- gütünü polise kaydırdı. Fethul- lahçı Gladyo’nun tertipleri yalan çıkacak, göreceğiz. O bakımdan bugün TSK içinde bir gladyo yok! TSK’de olsa, futbol topu gibi her gün tekmelenir mi? TSK Amerika’dan korkuyor. Derin devletin her gün dayağını yiyor” dedi. Perinçek, partisinin karargâh evleri adõ altõnda ordu içinde ör- gütlendiği iddialarõnõ da yalanladõ. Erol Çakır: Hedef gösteriyorlar MELTEM YILMAZ Eski İstanbul Valisi Erol Ça- kır, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn geçen günlerde gün- deme getirdiği ve aralarõnda geç- tiğini iddia ettiği “burs diyalo- ğuna” ilişkin “Başbakan’ın id- diaları tamamen gerçek dışı. Oynanmakta olan kurnazlık, al- datmaca ve yalanın bir parça- sı. İstanbul dışında üç yıl Ri- ze’de de vali olarak görev yap- tım. Başbakan beni yakından tanıyor. Bu iddiaları anlaya- bilmek mümkün değil. Yakın- larım bana ‘hedef gösteriliyor- sun’ demeye başladı” diye ko- nuştu. Başbakan Erdoğan’õn geçen günlerde “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dö- nemde yeni atanan vali ‘Burslarõ militanlarõna veriyorsun. Bunla- rõ derhal kesin’ dedi. Ben de kendisine, ‘Yüreğiniz varsa bal- kondan bakõn, bunlar militan mõ yoksa öğrenci yavrularõmõz mõ an- la’ dedim. Tabii cesaret ede- medi” diyerek hakkõnda çarpõcõ iddialarda bulunduğu Erol Çakır, sorularõmõzõ yanõtladõ. Çakõr, Başbakan’la aralarõnda iddia edildiği türden bir diyaloğun geçmediğini ifade ederek, “Vali ile belediye başkanı arasında böyle bir ilişki geçebilir mi? He- le ki ziyaret esnasında bu mu konuşulur. Başbakan’ın iddia- ları tamamen gerçekdışı” diye konuştu. Başbakan’õn hapse girme se- bebini kendisiyle bağdaştõrma- sõna anlam veremediğini ifade eden Çakõr şöyle konuştu: “Başbakan, tüm Türkiye’nin bildiği üzere ‘din farkõ gözeterek halkõ kin ve düşmanlõğa tahrik et- mek’ nedeniyle hapse girdi, yoksa bir şiir okumaktan ötü- rü değil. Başbakan benim vali- lik yaptığım dönemde hakkın- daki soruşturma dosyalarının arttığını söylüyor. Kamuoyu- nun Akbil soruşturması ola- rak bildiği dava benim döne- mimde, benim talebimde ger- çekleşti ancak mülki müfettiş- ler, maliye hesap uzmanları, bilirkişi raporları ile savcılık id- dianamesinin de aynı istika- meti, yani kayıp trilyonlarda Büyükşehir Belediye Başka- nı’nın sorumluluğuna işaret et- ti. Başbakan o davalardan ak- lanmamıştır. O açıklamadan sonra yakınımdaki insanlar ba- na ‘Hedef gösteriliyorsun’ de- meye başladı.” ‘Aydınlara suikast planı yapılıyor’ İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu üyesi Şule Pe- rinçek ve Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş’a yönelik “suikast yapılacağı” yönünde duyumlar alındığı, Gladyo’nun her türlü çılgınlığı ya- pabileceği öne sürüldü. İP İstanbul İl Merkezi’nde basın toplantısı düzenle- yen İP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, İP Ge- nel Başkanı Doğu Perinçek’in 4 gün süresince yaptığı savunmayla “Ergenekon davası”nda yapılan kanun- suzlukları her yönüyle ortaya çıkardığını belirterek, Şule Perinçek’in can güvenliğinin sağlanması için İs- tanbul Valiliği’ne başvuru yaptıklarını söyledi. Önsel “Suikast listesinde Perinçek ve Savaş’ın yanı sıra bazı öğretim üyeleri ve doçentler de bulunmaktadır. Kriz- ler içinde çalkalanan Türkiye’yi bir darbe ortamına sürüklemek, Atatürkçü aydınları hedef seçerek sui- kastlar planlamak, Gladyo’nun büyük çıkmaz içinde olduğunu gösteriyor” dedi. (CİHAN ORUÇOĞLU) Sakõk’õnErgenekoniddialarõ AYŞE SAYIN ANKARA - TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu Cezaevlerini İnceleme Alt Ko- misyonu önceki gün Diyarba- kõr’da E ve D tipi iki cezaevinde yaptõğõ inceleme sõrasõnda PKK elebaşõlarõndan Şemdin Sakık’la da kaldõğõ koğuşta görüştü. Sakõk, Doğu Perinçek ve Yalçın Kü- çük’ün Kandil’de, Abdullah Öca- lan’õn da bulunduğu ortamda ders verdiğini ileri sürerek “Ergenekon ile PKK bağlantısı var” iddia- sõnda bulundu. Diyarbakõr ziyareti sõrasõnda CHP Sõvas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, komisyonun AKP’li Başkanõ Murat Yıldırım ve diğer üyelere Ergenekon tu- tuklularõnõn kaldõğõ Silivri Ceza- evi’nde insan haklarõ ihlallerinin yaşandõğõnõ ilişkin şikâyetler bu- lunduğunu belirterek inceleme yapma önerisinde bulundu. Ko- misyon TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu Başkanõ Zafer Üskül’ün de onay verme- si durumunda, Silivri’ye gidecek. Yurttaş: Operasyonsiyasi FIRAT KOZOK ANKARA - AKP’ye yakõnlõ- ğõyla bilinen Metropoll Araştõr- ma Şirketi’nin bu ay gerçekleş- tirdiği “Türkiye’de Siyasal Du- rum Araştırması” başlõklõ ka- muoyu araştõrmasõna göre yurt- taşlarõn yüzde 24.1’i AKP’nin Er- genekon davasõnõ etkilemeye ve baskõ altõna almaya çalõştõğõnõ dü- şünüyor. Yurttaşlarõn yüzde 43.3’ü davayõ “siyasi bir dava” olarak nitelerken bu pazar genel seçim olsa AKP’nin oy oranõ yüzde 38.9’a, CHP’nin oy oranõ ise yüzde 15.9’a geriliyor. 30 ilde 1348 kişinin katõlõmõyla yapõlan ankette “Genel olarak düşündüğünüzde Türkiye iyi- ye mi gidiyor, kötüye mi gidi- yor?” sorusuna katõlõmcõlarõn yüzde 64.7’si “kötüye gidiyor” yanõtõnõ verdi. Tuncay Güney’le ilgili “Güney’in anlattıklarını inandırıcı buluyor musunuz, bulmuyor musunuz?” sorusu- na yüzde 56.9’luk kesim “ha- yır”, yüzde 22.6’lõk kesim ise “evet” yanõtõnõ veriyor. Ergenekon davasõnõn 44. oturumunda tutuklu sanõk İP lideri Doğu Perinçek’in çapraz sorgusu yapõldõ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear